|
Konu Kimliği: Konu Sahibi AlimOğlu,Açılış Tarihi: 29 Mart 2016 (02:23), Konuya Son Cevap : 20 Mayıs 2017 (16:19). Konuya 7 Mesaj yazıldı |
| LinkBack | Seçenekler | Değerlendirme |
29 Mart 2016, 02:23 | Mesaj No:1 |
Durumu: Medine No : 15399 Üyelik T.:
24 Aralık 2011 | çocuklarımıza öğrenilmiş çaresizlik yaşatmayalım çocuklarımıza öğrenilmiş çaresizlik yaşatmayalım ÇOCUKLARIMIZA ÖĞRENİLMİŞ ÇARESİZLİK YAŞATMAYALIM ÖĞRENİLMİŞ ÇARESİZLİK : Bu kavram bize başarısızlığın kesinlikle öğrenilmiş olduğunu gösteriyor Köpek balığı, diğer balığı yemesin diye araya cam bölme konuluyor. Köpek balığı, diğer balığı yemek için çabalayıp duruyor. 28 saat sonra köpekbalığı, aradaki cam bölme kaldırılmış olmasına rağmen, balığı yemekten vazgeçiyor. Çünkü benim bu balığı yemem mümkün değil diye düşünüyor. Çocuklarımızda böyle olabilir. Başarısız olacaklarına gerçekten inanırlarsa, başarılarını sınırlamış olurlar. Yaptığım "başarısızlık nedeni anketlerinde" bu gördüm. Neden ve hangi derslerden başarısız olduklarını sorduğumda "başaramayacağıma inandığım dersleri çalışmak istemediğimden" cevabını aldığım öğrencileri incelediğim zaman ismini verdikleri derslerin tamamının zayıf ya da çok düşük olduğunu gördüm. "Çalışıp çalışmadıklarını" araştırdığımda; bu derslere hiç çalışma gayreti göstermediklerine şahit oldum. Çünkü zaten hepsi ismini verdikleri bu derslerden"Başarılı olamayacakları düşüncesi" içersine girmiş durum dalardı. Bunu düşünün. Çocuklarımız güçlerini hapsediyorlar fakat bunun farkında değiller. BİR HİKAYE Bu, bir kartal yumurtası bulup onu kır tavuklarının yuvasına koyan genç bir Amerikan kızıl derilisinin hikayesi. Kartal yumurtadan çıkar civcivlere katılır. Tabii muhteşem renkleri, iri ve güçlü kanatlarıyla diğerlerinden farklıdır, ama diğer tavuklardan biri olduğuna inanarak büyür. Pislikleri eşeler, tohumları gagalar, gıdaklar, birkaç santim zıplayıp yeni bir şey gagalamak için kanatlarını döver . Çünkü tavuklar böyle yapıyordur. Bir gün gökyüzüne bakar ve inanılmaz bir yetenekle yelken uçuşu yapan muhteşem bir kuş görür. "Ne güzel bir kuş l Nedir bu? " diye sorar. "O bir kartal, " cevabını verir tavuklardan biri, "bütün kuşların reisi. Ama aklına getirmeye bile kalkma, asla onun gibi uçamazsın." Sonunda kartal bir kır tavuğu olduğunu düşünerek öldü Bundan sonra her gün bir insana sahici, candan bir övgüde bulunun. Bunu eşiniz, çocuğunuz, amiriniz, müşteriniz veya elamanınız üzerinde deneyin ve karşınızdakinin derhal "canlandığını" gözlemleyin. Aynı kişinin daha dostça ve daha iş birliğine yatkın bir hale geldiğini göreceksiniz. Amerikan Endüstrisi samimi övgünün ve gerçek takdirin sadece çalışanların kendilerini daha iyi hissetmelerini değil, bunun yanı sıra daha çok iş ortaya koymalarını sağladığını kanıtlamıştır. "Teşekkür ederim" demenin altı kuralı. "Teşekkür ederim" sözü, doğru kullanılırsa, insan ilişkilerinde sihirli kelimeler olabilir. Aşağıdaki altı kuralı ezberleyin. Bunlar denenmiş ve kanıtlanmıştır. 1- Teşekkür içten olmalıdır. Demek istediğiniz şekilde ifade edin. Söylerken duygu ve canlılık katın. Rutin değil, "özel" bir söz gibi gelsin kulağa. 2-Mırıldanarak değil, açıkça söyleyin. Tam olarak ağzınızdan çıkmalı. Karşınızdakinin ona teşekkür etmek istediğinizi bilmesinden utanç duyuyormuş gibi davranmayın. İnsanlara isimleriyle teşekkür edin. Teşekkür ettiğiniz kişinin ismini kullanarak kişiselleştirin. Bir gurupta teşekkür edilecek birkaç kişi varsa, sadece "herkese teşekkürler" demeyin, onların isimlerini telaffuz edin. 4- Teşekkür etmekte olduğunuz kişiye doğru bakın. Bir insan teşekkür edilmeye değerse, bakılmaya ve fark edilmeye de değerdir. 5-İnsanlara teşekkür etme Özerine çalışın. Bilinçli: olarak ve kasten insanlara teşekkür edebileceğiniz şeyler arayın. Bunun aklınıza gelmesini beklemeyin. Bir alışkanlık haline gelinceye kadar yapın. 6-İnsanlara en beklemedikleri anlarda teşekkür edin. "Teşekkür ederim" sözü, karşınızdakinin en beklemediği veya muhakkak hak ettiğini düşünemediği bir anda daha etkili olur. Takdir ederken; l- Takdiri hemen yapın. 2-Kesin bir dille takdir edin. 3-Neyi, niçin, hangi yönden beğendiğinizi anlatın. En iyi sonuç, karşınızdaki hangi hususta övgü aldığını tam olarak bilirse alınır. 4-Kişiden daha çok davranışı övün, ne veya kim olduğu için değil. Davranışı övmek, onu yapan kişinin daha çok gayret göstermesiyle sonuçlanır. Unutmayın, övgü, neye hedeflenmekteyse onu çoğaltma ve arttırma eğilimindedir. Birisini işle ilgili olarak överseniz, daha çok iş yapacaktır. Davranışı konusunda överseniz, davranışı daha iyi olacaktır. Ancak yalnızca kişi olarak överseniz, sadece egoizmini ve kendini beğenmişliğini arttırırsınız. Doğru: (çocuğunuza) Son zamanlardaki çalışma tempon gerçekten kusursuz. Yanlış: (çocuğunuza) Sen iyi bir çocuksun. Sen müthiş bir çocuksun. 5-İltifat ederken olabildiğince samimi olmaya çalışın - görünmeye değil. Yaltaklanma kolay anlaşılır ve size de karşınızdakine de bir fayda sağlamaz. Büyük bir şey seçip içten olmamaktansa, küçük bir şey seçerek birine övgüde bulunmak ve bunu içten yapmak çok daha iyidir. |
Konu Sahibi AlimOğlu 'in açmış olduğu son Konular Aşağıda Listelenmiştir | |||||
Konu | Forum | Son Mesaj Yazan | Cevaplar | Okunma | Son Mesaj Tarihi |
İngiliz karbonatının faydaları ve zararları... | Sağlık / Beslenme | AlimOğlu | 0 | 2068 | 02 Ekim 2017 12:12 |
Sivrisibek ısırıkları için pratik... | Bilgi Dağarcığı | AlimOğlu | 0 | 1464 | 17 Eylül 2017 14:37 |
Arapça dersleri Görüntülü--1. Seviye Dersleri 2.... | Genel Arapça | AlimOğlu | 12 | 4842 | 11 Eylül 2017 10:16 |
Arapça dersleri Görüntülü--1. Seviye Dersleri 1.... | Genel Arapça | Mihrinaz | 15 | 5530 | 11 Eylül 2017 09:54 |
Hacamat Yapacaklar Dikkat!! MEDİNEWEB | Tıbbı Nebevi ve Alternatif Tıp | AlimOğlu | 0 | 1259 | 19 Ağustos 2017 23:30 |
29 Mart 2016, 02:23 | Mesaj No:2 |
Durumu: Medine No : 15399 Üyelik T.:
24 Aralık 2011 | Kırıcı söz ve davranışlardan kaçının. Yıkıcı tenkıtde bulunmayın. 8-KIRICI SÖZ VE DAVRANIŞLARDAN KAÇININ. YIKICI TENKITDE BULUNMAYIN. "Kıyamet günü, Allah indinde makamca insanların en kötüsü; dil ve davranışlarının kabalığından kaçınarak insanların kendisini terlettiği kimsedir." H.z. MUHAMMED. "Kendisi ateşe haram edilen ve kendisine de ateşin haram kılındığı kimseyi size haber vereyim mi? Ateş, halka her yakın olana, yumuşak huylu ve insanlara kolaylık gösterene haram kılınmıştır. H.z. MUHAMMED. "Bir kimse yumuşak davranmaktan mahrum ise hayrın tamamından mahrumdur." H.z. MUHAMMED " Yumuşaklık ve tatlılık bir şeye girdi mi onu mutlaka tezyin eder, bir şeyden çıkarıldı mı onu mutlaka kusurlu kılar." H.z. MUHAMMED "Yumuşak konuş ki, kalplerin kapılan açılsın." F.6ulen. "Gönüllerin anahtarı yumuşak huy ve yumuşak kelimelerdir." F.Gülen "Sen kaba, hiddetli ve şiddetli olursan işin yürümez. İnsanlara yumuşaklıkla muamele et, yoksa onları kirpi gibi dikenli bulursun. " MEVLANA "Tamimiyle doğru olsa da set söz insanı yaralar. " SOPHOKLES "Büyük adam, küçüklere karşı davranışıyla büyüklüğünü gösterir. " CARLYLE Tenkidin amacı bir hatanın-eksikliğin karşımızdaki kişiye kabul ettirilmesidir. Tenkit etmeyin. Çünkü tenkit; insanı savunma vaziyeti almaya kendini haklı göstermek için uğraşmaya sevk ettiğinden, zararlıdır. Hatta tehlikelidir. Çünkü insanın hayatta en çok kıymet verdiği izzet-i nefsine(onuruna) dokunur, hiddetini körükler. Eşiniz yada çocuğunuz, her kim olursa olsun hata yaptıklarında, hatasını yüzüne çarpmayın. Onu toplum içinde kesinlikle mahcup etmeyin. Hatalarını düzelteyim derken bir hata da siz yapmış olursunuz. Onu sindirerek, cevap hakkı tanımayarak, suçlu olduğu duygusunu aşılayarak, üzerine yürüyerek uslandırmaya çalışmayın. Haklı olduğunuz zaman insanlara bu haklılığınızı incelik ve nezaketle kabul ettirin, yanıldığınız zaman ise yanlışınızı hemen kabul edin. "Çocuğunuza bir şeyler öğretirken sevgi dolu ve kibarca davranmalı, ayrıca onun öğrenmeye istekli olduğu zamanlarda bunu gerçekleştirmelisiniz." Zig Ziglar Hiddetlendiğiniz zaman, sizi hiddetlendirene ağır konuşmakla içinizi döküp rahatlamış olursunuz. Fakat karşınızdakinin ne hale geldiğini bir düşünür müsünüz? "Yumruklarınızı sıkarak bana geldiğiniz takdirde, benim yumruklarımı iki misli sıkacağıma inanabilirsiniz. Fakat bana gelir de: 'Gelin şu meseleyi birlikte konuşalım, anlaşmazlığın sebebini anlayalım" derseniz. Çok geçmeden aramızda ciddi bir ayrılık bulunmadığını hatta anlaştığımız noktaların, ayrıldığımız noktalardan çok daha fazla olduğu belirir ve birlikte hareket etmemize hiçbir mani bulunmadığı derhal anlaşılır." WILSON Eğer tenkit edilecekse ; 1-Onların hatalarını tenkit etmeden önce kendi hatalarınızdan söz edin, her insanin hata yapabileceğinden bahsedin. Böylece onun kendi hatalarını kabul etmesini sağlamış olursunuz. 2-Toplum içinde hiçbir zaman kimseyi tenkit etmeyin Bu tarz konuşmaları baş başa yapın. 'Herkesin önünde öv. Tenkitlerini bir kenara çekerek söyle." H. Jackson BROWN 3-Şikayet ve tenkidi doğrudan ilgili şahsa yapınız, aracı kullanmayınız. 4-Tenkit ve şikayetin sebepleri açıkça anlatılmalıdır. Hem gerekçe hem de niyet ortaya konulmalıdır. Amaç da belirtilmelidir. 5-Tenkitte kıyaslama yapmak en büyük hatadır, "sen böyle yaptın., yanlıştı. Halbuki Erol hiç böyle yapmıyor....""çıkışı hem gereksiz, hem tahrip edicidir. Kişi yok edilmek istendiğini, varlığından hiç memnuniyet duyulmadığını, olumlu yönlerini göz ardı edildiğini düşünür. 6-Biriktirerek yapılacak tenkit görüntünün net olmasını engeller. Savunma isteğini arttırır. Konunun kabul edilme ihtimalini azaltır. Her tenkitin tek konusunun bulunması doğru olur. Yapılan yanlışları biriktirerek önüne "sen şu zaman şunu, bu zaman bunu yapmıştın" tarzı yaklaşımlarla hiçbir şeyi çözemezsiniz. 7-Tenkit zaman geçirilmeden yapılmalı. Onları kötüleyeceğimize onları anlamaya çalışalım. Onların yaptıkları işleri niçin yaptıklarını gözlemleyelim ve inceleyelim. Böyle bir davranış eleştiriden daha çok değerli ve verimlidir. "Her şeyi bilmek, her şeyi bağışlamaktır." Doktor Johnson un dediği gibi : "Tanrı bile insanların yaşamı son bulmadan, insanları yargılamıyor." Öyleyse bu iş bize düşmez. |
29 Mart 2016, 02:24 | Mesaj No:3 |
Durumu: Medine No : 15399 Üyelik T.:
24 Aralık 2011 | Cevap: çocuklarımıza öğrenilmiş çaresizlik yaşatmayalım 9-MUTLULUK VE ÜZÜNTÜLERİNİ PAYLAŞIN. Nişan evlenme, doğum gibi mutlu günlerde çiçek ya da tebrik kart. göndermeyi ve tebrik ederek mutluluklarına katılmayı, hastalık - kaza gibi durumlarda "geçmiş olsun" dileklerini sunmayı, ölüm hallerinde de yakınlarına taziyede bulunmayı. hiçbir zaman ihmal etmeyin. Dini ve milli bayramlarda tebrikleşmeyi unutmayın. Manisa da birlikte görev yaptığımız müzik öğretmeni arkadaşımızın Bursa da yapılan düğününe gitmiştik. Düğün sonrası, bir gün "Sizin düğünüme gelmeniz beni çok etkiledi. Gelen olmaz diye düşünüyordum. Benim için sizin apayrı bir yeriniz var" demişti. “Bir kişinin başarısı karşısında onu kutlama ve üzüntülü durumlarında taziyelerini bildirme fırsatlarını hiçbir zaman kaçırma." LYNDON JOHNSON 10-HEDİYE ALIN : Hediye vermek : karşıdaki kişiyi önemsediğinizi, ona değer verdiğinizi gösterir. Kalpleri birbirine yakınlaştırır. Onun için eşinize, anne - babanıza, çocuklarınıza, dostlarınıza hediye almayı ihmal etmeyin. "Küçük hediyeler dostluk, büyük hediyeler sevgi meydana getirir." LICHTERBER "Hediyeleşin. çünkü hediye sevgiyi arttırır, kalpteki kötü hisleri giderir." H.z MUHAMMED (s.a.v.) 11-ONU ARAYIN ZİYARET EDİN "Ziyaretleşin, çünkü ziyaret sevgiyi perçinler." Hz MUHAMMED (S.A.V.) Çocuğunuzun okuluna gitmeniz onu okul ortamında ziyaret etmeniz, onun için çok önemlidir. Arkadaşlarına "Benim babam geldi" diye sevinecek onlara sizi gösterecektir. Maalesef anne-babalar bunu hep ihmal ederler. Bu konuyla ilgili olarak çok ilginç bir anım var bunu sizlerle paylaşmak istiyorum, Yatılı bir okulda Pansiyon müdürlüğü yaptığım bir dönemde öğrencilerimizden birisi bizi çok üzmekteydi. Ne yapsak da bir türlü bu öğrencimizi bir düzen içine sokamıyorduk. Ve bu yüzden sık sık ailesini arayıp yanımıza gelmesini ve sorunları çözmemizde bize yardımcı olmalarını istiyorduk. Aile geliyor, çocukla konuşuyor, çocuktan bazı sözler alıp gidiyordu. Beni çok bunalttığı bir dönemde ona dedim ki; "Senin derdin ne? Niye bizi bu kadar üzüyorsun." Verdiği cevap çok şaşırtıcıydı; "Hocam! Benim sorun çıkarmadığım dönemlerde siz hiç Babamın buraya gelip gittiğini gördünüz mü?" Şaşırmıştım ve gerçekten daha önce o velimiz hiç gelip gitmezdi Ona;"Hayır, gerçekten görmedim" dedim. Bana gülümseyerek söyle dedi; "Ama şimdi nasıl geliyor!...." |
29 Mart 2016, 02:24 | Mesaj No:4 |
Durumu: Medine No : 15399 Üyelik T.:
24 Aralık 2011 | şaka yapmayın (takılmacılığı bırakın) 12- ONLARIN YARDIM ETMELERİNE OLANAK SAĞLAYIN: Alış verişten döndüğünüz zaman, çocuğunuzun alınanları "yerleştirmeye", "hazırlamaya" ve "pişirmeye" yardım etmesini sağlayın. Bundan sonra yemeyin "servis yapılması" ."masanın toplanması" gibi konularda da yardımını isteyin. Bu durum sizin kaynaştırır. Çocuğunuzun "aileme katkı sağlıyorum" düşüncesiyle aile bilinci kazanmasını sağlar. Daha da önemlisi çocuğumuz bu durumla birlikte "kendine güven" kazanır. Dört yaşındaki oğlum Talha hiç aksatmadan balkona gelen gazeteyi bana getirir. Bu onun görevidir ve bunu büyük bir zevkle yapar. Ben "oğlum gazetemi getirdi bak annesi" der. Onu yüreklendiririm. 13-ŞAKA YAPMAYIN (TAKILMACILIĞI BIRAKIN) "Kardeşini alaya alma onunla şakalaşma" H.z MUHAMMED (S.A.V.) Takılmak ve şaka yapmak, karşınızdakinin "kendi gözündeki değerini" hedeflemektedir. Kişilerin kendi gözündeki değerini tehdit eden şeyler zevkli olduğu zaman bile tehlikelidir. Alaycılığın bünyesinde her zaman acımasız bir yan bulunur ve diğer insana kendisini "küçülmüş" ve "aşağılanmış" hissettirir. Pek çoğumuz diğer insanların bundan hoşlanacağını düşünerek onlara takılırız. Karşımızdakinin zekamızı fark etmesini, alaycılıktaki mizahı görmesini ve söyleneni üzerine almamasını umarak iğneleyici sözler söyleriz. Kamuoyu araştırmaları göstermiştir ki, insanlar yakın arkadaşları tarafından bile yapılsa şakalara maruz kalmaktan hoşlanmamaktadır. Yine de arkadaşlarınızın şakadan hoşlanmadığınızı bilmelerini istemeyiz; oyun bozan olduğumuzu düşünmelerinden endişe ederiz. Bu nedenle en iyi arkadaşlarınız dahi şakadan hiç hoşlanmadığını söyleyemeyecektir. 7-8 yaşından önce, çocuk şakayı saldırgan bir tarzda yaşar. Onun kötülüğünü istediğinizi düşünür. Sadece düşmanlık , kin ve aşağılanmışlık hisseder. Çocuğunuzu şakalarınızın boy hedefi olarak kullanmayın. Onun güvenini kaybedebilirsiniz. Kesinlikle çocuğumuzun her hangi bir eksikliğiyle, ya da beceriksizliğiyle dalga geçmeyelim ve de geçtirmeyelim. Hele başkalarının önünde asla. inanın gelecek adına ona çok büyük kötülük yapmış oluruz. Bu sayede içine kapanık, size içten içe diş bileyen ve sizden uzaklaşmış çocuklar oluşturursunuz. Lise dönemime kadar kekemeydim. Ve derste ne zaman ağzıma açacak olsam çocuklar benimle dalga geçerdi. Bir gün öğretmenim benim çok üzüldüğümü fark etti ve arkadaşlarıma kızdı. Ve bana dedi ki; "Canten sen zeki bir çocuksun onların dalga geçmelerine aldırma ve kendi zorla." Etkilenmemek mümkün değildi. Ama kendime güvenle birlikte kekemeliğin azaldığını fark ettim. Ne zaman kendi kekemeliğimle dalga geçmeye başladım ve kendimi olduğu gibi kabul ettim o zaman kekemelik ortadan kalktı. Şu anda yüzlerce kişiye seminerler veriyorum. Bu olayı anlattığım zaman dinleyicilerimi hayrete düşüyorum. Ama her çocuk alay edilme ve aşağılanma baskısına aşmayabilir onun için bu konuda duyarlı olmalıyız. Sınıf için de yada toplum içinde arkadaşıyla dalga geçen herkes arkadaşının gelişmesini engellemekte ve ona yapabileceği en büyük ihaneti yapmaktadır. Ama hiç biri bunun farkında değildir. |
29 Mart 2016, 02:25 | Mesaj No:5 |
Durumu: Medine No : 15399 Üyelik T.:
24 Aralık 2011 | Ilgi ve sevgi gösterin 3- İLGİ VE SEVGİ GÖSTERİN "Sevgi gelince tüm eksiklikler biter." Yunus Emre "Sevgi hiçbir zaman başarısızlığa uğramaz.” Zig Ziglar Çocuk eğitiminde en önemli koşul sevgidir. Her zaman her koşulda sevildiğini bilen çocuğun duygusal gelişimi dengeli olur. Anne-babalar, çocuk için en önemli besinin "sevgi" ve "sevecenlik" olduğunu bilerek, çocuklarına yeterince ilgi ve sevgi göstermelidirler. Bu konuda özellikle aşırıya kaçmamaya dikkat edilmelidir. Bir kişi susadığı zaman, ona sunulan su değerlidir. Çocuk için de O istediği zaman verdiğiniz sevgi daha değerlidir. Zamanınız ne kadar az, işiniz ne derece önemli ve yoğun olursa olsun, çocuk sevgi istediğinde ona yaklaşılmalı ve sevgi gösterilmelidir. Çocuk anne ve babasından yeterli ilgi ve sevgi göremezse, onların ilgisini çekmek için kimi yan yollar arar. örneğin; yemek yemez, ev halkı da yemek yemesi için çocuğun üzerine düşer. Çocuk sevgi ve ilgi gereksinimini bu yoldan gidermeye çalışır. Hatta çocuk öğretmen ve aileden yeterince sevgi göremezse onların isteği olan öğrenmeye karşı durur. Bir yerde seminerimiz sırasında bir anne şunu sormuştu; "Hocam çocuğumuzun sevgi istediğine ve beklediğini nasıl anlarız?" Ona şu açıklamada bulunmuştum; "Bu durumda gelir sizi rahatsız etmeye başlar. Mesela, herkesin dikkatle T.V. seyrettiği bir sırada gider televizyonu kapatır, hem de filimin en heyecanlı yerinde. Baba eve gelmiş eline gazete almış tam gazete okumaya başlayacak gazetenin altından çocuk pat! pat! pat! Vurmaya başlar. Yada televizyon izliyorsunuzdur önüne geçer gövdesiyle izlemenizi engellemeye çalışır. Yada siz kendisiyle ilgilenmeyince gider öteki odada bir şeyleri kırar, döker ya da dağıtır. Bunlar hepimizin yaşadığı olaylar . Ama maalesef bir çoğumuz bu olayları görünce sevgi ve ilgi yerine tepki gösteriyoruz. Bu beklentiyi anlayamıyor ve "git başımdan" diyerek onu kovuyor, azarlıyoruz. Çocuğun sergilediği bu davranışlar aslında tamamen sevgi ve ilgi beklentisinden kaynaklanan davranışlardır. Sevgi ve ilgi beklerken, basma gelen bu durum çocuğu sarsar. "Sevgi ve sevecenlik çocuğun kafasını okşayarak, el ele tutuşarak, kucaklanarak doğal bir şekilde kolayca belli edilebilir. Her yaşta ki çocuğun sevecenliğe, kucaklanmaya ve ilgiye ihtiyacı vardır.” Zig Ziglar "Çocuklarınızı çokça öpün! Her öpücük karşılığında cennette bir derece olacaksınız." H.z. MUHAMMED (s.a.v.) Çocukta görülen başarısızlık çoğu kez sevgi azlığından doğmaktadır. Okullarımızdaki uyumsuz çocukların sevgiye muhtaç olduğunu görürüz. Sevgiden yoksun çocukların büyümesi, yürümesi, konuşması gecikir. Zeka düzeyinde gerileme olur. Bu konuda bir araştırmayı vermek istiyoruz; Gecekondu semtlerinden hastanede doğmuş 100 çocuk denemeye alınır, boğan çocuklar, tek-çift yolu ile rasgele Seçilerek tekler hastanede alı konulur. Çiftler de ailelerine verilir. Hastanede kalan çocukların her türlü bakımları en iyi şekilde yapılır, diğer çocuklar ise yoksul aile yaşantılarına bırakılır. Çocuklar yedi yaşına geldikleri zaman yapılan ölçmede, gecekondularda ama ailelerinin yanında yetişen çocukların zekâ, beden ve duygusal gelişim yönlerinin hastanede yetişenlerden daha üstün olduğu görülür. Çocukları sevmek ateşe karşı bir kalkandır. Onlara iyilik etmek kişiyi sırattan geçirir. Onlarla beraber oturup yemek, ateşten (cehennemden) uzaklaştırır. H.z. MUHAMMED (s.a.v.) Aşırı sevgi de zararlıdır. Aşırı sevgi ve ilgi gösterilen çocuklar; şımarık yada pısırık (kendine güvensiz) olurlar. Her şeyin en iyisini kendisine ayırmak isteyen bir kişilik kazanır. Çocuğun sevgiyi almayı, vermeyi ve ayrıca sevgiyi paylaşmayı öğrenmesi gerekir. Seminerlerimde anne-baba-çocuk arası sevgi eksikliğinin nelerden kaynaklandığı üzerinde dururum. Seminere gideceğim yerlerden isteklerim olur. Herkesin şaşırdığı en ilgi çekici isteğim 5 adet yastıktır. Yastık sözünü duyanlar önce bir şaşkınlık geçiriyorlar ve sonra yastıkları ne yapacağımı soruyorlar. Yastıkları birbirini çok seven eşleri ayırmak için kullanıyorum, önce gelen eşlerin bir birine sarılmalarını istiyorum ve onları alkışlattırıyorum. Sonra yastıklardan ikisini anneye, üçünü de babaya veriyorum. Verdiğim yastıklardan iki tanesinin onların anne-babaları olduğunu, babada olan üçüncü yastığın ise babanın işi olduğunu söylüyorum. Sonra da sarılmalarını istiyorum tabii şartlamıyorlar ve herkes gülüyor. Gerçekten bir birlerini çok sevmelerine rağmen anne-babaların arada olmasından dolayı ayrılma noktasına gelen eşler gördüm. Ve bu durum beni kahrediyor. Ayrıca iş hayatı ailemizle daha mutlu ve daha huzurlu olmamıza katkı sağlamak için vardır. Bizi bir birimizden uzaklaştırmak için değil. İşimiz yüzünden biricik eşimizi ve çocuklarımızı ihmal ettiğimizi ne zaman fark edeceğiz. Aramızdaki iş yastığından kurtulmak ve ailemize zaman ayırmak zorundayız. Bununla ilgili şu iki hikaye gerçekten çok etkileyici; |
29 Mart 2016, 02:25 | Mesaj No:6 |
Durumu: Medine No : 15399 Üyelik T.:
24 Aralık 2011 | Cevap: çocuklarımıza öğrenilmiş çaresizlik yaşatmayalım Bununla ilgili şu iki hikaye gerçekten çok etkileyici; 20 DOLARLIK VAKİT Adam yorgun argın eve döndüğünde 5 yaşındaki oğlunu kapının önünde beklerken bulmuş. Çocuk babasına: "Baba l saatte ne kadar para kazanıyorsun?" diye sormuş.. Zaten Yorgun gelen adam: "Bu senin isin değil!.." diye yanıtlamış. Bunun üzerine çocuk: "Babacığım, lütfen bilmek istiyorum." diye yanıt vermiş. Adam "illa ki bilmek istiyorsan 20 dolar." diye yanıt vermiş. Bunun Özerine çocuk: "Peki bana 10 dolar borç verir misin?" diye sormuş. Adam iyice sinirlenip: "Benim senin saçma oyuncaklarına veya benzeri şeylerine ayıracak param yok, hadi derhal odana git ve kapını kapat." demiş. Çocuk sessizce odasına çıkıp kapısını kapatmış. Adam sinirli sinirli bu çocuk nasıl böyle şeylere cesaret eder diye düşünmüş. Aradan bir saat geçtikten sonra adam biraz daha sakinleşmiş ve çocuğa parayı neden istediğini bile sormadığını düşünmüş. Belki de gerçekten lazımdı. Yukarı çocuğun odasına çıkmış ve kapıyı açmış.. Yatağında olan çocuğa: "Uyuyor musun?" diye sormuş Çocuk "Hayır" diye yanıtlamış. "Al bakalım istediğin 10 doları. Sana az önce sert davrandığım için üzgünüm ama uzun ve yorucu bir gün geçirdim." demiş.. Çocuk sevinçle haykırmış; "teşekkürler babacığım." Yastığının altından diğer buruşuk paraları çıkarmış. Adamın suratına bakmış ve yavaşça paraları saymış. Bunu gören adam iyice sinirlenerek: "Paran olduğu halde neden benden para istiyorsun? Benim senin saçma çocuk oyunlarına ayıracak vaktim yok." demiş.. Çocuk: "Ama yeterince yoktu." demiş ve paraları babasına uzatarak: "İşte 20 dolar, 1 saatini alabilir miyim?" demiş.. "Suçlu çocuk yoktur. Suça itilmiş çocuk vardır." Haluk YAVUZER BİR OLAY: BİR ÇOCUK İÇİN ZAMAN SEV6İ DEMEKTİR. 6enç bir adam ceza evini boylamak üzereymiş. Yargıç onu çocukluğundan beri tanıyormuş ve ünlü bir yazar olan babasıyla da tanışıyormuş. Sulh yargıcı, -"Babanı hatırlıyor musun?" diye sormuş. Bu soruya -"Onu oldukça iyi hatırlıyorum" seklinde cevap vermiş. Suçlunun vicdanını yoklamaya çalışan yargıç şöyle demiş: -"Mahkum edilmek üzereyken ve şu anda mükemmel bir insan olan babanı düşünürken, onun hakkında net olarak ne hatırladığını anlatır mısın?" Bir sessizlik olmuş. Daha sonra yargıç beklenmeyen bir cevap almış; -"Öğüt almak için yanına gittiğimde, yazdığı kitaptan başını kaldırarak bana baktığını ve "Çek git başımdan; çok meşgulüm !" dediğini hatırlıyorum. Ona arkadaşlık etmek için yaklaştığımda bana dönerek "Çek git başımda oğul; bu kitabı bitirmeliyim !" derdi. Sayın yargıcım siz onu büyük bir yazar olarak hatırlarsınız fakat ben onu kaybedilmiş bir arkadaş olarak hatırlıyorum" Yargıç kendi kendine söylenmiş; -"Yazık l Kitabı bitirdi ama oğlunu kaybetti l " Zig Zaglar'dan "2.400 Besinci sınıf öğrencisi arasında yapılan bir araştırmanın sonucunda, çocukları en çok altüst eden şeylerden birinin anne-babaları ile çok az vakit geçiriyor olmaları ortaya çıkmıştır." Zig Ziglar "Bütün zamanlarını televizyon izleyerek harcayan fakat çocuklarını bir futbol maçına dahi götürmeye vakit ayırmayan anne-babalar, çocuklarına T.V. seyretmenin onunla beraber bir şey yapmaktan daha önemli ve öncelikli bir şey olduğu masajını verirler." Zig Ziglar Sevgi, temelde çocukla geçirilen zaman anlamına gelmektedir. |
29 Mart 2016, 02:26 | Mesaj No:7 |
Durumu: Medine No : 15399 Üyelik T.:
24 Aralık 2011 | Sevgi göstermek SEVGİ GÖSTERMEK "Oğlumla yıllar önce yaptığım bir sohbeti unutamıyorum. Ona sormuştum; -"Oğlum eğer her hangi bir kimse sana babanın en çok neyini seviyorsun diye sorsaydı ne söylerdin." Şöyle bir an durup düşündükten sonra; -"Babamın en sevdiğim yönünün annemi sevmesi olduğunu söylerdim." -"Oğlum neden böyle bir cevap verecektin?" " Baba biliyorum ki annemi sevdiğin sürece ona doğru şekilde davranacaksın; ve ona doğru bir şekilde davrandığın sürece biz bir aile olarak kalmaya devam edeceğiz çünkü oda seni seviyor. Yanı babacığın siz birbirinizi sevdiğiniz sürece, ben hiçbir zaman senin yada annemin yanında yasama yönünde bir tercih yapmak zorunda kalmayacağım." " Gerçek sevgi çocuğunuzun yapmanızı istediği ya da sizin açınızdan en kolay olan şeyi yapmanız değil, çocuğunuz için en iyi olan şeyi yapmanızı gerektirir." Evet bizim için ve çocuğumuz için zor olsa da. Onun iyiliği için her şeyi göze almalıyız. Bu hikaye bunu çok güzel anlatıyor; ÇOCUKLARINI 6ERCEK SEVGİYLE SEVİYORLARDI Kanada’da yasayan beyinsel felçli bir gençti David. Lofchick ailesi onu tam otuz doktora göstermişlerdi. Hepsi de oğulları David için hiçbir umut ışığı olmadığını söylemişler ve hem çocuğun kendi iyiliği hem de ailenin "normal" olan diğer bireylerinin iyiliği için bu çocuğun bir kuruma yerleştirilmesini önermişlerdi. Tüm bunlara rağmen . Lofchick ailesi problemler yerine çözümlere odaklanan başka bir doktor buldular. Bu Chicago'da ki dünyaca ünlü Dr. Pearlstein'di. David Chicago'ya muayene için götürüldü. Çok detaylı bir muayene yapıldı. Dr. Pearlstein, David'in kendisinden beklenen gelişimi yakalayabilmek için neler yapılması gerektiğini ortay koydu. Yapılması gereken şeylerden birisi şuydu: David iki yaşında iken bacaklarına ağır destekler konulacak ve her gün bu destekler daha da sıklaştırılacaklardı. Dolayısıyla çocuğun acı hissi gittikçe yükselecekti. Anne yada baba bu destekleri kullanmaya başladıklarında, küçük David'in protestolarıyla karşılaşacaklardı. Şimdi sizin bu ortamı gözünüzde canlandırmanızı istiyorum. David güzel bir çocuktu -siyah saçlı, güzel yeşil gözlü,parlak ciltli bir çocuk- Yaşlı gözlerle "Anneciğim, bunları gece boyunca bacaklarımda tutmam şart mı? Ya da "Babacığım, bu şeyleri bir kez olsun bacaklarıma takmasan olmaz mı?" veya "Bunları bu derece sıkmanız şart mı?"diye yalvarıyor. Tüm ana-babaların bu durumu kolayca kavrayacaklarından eminim. Fakat bu insanlar David'i o kadar çok seviyorlardı Ki, ömür boyu sürecek olan bir gülümseme uğruna anlık göz yaşlarını bir kenara bırakabildiler. Bu gün "Küçük David" yirmi dokuz yaşında. Yaklaşık 90 kg ağırlığında ve Kanada'nın en büyük firmalarından birisi olan Winnipeg'in bir numaralı satış elemanı. O her alanda önde gelen ve seçkin bir insan. Mutlu bir evliliği var; güzel sağlıklı bir kız çocuğu ve yakışıklı, gürbüz bir erkek çocuğunun babası. Aşağıda hem çocuklarınıza hem de eşinize uygulayabileceğiniz sevgiyi arttırıcı pratik öneriler veriyoruz, bunları inceleyip uygulama içine girerseniz çok şeyin değiştiğini göreceksiniz. |
20 Mayıs 2017, 16:19 | Mesaj No:8 |
Medineweb Baş Editörü Durumu: Medine No : 14593 Üyelik T.:
15 Kasım 2011 | Oğlum kadar bir genç var sayfamda. Ya orta son ya lise birinci sınıfta. Acaip sözler ediyor. Belli ki yanık olduğu birine nameler diziyor. Harika cümleler ve kendine ait.... Yüreği büyük bu çocukları küçük gören annelere kırılıyorum. Sevmeyi bilen sevmeyi bu kadar güzel bilen yürekler ile çay için, muhabbet edin. Bir balkon sefası, onun için yapıldığını hissedeceği kurabiye ya da neyi seviyor ise,. De hele anlat oğul deyin. Sevmeyi bilen yürek dünyayı değiştirir. Bu gençler baba olacak bir gün. Dokunun geleceğin babalarının yüreğine. Ki sizin şahsiyetinizin okunacağı nesiller tutacak bu dünyanın her bir köşesini...
__________________ ~~~ Bilmediklerimi Ayaklarımın Altına Alsam Başım Göğe Ererdi ✒~ |
Konuyu Toplam 1 Kişi okuyor. (0 Üye ve 1 Misafir) | |
Benzer Konular | ||||
Konu Başlıkları | Konuyu Başlatan | Medineweb Ana Kategoriler | Cevaplar | Son Mesajlar |
Çocuklarımıza Ad koymak | Seleme | Çocuk ve Aile Sağlığı | 8 | 13 Aralık 2014 19:06 |
Biten an içinde ki buruk çaresizlik... | Mustafa CİLASUN | Makale ve Köşe Yazıları | 0 | 24 Ağustos 2013 22:33 |
çocuklarımıza kitap tavsiyesi | Elvin meyra | Çocuk ve Aile Sağlığı | 0 | 16Haziran 2012 20:41 |
Çaresizlik Sebebiyle Faizli Kredi | KuM TaNeSi | Soru Cevap Arşivi | 8 | 11 Şubat 2010 18:23 |
Çocuklarımıza Allahı Nasıl Anlatacağız? | Belgin | Çocuk ve Aile Sağlığı | 0 | 08 Nisan 2009 10:39 |
.::.Bir Ayet-Kerime .::. | .::.Bir Hadis-i Şerif .::. | .::.Bir Vecize .::. |
|