|
Konu Kimliği: Konu Sahibi akgün,Açılış Tarihi: 11 Mart 2008 (00:56), Konuya Son Cevap : 27 Mart 2008 (01:35). Konuya 2 Mesaj yazıldı |
| LinkBack | Seçenekler | Değerlendirme |
11 Mart 2008, 00:56 | Mesaj No:1 |
O'nu (SAV) Anlatmak.. O'nu (SAV) Anlatmak.. İçimizden Biri, Bize Bizden yakın Bizim Peygamberimiz âlemlere rahmettir. Allah ona salat ve selam etsin. O, içimizden biridir; konusması, düsünmesi bizim gibidir. Bizim gibi olduğu için bizi anlar, bize acır, bize karsı hassas davranır. Bir annenin çocuğuna olan sefkatinden daha müsfik tutar tuttuğu eli. Onun bize acıması bizim kendimize acımamızdan daha gerçekçidir. Üzüldüğümüze çok üzülür, yaramız onu yaralardı. Onun bize olan sevgisi dolu doludur. Bizim için konustuğunda içimizi dolduracak, yüreğimizi serinletecek seyler söyler. O, içimizde Allah’ın elçisi, aramızda kurtulus güzergâhımızı gösteren kılavuzumuzdur. Bizim için uğrastı, yoruldu. Konustuğunda bizim için konustu. Yaptığını bizim için yaptı. Sevdiğini bizim için sevdi. O bize geldi, bizim için var oldu. Sadece bize değil, âlemlere rahmet olarak geldi. Bize Kur’an getirdi. Getirdiği Kur’an’ı öğretti, yaydı. Zor anladığımızı izah etti. Gecesi, gündüzü kadar aydınlık bir hayat bıraktı bize. Dostumuzu düsmanımızı öğretti bize. Rabbimize giden yolları açtı bizim için. Herkese anladığı dille konustu. Yemenli geldi, onun kulağına hos gelen dili kullandı. Bedevi geldi, onu memnun etti. Kulaklardan gönüllere girdi. Bir defa duyan bir daha hiç unutmadı ondan duyduklarını. Ona düsmanlık etmek için kötü niyetle önüne çıkanlar dahi, o güzel ve berrak sözler karsısında eridiler. Ne için geldiklerini unutup, iman ederek gittiler. Sallallahu aleyhi ve sellem. Seçme yapmadı. Kim geldiyse önüne, onunla konustu. Bir ihtiyarsa önündeki ona konustu. Đhtiyar, sadece onunla konustuğunu zannedecek kadar kendisine yakın hissetti onu. Bir kadınsa gelen onunla da açık seçik konustu. Kadın, onunla konusurken rahatladı. Babasıyla, kardesiyle konustuğundan daha rahat konustu. Derdini anlattı, cevabını dinledi. Huzur bulup geri döndü. Onun çocuklarla konusması bir baskaydı. Çocuklara söylediği sözler yıllar sonra büyüklere malzeme oldu. Onu dinleyen çocuklar ondan dinledikleriyle büyüdüler. Onlara söylediği sözler, minik gönüllerinde koca davalar yesertti. O, ‘yavrum!’ demeye görsün. Çocuklar annelerini unutup ona kostular. Kendi torununu da, azatlı kölesinin oğlunu da kucağına aldı. Bazen öptü konustu. Bazen karsısına alıp, koca adam misali konustu onlarla. Öyle içten ve öyle tatlı konustu ki, o mücevher sözlerinden kaybolan olmadı. Kucağına oturmakla sereflenen o çocuklar dinledikleri o güzel sözleri yıllar sonra, adları gibi hatırlayıp tekrar ettiler. O sözlerle kendileri de ihya oldu, geriden gelen nesilleri de ihya ettiler. Kıyamete kadar gelecek bütün nesillere yarayacak, ruhlara hayat verecek seyler konustu. O gerçekten bir rahmetti. Bize bizden yakın, bizi bizden çok düsünen, bizim dilimizle konusan, bizi anlayan bir rahmetti. O katı kalpli, sert sözlü olsaydı etrafında kimseyi bulamazdı. Veda konusmasını yaparken on binler onu dinlemezdi. O yüreğinin derinliklerinden gelen bir merhametle konusmasaydı, sözlerinin tesiri bu günlere kadar gelmezdi. O bize annelerimizden daha yakın olmasaydı, o gün konustuklarına bugün gözyası akıtmazdık. O ne dediyse bizim için dedi. Ağzından akan baldan tatlı, ana sefkatinden daha sıcaktı. Bütün insanlara yetecek, her derde çare olacak seyler söyledi. Ona kulağını açanlar, kendilerini kurtaracak seyler buldular onda. O, baldan tatlı, baldan daha sifalı seyler söyledi. Sallallahu aleyhi ve sellem | |
Konu Sahibi akgün 'in açmış olduğu son Konular Aşağıda Listelenmiştir | |||||
Konu | Forum | Son Mesaj Yazan | Cevaplar | Okunma | Son Mesaj Tarihi |
Lâ ilâhe illâ ente sübhâneke innî küntü... | Tefsir Çalışmaları | akgün | 0 | 2168 | 21 Kasım 2010 00:12 |
Meşrulaştırılmaya çalışılan Haram: Alay etmek .... | Kur'ân-ı Kerim Genel | Vuslat Zamanı | 1 | 2382 | 14 Kasım 2010 21:18 |
Kainatın Efendisi | Hz.Muhammed(s.a.v) | akgün | 5 | 2311 | 14 Kasım 2010 21:13 |
Ali Şeriati'ye Reddiye | Alimler(Rh) | Vuslat Zamanı | 22 | 13888 | 14 Temmuz 2009 21:21 |
Yüreğim seninle mühürlensin... | Kıssalar-Hikayeler-Nasihatler | huzzam | 2 | 1899 | 02 Temmuz 2009 18:26 |
11 Mart 2008, 22:12 | Mesaj No:2 |
Durumu: Medine No : 16627 Üyelik T.:
11 Şubat 2012 | Cvp: O'nu (SAV) Anlatmak.. okuyalım inşAllah Sadece Peygamberimize verilen beş şey İslâm ordusu, Tebük’te beklemeye devam ediyordu. Peygamber Efendimiz, bir gece teheccüd namazını kıldıktan sonra, çevresinde kendisini bekleyen Sahabîlere dönerek şöyle konuştu: “Daha önce hiç bir peygambere verilmeyen beş şey bana verildi: “1) Benden önceki peygamberlerin her biri yalnız kendi kavimlerine gönderilirken, ben bütün insanlara gönderildim. “2) Yeryüzü bana mescid (namazgâh) ve temizlik vasıtası kılındı. Bunun için nerede olursam olayım, namaz vakti girince, (su bulunmazsa) teyemmüm eder, namazımı orada kılarım. “Ümmetimden herhangi biri, namaz vakti girince, bulunduğu yerde namazını kılsın. Benden önceki peygamberlerden hiçbirisine bu ihsan edilmemişti. Onların ümmetleri, namazlarını ancak kilise ve havralarında kılabilirlerdi. “3) Ganimetler bana helâl kılındı. Halbuki, benden önceki peygamberlerin hiçbirine helâl kılınmamıştı. “4) Bana şefâat makamı verildi. “5) Ben, bir aylık mesafedeki düşmanlarımın bile kalplerine korku salmakla yardım olundum.”2 |
27 Mart 2008, 01:35 | Mesaj No:3 |
"O" Böyle idi
Allah Rasûlü (s.a.s), içtimaî hayatta, beşerî münasebetlere son derece önem verirdi. Hz. Hüseyin der ki: Babamdan, Peygamber aleyhisselamın evi dışında ne yaptığını sordum. Babam: ‘Resûlullah aleyhisselam dışarıda konuşmazdı. Ancak konuşması, Müslümanlara yararlı olacak, onları birbirlerine ısındıracak, aralarındaki tefrikayı, soğukluğu kaldıracak ise konuşurdu. Her kavmin yüksek hasletli kişisine ikram eder ve onu kavminin üzerine vali yapardı. Hiç kimseden güler yüzünü ve güzel huyunu esirgemezdi. Ashabını göremese arar, halka aralarında olan bitenleri sorardı. İyiliği över ve berkittirir, kötülüğü de yerer ve zayıflatırdı. Kendisinin her işi, itidal üzere idi, ihtilafsızdı. Gaflete düşerler endişesiyle, Müslümanları uyarmaktan geri durmazdı. Her hali mûtad idi. İbadet ve taat için, kendisinde tam bir istidad vardı. Ne hakkı tecavüz, ne de onu yerine getirmekte kusur ederdi. Kendisine yakın olanlar, insanların en hayırlıları idiler. Onun katında ashabın en üstünü, öğüdü en şümullü olanı ve mertebece en büyüğü de muhtaçlara yardımı ve iyiliği en güzel olanı olurdu’ dedi. Babama, Peygamber aleyhisselamın meclisindeki âdetinden sordum, o da: ‘Resûlullah aleyhisselam Allah’ı zikretmedikçe ne oturur, ne de kalkardı. Mecliste yerlerden biryeri kendisine belirlemez, böyle yapmayı men ederdi. Nerede olursa olsun, oturan bir cemaatin yanına vardığı zaman üst başa geçmez, meclisin sonuna oturur ve böyle yapmalarını Müslümanlara da emrederdi. Kendisiyle birlikte oturan herkese nasibini verir, öyle ikram ederdi ki, herkes Resûlullah katında kendisinden daha mükerrem bir kimse yok sanırdı. Kendisiyle oturan veya gelip hacetini arz eden kimsenin her şeyine, dönüp gidinceye kadar katlanırdı. Bir kimse, kendisinden bir hacette, istekte bulununca, onu reddetmez, verir yahut tatlı ve yumuşak bir dille geri çevirirdi. Onun döşeği ve güzel ahlâkı, bütün insanları içine alacak kadar genişti. Onlara şefkatli bir baba olmuştu. Hak hususunda herkes onun katında eşitti. Peygamber aleyhisselamın meclisi bir ilim, haya, sabır ve emanet meclisi idi. Meclisinde ne sesler yükselir, ne bir kimse suçlanır, ne de işlenmiş bir kusur ve hata açığa vurulurdu. Resûlullah aleyhisselamın meclisinde bulunanlar birbirinin dengi olup; birbirlerine karşı üstünlükleri, ancak takva yönündendi. Hepsi de tevazulu, alçakgönüllü idiler. Büyüklere tazim ederler, küçüklere şefkat ve merhamet gösterirler, ihtiyaç sahiplerini başkalarına tercih edip ihtiyaçlarını karşılamaya çalışırlar, garip, yabancı olanları korur ve kollarlardı’ dedi. Peygamber aleyhisselamın meclisindekilere karşı tutum ve davranışı nasıldı?’ diye sordum. Babam: ‘Resûlullah aleyhisselam, meclisindekilere karşı daima güleçti. Yumuşak huylu idi. Esirgemesi, bağışlaması boldu. Katı kalpli değildi. Hiç kimse ile çekişmezdi. Hiç bağırıp çağırmaz, kötü söz söylemezdi. Hiç kimseyi ayıplamazdı. Pinti ve cimri değildi. Hoşlanmadığı şeye göz yumardı. Umanı umutsuzluğa düşürmezdi. Bir şey hakkındaki hoşnutsuzluğunu açığa vurmazdı. Kendisini üç şeyden: İnsanlarla çekişmekten, çok konuşmaktan ve Yararsız, boş şeylerle uğraşmaktan alıkoymuştu. İnsanları da üç şeyde kendi hallerine bırakırdı: Hiçbir kimseyi ne yüzüne karşı, ne de arkasından kınamaz, ayıplamazdı. Hiç kimsenin ayıp ve kusurunu araştırmazdı. Hiç kimseye hakkında sevaplı ve hayırlı olmayan sözü söylemezdi. Peygamber aleyhisselam konuşurken, meclisinde bulunanlar başlarına kuş konmuş gibi sessiz ve hareketsiz dururlar; sözünü bitirip susunca, söyleyeceklerini söylerler; fakat kendisinin yanında asla tartışmaz, çekişmezlerdi. Peygamber aleyhisselamın yanında birisi konuşurken, konuşmasını bitirinceye kadar, diğerleri susarlardı. Peygamber aleyhisselamın yanında en sonrakinin sözü ile en öncekinin sözü farksızdı. Meclisinde bulunanlar bir şeye gülerlerse o da -onlara uyarak- güler, bir şeye hayret ederi erse o da -onlara uyarak- hayret ederdi. Meclisine gelen garibi erin, yabancıların sözlerindeki ve sorularındaki kabalık ve kırıcılığa -ashabı da kendisi gibi davransınlar diye- katlanırdı. ‘Bir ihtiyaç sahibinin ihtiyacını talep ettiğini gördüğünüz zaman, ihtiyacını ele geçirmesi için ona yardım ediniz!’ buyururdu. Gerçeğe uygun olmayan övmeyi kabul etmezdi. Hakka tecavüz etmedikçe hiç kimsenin sözünü kesmezdi. Hakk’a tecavüz ettiği zaman da, ya onu men ederek sözünü keser yahut meclisten kalkıp giderdi’ dedi.[1] | |
Konuyu Toplam 1 Kişi okuyor. (0 Üye ve 1 Misafir) | |
Benzer Konular | ||||
Konu Başlıkları | Konuyu Başlatan | Medineweb Ana Kategoriler | Cevaplar | Son Mesajlar |
Anneye forumu anlatmak :) | MERVE DEMİR | Komik Paylaşımlar | 10 | 24 Ocak 2012 16:28 |
İLAHİYATÇI / ANLATMAK İSTERDİM... | AŞK'ÜL İSLAM | Makale ve Köşe Yazıları | 1 | 16 Ocak 2012 22:19 |
MÜDDESİR SURESİ 11. AYETİN ANLATMAK İSTEDİKLERİ..... | HALUK GÜMÜŞTABAK | Makale ve Köşe Yazıları | 4 | 02 Kasım 2009 18:17 |
MERYEM SURESİ 68....72. AYETLERİN ANLATMAK İSTEDİKLERİ.... | HALUK GÜMÜŞTABAK | Makale ve Köşe Yazıları | 0 | 13 Ekim 2009 13:06 |
gerçek sevgiyi bulmayı anlatmak | MERVE DEMİR | Evlilik-Nikah Konuları | 0 | 14 Nisan 2009 01:03 |
.::.Bir Ayet-Kerime .::. | .::.Bir Hadis-i Şerif .::. | .::.Bir Vecize .::. |
|