|
Konu Kimliği: Konu Sahibi KARAKÖSE,Açılış Tarihi: 03Haziran 2010 (22:34), Konuya Son Cevap : 30 Eylül 2010 (12:59). Konuya 7 Mesaj yazıldı |
| LinkBack | Seçenekler | Değerlendirme |
03Haziran 2010, 22:34 | Mesaj No:1 |
Durumu: Medine No : 5710 Üyelik T.:
18 Aralık 2008 | Müslümanlarda Evlilik Paradoksu/M.METİN ADIGÜZEL Müslümanlarda Evlilik Paradoksu/M.METİN ADIGÜZEL İslami ahlakın temel öğretilerinden biride evliliktir. Evliliğin gerekliliği konusunda Müslümanlar ittifak halindedirler. Ergenlik çağına gelmiş ve cinsel içgüdülerine hâkim olabilen her Müslüman genç için evlilik sünnet, cinsel içgüdülerine hâkim olamayanlar için ise farzdır. İslam, evlilik kavramını hayatın düzenleyicisi, günahların engelleyicisi, salih evlatların yetiştirilme mekânı ve insani bir hak olarak görür. Bir hak ve gereklilik olduğu içinde kolay kılınmasını ister ve kolaylaştırılmasını ısrarla öğütler. İslam’ın evliliğe bakışını uzun uzadıya anlatmaya gerek yoktur. Evlilik ekmek kadar, uyku kadar ehemmiyete haizdir. Bir şeyin çok önemsenmesi demek, ona ulaşılması için yapılması gerekenlerin mümkün olduğunca kolay şeyler olması demektir. Doğal bir ilke olarak önemsenen şeyin rahat elde edilmesi gerekir. İslam tavsiye ettiği her şeyi aynı zamanda kolaylaştırma yanlısıdır. Evlilik konusunda da bu böyledir. Evlilik için tek gereklilik nikâh akdinin yapılmasıdır. Yani evlilik ile nikâh aynı anlamlara gelmektedirler. Nikâh akdi için ilk ve en önemli şart karşılıklı anlaşmadır, yani evleneceklerin karşılıklı olarak birbirlerini evetlemeleridir. İkinci şart erkek tarafından kadına verilecek olan mehrin belirlenmesidir. Bunların dışında tavsiye hükmünde olan ve daha alt derecede yer alan öğütler bulunur. Bu öğütler; - Maddi, ilim, konum olarak vs. dengini tercih etme, - İslami ahlak ilkelerini yaşamına yansıtmış olanı tercih etme, - Güzellik yerine akıllı olanı tercih etme, - Alçakgönüllü, başkasına özenmeyen, tevekkül ehli, maddi imkânsızlıklara sabredebilen kişiyi tercih etme, - Çocuk eğitebilecek niteliğe sahip olanı tercih etme, gibi tavsiyelerdir. Görüldüğü üzere İslam’ın evlilikte aradıkları aklı başında bir insanın talep edebileceklerinden farklı değildir. Şimdi günümüz Müslümanına gelelim; —Günümüz Müslüman gençliği evliliğe ürkekçe yaklaşmaktadır. Bu ürkeklikte hem gençlerin hem de ebeveynlerin suçu vardır. Modern çağın gençliği, kendini tanımlamakta zorluk çekecek kadar olgunluktan uzaktır. Pozitif bilimi (pozitivizm) kendine bir rehber ve yol gösterici olarak seçmiş olan 20 YY gençliğinde erdemlerden söz etmek neredeyse imkânsızdır. Gençlik fizik, kimya, mühendislik, tıp gibi konularda kariyer yapmayı olgunluk sanmaktadır. Evvela şunu görmek gerekir ki, pozitif bilim sadece bir araçtır ve insana yaşamın ilkelerini açıklayamaz. Modern çağ, fenni bilimi haddinden fazla önemsemektedir. Oysaki erdem sözcüsü bilgeler karşısında modern çağ bilim adamlarının pek bir değeri yoktur. Müslüman gençliğini pozitif bilime biat etmeye zorlayanlar da ebeveynleridir. Anne babalar erdem öğretilerindense pozitivist öğretileri öğrenmeyi daha avantajlı görmekteler. Erdemsel öğretilerle fenni öğretilerin farklı şeyler olduklarını anlamak lazım gelir. Pozitif bilim hayatınızı kolaylaştıran araçlar üretebilir ama nasıl yaşayacağınızı öğretemez. Peygamberler de birer erdem tebliğcisidirler. Onları diğer erdem sözcülerinden ayıran yön ise öğretilerinin ilahi oluşudur. Peygamberlerin sözleri çok yönlüdür ve hayatın birçok alanını kapsar; buna karşın erdem sözcülerinde kısıtlı bir alana hitap vardır. Sonuç olarak İslam gençliğinin, pozitif bilimin bilim adamlarını, erdemsel öğretilerin bilgelerini ve peygamberleri tanıması gerekir. Kimin hayata ne verdiğini görmesi gerekir, aksi takdirde amaçlarla araçları birbirine karıştıracaktır. — Günümüzün kararsız İslam gençliği, kendi kararsızlığını tanışma sürecini uzatarak yenmeye çalışmaktadır. Kararsızlık görüşme süresini uzatmakla daha da artar ve çözümsüz soru işaretleri çoğaldıkça çoğalır. Tanışma sürecini çok fazla uzatmamalı, evlenme niyeti tükenmişse ya da hiç oluşmamışsa görüşmeye devam edilmemeli. Eğer dikkat etmezseniz, evlendikten sonra yaptığınız uzun süreli görüşmelerinizin her birinin içinizde bir keder oluşturduğunu fark edersiniz. Değerlendirmenin her aşamasında unutulmaması gerekir ki, insan kendisine benzettiği kişiye karşı bir his geliştirir, bu hisse sevgi denir. Kendisine benzemeyene karşı gelişen duygu ise nefsidir ve uzun süreli değildir. —Anne ve babaların cahiliye toplum aklına ya da kendi çıkarlarına boyun eğişleri ve çocuklarının evliliklerine bizzat en büyük engel oluşları çokça gözlemlenen bir harekettir. Bazen maddi çıkarlar, bazen toplumun gözünde farklı bir kişilik sergileme isteği ebeveynlerin dünyaya yönelip, Allahın emirlerini kulak ardı etmelerine sebep olabiliyor. Tarihte fakirlik evlilik engellerinden biri sayılırdı; günümüzde hayali adetler, yersiz masraflar fakirlikten daha büyük engeldir. Her evde bulunması gereken eşyalara ilaveten gerekli gereksiz bir sürü abuk zubuk eşya istenir, alınır ya da aldırılır. Evin büyük bir kısmı mobilya parçaları ile doldurulur ve insanın ruhunu sıkmaktan başka işe yaramayan bu malzemeler evliliği engelleyecek kadar vahim sonuçlar doğurabilir. Günümüzün sorunu maddi fakirlikten ziyade akıl fakirliğidir, inanç fakirliğidir. Tüm Müslümanlar bilirler ki, Allah evliliklerin kolaylaştırılmasını istemektedir. Ebeveynlerin altın, gümüş ya da mobilya gibi çamurdan heveslerini çocuklarının duygularına cellât etmemeleri gerekir. Vuslat arifesinde oldukça sıkıntılı bir süreç geçiren çocuklara, hiçbir anlam ifade etmeyen engeller çıkaran ebeveynler, çocuklarının kalplerinde çizilen portelerini düşünmelidirler. Çünkü zaman sürekli akıp gider ve her zorluk aşılabilir ama zorluk çıkaranlara duyulan kırgınlık silinmez, yıllar geçse bile. —Evlilik sonrası eşler anne ve babalarından koparak yeni bir aile oluştururlar. Bu oluşan yeni ailenin gerçekliği ebeveynler ya da akrabalarca idrak edilemeyecek olursa, eşler arasında sıkıntılı bir dönem yaşanır. Evlenenler her ne kadar anne ve babalarının çocukları olsalar da, bir taraftan da kendi çocuklarının ebeveyni ve kendi eşlerinin yoldaşı olduklarını bilmelidirler. Bu gerçeklik eşlerin etrafındaki herkesçe bilinmelidir. Aksi takdirde anne ve babalar sürekli eşlerin hayatını yönlendirmeye çalışacaklar, tatlı bir birlikteliğe tuz serpebileceklerdir. Buna karşın tatlarını bozmak istemeyen eşlerin ebeveynleri ile bağlarını koparmaktan başka çareleri kalmayacaktır. —Evlilik önce akli ve kalbi, sonra nefsi bir olaydır. Nefsin istekleri geçici oldukları için birinci dereceden önemsenmeleri evliliğin geçiciliğine sebep olacaktır. Günümüzde öncelikli ilgi alanı güzellik, yakışıklılık, para, şöhret, kariyer, Amerikan filmlerinde bol bol işlenen ne işe yaradığını hala anlayamadığım romantizm..vb. gibi nefsi değerler olmuşlardır. Bu yazdıklarımız elbette ki aranabilecek şeylerdir fakat bizim eleştirimiz sadece bu değerlerin aranması ve abartılmasınadır. Şöyle ki, islamın tercihte bulunmadan önce yapılmasını istediği öncül çözümleme, denkliği ahlaki bir çerçevede ele alma şeklindedir ama günümüz öncül çözümlemesi sadece nefsi bir çerçevenin kapsamındadır. Dolayısıyla böyle bir evlilikte ahlaki değerler görülmezken, nefsi sonuçlar ile karşılaşılır. Nefis tatmin bulduktan sonra evlilikte önemini yitirir. —Evlilikte denkliğin önemi henüz kavranamamıştır. Denklik her alanı kapsamalıdır. Evlilik danışmanlarının uzun öğütlerini bir kelime ise özetlersek, buna “Denklik ya da Benzerlik” ilkesi diyebiliriz. İnsan kendisine benzeyen şahsı daha çok sever. Kendisine benzeyenle daha uyuşumlu olur, kendisine benzeyenle daha rahat anlaşır ve daha mutlu olur. Evleneceğiniz kişiyi seçerken onunla benzeştiğiniz ve aykırı olduğunuz alanları çıkararak mükemmel bir çözümleme yapabilirsiniz. Günümüzde temel inceleme konuları spor, müzik, hobiler, fobiler, yemek vs olur. Denk olup olmadığınızı hobilerden, fobilerden öğrenemezsiniz. Belki inanç, ideolojik düşünce, eğitim ve aile anlayışı, maddi durum, sosyal hayatı değerlendiriş biçimi, siyasi tercih gibi konulardan öğrenebilirsiniz Düğünden önce her şey uyumlu görünebilir; aynı evi paylaşmaya başladıktan sonra denkliğin ne kadar büyük bir öneme sahip olduğu fark edilecektir. Denk olmayanlar nefsi isteklerin dışında bir şey paylaşamazlar, aykırılık zamanla nefsi istekleri de öldürecektir ve evliliği bitirecektir. — Nikâh akdi düğüne kadar geciktirilir. Mehir konusu ya açılır ya açılmaz. Nişan ve düğün törenleri ise çok abartılır. Düğün davetiyeleri çok süslenir ve en pahalısından bastırılır. Davetiyelerin üzerine ayet ve hadis yazılır. Davete herhangi bir şekilde icabet etmeyen olursa kayda geçirilir ve misilleme olarak onunda düğününe gidilmez. Kuaföre gidilerek afakî saç baş yapımı, boya küpüne dönmüş suratlar gibi İslami ahlak ile uyuşmayan eylemlere meyledilir. Bazen günlük hayatta örtülü olan bir kızın nişan ve düğün töreninde başının açık olduğunu ve bol makyajlı olduğunu görürsünüz. Eğer neden islamın ilkelerine ters hareket ettiniz diye soracak olursanız, insan evliliği hayatında bir defa yaşar cevabını alırsınız. Bizde diyoruz ki insan hayatının her anını sadece bir defa yaşar, bir defa yaşıyor diye hayatının her anında Allaha karşımı gelmesi mi gerekir. Gerçekte ise böyle bir hareket tarzı toplum aklı ile hareket edilmesinden kaynaklanmaktadır. Yani Allah yerine toplum tercih edilmektedir. —Takı türeni İslami ruha taban tabana zıt bir tören olduğu halde ısrarla yapılır. Takı törenine çok dikkat edilir, kalem kâğıt ve kamera hazır bulundurulur. Töreni sunan şahıs takı getiren herkesi ilan eder ve kayıtlara geçilmesini sağlar. Düğüne getirilen hediyeler gizlice takdim edilmeli, hediye kibir unsuru yapılmamalıdır. —Bazı damatlar nişan için(düğün içinde olabiliyor) ödünç bilezik alıp geline hediye olarak sunarlar ve sonraki gün sundukları hediyeleri geri alıp sahiplerine iade ederler. Müslüman unutmamalıdır ki, her şey insanın imkânlarına bağlıdır. Bir şey varsa vardır, yoksa yoktur. İmkânın elvermediği durumlarda hilelere başvurmak insanı çirkinleştirir. —Anne babayı üzmemek adına, onların tercih ettiği kişiyle evlenmeyi müstehap olarak görenler vardır. Her insan ayrı bir dünyadır, hiç kimse annesi ya da babası değildir, dolayısıyla duyguları da anne ya da babasının duygularıyla aynı olamaz. Evliliğin öncül araştırmasında büyüklerden faydalanılmalı ama nihai karar onlara bırakılmamalı. Büyüklerden faydalanılacak konu şudur ki, onlar maddi zevklerin pek bir anlam ifade etmediğini tecrübe etmişlerdir ve karakterleri daha kolay tahlil ederler. Nihai karar size ait olmalı ki, siz ne aradığınızı herkesten daha iyi bilirsiniz. —Kadın erkek eşitliği son 200 yıldır çokça tartışılan bir konu olmuştur. İslam kendi içinde kadın erkek ilişkisini sonuçlandırmışken, günümüz Müslümanı İslam ile materyalist ideolojiler arasına sıkıştığından eşi ile ilişkisinin nasıl olması gerektiğini hala çözememiştir. Bazı erkekler ev işlerinde, çocuk bakımında kadınlarına yardımcı olmayı bir düşüklük sayarlar. Üstelik aynı erkekler sohbetlerde Peygamberin ev temizlediğini, yemek yaptığını, hayvan sağdığını, kendi söküğünü kendi diktiğini, çocuk baktığını vs. bir övünç olarak anlatırlar. Yani söz konusu hareketler peygamber için bir övünçken günümüz erkeği için bir anda düşüklüğe dönüşüyor. Aynı şekilde bazı kadınlar feminist duygulara kapılıp hem kendi hayatını hem de eşinin hayatını zindana çevirebilmektedir. Bir zamanlar kadın erkek eşitliği kapsamında kadınlar kömür ocaklarında, inşaatlarda çalıştırılmışlardı ve eğlence dünyasında da erkeklerin oyuncağı haline getirilmişlerdi. Müslüman bu çelişkileri anlamlandıramayacağına göre terk etmelidir. Müslümanın unutmaması gereken şey kadın ile erkek arasındaki farkın hormonlara bağlı olduğudur. Fiziki, psikolojik, biyolojik vs. tüm farklılık hormonların farklı olmasından kaynaklanır. Hormonları farklı olan iki canlı eşit olamazlar; tıpkı asidik su ile bazik suyun eşit olamayışı gibi. Eşler birbirlerinin hormonsal yapılarını bilerek hareket ederlerse birbirlerini daha kolay anlarlar. —Evlilik üstüne birçok olumsuz söz vardır. Evliliğin bir kale gibi olduğunu içerdekilerin dışarı çıkmak istedikleri, dışarıdakilerin de içeri girmek istedikleri sözünü duymuşsunuzdur. Bu tür sözler insanın kendi oluşturduğu hayali sorunların sonucu olarak söylenmişlerdir. Eğer aklı başında insanlar gibi davranmayı başarabilirseniz, sizi ne toplum, ne ideolojiler, ne aileniz, ne akrabalarınız kısacası hiçbir şey mutsuz edemez. Şayet bir ailede mutsuzluk varsa eşlerden biri ya da her ikisi henüz olgunlaşamamıştır demektir. KARAKÖSE [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] |
Konu Sahibi KARAKÖSE 'in açmış olduğu son Konular Aşağıda Listelenmiştir | |||||
Konu | Forum | Son Mesaj Yazan | Cevaplar | Okunma | Son Mesaj Tarihi |
Müslümanlarda Din İşleri Müdürlüğü... | Makale ve Köşe Yazıları | KARAKÖSE | 0 | 1932 | 16 Mart 2012 16:51 |
Müslümanlarda Sahabe Paradoksu/M.METİN ADIGÜZEL | Makale ve Köşe Yazıları | Yitiksevda | 6 | 3293 | 03 Ocak 2012 11:45 |
Müslümanlarda Hadis Paradoksu/M.METİN ADIGÜZEL | Makale ve Köşe Yazıları | Medine-web | 22 | 9000 | 05 Ağustos 2011 10:04 |
Müslümanlarda Kuran Paradoksu/M.METİN ADIGÜZEL | Makale ve Köşe Yazıları | Medine-web | 23 | 10266 | 20 Temmuz 2011 10:29 |
Müslümanlarda İman Paradoksu/M.METİN ADIGÜZEL | Makale ve Köşe Yazıları | Yitiksevda | 4 | 2029 | 02 Mayıs 2011 10:36 |
26 Eylül 2010, 13:26 | Mesaj No:2 |
akıllı olun sakın evlenmeyin sonrasını siz düşünün benden tavsiye
__________________ Arkamızdan ağlayıpda zalimleri sevindirmeyin Kıyamımızı iyi anlayın ve bizden sonrakilere anlatın Şeyh Saide Palo | |
26 Eylül 2010, 13:42 | Mesaj No:3 |
Durumu: Medine No : 43 Üyelik T.:
03 Temmuz 2007 |
vay vay abilerimize bakın hele. siz sütten çıkmış ak kaşıksınız,sizde hiiiiç sorun olmaz.yağcılık yokkk.binlerce vaatleriniz hiç fos çıkmıyor. sizi gidi melekler siziiii. |
27 Eylül 2010, 00:56 | Mesaj No:4 |
Ferdi abi O resimdeki bana Muaviyenin Anası olan Hinduyu hatırlattı bir an Ama o resimdeki bayan ondan milyon kez üstündür ona hakaret etmiş gibi olmayayım o fotoğraf sahibi kimse ondan da özür diliyerek benzetme yaptım.
__________________ Arkamızdan ağlayıpda zalimleri sevindirmeyin Kıyamımızı iyi anlayın ve bizden sonrakilere anlatın Şeyh Saide Palo | |
27 Eylül 2010, 07:27 | Mesaj No:5 |
Metin abiden ALLAH raZı olsun daha bir çok kişinin nasıl ne şekilde oldugunu bilmedigi Peygamber efendimizin (s.a.v) sünneti olan evlilik konusuna değinmiş ALLAH razı olsun arkadaşlar her insanın evlilliği bakış açısı düşüncesi farklıdır her insanında düşüncesine saygı duyulmalıdır söyledigi sözden yazdıgı yazıdan onu kişiyi anlamadan dşünmeden idam edilmemelidir bu saygı ve hoşgörü cercevesinde yorumlarımza biraz daha dikkat edelim lütfen Selam ve Dua ile.....
__________________ her şeyin bir zamanı vardır sadece sabret.... | |
27 Eylül 2010, 10:40 | Mesaj No:6 |
Durumu: Medine No : 43 Üyelik T.:
03 Temmuz 2007 |
ferdi her kızı aynı kefeye sokma,genelleme yapma.kusursuz kız yoktur kusursuz erkek de yok.sanırım abartmada seni geçen yok.fotonda güzelmiş.eşin sırdaş ne şanslı imiş.sizden ebu bekir gibi görünüpte ebu leheb çıkan yokmu acep |
28 Eylül 2010, 23:15 | Mesaj No:7 |
Durumu: Medine No : 5710 Üyelik T.:
18 Aralık 2008 |
konumu dağıtmışsınız. ancak bende yazımın eksik çıkmış olduğnu farkettim ve tamamlama şansı bulmuş oldum.
|
30 Eylül 2010, 12:59 | Mesaj No:8 | |
Durumu: Medine No : 43 Üyelik T.:
03 Temmuz 2007 | Alıntı:
| |
Konuyu Toplam 1 Kişi okuyor. (0 Üye ve 1 Misafir) | |
Benzer Konular | ||||
Konu Başlıkları | Konuyu Başlatan | Medineweb Ana Kategoriler | Cevaplar | Son Mesajlar |
Müslümanlarda Cami Paradoksu/M.METİN ADIGÜZEL | KARAKÖSE | Makale ve Köşe Yazıları | 3 | 08 Ekim 2013 21:26 |
Müslümanlarda Nüfus Paradoksu/M.METİN ADIGÜZEL | KARAKÖSE | Makale ve Köşe Yazıları | 1 | 29 Aralık 2010 23:02 |
Müslümanlarda İdeoloji Paradoksu/M.METİN ADIGÜZEL | KARAKÖSE | Makale ve Köşe Yazıları | 3 | 09 Ekim 2010 23:41 |
Müslümanlarda Evlilik Yaşı paradoksu/M.METİN ADIGÜZEL | KARAKÖSE | Makale ve Köşe Yazıları | 1 | 01 Ağustos 2010 13:55 |
Müslümanlarda Kurban Paradoksu/M.METİN ADIGÜZEL | KARAKÖSE | Makale ve Köşe Yazıları | 0 | 03Haziran 2010 23:08 |
.::.Bir Ayet-Kerime .::. | .::.Bir Hadis-i Şerif .::. | .::.Bir Vecize .::. |
|