|
Konu Kimliği: Konu Sahibi Mevlüt HÖNÜL,Açılış Tarihi: 20 Mayıs 2012 (22:54), Konuya Son Cevap : 20 Mayıs 2012 (22:54). Konuya 0 Mesaj yazıldı |
| LinkBack | Seçenekler | Değerlendirme |
20 Mayıs 2012, 22:54 | Mesaj No:1 |
Durumu: Medine No : 18779 Üyelik T.:
20 Mayıs 2012 | ''O Yalnız yaşayacak, Yalnız Ölecek Yalnız Diriltilecektir."/ Mevlüt Hönül ''O Yalnız yaşayacak, Yalnız Ölecek Yalnız Diriltilecektir."/ Mevlüt Hönül Cundub bin Cunade bin Sekan lakabı Ebu Zer, Ebu Zer el-Gifari İslam'ı ilk kabul eden sahabelerden biri.Muhammed (s.a.a) kendisine Abdullah adını vermiştir. Beni Gıfar kabilesinden.Doğum tarihi bilinmemektedir. M.S. 652 yılında, Medine yakınlarındaki El-Rebeze çölünde sürgünde ölmüştür.Ebu Zer zahitliği ve aynı zamanda üçüncü halife Osman’a ve Emevi hizbinden zalim olan yöneticilerin adaletsiz tutumlarına karşı hakkı haykıran sessizlerin çığlığı olarak bilinmektedir. Ebu Zer, İslam peygamberi ile birlikte Mekke'den Medine'ye hicret eden Muhacir Müslümanlardandır. Ebu Zer, Dimaşk'ın çarşılarında insanlara şöyle seslenirdi: «Ey zenginler ve ey günahkar fakirler! O altını ve gümüşü biriktirip de Allah yolunda sarfetmeyenlerin cehennem ateşiyle yanıp kavrulacaklarma dair haberler vardır. Onların yüzleri, önleri ve sırtları bu ateşten demirlerle dağlanacaktır.» Ey iman edenler, gerçek şu ki, (yahudi) bilginlerinden ve (hristiyan) rahiplerinden çoğu, insanların mallarını haksızlıkla yerler ve Allah'ın yolundan alıkoyarlar. Altını ve gümüşü biriktirip de Allah yolunda harcamayanlar... Onlara acı bir azabı müjdele. (Tevbe/34) Ebuzerr emevi yöneticilerine karşı daima yaptıklarının gasp olduğunu ve Feyin yalnızca ALLAH’A ait olduğunun hakikatini Haykıran biri olarak Sürgünde Şehadete kavuşmuş biridir. Allah resulünün dahi lanetlediği mervan gibi birini vali yapan zihniyet sahipleri ile mücadele etmekteydi.O zihniyet sahiplerinin görüşü her şey devlet için Müslümanlara zorla dayatıldığı dönemde Ebuzerr her şeyin din için olmasını belirtiyordu.Ne yazık ki o yöneticiler saltanat ve rejimleri için ulul emr zihniyetini dahi kullanmaktan geri durmayarak saltanatlarına Meşrutiyet sağlam gayesi uğruna her tür hileyi yapmaktaydılar.Günümüzde aynı şekilde Müslümanlar üzerinden saltanat kuranlar bu zihniyetin temsilcileridirler. Kendi heva ve hevesleri uğrunda dini alet ederek devam etirmektedirler.sarıklı cüppeli takkeli hoca efendiler fasık olsalar dahi yönetimlere itaatin vacip olduğunu anlatarak halkı köleleştirmeye devam etmektedirler. Ayeti kerime bunu reddetmektedir. Ey iman edenler, Allah'a itaat edin; elçiye itaat edin ve sizden olan emir sahiplerine de. Eğer bir şeyde anlaşmazlığa düşerseniz, artık onu Allah'a ve elçisine döndürün. Şayet Allah'a ve ahiret gününe iman ediyorsanız. Bu, hayırlı ve sonuç bakımından daha güzeldir. (NİSA 59) Ebuzerr şu müthiş sözü o tür kesimlere cevap niteliğindedir. "Allah marufu emredip onu terkedene ve münker'den sakındırıp onu yapanlara la'net etsin..." Gençliği İslam dinini kabul etmeden önceki yaşamı hakkında çok az şey bilinmektedir.Ebuzerr çok ciddi bir genç adam, dünya nimetlerinden uzak ve İslam dinini kabul etmeden önce Sabii inancına sahip. Kabilesi küçük ve fakir olduğu için, Mekkeliler arasında yüksek bir mevkiye sahip değildi. Gıffar kabilesi, Mekke ve Medine'nin batısında kurulmuş olan Kinane kabilesinin bir koluydu Ebuzerr hakkında yaygın söylentilere göre kabilesinin geçim kaynağı bölgeden geçen kervanların soyulmasına dayanmış, ancak Ebuzerr çoban olarak fakir ama dürüst bir hayat sürdürmeyi tercih etmiştir. Mekke'de ortaya çıkmış yeni bir peygamberin haberini alır almaz, peygamberlik iddiasında bulunan bu kişiyi bulmak için Ebuzerr kardeşi ile birlikte Mekke'ye doğru yola koyulur. Hak dini arayan genç adam tereddüt etmeden yeni dini kabul eder ve vakit kaybetmeden o zamanlar putperest bir dinin merkezi olan Kabe'nin önünde yeni inancı hakkında şehadet getirir. Mekke müşrikleri kendisini döver. Kabilesine döndükten sonra, başkaların da İslam'ı kabul etmesini sağlamış ve İslam Peygamberi Muhammed'in (s.a.a) Medine'ye hicretinden sonra ya da Hicret'te onlara katılır. Resulullah’ın vefatından sonra başlayan Halifelik hususunda İmam Ali’ye sadık kalarak desteleyenlerin başında gelmektedir.Osman’ın hilafeti döneminde kendi akrabalarına verdiği destek ve makamlar beytülmaldan haksız dağıtımlara karşı durmuş bu davranışların İslam prensiblerine aykırı olduğunu haykırıyordu. Osman, İfrikiya Gazvesinden (27 h./647 m.) elde edilen ganimetten alınan Hums vergisinden kendisi gibi Emevi kabilesinden olan kuzeni Mervan bin el-Hakem'e 500.000 Dirhem, Haris bin el-Hakem'e 300.000 Dirhem ve Medineli Zeyd ibn Sabit'e 100.000 Dirhem verince, Ebu Zer Medine'de bu uygulamaya karşı çıkarak. Zenginlikleri biriktirenleri cehennem ateşini vaat eden Kuran ayetleri okuduğunda. Mervan bunun üzerine Ebu Zer'i Osman'a şikayet etmiş ve Osman Ebuzerr'i ikaz etmek amacıyla ona kendi hizmetçisi olan Natil'i göndermiştir, ancak Natil Ebuzerr'i ikna etmeyi başaramamıştır. Osman bir süre Ebuzerr'in muhalefetine sabretmiş, ta ki Ebuzerr halifenin huzurunda, halifenin beytülmal paralarını kullanma usulünü destekleyen Ka'bul-Ahbar'ı kızgın sözlerle aşşağılayana kadar. Bunun üzerine Osman Ebuzerr'i azarlamış ve kendisini Şam'a göndermiştir (Tabakatı İbni Sa'd C.4 S.228= Ed-Derecar’ür Rafia, S.231) Ebuzerr Şam'a sürgün edilir,tavizsiz duruşuna burda devam eden ve vali olan Emevi hanedanı Muaviye’nin kisrayı andıran yaşamını ve savurganlığını azgınlığını eleştirmesi, onun tekrar medineye geri gönderilmesine sebep olur.Muaviye Ebuzerr'i Medine'ye Osman'ın yanına göndermişti. Ebuzerr Medine'ye varıp da şehrin Sel' dağı eteklerine ulaştığını görünce. «Medine halkını büyük bir baskın ve sürekli anılacak bir harp ile müjdeleyin.» Osman'ın yanına vardığında Osman ona: «Bu Şamlılar senin dilinin uzunluğundan sözedip duruyorlar, sebebi nedir?» diye sorar. Bunun üzerine Ebuzerr’de olup bitenleri anlatır. Ancak Osman şöyle karşılık verir: «Ey Ebuzerr Ben ancak bana düşenleri yerine getirebilirim. Müslümanları da gayret sarfetmeye ve iktisatlı davranmaya davet edebilirim. Zühd ve takvaya bağlanmaları konusunda onları mecbur edemem.» Ebuzerr de bunun üzerine: «Maruf ile dağıtıp bilmen şekilde mallarını komşuya, akrabalarına, kardeşlerine infak etmedikçe zenginlerden razı olmayınız?» der. Orada bulunan Ka'bu'l-Ahbar şunu söyler: «Farzları yerine getiren kimse görevini yapmış sayılır.» Onun bu sözünü duyan Ebu Zerr başına bir darbe indirip kafasını yaralar ve: «Ey Yahudinin oğlu! Sana ne oluyor da burada laf söyleyebiliyorsun?» diye bağırır. Osman Ka'b'ın bu yaralanma işini kendisi yüklenir ve onun diyetini kendisi öder. Kendisi Şam'dan uzaklaştıktan sonra Muaviye onun ailesini de yanına göndermişti. Şam'dan ayrıldıkları sırada yanlarında bir adamın taşıyamayacağı kadar ağır bir torba vardı. Muaviye etrafındakilere seslenerek: «Bakınız, dünyada zühdden bahseden adamların yanlarında neler var.» demiş, bunun üzerine Ebuzerr'in hanımı: «Vallahi bunun içinde ne dinar var, ne de dirhem. Ebuzerr'in kendisine verilen maaştan kendi ihtiyaçlarımız için ayırdığımız birkaç kuruştan başka bir şey yoktur,» diye karşılık vermişti. (İbnü’l-Esir, El Kamil Fi’t-Tarih Tercümesi, Bahar Yayınları: 3/118-121.) Ebuzerr beytül malden yapılan haksız harcamalara karşı aynı tutumu sergileyince doksan yaşlarında Allah resulünün müjdesine mazhar olan bu kutlu şahsiyet rebeze’ye eyersiz bir deve üzerinde tek kızı refakatinde sürgüne gönderilir. Bu durum karşısında İmam Ali yapılan cezalandırmanın haksızlık olduğunu belirterek Ebu Zerr’e eşlik edip onun için halifenin yasağını çiğnemeyi göze almıştır. Ali bin Ebu Talib, kardeşi Akil, oğulları Hasan ve Hüseyin ve büyük sahabelerden Ammar bin Yasir Yönetimin yasağına aldırmayarak onu uğurlayan mümtaz şahsiyetlerdirler. Uğurlayanlar nehcül belağada Osman’ın Ebuzerr’i rebezeye sürdüğü zaman onu uğurlarken şöyle buyurmuşlardır. İmam Ali: Ey Ebuzerr,sen Allah ,için öfkelendin,bu yüzden onun lütfunu umansın,toplum dünyaları için senden korktu;sen ise dininden dolayı onlardan korktun.Senden korktukları şeyi bırak ellerine,korktuğun şeyi al onlardan.Onlara menettiğin şeye nede düşkündür onlar,seni menettikleri şeye ise hiç mi hiç meylin yoktur senin.Pek yakında bilir anlarsın,kim inkar etmiş kim kazanmış,kim ziyadesi ile hasede düşmüş. Seninle ancak hak eş-dost olur ;senden ancak batıl kaçar.Onların dünyasını sevseydin seni severlerdi onlar;onların dünyasından kendine bir pay ayırsaydın emin olurlar,sana aman verirlerdi onlar.. (Nehcül Belağa 182-183) Akil: Ne diyeyim ey Ebuzerr seni sevdiğimizi biliyorsun ve sen de bizi seviyorsun. Allah'tan kork, zira Allah korkusu selamettir. Ve sabırlı ol, zira sabır cömertlik demektir. Hasan bin Ali: Amca, Resulullah ile karşılaşacağın güne kadar sabret. O senden memnun olacaktır. Hüseyin bin Ali: Amca, Allah'tan sabır ve galibiyet dile. Ammar bin Yasir gözyaşı içinde: Allah seni öfkelendirenleri sevindirmesin. Sana sıkıntı verenlere de aman vermesin. Allah'a ant olsun! Onların dünyasını tercih etsene onlar sana aman vereceklerdir. Ve onların hareketlerinden memnun olursan, onlar seni seveceklerdir. Ebuzerr ağlayarak: Rahmet ehlinin fertleri, Allah'ın merhameti hepinizin üzerine olsun. Sizleri gördüğümde, Allah'ın resulünü hatırlıyorum. Ebuzerr, eşi ve kızıyla birlikte El-Rebeze çölüne gitti.Hz.Muhammed'in (s.a.a) sözlerini hatırlıyordu: Ebuzerr,Allah sana merhamet etsin. Sen yalnız yaşayacaksın, yalnız öleceksin, yalnız diriltileceksin ve cennete de yalnız gireceksin. Bu sözleri duyan Mervan uğurlayanlara halifenin sözünü tutmadıkları için söylendi,İmam Ali şiddetle onu susturdu. Hz.Muhammed (s.a.a) onun hakkında şöyle demiştir: "Ebu Zer ümmetimde züht ve dindarlıkta İsa ibn Meryem gibidir." Ebuzer, çok zahit birisiydi.sade yaşantısında Hz. Muhammed’e (s.a.a) uyuyordu,hiç bir zaman dünya ve onun güzellikleri onu etkileyemedi ve onu doğru yoldan hiç bir şey saptıramadı. Ebuzerr’e Allah resulünün söylemiş olduğu sözler onun her daim korkusuzca açık bir şekilde mücadeleci ruhuna güç katıyordu.Hakkı gizlemeyen ve korkusuzca haksızlıklara meydan okuyan bir yiğit sahabe neslinin iftihar tablosunun erlerinden olan Ebu zerr asla müslümanların mallarını haksızca yiyerek dağıtanlara baş eğmediği için baş kaldırmıştır . Vefatına yakın sırada kızına: «Kızım, dışarı çık ve bak, etrafta kimseler görüyor musun?» demiş, kızı: «Hayır görmüyorum» diye cevap verince: «Demek ki benim ölüm saatim yaklaşmış değildir» diye eklemişti. Bir müddet sonra tekrar kızına bir koyun kesip pişirmesini emreder ve şöyle der: «Beni defnetmek üzere gelenler son derece salih kimseler olacak. Onların hepsine şöyle dersin: «Ebuzer vefat etmeden önce, onu defnettikten sonra yiyip içmeden ayrılmamanızı dilemişti.» Koyunun, eti iyice kaynayıp pişince de kızına: «Bir daha bak bakalım, etrafta kimse var mı?» demiş, kızı bakıp geri geldiğinde: «Evet, ta oralarda bineklerine binmiş olan bir takım kimseler vardır.» diye karşılık verince de: «Beni kıbleye doğru yatır.» demişti. Kızı kıbleye doğru yatırınca: «Allah'ım! Senin adınla ve seninle birlikte; Resulullah (s.a.a)' in milleti ve dini üzerine» diye söylemiş ve gözlerini hayata yummuştu. kızı dışarı çıkıp bu gelenleri karşılamış ve onlara: «Allah sizden razı olsun, işte Ebuzerr burada vefat etmiştir» demiş, onlar da: «Nerede o?» diye sorunca yattığı yeri göstermişti. Gelenler: «Evet ne mutlu bir insandı o, bize her zaman ikramda bulunurdu.» demişlerdi. Bu gelenler arasında Abdullah b. Mes'ud da olup onu bu şekilde gördüğünde ağlamış ve şöyle demişti: «Resulullah (s.a.a) ne kadar da doğru söylemiş. Gerçekten Ebuzer tek başına vefat edecek ve tek başına dirilecek.» Arkasından Ebu zer’i yıkamış, kefenlemiş ve namazını kılıp defnetmişlerdi. Bu işleri bitirdikten sonra Ebuzerr'in kızı onlara: «Ebuzerr'in sizlere selamı var, Allah aşkına yemek yemeden ayrılmamanızı istemişti.» Onlar da bu söze uyarak yemek yemiş ve Mekke'ye giderken Ebuzerr'in çoluk çocuğunu yanlarında götürmüş ve Osman'a teslim etmişlerdi. Ebuzerr, vefat ettiği sırada onu defnetmek üzere oraya varan bu kafile, çadıra vardıklarında bir misk kokusu duymuş ve bunun nereden geldiğini onun kızından sormuşlardı. Kız şöyle demişti: «Ebuzerr vefat etmeden önce bana şöyle demişti: «Ölen insan etrafa biraz koku yayar. Beni defnetmek üzere gelecek olanlar bu kokuyu duyarlarsa yemek yiyemezler. Ben öldüğümde suyun içine biraz misk koy, üzerime ve çadıra sür.» Ebuzerr'in davası Muaviye gibi kisra yaşantısı süren yeşil saray sahiplerinin, müslümanların mallarını haksızca gasp etmelerine karşı idi.Günümüz islam aleminde bu kisra yaşantısı ile mazlumların hakkını yiyen yönetimlere karşı Ebuzerrlerin duruşunu sergileyen muvahhid duruşlu kişiliklere kavuşma ümidi ile..... (İbnü’l-Esir, El Kamil Fi’t-Tarih Tercümesi, Bahar Yayınları: 3/138-139.) MEVLÜT HÖNÜL [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] MALAZGİRT 12/04/2010 |
Konu Sahibi Mevlüt HÖNÜL 'in açmış olduğu son Konular Aşağıda Listelenmiştir | |||||
Konu | Forum | Son Mesaj Yazan | Cevaplar | Okunma | Son Mesaj Tarihi |
Seküler Cemaat-Tarikatlar ve Modern Kölelik | Makale ve Köşe Yazıları | AlimOğlu | 47 | 20914 | 16 Eylül 2016 00:11 |
Akletmez misiniz? Mevlüt HÖNÜL | Makale ve Köşe Yazıları | Mevlüt HÖNÜL | 0 | 2627 | 18Haziran 2016 02:59 |
İRTİCA’YA KARŞI İSLAM / Mevlüt HÖNÜL | Makale ve Köşe Yazıları | Yitiksevda | 4 | 2234 | 22 Şubat 2016 23:34 |
Mü’min Kime Derler? /Mevlüt HÖNÜL | Makale ve Köşe Yazıları | Mevlüt HÖNÜL | 0 | 1862 | 26 Ocak 2016 23:38 |
Allah’ın Hükmüne Meydan Okuyanlar/ Mevlüt Hönül | Makale ve Köşe Yazıları | 3 | 2335 | 10 Mayıs 2015 23:35 |
Konuyu Toplam 1 Kişi okuyor. (0 Üye ve 1 Misafir) | |
Benzer Konular | ||||
Konu Başlıkları | Konuyu Başlatan | Medineweb Ana Kategoriler | Cevaplar | Son Mesajlar |
Yalnız Sana ibadet Eder ve Yalnız Senden Yardım Dileriz" in Mertebelerine Dönüş | YaŞuHa | Allah(c.c) | 1 | 29 Ocak 2023 23:53 |
Sinsi Plan; "Yalnız Kur'an"/Muhsin Arslan | Muhsin Arslan | Muhsin Arslan | 22 | 21 Mart 2015 15:29 |
Kul Ölünceye Kadar "Yalnız Sana İbadet Ederiz" in Lüzumu | YaŞuHa | Allah(c.c) | 0 | 17 Kasım 2011 12:48 |
Yalnız değilsiniz | NİLGÜN YAZAR | Makale ve Köşe Yazıları | 2 | 14Haziran 2010 00:54 |
Yalnız kur'an demek/Mevlüt Hönül | Mevlüt HÖNÜL | Makale ve Köşe Yazıları | 5 | 05Haziran 2010 01:49 |
.::.Bir Ayet-Kerime .::. | .::.Bir Hadis-i Şerif .::. | .::.Bir Vecize .::. |
|