Çağda(ı)ş(ı) Ebu Leheb’ler /Mevlüt Hönül

[Mevlüt HÖNÜL]

Çağda(ı)ş(ı) Ebu Leheb’ler /Mevlüt Hönül

Ebu Leheb: (Alev Babası) Ebu Süfyanın Kız kardeşi Ümmü Cemil: (Ebu Lehebin Karısı) dikenli çubukları, çalıları getirip geceleyin Allah Resulünün geçtiği yolun üzerine atarak Yada gıybeti, dedikoduyu taşımasından dolayı ‘’İğrenç söylentilerin taşıyıcısı’’ Mustafa İslamoğlu hocamızın gıybeti ‘’İnsan Vampirler ‘’ olarak adlandırması bu tür kişiliklerin mahiyetini çok güzel izah etmektedir.

Ebu Leheb’in ‘’Elleri’’ toplum içerisinde zorba güç ve otoritelerin simgesidir. Bu aile ve çevresi Mekke’de var olan zorba anlayışların yöneticileri idiler. Servetlerinin ana membaı sömürerek mağdur ettikleri bireylerin malları idi. Sahip oldukları konum onları ayrıcalıklı kılmakta ve elleri (servetleri) ile diğer insanların davranış ve yaşam biçimlerini müdahale edecek konumda kendilerini hak sahibi görmekte idiler.


Zorba anlayışa sahip servet sahipleri, kendi otoritelerini hâkim kılma ve rahat yaşamlarına meşrutiyet kazandırma adına, her tür zorbalığı ve sömürüyü mazlumların haklarını ellerinden alarak yapmakta idiler. Bu vampir yönetim şekillerinin devamı olan günümüzdeki güç ve maddiyatı elinde bulunduran zihniyetler çağdaşlık adı altında sömürüye devam etmektedirler.

Bu sömürü taifesine karşı mazlum topluma değer veren dertleri ile ilgilenen ekmeğini paylaşan, kendileri ile aç kalan, kendileri ile üzülen/sevinen İmam (Önder) misyonunu yüklenen, topluma Rabb kavramının hakikatini öğreten Allah Resulü Muhammed (s.a.a) direnmeyi, ölümü kuşanmayı refah ve saadetin maddiyat ile değil bilakis ahlaki yapıya sahip olma ile elde edileceği hakikatini öğretmekte idi.


Sahip oldukları maddi imkanlar ile mazlum kesime hakim olamayacaklarını anlayan Otoriteler, her hususta söz sahibi oldukları toplumun üzerindeki hakimiyetlerini günden güne kaybetmekte idiler.

Bu mazlum taife birbirlerine güven vermek adına Mekke’de her tür zorbalığı/zulme karşı derin bir anlayış ile kavradıkları Rabb kavramı ekseninde kurtuluşun rehberi olan Kur’an ve Örneği, Allah Resulü Hz Muhammed (s.a.a) besledikleri sevgi ve güven sayesinde yeniden dirilen bir toplum olarak yerlerini almaya başladılar.

Günümüz çağdaş Ebu Leheb’lerinin lüks ve israf içinde yaşamlarına karşı, takınmamız gereken tavır iman sahiplerinin yaşamlarını hayatımıza aktarmak olacaktır. Müslümanlar bir bütünlük içerisinde, Kur’ani hakikatler doğrultusunda, Ümmet olma bilinci ile kenetlenerek zulüm ve sömürü odaklarına karşı bir bütün olarak karşı tavırlarını sergilemek zorundadırlar.

Müslüman sıfatı taşıyan toplum ve bireylerin bu güç sahiplerine yapmış oldukları yalakalıklar onları her daim beslemekte ve otoritelerine meşrutiyet kazandırmaktadır. Müslamanım diyenlere düşen görev onlara itibar etmemek düşünce ve eylemlerine karşı dünyalık olarak kendini satmadan dik duruşlarını sergileyebilmektir.

Bu güç odakları arasında, maddi imkanlara sahip olan/olmayan Müslümanlar! Çağda(ı)ş (ı) Ebu leheblere karşı, ilahi olanı elde etmek için tüm imkanlarını seferber ederek dünyevi servetleri sayesinde, başkaları tarafından beğenilme takdir edilme olgularını bir kenara bırakmalı, servetlerini asli olan hedef için kullanma yollarına harcamalıdırlar.

Günümüz Ebu leheb’lerinin ellerinden mallarını alsanız, onlardan geriye hiçbir şeyin kalmayacağını görürsünüz. Çünkü bu kişiliğe sahip olanların ilişkileri maddi manada var olan anlayışlar üzeredir. Dünyalık lüks/ihtişam içerisinde hayat sürdürüp, etrafındaki mazlum tabakayı görmeyen anlayış sahiplerinin, din simsarlıkları Hamdolsun anlayışını daraltarak sadece kendilerine verilenlere hamdolsun üzeredir.

Yoksa hamdolsun, Allah’ın bahşettiği nimetleri paylaşıyorum, vicdanen rahatım, Allah’ın kimini kimine yardım etmek için nimet verdiğinin bilincindeyim üzere olmalıdır. Çağda(ı)ş(ı) Ebu leheb’lerin düşünce sistemi paylaşımdan uzak, hep bana anlayışıdır.

Ramazan ayı içerisinde bulunduğumuz bu günlerde, acaba! kaçımız sofralarımızda fakirlere, miskinlere, mazlumlara yer açtık ve aşımızı onlarla paylaştık, iftar sofralarına kadar bulaşmış olan kapitalist düşünce sistemi içerisinde bu ve benzeri tüm tavır ve davranışlarımızı sorgulamamız gereklidir.

Günümüz dünyasında gerçek olanlar yalan, yalan olanlar ise gerçek gibi gösterilmeye ve sunulmaya çalışılmaktadır. İbadethaneler çoğalmış ama ibadet eden yok, ezanlar tüm aleme duyurulurken ezanın manevi ruhundan eser yok, yardımlar var gibi gözükür iken maneviyatsız riya kokan yardımlar.Cemaatler çoğalmış ama içi boş, Söylemler had safhada iken eylem yok.

Allah resulünün takipçileri olduklarını iddia edip, toplumsal bir sünnet eksikliği ile devam ettirilmeye çalışılan suni yaklaşımlar, insanlıktan habersiz, sevgi ve saygıdan mahrum mevki ve makam peşinde koşma ile meşgul olan anlayış sahiplerinin gayretleri, asla Allah resulünün öğretisi olamaz. Tam aksine Allah resulünün şiddetle kınadığı tavır ve davranışlardır.


Tebbet suresinde bizlere verilmek istenen mesaj, bu zengin ve azgınlaşan çağdaş Ebu leheb anlayışına sahip olan zümrelere karşı nasıl davranmamız ve birliktelik içinde olmamız gerektiği hususlarıdır.

MEVLÜT HÖNÜL
MALAZGİRT
01.09.2010
[Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...]