|
Konu Kimliği: Konu Sahibi MERVE DEMİR,Açılış Tarihi: 03Haziran 2010 (00:56), Konuya Son Cevap : 20 Şubat 2012 (10:50). Konuya 25 Mesaj yazıldı |
| LinkBack | Seçenekler | Değerlendirme |
03 Ağustos 2011, 22:24 | Mesaj No:11 |
Durumu: Medine No : 13867 Üyelik T.:
24 Mayıs 2011 | Cevap: Müslüman Kimdir? Sadece Allah'a kulluk ederler Biz (yalnızca) O'na kulluk edenleriz. (BAKARA SURESİ / 138) -Sadece Allah'tan korkarlar Rablerinden içleri saygı ile titrer, kötü hesaptan korkarlar. (RA'D SURESİ / 21) -Sadece Allah'a şükrederler (yalnızca) Bana şükredin ve (sakın) nankörlük etmeyin. (BAKARA SURESİ / 152) Onlar ki, Allah anıldığı zaman kalpleri ürperir; kendilerine isabet eden musibetlere sabredenler, namazı dosdoğru kılanlar ve rızık olarak verdiklerimizden infak edenlerdir. (22/35) -Sadece Allah'a güvenirler Mü'minlerin kalplerine, imanlarına iman katıp-arttırsınlar diye, 'güven duygusu ve huzur' indiren O'dur... (FETİH SURESİ / 4) -Sadece Allah'a teslim olmuşlardır "Rabbimiz, ikimizi sana teslim olmuş (müslümanlar) kıl ve soyumuzdan sana teslim olmuş (müslüman) bir ümmet (ver). Bize ibadet yöntemlerini (yer veya ilkelerini) göster ve tevbemizi kabul et. Şüphesiz, Sen tevbeleri kabul eden ve esirgeyensin." (BAKARA SURESİ / 128) -Allah'a karşı acizliklerini bilirler "Biz şüphesiz, Allah'ı yeryüzünde asla aciz bırakamıyacağımızı, kaçmak suretiyle de O'nu hiç bir şekilde aciz bırakamıyacağımızı anladık." (CİN SURESİ / 12) -Adaletten taviz vermezler Şüphesiz Allah, size emanetleri ehline (sahiplerine) teslim etmenizi ve insanlar arasında hükmettiğinizde adaletle hükmetmenizi emrediyor. Bununla Allah, size ne güzel öğüt veriyor!.. Doğrusu Allah, işitendir, görendir. (NİSA SURESİ / 58) -Hakkı söylemekten çekinmezler Onlar, yalnızca bana ibadet ederler ve bana hiç bir şeyi ortak koşmazlar [nisa suresi 55] Siz, insanlar için çıkarılmış hayırlı bir ümmetsiniz; maruf (iyi ve İslam'a uygun) olanı emreder......... (AL-İ İMRAN SURESİ / 110) -İyiliği anlatmaya, kötülükten sakındırmaya çalışırlar Öyleyse iğrenç bir pislik olan putlardan kaçının, yalan söz söylemekten de kaçının. (HAC SURESİ / 30) -Fikirlerini zorla değil, konuşup anlatırlar # De ki: "Ey kafirler." (1) # "Ben sizin taptıklarınıza tapmam." (2) # "Benim taptığıma siz tapacak değilsiniz." (3) # "Ben de sizin taptıklarınıza tapacak değilim." (4) # "Siz de benim taptıklarıma tapacak değilsiniz" (5) # "Sizin dininiz size, benim dinim bana." (6) (KAFİRUN SURESİ) Allah razı olsun güsel insanlar |
16 Ağustos 2011, 20:20 | Mesaj No:12 |
Durumu: Medine No : 13867 Üyelik T.:
24 Mayıs 2011 | Siz Allah’ı hatırlatan Müslüman mısınız? Siz Allah’ı hatırlatan Müslüman mısınız? Baktiginiz zaman size ALLAH’i hatirlatanlara arkadas olun; onlarla dostluk kurun… Birgun Peygamber Efendimiz’e sordular. Dediler ki: -Ya RasûlALLAH kiminle oturalim? Buyurdu: -Görüsülmesi size ALLAH’i hatirlatan, konusmasi amelinizi artiran ve ilim size ahiret istiyaki kimselerle oturun… Bunun asla ihmal etmeyin…Birakiniz ihmal savsaklamaniz(hafife almaniz) bile size helâke götürür. Hayirli bir es, hayirli evlâtlar, hayirli komsular istersiniz degilmi? Nasil olacak bu? Sen hayirli olursan hayirli olursan hayirlisini bulursun… Peygamberimiz Efendimiz bu noktayi da hedef gösteriyor. Buyuruyor ki: “- Sizin en hayirliniz, gördükleri zaman aziz ve celil olan ALLAH’in hatirlandigi kimselerdir…” Peki, siz ALLAH’i hatirlatan Müslümanmisiniz? Görüldügünde ALLAH’in hatirlandigi insan olmak…. Yüzüne bakdiginda ic huzuru duyulan insan olmak… Oturusumuzla-kalkimisla, yememizle-icmemizle, giyinip kusanmamizla, konusmamizla, huyumuzla, ortaya koydugumuzla, ticaretimizle, siyasetimizle ALLAH’i hatirlatan Müslümana yakisir tavirla temsil edelim. Bizi gören ALLAH’i hatirlasin. Hedefimiz, Islam’i en güzel sekilde temsil etmek olsun…O’nu hal dilimizle anlatacak kivama eriselim. Bize bakanlar Islami görsünler. Kaliteli Müslüman olalim. Cevremizde emniyet ve güven telkin edelim. ALLAH’i cok anarsak, takva ehli olabilirsek bize bakanlarin ALLAH’i hatirlamalarina vesile oluruz. Su mealdeki ayeti hic unutmayalim: “ALLAH’a cagiran, iyi isler isliyen ve ‘ben Müslümanim’ diyenden daha güzel sözlü kim olur?” Bulundugumuz her mekanda inancimizi temsil ettigimizin farkinda olalim. Herkese ALLAH’a giden yolu gösterelim. Bos seylerle oyalanmiyalim. Dünya ve ahiret adina hayirli tesebbüslerde bulunup bu dogrultuda neticeye ulasalim. Unutmayalim ki, bu hâl üzere olanlardir ALLAH’in hatirlanmasina vesile olanlar. Görüldügünde ALLAH’in hatirlandigi insan…Bu özellik ve güzellikte olan insanlara insanlik olarak o kadar ihtiyacimiz var ki….Böyle mü’minlere her devirde ihdiyac duyulmusdur. Sahabe’i kiram, birgün Peygamberimize sormus: -Ya ResûlALLAH, biz Sizin yaninizda iken, bambaska kisi oluyoruz. Icimizi bir muhabbet dolduruyor. Efendimiz buyurdu ki: “Eger sizler her zaman benim yanimda oldugunuz gibi bulunabilseydiniz, yatarken, gezerken melekler gelip sizinle musafaha ederlerdi.” Demek oluyorki, birlikte bir feyz alis-veris oluyordu. Salih kisilerle birlikteliklerden iyi hâl sahibi olunur. ALLAH’i hatirlatan Müslümanlarla olmak ve de ALLAH’i hatirlatan Müslüman olmak, bütün mesele bu…. alıntı |
16 Ağustos 2011, 22:43 | Mesaj No:13 |
Durumu: Medine No : 13867 Üyelik T.:
24 Mayıs 2011 | Gelin Müslüman Olalım [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] Bana samimi ve mert müslümanlardan bahsedin.Tüm çabaları Allah’a kulluk etmek olan insanların varlığından.Beş kuruş fazladan kazanç için türlü bahaneler arayarak emirlerden kaçmaya çalışanları,alışveriş merkezinde gezerken namazı kazaya bırakanları,imkansızlık denen şeyi kendi imkanları arasından nasıl bulup çıkardıklarına hayret edilesi imanlarını bir kenara bırakın. Bana tıkanmış yolda arabasını terkedip yol kenarından namaza duranlardan bahsedin,bütün kemikleri kırıldığında gözüyle namaza duranlardan,bana yıkılmış binanın enkazından kurtarılan adama uzatılan suya ”oruçluyum” demesinden ve bütün bunların görevin ötesinde bir hayat tarzı olduğunu ve bütün hayatımızın ibadet olduğunu idrak edebilmiş olan mü’minleri anlatın.”Ama” larını ”Fakat” larını kulluk lügatinden çıkaranları. İslamın şartlarıyla tamamlandığını zanneden zan sahibi insanla ahirette karşılaşmak istiyorum.Kulluğu beş vakit namaz,oruç,hacc ve zekat zanneden akılsız insanın ahiretinden emin olduğu kadar dünyamdan emin olmak istiyorum.Onun misyonu üzerine kafa yormadığı nispette dünyaya kafa yormamak ve düşünmemek… Mevdudi , Yoldaki İşaretleri ilk okuduğunda ”Sanki benim kalemimden çıkmış” demiş.Ben de -haddim olmayarak tabiki – onun ”Gelin Müslüman Olalım” kitabı için söylüyorum aynı şeyi. Bu nasıl temiz bu nasıl dosdoğru ve hayal kırıklığına uğratmayan bir fikriyattır.Bunu düşünen bunu düşünemez diyerek okuyup şükrettiğim bir kitap. İlk sayfasından itibaren ”sen doğru bir adamsın” dediğim ve son sayfasında ”sen dosdoğru bir adamsın” dediğim,amacını ve misyonunu bu denli doğru anlayan ve doğru anlatan bir islama adanmışlık olabilir mi?Oldu işte. Bir müslümanın nasıl yaşaması gerektiğiyle ilgili bu kadar doğru tespitlerle öğüt veren bir kul kitabı ilk defa okuyorum.İslamı ve Allah’ın rızasının ne demek olduğunu bu kadar tertemiz anlayan bir alimi ilk defa okuyorum. Dolaylı bir anlatım yok,ağdalı cümleler,insanı boğan felsefik yorumlar yok,gereksiz eğreti bir edebiyat yok. Mevdudi’nin Pencap’lı müslümanlara anlattıkları onların -köylü ve pek okumamışların- anlayabileceği düzeyde seyrederken tamda hedefine ulaşmış.İslamı edebiyat zanneden laf cambazları utansın.Bilgilendirip harekete geçireceğiz diye insanın kafasını bulandıran gereksizler dövünsün.Mevdudi İslamla yeni tanışmış birine anlatırmış gibi sabır,şevk ve samimiyetle İmanı,İslamı,Namazı,Orucu,Zekatı,Haccı ve Cihatı anlatıyor.Bunları anlatırken bir ilmihal kadar duygusuz ve çabucak değil , imanlı bir kulun kalbi kadar hassas ve titiz.Göstermeliklerden bizi arındırıp ruhsuz imanımıza ve ibadetlerimize ruh katmayı öğretiyor.Şehadeti kalbimize söyletmenin yollarını gösteriyor.Doğduğumuz andan beri başlayan kulluk kariyerimizde yükselmenin anlayış genişliğiyle olabileceğinden dem vurup,hakiki mü’minliğin İslamı koca bir damga gibi ömrümüze vurmakla sağlanabileceğini anlatıyor.Çabalarımızın azlığına çok üzüldüğünden bizi eline aldığı gerçeklerle dürtüyor. Bu yalın üslupla bu denli sarsılmazlığı ve doğruluğu anlatabilmesi gerçekten bir başarı.Pencap’lı müslümanlara Gerçek İslam’ı anlatan Mevdudinin bu çabasına hayran kalmamak elde değil. ”Gelin Müslüman Olalım” ı her müslümanın okumasını ve hayatını gözden geçirip silkinmesini çok isterim. Rabbime bu başarıyı bu alime nasip ettiği için şükreder , Mevdudi’ye rahmet etmesini dilerim. O‘ndan kitapta anlatılan , olması gerektiği gibi müslümanlardan olmayı ve onlarla karşılaşmayı isterim.Amin. Mevdudi |
17 Ağustos 2011, 19:22 | Mesaj No:14 |
Durumu: Medine No : 13055 Üyelik T.:
18 Aralık 2010 | Cevap: Siz Allah’ı hatırlatan Müslüman mısınız? ALLAH’i hatirlatan Müslümanlarla olmak ve de ALLAH’i hatirlatan Müslüman olmak, bütün mesele bu…. Bu meseleyi kavrayabilmeyi RAHMAN Cümlemize nasip eylesin.. ALLAH (cc)Razı olsun..Emeğine sağlık...
__________________ "Bir yαrım αklın kuyusundα öbür yαrım αşkın kuytusundα... Cennet ve cehennem αrαsındα.Ucu sırαttαn geçen bir uçurum kenαrındα... Â'râftα..... Ârâfın dα αrαsındα...Ar ve αf yαrαsındα..." |
17 Ağustos 2011, 23:18 | Mesaj No:15 |
Durumu: Medine No : 13855 Üyelik T.:
22 Mayıs 2011 | Cevap: Gelin Müslüman Olalım Daha önce ve Kur'ân'da, Peygamber'in size şahid olması, sizin de insanlara Şahid olmanız için size müslüman adını veren O'dur. Artık namaz kılın, zekat verin, Allah'ın emirlerine sarılın. O sizin sâhibinizdir. Ne güzel sahib ve ne güzel yardımcıdır!" (el-Hacc, 22/78). Müslüman, diğer müslümanların elinden ve dilinden emin olduğu kimsedir" (Buhârî, İman: 4; Müslim, İman: 64, 65, 66; Ebu Davud, Cihad: 2; Tirmizi, Kiyame: 52; Nesâî, İman, 8, 8); Kim bizim kıldığımız namazı kılar, kıblemize yönelir ve kestiğimiz kurbanın etinden yerse, işte o müslümandır" (Nesaî, İman: 9); Müslüman, sevdiğini Allah için seven, Allah'ı ve Rasûlü'nü her Şeyden çok seven ve Allah kendisine imanı nasip ettikten sonra tekrar küfre dönmeyi, cehenneme yüz üstü atılmaktan daha tehlikeli gören kimsedir" (Nesâî, İmân: 3, 4); Güzel bir konuya deyinmişsin benimde katkım olsun istedim.Allah c.c Razı olsun sizden güzel kardeşim. |
17 Ağustos 2011, 23:27 | Mesaj No:16 |
Durumu: Medine No : 13855 Üyelik T.:
22 Mayıs 2011 | Cevap: Siz Allah’ı hatırlatan Müslüman mısınız? ALLAH I HATIRLAYAN VE HATIRLATAN KULLAR I OLMAK TEMENNİSİYLE YÜCE MEVLAM RAZI OLSUN SENDEN.gÜZEL PAYLAŞIM NAKŞETTİN BİZLERE. |
23 Ağustos 2011, 03:00 | Mesaj No:17 |
Durumu: Medine No : 13867 Üyelik T.:
24 Mayıs 2011 | Müslüman olmak yetmiyor mu Müslüman olmak yetmiyor mu MÜSLÜMAN OLMAK YETMİYOR MU? Bazılarımıza Müslüman olmak yetmiyor, kesmiyor nedense? Tanıştığınızda soruyor: Hangi cemaattensin? Nereye bağlısın? Müslüman olmanız yetmiyor, kesmiyor zatı muhteremi Bu nasıl mantık? anlayan beri gelsin. Yüreklerimizde, zihinlerimizde, bilinçaltımızda yerleşmiş bazı düşünceler var söküp çok uzak bir yerlerde düşünce çöplüğüne atmamız gereken. Bazılarımıza Müslüman olmak yetmiyor, kesmiyor nedense? Tanıştığınızda soruyor: Hangi cemaattensin? Nereye bağlısın? Müslüman olmanız yetmiyor, kesmiyor zatı muhteremi. Bu nasıl mantık? anlayan beri gelsin. Genel olarak biz Müslümanlarda mevcut bazı düşünce ve fikirler var Kur’an’la hiç bağdaşmayan, örtüşmeyen. İşte bu mantığın yansıması olan bu düşünce de bunlardan biri. Oluşun sahibi yüce Rabbimiz bir isimle müsemma kılmış. Şeref duyduğumuz, mensubu olmakla iftihar ettiğimiz bu isim nedendir bilinmez bazılarını kesmiyor. Rabbimiz “adınız bu” buyurmuş, fakat hala adam yetinmiyor, soruyor. Hangi mezheptensin, meşreptensin, cemaattensin? Bu biraz kabeye-kıbleye hangi cenahtan dönüyorsunuz? gibi absürd bir soru. Bir Müslümanın kabeye hangi taraftan müteveccih olduğunun ne önemi var. Kıbleye dönük mü ona bakalım. Nereden dönmüşse dönmüş. İster rükni yemani, ister rükni şami, ya da başka cenahtan ne fark eder? Şöyle düşünesi geliyor insanın; “acaba ahirette önce bu isimlerden mi sorulacağım?!” Okuyoruz “Daha önce ve Kur’ an’da, Peygamber'in size şahid olması, sizin de insanlara şahid olmanız için size Müslüman adını veren O’dur. Artık namaz kılın, zekat verin, Allah’ın emirlerine sarılın. O sizin sahibinizdir. O ne güzel sahib ve ne güzel yardımcıdır.” (Hacc Suresi: 78) Konu ile alakalı başka ayetler de hatırlatılabilir elbette. Ama meselenin anlaşılması için bu ayet yeterli. Tüm Müslümanlar olarak hangi vasıfları haiz olmamız gerektiği beyan ediliyor. Namaz kılmak, zekat vermek, İlahi emirlere sarılmak, Allah’ı sahib bilmek. Bunlar her Müslümanda olmazsa olmaz asgari şartlar. Cidden çok ayıp oluyor. Ne istiyoruz biz? Karşımızdaki imandaşımızın aynı inanca mensup olması niye yetmez bir insana. Bu nasıl bir kafa? Soruya bakın: Nereye bağlısın? Hangi cemaattensin? Bu soruyu soran birinin düşünce yapısını okumaya çalışsak, bir tahlil yapsak, şu sonuçlara varırız kanaatimce.
Kendisi ile öteki olarak gördüğü insanlara, kategorize eden bir yaklaşımla bakan biri, kime neyi tebliğ edecek? İnsanlarla arasına duvar ören birinin yalnızlaşmasından, yalnız kalmasından, “sen, ben, bizim oğlan” takılmasından daha doğal ne olabilir ki? O yüzden sosyalleşme ve mesajı taşıma imkanından mahrumuz. Kendi kendimize kötülük ediyoruz haberimiz bile yok. Üst kimliğimiz İslam, ancak alt kimlik daha belirleyici imiş gibi ona yoğunlaşılıyorMüslümanın üst kimliği tartışılmaz. Müslüman olmak teslim olmaktır. Tevhide tabi olmaktır. Alt kimliğe sıra gelince Müslüman olduktan sonra sabit-değişmez esasları ihlal etmedikce hangi alt kimliğe mensub olursak olalım o bizim tercihimizdir. Tabii aklımızı kullanarak, katma değer olma niyeti taşıyarak dahil olmalıyız. Uydu olmamalıyız, aklımızı hiç kimsenin cebine koymamalıyız. Bilinç ve şuur sahibi bir kimlik için çok okumalı, araştırmalı, tefekkür etmeli, üretmeli, katılmalıyız. Nedense biz hep takılıyoruz. Hatta günlük konuşmalarımızda da sıkça belki kullanıyoruz; “falan yere takılıyorum…” takılmakla katılmak çok farklı şeyler. Takılan şuursuzca, bilmeden, üstünkörü, rastgele, irade dışı takılır. Ama katılan seçer, ayırır, bilir, murad eder ve dahil olur. İlk tanıştığınızda size alt kimliğinizi soranlar da, takılanlar cümlesinden oluyor genelde. Muhteremler! Tanıyalım, tanımaya çalışalım. Tanımlamayalım. Tanımak zahmet, emek, ter, çaba, gayret ister. Tanımlamak ucuz yol/yöntemdir. Etiketle, paketle koy kenara. Kaldı ki Allah’ınızın aşkına İslam ümmetini, eğer kategorize ederek, tefrikacı bir bakışla, tanımadan önce tanımlayan bir yaklaşımla ele alırsak bizim standartlarımıza uymayanları çıkarırsak kaçta kaçı kalır. Rabbimiz Müslüman adını vermiş de biz razı olmuyorsak ve sadece kendimizi Müslüman olarak görüyorsak, standardı biz koyuyorsak, “Müslümanölçer” aleti bizim elimizde ise vay gele başımıza. Hiç ehli zulme-küfre kızmayalım, kendi elimizle ettiğimizi kendimiz bulmuşuz. Yasin AYDOĞAN |
18 Aralık 2011, 00:59 | Mesaj No:18 |
Müslüman olmaktan korkuyormuyuz? İnsanların inanç ve idealleri yaşamları boyunca hayatlarında direk olarak etkili olmuş, şahısları yönlendirmiştir. Yaratılış itibariyle bir olguya inanmak ihtiyacı insanın en temel zaruretlerinden olmuştur. Tarih boyunca çeşitli fikirler, inançlar, ideologlar ve ideolojiler ve peygamberler gelerek insanlara yön vermiş onların hayatlarında ve yaşam tarzların da etkili olmuştur. Bizim içinde belli kurallar ve yaşam tarzı getiren son peygamber Hz. Muhammed (s. a. v. )olmuştur. O’nun getirdiği ve tüm dünyaya vaaz ettiği son din İSLAM ve son kitap KUR’AN, kendine inananların kalbinde yer ederek hayatların da belli bir düzene sokmuştur. ”İnandık ve iman ettik. ”diyen her şahsın bu sözlerden sonra belli mükellefiyetleri kabullendiği ve uyacağına dair sözü bir gerçek olarak gündeme gelir. Dikkat edilirse, ve okunursa göreceğimiz gibi Kitabımızdan, inanmak, iman etmek ve arkasından amelde (yani emredilenleri yapmak)bulunmak gelir. Söyleyen imanını ikrar eden mükellef amel noktasına gelmiş demektir. Bir iş verenin emrine girip onun emirlerine uyan bir çalışan gibi…İman ve inandık demek sadece kuru bir sözcük ve telaffuzdan ibaret değildir. Sadece inandığını söylemek insanları inanç noktasında daimi kılmaz, daimilik inancın gereği olan amelleri yapmakla mümkündür. Yani inancından ve imanından korkmamakla inandık deyip gereğini yapmamak, söz verip vecibelerini yerine getirmemek kimseyi iman noktasın da sabit kılmaz ve belli bir zaman sonra bağlayıcılığı kalmaz. Zira inanmanın olmazsa olmazı hususundaki amelleri vardır. Bizim burada bahsettiğimiz inanç kendimizin mensubu saydığımız İSLAM DİNİDİR. Adımıza Müslüman denilmesidir. Ve bu durumda olmaktan da iftihar ve onur duymalıyız. Çünkü İslam’ın yeryüzüne Resul aracılığıyla inmesinden sonra diğer din ve inançlar batıl olmuş, sadece son din, son kitap ve son peygamber geçerli kılınmıştır. Allah-u Teala “Allah, Resulünü diğer bütün dinler üstün kılmak için, hidayet ve hak dini ile göndermiştir. İsterse müşrikler bundan hoşlanmasınlar der. ”(61/9)buyurmakta, inananlara sonsuz şeref ve izzet sahibi yapmıştır. Ve bu izzeti de “Ey iman edenler!Allah’a karşı gelmekten sakının ve hep doğru söz söyleyin ki, Allah da işlerinizi ve hallerinizi düzeltsin, günahlarınızı affetsin. Kim Allah’a ve resulüne itaat ederse, pek büyük bir mutluluk ve başarıya nail olur. ”(33/70-71)diyerek, Allah’a ve peygamberine itaat bağlamıştır. Peygamber (s. a. v. )uyarmayı da “Hakikaten, Allah’ın Resulünde sizler için, Allah’a ve ahiret gününe konuşmayı bekleyenler ve Allah’ı çok zikredenler için en mükemmel bir örnek vardır”(33/21)diyerek hayatımızı belli bir düzene koymamızı buyurmaktadır. Bu bir tavsiye ve Allah’ın yönlendirmesidir. İnancımızdan kaynaklanan onurumuzu korumak için. Onurumuzu korumak için Resulü örnek almamız. bir başka ayette; ”EY İMAN EDENLER!Allah ve Resul’ü sizi size hayat verecek hakikatlere davet ettiğinde O’na icabet edin. Bilin ki Allah insan ile kalbi arasına girer ve siz dönüp onun huzurun da toplanacaksınız (824)diyerek bu inançtan kaynaklanan mecburiyeti biraz daha keskin olarak bildirmektedir. Aslında söylemek istediğimiz, inanmak ve itaat etmenin mecburiyet sınırlarıdır. Çünkü inandım diyen hiç kimse sadece inandım dediğinden dolayı mesuliyetlerinden kurtulamayacaktır. Buna peygamber (s. a. v. )de dahildir. Şüphe yok ki, Allah hem sizin hem de benim Rabbimdir; öyleyse yalnızca ona ibadet edin. İşte doğru yol budur. (3/51)”Deki: Benim namazında her türlü ibadetlerim de, hayatımda ölümümde, Rabbi lalemin olan Allah’a aittir. Eşi ortağı yoktur O’nun Bana verilen emir budur. O’na ilk teslim olanda benim”(6/161-163)Yaratanın kendisine elçi ve uyarıcı olarak seçtiği peygamberler dahi inançlarının gereğini yerine getirmek mecburiyetindedir. Kaldı ki, O’na tabii olan bizler ne konumda olmalıyız. “Ben inandım”, diyen ve İslam dairesin de olduğunu söyleyen her şahıs kendiyle inancı arasında ki bağı kontrol etmeli, ne kadar bağlı olduğunu ve kendini inancın vecibeleriyle ne kadar meşgul ettiğini gözden geçirmelidir. İnanç sadece beyinlerde bir kavram, kalplerin temiz bölgelerinde saklanan bir duygu, cenazelerde hatırlanan bir ölüm, bayramlarda kutlanan bir tebrikleşme değildir. İmanın olmazsa olmaz kuralları, mecburiyetleri vardı. Bunlar iman ettiğini söyleyenlere, amel, hakikatleridir. İnandığımızı ve imanımızı ispat eden verdiğimiz sözden dolayı onurumuzu koruyan davranışlardır. Bizleri inanmayanlardan ayıran özelliklerdendir. Aksi halde, amelsiz Müslüman bir Katolik Hıristiyan’dan veya Yahudi’den farksızdır. Sadece Allah’a inandığını söylemek bir ayrıcalık değildir. Çünkü Hıristiyan ve Yahudilerde Allah’a inanıyor ve varlığını kabul ediyorlar. (23/84-85-86-87-88-89, 10/31) İman ettiğini ve İslam olduğunu söyleyen şahıslar, sözden eylene geçmek zorundadır. Çünkü İMAN sözle söylenip sonra da kenara konulacak kadar ucuz ve sıradan değildir. İman Müslüman olmaktan korkmamaktır ve inancını her yerde her fırsatta her ortamda haykırmaktır. Allah’a dayanıp güvenerek “Allah, iman edenlerin velisidir, onları karanlıklardan nura çıkarır. İnkar edenlerin ise velisi taguttur. Onları nurdan karanlıklara çıkarır…”(2/257)Müslüman olmak Allah’ın yardımına mazhar olmak, O’nun himayesine girmektir. Müslüman olmaktan korkmamak her şeyi kazanmaktır. İslam olduğunu söyleyip teslimiyetten kaçmak, dünya ve ahret yolunda zarar etmektir. ”Ancak tövbe edip halini düzeltip hakkı söyleyenler başka. Ben onları bağışlarım, çokça bağışlayan, tövbeleri çokça kabul olan Benim Ben!” Sosyal yapının bozulduğu ve dejenere olduğu çağımız da, tüm olumsuzluklara sahip insanların bile varlıklarını ispatlamak için gösterdikleri gayret, çaba ve enerji hat safhadadır. Düşünün, eş cinseller biz böyleyiz diye haykırıp demek kurabiliyorsa, ateistler inanmadığını haykırabiliyorsa, İslam’a hakaret eden bir çok yayın çıkabiliyorsa, sen, ben ve inananlar, yaratılış gayemize uygun olarak evrensel onur adına eden Müslümanlığımızdan korkalım. Neden namazımızı kılıp, orucumuzu tutmayalım. Neden kitabımızı okumayalım, okutmayalım. Niçin peygamberimi hayatını ezbere bilmeyelim. İman, mesuliyet, sorumluluk, mecburiyettir. Tüm kötülüklerin karşısında, onlarla mücadele etmek için, köklerini kazımak için dimdik durabilmektir. Müslüman, bu duruşun şahısta olan sıfatıdır. Benliğiyle, fikriyle, eylemiyle bütünleşmiş halidir. Bunun aksi durumlar, insanları evrensel dertlerle baş başa bırakıp kendimizin de dejenere olup kaybolmamızdır. Ya Müslüman olmaktan korkmayacağız. Çünkü “Allah iman edenleri hem dünya da hem de ahrette sağlam bir sözle destekler. Haksızlık edenleri şaşırtır. Allah dilediğini yapar. ”(14/27)yada yazgımıza razı olacağız. YAKUP DÖĞER | |
16 Şubat 2012, 20:48 | Mesaj No:19 |
Durumu: Medine No : 16666 Üyelik T.:
13 Şubat 2012 | ""Müslüman Olmak"" Allah-u Teâlâ şöyle buyuruyor: "Rabbinizden size indirilene uyun. Ondan başka dostlar edinerek onlara uymayın. Pek az öğüt dinliyorsunuz." (A’raf: 3) "Allah ve rasulü bir konuda hüküm verdiği zaman inanmış erkek ve kadın için işlerinde kendileri için seçim olması söz konusu değildir. Her kim Allah’a ve rasulüne başkaldırırsa, doğrusu apaçık bir sapıklığa sapmıştır." (Ahzab: 36) Rasûlullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem Veda hutbesinde şöyle demiştir: "Size iki şey bırakıyorum. Onlara sarıldığınız müddetçe asla sapıtmazsınız. Bunlar da Allah’ın kitabı (Kur’an) ve benim sünnetimdir." (Buhari, Müslim-Cem’ul Fevaid, c: 1 Kitap ve Sünnete Sarılma Bahsi) Rasûlullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyuruyor: "Arzusu benim getirdiğime tabi olmadıkça hiçbiriniz iman etmiş olmaz."(Müslim, Beyhaki) Rasûlullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyuruyor: "Kim bizim emrimize uymayan bir iş işlerse onun ameli geçersizdir."(Buhari, Müslim, Ebu Davud (Tac: c: 1 Kitap ve sünnete sarılmak bahsi) Nevevi kırk hadis) Allah-u Teâlâ, bizden istediği iman ve İslam’ı, bizden kabul ettiği ibadeti kitabında ve rasulunun sünnetinde açıklamış, buna ek olarak bu meselelerin, sahibi tarafından ihlaslı bir niyetle Allah-u Teâlâ için yapıldığıiddia edilse bile bu iki kaynağa göre olmaması halinde geçersiz ve batıl olduğunu bildirmiştir. [B]İşte Müslüman kitabından alıntı -Hak yayınları[/B] Bizim ibadetlerimiz ancak Allah dilerse kabul olur. Namaz ,oruç iyilik yapmak ibadet sayılır. İyilik yapmak iki türlüdür. 1.cisi Allah-ın emir ettiği iyiliktir. 2.cisi bizim kafamıza göre yaptığımız iyiliktir.Doğru olan iyilik Allah-ın emir ettiği iyiliktir. |
17 Şubat 2012, 14:47 | Mesaj No:20 |
Durumu: Medine No : 13038 Üyelik T.:
14 Aralık 2010 | Cevap: ""Müslüman Olmak"" Benim güzel kızım eline sağlık güzel bir alıntı olmuş.... İyilik yada kötülük yapmak insanın insiyatif kullanarak ortaya çıkardığı bir durumdur... İyiliğin yada kötülüğün sınırlarını tayin eden yüce Rabbimiz,şüphesiz biz kulları için en doğruyu en, en güzeli, en mükemmel bir şekilde bilendir... Fakat biz insanlar kendi iyimizi ve kötümüzü tayin etmeye kalkışarak maalesef haddimizi aşmışız.... Bak güzel kızım müslüman olmak dünyadaki tüm nimetlerden daha değerlidir... O yüzden müslüman dosdoğru olmak zorundadır.. Rasûlüllah (s.a.s): şöyle buyurmuştur... "Müslüman, diğer Müslümanların elinden ve dilinden emin oldukları kişidir." (Buhârî İmân, 3-4; Müslim, İman, 64-66) buyurmuştur. Fakaat biz başkalarına iyiliği emir edip kendimiz iyilik yapmazdak cenabbi Allah’ın şu ayetine muhatap oluruz... "Siz Kitab"Siz Kitab'ı okuduğunuz (gerçekleri bildiğiniz) halde, insanlara iyiliği emredip kendinizi unutuyor musunuz? Aklınızı kullanmıyor musunuz?" (2/Bakara, 44)
__________________ Kimin Ne Dediği Değil / Allah'ın Ne Dediği Önemli. |
Konuyu Toplam 1 Kişi okuyor. (0 Üye ve 1 Misafir) | |
Benzer Konular | ||||
Konu Başlıkları | Konuyu Başlatan | Medineweb Ana Kategoriler | Cevaplar | Son Mesajlar |
Irk Ayrımı /Mevlüt Hönül | Yitiksevda | Makale ve Köşe Yazıları | 4 | 08 Eylül 2021 09:08 |
Dinin Özü: Dua/ Mevlüt HÖNÜL | Mevlüt HÖNÜL | Makale ve Köşe Yazıları | 1 | 02 Mart 2015 18:53 |
Müslüman kanına susamış mezhepçı holıganlar./MEVLÜT HÖNÜL | Mevlüt HÖNÜL | Makale ve Köşe Yazıları | 3 | 26 Temmuz 2014 01:05 |
24 saat müslüman mıyız?? | Nesli_Nur | Makale ve Köşe Yazıları | 0 | 31 Aralık 2012 20:23 |
Müslüman onurlu kişidir. / Mevlüt Hönül | Mevlüt HÖNÜL | Makale ve Köşe Yazıları | 3 | 19 Aralık 2012 18:07 |
.::.Bir Ayet-Kerime .::. | .::.Bir Hadis-i Şerif .::. | .::.Bir Vecize .::. |
|