|
Konu Kimliği: Konu Sahibi bilinmez,Açılış Tarihi: 30 Eylül 2018 (15:41), Konuya Son Cevap : 30 Eylül 2018 (15:41). Konuya 0 Mesaj yazıldı |
| LinkBack | Seçenekler | Değerlendirme |
30 Eylül 2018, 15:41 | Mesaj No:1 |
Durumu: Medine No : 13966 Üyelik T.:
27Haziran 2011 | ANNE-BABA'NIN,VELÎ'NiN ÇOCUKLARIN'DAN SORUMLU OLMALARI- ANNE-BABA'NIN,VELÎ'NiN ÇOCUKLARIN'DAN SORUMLU OLMALARI- ANNE-BABA'NIN,VELÎ'NİN ÇOCUKLARIN'DAN SORUMLU OLMALARI- Hamd,âlemlerin Rabbi olan Allah'a mahsustur.Selatu selam onun,kulu ,rasulu olan Muhammed(s.a.s) ve aline,ashabına olsun. Okul konusunda,ifrat ve tefritten uzak olarak,ehli sünnet çizgisinde ki görüşlerimizi ,defaatle anlatmamıza rağmen,malumun i'lamı olarak tekrar ortaya koyuyoruz.Hakkı duyanlara,eksik duyanlara,bu konularda samimi olupta arınmak isteyenlere,bilgi kirliği sebebiyle yolunu şaşıranlara,bu yolda tökezleyenlere,hakkı bilip ,hak yolunda ayaklarının sabit olmasını isteyenlere bir azık,bir ışık olması temennisiyle... Meseleri fazla uzatmadan,arınmak isteyenlere,hak ile amel etmek azminde olanlara yetecek,yanlışı savunanların yanlışlığını ortaya koyacak bir içerikle konuyu vazıh bir şekilde tekrar etmiş olacağız. Çocuğun Mümeyyizlik Yaşı Alimlerin bir kısmı,hiç bir zaman,kesin bir şekilde mümeyyiz olan veya mümeyyiz olmayan diye bir yaş sınırı koymadılar.Ta ki çocuk buluğ çağına erişinceye kadar. Bazı alimler de ,bazı hadislere dayanarak on yaşında mümeyyiz olur dediler.Delil aldıkları hadis şudur: Abdullah b. Amr b. el-As'ın (r.a)rivayetine göre Rasulullah(s.a.s) şöyle buyurmaktadır."Yedi yaşında iken çocuklarınıza, namaz kılmalarını emrediniz.On yaşına geldiklerinde de kılmadıkları takdirde dövünüz ve onların yataklarını ayırınız."( Ebu Davud,Camiul Usul ,İsnadı sahihdir) Dihlevi,bu hadis üzerine şunları söylemiştir.Çocuğun baliğ olması iki şekilde olur.Buluğ'un birinci şekli yapı itibariyle,sağlıklı olup olmadığını gösteren çağdır.Bu yanlız akılla gerçekleşir.Aklın ortaya çıkmasının belirtisi yedi yaştır.Şüphesiz yedi yaşına girmiş olan bir çocuk bariz bir takım değişiklikler geçirir.Bunun tamamlanmasının belirtisi ise on yaştır.Mizacının sağlam olması durumunda, on yaşındaki bir çocuk artık âkil olur,kâr ve zararını birbirinden ayırır,ticaret ve diğer işleri becermek için çaba sarfeder.Buluğ'un ikinci şekli ise; cihad,şer'i ceza ve müeyyidelerle sorumlu tutulduğu çağdır.Bu çağda, çocuk hayatın sıkıntılarına,tuzak ve entrikalarına göğüs gerip mücadele eden erkekler grubuna girer.Millî,medenî ve ictimâî hak,sorumluluk ve siyasetlerde durumu dikkate alınır.İslamının doğru devam etmesi için zorlanır.Aklen ve bedenen,fonksiyonlarını ikmal etmiş olduğuna itimat edilir.Tabii bu,daha çok onbeş yaşında gerçekleşir.Bu buluğ şeklinin belirtileri,ihtilâm ve kasık tüylerinin çıkmasıdır.(Dihlevî; Huccetül Bâliğa, cilt 1,shf:186) Çocuğun Dini Durumu Ebu Hureyre(r.a)den rivayet edildiğine göre,Rasulullah(s.a.s)şöyle buyurmuştur:"Dünyaya gelen her çocuk,ancak fıtrat üzerine doğar.Daha sonra anne-babası onu yahudi,hiristiyan veya mecûsî yapar.Nitekim hayvan yavrusuda ,organları tam olarak doğar.Hiç o yavrunun,burnunda,kulağında eksik-kesik bir yer görüyormusunuz? Sonra Ebu Hureyre (r.a) şu ayeti okumuştur."Allah'ın, insanlar üzerine yaratmış olduğu fıtrata(dön)Allah'ın yaratması değiştirilemez.İşte dosdoğru din budur.(Rûm:30) (Buharî,Ebu Davud,Muvatta, Ahmed b. Hanbel'in ,Müsnedi) Bu hadise dayanarak Alimler;" çocuk,din konusunda anne-baba'ya tabiidir" demişlerdir.(Serahsî,el-Mebsût:10. cilt,shf:114) Yine Alimler;Ali(r.a)buluğ çağına gelmeden,Rasulullah(s.a.s)in davetiyle İslamı kabul etmiş ve O 'da İslam'a icabet etmiştir.(Hz. Alinin bu sırada ki yaşı, yedi,on ve on yaş üzeri olduğu rivayet edilmektedir)Rasulullah(s.a.s) de O'nun islamını kabul etmiştir. Hadisini delil alarak,mümeyyiz olan çocuğun, hükmünün değiştiğine hükmetmişlerdir.Ali(r.a)annesi-babası kafir olmasına ,buluğ çağına girmemiş olmasına rağmen müslümanlığı kabul edilmiştir.Ali (r.a) daha çocuk iken,islâm'a davet edilmesi,islâm'ı kabul etmesi,islâm'ının kabul edilmesi,Rasulullah(s.a)in ,Medinede Yahudi bir ailenin ,hasta olan çocuğunu,İslam'a davet etmesi ve çocuğun babasının, Ebul- Kasıma icabet et demesiyle,çocuğun da,Rasulullah(s.a.s) davetine icabet etmesi ve cenazesiyle ilgilenmeleri, delillerinden ötürü Alimler; çocuğun ,islam'lığının geçerli olduğunu kabul etmişlerdir. Çocuğun, inanç,akide bakımından İslamlığını geçerli kabul eden,alimlerin bir kısmı,çocuğun irtidadının da geçerli olduğunu ileri sürmüşler,lâkin aklî delil den başka bir delil getirememişlerdir. Alimlerin ekserisi;"çocuğun faydasına olan şeyler kabul edilir,zararına olan şeyler kabul edilmez " dediler.İslam'a giren çocuk,şayet irtidat edecek olursa,onun irtidad'ı kabul edilmez,bulüğ çağına gelinceye kadar beklenilir ve bulüğ çağına girince,tevbeye davet edilir.Tevbe ederse,islamlığı devam eder.Şayet tevbe etmezse,O'na mürtedin hükmü uygulanır dediler. İmam Serahsînin , el-Mebsût isimli eseririnin ,onuncu ciltdin de ve diğer fıkıh kitapların da ,çocuğun dini ahkamıyla ilgili geniş malumatlar vardır. Çocuğu Okula Göndermeyle İlgili Ahkam İçerisinde yaşadığımız küfrî toplumlarda,sistemlerde mümeyyiz olmayan çocuğu,okula gönderen ;"Küfre Rıza Küfürdür" kaidesinden dolayı tekfir edilir. "Küfre Rıza Küfürdür,Harama Rıza Haramdır" kaidesi,kat'i ve açık bir delildir. Küfür ahkamının hakim olduğu,eğitim müfredâtı'nın bu günkü haliyle uygulandığı,tür, ve benzeri toplumlarda ,çocuğu okula göndermenin genel hükmü küfürdür. Mümeyyiz olmayan çocuğu,okula göndermek küfürdür.şahsa hüküm vereceğimiz zaman ,mutlaka babasına sormamız,durumunu araştırmamız gerekir. Niçin ? Belki tedbir almıştır.Eğer geçerli tedbir almışsa ,babası veya velisi tekfir edilmez.Burada ,mümeyyiz olmayan çocuk için alınan geçerli tedbir;müslüman bir öğretmenin olması ve onun kontrolünde,onun takibinde olması veya anne-babadan birinin,çocuğun yanında sürekli bulunması gibi geçerli yahutta istisnaî durumlar olabilir ki bu da araştırılınca ortaya çıkar. Yaşadığımız toplumun okulları,şirk ,küfür,fısk ve batıl inançlar,ideolojiler üzerine kurulmuş eğitim müesseseleridir.Özellikle daha aklî melekeleri gelişmemiş,kendi benliğini tanımamış körpe dimağları,beyinleri,zayıf,kırılgan bir evrede olan çocukları toplayıp,onlara küfür,şirk üzerine kurulu bâtıl ideolojilerini benimsetmek,aşılamak temeli ,gayesi üzerine kurulmuştur bu okullar.... Daha,"Lâilâhe illAllah Muhammedurrasulullah'ı" idrak etmeden,küfür ve ilhâd olan ....izmlerini benimsetiyorlar. Rabbi ,karşısında kulluğa durmadan sahte ilâhları karşısında ,saygı duşunda durduruyorlar. İlahî kelamı okuyup anlamadan,demokratik laik.....izmlerinin kurallarını anlatıp,benimsetiyorlar. Daha henüz, Allahı Rabb olarak tanımamış beyinler,ulu önder,yüce kurtarıcı yaftalarıyla sahte rabbler ediniyorlar.... Allah ve Rasulünün sevgisini,kalplere yerleştirmeden,beşerî sahte kurtarıcıların sevgisi ve azâmeti aşılanıyor,yerleştiriliyor körpe beyinlere, tertemiz kalplere...Evet tertemiz beyinlere,saf kalplere, bozulmamış fıtratlara ; kendilerini yoktan var eden,nimetleriyle,rahmetiyle her şeyi kaplayan,kuşatan âlemlerin Rabbi olan Allah'ın sevgisinin yerine; vatan ,millet,bayrak ve sahte kurtarıcının sevgisi nakşediliyor beyinlere... Hayatın gâyesi olan,iman ve cihad;hâşâ çağdışı,insanlık dışı olarak sunuluyor bu şirk ve küfür yuvalarında,istikbâlin mirasçılarına...Onun yerine;hortumcuların,fâizci-bankerlerin,fuhuş çetelerinin ,sömürgeci kartellerin,kandırılmış kitlelerin alınterini ,emeğini sömüren,asrın kârunlarının,İslamın amansız düşmanı olan, çağdaş Ebu Cehillerin,uğrunda savaşmayı,onları savunmayı,onların emniyetini sağlamayı,onlar için ölmeyi,süslü gösteriyor ve teşvik ediyorlar ve dahî vatanî bir vazife,kutsal bir vazife diyerek benimsetiyorlar ,şirk ve küfür yuvaları olan okullarda... Eğitim müfredâtı diye hazırladıkları kitaplarda,özellikle ;hayat bilgisi,sosyal bilgiler isimli ders kitapların da ,yirmi üniteden fazla ders ünitesinde ,hep sahte ilâhları,sahte kahramanları övüyor,yüceltiyor ve sevdiriyorlar...O'nun ne kadar lâhûtî,yüce ! kudret! ve kuvvet'lere sahip,olağanüstü ,dünyada eşi,benzerinin! bulunmadığı anlatılıyor,geleceğin mirasçısı çocuklara... Yukarıda genel bir şekilde bahsettiğimiz okullara,mümeyyiz olmayan çocuğu göndermek küfürdür.Çünkü velînin ameliyle,küfre rızası vardır.Çocuk, muhakkak ya korkudan,ya taklitten,ya gevşeklik,tembellik yahutta irâdesizlikten şirk,küfür işleyecektir. Ayrıca bu gibi okulda bir gün iki gün kalmıyor senelerce kalıyor çocuklar, onun için muhakkak küfre girecektir . Şirk'in ve küfrün öğretildiği,benimsetildiği bu okulların durumunu bilen,ebeveyn,velî ameliyle küfre rıza göstermiştir. Okulun kendisi,bizzat şirk ve küfür değildir.İçerisinde verilen eğitim,söylenen sözler,yapılan ameller,yazılan şirk ve küfür içerikli yazılar küfürdür,şirktir...Okulun kendisi bizzat şirk ve küfür olsaydı,okula giden ,mümeyyiz gayrı mümeyyiz ayırımı yapılmaksızın,şahısların durumunu araştırmaksızın ,geçerli tedbirlerin alınıp alınmadığına bakılmaksızın,bilâ istisnâ küfür hükmü verilirdi. Oysa ki mümeyiz olan çocuğunu ,güzel bir şekilde eğiten,bu konuda gerekli tedbirleri alan,ögrendiklerini amele döken,aklî melekeleri gelişmiş,belli bir zihinsel olgunluğa erişmiş olan ve bunu da tevhîdî bilgilerle bütünleştiren ve mümeyyizlik vasfınıda ispatlayan çocuğun velîsi elbette tekfir edilmez,edemeyiz.Zîrâ biz,Ehli Sünnet'tin görüşü ve ölçüsü budur. Temyiz çağına geldiği halde,eğitilmemiş yani mümeyyizliği ispatlanmamış,gerekli tedbirleri alınmamış; çocuk ,ister on yaşında ,ister onbir yaşında,ister oniki,onüç yaşında olsun farketmez ,asla okula gönderilemez.Velîsi ,onun amellerinden sorumludur. Velîsi eğittiği halde,tedbirlerini aldığı halde,çocuk korkaklığından,zayıflığından yada gevşek ve umursamazlığından küfür sözü söyler ve işlerse,velîsi bu durumu öğrenir-öğrenmez onu ,okuldan almalıdır ve göndermemelidir. Velîsi çocuğ'a eğitimi verdi,lâkin eğitimi eksik oldu,tedbir aldığını söyledi,fakat araştırıldı ve görüldü ki; verdiği eğitim ve aldığı tedbirlerde eksiklik var,bunun suçu velînindir.Yani,hatâ çocuğun kendisinde değil,velînin verdiği eksik eğitimden,aldığı eksik tedbirlerden kaynaklanmaktadır. Böyle bir durumda,çocuk okuldan alınır ve eğitimi eksiksiz verilir,gereken tedbirler alınır ,sonra test edilerek okula gönderilir.Eksiklik ve hatâ ,velî den değilde,çocuktan kaynaklanıyorsa,çocuk bir daha okula gönderilmez.Çünkü,eksiklik eğitimde,alınan tedbirlerde değil - zîrâ bunlar hakkıyla yapılmışsa-çocuğun kendi yapısındadır.Ne kadar eğitim verilirse verilsin,bilinçlendirme yapılırsa yapılsın,çocuk hâlâ dikkat etmiyor,şirk ve küfür şeyleri işliyorsa, o çocuk okuldan alınır ve bir daha gönderilmez.Çünkü çocuk,eğitim verildiği,tedbirler doğru bir şekilde alındığı halde kendisini,şirkten ve küfürden koruyamamaktadır.Velîsi böyle bir çocuğu okula göndermemelidir.Çocuğunun kendisini şirkten ve küfürden koruyamadığını bildiği halde gönderirse velî tekfir edilir. Zamanımız da ve içerisinde yaşadığımız toplumun okulları konusunda,verilen hükümler,zann'a,ihtimâle,şekk'e ,şüpheye göre verilen hükümler değil,ortada var olan,yaşanan hakîkatlere göre verilen hükümlerdir.Günümüz okullarında,verilen eğitim,İslâmın zıddı küfür ideolojisi ve ...izmleri bilinç altına işlemeleri açıktır, gündüzün aydınlığı gibi ortadadır.İslâma yeni girenlerin yada başka bir ülkeden,başka toplumlardan gelenlerin bu konularda bilgisizlikleri varsa ,ehemmiyetle üzerinde durularak öğretilir.Çocuğunu bu coğrafya da ,yaşadığı halde,şirk'i ve küfrü tanıyan,bilen-zaten bilmese,uzak durmasa müslümanlığı söz konusu olamaz- her velî,mümeyyiz olmadan çocuğunu okula gönderirse veyahut mümeyyiz olupta eğitimini ve gerekli tedbirini almadan,çocuğunu okula gönderirse ;"Küfre Rıza Küfürdür" kaidesinden dolayı,hükmü küfürdür.Çocuğunu göndermek veya göndermemek,velîsinin elindedir ve açık bir ,"Fiîlî Rızâ" vardır. Çocuğu küfür işleyeceği bir ortama, bile bile göndermektedir.Zirâ velî, fiîliyle rızâsını ortaya koymuştur,diliyle söylemese bile... Aynen şunun gibi;yüzme bilmeyen çocuğunu ,denize salması gibi veya suyu bol bir nehire bırakması gibi. Trafiği yoğun olan,arabaların sel gibi aktığı bir yola,çocuğunu bırakması gibi.Motorlu Araç kullanmasını öğrenmemiş bir çocuğun,direksiyon başına oturtularak trafiğe bırakılması gibi..Bilmeyen veya kendinde olmayan çocuğun eline ,Kur'an-ı Kerîmin verilmesi gibi.Çünkü yere mi atacak,pisliğe mi atacak veya ayağının altına mı alacak,zîrâ çocuktur ne yapacağı bilinemez... Buradaki verilen hüküm geneldir,istisnâî duruma göre değildir. Buradaki hüküm yaygın olanadır.nâdir olana göre değildir. Yukarı da verdiğimiz,misallerin istinâları yok mudur? Elbette vardır.Denize bırakılan çocuğu,şiddetli bir dalganın sürüklemesiyle sahile atılabilir veya Allah'ın yarattığı,deniz canlılarından biri,onu karaya taşıyabilir veyahut o esnada,oradan geçen bir balıkçı teknesi,bir feribot çocuğu farkedip kurtarabilir.Bunların hepsi farazadır ve mümkündür de.Peki aklı selîm olanlar ,hep bu nâdir olan şeylere göre mi karar verirler ? Araç sürmesini bilmeyen çocuk,direksiyon başına geçer-geçmez,araba istop edebilir veya yanlışlıkla ayağını frene basıp aracı durdurabilir vayahut hiç düşünmediğimiz bir ihtimalden dolayı kazâ yapmayabilir.Bunların hepsi de mümkünâttan ve mukadderâttandır.Lâkin aklı selîm olan ve ölçüsü olanlar; genel-geçer kaideleri,ölçüleri bırakıp nâdir olan şeylere göre, genel hüküm vermezler,zîrâ hüküm geneledir.İstisnâî haller ortaya çıkında,o istisnâî hal,durum incelenir ve ona göre hüküm verilir. Biz bu iki misâli,mesele biraz daha iyi anlaşılsın diye detaylandırdık aklı selim,ölçü sahiplerine... Okul konusunda , verdiğimiz fetvaları,iyice tedkik edenler görecektir ki: 1-Genele göre hüküm veriyoruz. 2-Hükmü şahsa indirgediğimiz de ,araştırmamızı yapıyor,istisnâî haller ,durumlar varsa ,onları göz önünde bulunduruyor ve ona göre hüküm veriyoruz.Genele verdiğimiz hükmü,şahısların durumlarını,incelemeden,araştırmadan şahıslara vermiyoruz. zahiren küfre rıza gibi görünen aslında"Küfre Rıza Küfürdür" Kaidesinin içine girmeyen ameller elbette vardır.Bu durumları elbette,alimler ortaya koyacaktır.Küfre rızanın esas yeri,kalptir.Göstergesi,alâmetleri;bazı ameller ve tavırlardır. Allah ve Rasülü ile alay edilen yerde ,oturan şahıs,zahiren küfre rıza göstermiştir.Lâkin o bir hâfiye de olabilir ve orada görevi gereği bulanan şahsın küfre rızası yoktur.İslamın şiarlarıyla alay edip,eğlenip gülen kimselerle,gülen kimse ;zahiren küfre rıza göstermiştir.Lâkin o kimse,alay ve eğlenceye dalan şahısların yaptıklarından bir şey anlamadığı halde onlar güldü diye gülüyorsa bura da küfre rıza yoktur. Küfür toplumlarında,her yerde putların yaygın olduğu yerlerde,çarşıda ,pazarda dolaşan,alış-veriş yapan kimse,zahiren putlara müdahele etmiyor,onları yıkmıyor;burada da zahiren küfre rızası varmış gibi,bir durum ortaya çıksa da ,o kimsenin küfre rızası yoktur.Fakat ,İslamî bir devlette ve toplumda böyle bir hal vakî olursa ,küfre rıza dan dolayı küfür olur.Elbette bu konuların,ayrıntılarını âlimler izah ederler,açıklarlar. Okul konusunda ,küfrün ve şirkin okutulduğu,öğretildiği,davranışlara yansıtıldığı ve hatta bir düşünce,bir ideoloji haline dönüştürüldüğü bir ortama ,çocuğunu gönderen velinin rızası neye dir? Kime dir? Velî kendi rızası ile göndermekte,ikrâh hâli yaşanmamaktadır.Çocuğunu kaçırması,koruması,mahalle ve şehir değiştirmesi mümkün iken ,onları düşünmemesi,işinden,ticaretinden,rahatından, hoşlandığı meskeni ve memleketinden vazgeçmemekte, aslı esası olmayan,şer'i hiç bir geçerliliği olmayan bahanelere,aldatıcı ,zayıf mazeretlere sarılmaktadır.Ama herşeyi bilen,herşeyi gören,Hakimi Mutlak olan Allah katın da bu tür,şeytânî ve nefsi bahanelerin yeri yoktur. Çocuktur diye,iş yerinde ,para kasasını teslim etmeyenler,borçlarının ödenmesi çeki-senedi ,nakit parayı eline verip çocuğuna güvenmeyenler,trafikte;karşıdan karşıya geçerken,arabanın önüne atlar diye elinden tutanlar ki-bu davranışların hepsi de ma'kul dür- çocuğum kaçırılır veya başına olumsuz bir hal gelir diye çarşıya,pazara tek başına göndermeyenler,çocuklarını şirk ve küfür'ün çokça öğretildiği okullara ,gayet müsterih bir şekilde göndermekteler ve kendilerince bir çok mazeret bulmaktalar...Hayatın,bir çok alanında güvenemedikleri çocuklarına,benim evlâdım,benim kızım küfür işlemez diyerek,gayet müsterih,ferah ve fahûr bir şekilde umursamamakta ve önemsememekteler.Neymiş,velînin küfre rızası yokmuş (!?) Bir de küfre rızam var deseydi bâri...Her halde o zaman ,küfre girerdi (!?),bu velî kendince,şeytanın aldatmasıyla,nefsinin fısıldadıklarıyla...İman eden bir muvahhid bilmez mi? Kalben,küfürden razı olmak,istisnâsız her hâlükârda küfürdür.Kalbinden küfre,râzı olan ve küfür işlemeyi isteyen,amele dökmese bile kâfir olur. Küfre rıza göstermek demek;küfür ameli işlemek demek değildir( herzaman) ,küfrün kendisine veya küfür işlenmesine rıza göstermek demektir.Bu rızâ kalben de olabilir,söz,tavır ve amelle de olabilir.Kesin küfür işleyeceği veya küfür sözü söyleyeceği,yazacağı bir okula veya ortama bilerek göndermek küfre rızâdır.Çünkü velî,kendisi gönderiyor zîrâ bu gönderme fiili,küfre râzı olduğunu ameliyle ortaya koymaktadır.Baba,çocuğunu, küfür öğreten bir okula,bile bile gönderdiği zaman, "ben küfür işlesin diye göndermiyorum" sözüne itibar edilmez.Zîrâ ,bu söz yalandır.Çünkü ,küfür işlesin diye gönderiyorsa, çocuk küfür işlemeden de kafir olur velîsi... Küfür işlesin diye göndermiyorum diyen baba; okulda,çocuğa öğretilecek küfre,şirke rızâ gösterdiğinden dolayı küfre girmektedir.Çocuğunu, okula gönderen babanın;küfre rızâm yoktur sözünü,ameli yalanlamıştır.Milletvekili olan kimse de,ben İslam'a hizmet etmek için meclise giriyorum demektedir.Niyeti küfür işlemek olmasa da,tâğut üzerine ettiği yeminle ve amelleriyle küfür işlemektedir.Kasdı,niyeti kendisini kurtarmamaktadır. Yoksa hiç bir müslüman baba,çocuğum küfür işlesin diye ,okula gönderiyorum demez.Bizler de,sen çocuğunu küfür işlesin,diye gönderiyorsun veya küfür işlemesini kasdediyorsun diye tekfir etmiyoruz.Evet sen,küfür öğrensin diye göndermiyorsun(böyle bir söz söylemiyorsun),küfür işlemesini kasdetmiyorsun(bu niyette olduğunu da zaten söylemiyorsun) Lâkin sen,küfrün yoğun olarak okutulduğu,öğretildiği ve amellerinin çokça yapıldığı yere,çocuğunu göndermekle,amelinle çocuğun küfür işlemesine rızâ gösterdin.İşte bundan dolayı tekfir ediyoruz.Burada ki illet,küfre rızâdır.Küfrün öğretildiği,küfür,şirkle dolu eğitim-öğretim müfredâtının uygulandığı ortamda,mümeyyiz olmayan çocuk,nasıl kendini küfürden,şirkten koruyacak veya nasıl korunacak,nasıl kurtarılacak? Bilakis korumaya,himâye'ye,yönlendirmeye muhtaç olan bir çocuk,nasıl yüzlerce küfür öğreten bir okula gönderilir?Büyükleri taklit eden,papağan gibi kendisine öğretilenleri ve söylenenleri yapan bir çocuk küfürden nasıl korunacak? Küfre rıza konusunu bitirmeden,şunları ifade etmemiz gerekir.Elbette bu gün,hiç bir müslümanın,küfrün yaygın ve egemen olmasına asla rızası olamaz.Lâkin küfrün, hâkim olduğu toplumlarda yaşamaktayız. Tâğutların hükmetmesini,şirk'in ve küfrün yaygınlığını, değiştirmeye,küfrî ve şirkî unsurları yok etmeye ,yıkmaya ; kuru temenniler,kalbimizin istememesi kâfî gelmemekte...Şer'i gerekçeler hariç,kalplerimizde olanlar,fiillerimize,yani amellerimize yansımadıkça,kalplerimiz,sözlerimiz,amellerimiz bir olmadıkça bizlere bir fayda sağlamayacak, bizler tevhid ehliyiz diye tekrarladığımız ifadelerimiz; kuru bir iddia dan öteye geçemiyecektir. Allah(c.c) şöyle buyuruyor:"Ey iman edenler! Yakıtı insanlarla taşlar olan o ateşten,nefislerinizi ve ailelerinizi koruyunuz.Onun üzerinde(görevli)iri yarı,sert tabiatlı melekler vardır.Bunlar kendilerine verdiği emirlerde ,Allah'a isyan etmezler.Kendilerine ne emredilirse onu yaparlar."(Tahrim:6) Allah(c.c) bu emriyle,insanın kendisini ve aile halkını,ateşten korumayı emretmektedir.Ed-Dahhak dedi ki: Emrin anlamı şudur:Kendinizi de ateşten koruyunuz,aile halkınız da kendilerini ateşten korusunlar. Ali b. Talha,İbni Abbas'tan(r.a) şöyle dediğini rivayet etmektedir.Siz kendinizi koruyunuz,aile halkınıza da zikir ve dua etmelerini emrediniz tâ ki Allah sizin vasıtanızla onları da korusun. Ali(r.a),Katade ve Mücahid şöyle demişlerdir:"Yaptığınız işlerle kendinizi koruyunuz,onlara yapacağınız tavsiyelerle de aile halkınızı koruyunuz." İbni A'rabi dedi ki:"Doğru olan da budur.Kendisine atfedilen ile atfolunannın ortak bir noktada birleşmelerini gerektiren atfın verdiği ince anlam ise,fiilin ihtiva ettiği manadadır." O halde kişinin kendisini islah etmesi,aile halkını da tıpkı çobanın sürüsünü islah etmesi gibi,islah etmesi gerekir.Sahih Hadis'te Peygamber(s.a.s) şöyle buyurmuştur:"Hepiniz çobansınız ve hepiniz sürüsünden sorumludur.İnsanların başında ki imam bir çobandır ve teb'asından sorumludur.Adam ,aile halkı üzerinde bir çobandır ve onlardan sorumludur...." (Buhari,Müslim) El-Hasen bu ayeti kerîme hakkın da:" Onlara emreder ve onlara yasaklar koyar" sözleriyle bu emri ilâhi'nin anlamını ifade etmektedir. Kimi Alimler de şöyle demişlerdir: Yüce Allah'ın "Nefislerinizi koruyunuz" emrinin kapsamına çocuklarda girmektedir.Çünkü çocuk,insanın bir parçasıdır.Tıpkı yüce Allah'ın:"Kendi evlerinizden.....yemek yemenizde size de bir sakıncası yoktur."(Nur:61) Ayetin de olduğu gibi,diğer akrabaların bağımsız olarak anıldığı gibi,ayrıca bağımsız olarak zikredilmemişlerdir.Kişi çocuğuna,helâli ve harâmı öğretir,masiyet olan işlerden uzak kalmasını sağlar ve buna benzer diğer hükümleri yerine getirir. Peygamber(s.a.s) şöyle buyurmuştur:"Çocuğun,baba üzerinde ki hakkı; ona güzel bir isim vermesi,yazı yazmayı öğretmesi ve ergenlik yaşına geldiğinde onu evlendirmesidir."(Beyhaki,Şuabul iman,,Heysemi; Mecmuz-Zevaid) Yine Rasulullah(s.a.s) şöyle buyurmuştur:"Hiç bir baba,oğluna güzel bir terbiyeden daha üstün bir bağışta bulunmamıştır."(Ahmed,Hakim,Tirmizi) Amr b. Şuayb babasından,onun da dedesinden rivayet ettiğine göre,Peygamber(s.a.s) şöyle buyurmuştur:"Çocuklarınıza,yedi yaşında namaz kılmalarını emrediniz.(Kılmazlarsa) on yaşında onları dövünüz ve yataklarını birbirinden ayırınız"(Ebu Davud,Hakim,Müsned,Darekutnî) - Kurtubî,el-Cami'ul Ahkam'ul Kur'an- Yukarı daki açıklamalar,Kurtûbî de geçmektedir. "Ey iman edenler! Kendinizi ve ailenizi,yakıtı insanlar ve taşlar olan ateşten koruyun.O ateşin başında , iri gövdeli ,sert yapılı,Allah'ın kendilerine emrettiklerine isyan etmeyen ve emrolunduklarını yapan melekler vardır."(Tahrim:6) Hz. Ali, bu ayet hakkında şu açıklamayı yapmıştır: Kendinizi ve ailenizi ateşten koruyun demek,kendinize ve ailenize hayrı öğretiniz demektir.(Hakim;Müstedrek) Fahreddin er-Razi de şunları söylemiştir:Ayet; "Allah'ın yasakladığı şeylerden vazgeçmek sûretiyle kendinizi koruyun" demktir. Mukatil de":Müslümanın,kendisini ve aile fertlerini eğitmesi,onlara iyiliği emretmesi ve kötülülükten alıkoyması" şeklinde tefsir etmiştir. İbnül Kayyım , şu açıklamayı yapmıştır:Bazı Alimler şöyle demişlerdir; "Şüphesiz Allah, kıyamet gününde babasından ötürü,çocuğunu hesaba çekmeden önce, çocuğundan ötürü babasını hesaba çeker.Zîrâ babanın oğlu üzerinde bir kakkı olduğu gibi, oğulun da babası üzerinde bir hakkı vardır." Peygamber(s.a.s) şöyle buyuruyor:" Şüphesiz Allah ,elinin altındakilerden sorumlu herkese ,görevini yapıp yapmadığını soracaktır.Hatta kişi,aile fertlerinden de sorumlu tutulacaktır."(Nesâî,İbni Hibban,Abdurrezzak;Musannefinde) Müfessirlerin tefsirlerini,Hadisçilerin şerhlerini incelediğimiz de,anne-babaların veya çocuğun eğitim -öğretim ve terbiyesinden sorumlu kimselerin;çocuklarına öğretecekleri ilk şeylerin şunlar olduğunun görmekteyiz: Her hayrın,her iyiliğin başı olan îmân,islâm,tevhîd gelmektedir.İmânsız,islâmsız,tevhidsiz her bilgi,her öğretilen şey eksiktir,bâtıldır.Avrupa toplumların da bunları görmekteyiz.Tabiî ilimleri,mükemmel şekilde okutmalarına,öğretmelerine rağmen,yetişen nesiller şirkin ,küfrün,ilhâdın,sapkınlığın bataklığında yüzmekteler.Alet ilimleri,teknik-fenni ilimler,tıb ilimleri alanların ki, gelişmeler ne kadar ileri ve yüksek seviyeler de olsalarda(istisnâlar dışında) ,tabiî ilimlerdeki bu başarılar onları islâmi açıdan bir kurtuluşa,bir huzura ve saadete götürmedi.Bilakis,bu toplumlar inkirâza,toplusal yozlaşmaya,kokuşmuşluğa,çirkefliğe sürüklenmiş ve toplumsal iflâsın eşiğine gelmişlerdir.Tabiî bilgiler,ilmî buluşlar,keşifler,maddi kalkınmalar ve terakkîler hepsi de;İslâmi,İmani,tevhîdi çizgide,Allah'ın temiz-pâk şer'iatı doğrultusunda olmalıdır ki,insanlığın huzurunu,mutluluğunu ,saadetini temin etsin,insanlık ;onur,haysiyet ve şeref kazanmış olsun. Çocuklarını,namaza ve islâmın şiarlarını yerine getirmeye mecbur tutan hatta zorlayan aileler,tevhîdi öğretmez,çocuğunu ;her türlü olumlu-güzel davranışını boşa çıkarıcı şirk ve küfür den ,batıl düşüncelerden sakındırmazlarsa,her türlü gayret ve çabaları boşa gidecek,Allah katındaki sorumluluklarından kurtulamayacak ve sonları hüsran olacaktır.Kendileri,namazı emrederken,islâmın ve imanın şartlarını öğretirken,çocuklarının eğitimi için teslim ettikleri,küfür ve şirk yuvaları,çocuklarına şirki ve küfrü emredecek ,sevdirecek ve Allah'a isyan etmenin eğitimini vereceklerdir.Bu durum hiç şüphesiz,İslâm'a göre en büyük çelişki,en büyük münkerdir. Ey muvahhid! Bil ki sen evinde bir çobansın ve çocukların da senin güttüğündür.öyleyse sakın bu görevi yerine getirmemezlik yapma ve bu göreve riayet etmeyen,onu yerine getirmeyen bir kimse olarak Allah(c.c)'a kavuşma! Bu mesele ihmale gelmeyecek derecede ciddi,önemli ve tehlikeli bir meseledir.Bu konu da sakın gevşek davranma!Küçüklüklerinden itibaren çocuklarına tevhîdi,Lâ ilâhe illallâh'ın gerçek manasını öğret! Onları,şirk ve tağutun her çeşidinden ,bunlara bağlı olanlardan uzak kalabilecekleri ve onlara düşman olabilecekleri bir şekilde yetiştir.Sen bu konuda sorumlusun ve âhirette bundan sorulacaksın.Sakın ihmal etme. Ye'sak kullarının yayın organlarından ve çocukları terbiye metodlarından uzak tut! Çünkü onlar çocuklara ,tâğutları sevdirmeye,ona dost olmaya ,onun hükümlerine bağlı kalmaya ,onu korumaya teşvik ederler ve bu zihniyetle onları yetiştirirler.Böyle tuzaklardan çocuklarını koru! Televizyon,radyo,gazete, ve bunlar gibi her türlü bozgunculuğa sebeb olan yayın organlarından da uzak tut. Çünkü bu yayın organları;nesli bozucu,tâğut ve hükümlerini yüceltici yayınlarla insanların zihinlerini bulandırırlar.Yine tağutun okullarına karşı çok dikkatli ol! Çünkü onların okulları adeta zehir saçmaktadır.Saçtığı bu küfür,şirk zehriyle nesilleri gerçek tevhidden uzaklaştırır,tâğutu ve kanunlarını yücelttirir,onlara bağlandırır,onlara saygı göstertir.ordularını,askerlerini sevdirir,küfrün her çeşidini onlara işlettirir ve böylece çocukları ye'sak'ın kulu yapar.
__________________ önce yazdığım katılım yaptığım beğeni yaptığım paylaşımların arasında azda olsa kuran ve sünnete uygun olmayan düşünceler olabilir.Bunların bana sorulmadan dikkate alınmasından mesul değilim... ... |
Konu Sahibi bilinmez 'in açmış olduğu son Konular Aşağıda Listelenmiştir | |||||
Konu | Forum | Son Mesaj Yazan | Cevaplar | Okunma | Son Mesaj Tarihi |
ELFAZI KÜFÜR | Tevhid Ve Şirk Konuları | bilinmez | 2 | 738 | 29 Ağustos 2021 23:16 |
BiR SORU | Tevhid Ve Şirk Konuları | bilinmez | 19 | 6934 | 19 Aralık 2018 23:11 |
SiZCE HANGİSİ MÜSLÜMAN | Tevhid Ve Şirk Konuları | bilinmez | 0 | 1156 | 18 Aralık 2018 22:55 |
ALLAH A iMAN NASIL OLUR.. | Tevhid Ve Şirk Konuları | bilinmez | 0 | 1302 | 27 Ekim 2018 22:27 |
HELVADAN KANUNLAR ve TEKFİR | Tevhid Ve Şirk Konuları | bilinmez | 0 | 1298 | 03 Ekim 2018 21:57 |
Konuyu Toplam 1 Kişi okuyor. (0 Üye ve 1 Misafir) | |
Benzer Konular | ||||
Konu Başlıkları | Konuyu Başlatan | Medineweb Ana Kategoriler | Cevaplar | Son Mesajlar |
Yeterince iyi bir anne baba olmak | talibetün | İslamda Kadın ve Erkek | 1 | 21 Ocak 2017 00:40 |
Eğitimde baba ve anne | EyMeN&TaLhA | Çocuk Ve Gençlik Eğitimi | 6 | 07 Ekim 2016 21:58 |
Anne-Baba Türleri | enderhafızım | İslamda Kadın ve Erkek | 8 | 25 Nisan 2014 13:10 |
Anne Baba: “biz suçluyuz” | enderhafızım | Videolar/Slaytlar | 0 | 15 Kasım 2012 17:37 |
of anne of baba | MescidiAksa | Serbest Kürsü | 3 | 02 Ekim 2012 18:22 |
.::.Bir Ayet-Kerime .::. | .::.Bir Hadis-i Şerif .::. | .::.Bir Vecize .::. |
|