|
Konu Kimliği: Konu Sahibi enderhafızım,Açılış Tarihi: 24 Aralık 2013 (13:50), Konuya Son Cevap : 14 Ocak 2014 (17:25). Konuya 1 Mesaj yazıldı |
| LinkBack | Seçenekler | Değerlendirme |
24 Aralık 2013, 13:50 | Mesaj No:1 |
Durumu: Medine No : 5879 Üyelik T.:
28 Aralık 2008 | İslam Felsefesi [Ünit 2 Ders Özeti] (Dokuz Eylül) İslam Felsefesi [Ünit 2 Ders Özeti] (Dokuz Eylül) 2. ÜNİTE / İSLAM’DA FELSEFÎ İLİMLERİN DOĞUŞU İSLÂM'DA FELSEFİ DÜŞÜNCENİN MENŞEİ ve KAYNAKLARI Yeni ilimleri öğrenmek için başvurulan yabancı kaynaklar da İslam’da felsefenin doğuşunu hazırlayan harici etkenlerdir. 1- En önemli haricî kaynakları arasında İslam öncesi dönemlerden kalan felsefî ve bilimsel eserlerin tercümesi gelir. 2- Daha evvel başka bir dine veya kültüre mensup olup sonradan Müslüman olan bilginlerin İslâm kültür ortamında felsefî ve bilimsel faaliyetlerini sürdürmeleridir. 3- İslam topraklarına katılan bölgelerde faaliyetlerini öğretim faaliyetlerini sürdüren okullardır. 4-Müslüman hükümdarların, yöneticilerin himaye ve desteği toplanan ve farklı din ve kültürel geleneklere mensup kimselerin katılarak bilgi ve fikir alışverişi yapılan ilim meclislerdir. 5- Uzak memleketlere seyahatlerde bulunan bilginlerin, tüccarların, gezginlerin başka ülkeler ve toplumların ilimleri, sanatları, kültürleri ve dinleri hakkındaki müşahede ve bilgileri paylaşmaları diğer bir etken olarak sayılabilir. Ayrıca İslam coğrafyasının farklı bölgelerinden veya dışarıdan gelerek mesleki bilgi ve becerileri sayesinde devlet idaresinde görevler üstlenen Müslüman veya gayri Müslim bilginlerin katkıları. DAHİLİ ETKENLER KUR AN VE SÜNNETİN FELSEFİ BOYUTU Kuran insanı üç alanda bilgi edinmeye teşvik eder. İnsan kendisi hakkında (enfüsi) bilgi edinmeli ve tanımalı; tabiatı ve evreni tanımaya ya da dış dünyayı (afak) bilgisine ve son olarak da tarih ve toplum hayatını araştırmaya ve bilmeye teşvik eder. De Boer ve Leon Gauthier : İslâm felsefesi kadim Grek (Yunan) felsefesinin Arapçaya tercüme edilmesinden ve Müslüman filozofların ona eklediği basit açıklamalar ve yorumlardan ibarettir. H.Corbin gibi oryantalistler:Kur'ân ve Sünnet’in Müslüman filozoflar için bir ilham kaynağı olduğunu, felsefenin fiilen bu kaynakları dikkate alan düşünürler tarafından geliştirildiğini savunurlar. B. HARİCİ ETKENLER Felsefe okulları Önemli Helenistik Kültür Merkezleri ve Mektepleri: 1) İskenderiye: Helenistik devrin en önemli kültür merkeziydi. M.Ö. 331 yılında Makedonyalı İskender tarafından kurulmuştur. Kısa zamanda Yunancayı ilim dili olarak kullanarak gelişen bu kültür merkezi, Eflatuncu, Aristocu, Epikürcü, Stoacı ve hatta Pisagorcu kimselerin akınına uğramıştır. Bunlardan en yaygını eflatunculuktu. Böylece Atina’dan sonra bir felsefe panayırının yeri oldu. 2) Urfa ve Nusaybin: Urfa medresesi “İran Medresesi” olarak da bilinir. Çünkü bu medrese 363 yılında Hristiyanlaşmış İranlılara yunanca öğretmek isteğiyle Sasanî idareciler tarafından açılmıştır. Bir yüzyıl sonra burada Yeni Eflatunculuk, özellikle Porfirus’un İsagoji’si, ve Aristo’nun mantık yazılarından ibare, Kategoriler ve Kıyasla ilgili kısımlar okutulmaya başlanmıştır. V. yüzyılın sonunda eğitim dili Yunancadan Süryaniceye çevrilmiştir. Yakubiler ve Nesturiler arasındaki çekişmeler neticesinde 489’da kapatılmıştır. O zaman medresenin başkanı olan Nersî, Nusaybin’in Nesturî piskoposu Bersuna tarafından Nusaybin’e davet edildi ve orada kendisine Urfa medresesinin devamı olan yeni bir medrese açtırdı. Bu medrese XI. Yüzyılda çökünce devamı olarak Bağdat’ta yeni bir Nesturî medresesi açıldı. 3) Antakya: Antakya’da iki medrese teşekkül etmiştir. Birincisi, M.S. III. Yüzyılın sonuna doğru doğmuş olan aslında bir Yakubî dinî cemiyetiydi. Burada din ve ilim adamları toplanıp aralarında tartışmalar düzenliyorlar, Yunancadan Süryaniceye çeviriler yapıyorlardı. Diğer medrese ise Hıristiyan Arapların “Eskul” adını verdikleri medresedir. Bu medrese Emevi Halifesi II. Ömer devrinde taşınmış bulunan İskenderiye Medresesinin bir devamıdır. 4) Cundişapur: Hozistan’da, Rum esirlerini yerleştirmek için Sasani Hükümdarı I. Şapur tarafından kurulan bu şehir, felsefi ve tıbbi ilimlerin bu bölgeye geçişine öncülük etti. Daha sonra Hüsrev Anuşirvan’ın (531-579) burada bir hastane yaptırmasıyla, bir tıp merkezi haline geldi. Buraya daha sonra Hint tabipleri de davet edilmiş, Yunan ve Hint tıp gelenekleri beraberce okutulmuştur. Hocaları genelde Nesturî Hıristiyanlardı. Burası, tıp ilminin yanında Eflatunculuk ve Aristo mantığı üzerine çalışmalarla dikkat çekmiştir. 738’de fethedilen merkez, daha sonra varlığını iki asır sürdürmüştür. AyrıcaJustinyen’in Atina mektebini kapatmasıyla (529) ve hocalarını kovmasıyla, mektebin müdürü Paganist Yeni Eflatunculuğun temsilcisi Proklos ve beraberindeki altı hoca Husrev’in sarayında kabul edilmiş ve ilmi faaliyetlerine Cundişapur’da 4 sene devam etmişler ve dolayısıyla Yeni Eflatuncu fikirlerin İran’da yayılmasında etkili olmuşlardır. 5) Harran: Sabiî dinine mensup kimselerin bir kültür merkezi olarak uzun bir tarihi vardır. Makedonyalı İskender’in fethi üzerine birçok Yunanlı buraya gelip yerleşmiştir. Bu karışmadan M.Ö. III. Yüzyıldan itibaren Sabiîî Helenistik düşünce doğmuştur. Harran medresesi özellikle Yeni Eflatunculuk ve Pisagorculuğun İslam’a geçişinde büyük rol oynamıştır. Önemli temsilcilerinden bir Sabit İbn Kurrâ’dır. 6) Bağdat: Bağdat şehri 762 yılında Mansur tarafından inşa ettirildikten sonra, daha önce Antakya ve Harran medreselerinde Helenistik kültürle yetişmiş Hristiyanlığın çeşitli mezhepleri ve Sabiîliğe mensup birçok din ve ilim adamı, özellikle Süryaniler Bağdat’a göç etmişler, orada ilim halkaları ve meclisler düzenleyerek geleneksel eğitim ve öğretimlerini sürdürmüşlerdir. Daha sonraları Süryanice’den, Farsçadan, veya doğrudan Yunancadan Arapçaya çeşitli felsefî eserleri tercüme eden tercümanlar Bağdat’ta bulunuyor ve orada yetişiyordu Kaynaklar ilk İslam filozoflarının öğretim silsilesini de bu okullarla irtibatlandırır. Bu okullarda ilim öğrenen kimselerden olan Yuhanna b. Haylan’dan İbrahim el- Mervezi, Matta b. Yunan ve Farabi’nin mantık ve ilim tahsil ettiği rivayet edilir. Tercümeler sayesinde Öklid, Galen (Calinus), Ptolemi (Batlamyus) gibi yazarlardan, matematik, astronomi ve tıp gibi tabiat ilimlerine dair eserler; Platon, Aristoteles, Plotinus gibi filozofların mantık, fizik, metafizik, siyaset ve ahlak ile ilgili eserleri Arapçaya kazandırıldı. Çevrilen eserler arasında sayıca en fazla olanı, tıp, astronomi gibi tabiat ilimleriyle alakalı kitaplardır ve daha sonra mantık, matematik, geometri, coğrafya gibi ilimlere ait eserler ve şerhleri gelir. Tercüme Faaliyetleri İslâm felsefesinin doğuşuna tercümeler yoluyla etki eden bu yabancı felsefeler şunlardır: Kadim Grek (Yunan) ve Helenistik felsefe, İran-Sasânî felsefesi, Hind Felsefesi. Felsefî ve bilimsel eserlerin tercümesi, ilk olarak Emeviler döneminde Halid b. Yezid’in (ö. 86/710) İskenderiyeli Stefen'i kendisi için kimya, simya ve benzeri ilimlerle alakalı Yunanca ve Kıpti’ce kitapları Arapçaya tercüme etmekle görevlendirmesi ile başlamıştır. Daha genel ve kapsamlı bir tercüme hareketi, özellikle de felsefî eserlerin Arapçaya kazandırılması Abbasilerin ilk devrinde ve Me'mun tarafından Bağdat'ta kurulan Beytu'l-Hikme ile yaklaşık 832 yılında başlar. Müslümanlar, yabancı kültürlerden veya daha sonra Müslüman olan toplumların İslam öncesi kültürlerine özgü edebî ve dinî kitapları tercüme etmemişlerdir; belki bunun tek istisnası edebî bir içeriği bulunan Kelile ve Dimne adlı eserdir. O da doğrudan Sanitçeden değil, Farsça tercümesinden Arapçaya çevrilmiştir. Felsefi ilimleri merakla araştıran diğer bir ünlü sima da Cabir İbn Hayyan’dır. Onun kimya ve tıp ile ilgilendiği hatta Galen’in (Calinus'un) tıp kitaplarının onun tarafından tercüme edildiği sanılmaktadır. Ayrıca Ömer b. Abdilaziz'in Süryanice' den Arapçaya çevrilen bir tıp kitabını çoğalttığı bilinmektedir. Bu ilgi, Abbasilerden Harun Reşid (170-193/786-809) ve Me’mun (198- 218/813-833) halifeliği döneminde artarak devam etti. III./IX. yüzyılda başlayan felsefî ilimlere duyulan ilgi Abbasilerin takip ettiği kültür ve ilim siyaseti sayesinde Huneyn b. İshak (ö.260/873) ve oğlu İshak b. Huneyn (ö.298/910) gibi Nesturî mütercimler ile onları takip eden başta Sabit b. Kurra (ö.299/901) olmak üzere diğer Harranlı Sabîi âlimlerin yetişmesi mümkün oldu. İlim Meclisleri: Farklı kültür ve inançlardan pek çok insan Çeşitli Bilgi ve marifetlerini göstermek, mesleklerini icra etmek üzere meslek ve Müslümanların hoşgörüsüyle toplumda çeşitli meslek ve sanatları icra ettikleri gibi idari görevler de üstleniyorlardı. Emeviler devrinde devlet hizmetinde bulunan birçok Hristiyan arasında Serkis (Sergius) ailesi en meşhur örnektir.Tertiplenen meclislerde Müslümanlar ve gayr-i Müslimler arasında karşılıklı fikir alışverişi oluyordu ve etkileşimler gerçekleşiyordu El- Cahız (869) Eğer Hristiyan kelamcıları, uleması ve falcıları olmasaydı, bizim âlimlerimizin Zerdüştleri ve Eflatuncuların eserlerine ulaşmaları mümkün olmayabilirdi. İslam'a Giriş: Fetihlerle birlikte islamla tanışan önceden Mecusi, Budist, Hristiyan Yahudi, Sabiîlik gibi dinlerden birine mensup olup da sonradan Müslüman olan kimseler, zaman zaman yeni dinlerinin öğretilerini eski kültürlerinin etkisinde kalarak, hatta bazen İslâm'a aykırı görüşlerle ifade edebilmekteydi. İslam düşüncesinin gelişmesinde hem bu yabancı fikirlere karşı savunma amacıyla hem de sahih dinî inançları doğru kavramlarla açıklamak maksadıyla kadim felsefe ve kültürlere ait yazılı kaynaklara ve edebiyata başvurma ihtiyacı önemli bir etken olmuştur. ***************** S1- DAHİLİ ETKENLER Dahili etkenlerin başında kuran ve sünnet gelir. S2- HARİCİ ETKENLER a. İslam öncesi bilimsel kitap tercümesi b. Sonradan müslüman olanların felsefi ve bilimsel faaliyetleri(Felsefe okulları) c. İlim meclisleri S3- FELSEFEDE YÖNTEMIN KULLANILMASININ MÜSLÜMANLAR IÇIN GEREKLI OLDUĞUNU ISPAT IÇIN KURAN AYETLERINI DELIL GÖSTEREN FILOZOF KİMDİR? İbni Rüşd S4- İBNİ RÜŞDÜN KITABININ İSMİ? Kitabu faslil makal Eserinde varlıklarını mertebelerine göre açıklayarak; S5- BİTKİLER ,HAYVANLAR VE INSANLAR ALEMINE GEÇIŞTE ARA TÜRLER OLDUĞUNU SAVUNAN FILOZOF KIMDIR? a. İbni Miskeveyh b. Felsefe okulları c. İskenderiyye d. Urfa ve Nusaybin e. Antakya f. Cundişapur g. Harran h. Bağdat S6- İSLAM FELSEFESININ DOĞUŞUNA TERCÜMELER YOLUYLA E ETKI EDEN YABANCI FELSEFELER NELERDIR? a. Kadim (grek) felsefesi b. Helenistik felsefe c. İran sasani felsefesi d. İran felsefesi S7- FELSEFEVE BILIMSEL ESERLERIN TECÜMESI ILK OLARAK NE ZAMAN VE KIM TARAFINDAN BAŞLAMIŞTIR ? Emeviler döneminde , Halid b. Yezidin İskenderiyeli stefenin kendisi için simya, kimya , ve kıptice kitapları arapçaya tercüme etmesiyle başlamış. |
Konu Sahibi enderhafızım 'in açmış olduğu son Konular Aşağıda Listelenmiştir | |||||
Konu | Forum | Son Mesaj Yazan | Cevaplar | Okunma | Son Mesaj Tarihi |
En Pratik Sağlık Bilgileri | Pratik / Faydalı Bilgiler | enderhafızım | 0 | 168 | 14 Ekim 2023 13:10 |
Kur'an Güzel Konuşun Diyor, Konuşuyor... | Serbest Kürsü | su damlası | 3 | 2551 | 24 Kasım 2016 14:16 |
Geeflow - Diriliş (15 Temmuz Darbe Rap Şarkısı) | İlahiler/Ezgiler | enderhafızım | 0 | 2080 | 23 Kasım 2016 12:06 |
Otuz Kuş & Dursun Ali Erzincanlı (Şehit Ömer... | İlahiler/Ezgiler | Esma_Nur | 1 | 2807 | 23 Kasım 2016 11:44 |
15 Temmuz Demokrasi Marşı (İndir) | İlahiler/Ezgiler | enderhafızım | 0 | 2397 | 23 Kasım 2016 11:10 |
14 Ocak 2014, 17:25 | Mesaj No:2 |
Durumu: Medine No : 5879 Üyelik T.:
28 Aralık 2008 | Cevap: İslam Felsefesi [Ünit 2 Ders Özeti] (Dokuz Eylül) S1: İlim, marifet, hikmet gibi bilgi ifade eden felsefeninin Müslümanların düşünce dünyasına dahil olması nasıldır? C1:Felsefenin Müslümanların düşünce dünyasına dahil olması iki yüzyılı bulan bir süreçte olmuş olsa da İslam kendi bünyesinde bütün beşeri yeti kuşatacak ilim, sanat, kültür hayatına yön verecek derinlikte ve genişlikte bi ufka sahiptir.İslam bu ufku genişleterek kendisinden önceki insanlığın ilim ve düşünce dünyasını da alarak harmanlaması için belirli bir zamanın geçmesi gerekiyordu.Bu nokta da ilk Müslümanlar kendi içine kapalı bi topluluk olarak kalmadılar hem dahili hem de harici dinamikleri harekete geçirerek tarihi bir sürecin başlıca öznesi oldular.Çünkü biliyorlardı ki içine kapalı ve dünyayı kendi dar penceresinden görenler tarih sahnesinden kaybolup gitmişlerdir.Bu kültür ortamında Müslüman filozoflarında önemli katkıları olmuştur. S2:Çeviriler yoluyla başlayan düşünce hareketliliği İslam dünyasında nasıl dönüm noktası olmuştur ? C2:Çeviriler yoluyla Yunan, Hint, ve İran medeniyetlerinin düşünce mirasının içeriye alındığı ve sonrasında bu mirasın tüketilmeyip yeniden işlenip canlandırıldığı görülmektedir. Bircok Müslüman alim, filozof, ilim ve irfan sahibi insanlar dil, mantık, felsefe, ahlak, siyaset, tıp, astronomi ve matematik gibi birçok bilim sahasında yaratıcı hamleleler başlatmışlardır. S3: İslam dünyasında bu ilmi atılım hangi yüzyıllara rastlar ? C3:İslam dünyasında II/8. Yüzyılda başlayan bu ilmi atılım İslamın Müslüman bilincinde açtığı düşünce ufkunun genişlemesiyle ve büyük bir medeniyetin temellerinin atılmasına imkan hazırlamıştır. S4: İslami ilimlerin ve felsefenin doğuşu ve gelişmesi nasıl bir sosyal ortamda gerçekleşmiştir ? C4:Siyasi, itikadi ve fikri ihtilafların yaygınlaştığı bir sosyal ortamda gerçekleşmiştir. S5:Müslümanların İslam öncesi kültür, ilim ve felsefeden yeni bir medeniyetin kurulmasındaki temel rehberleri nedir? C5:Kuran ve sünnettir S6:İslamda felsefi düşüncenin doğuş ve gelişmesinde etkili olan iki temel kaynak nedir? C6: Dahili ve harici olmak üzere iki temel kaynaktan söz edilir. S7:Dahili etkenler nelerdir? C7: dahili etkenlerin başında ilim ve tefekküre teşvik eden ifadeleriyle Kuran ve sünnet gelir S8:Felsefi ilimlerin doğuş süreci nasıl ilerlemiştir ? C8: İslam fetihleri ile genişleyen topraklarda yaşayan farklı din ve inanç topluluklarından olan kimselerin İslamı öğrenme merakları..ve onların yönelttikleri soruları cevaplayabilmek için yeni kavram ve bilgilere ihtiyaç duyulması..bunun akabinde İslama giren fakat İslamı eski kültür ve düşünce kalıpları içinde anlayanlara İslama doğru bir şekilde anlatabilmek için onlarında yabancısı olmadıkları kavramlara ihtiyaç duyulması..Bu ihtiyaç sebebiyle başka kültürlerde gelişen daha önceki felsefi ve ilmi birikime vakıf olan kişilerden bu ilimleri almak Müslümanlar arasında yaygın hale gelir. S9:İslam coğrfyasının farklı bölgelerinden gelerek mesleki bilgi ve becerileri sayesinde devlet idaresinde görevler üstlenen Müslüman ve gayri Müslim bilginlerin katkıları da harici etkenlerdendir buna bir örnek ? C9: Biruninin Hindistana kadar giderek inceleme yapması buna bir örnektir.Biruni Hind bölgesi hakkında yazdığı kitabında,toplumları araştırmayı Kuranın teşvik ettiğini, başka inanç ve din mensuplarını araştırırken kendi inanç ve düşüncelerimizin etkisinde kalmadan değerlendirme yapılmasınııın Kuranın öngördüğü bi yöntem olduğunu vurgular. S10: 7. Yüzyılda ortaya çıkan İslamın Hicaz yarımadasında başlattığı en önemli zihniyet dönüşümü nedir? C10 Kadim dünyada yaygın olan ve mevcut arap toplumun da da en kötü örneklerinin yaşandığı kaba kuvvetin hakimiyetine son verilmesidir. S11: HZ peygamberin vefatından sonraki sonraki halifeler nasıl bir siyaset izlemişlerdir? C11:Halifeler siyasi otoritelerini şiddetle değil, ikna,müzakere ve muhakeme üslubuyla tesis etmeye adaletle ve hakkaniyetle yönetmeye çalıştıkları bilinmektedir. S12: Kuranın felsefi boyutu nasıldır? S12:Birçok ayeti kerimede Kuran, insanları akıl etmeye, araştırmaya, sorgulamaya ve tefekküre yöneltmektedir. Kuran aynı zamanda hakikati bulmak ve ona ulaşmak için insanın gerekli ve yeterli meleke ve kabiliyetleri olduğuna da işaret eder. S13: Kuran insanı üç alanda bilgi edinmeye teşvik etmektedir bunlar nelerdir ? S13: İnsan kendisi hakkında (enfüsi) bilgi edinmeli ve tanımalı; tabiatı ve evreni tanımaya ya da dış dünyayı (afak) bilgisine ve son olarak da toplum ve tarih hayatını araştırmaya ve bilmeye teşvik etmektedir. S14:İslam toplumsal hayatı nasıl düzenlemiştir ? C14: Toplumsal hayatın düzenini alt üst eden somut putperestliği ortadan kaldıran İslam aynı zamanda ilim zihniyetini kör eden düşünce putlarını da kırmayı amaçlamıştır.toplum ve insan hakkında bilgi elde etmenin önündeki engelleri kaldırmaya bir diğer etkende HZ peygamberdir. S15: Peygamberimizin bilgi konusundaki düşünceleri nelerdir ? C15: Bilgiyi doğruluğu ve faydasına göre değerlendirmeyi tavsiye eden peygamberimiz onun evrenselliğine de işaret eder.Bilgi değeri kime ya da nereye ait olduğuna göre ölçülmez.yani, kendi toplumuna ve kültürüne ait olmayan kişilerin verdiği bilgiler ilk bakışta şüpheyle karşılanabilir ama asıl ölçü doğruluğu ve faydası olmalıdır.Peygamberimizin ‘’İlim çin de de olsa arayınız ‘’ sözü ilmin ortak ve evrensel olusuna örnektir. S16:Batı daki oryantalistlerin İslamdaki felsefi düşüncenin teşekkülündeki düşünceleri nelerdir? C16: oryantalistlere göre’’İslamdaki ne felsefi düşüncenin ne de tasavvufi düşüncenin teşekkülünde İslam dininin hiçbir etkisi olmamıştır’’ görüşünü savunurlar.Bazı Müslüman yazarlarda bu düşüncenin etkisinde kalmışlardır.Bu anlayışa göre fıkıh ve kelam gibi dini ilimler dahili kaynaklara dayandığı halde tasavvuf ve felsefe tamamen yabancı kültürlerin etkisinde doğmuş düşünce hareketleridir. S17:De Boer ve Leon Gauthıer gibi oryantalistlerin İslam felsefesine bakış açısı nasıldır? C17:Kuranda felsefi düşünceyi teşvik edecek hiçbir ifade yoktur, aynı ön yargıya dayanarakta; İslam felsefesinin özgün sayılabilecek bir yönü yoktur. Onlara göre İslam felsefesi ,kadim Grek (yunan) felsefesinin Arapçaya tercüme edilmesinden ve Müslüman filozofların ona eklediği basit yorumlardan ibarettir. S18: H.Corbin gibi çadaş oryantalistlerin görüşleri nelerdir? C18: O ön yargıları terk ederek İslamın temel kaynakları olan Kuran ve Sünnetin Müslüman filozoflar için ilham kaynağı olduğunu, felsefenin fiilen bu kaynakları dikkate alan düşünürler tarafından gerçekleştirildiğini savunurlar. S19:Kuran ve sünneti kaynak olarak alan Müslümanlar arasında ‘’ilim’’ tarifi nedir? C19:Hz peygamberden sonra karşılaştıkları fıhki ya da kelami sorunları ve bunlar hakkında önceki nesillerden intikal eden görüş ve yorumları öğrenme faaliyetlerine ‘’ilim’’ demişlerdir. S20: HZ Peygamberin kendisine verdiği vazifeyi yerine getirmek için nasıl hüküm vereceği sorusuna Muaz b. Cebel ‘’Kuran ve sünnetle’’ hakkında hüküm bulunmayan durumlarda ise ‘’akıl ile hüküm vereceğini ‘’söylemesi gibi rivayetler neye dikkat çekmektedir? C20: Kuranin teşvik ettiği doğru bilgi ve yararlı hikmeti elde etmek için insanın akıl ve tecrübesinin de kullanılması gerektiğine işaret etmektedir. S21:HZ Peygamberin hadislerinde geçen soyut anlamdaki ‘’ilim’’ kavramının içeriği nedir? C21:Kuran ve sünnette yer verilen ilim kavramı sadece dini ilimlerle sınırlı değildir.İlim kavramı, toplum, tabiat, insanın kendisi hakkında yapacağı araştırmalarla elde edeceği bilgileri de kapsar. S22: Müslümanlar arasında, felsefenin İslama yabancı olduğu etkisi kimler tarafından güçlendirilmiştir? C22: oryantalistler tarafından..Halbuki Müslüman filozofların eserleri bu açıdan tahlil edildiğinde görülecektir ki Kuran ayetlerine ve hadislerine sık sık başvurulmuştur.Bu tasavvufa nazaran felsefe de daha ağırlıktadır. S23: Kitabu’ Fevzi ’l Asgar adlı eser kimindir? C23:İbn Miskeveyhindir. Eserde ölümle birlikte bedenden ayrılan ruhun bozulmadığını, daha sonra da yaşamaya devam ettiğini ayet ve hadislerle atıfla ispata çalışır.’’ Yapmış olduklarına karşılık olarak saklanan müjdeyi hiçbir nefs bilmez’’ ( Secde 17) ‘’ Orada hiçbirgözün asla görmediği, hiçbir kulağın asla iştmediği, hiçbir insanın kalbine gelmeyen asla gelmeyen şeyler vardır.’’ S24:Varlıkları mertebelerine göre açıklayan kimdir? C24: İBN Miskeveyhtir kitabul fevzil Asgar adlı eserde varlıkları mertebelerine göre açıklayarak, bitkiler aleminden hayvanlar ve insanlar alemine geçişte ara türler bulundugunu savunur bitkilerden hurmayı örnek olarak verir. S25:İbn Rüşd ,Kitabul Fasli’l Maka’l adlı eserinde neye dikkat cekmiştir? C25:Felsefe yöntemini kullanmanın ve felsefe yapmanın Müslümanlar için gerekililğini ispatlamak için Kuran ayetlerini delil olarak göstermiştir.’’ Bu insanlar deveninin nasıl yaratıldığına, göğün nasıl yükseltildiğine, dağların nasıl dikildiğine, yerin nasıl yayıldığına bi bakmazlar mı? ‘’( gaşiye 17 20) ‘’Ey basiret sahipleri ibret alınız’’( haşr2) ayetinde geçen ‘’ibret’’kelimesini ise akıl yürütmek,istidlal yapmak, mantıki çıkarımda bulunmak gibi manalara geldiğini söyleyerek felsefe yapmanın vacip olduğuna kurani deliller gösteririr. S26:Müslüman filozoflardan Farabi ve İbn sinanın alemin yaratılışı konusundaki görüşleri ? 26: bu iki Müslüman filozof,harici kaynaklardan aldıkları birçok görüşlerin İslam dininin açık prensiplerine uymayan noktalarını İslamileştirme yoluna gitmişlerdir.Alemin yaratılışı konusunda, yeni Plotoncu kozmolojide alemin kendisinden gayri ihtiyari cıktığı bir ( südur) taşma yoluyla çıktığı ‘’ilk ilke’’yerine İslamın ALLAH kavramı südur nazariyesini ikame etme yoluna gitmişlerdir.Aksi halde ALLAHın hür iradesiyle yaratması fikri ile yeni Platoncu sudur nazariyesi arasında bir zıtlık olmuş olacaktı.Böylece yeni Platonculuğun südur nazariyesi İslamın yaratışıl inancına göre yorumlanmış İslam kültürüne dahil edilmiştir. S27: Peygamberimizin vefatinin ardından gelisen siyasi ve itikadi ihtilaflar ve sonuçları ? C27: Siyasi ve toplumsal olaylar, ortak inançlar üzerine kurulan toplum yapısını istikrarsızlığa sürükleyecek bazı meselelerin öne çıkmasına yol açar. İtikadi esasların akıl ve mantık esaslarından istifade edilerek savunulması olan Kelam başlangıçta siyasi,itikadi ve fikri ihtilaflarda belirli bir bakış açısının dini meşruiyetini ispatlamaya yönelik olarak ortaya çıkar fakat daha sonra itiraz kabilinden İslama dair sorulara karşılık inanç esaslarının doğruluğunu felsefi ve mantıki çerçeve içerisinde savunma faaliyeti olmuştur. S28:Müslümanlar tarafından fethedilen farklı bölgelerde İslam öncesi devirlerden intikal eden ve insanlığın ortak kültürüne mal olmuş bazı ilimlere dair kitaplar ve birikimler mevcuttur tıp, kimya, astronomi gibi.. bu geçmiş kültürlere ait ilimlere ne denir? C28: Ulumu’l evai’l denir S29: Tıp, kimya, astronomi gibi başka kültürlerden olan ilimler nasıl İslama girmiştir? C29: Fetihler başka din ve kültürlerden insanların islama girişi, İslam öncesi kurulan okullarda öğrenim görenlerle olan temas, kadim kitapların Arapcaya tercüme edilmesi,müslümsnlar arasında kurumlaşan ilim meclisleri. S30: Harici etkenler nelerdir? C30: Felsefe okulları, tercüme faaliyetleri, ilim meclisleri, islama giriş S31:Önemli Hellenistik kültürleri ve merkezleri nelerdir? C31:İskenderiye, urfa ve Nusaybin, Antakya, Cundişapur, Harran, Bağdat, S32:Hellenistik devrin en önemli kültür merkezidir. Makedonyalı İskender tarafından kurulmuştur.Bu kültür merkezi,eflatuncu,Aristocu,Epikürcü,stoacı,Pisagor cu kimselerin akınına uğramıştır bahsedilen hangi kültür merkezidir? CEVAP İskenderiye S33:İran medresesi olarakta bilinir,çünkü bu medrese 363 yılında Hristiyanlaşmış İranlılara yunanca öğretmek isteğiyle Sasani idarecileri tarafından açılmıştır.BİR yüzyıl sonra burada Yeni Eflatunculuk ,özellikle porfirusun İsagojisi , ve aristonun mantık yazılarından ibare,Kategoriler ve Kıyasla ilgili kısımlar okutulmaya başlanmıştır 5.yüzyılın sonunda eğitim dili Yunanca dan Süryanice ye çevrilmiştir.Yakubiler ve Nesturiler arasındaki çekişme sonucu 489 ‘da kapatılmıştır.Bahsedilen medrese hangisidir?? C33:Urfa medresesi S34:Antakya ‘da teşekkül eden iki medresenin isimleri nelerdir? C34:Yakubi dini cemiyeti ve Hristiyan Arapların ‘’eskul’’ adını verdikleri medresedir. S35:Felsefenin geçirdiği evreleri özetleyiniz? C35: Felsefe kendisi ayrı bir ilim olmayıp belirli bir ilimler topluluğunun ortak adı olduğu halde felsefe daha ziyade metafizik konulara ilgili bir düşünce biçimi olarak algılanmıştır.filozoflar olarak anılan bir zümrenin varlığıyla da felsefe ayrı bir ilim disiplini anlamı kazanmıştır.Yunan felsefesi de bu noltada etkilidir. Bazı Müslüman alimler kendi görüşlerini savunmak için ilgi duymuş olabileceği gibi bazı kimselerin de aslında gerçek felsefenin ne olduguna merak duyduğu anlaşılmaktadır.Bu sebeple Grek felsefesinin okultulduğu merkezlere yönelmişlerdir. *** İslam felsefesinin gelişmesine ve doğuşunda tercüme faaliyetleri de etkilidir Abbasiler döneminde kurulan beytülhikme buna örnektir S36’’:Eğer Hristiyan kelamcıları, uleması ve falcıları olmasaydı bizim alimlerimizin Zerdüştlerin ve Eflatuncuların eser lerine ulaşmaları mümkün olmayabilirdi’’ sözü kime aittir ve neye dikkat çekmiştir? C36: El Cahız a aittir ilim meclislerinin önemine dikkat çekmek istemiştir. |
Konuyu Toplam 1 Kişi okuyor. (0 Üye ve 1 Misafir) | |
Benzer Konular | ||||
Konu Başlıkları | Konuyu Başlatan | Medineweb Ana Kategoriler | Cevaplar | Son Mesajlar |
İslam Felsefesi [Ünit 14 Ders Özeti] (Dokuz Eylül) | enderhafızım | İslam Felsefesi | 1 | 29 Aralık 2014 01:09 |
İslam Felsefesi [Ünit 11 Ders Özeti] (Dokuz Eylül) | enderhafızım | İslam Felsefesi | 1 | 14 Ocak 2014 16:15 |
İslam Felsefesi [Ünit 12 Ders Özeti] (Dokuz Eylül) | enderhafızım | İslam Felsefesi | 1 | 14 Ocak 2014 15:30 |
İslam Felsefesi [Ünit 13 Ders Özeti] (Dokuz Eylül) | enderhafızım | İslam Felsefesi | 1 | 14 Ocak 2014 15:26 |
İslam Felsefesi [Ünit 8 Ders Özeti] (Dokuz Eylül) | enderhafızım | İslam Felsefesi | 1 | 24 Aralık 2013 14:29 |
.::.Bir Ayet-Kerime .::. | .::.Bir Hadis-i Şerif .::. | .::.Bir Vecize .::. |
|