|
Konu Kimliği: Konu Sahibi İnceSızı,Açılış Tarihi: 29 Nisan 2012 (13:39), Konuya Son Cevap : 13 Mayıs 2012 (10:05). Konuya 135 Mesaj yazıldı |
| LinkBack | Seçenekler | Değerlendirme |
06 Mayıs 2012, 18:27 | Mesaj No:71 |
Durumu: Medine No : 2 Üyelik T.:
10 Nisan 2008 | Cevap: 18.Haftanın Misafiri Yitiksevda ^^ Muhsin abi çarşıya geliş ve dönüş saatlerini iyi biliyorum her an bir komplo ile karşılaşabilirsin unutma abi
__________________ Sakın başkasının kölesi olma; çünkü ALLAH seni hür yaratmıştır . -İmam Ali- (a.s) |
06 Mayıs 2012, 19:11 | Mesaj No:72 |
Durumu: Medine No : 16640 Üyelik T.:
12 Şubat 2012 | Cevap: 18.Haftanın Misafiri Yitiksevda ^^
misafirliğiniz hayırlı olsun sorularda cevaplarda bize çok faideli oluyor böyle misafirler böyle ev sahipleri dostlar başına
__________________ “Kim Allah’a karşı gelmekten sakınırsa, Allah ona sıkıntıdan çıkış kapıları açar. Onu hiç ummadığı yerlerden rızıklandırır. Allah’a dayanıp güvenene Allah kâfidir.” |
06 Mayıs 2012, 21:09 | Mesaj No:73 |
Durumu: Medine No : 2 Üyelik T.:
10 Nisan 2008 | Cevap: 18.Haftanın Misafiri Yitiksevda ^^ Misafir sevildi,Ağırlanmaya devam kararı alındı.Bu her Misafire nasip olmaz bi sorum olacak ; *islam aleminde ehli sünnet dediğimiz ekolun,kerbela mazlumlarına aşk ve kerbela musebiblerine nefretten vazgeçmiyor.ama musebbiblerinede toz kondurmuyor,yani samimi bir tepkileri yok.dolaylıda olsa baş musebbib muaviye ve hanedanına saygı çerçevesinde yaklaşılıyor.içlerinden iki kurban seçilip yeriliyor(yezid ve ibn ziyad),diğerlerine saygıya devam.sizce bu çelişki değilmi?bize ehli sünnetin bu mantığını açıklarmısınız? ehli sünnet gerçekten böylemi düşünüyor? ehli sünnet kurucuları 4 mezhep imamının ehli beyt sevdalıları olduğu,bu konuda mücadele ettikler,hatta şiddete maruz kaldıkları bilinmektedir.nedir bu çelişki Hocam? Teşekkürler.. Allah razı Olsun Fatıma Bacım… Sorunuz İslam tarihin can alıcı hususlarından bir soru ve detaylıca izah edilmesi gerektiği kanısındayım elimden geldiğince izah etmeye çalışacağım…(Ehli Sünneti gerçek manada Kur'an ve Resulünün ahlakı ile ahlaklananlar olarak algılayan zalimlere karşı dik duran anlayışa İmamların genel ismi algılayanlara sözüm yoktur söyleyeceğim sözler onlara yönelik olmayıp ismini Ehli sünnet ile anan Beredaylaradır...) Ehli Sünnet isminin ilk kullanımı 900’lü yıllara dayanmaktadır. Ehli Sünnet Kavramını ve öğretilerini anlamak için bu kavramın kullanılmasında etki eden olayları analiz etmemiz lazım.Bugün Zalimlere toz kondurmayan Ümmeyye oğulları saltanatını devam ettiren tüm anlayışlara karşıyımdır.Hiç çekinmeden Muaviye,Hindu,Yezit,Süfyan ve benzerlerini yerden yere vururum vurma yada devam edeceğim. Demek sizler iş başına gelecek olursanız, yeryüzünde bozgunculuk yapacak, akrabalık bağlarını da koparacaksınız, öyle mi? İşte bunlar, Allah'ın kendilerini lanetlediği, bu yüzden kendilerini sağır ve gözlerini kör kıldığı kimselerdir.(Muhammed 22-23) Ey Muhammed, hani sana «Rabbin insanları (Mekkeli müşrikleri) kuşatma altına aldı» dedik. (O gece) sana gösterdiğimiz görüntüleri ve Kur'an'da adı geçen lanetlenmiş ağacı da sırf insanlara bir sınav konusu olsun diye ortaya koyduk. Onları korkutuyoruz ama bu korkutmalarımız azgınlıklarını arttırmaktan başka bir işe yaramıyor. (İsra-60) O şeytan sizi yardakçıları ile korkutur, o halde eğer gerçekten mümin iseniz onlardan değil, benden korkunuz. (A'li İmran 175) Merak edenler Bu ayetlerin Nüzul sebeplerine baksınlar… ''Ali’yi seven, beni sevmiştir. Ona düşmanlık, bana düşmanlıktır. Onu inciten beni incitmiştir. Beni inciten de elbette Allah’ı incitmiş olur.'' (Taberani) Bu rivayeti Kur'an arz edelim ... Allah resulünün Ehlbeytini bilerek incitenlere Yine Kur'an cevap veriyor... Allah'ı ve Rasulü'nü (bilerek) incitenlere gelince; Allah onları bu dünyada ve ahirette (rahmetinden) yoksun bırakacak ve onlar için alçaltıcı bir azap hazırlayacaktır. (Ahzab-57) İslam âleminde meydana gelen siyasi çekişmeler, İslam ile yeni tanışan toplumların sorunları karşısında geleneği savunma adına ‘’Ehli Hadis’’ dediğimiz kesimler Hadis rivayetlerine büyük önem verdiler. Allah resulü ve Dört halife döneminde yazılmayan rivayetlerin yazılmasına ve okutulmasına büyük önem verdiler. İmam Malik, İmam Şafi, İmam Ahmed B Hanbel gibi Âlimler hadis usulü ile Fıkhi sorunlara çözümler buldular. Lakin takipçileri bu çözümleri sunan Âlimlerin görüşlerini ekolleştirerek Fıkhi içtihatlara dayalı Mezheplere dönüştürdüler Zalimlere karşı duruşlarını ise görmezden geldiler. Ehli Hadisin Akıl ve Eleştiri yerine teslimiyet ve taklidi benimsemesi dini hususlarda konuşmaktan ziyade ibadete ağırlık vermesi sessiz yığınların suya sabuna dokunmayan zulme sessiz kalan kaderci bir anlayışın ortaya çıkmasına sebep olmuştur. Bu anlayışa karşı duran Mutezile, Şia, Harici ekolleri bidat, sapkın yaftası yemekten sıyrılamadı ve halende takipçilerinin geneli taasubi anlayış ile batkıları için bidat ve sapkın yaftasını vurmaktan geri durmaz ve Ehli Sünneti = Din olarak algılar bunun dışında kalanları dinden saymayacak kadar ileri gidenleri Eygi Cüppeli Sıffil gibi Papağanlar her hususta bu kavram üzerinden rantlarına rant katmaktadırlar. Allah resulünden sonraki dönemlerde vukuu bulan ‘’Fitne Dönemleri’’ hususunda sessizliğe bürünen ve birbirlerini öldürenleri ‘’Sahabe’’ adı altında tanımlamaktan çekinen. Vukuu bulan olayları Fazilet adı altında açıklamalar ile geçiştirerek bunu doğru anlayış olarak sunmaya devam etmektedirler.Bugün Şia ismini duıyup yezite rahmet okuyanlarınada denk geldim. Eleştirilemeyecek olan Kur’an ve Resulü dışında kendilerince ortaya koydukları Sahabe dokunulmazlığı ile onlara koruma kalkanı oluşturmuşlardır. Onlara göre Her Sahabe bir yıldızdır. Eleştirilemez Velev ki Bu Binlerce Allah dostunu şehit eden Muaviye, Amr, Yezit olsa da. Bu anlayışa karşı duran Otorite Âlimlerimizden İmam Ebu Hanife, Hasan El Basri, İmam Şafi, İmam Malik, İmam Ahmed Bin Hanbelî dar kalıplar içine yerleştirerek belli bir kesime mal etmek onların ZALİMLERE karşı duruşlarına Hakka şahitlik ettikleri ve Ehli Beyti destekledikleri için zulüm ile Şehit eden ama İsimleri Ehli Sünnet olarak anılan zalimler ile aynı görmektir. Zalimide İsmine Ehli Sünnet demekte idi. Bu hakikat gereği Otorite Âlimlerimizi dar kalıplar içerisine hapsetmek onların saygınlığına saygısızlıktır Onların İsminin önüne arkasına bir şeyler eklemek zulümdür Hak ettikleri İsmi Allah Kur’anda İslam=Müslüman olarak belirtmiştir bu ismin üstüne isim konulamaz. Bugün yeryüzünde İnananların kendilerine Sünni’yim, Şiayım, Mutezileyim ve benzeri söylemleri Kur’an nizamına aykırı bir görüş olup Kur’anı farklı-farklı kesimlere inmiş gibi lanse etmektir. Bu söylemlere karşı Kur’an Müminlere Müslümanlara hitap eder demek lazım Müslüman ismi üstüne isimlere şiddetle tepki göstermek lazım. Özellikle Abbasiler döneminde İktidarların şemsiyesi altına giren topluluklara ‘’Ehli Sünnet Ve’l Cemaat’’ ismi ile bir mezhep isminden ziyade birçok mezhebin ismi olarak anılmaya başlanmıştır. İktidarlar ile mücadele içerisinde olan ve Zalimlere karşı dik duran Mutezile ve Şia iktidar mollalarınca Bidat ehli damgasını yediler. Ehlisünnet’i eleştirdiğim noktaların Başında Ehli Sünnet adı altında Muaviye ve benzeri zalimleri Peygamber evlatlarını katleden, hilafeti hanedanlığa/kisralığa dönüştüren İmam Aliye seksen yıl boyunca İslam mabetlerinden lanet okutan ve cemaate âmin dedirten Zalime alkış tutarak Masum saymaları Sahabe kutsiyeti altında yere göğe sığdırmamalarıdır. İkinci husus: Hadislere dayanarak İtikat oluşturulması İman esasları Kur’an ile belirlenmiş iken hadisler ile itikatlar belirlenmesi yeni maddeler eklenmesi Kadere iman anlayışı gibi. Müslüman olup olmadığına yanlış veya doğru olduğu ‘’Ehli sünnet’’ adına karara bağlamalar. İktidarların zulümlerine rağmen İtaati caiz görmeleri ve onlara karşı ayaklanmaya karşı durmaları. Geleneklere sıkı bağlılık yeni açılımlara yorumlara kapalılık. Muvahhit âlimlerimiz Kur’an ahlakını ahlak edindikleri için Zalim otoritelerce Şehit edilmişlerdir. Bu Âlimlerimize İsim takmayalım Onlar inançlarını kanları ile ödemişlerdir. Kendine Sünni diyerek Zalimlere zalim diyemeyen Lakin İmam Hüseyin için İmam Hasan için Timsah gözyaşları ile anlatmak onlar adına mersiyeler dizmek onları anlayamaktır. Emevi hunharlarının (Ömer Bin Abdülaziz Ve ikinci Muaviyeyi tenzih ederim) pısırıklaştırma ideolojisini benimsemektir. Bu anlayışa babam dahi sahip olsa benim için aynıdır değişmez.
__________________ Sakın başkasının kölesi olma; çünkü ALLAH seni hür yaratmıştır . -İmam Ali- (a.s) |
07 Mayıs 2012, 00:36 | Mesaj No:74 | |
Durumu: Medine No : 2 Üyelik T.:
10 Nisan 2008 | Cevap: 18.Haftanın Misafiri Yitiksevda ^^ Alıntı:
Selefiyye, olarak adlandırılan ekol Ashab tabiin ve tebei tabiin gibi Allah resulünün yaşadığı asra en yakın kişiler ve takipçileri olan Âlimlerdir. Bidatlerden uzak dinin aslına dönmeyi savunurlar. Selefilik akımı sönük değildir ama Suudi Amerika başta olmak üzere birçok ülkede selefi düşünce akımı ileri derecededir.Selefi olarak isim vermek gerekir ise Bu ekolün ilklerinden olan Hasan El Basri Ahmed Bin Hanbel İmam İbni Teymiye,Muhammed bin Abdulvehhab ve benzeri alimler… Ülkemizde ise Selefi olmayıp tekfirci olan kesimleri mevcuttur. Selefilik genel anlamda özgürlükçü bir yapıya sahip iken ülkemizde Tekfir furyası tarafından hapsedilmiş bir düşünce olarak yansıtılmakta Özü ile bugün anlaşılan Selefi akımı çok farklı kulvarlardadır. Bugün ülkemizde kendilerine selefi diyen akımın hemen her ortamda dillendirdiği birinci madde Harici mantığı ile yaklaşılan ‘’El Hukmu Lillah’’ (Hüküm Allah’ındır) ayetleri ile yola çıkarak oy verenleri parlamentoya girenleri ve bu oy vermeye cevaz verenleri Tekfir etmek ile meşguldürler. İlmi boyutu bir kenara bırakılmış sloganik söylemlere dönüşmüştür. Allah Resulü ile birlikte Allah’ın dininin yayılması yaşanması gayesinde olan Sahabelerim dediği üstün nitelikleri ile Kur’anı anlayan ve kendilerinden sonra gelen nesillere aktaran İlim deryalarından faydalanarak bizleri aydınlatan hurafe ve bidatleri reddeden tüm Âlimleri selefi Âlimler olarak anlamak hiçte yanlış bir tanım olmaz.
__________________ Sakın başkasının kölesi olma; çünkü ALLAH seni hür yaratmıştır . -İmam Ali- (a.s) | |
07 Mayıs 2012, 00:38 | Mesaj No:75 |
Durumu: Medine No : 2 Üyelik T.:
10 Nisan 2008 | Cevap: 18.Haftanın Misafiri Yitiksevda ^^ Allah razı Olsun Bacım İnşaallah hayırlara vesile olur soru ve cevaplar...
__________________ Sakın başkasının kölesi olma; çünkü ALLAH seni hür yaratmıştır . -İmam Ali- (a.s) |
07 Mayıs 2012, 00:59 | Mesaj No:76 |
Durumu: Medine No : 2 Üyelik T.:
10 Nisan 2008 | Cevap: 18.Haftanın Misafiri Yitiksevda ^^ Ferdi burda iken kimseye soru sorma fırsatı doğmadı. bu hafta da bizim misafirimiz olursunuz Hocam=) Allah razı Olsun Fazilet Bacım… Ferdi inşallah bu aralar gelmez 1-namaz ve sabır ile güç kazanınız, yardım isteyiniz, dua ediniz meallerine gelen ayetten ne anlamalıyız? Bu ayetleri anlamak için Vesile kavramını işlememiz lazım Vesile kavramı anlaşıldığında zaten ayetlerin anlamıda kendiliğinden ortaya çıkacaktır. Vesile Kavramı: Kur’ani kerimde 2 yerde geçen V-S-L kelimesi: Allah’a Yaklaşma vasıtası, Sevaba nail olmak için Allah’a yakın olmak için yapılan hususlardır… Tevessül: Arap dilinde ‘’vesile’’den gelen bir kelimedir. Kur’an’da “tevessül” tabiri geçmemekle birlikte, aynı kökten gelen “el-vesile” kelimesi Maide Suresi 35. Ve İsra Suresi 57. Ayetlerde geçer. Siz ey imana ermiş olanlar! Allaha karşı sorumluluğunuzun bilincinde olun, Ona daha yakın olmaya çalışın ve Allah yolunda gayret gösterin ki mutluluğa erişebilesiniz. (Maide-35) İmdada çağrılan bu ilahların Allah'a en yakın olanları dâhil olmak üzere hepsi Allah'a yaklaşmanın yolunu ararlar. O'nun rahmetini diler ve azabından korkarlar. Çünkü Rabbinin azabı korkunçtur. (İsra-57) Zemahşeri, el-Keşşaf’ta ‘vesile’yi şöyle tarif etmiştir: “Vesile, kendisiyle tevessül edilen ve yaklaşmaya araç kılınan fiil ve davranıştır. Burada kendisiyle Allah’a yaklaşılan itaatleri yapmak ve isyanlardan kaçınmak anlamlarından mecaz olarak gelmiştir. (Zemahşeri, el-Keşşaf an hakaiki ğavamidi’t-tenzil, Beyrut, 1995, I, 615) Vesile kökeninden gelen Tevessül esnasında Allah’a yakınlığa ulaştıracak ameller fiiller yine Kur’an’da açıkça izah edilmiştir.... En güzel isimler Allah'ındır. O'na o isimler ile dua ediniz… (A’raf-180) Bu kimseler 'Ey Rabbimiz, inandık, günahlarımızı affeyle, bizleri Cehennem ateşinin azabından koru' derler. Zorluklara sabredenlerin ve sözlerini tutanların, (Rablerine) yürekten bağlı olanların, (servetlerini Allah yolunda) harcayanların ve bütün kalpleriyle af dileyenlerin. Allah'tan başka ilâh olmadığına ve O'nun adaleti ayakta tuttuğuna Allah'ın kendisi, melekler ve bilgili kullar tanıktır. O'ndan başka ilâh yoktur. O üstün iradeli ve hikmet sahibidir. Allah katında geçerli olan din İslâm'dır. Kitap verilenler, kendilerine bilgi geldikten sonra karşılıklı ihtirasları yüzünden anlaşmazlığa düştüler. Kim Allah'ın ayetlerini inkar ederse bilsin ki, Allah'ın hesaplaşması çok çabuktur. (A’li İmran 16-17-18-19) Bir rivayette geçen “Mü’minin, Müslüman bir kimsenin gıyabında kardeşi için yapmış olduğu dua kabul edilir” Esasını Şu ayetler desteklemek lazım: Onlardan önce bu yöreyi yurt edinmiş ve (gönüllerine) imanı yerleştirmiş olanlar (arasındaki yoksullara da ganimetin bir kısmı verilecektir), bir sığınak arayışı içinde kendilerine gelenlerin hepsini seven ve başkasına verilmiş olanlara karşı kalplerinde hiçbir haset olmayan, aksine kendileri yoksulluk içinde bulunsalar bile diğerlerini kendilerine tercih edenler; işte böyleleri, açgözlülükten korunanlardır, onlardır mutluluğa ulaşacak olanlar! Onlardan sonra gelenler, "Ey Rabbimiz!" diye yalvarırlar, "Bizi ve bizden önce iman etmiş olan kardeşlerimizi bağışla ve imana ermiş olan(lardan hiçbiri)ne karşı kalplerimizde yersiz ve uygunsuz düşünce veya duygulara yer bırakma. Ey Rabbimiz! Sen şefkat sahibisin, rahmet kaynağısın!" (Haşr-9-10) Allah’ın dininde meşru olan TEVESSÜL bunlardır… Bunun dışındakiler herhangi bir delile dayanmamaktadır… Allah’ın isimleri ve sıfatları, Günahlardan sakınmak, Gece karanlığı gibi olan Şirkten uzak durmak İman ve tevhit ile Salih ameller, Muttaki kulların mümin kardeşine gıyabında dua etmesi, zorluk ve rahatlık anında Allah’tan hayâ ederek yalnız ve yalnız ona itaat ve ibadet etmek maksadı ile yapılan tevessül meşrudur… (Ey müminler!) Sabır ve namazla yardım dileyin: Bu, tam bir sığınma duygusu içinde yürekten Allah'a yönelenler dışında herkes için zor bir iştir. (Bakara-45) Siz ey imana ermiş olanlar! Sarsılmaz bir sabır ve namaz ile yardım arayın; zira, unutmayın, Allah zorluklara karşı sabredenlerle birliktedir. (Bakara-153) Eğer sadakaları açıktan verirseniz bu güzeldir. Şayet onları kimse görmeden fakirlere verirseniz bu sizin için daha hayırlıdır ve bu, bir kısım günahlarınızın silinmesine vesile olur. Allah yaptıklarınızdan haberdardır. (Bakara-271) Allah Resulü Muhammed (s.a.a) Medine‟de okuduğu bir hutbesinde şöyle buyurmaktadır: “Ey İnsanlar! Sözlerin en doğrusu Allah‟ın kitabı, en sağlam tutunacak kulp ise Hablullah. En hayırlı millet İbrahim‟in (as) milletidir. Yolların en hayırlısı Muhammed‟in yoludur. Sözlerin en değerlisi Allah‟ı zikretmektir. Kıssaların en güzeli Kur‟andır. Amellerin en hayırlısı farz amellerdir. İşlerin en şerli olanı da farz ve sünnetlerin yerine konulan sonradan uydurma adetler olan bidatlerdir. Davetlerin en güzeli peygamberin irşadıdır. Ölümlerin en şereflisi şehit olarak ölmektir. Körlüğün en kötü olanı da hidayetten sonra dalalete süluk etmektir. İlmin en iyisi faydalanılan ilimdir” (Camiü‟s-Sağir, 1.435) Bidatlerin çıkış nedeni Nassların yanlış yorumlanmasından sünnetin terk edilerek yetersiz görülmesi gibi algıya sebep olan başka adetler, ibadetler, ameller koymaktır. Allah’ın farz kıldığı ibadetlerin yerine, haram kıldığı İslam’dan olmayıp İslam adı altında sunulan adetler vb meşru hale getirmek İslama aykırıdır. Çünkü farzı terk ettirip sonradan türemiş şeyleri başka isimler altında yaygın hale getirmek dalalettir… Buna delilimiz ise Allah resulünün öğretisidir… Bidat’i Hasene diye bir kavram olama bidat bidattir Hasene hasenedir… Kötünün iyisi evlası olamaz Kötülük kötülüktür… ‘’Bütün bidatler dalalettir. Bütün dalalet yollarının sonu cehennemdir” İmam-ı Rabbani "Bid'atı red ve ondan el çekmek, beğenilmiş sünnettir. Her bid'at mezmum (zem edilmiş) ve delâlettir" buyurmaktadır. Ayrıca usul kitabında, din emniyetinin sağlanabilmesi için, bid'at ehlinin cezalandırılmasını şart koşmaktadır. "bid'atın hasenesi olmaz, hepsi mezmumdur buyuruyor. Asrımızda İmam-ı Rabbani'yi dillerinden düşürmeyen Ehli Sünnet Müminleri bu hakikate rağmen. Nasıl oluyor da Bidati savunabiliyorlar anlam veremiyom… Ya okuduklarını anlamıyorlar ya da anlamak işlerine gelmiyor… İmamı Rabbani vb Âlimleri reddeden kardeşlerime de şu soruyu sormak icap ediyor İmamı Rabbani'nin orijinal eserlerinden kaç tanesini okuyup tahkik ettiniz. Sanal âlemde onun adına yazılan çizilenlerin kaçta kaçı ona ait bunu hiç araştırdınız mı? Tevessül çeşitlerinden biri olarak kabul edilen… Birilerinin hatırı, makamı ve mevkii ile istemek… Örneğin: Allah’ım falancı kişinin hatırı veya mevkii filancanın yüzü suyu hürmetine senden yardım diliyorum: Bu ve benzeri beşeri aracı kılma şeklinde yapılan tevessülün İslam dininde yeri yoktur… Eğer böyle bir isteme tarzı İslam’da olsa idi Allah onu açıkça beyan ederdi ve bu beyan ile makam ve mevki ile birinin aracı kılınması gerekli olsa idi Allah resulü bu makama layık en üstün insan idi… Allah resulünün hayatında hiçbir zaman bu tür bir isteme şekli yoktur ve tavsiye edilmemiştir Kur’an bunları reddeder… Çünkü Allah eğer birinden hoşnut olacak ise bu hoşnutluğu için aracı koymaz… Yaratılan Allah’a muhtaçtır, Yaradanın böyle bir şeye ihtiyacı yoktur Hiçbir yaratılan Allah’ın vereceği faydaya ve zarara müdahale edemez müdahale için aracı kılınanları Allah ile kıyaslamak ŞİRK’TİR… Allah'ı bırakıp, onlar için göklerden veya yerden herhangi bir rızık sağlayamayan ve zaten buna gücü de olmayan şeylere mi tapınıp duracaklar? Öyleyse, sakın Allah'la (başkaları arasında) herhangi bir benzerlik kurmaya kalkmayın! Çünkü Allah (her şeyin aslını) biliyor, ama siz bilmiyorsunuz. (Nahl 73-74) Halis inancın yalnız Allah'a yönelmesi gerekmez mi? O'ndan başkasını dost ve koruyucu edinenler, "Biz bunlara sırf bizi Allah'a daha çok yaklaştırsınlar diye kulluk ediyoruz!" (derler). Şüphesiz Allah, (Kıyamet Günü) onlar arasında (hakikatten saptıkları) her konuda mutlaka hüküm verecektir, çünkü Allah, (kendi kendine) yalan söyleyen ve inatla nankörlük yapan hiç kimseyi rahmetiyle doğru yola ulaştırmaz! (Zümer-3) Makamı mevkii ne olursa olsun yaratılmış herhangi birinden zararı veya faydayı sağlayabileceği inancı ile tevessülde bulunmak ŞİRK’TİR. Ölmüş evliya Salih kullardan yardım dilemek imdat etmek onlara adaklar adamak, Ey falanca diyerek hacetini arz etmek tevhidi inançla bağdaşmaz… Allah’tan başkasına yönelmek, dua etmek türbeler yapıp onları ziyaret etmek İslama zıt davranışlardır… Allah’a dua Ayetle şekli olarak belirlenmiştir… Eğer kullarım sana Benim hakkımda sorular sorarsa -(bilsinler ki) Ben çok yakınım; dua edenin yakarışlarına her zaman karşılık veririm; öyleyse onlar da Bana karşılık versinler ve Bana inansınlar ki doğru yolu bulabilsinler. (Bakara-186) Ayeti kerimelerde belirtilen DUA ibadet iken nasıl olurda Allah’a has olan bir ibadet biçimi ondan başkasına sarf edilebilir? Allah’tan başkasına yapılan çağrı vb Kur’anda şöyle izah edilir: Eğer onları imdadınıza çağırırsanız, çağrınızı işitmezler. Sesinizi işitseler bile size karşılık veremezler. Üstelik kıyamet günü, sizin kendilerini Allah'a ortak koşmuş olmanızı reddederler. Hiç kimse, her şeyin içyüzünü bilen Allah gibi sana haber vermez. (Fatır-14) Allah’ın peygamberleri göndermesindeki en büyük sebeplerden biri olan Tevhid gereği Allah’tan başkasına ibadetleri amelleri ortadan kaldırmak ve yalnızca Allah’a yönelmek amaçlıdır. Aşikâr olan hakikatlere rağmen Kur’an ve Sünnete uygun tevessül ve vesileleri yetersiz görüp Şirke düşüren yollara başvuranlar kendi ürettikleri uydurmalar ile Allah’a yakın olmaya çalışmaktadırlar Allah resulü ve Ashabının hayatlarında olmayan uygulama ve şekiller ile… Hani siz: “Ey Musa, bir çeşit yemeğe elbette dayanamayız. Rabbi’ne dua et de yerin bitirdiği sebze, acur, sarımsak, mercimek ve soğandan bizim için de çıkarsın.” demiştiniz. Musa da: “Siz bayağı olan şeyle hayırlı olan şeyi değiştirmek mi istiyorsunuz? Öyle ise bir şehre inin. Sizin için istediğiniz şeyler vardır.” demişti. Onların üstüne horluk ve yoksulluk vuruldu. Allah’tan bir gazaba da uğradılar. Bu, şüphesiz ki Allah’ın ayetlerini inkar ettiklerinden, peygamberlerini de haksız yere öldürdüklerinden idi. İşte bu ceza, isyan ettiklerinden, aşırı gittiklerinden dolayı idi. (Bakara-61) Müslümanları tevessül ve vesile hususunda şirke, harama, bidate vb kerih durumlara düşüren ana tema taklittir. Delillerini bilmeden kişilerin görüşlerini taassubu yaklaşım ile savunmak Allah tarafından sakınılması gerekli ameller olarak ayetlerde izah edilmiştir… Zira onlara, "Allahın indirdiğine ve Elçisine gelin!" denildiğinde, "Atalarımızdan gördüğümüz inançlar ve fiiller bizim için kâfidir" diye cevap verirler. Ya ataları hiçbir şey bilmeyen ve doğru yoldan uzak kimseler idiyseler de mi? Siz ey imana ermiş olanlar! Siz (yalnız) kendinizden sorumlusunuz: Sapkınlığa düşenler, eğer doğru yolda iseniz, size hiçbir zarar veremezler. Hepinizin dönüşü Allaha olacaktır: Ve o zaman Allah, size (hayatta) yapmış olduğunuz her şeyi bildirecektir. (Maide 104-105) Hakkaniyet ölçüsü ile olaylara bakmamız gerektiği için işimize geleni alıp gelmeyeni almamak kendi görüşünü desteklemek olduğu bilinci ile tevile kaçmadan Ayetlerin anlamlarını vermeye çalıştık, Allah’ın ayetlerini kendi heva ve hevesleri uğrunda kullanmaktan Allah’a sığınırız… Son olarak Allah resulü hepimiz için en güzel örnektir ona müracaat eden Ama hususu ile konuyu bitirelim: Amanın biri Allah Resulü Muhammed’e gelerek “Bana afiyet vermesi için Allah’a dua et” der. Allah Resulü ona “Dilersen dua ederim. Dilersen sabredersin. Bu senin için daha hayırlıdır” der. Ama da “dua et” diye ısrarını bildirir. Bunun üzerine Allah Resulü ona güzel bir şekilde abdest alıp şu duayı söylemesini emreder. “Allahım sana peygamberin rahmet peygamberi Muhammed ile yöneliyorum. Ey Muhammed! Hacetimin giderilmesi için seninle Rabbime yöneliyorum. Allahım! Benim hakkımda onu şefaatçi/duacı kıl!” Adam denileni yapar ve gözleri açılır. Hadiste görüldüğü gibi Allah Resulü’nden dua talebi vardır. Aynı zamanda Allah’ın peygamberinin duasını kabulü için ama da dua etmekte “Allahım! Benim hakkımda onu şefaatçi/duacı kıl” demektedir. Bu gibi dua şekilleri dışında aslı olmayan uydurma ve zayıf rivayetler ile amel etmek batıldır. Örneğin: “Makamımla tevessülde bulunun. Şüphesiz Allah katında makamım büyüktür” Bu hadis uydurmadır, batıldır. “Âdem günah işleyince dedi ki -Ya Rab! Muhammed’in hakkı için senden beni bağışlamanı dilerim. Bunun üzerine Allah Teâlâ -Ey Âdem! Henüz yaratmadığım halde Muhammed’i nasıl biliyorsun? Diye sordu. ‘’Âdem -Ya Rab! Beni elinle yaratıp bana ruhundan üfleyince başımı kaldırdım ve arşın direkleri üzerinde şu yazıyı gördüm: La ilahe İllallah Muhammedur Rasulullah. Bildim ki Sen adının yanına ancak en sevdiğin kimsenin adını yazarsın. Allah da şöyle buyurdu: -Seni bağışladım Muhammed olmasaydı seni yaratmazdım.” (İmam Zehebi “Mizan” adlı eserinde der ki) Bu haber batıldır, uydurmadır. Tasavvufta adı Hakikati Nuri Muhammediye diye geçer… Bizlere düşen görev Müminler olarak gece karanlığı olan Şirke düşmeden vesile ve tevesül amellerini haddi aşmadan ifrat ve tefrit dengesini gözeterek Allah’tan dilemek ve dua etmektir.. MEVLÜT HÖNÜL Diğer sorulara yarın cevap veririm Bacım...
__________________ Sakın başkasının kölesi olma; çünkü ALLAH seni hür yaratmıştır . -İmam Ali- (a.s) |
07 Mayıs 2012, 01:14 | Mesaj No:77 |
Durumu: Medine No : 17229 Üyelik T.:
10 Mart 2012 | Cevap: 18.Haftanın Misafiri Yitiksevda ^^ misafirliğinizin ikinci haftasıda hayırlı olur inşaallah ).. ilminize sağlık bu arada.. umarım ferdi abi dönmeden biter; yoksa yandığınızın resmidir.
__________________ "..insanın ruhunu yücelten bir acı, ucuz bir mutluluktan daha değerlidir..." |
07 Mayıs 2012, 02:28 | Mesaj No:78 |
Durumu: Medine No : 13046 Üyelik T.:
16 Aralık 2010 | Cevap: 18.Haftanın Misafiri Yitiksevda ^^ ablaaa güzel şeyler umud et dilerim gelir
__________________ Sustum..! Birikti yanaklarimda alfabe..Ya RAB..! Sukütu'mu en güzel duam eyle.. |
07 Mayıs 2012, 03:20 | Mesaj No:79 |
Durumu: Medine No : 17229 Üyelik T.:
10 Mart 2012 | Cevap: 18.Haftanın Misafiri Yitiksevda ^^ Tabii tabiii; Seni gidi vicdansız seniii ( misafiri düşünen kim??)
__________________ "..insanın ruhunu yücelten bir acı, ucuz bir mutluluktan daha değerlidir..." |
07 Mayıs 2012, 03:24 | Mesaj No:80 |
Durumu: Medine No : 15266 Üyelik T.:
14 Aralık 2011 | Cevap: 18.Haftanın Misafiri Yitiksevda ^^
bu ferdi abi kim ya bi kaç kere rast geldim ama çözemedim niye korkuyonuz nile atar diye mi yitik sevda abim tekrardan hayırlısı olsun misafirligin allah kolaylık versin ne diyim
__________________ ''onlar sanıyorlar ki, biz sussak mesele kalmayacak. halbuki,biz sussak, tarih susmayacak.. tarih sussa, hakikat susmayacak........'' |
Konuyu Toplam 12 Kişi okuyor. (0 Üye ve 12 Misafir) | |
Benzer Konular | ||||
Konu Başlıkları | Konuyu Başlatan | Medineweb Ana Kategoriler | Cevaplar | Son Mesajlar |
Haftanın misafiri | Gül âsası | Hafta'nın Misafiri | 5 | 07 Şubat 2013 17:53 |
75.Haftanın Misafiri Araz | Yitiksevda | Hafta'nın Misafiri | 10 | 06 Temmuz 2010 22:47 |
58.Haftanın Misafiri YitikSevda | Hazan Mevsimi | Hafta'nın Misafiri | 53 | 21 Şubat 2010 17:33 |
33.Haftanın misafiri YitikSevda... | MERVE DEMİR | Hafta'nın Misafiri | 43 | 01 Ağustos 2009 21:59 |
26.Haftanın Misafiri Nas | Yitiksevda | Hafta'nın Misafiri | 37 | 11Haziran 2009 11:27 |
.::.Bir Ayet-Kerime .::. | .::.Bir Hadis-i Şerif .::. | .::.Bir Vecize .::. |
|