|
Konu Kimliği: Konu Sahibi Mevlüt HÖNÜL,Açılış Tarihi: 18 Ekim 2012 (16:24), Konuya Son Cevap : 18 Ekim 2012 (16:24). Konuya 0 Mesaj yazıldı |
| LinkBack | Seçenekler | Değerlendirme |
18 Ekim 2012, 16:24 | Mesaj No:1 |
Durumu: Medine No : 18779 Üyelik T.:
20 Mayıs 2012 | Allah'a Dost Olanların Düşmanı Emevi-Abbasi İktidarları / Mevlüt Hönül Allah'a Dost Olanların Düşmanı Emevi-Abbasi İktidarları / Mevlüt Hönül Emevi ve Abbasi hunharlarının dönemi anlaşılmadığı müddetçe Dinin özüne varmak imkânsızdır varılsa dahi şüpheler çok fazla olur. Emevi iktidarlarının genel yapısı Zulüm ve dehşet saltanatıdır. Muaviye ile başlayan bu süreç içerisinde Allah resulünün seçkin sahabelerinden tutun Ehlibeytine kadar binlerce İman sahibi Katledilmiş, sürgün edilmiş, hunharca Şehid edilmişlerdir. Harre katliamı bu hunhar saltanatın doruk noktası olmuştur. Mekke’yi taşlatan Sahabe kadınlarına tecavüz eden hamile bayanların karınlarını yaran bir soydan söz ediyoruz. Mekke Müşrikleri görünürde olsada bunların Fikir babası Hindu’dur. Müslüman toplumun çoğunluğuna rağmen özgür iradelerine vurulan pranganın başlangıç dönemi Emevilerin Hilafeti saltanata/Kisralığa dönüştürmesi iledir. Bu süreçte kargaşa, savaşlar kalplerin kin ile dolması adaletsizlikler haddinden fazla olmuştur. Hz Ömer döneminde daha sonradan Halife Osman döneminde fitne hareketlerini had safhaya taşıyacak olan TULEKA adındaki kesime verilen emeksiz gelirler kesilmekte ve sebep olarak ne kadar verilirse verilsin bunların kalplerinin İslama ısınmayacağını geniş ufku ile idrak eden Hz Ömer’in adaleti olmuştur. Allah resulünün Huneyn gazvesinde onun safında olmalarına rağmen Allah resulünü yalnız bırakan kesimdir. Savaş esnasında Allah resulünün yanında duranlar Ensar idi.Savaş bittiğinde Muzaffer bir şekilde dönen Allah resulü Ganimet olarak elde edilen gelirleri Muhacir ve Tulekaya dağıtınca Ensar serzenişte bulunur ve Biz zorlu anda senin yanındaydık derler Allah resulü ne mutlu size ki siz Allah resulü ile döndünüz diğerleri ise Dünya malı ile döndüler! Tuleka Mekke’nin Fethi esnasında esir muamelesi görmesi gereken lakin Allah resulünün azad ettiği kesimdir Başları Süfyan ve Hindu’dur. Muaviyeyi yerlere göklere sığdıramayan hatta yeri geldiğinde Şia’ya muhalefet olsun diyerekten Yezite (l.a) Rahmet okumaktan geri durmayanlarıda biliriz. Çünkü onların nezdinde Sayın Hz efendileri Muaviye erişilmez bir mümtaz! Şahsiyettir. Katilleri kutsayan anlayış sahipleri her zaman Katillerin Din adı altında oluşturdukları yalanlar üzere bir inanç ile hareket ederler. Emevi zorbalarının gelenek haline getirdiği zulüm ve ahlaksızlık ne yazık ki Emevi güdümünde olan Mollalar tarafından dinleştirilerek Ümmetin akaid kitaplarına kadar sokulmuştur. Örnek: ‘’Halife-Sultan, zulüm ve ahlaksızlık gerekçesiyle de azledilemez. ( Akaidun Nesefi ve Onun Şerhi Olan Akaidu Teftezani ) Ne yazık ki belli kesimlerce kutsanmış olan Ehli Sünnet kavramının akaid kitaplarında Kur’an’a aykırı görüşler dinselleştirilmişçesine asırlardır okutulmakta ve bu görüş benimsenmekte. Ehli Sünnet kavramı içerisinde asla görmediğim İmam Ebu Hanife İmam Şafii İmam Malik İmam Ahmed Bin Hanbel hariçtir.Çünkü saymış olduğum Ulema Allah’ın dini için Şahadet şerbetini için Muvahhid âlimlerdir. İmam Ebu Hanife: Zulüm ve ahlaksızlığa bulaşmış sözde halife ismini taşıyanlara karşı onurlu bir duruş sergilemiş ve böylelerinin azlini dahi kabul etmeyip, kılıç ile indirilmesini haykırmıştır. Emevi hanedanlarından olan Halife Osman’ın seçkin valilerinden anne bir kardeşi olan Velid bin Ukbe sabaha kadar içki içen eğlenen bir kişi iken sabah namazında ‘’Size namazı ben kıldıracağım, emir benim’’ diyerek cemaate baskı yaptığı ve layık olmadığı bir konumda talan siyasetini yürütmüştür taki azledilene kadar. Muaviyenin zorba siyaseti ile biat topladığı Yezit Peygamber evlatlarını katlettirip bununla övünecek kadar aşağılık bir insan idi. Zalim sultanlar bunla bitmemekte. Velid bin Yezit Kabenin damında şarap içmeye and etmiş bir azgın ve Kur’ana saygısızlığını Kur’anı oklar ile parçalatma ve alay etme ile devam ettirmiştir. Dedesi Muaviyenin siyasetini elden bırakmamıştır. Tarihi vesikalarda şöyle geçer: ‘’Ey Kur’an! Mahşer günü Rabbinin huzuruna çıktığında, Velid beni parça-parça etmişti dersin olurmu?’’ (Diyarbekiri Tarihu’l Hamis) Emevi Arapçılığının yerine Abbasi Arapçılığını getiren Abbasilerin Emevi zalimlerinden alt kalır yönleri yoktur. İki kesiminde bu düzeni ayakta tutmada dayanak olarak kullandıkları dini kılıfın başında şu gelmekte idi: ‘’Halife-Sultan, ahlaksızlık ve zulüm gerekçesiyle bile azledilemez.’’ Bu anlayışa karşı Peygamber evlatlarının yanında duran fıkıh otoritelerinin başında İmam Ebu Hanife gelir. Kendi zulüm ideolojilerini insanlara dayatmak adına Allah resulünün sünnetini uygulamalarını hiçe sayan zalimler. Cuma Namazından sonra okunan hutbeyi dahi öne alacak kadar ileri gitmişlerdir. Çünkü onların özellikle Muaviye döneminin hutbelerinde İmam Aliye Lanet okutulmakta ve cemaate zorla âmin dedirtilmekte idi. Ahmed bin hanbel bu haberi kendi eserlerinde nakletmiştir. Zulüm ideolojilerini yaymanın en güzel mekânı olan ibadethaneleri ibadet mekânlarında ziyade beyin yıkama ocaklarına dönüştürmüşlerdir. O devrin ünlü Fakihlerinden Şa’bi’nin şu sözü Mevali kesiminin yaşadığı ikileme örnektir. Mevali kesim Emevi Camilerini ibadet mekânı olarak kullanmadıkları şu sözler ile açıkça beyan edilmektedir. ‘’Öyle bir zaman geldi ki, benim için şu Kufe Mescidinden daha sevimli bir mekân kalmadı. Oysa bugünün çöpçüleri bile bu mescitten daha hayırlıdır.’’ ( İbn Sa’d 6/175 Cahız El Beyyan ve’t Tebyin 2/69 İbn Abdrabbih, el ıkdü’l ferid 2/478 ) Emevi saltanat ideolojisini dayatma adına Cemaatle kılınan namazın tek başına kılınan namazdan ‘’Yetmiş kat fazla sevap’’ olduğuna dair uydurmalar ile dini bir emir gibi lanse etmeleri beyin yıkama formüllerinin daha etkili olmasına sebep olmuştur. Bu rivayetin uydurma olduğunu ispat etmemiz lazım çünkü Kur’an buna onay vermemekte ve evlerimizi kıble gâh ibadethaneye çevirmemizi emrediyor. Biz de Musa ile kardeşine: "Şehirde halkınız için bazı evleri sığınak edinin" diye vahyettik "ve (onlara deyin ki) 'Evlerinizi ibadet yerine dönüştürün ve namazda devamlı ve kararlı olun! Ve (sen ey Musa!) inananları (Allah'ın yardımıyla) müjdele!" ( Yunus-87 ) Şimdi birileri bu Ayet Musa (a.s) ve kavmi ile alakalıdır diyebilir. Lakin Namaz Farziyeti Tüm Peygamberler ve kavimleredir. Emirleri İnsanlığın tümünedir. Lakin Cuma Namazları cemaatin kalabalık olması tüm namazlar için aynı değildir. Fakih âlimlerimizin içtihadı ile üç kişinin bulunması cemaattir. Esas olan kalabalık değildir. Cuma namazı hususunda yapılan tahrifatlar delilleri ile Emevi ve Abbasi Zalimlerinin Allah’ın dini hususunda Kuran’a ilişemedikleri ve Tahrif edemeyeceklerini iyi bildikleri için ellerinde kalan en büyük koz Hadis adı altında Allah resulüne ait olmayan uydurmalar ile nasıl alt üst ettiklerini belgeleri ile verecem. Binlerce İnsanın kanını döken namuslarına dil uzatan Allah resulünün ciğerparelerini insanlık dışı uygulamalar ile katleden (Şehid) Emevi hunharlarını aklayanlar iş işe geldiğinde ise bu hunharlıkları aklar ve kimseyi beğenmez İmam Hasanı Hüseyini Aliyi daha çok sevdiklerini Muaviye ve yardakçılarının mikropluklarını dökenleri ise Cem evlerine hapsederek damgalamaya çalışırlar Onlara ancak duacıyım Hakikate kapalı olan kalp gözlerinin açılması için. Merhum Mehmet Akif Ersoy Üstadımın Şu dizeleri Zalimlere ithaf olsun… Zulmü Alkışlayamam Zulmü alkışlayamam, zalimi asla sevemem; Gelenin keyfi için geçmişe kalkıp sövemem. Biri ecdadıma saldırdı mı,hatta boğarım!... -Boğamazsın ki!-Hiç olmazsa yanımdan kovarım. Üçbuçuk soysuzun ardından zağarlık yapamam; Hele hak namına haksızlığa ölsem tapamam. Doğduğumdan beridir, aşığım istiklale; Bana hiç tasmalık etmiş değil altın lale! Yumuşak başlı isem, kim dedi uysal koyunum Kesilir belki, fakat çekmeye gelmez boyunum! Kanayan bir yara gördüm mü yanar ta ciğerim, Onu dindirmek için kamçı yerim, çifte yerim! Adam aldırmada geç git, diyemem aldırırım. Çiğnerim, çiğnenirim, hakkı tutar kaldırırım! Zalimin hasmıyım amma severim mazlumu... İrticanın şu sizin lehçede manası bu mu? Mehmet Akif Ersoy Emevi İktidarlarının kendi ideolojilerini dayatma anlayışı arasında İnsanlar büyük çoğunlukta bir araya geldiği Cuma namazları hususunda yaptıkları tahrifatlar… Hutbenin Cumanın farzı olmadığını Öncelikle Onurlu duruşu ile Zalimlere meyletmeyen ve yaşadığı gibi vefat eden Muvahhit âlim Hasan El Basrinin görüşünün geçtiği kaynağı verelim: Cuma namazının hükümlerini belirleyen Kur’an ayetlerinde Hutbe diye bir yükümlülüğe değinilmemektedir. (Kal’aci, Fıkhu’l Hasan El Basri 1 379-380) Cuma hutbelerinin Farz olduğu hususunda dayatma Emevilerin beyin yıkama taktiği olarak İnsanların hemen hepsinin iştirak ettiği Cuma namazının esaslarından/Farzlarından gösterme sureti ile Fıkıh kaynaklarına aktardıkları bir dayatmadır. Farziyeti olmayıp Allah Resulünün Cuma namazından sonra Müminlere irşadı toplumsal sorunlara çözüm siyasi hususlarda fikir alış verişidir. Allah resulünün uygulaması Bayram namazlarında uygulanan Namazdan sonra okumadır. Hutbelerin Cuma Namazından öne alınması Emevi bidatıdır Hutbeler üzerinde yapılan tahrifata Hanefi Fakihi Serahsinin eseri El Mebustan bakalım. ‘’Allah resulü ve Dört halife döneminde Hutbeler namazdan sonra okunurdu. Emeviler bunu namazdan önceye aldılar. Çünkü onların hutbelerinde helal olmayan şeyler söylenirdi. Halk bunları dinlememek için namazdan sonra camiyi terk ederlerdi. Hutbeyi Farz olan namazdan önceye aldılar ki halk onları mecburen dinlesin. (Serahsi El Mebsut 2/37) İbn Kesir Cuma suresini açıklayan bölümünde Kütübü Sitteden Ebu davuda dayanarak bildiriyor: Allah resulü Hutbeleri Cuma namazından sonra okurdu. ( İbn Kesir Tefsir Cumu’a ayet 11. 4-367-368 ) Sahabe neslinden Emevi hunharlarının yaptıklarını iyi bilenler Emevi zihniyetinin hâkim olduğu camilerde cemaate katılmazlardı. Enes Bin Malik’in tavrı ve duruşu çok önemli bir konuma sahiptir. Enes Bin Malik’e neden Cemaate gitmediği sorulduğunda şu cevabı verir. ‘’Emevilerin yozlaştırmadığı bir tek şu namaz kalmıştır. Nihayet onu da yozlaştırdılar. Allah resulü Muhammed (s.a.a)’in bize öğrettiği namazla bu emevilerin namazları aynı değildir. Emevi ve Abbasi İktidarlarının, Ehl-i Beyt’e karşı yapmış oldukları Katliamlar Şianın gelişmesine en büyük katkıyı sağlamıştır. Bu gelişme süreci, İmam Ali ile başlayıp her zaman diliminde zulme boyun eğmeyen yiğitler kervanı ile devam etmiştir. Kıyam hareketlerinde en önemli husus Muhammedi İslam’ın yok sayılıp yerine kendi heva ve heveslerinin ürünü olan Kavmiyetçi anlayışları hakim kılmak isteyen Zalim otoritelere karşı olmuştur. İmam Hüseyin ve yarenleri, tarihte Allah’ın emirlerine şahidlik yapan ataları gibi zalim idareye boyun eğmemiş, üzerlerine düşen görevi Onur, Şeref ve İman bilinci ile ortaya koymuşlardır. Halife Osman’ın Şahadetinden (katilleri kendileri olmalarına rağmen) sonra kendi karakteristik yapılarını en azgın şekilde ortaya koyanların yapmış oldukları katliamlar kerbela, harre. Tarih sahnesinde Muhammedi örnekliği ortaya koyan İmam Hüseyin ve bir avuç yareni karşısında ciğer yiyen hindunun torunu ve hunhar katiller ordusu! Allah resulünün Raşid Halifeleri olan Hz.Ebubekir, Ömer, Osman ve Ali’nin ebedi aleme irtihalleri Muaviye’nin yönetimi gasp etmesi neticesinde, saltanat ve asabiyeti yeniden doğurmuştur. Muaviyenin icraat ve katilliklerini sayma gibi işler ile uğraşmak istemiyorum. Hasan’ın ve Hüseyin’in Babası Dedesi ve Annesi ile o güruhu karşılaştırmak bile en büyük hakaret olur. Muhammedi İslam’ın temsilcileri olan İki kardeşten, İmam Hasan’ı zehirleme ile başlayan kanlı icraat karşısında, tek güç ve otorite olarak İmam Hüseyin’in kaldığını iyi bilen ve onu ne tür bir şeytani icraat ile saf dışı edebileceği hesapları baba Muaviye ile başlayıp evladı Yezit (l.a) ile doruğa ulaşmıştır. İmam Hüseyin’i biate davet eden anlayış, Zulüm ve Fasıklık üzere olan bir nizamdı, İmam Hüseyin safını belirlemek zorunda olduğunu çok iyi bilmekte idi. İmam’ın zatına yakışacak tavrı ortaya koyması Yezit gibi birine asla biat etmeyeceği herkesçe malum olan bir hakikat idi. Kendine ve ceddine yakışan tavır ile hareket eden İmam bedeli dünyada çok ağır gözükse de Allah’ın indinde mükâfatı üstün bir makam olan Şehidler zümresi içinde olma ile kazanmıştır. Bir tarafta tarih sayfalarında yiğitlik, iman hak uğruna cihad için her şeyinden vazgeçen muvahhidler, diğer tarafta ise en önde Kufe valisi Ubeydullah bin Ziyad’ın gönderdiği orduya komutanlık yapan Ömer Sa’d bin Ebi Vakkas’ın komutasındaki ‘’Ehli Bağiy’’ dünya ve makam sevgisine karşı zalimlerden korkan, cehiller ordusu ile karşı karşıya gelmiştir. Bugünde İslam ümmetinin tarihteki yerini belirleyecek olan izzetli duruşu ve Muhammed İslam’ı yaşamak isteyenlere, İslam adı altında Zulüm, sömürü düzenleri ile hükmeden tüm anlayışlara İslam ümmetini uyandıracak Hüseyni bir kurban mı lazım? Muaviye ve Yezit’in nassa aykırı olan davranışlarını halen görmeyip onlara Hz diyebilen anlayışların nasıl bir Kur’an ve Sünnet tasavvuru olduğunu anlayamıyorum. Cahız’ın bu konudaki değerlendirmesi şöyledir: ‘’Muaviye iktidarı ele geçirdiği zaman şura anlayışının geride kalan bölümünü dağıttı.Birlik yılı olarak adlandırdıkları yılda ensar ve muhacirlerden olan Müslümanlarıda dağıtmıştı.Birlik yılı falan değil,aksine ayrılık,azgınlık,zorbalık ve sefaletin yaygınlaştığı,yönetimin kisralığa, hilafetin zorbalığa saltanata dönüştüğü yıldı.Artık hilafet saltanat kavgası halini almıştı. (Cahız,Resailül-Cahız,Cilt 2,SH 7,11,14,16,179) Nassa aykırı olan cürümlerden bir kaçını izah etmeye çalışacağım: Muaviye: Nassa aykırı olduğu halde evlilik dışı çocukla normal bir kardeşlik kurulabileceği iddiası ile Ziyad b Sümeyye’yi nesebine geçirmesi. Hicr b adiy ve arkadaşlarını İmam Ali’ye yöneltilen lanetlemeye karşı çıktıkları için hunharca öldürtmesi. Sıffin öncesi ve sonrası İmam Ali ve taraftarlarına karşı düzenlediği hileli entrikaların baş mimarı Amr b As’a mükafat olarak mısırı vermesi. Şefaat ve yakınlık yolu ile had cezalarının uygulanmasını durdurma. Ümmetin malı ve zekat gelirleri üzerinde keyfi harcamalar yapması. Gasp ettiği hile ve entrikalar ile ele geçirdiği yönetimi oğlu Yezit’in himayesine geçirme gibi bu ve benzeri birçok zulme imza attı. Yönetimi Fasık oğlu Yezitin zimmetine geçirme. Muhammed B Ebubekiri öldürtüp Eşşeğin karnında yaktırma.(Hz Ebubekirin Oğlu İmam Alinin Valisi) Yezit’in Cürümleri: Mekke’yi istila etmesi. Kabe’yi taşlatması. Allah’ın haram kıldığı evi çiğnetme. İmam Hüseyin ve Beraberindeki yiğitleri katletmesi Bu ve benzeri birçok zulmü işleyen baba ve oğul hakkında İbn’i Ebil Hadid şöyle der: Beni Ümeyye emirlerinden üç kişi dışında kalanların hepsi facirdir. ( İbn’i Ebil Hadid, Şerh Nehcül Belağa, cilt 2,sh 309 ) İmam Hasan El Basri Şöyle anlatır: Gerçek şu ki, Biz (akıl ve irade) emaneti(ni) göklere, yere ve dağlara sunmuştuk; ama (sorumluluğundan) korktukları için onu yüklenmeyi reddettiler. O (emanet)i insan üstlendi; zaten o, daima haksızlığa ve akılsızlığa son derece meyyal biridir (Ahzab-72) Ayetini okuyarak ‘’Değerli ipekli kumaşlara bürünüp gayet ince elbiseler giyenler daha fazla güç ve iktidar istiyorlar, fakat emaneti yerine getirmiyor, kendileri refah içinde oldukları halde, halka zulmediyorlar. Halkın diniyle alay edip göbek büyütüyorlar. Dünyalıklarını genişletip, mezarlarını daraltıyorlar. Anlayışlarını değiştirip, dinlerini zedeleyenleri görmez misin? Başkalarının malını gasp edip, yanları üzereni yatarlar. Elde ettikleri nimetleri yiyip kendilerine karşılıksız olarak hizmet ettirirler. Acıdan sonra tatlı, sıcaktan sonra soğuk, kurudan sonra yaş yemeklerle fazla tıkınıp, nefesleri kesilip kımıldayamaz hale gelirler ve cariyelerinden hazım ilacı isterler. Fakat cariyelerinden biri şöyle cevap verir: ‘’Hayır, vallahi sen yediklerini değil ancak dinini eritebilirsin. Nerede komşuların, nerede yetimler, nerede yoksullar, nerede Allah’ın emrettikleri.’’ ( Murtaza, Emali’l-Murtaza, sh,154,155 ) Açıktan işlenmeyen birçok nifak baba ve oğul sayesinde aşikar olarak işlenmeye başlanmış ve Muhammedi İslam’ın yerine Emevi sultasının heva ve heveslerinin hakim olduğu sapkın anlayışın eseri olan anlayış günümüze değin süregelmiştir. Kendi yardakçılarına yazdırdıkları birçok eserde kendilerini göklere çıkaran sunumlar yaptırmışlardır. MEVLÜT HÖNÜL MALAZGİRT [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...]
__________________ “...Kendinizi satmayınız. Hür, özgür insanlar olunuz, kendini satan satıcılardan olmayınız” İmam HÜSEYİN (a.s) |
Konu Sahibi Mevlüt HÖNÜL 'in açmış olduğu son Konular Aşağıda Listelenmiştir | |||||
Konu | Forum | Son Mesaj Yazan | Cevaplar | Okunma | Son Mesaj Tarihi |
Seküler Cemaat-Tarikatlar ve Modern Kölelik | Makale ve Köşe Yazıları | AlimOğlu | 47 | 20463 | 16 Eylül 2016 00:11 |
Akletmez misiniz? Mevlüt HÖNÜL | Makale ve Köşe Yazıları | Mevlüt HÖNÜL | 0 | 2603 | 18Haziran 2016 02:59 |
İRTİCA’YA KARŞI İSLAM / Mevlüt HÖNÜL | Makale ve Köşe Yazıları | Yitiksevda | 4 | 2215 | 22 Şubat 2016 23:34 |
Mü’min Kime Derler? /Mevlüt HÖNÜL | Makale ve Köşe Yazıları | Mevlüt HÖNÜL | 0 | 1851 | 26 Ocak 2016 23:38 |
Allah’ın Hükmüne Meydan Okuyanlar/ Mevlüt Hönül | Makale ve Köşe Yazıları | 3 | 2277 | 10 Mayıs 2015 23:35 |
Konuyu Toplam 1 Kişi okuyor. (0 Üye ve 1 Misafir) | |
Benzer Konular | ||||
Konu Başlıkları | Konuyu Başlatan | Medineweb Ana Kategoriler | Cevaplar | Son Mesajlar |
Allah’ın Hükmüne Meydan Okuyanlar/ Mevlüt Hönül | Mevlüt HÖNÜL | Makale ve Köşe Yazıları | 3 | 20 Kasım 2015 21:46 |
Allah’a kul- muhammed’e ümmet-olabildik mi? / Mevlüt Hönül | Yitiksevda | Makale ve Köşe Yazıları | 6 | 18 Aralık 2012 01:49 |
Allah resulünün ''haram'' ve ''helal'' kılma yetkisi /Mevlüt Hönül | Mevlüt HÖNÜL | Makale ve Köşe Yazıları | 0 | 20 Mayıs 2012 22:57 |
Allah ve Elçisine Karşı Savaş Açanlar /Mevlüt Hönül | Mevlüt HÖNÜL | Makale ve Köşe Yazıları | 0 | 20 Mayıs 2012 22:55 |
İlk Kur’an Müfessiri Allah Resulü Hz. Muhammed (s.a.a)/Mevlüt Hönül | Mevlüt HÖNÜL | Makale ve Köşe Yazıları | 5 | 07 Ağustos 2010 10:44 |
.::.Bir Ayet-Kerime .::. | .::.Bir Hadis-i Şerif .::. | .::.Bir Vecize .::. |
|