‘Kamelyalı Kadın’lar, kamelyasız mesajlar!
Birkaç gün önce bir aile faciası ile karşı karşıya kaldım. Bakın olaya...
Akşam saat 11 civarında adamın telefonuna bir mesaj geliyor. Karısı göz ucuyla eşine bakıyor. Adam, gelen mesaja şöyle bir bakıp tebessüm ediyor. Kadın huylanıyor, telefonu eşinin elinden almak için uzandığında, adam gülerek telefonu arkasına saklıyor. Kadın zorluyor, adam saklıyor. Ve sonunda kadın kocasının elindeki telefonu almayı başarıyor. Mesajlara bakıyor. Son gelen mesaj yok, silinmiş. Eşine “Kim göndermişti az önceki mesajı?” diye soruyor. Adam alaycı bir tavırla “Bilmiyorum, sildim” diyor. Kadın bu sefer, “Peki, bilmediğin mesaja bakarken niye tebessüm ettin?” diye sinirleniyor ve “Bana doğruyu söyle” diye ayağa kalkıyor. Adam, eşini sakinleştirmek için kolundan tuttuğunda kadın iyice sinirlenip “Bırak kolumu” diyor ve elindeki telefonu fırlatıyor. Duvara çarpan telefon sıçrıyor ve koltukta uyuyan 9 aylık bebeklerinin başına çarpıyor. Çocuk çırpınarak uyanıyor, korkuyla ağlamaya başlıyor.
Bu sefer adam “Sen manyak mısın be!” diyerek karısının üzerine yürüyor. Kadın “Manyak sensin!” diye bağırıp kocasını sertçe itince adam yere düşüyor. Kadın sonra o sinirle kucağına bebeğini aldığı gibi kendini dışarı atıyor.
Nereye gittiğini bilmeden soğuk havada koşarak bir aile dostlarının zilini çalıyor. Kapıyı açan komşu kadına ağlaya ağlaya kocasının kendisine yaptıklarını anlatıyor. Kapıdaki konuşmaları duyan ev sahibi beyefendi “İsterseniz eşinizle gidip bir konuşayım” diyerek kadının geldiği eve gidiyor.
Kapıyı çalıyor. Komşusuna neler olduğunu soruyor. Adam anlatıyor: “Akşam otururken, telefonuma bir mesaj geldi. Mesajı okudum, ilgilenebileceğim bir mesaj olmadığı için sildim. Eşim ‘Niye sildin o mesajı?’ diye kıskançlık krizlerine girdi. Evin içi birdenbire cehenneme döndü.” diyor.
Komşusu, “Peki mesaj kimden gelmişti?” diyor. Adam, “Belediyeden gelmişti” deyince, komşusu kendisiyle dalga geçildiğini düşünüp biraz da sert bir ifade ile “Ne belediyesi abi!” diye kızıyor.
Adam olayı olduğu gibi anlatınca “Vay özensiz yaşayan ülkemin insanının hâline vay!” diyesiniz geliyor.
Olay şu: Adamcağız, bir gün belediyenin düzenlediği bir etkinliğe katılmış ve oradaki görevlilerin telefon numarasını kaydetmesinde bir mahzur görmemiş. O günden sonra telefonuna ha bire isteğinin dışında mesajlar gelmeye başlamış. Kimi zaman belediyenin kültürel etkinliğinin tanıtımı, kimi zaman bayram kutlaması mesajları… Adam bu mesajları durdurmak için çok uğraşmış, başaramamış. Sonunda hattının bağlı bulunduğu telefon şirketini aramış ve durumu bildirmiş, onlar ilgileneceklerini söylemişler. Aradan birkaç gün geçmiş, artık mesaj gelmiyor diye seviniyormuş ki işte o gece “KAMELYALI KADIN” diye başlayan bir tiyatro oyununun reklamını yapan mesaj gelmiş. Eşinin kıskanç olduğunu bildiği için oyunun ismini görünce adamcağızın tuhafına gitmiş, tebessüm ederek silmiş. Eşi bu tebessümden huylanmış ve karı-koca arasındaki duygular pimi çekilmiş bomba gibi kontrolsüzce patlamalara dönüşmüş.
Olayı duyduğumda ülkemiz insanı adına çok üzüldüm. Kişinin özel yaşamına izinsiz girişlerin insana saygısızlık olduğunun bilinmemesine üzüldüm…
Ama bu, ne ilk ne de son…
Pizza siparişi veriyorsunuz, telefonunuz sisteme kaydediliyor ve ertesi gün sizden izin alma gereği duymadan “pizzada kampanya” diye mesajlar gelmeye başlıyor.
Alışveriş yaptığınız mağazadaki kasiyer, “Faturanızı hazırlıyorum, telefon numaranızı alabilir miyim?” diye soruyor ve siz suiistimal edeceğini tahmin bile etmeden veriyorsunuz numaranızı. Ertesi gün telefonunuzda bir mesaj “sayın müşterimiz…” diye başlıyor.
Telekom şirketleri bu suiistimallerden iyi kazanç elde ettikleri için bu alana kimse dokunamıyor. Siz kurbanlık koyun gibi telefonunuza nereden mesaj geleceğini bekleyip duruyorsunuz. Bence ülkemiz insanı bundan daha çok saygıdeğer bir yaşamı hak ediyor..
ADEM GÜNEŞ AKSİYON