|
Konu Kimliği: Konu Sahibi FECR,Açılış Tarihi: 16 Nisan 2015 (09:38), Konuya Son Cevap : 15 Şubat 2019 (21:16). Konuya 58 Mesaj yazıldı |
| LinkBack | Seçenekler | Değerlendirme |
16 Nisan 2015, 09:38 | Mesaj No:1 |
Durumu: Medine No : 6340 Üyelik T.:
19 Ocak 2009 | “Kutlu Doğum” Dindarlığına “Hizmet”e Hayır! “Kutlu Doğum” Dindarlığına “Hizmet”e Hayır! “Kutlu Doğum” Dindarlığına “Hizmet”e Hayır! Türkiye’de her yıl nisan ayında bir “ayin” şeklinde kutlanan “Kutlu Doğum Yortusu” etkinliklerine son verilinceye kadar, ben de geçen yıl yazdığım yazıyı geliştirerek her yıl yayınlamaya devam edeceğim. İşte geçen yıl nisan ayında bu köşede yayınlanan yazı şu şekildedir: “Kutlu Doğum” haftası, “hizmet”kar şebekenin 1989 yılındaki girişimi sonucu, Türkiye Diyanet Vakfı’nca (TDV) başlatılan ve sonradan Türkiye Diyanet İşleri Başkanlığı (TDİB) tarafından da desteklenerek, 1994 yılından itibaren Peygamberimizin doğum tarihinin Miladi takvime göre 20 Nisan olduğu kabul edilip, ilgili tarihin Miladi takvime göre sabitlenmesiyle Hazreti Muhammed’e ilişkin etkinliklerin yapıldığı haftanın adıdır. 1989’da TDV’nda Yayın Kurul üyesi olarak görev yapan Mümtaz’er Türköne’nin anlattıklarına bakılırsa, milliyetçi düşünceden gelen 6 kişilik yayın kurulunda, teklif Süleyman Hayri Bolay’dan gelmiş ve “Kutlu Doğum” ismini de Ayvaz Gökdemir vermiştir. TDV Mütevelli Heyeti’nin bu projeyi kabulü ile çalışmalara başlanmıştır (Mümtaz’er Türköne, “Kutlu Doğum ve 28 Şubat”, Zaman, 19.04.2012). 1989’dan 1994’e kadar Hicri takvime göre Mevlit Kandili’nin ardı sıra kutlanan “Kutlu Doğum” haftası, 1994’ten itibaren Miladi takvime göre ve yıllara göre artarak devam eden bir tonda, ancak maalesef Allah’ın Peygamberi’nin bağlamından oldukça uzaklaşılarak, başta TDİB’nın “resmileştirilmiş dinsellik” formunda olmak üzere neredeyse tüm cemaatler tarafından farklı etkinliklerle kutlanmaktadır. Peygamberimizin doğumu konusunda bugüne kadar en ayrıntılı çalışmaya imza atan rahmetli Muhammed Hamidullah hocanın hesaplamalarına göre Peygamberimizin, 12 Rebiulevvel, yani 17 Haziran 569’da doğduğu kabul edilirse, Nisan ayı ile sabitlemenin de yanlışlığı ortaya çıkacaktır (bkz., Muhammed Hamidullah, “The Nasi’, The Hijrah Calendar and The Need of Preparing A New Concordance For The Hijrah and Gregorian Eras”, The Islamic Review and Arap Affairs, February 1969, 57th Year Publication, London, England, pp. 9-10; [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...]. Erimiş Tarihi, 16 Nisan 2014). “Kutlu Doğum” haftası konusunda özellikle “hizmet”kar şebeke, Allah’ın rasulü ve nebisi olan Peygamberimizi sadece ve sadece “sevgi, şefkat ve gül peygamberi” (yanlış anlaşılmasın Hz. Muhammed elbette sevgi ve şefkat Peygamberidir, ancak sadece sevginin ve merhametin değil, aynı zamanda O, tevhide dayanan adaletin, zulme karşı hakça “duruş”un, hakkaniyete dayalı bölüşümün de Peygamberidir) üzerinden anmaya yönelik “Peygamberi duruş”u ıskalamaya ve Hz. Muhammed’i adeta Pavlusçu İsa figüründe sunmaya matuf etkinliklere imza atmıştır ve atmaya devam etmektedir (“Hizmet”kar şebekenin “seküler ruhani” lideri F. Gülen, Peygamber’in “Kutlu Doğum”unun, aynen Hıristiyanların İsa’ya ilişkin kendinden geçen kutlamalarına benzer, hatta ondan daha şümullü bir çerçevede kutlanması gerektiğini teklif ettiği bir yazısında, adeta Hz. Muhammed’i, Pavlusçu Hıristiyanlığın İsa’yı Tanrısallaştırmasına benzer bir biçimde sunmaktadır. İlgili yazıyı dikkatle okumanızı öneririm. Fethullah Gülen, “Kutlu Doğum”, Sızıntı, 1 Ekim 1991, Cilt, 13, Sayı, 153; [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...]. Erişim tarihi, 16.04.2014). Biçim ve içerik yönünden bu türden etkinlikleri diğer bazı İslami cemaatlerin de sorgulamaksızın hepten benimsemesi (tabi hemen hemen her konuda olduğu gibi geçmişte “şebeke”yi takibe almışlardı) ve Ak Parti iktidarı ile birlikte adeta “devletleştirilen” “kutlu doğum”lara sirayet etmesi, siz ne derseniz deyin, o günlerden bu yana bu türden “Kutlu Doğum” etkinliklerine, ne yazık ki, bir türlü içim ısınmadı ve hep mesafeli durdum ve böyle giderse “Kur’an’daki Peygamber” ve Sünnet’teki “Peygamberi duruş” gereğince durmaya da devam edeceğim. Benim Kur’an’dan okuduğum, Sünnet’ten bildiğim, “bir eline Ay’ı diğer eline Güneş’i verseler davasından vazgeçmeyen”, “şirke, zulme ve sömürü düzenine hakça savaş açan”, “hangi konum ve konjonktürde olsa da asla ve kat’a sözünde ve hareketinde eğrilik olmayan”, “Her daim dili, düşüncesi, tavrı ve mücadelesi ile cihattan (tefekkür ve irfani cehd ile şirke, zulme ve sömürü düzenine karşı cehdin her ikisi de) geri durmayan”, “kamusal alanda ve pazarda toplumsal adaleti ve hakça paylaşımı el üstünde tutan”, “tevhide dayalı hak ve adalet, hakkaniyete dayalı paylaşım hakim olsun diye şirk dini, zulüm ve sömürü düzenine karşı hakça savaş yapan”, “bir önder, bir komutan ve adil bir yönetici olan” bir Resul, Nebi ve insan Hz. Muhammed ile (hayırlı) bid’at olduğu zaten başlatıcıları tarafından ifade edilen, “uyduruk” “Kutlu Doğum” etkinliklerinin bir çoğunda Pavlusçu Hıristiyanlık’taki İsa imgesine benzer bir biçimde sadece ve sadece, “sevgi, merhamet, gül, şefkat, iyilik gibi” içsel imlemelerle eksik, tek boyutlu ve bilerek yapılmasa da zaman zaman “Tanrısallaştırılmış” bir fetişle insanların kendinden geçirildiği bir Hz. Muhammed imgesi arasında dağlar kadar fark olduğu kanaatindeyim. Peygambere inanan hiç kimsenin Hz. Muhammed sevgisini kendimle yarıştıramadığım gibi, hiç kimse de benim Hz. Muhammed sevgimi sorgulamaya kalkmasın lütfen. Zaten mesele de bu değil. Beni birileri ile karıştırmayın lütfen. Peygambersiz bir din olmayacağının elbette bilincindeyim. Tekraren söylüyorum ki, elbette Peygamberimiz, ahlak, sevgi, merhamet, iyilik, erdem abidesiydi ve bütün bunlar kendisine Allah’ın birer lütfu idi. Bütün bunlar da bir sorun varmış gibi birilerine ispat edercesine ya da yaranırcasına ya da bize olumsuz bakmasınlar dercesine Peygamberi sadece bir “sevgi ve gül Peygamberi” olarak sunmak, kusura bakmayın ama Hıristiyanlara ve Yahudilere karşı kendilerini “şirin” gösteren, “iyilik meleği” oldukları ikrar eden, “cihad amacımız değil, tek amacımız sevgi(li) olalım” diyen “hizmet”kar şebekenin tuzağına düşmenin ve tavizsiz “duruş” sahibi Hz. Muhammed’i bu türden “ılımlılaştırma” söylemlerine alet etmenin ta kendisidir. Benim karşı olduğum, çok boyutlu ve çok katmanlı bir Allah’ın elçisine, insan, Resul ve Nebi bağlamlarının dışında ve ötesinde anlam yüklenerek, bizden ve gerçek hayatlarımızdan kopartılmasınadır. Bir kere, doğum kutlamanın İslam’da yeri yoktur ve Pavlusçu Hıristiyanlıktaki İsa’nın doğumu ile bağlantılı bir geleneğe dönüşme tehlikesi vardır. Ayrıca, “holy”den mülhem, “mübarek” yerine “kutlu” kavramının kullanılması sorunludur. “O(nu), heva ve hevesine göre değil, kendisine vahy edilenden başkasını söylemeyen” (Necm, 3-4) ve vahye göre hareket eden bir insan, bir Resul olarak İslam’ı tebliğ ve yaşama konumundan uzaklaştırmaya “hizmet” etme tehlikesini içinde barındıran bu türden kutlamalar, Allah ve Kur’an merkezli İslam anlayışında Peygamberi merkezileştirerek ve yüceleştirerek “yortu”ları olmayan İslam’ı Protestanlaştırabilir. Aynı şekilde Protestan İslam yaratmaya matuf bu türden kutlamalar, “çam” yerine “gül”ü koyan, şatafatlı gösterilerle, ilgili hafta(lar)da insanların birbirine hediyeler almasını, mesaj çekmesini özendirerek neo-liberal ve kapitalist sisteme hepten yem olmayı beraberinde getiren, aslında israfa karşı tasarrufu emreden bir din olan İslam’la zıt uygulamalardır. 2012’de “Kutlu Doğum” haftası için önerilen logo içinde kullanılan “zambak ve süsen” (fleur-de-lis) çiçeğinin, Hıristiyanlık’ta sık kullanılan motifler olması da, “kutlamalar”ın, subliminal mesajlara açık olması açısından manidar ve “kutlamaları” bağlamından çıkarmaya matuftur. “Kutlu Doğum” haftaları ile “seküler ilahiyat” gösterilerine dönüşme tehlikesini içinde barındıran bu türden etkinlikler, manevi içerikli tüketim çılgınlığını kamçılama tehlikesi de içermektedir. Pavlusçu Hıristiyanlığın seküler versiyonu haline dönüşen modernite ile eklemli bir İslam anlayışından uzaklaşmanın, toplumsal pratik ve dilsel söylemle kapitalizme eklemlenmemenin yolu, israfı yadsıyan, tasarrufu özendiren kanaat ve şahsiyet sahibi bir Hz. Muhammed portresine ihtiyaç vardır. Yine, günümüzde yaygın “şirk dini”ne karşı tevhide dayalı adalet Peygamberini öne çıkarmak gereklidir. Kurulu düzendeki sömürü ilişkileri biçimine yine hakkaniyetli paylaşım ve bölüşümü içselleştirmiş ve yaşamış bir Peygamberi “rol model” alarak karşı durmak mümkündür. Yine, dünyada kapitalizmin güçlenmesini temin eden siyasal sistemlere ve zulme seyirci kalanlara, “haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandır” diyen bir Muhammedi “duruş”la cevap verilecektir. Peygamberimiz, ufunetli ve ağlamaklı “Kutlu Doğum”larla değil, “direniş “ ve “diriliş” öyküsünü belleklere kazıtmakla hakiki bağlamına oturabilecektir. Bunun yolu da, dört halifeden sonraki pek çok kurulu düzenlerin ve iktidarların işine geldiği için birileri tarafından “hadis” adı altında uydurulan “hurafelerden” temizlenmiş, Kur’an’da zikredilen Hz. Muhammed’i geçirmekle ve devlet alanı, kamusal alan, pazar ya da üniversite demeden O’nu anlamaktan ve yaşamaktan geçmektedir. Medeniyetin ihyası, Peygamberi bir “duruş”la, “dine karşı din” hareketleri ile ilmi ve fikri düzeyde cehdi gerçekleştirmekle imkan dahiline girebilecektir. ADEM ÇAYLAK Mİlat Gazetesi
__________________ Selam Hidayete Tabi Olanlara Kur'an Senin Lehinde ve Aleyhinde Hüccettir(Müslim) |
Konu Sahibi FECR 'in açmış olduğu son Konular Aşağıda Listelenmiştir | |||||
Konu | Forum | Son Mesaj Yazan | Cevaplar | Okunma | Son Mesaj Tarihi |
Eskiden Hayat Daha Güzeldi... | Gönülden Dökülen Nağmeler | FECR | 0 | 52 | 12 Ekim 2024 10:01 |
Prof. Dr. Mehmet Görmez'den Önemli Açıklamalar | Muhtelif Konular | FECR | 0 | 59 | 07 Ekim 2024 20:33 |
Müslüman Bir Toplumu Çökertmek İstiyorsanız | Muhtelif Konular | FECR | 0 | 65 | 23 Eylül 2024 11:06 |
Şehit Haniye İçin Ezgi | MultiMedya-İzleme Vb | Esma_Nur | 1 | 75 | 03 Ağustos 2024 22:38 |
NELERİ BİLMELİYİZ? | Kurân-ı Kerîm | FECR | 0 | 89 | 01 Ağustos 2024 17:31 |
16 Nisan 2015, 10:14 | Mesaj No:2 |
Durumu: Medine No : 33478 Üyelik T.:
09 Kasım 2013 | Cevap: “Kutlu Doğum” Dindarlığına “Hizmet”e Hayır!
Hocam efendimiz sav dogumuna sevinmek neden ayin olsun
__________________ Vakit namazinizi kildiniz mi? Ebu Hüreyre'den (r.a.) rivayetle: Mü'minin durumu yeşil ekin gibidir. Rüzgar ne taraftan gelse onu eğer. Rüzgar durduğunda doğrulur. Mü'min de böyledir. O da bela ve musibetlerle eğrilir. Kafirin durumu ise çam ağacı gibidir. Allah dilediği zaman sert ve dik durur. ][Bela ve musibetlere uğramaz. |
16 Nisan 2015, 11:16 | Mesaj No:3 |
Cevap: “Kutlu Doğum” Dindarlığına “Hizmet”e Hayır!
bunları söyleyenlerin amaçlarını anlayamadım ben peygamberimiz doğdu diye üzülelim o zaman tövbe tövbe Kur’an-ı kerim baştan sona kadar Resulullah efendimizi övmektedir. tabiki de kutlayacağız sevineceğiz doğduğu için alemlerin rahmet ve uyarıcısı kainatın efendisi insanların peygamberlerin en üstünü peygamberimize layık ümmet olamadık o ayrı :( kendi adıma. o bir nur bence daha çok övmeliyiz insanlarda övülmeye en layık olan o en güzel ahlak. | |
16 Nisan 2015, 11:18 | Mesaj No:4 |
Medineweb Baş Editörü Durumu: Medine No : 14593 Üyelik T.:
15 Kasım 2011 | Cevap: “Kutlu Doğum” Dindarlığına “Hizmet”e Hayır! “Kutlu Doğum” haftası konusunda özellikle “hizmet”kar şebeke, Allah’ın rasulü ve nebisi olan Peygamberimizi sadece ve sadece “sevgi, şefkat ve gül peygamberi” (yanlış anlaşılmasın Hz. Muhammed elbette sevgi ve şefkat Peygamberidir, ancak sadece sevginin ve merhametin değil, aynı zamanda O, tevhide dayanan adaletin, zulme karşı hakça “duruş”un, hakkaniyete dayalı bölüşümün de Peygamberidir) üzerinden anmaya yönelik “Peygamberi duruş”u ıskalamaya ve Hz. Muhammed’i adeta Pavlusçu İsa figüründe sunmaya matuf etkinliklere imza atmıştır ve atmaya devam etmektedir yazının içeriğinde zaten,peygamberimizin doğumuna sevinmeyin diye birşeyden bahsedilmiyor..kutlu doğum etkinlikleri altında ,ismindeki kutsallık başta olmak üzere,harcamaların,kutlamaların ,israf boyutu,gülle özdeşleştirilerek yine rant kapılarının oluşturulması gibi peygamberimizin hiç tasvip etmeyeceğibir durumun ortaya çıkması.. ve en önemlisi peygamberimizin doğum günün adı altında sabit bir kutkama proğramının ortaya çıkması ki bunun çok güzel ifade etmiş yazar.. Bir kere, doğum kutlamanın İslam’da yeri yoktur ve Pavlusçu Hıristiyanlıktaki İsa’nın doğumu ile bağlantılı bir geleneğe dönüşme tehlikesi vardır. Ayrıca, “holy”den mülhem, “mübarek” yerine “kutlu” kavramının kullanılması sorunludur. Tekraren söylüyorum ki, elbette Peygamberimiz, ahlak, sevgi, merhamet, iyilik, erdem abidesiydi ve bütün bunlar kendisine Allah’ın birer lütfu idi. Bütün bunlar da bir sorun varmış gibi birilerine ispat edercesine ya da yaranırcasına ya da bize olumsuz bakmasınlar dercesine Peygamberi sadece bir “sevgi ve gül Peygamberi” olarak sunmak, kusura bakmayın ama Hıristiyanlara ve Yahudilere karşı kendilerini “şirin” gösteren, “iyilik meleği” oldukları ikrar eden, “cihad amacımız değil, tek amacımız sevgi(li) olalım” diyen “hizmet”kar şebekenin tuzağına düşmenin ve tavizsiz “duruş” sahibi Hz. Muhammed’i bu türden “ılımlılaştırma” söylemlerine alet etmenin ta kendisidir. Benim karşı olduğum, çok boyutlu ve çok katmanlı bir Allah’ın elçisine, insan, Resul ve Nebi bağlamlarının dışında ve ötesinde anlam yüklenerek, bizden ve gerçek hayatlarımızdan kopartılmasınadır.
__________________ ~~~ Bilmediklerimi Ayaklarımın Altına Alsam Başım Göğe Ererdi ✒~ |
16 Nisan 2015, 11:21 | Mesaj No:5 |
Cevap: “Kutlu Doğum” Dindarlığına “Hizmet”e Hayır!
peygamber efendimiz için yazılan çok güzel ilahiler naatlar var peygamber sevgisi bu olsa gerek..(
| |
16 Nisan 2015, 11:25 | Mesaj No:6 |
Medineweb Baş Editörü Durumu: Medine No : 14593 Üyelik T.:
15 Kasım 2011 | Cevap: “Kutlu Doğum” Dindarlığına “Hizmet”e Hayır! hocam..çok güzel bir paylaşım..dikkatimi çeken kısmı,şu bölüm oldu Peygamberimizin doğumu konusunda bugüne kadar en ayrıntılı çalışmaya imza atan rahmetli Muhammed Hamidullah hocanın hesaplamalarına göre Peygamberimizin, 12 Rebiulevvel, yani 17 Haziran 569’da doğduğu kabul edilirse, Nisan ayı ile sabitlemenin de yanlışlığı ortaya çıkacaktır nisanda kutlu doğum,öncesinde mevlid kandili kutluyoruz..haziranda peki istifade edebileceğimiz yazılar bekliyoruz..selametle
__________________ ~~~ Bilmediklerimi Ayaklarımın Altına Alsam Başım Göğe Ererdi ✒~ |
16 Nisan 2015, 11:26 | Mesaj No:7 |
Cevap: “Kutlu Doğum” Dindarlığına “Hizmet”e Hayır!
kutlu doğumu bidatleştirenler için doğru söylüyorsunuz ama onlar böyle yapıyor diye biz peygamberimizin doğduğu günü normal bir gün gibi algılayamayız daha çok salavat getirip peygamberimizi daha çok anmalıyız bence. ameller niyete göre onlar kendileri gibi sansınlar bizim niyetimiz doğru olduktan sonra onların ne sandığı hiç önemli değil.
| |
16 Nisan 2015, 11:51 | Mesaj No:8 |
Durumu: Medine No : 33478 Üyelik T.:
09 Kasım 2013 | Cevap: “Kutlu Doğum” Dindarlığına “Hizmet”e Hayır!
Efendimiz sav dogumu bizi sevindiriyor Yazida sevinmeyin dememis diye cevap vermeniz sasirtti beni Insanlarin kalbine mi baktiniz Yaxida sublimal mesaj diyor Kutlu dogumda ne mesaji veriyoruz Buyrun Bir musluman kafir denmez size hayret ediyorum
__________________ Vakit namazinizi kildiniz mi? Ebu Hüreyre'den (r.a.) rivayetle: Mü'minin durumu yeşil ekin gibidir. Rüzgar ne taraftan gelse onu eğer. Rüzgar durduğunda doğrulur. Mü'min de böyledir. O da bela ve musibetlerle eğrilir. Kafirin durumu ise çam ağacı gibidir. Allah dilediği zaman sert ve dik durur. ][Bela ve musibetlere uğramaz. |
16 Nisan 2015, 12:18 | Mesaj No:9 | |
Medineweb Baş Editörü Durumu: Medine No : 14593 Üyelik T.:
15 Kasım 2011 | Cevap: “Kutlu Doğum” Dindarlığına “Hizmet”e Hayır! Alıntı:
yazıyı bir kere daha okumanızı rica ediyorum...asıl hayret edip şaşırmamız gereken şeyler,bugüne kadar doğru yaptığımızı zannedip, yanlış yaptıklarımızdır...kişilerin görüşlerine şaşırmak,hiç beklemezdim tarzındaki yaklaşımlarımız yine bizim fikirlerimize ,amellerimize zarar veriyor...ben tekrar yazıyı okumanızı ve içeriğine odaklanmanızı rica ediyorum..selametle..
__________________ ~~~ Bilmediklerimi Ayaklarımın Altına Alsam Başım Göğe Ererdi ✒~ | |
16 Nisan 2015, 12:40 | Mesaj No:10 |
Cevap: “Kutlu Doğum” Dindarlığına “Hizmet”e Hayır!
yazıyı gayet iyi okuduk hristiyanların hz isa'yı kutsallaştırdığı gibi yapmıyoruz tabi ki öyle yapanlar oluyor diye biz peygamber efendimizin doğduğu güne sevinmeyelim mi onu anmak adına bişeyler yapmayalım mı tekrar söylüyorum bidatleştirenler için doğru söylüyorsunuz ama mevlid kandili kutlanmalı bence doğduğu günde peygamberimiz daha çok anılmalı o günde rahmet indiği bilinmeli ahlakı konusulmalı örnek almaya çalışılmalı her insan peygamberimizi sevdiğini göstermeli ameller niyetlere göre peygamberimiz daha çok övülmeli o bizim peygamberimiz şefaatçimiz inşaAllah peygamber sevgisi her müminde olan bişey bunu göstermekte kutlamakta ne sakınca var kutsallaştırılmadığı sürece niyetler doğru olduğu sürece mevlid kandili kutlanmalı bence anlattığınız kişilerin kutladığı gibi değil tabi | |
Konuyu Toplam 1 Kişi okuyor. (0 Üye ve 1 Misafir) | |
Benzer Konular | ||||
Konu Başlıkları | Konuyu Başlatan | Medineweb Ana Kategoriler | Cevaplar | Son Mesajlar |
Myanmar kutlu doğum | ahmetmeydani | İslami Haberler | 28 | 15Haziran 2015 11:45 |
Kur'an Tasarımlı Kutlu Doğum Pastası | FECR | Hurafeler-Bi'datlar | 17 | 24 Nisan 2015 14:13 |
Kutlu Doğum Bid'at mı Değil mi? | FECR | Hurafeler-Bi'datlar | 12 | 16 Nisan 2015 11:34 |
Diyarbakırda Dev Kutlu Doğum Etkinliği. | MUHACİR. | Videolar/Slaytlar | 0 | 24 Nisan 2013 22:33 |
KUTLU DOĞUM-1-Resüle ÖVGÜ | anahro | Şiirler ve Şairler | 0 | 15 Nisan 2011 13:49 |
.::.Bir Ayet-Kerime .::. | .::.Bir Hadis-i Şerif .::. | .::.Bir Vecize .::. |
|