|
Konu Kimliği: Konu Sahibi Aysima,Açılış Tarihi: 18 Nisan 2008 (17:48), Konuya Son Cevap : 19 Nisan 2008 (00:38). Konuya 1 Mesaj yazıldı |
| LinkBack | Seçenekler | Değerlendirme |
18 Nisan 2008, 17:48 | Mesaj No:1 |
Durumu: Medine No : 1390 Üyelik T.:
16 Nisan 2008 | secde et ve yaklaş..! secde et ve yaklaş..! DÜNYANIN İÇİNDESİN. Yarı çemberin içindesin. İçinde dünyaya küskünlük var . Yarı çemberin dışındasın. Asılı mı kaldın hayatta? Ya da sıkışık mı kaldın? Sevinçli vahşi yüreğin ile günahkar yanmış yüreğinin derinliklerinden gelen bunaltı mı geriyor seni? Yoksa yoruldun mu? Bu gün yaşadıkların yordu. Anladım. Sadece bugün yaşadıkların değil. Sıkıntılı günlerden biriydi. Peki. Yok yok tam anlamadım. Bir daha söyler misin? Ruhunu sürgüne mi yolladın? Benliğini yüceltmenin sürgünündesin öyle mi? Azap verici bir gerilimin içindesin. Konuşmak istemiyorsun. Gerginsin. Bunalımdasın. Ağlıyorsun. Yalnızsın. Kederlisin. Mutsuzsun. Kimse seni anlamıyor. Sen kimseyi anlamıyorsun. Kıyıda köşede kalmış gibisin. Durgunsun. Öfkelisin. Ne yapacağını bilmiyorsun. Ne yapmayacağını biliyorsun. Güçsüzsün. İçinde kötü şeyler olacak korkusu var. Kaygılısın. Heyacan basıyor. Tedirginlik bedenini uyuşturuyor. Yabani sarılgan bir sarmaşığın hayat ipine sarılması gibi hem kendi benliğinin hem de kötücül benliklerin bencil arzuları ruhuna ve bedenine sarılmış hissediyorsun. İçimi rahatlasan ise şu: Herşeye rağmen hayatını yeniden ele geçirmek istiyorsun. Farklı canlılık veren bir şeyin meydana gelmesini istiyorsun. Tıkanıp kalmışlığın biteceğine dair umudun sönmemesi ne güzel. Bu ölüm bile olsa. Dayanmak istiyorsun. Dayanıyorsun. Zamanın akışı içinde yıpranmış ve gevşemiş varlığın aynı zamanda rüzgalarla bilenmiş kaya gibi seni güçlü kılıyor. Bugün de mi aynı soruları sordun? Dur sen söyleme. Biliyorum o ünlü sorularını: Ben neye açım diye soruyorsun. Özlemini çektiğim nedir? Ben ne arıyorum? Neyi çok istiyorum? Neyi çok arzuluyorum? Tam düşündüğün gibi. Kalbini çokluk yordu. Onun dışındaki herşey kalbine tutunmaya, kendine bir yer edinmeye çalışıyor. Kalbin dünyanın mahzeni gibi. Odanda fazla eşyalar her zaman seni boğar biliyorsun. Bu yüzden sık sık temizlikler yaparsın. Kalbindeki herşeyi de arkanda bırakmak ne güzel olurdu. Ama aynı anda hem kalmanın hem gitmenin bir yolu yoktur. Bir çok şeyi nasıl bırakabilirsin arkanda? Kalbinin kapılarını açıp içindekilerin dışarı uçmasını nasıl başarabilirsin? Bunun için geceler uykusuz mu kalmalı, yemeden içmeden mi kesilmeli, bırakıp gitmeli mi? Önce tek başına olma görevini üstlenmek istemelisin. Hani konuşmuştuk ya. İnsan kendi kendine, kendi için uyanık olmalı bu zamanda. Senin için uyanık olan insanların devri geçti artık. Onun için bir hayatı yaşamak için tek başınasın. Yalnız başına ölmeden önce yalnız başına yaşamalısın. Kendi tekliğini hissetmeden Onun tekliğine varamayacağını biliyorsun değil mi? Hemfikir olmamıza sevindim. Herşeyi arkanda bırakmak ve tekbaşınalığı yaşamanın bir yolu olmalı . Kalbin ancak çokluktan kurtulunca serinliyor. Kalbin o zaman karmaşadan kurtulup bir düzene giriyor. Kalbini ne düzene sokacak? 96: 19 Secde et ve yaklaş Allahın bu sözü ruhuna nefes aldırıyor. Secdeye varmalı diyorsun. Her secde Ondan başka her varlığı arkanda bırakmak değil mi? Bütün çoklar geride. Önünde teklik var. Önce kendinin tekliğı. Yalnız ölmeden önce yalnızca secdeye kapanmalısın. Başkasıyla birlikte secdeye kapansan da her secde yine de biriciktir. Melekler kalbine dokunacak secdede. Yenilenme, yeniden hayat bulma secdede gerçekleşecek. Kalbinin önündeki varlıklar arkaya çekilecek. Sen ve O. İkiniz aranızda bir ilişki anı olacak. Sen ve O. O ve sen. Ne büyüleyici bir an olmalı. Tüm dünyaya bedel bir an olmalı bu. Tüm evren secdedeki tek bir anda yaşanan sen ve O ilişkisi bile edemiyor değil mi? Bedenin, ruhun, duyguların ve benliğin secdede olacak birazdan. Duygularını rahat bırakacaksın ama. Bırakacaksın kalbin ne yaşayacaksa yaşayacak. Yakınlaşayım diye çabalamayacaksın . Kalbini yöneltmeye kalkmayacaksın. Secdede ne hissediyorum diye kendini yoklamayacaksın. Bunu nasıl yapabilirim diye endişe mi duyuyorsun? Sen yapmayacaksın ki zaten. Kalbin yapacak. Sen Kalbinle oynama yeter. Tüm iradeni alnını secdeye koymak için toplayacaksın. Kalbinin yaklaşması için değil. İnsan kalbini kurcalamamalı. Günde kırk kere secde etmek demek, kırk kere Ona yaklaşmak demek. Bu fırsatı insan nasıl kaçırabilir?
__________________ ''Gönlüm Sükût-u Ezber Eyledi...!'' |
Konu Sahibi Aysima 'in açmış olduğu son Konular Aşağıda Listelenmiştir | |||||
Konu | Forum | Son Mesaj Yazan | Cevaplar | Okunma | Son Mesaj Tarihi |
Risale-i Nurda Namaz | Risale_i Nur (Said Nursi) | Aysima | 0 | 2293 | 21 Mart 2009 23:15 |
Son Cüzde Kaçırılmaması Gereken SünnetLer | Kur'ân-ı Kerim Genel | Yitiksevda | 5 | 3061 | 21 Mart 2009 23:06 |
Emir Sultan | Alimler(Rh) | Aysima | 2 | 2458 | 21 Mart 2009 21:22 |
Tevazu | Adap-Edep-Ahlak | Mihrinaz | 2 | 2306 | 26 Şubat 2009 20:27 |
Risale-i Nurlar"'da Yahûdi | Risale_i Nur (Said Nursi) | Emekdar Üye | 3 | 2131 | 25 Şubat 2009 22:35 |
19 Nisan 2008, 00:38 | Mesaj No:2 |
Durumu: Medine No : 16627 Üyelik T.:
11 Şubat 2012 | Cvp: secde et ve yaklaş..! Mevlânâ Hazretleri'nin Mesnevî'sinde, "Secde et de yaklaş" (Alak,19) ayetine dair anlatılan hikaye: "Bir dere kıyısında yüksek bir duvar vardı. Duvarın üstüne de, susamış dertli biri çıkmıştı. Suya ulaşmasına, susuzluğunu gidermesine o duvar engel oluyordu. Susuz adam da su için balık gibi çırpınıyordu. Ansızın suya bir kerpiç parçası attı. Kerpicin düşmesi ile suyun çıkardığı ses, kulağına bir söz gibi geldi. Suyun sesi bir sevgilinin sesi gibi tatlı idi. O su sesi, adamı üzüm suyu gibi mestetti. Mihnetlere, dertlere uğramış adam, suyun tertemiz sesini duymak için duvardan kerpiç koparıp suya atmaya başladı. Sudan da ses geliyordu. Su “Ey insanoğlu!” diyordu, “böyle kerpiç atmaktan, beni rahatsız etmekten sana ne fayda var?” Susamış adam cevap verdi de, dedi ki: “Ey su, bu atıştan benim için iki fayda vardır. Bu yüzden kerpiç atmaktan vazgeçemem.” “Birinci fayda: Benim suyun sesini duymamdır. O ses, susuzlara rebâb sesi gibi pek tatlı gelir. Su sesi, İsrâfil’in sesine benziyor. Ölü bile bu sesten dirilmededir. Kerpiçleir atmamın ikinci faydası da şudur ki: koparıp attığım her kerpiçle, duvar alçalıyor. Ben de suya biraz daha yaklaşıyorum. Kerpici her koparışımda yüksek duvar, kerpicin azalması yüzünden biraz daha alçalıyor. Duvain alçalması bir yakınlık; onun ortadan kalkması ise kavuşmak, buluşmak olacak.” İşte, namaz kılarken secde etmek de “Secde et de yaklaş” âyetinde olduğu gibi, duvardan kerpiç koparmaya benzer. Bu varlık duvarı yüksek bulundukça, baş eğmeye yani secde etmeye engel olur. Bu toprak bedenden kurtulmadıkça, eğilip âb-ı hayata secde etmek ve ondan doya doya içmek imnkânı yoktur. Bu varlık duvarı üstünde bulunanlardan kim daha fazla susamışsa, duvarın taşını, kerpicini o daha çabuk koparır atar. Suyun sesine daha fazla âşık olan kişi ise, ona engel olan varlık duvarından daha büyük parçalar koparır. " Hayatlarımızı namazın nuruyla hayatlandırmak duası ile... |
Konuyu Toplam 1 Kişi okuyor. (0 Üye ve 1 Misafir) | |
Benzer Konular | ||||
Konu Başlıkları | Konuyu Başlatan | Medineweb Ana Kategoriler | Cevaplar | Son Mesajlar |
Secde Aşkı | iklimya | Namaz-Abdest-Teyemmüm | 6 | 04 Ekim 2023 23:43 |
Secde | YOLCUYUM | Şiirler ve Şairler | 2 | 19 Mayıs 2018 03:30 |
Secde... | VuslatAksa21 | Namaz-Abdest-Teyemmüm | 2 | 02Haziran 2016 18:25 |
Secde Azaları | Belgin | Hadis-i Şerif | 0 | 25 Kasım 2008 10:01 |
Secde et ''vav''ol...(...) | keserim | Kıssalar-Hikayeler-Nasihatler | 3 | 24 Ocak 2008 13:52 |
.::.Bir Ayet-Kerime .::. | .::.Bir Hadis-i Şerif .::. | .::.Bir Vecize .::. |
|