|
Konu Kimliği: Konu Sahibi neslihan,Açılış Tarihi: 23Haziran 2007 (22:05), Konuya Son Cevap : 06 Ocak 2012 (19:32). Konuya 41 Mesaj yazıldı |
| LinkBack | Seçenekler | Değerlendirme |
23Haziran 2007, 22:05 | Mesaj No:1 |
Büyük Günah İşleyenleri Tekfir Etmek Doğru mudur? şefaatim ümmetimden büyük günah işleyenleredir Tekfir; lügatta, kişiye küfür isnadında bulunmak, kafir olduğunu ileri sürmek anlamına gelir. Ehl-i Sünnet imamları, büyük günah işleyen kimseleri -işledikleri günahları meşru görmedikçe- mü'min kabul etmektedirler. Onun için mü'min kimse, işlediği günahtan ötürü -helal görmedikçe- tekfir etmemelidir. Allah-u Zülcelal, günahla meşgul olan mü'minleri tevbeye davet ederken, ayet-i kerimede şöyle buyurmaktadır: "Ey inananlar! Hep birlikte nasuh tevbe ile Allah'a tevbe edin." (Tahrim; 8) Eğer bu kimseler günahlarından dolayı kafir olsaydılar, Allah-u Zülcelal onları mü'minler diye isimlendirmez ve: "Ey Kafirler! Allah'a tevbe edin." derdi. Bunun gibi Adem aleyhisselam cennete girdiği zaman Allah-u Zülcelal onu malum ağaçtan menetmişti. Ne var ki Adem aleyhis-selam o ağacın yemişinden yedi. Bunun üzerine Allah-u Zülcelal: "Adem Rabbine karşı geldi de şaştı." (Taha;121) buyurdu. "Adem Rabbine küfretti." buyurmadı. Buradan da anlaşıldığı gibi, bir mü'min günahından ötürü tekfir edilemez. Bir kimse, birisine: "Sen kafirsin." veya "Filan kişi kafirdir." derse, şayet gerçekten kafir ise zaten mesele tamamdır. Yoksa o söz kendisine döner ve kendisi kafir olur. Nitekim Hz. Peygamber (S.A.V) hadis-i şerifte şöyle buyurmuştur:"Bir kimse bir kimseye "Kafir" veya "Allah'ın düşmanı" derse ve böyle olmazsa mutlaka o söz kendisine döner." (Buhâri,Müslim) | |
Konu Sahibi neslihan 'in açmış olduğu son Konular Aşağıda Listelenmiştir | |||||
Konu | Forum | Son Mesaj Yazan | Cevaplar | Okunma | Son Mesaj Tarihi |
HADİSLERLE İSLAMDA HOŞGÖRÜ VE KOLAYLIK | Hadis-i Şerif | Mihrinaz | 17 | 8476 | 04 Ağustos 2007 17:22 |
Konuşma Adabı | Adap-Edep-Ahlak | Mihrinaz | 19 | 10074 | 01 Ağustos 2007 19:05 |
Islâm Dininin Özellikleri Nelerdir? | Soru Cevap Arşivi | Medine-web | 10 | 5879 | 26 Temmuz 2007 21:49 |
...::: İHLAS :::... | Muhtelif Konular | EyMeN&TaLhA | 6 | 3988 | 14 Temmuz 2007 13:08 |
sünnet neden gereklidir(bir bakış açısı) | Hadis-i Şerif | neslihan | 5 | 3516 | 23Haziran 2007 23:10 |
23Haziran 2007, 22:55 | Mesaj No:2 |
Medineweb Site Yöneticisi Durumu: Medine No : 1 Üyelik T.:
14Haziran 2007 | RE: Büyük Günah İşleyenleri Tekfir Etmek Doğru mudur?
:2:haklısınız.çünkü büyük günah işleyen kimse kafir olsaydı ,yazdığın ayetler anlamsız olurdu.tekfir değil de fasık denilebilir.tekfir,yapılan günahın günah olduğunu inkar edilmediği sürece yapılamaz. ehli sünnetin görüşü budur. burada büyük günah işleyen kimse kafirdir diyen mezhepler de vardır.bu mezhepler bizi bağlamadığı için açmıyalım. ama bu demek değil ki,nasıl olsa dinden çıkmam diye günah batağına doğru batmak(Allah korusun)... her günah işlemekle küfre doğru bir adım atmaktır. paylaşımına ,ve yazılarınızdaki titizlik için teşekkür ederim. |
23Haziran 2007, 23:20 | Mesaj No:3 |
RE: Büyük Günah İşleyenleri Tekfir Etmek Doğru mudur? Bütün Âdemoğulları günahkârdır, günahkârların en hayırlıları ise tövbe edenlerdir.” (İbn Mâce, Zühd, 30) buyurmaktadır. Başka bir hadis-i şerifte ise Peygamber Efendimiz: “Eğer siz günah işlemeseydiniz, Allah sizi helak eder ve yerinize, günah işleyip, peşinden tövbe eden kullar yaratırdı.” (Müslim, Tevbe, 9, 10, 11) buyurmuştur. Yüce Allah kullarını tövbeye çağırmakta ve şöyle buyurmaktadır: “Ey müminler! Hepiniz toptan Allah’a tövbe ediniz ki, felaha edesiniz.” (Nur, 24/31) Başka bir ayette ise Yüce Allah, Peygamberine şöyle buyurur: “De ki: “Ey çok günah işleyerek kendi öz canlarına kötülük etmede ileri giden kullarım! Al lah’ın rahmetinden ümidinizi kesmeyiniz. Allah dilerse bütün günahları mağfiret eder. Çünkü O, çok affedicidir, merhamet ve ihsanı fazladır.” (Zümer, 39/53) Bu ayette Yüce Allah, Peygamberine, günahkâr kullara, Allah’ın rah metinden umut kesmemelerini söylemesini emrediyor. Çünkü çok bağışlayan, çok acıyan Allah, dilerse bütün günahları bağışlar. Bundan dolayı kullar, Allah’ın azabı gelmezden önce Allah’a yönelmeli, O’na teslim olmalı, şirki ve bütün günahları bırakmalıdırlar. Allah kalplerimizi günahlarla kararanlardan eylemesin.Allah faydalı ilimlerle uğraşanlardan eylesin bizleri... | |
14 Kasım 2007, 05:06 | Mesaj No:4 |
Cvp: Büyük Günah İşleyenleri Tekfir Etmek Doğru mudur?
insan için günah bırakın tekfir ilan etmeyi ilerlemesinde büyük pay sahibi bile olabilir. günah olacaktır.insanız, heran her günaha musaitiz. rabbimiz bizi bundan korusun. ama tövbe kapısı heran acıktır. rabbimizin rahmetinin sınırı yoktur. günah işlememeliyiz. ama işledikten sonra düşünmek anlamsız. ders alıp önümüze bakmalıyız bilgisizlik herşeye yol acabilir. kuranda en büyük günah olarak ve affedilmeyecek olarak şirk gösterilir. ama dünya hayatında kendini düzeltenler için korku yoktur. günah pişmanlık ve tecrübe olup ders veriyosa faydalı bir yönünü bile bulabilirsiniz. kimseyi tekfir etmeyiniz. rabbimin elindedir bu yetki. kişi ancak ederse kendisini eder tekfir. bunu unutmayın.! sevgi ile kalın | |
08 Nisan 2009, 11:46 | Mesaj No:5 |
Durumu: Medine No : 5998 Üyelik T.:
02 Ocak 2009 | Büyük günahlar nelerdir ve "Yedi Büyük Günah" hangileridir?
Büyük günahlar nelerdir ve "Yedi Büyük Günah" hangileridir? Alimler büyük günahların kesin bir sayısının olup olmadığında farklı görüşler serdetmişlerdir Çoğunluk, hadislerde verilen rakamların hasr/sınırlama ifade etmediğini söylemişlerdir Hadislere baktığımızda değişik zaman ve zeminlerde Hz Peygamber’in (sallallahu aleyhi ve sellem) 3, 5, 7 gibi rakamlarla büyük günahları sınırlandırdığını görürüz İmam Zehebi, büyük günahın tarifinden hareketle hakkında ayet ve hadislerde azap ve sakındırma vâki olan günahların tamamını tespit etmiş ve bunları rakam olarak 76’ya ulaştırmıştır alıntı
__________________ Söz işlemez yüreklere sükûtum dağlar gibi... |
09 Nisan 2009, 11:29 | Mesaj No:6 |
Durumu: Medine No : 5998 Üyelik T.:
02 Ocak 2009 | Büyük günah ve nikâh (Büyük günah işleyen birisi dînden çıkmış olur mu, evli ise nik)
Büyük günah ve nikâh “Büyük günah işleyen birisi dînden çıkmış olur mu, evli ise nikâhı düşer mi? Nikâh tazeletmesi gerekir mi?” Adına kebâir de denilen; adam öldürmek, kumar oynamak, içki içmek, anneye ve babaya âsi olmak, zinâ yapmak, iftirâ atmak, gıybet etmek, yalan söylemek, yalan yere yemin etmek, yalancı şahitliği yapmak, hırsızlık yapmak vs gibi büyük günahlar hiç şüphesiz hem toplum hayatı açısından, hem de kişinin îman ve ibâdet hayatı açısından çok vahim sonuçlar doğuran ve aynı zamanda seyyiât olarak da bilinen, kötülüğü herkesçe teslim edilmiş davranış şekilleridir Kimisi bazen bir aile fâciâsına, kimisi bazen bir toplumun top yekûn mânevî buhran ve mahviyetine kadar götüren, ama her birisi muhakkak fertlerin ahlâkî dejenerasyonuna sebep olan büyük günahların en ortak ve en dehşetli özelliği; her birisinde küfre gidecek bir yolun bulunması, tevbe ve istiğfar edilmediği takdirde bir mânevî yılan gibi kalbi ısırması ve kalbi siyahlandırmaya başlaması, hattâ siyahlandıra siyahlandıra tâ îmân nûrunu çıkarıncaya kadar kalbi katılaştırmasıdır Kalp günah işleye işleye letâfetini kaybettiği ve katılaştığı takdirde, günah yazan meleklerin varlığı kendisini rahatsız eder, Cehennem’in inkârına doğru içinde şeytânî bir vesvese ve meyil oluşmaya başlar Cehennemin olmadığına dâir içinde küçük bir şüphe belirse veya bir demagoji dinlese, büyük bir bürhan ve delil gibi sarılmak ister ve Allah muhafaza küfre kadar kendisini sürükleyebilir1 Fakat; büyük günah işlemiş olan birisi Allah’ın haram dediklerini haram olarak bildiği, öylece îman ettiği ve inkâra yeltenmediği takdirde mü’mindir; dînden çıkmaz; dinden çıkmadığı için nikâhı düşmez Nikâhı düşmediği için nikâh tazeletmesine gerek yoktur Çünkü nikâhı sahihtir Bu mes’ele geçmişte Mu’tezile mezhebi ile Ehl-i Sünnet mezhepleri arasında çok münakaşa konusu olmuş; Mu’tezile mezhebi, büyük günah işleyen birisinin îman dâiresinden çıkacağına hükmetmiş; ancak bu hüküm Ehl-i Sünnet mezheplerince eleştirilmiş, itibar edilmemiş, yanlış ve isâbetsiz görülmüştür Meselâ, İmam-ı Azam, Fıkhü’l-Ebsat adlı eserinde günah işleyenlerin kâfir olduğu idiâsını reddetmiştir Bedîüzzaman Hazretleri de, “Bir günah-ı kebîre ile îmandan çıkmadığı gibi; şems garbtan tulû etmediğinden tevbe kapısı açıktır”2 diyerek, Mu’tezile’nin hükmünün isâbetsiz olduğunu kaydetmiş ve günah-ı kebîre işleyenin nasıl mü’min kalacağını insanın fıtratına inerek îzah etmiştir Bedîüzzaman (ra) bu bağlamda, insanda hissiyât gâlip olsa aklın muhakemesini dinlemeyeceğini, heves ve vehmin hükmedeceğini; his, heves ve vehmin ise hâzır bir lezzeti Cennet’teki gâyet büyük bir mükâfâta tercih edeceğini; hazır bir sıkıntıdan, ilerideki Cehennem azabından ziyade çekineceğini; çünkü tevehhümün, his ve hevesin ileriyi görmediğini, nefis de yardım ettiği takdirde îmânın mahalli olan kalp ve aklın susacağını ve mağlup olacağını; şu halde büyük günahları işlemenin “îmansızlıktan” gelmediğini; his ve hevesin galebesiyle, aklın ve kalbin mağlûbiyetinden ileri geldiğini beyan ve ispat etmiştir3 Eskiden beri büyük günah işleyenlerin, ne olur ne olmaz diyerek nikâh tazeletme yoluna gitmeleri, Mu’tezilenin bu yanlış hükmünden, bir şuur altı tezahürü olarak kaldığı söylenebilir Ancak yanlış bir tezahür ve isâbetsiz bir hassasiyet olduğunu hemen belirtmeliyiz Çünkü nikâh irtidat ile, dinden çıkmak ile, küfre girmek ile, inkâr etmek ile düşer, âmennâ; ama inkâr etmedikçe günah işlemiş bir Müslüman dinden çıkmış olmaz ki nikâhı düşmüş olsun! Nikâhı düşmeyen birisinin ise nikâh tazeletmesine hiç gerek yok Yani onun mes’elesi eşiyle kendisi arasında değil; Rabb’i ile kendisi arasındadır Zâten bu kişinin içinde bulunduğu vicdan azabı ve kalbî muhasebesi de, inkâr etmediğinin, mü’min olduğunun ve kendisini îman ve İslâmiyet ölçüleri içerisinde sorguladığının delilleri değil midir? Bu durumda günahkâr bir Müslüman’ın nikâh tazeletmek yerine; tevbe ve istiğfara ehemmiyet vermesi, yaptıklarından gerçek mânâda pişman olması, kalben gerçekten nedâmet duyması, bir daha aslâ yapmayacağına dâir Cenab-ı Hakk’a söz vermesi, günahı kul hakkını içeriyor ise helâlleşmesi ve bundan böyle kötülüklerden uzak durması; kendisinin Cenab-ı Hak tarafından bağışlanması için önemli adımlardır Yoksa sadece yüzeysel olarak nikâh tazeletme yoluna gitmesi, kendisini bu günahtan arındırmayacağı gibi; bütün nazarlarını nikâhın selâmetine tahsis ettiği ve Allah’ın af ve mağfiretini unuttuğu için, daha vahim ve daha dehşetli bir hatâ içine düşmüş olacağını da, aslâ akıldan uzak tutmamalıdır Selâmlar Dipnot: 1- Lem’alar, s 15; 2- Hutbe-i Şâmiye, s 89; 3- Lem’alar, s 80
__________________ Söz işlemez yüreklere sükûtum dağlar gibi... |
11 Nisan 2009, 09:14 | Mesaj No:7 |
Büyük günah işleyen kâfir olur mu? Savaşırken ölen sarhoş şehid olur mu?
Büyük günah işleyen kâfir olur mu? Savaşırken ölen sarhoş şehid olur mu? CEVAP Ehl-i sünnete göre, amel, imandan bir parça değildir Bir mümin, çok günah işlese de kâfir olmaz, kâfir olmadığı için şefaate kavuşabilir Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki: (Büyük günah işleyenlere şefaat edeceğim) [Nesai, Tirmizi] (Şirk üzere ölmeyen her mümine şefaat edeceğim) [Buhari, Müslim] Peygamber efendimiz, günahkâr müminlere şefaat edeceğini bildirince Ebüdderda hazretleri, (Hırsızlar ve zina eden müminler de şefaate kavuşacaklar mı?) diye sual etti (Evet onlara da şefaat edeceğim) buyurdu (Hatib) Kur'an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki: (Allah şirki [küfrü, bozuk imanı] asla affetmez Diğer bütün günahları ise, istediği kimselerden affeder) [Nisa 48] (Ey günahı çok olan kullarım, Allah' ın rahmetinden ümidinizi kesmeyin! Allah bütün günahları affeder O, sonsuz mağfiret ve nihayetsiz merhamet sahibidir) [Zümer 53] İmam-ı Gazali hazretleri buyuruyor ki: Günah işleyene kâfir denmez Hadis-i şerifte buyuruldu ki: (Cebrail aleyhisselam bana dedi ki: "Ümmetine müjde ver ki, mümin olarak ölen herkes Cennete girer" Zina ve hırsızlık eden de Cennete girer mi dedim, "Evet" dedi Aynı suali üç defa sordum Üçüncüsünde ise "Evet zina ve hırsızlık eden mümin de [günahının cezasını çektikten sonra] Cennete girer" dedi) [Buhari, Müslim, Bezzar] Burada Ehl-i sünnet itikadı bildirilmiştir Günah hafife alınmaz Günahlar zehir gibidir Her günah Cehenneme götürür Ama zerre kadar imanı olan, sonunda Cehennemden çıkar Fakat içki içen, zina eden kimse, kolay kolay imanını muhafaza edemez Büyük günaha devam edenin kâfir olması kolaylaşır Günahkâr veya günah işlerken şehidliği icap ettiren bir sebeple ölen veya öldürülen mümin şehiddir İbni Abidin hazretleri buyuruyor ki: İşlediği günah sebebiyle ölen, şehid olmaz Günah işlerken, şehidliği gerektiren bir sebeple ölürse, Ahiret şehidi olur ve günahının cezasını da yüklenir Mesela, günah işlerken üzerlerine ev yıkılıp ölenler, şehid olurlar Fakat şarap içip çatlayan şehid olmaz Şarap içerken, zulmen öldürülen kimse şehid olur Çünkü, şaraptan ölmemiş, başka sebeple ölmüştür Fakat, şarap günahını da yüklenir Bir kimse, yol keserken boğulursa şehiddir İşlediği günahın cezasını da çeker Gasp edilmiş bir at üzerinde savaşırken ölürse, yahut günah işleyenlerin üzerlerine ev yıkılırsa şehid olurlar İşledikleri günahın cezasını da yüklenirler Hz Remlinin bildirdiğine göre, zinadan çocuk doğururken ölen kadın da şehid olur Fakat kadın, çocuğunu düşürmeye çalışırken ölürse şehid olmaz (Redd-ül muhtar, c2, s253) [İbni Abidin' in Türkçe tercümesine, şarap kısmını almamışlar Aslında vardır] Hanefi mezhebinin büyük âlimlerinden Hayreddin-i Remli hazretlerinin fetvası şöyle: Sual: Şarap içen kimse, sarhoş halde iken zulmen öldürülürse şehid olur mu? Cevap: Evet şehid olur Şarap içmek masiyet [günah] ise de, şehid olmaya mani değildir Çünkü şehidlik için, sarhoş olmamak ve masiyet içinde olmamak gibi bir şart yoktur (Fetava-i Hayriyye c1, s16) | |
14 Nisan 2009, 09:36 | Mesaj No:8 |
Durumu: Medine No : 7 Üyelik T.:
14Haziran 2007 | Büyük günah işleyen kimsenin iman durumu nedir?
İslâmî esaslara eksiksiz olarak inandığı halde, çeşitli sebeplerle, şirk, küfür ve münafıklık dışındaki büyük günahlardan birini işleyen kimse, işlediği günahı helal saymıyorsa mümindir Fakat büyük günah işlediği için ceza görecektir Ancak bu kimse için tövbe kapısı açıktır Yüce Allâh böyle bir kimseyi ahirette dilerse affeder, dilerse günahı ölçüsünde cezalandırır Cezasını çektikten sonra cennete girer
|
12 Aralık 2010, 16:37 | Mesaj No:9 |
şefaatim ümmetimden büyük günah işleyenleredir ve “Benim şefaatim ümmetimden büyük günah işleyenleredir.” (Buhârî, Rikak, 51) Peygamber efendimizin bu hadisini kurana uygun nasıl anlamalıyız ? Nasıl anlayabiliriz ? BAKARA 81: Hayır! Kim bir kötülük eder de kötülüğü kendisini çepeçevre kuşatırsa işte o kimseler cehennemliktirler. Onlar orada devamlı kalırlar. Allah zaten Büyük günahlar işlemedikçe kullarını af edeceği müjdesini veriyor. Bakara 81 ayeti açık ve net ki, suç batağına batanlar günahlarında sürekli ısrar eden ve ALLAHa devamlı isyan halinde olanlara çok büyük günahlar işleyenlere, günahlarından pişman olmayıp, tevbe etmeyenlere, ebedi sonsuz cehennem azabı hak görülmüşken, nisa, necm ve şura ayetlerinde ise bu büyük günahlardan kaçınanlara ve bu büyük günahları işlemeyip, sakınanlara Yani Günah batağına batmayanlara, günahları kendisini çepeçevre kuşatmayanlara, diğer günah ve kusurların bağışlanabileceği müjdesi verilmiştir Bu müjde af müjdesi ve cennet müjdesidir. ŞURA 37: Onlar, Günahın büyüklerinden ve tüm iğrençliklerinden uzak dururlar. Öfkelendikleri zamansa, affedenler onlar olur. NECM 32: Küçük günahlardan başka,suçların büyüklerinden ve çirkin şeylerden sakınanlara gelince: Şüphe yok ki Rabbinin yarlıgaması pek geniştir.......... NİSA 31: Size yasaklanan büyük günahlardan kaçınırsanız, sizin kusurlarınızı örteriz ve sizi 'onurlu-üstün' bir makama sokarız. BAKARA 81: Hayır! Kim bir kötülük eder de kötülüğü kendisini çepeçevre kuşatırsa işte o kimseler cehennemliktirler. Onlar orada devamlı kalırlar. Ayeti günahkar bir kulu tasvir ediyor, Nasıl bir günahkar kul ? Şöyle O kul ki günah çukuruna batmış, bu çukur kendisini çepeçevre sarmış, pek büyük günahlar işlemiş, İşlediği günahlardan pişmanlık duymamış, günahlarında israr etmiş, tevbeye yönelmemiş, kula ne şefaatçi çıkar ne de şefaat edilir. Hiç çıkmamak üzere cehennem ehlidir O. ÇÜNKÜ,Bunların kalpleri mühürlenmiştir. CASİYE 23- Ey Muhammed! Heva ve hevesini ilah edinen ALLAH'ın bir bilgiye dayalı olarak şaşırttığı, kulağını ve kalbini mühürlediği, gözünü perdelediği kimseyi gördün mü? Onu ALLAH'tan başka kim doğru yola eriştirebilir? Hala anlamıyor musunuz. Peki Günah batağına batıpta Büyük günah işleyenlerin günahı af olunmaz mı ? devamı var
__________________ EN BÜYÜK ALLAH BAŞKA BÜYÜK YOK. NE MUTLU MÜSLÜMANIM DİYENE | |
12 Aralık 2010, 17:03 | Mesaj No:10 |
ve “Benim şefaatim ümmetimden büyük günah işleyenleredir.” (Buhârî, Rikak, 51) Hadisi şerifi eksik verilmiştir. Çünkü, şefaat edecek olan peygamberin kendisi değil bizzat Allahtır.. De ki: Allah’ın dilemesi dışında ben kendime bile bir fayda ve zarar verecek durumda değilim.” (A’raf 7/188) Peygamber ancak Allahın izni ile ümmetine şefaat duasında bulunabilir. O halde yukarıdaki hadisi şerifi verdiği doğru anlamı ile şöyle düzeltebiliriz. ve “Benim şefaat duam ümmetimden büyük günah işleyenleredir.” (Buhârî, Rikak, 51) ZÜMER 43- Yoksa Allah’tan başka şefaatçiler mi edindiler? De ki: “Hiçbir şeye güçleri yetmese ve düşünemiyor olsalar da mı?” ZÜMER 44- De ki: “Şefaat tümüyle Allah’a aittir. Göklerin ve yerin hükümranlığı O’nundur. Sonra yalnız O’na döndürüleceksiniz.” Şefaati doğru anlamalı Allah katında kendisine şefaat izni verilenlerin durumu ve yetkileri, ödül törenlerinde ödülleri vermek üzere kürsüye çağrılan şeref konuklarınınkine benzemektedir. Ödülün kime verileceğini bilen ve belirleyen onlar değildir. Ancak bu merasimi tertipleyenlere göre onlar, şerefli, saygıya layık, büyük kimseler olduklarından kendilerine böyle bir imtiyaz verilmiştir. Allah katında şefaatlerine izin verilecek olanlar da Allah’a yakın ve sevgili kullar olacaktır. Şefaat herkesten önce Cenab-ı Hakk’ın kendi elindedir ve O’nun izni ve emri ile gerçekleşebilir. Şefaat etmesine izin verilenler kendi dilediklerine değil, yine Allah’ın dilediklerine şefaat imkânını bulabilir. Kulun günahını ancak Allah affedebilir. Ama bu affı, dilediği seçkin kullarının hatırı için yapmakla onların şerefini bütün mahşer ehline ilân eder. Bu mânâya en büyük mazhar Efendimiz’dir. Allah’ın O en sevgili kulu, mahşer meydanında Makam-ı Mahmud denilen ulvî bir makam sahibidir. Peygamber efendimiz ancak Allah’ın razı olduğu kimselere şefaat duası edebilecektir. Nitekim “Allah’ın huzurunda, O’nun izin verdiğinden başkasının şefaat duaları fayda vermez.” (Sebe, 34/23) “Göklerde nice melek vardır ki, Allah, dilediği ve razı olduğu kimseler için izin vermedikçe onların şefaatı ( şefaat duaları) hiçbir işe yaramaz.” (Necm, 53/26) ayet-i kerimeleri bu hakikati dile getirmektedir. devam edeceğim
__________________ EN BÜYÜK ALLAH BAŞKA BÜYÜK YOK. NE MUTLU MÜSLÜMANIM DİYENE | |
Konuyu Toplam 1 Kişi okuyor. (0 Üye ve 1 Misafir) | |
Benzer Konular | ||||
Konu Başlıkları | Konuyu Başlatan | Medineweb Ana Kategoriler | Cevaplar | Son Mesajlar |
Günah Nedir? | Emekdar Üye | İslami Kavramlar | 5 | 06 Kasım 2023 22:32 |
Müslüman'ın Mutlu Noeller Dilemesi Büyük Günah | nurşen35 | Gündem/ Manşetler | 1 | 27 Aralık 2018 10:16 |
Van'da büyük deprem 7.2 büyük yıkım | Esma_Nur | İslami Haberler | 24 | 24 Ağustos 2015 02:19 |
GÜNAH... | esracık | Kıssalar-Hikayeler-Nasihatler | 0 | 25 Mart 2010 12:58 |
Hutbe:Günah kavramı ve büyük günahlar | NUR | Tebliğ-İrşad-Vaaz-Hutbe-Nasihat | 0 | 31 Mayıs 2008 20:32 |
.::.Bir Ayet-Kerime .::. | .::.Bir Hadis-i Şerif .::. | .::.Bir Vecize .::. |
|