Hutame Ve Segar’ın Ne Olduğunu Bilirmisiniz? / Mevlüt Hönül

[Mevlüt HÖNÜL]

Hutame Ve Segar’ın Ne Olduğunu Bilirmisiniz? / Mevlüt Hönül

Yaradılış itibari ile insan olupta çok bildiklerini zannedenler, insanlara tepeden bakanlar, yaptığı hataları görmezlikten gelenler, nankörlük edenler, alay edenler, şımaranlar, cimrilik edenler, servet ve makam düşkünleri, insan görünümlü bukalemunlara yönelik sert uyarılardan biri de ‘’ Hümeze’’ Suresinde geçer.

İnsanları arkadan çekiştirmek, alay etmek, mal ve serveti Rab edinmek; İnsanlık inancının tenkit ettiği gayri ahlaki davranışlardır. Bu davranışları hayat sistemi haline getirenler, kendi elleri ile yapıp etmeleri sonucunda ‘’ Hutame’’ denilen ateş ile cezaya müstahak olacakları bildirilmektedir.

Bununla birlikte Müdessir Suresi’nde ‘’Segar’’ cezasına müstahak olanlara bu cezayı neden hak ettikleri sorulduğunda verecekleri cevapta :

" Onlar Şöyle Der: Biz Namaz kılanlardan değildik. Yoksula yedirmezdik. Ve kendilerini günaha kaptıran (diğer) günahkârlar ile birlikte günaha dalmıştık"( Müdessir 43-44-45 )

İnsan şeklinde olan lakin ortaya koydukları karakteristik yapı ile bukalemuna benzeyenler Kur’an’i Kerimde ‘’ Mücrim ’’ ismi ile anılırlar. Allah’ın uyarılarını hafife alıp günahı hayat sistemi haline getirme sonucunda cezaya müstahak olurlar.

"Bilin ki (ey insanlar!) Bu dünya hayatı, sadece bir oyundan, geçici bir eğlence ve güzel bir gösteriden, birbirinizle büyüklük yarışı(na girişmenizden) ve daha çok servet ve çocuk sahibi olma hırsın(ız)dan ibarettir. Bu (dünya)nın durumu, (hayat getiren) yağmurun hikâyesine benzer: Yağmurun yeşerttiği bitki, toprağı ekenlere sevinç verir; ama sonra kurur ve sen onun sarardığını görürsün; sonunda toprak haline gelir. Ama öteki dünyada (insanın durumu ile ilgili ebedi hakikat açıkça ortaya çıkacaktır). (Ya) şiddetli azap yahut Allah'ın bağışlayıcılığı ve hoşnutluğu, çünkü bu dünya hayatı, kendini kandırmanın zevkin(i tatmak)tan başka bir şey değildir.( Hadid-20 )"

Yeryüzünde bugün var olan savaşların, zulümlerin, hak ve hukuk ihlallerinin, yoksulluk, sömürü ve benzeri durumların temelinde genel itibari ile dinlerin savaşı/hâkimiyeti algısı insanların zihnine empoze edilmeye çalışılmakta. Lakin gerçek manada dinden öte‘’ Mülk’’ sevdası/hırsı gelmektedir.

Yaşam süreci içerisinde hemen-hemen her insanın karşılaştığı Ölüm cinayet ve benzeri durumların çoğunluğunda mülkü paylaşamama ve servet düşkünlüğü en baş fail olarak yerini alır. Babanın oğlunu öldürdüğü, evladın babaya/anneye silah doğrulttuğu ölüm vakalarında Mülk putperestliği ilk sırada yer alır ne yazık ki!

Bu ve benzeri birçok karakteri kendinde barındıranlar, özellikle dinsel inançların hâkim olduğu toplumlarda varlıklarını din ve siyaset üzerinden yürütürler. Siyaseti gerçek anlamı ile güç ve kudret elde etme mücadelesi olarak algılar isek. Bu amaca ulaşma hususunda insanoğlunun sınır tanımaz hırsını hiçbir kural ve uyarı engelleyemez.

Siyaset benzetmesi ile hırsın ne denli kirli bir amaca dönüşebildiğini. Güç ve kudreti elde etmek adına İnsanoğlunun Mülkü yığdıkça yığma heva ve hevesinin sınırsızlığını ifade etmeye kâfidir kanımca. Yeryüzünde en büyük zulümler her daim büyük amaçlar uğruna işlenmiştir. Amaç ne kadar yükselirse zulümde o denli yükselir.

Yaradılış gayesinden uzak İnsanlar, belli nimetlere kavuşunca kendini başkalarından üstün görüp Allah’ı unutur güç ve kudretin yalnızca Allah’a ait olduğunu aklından çıkarır ve dilediğini yapar! hak ve hukuk onun için bir anlam ifade etmez artık tüm sınırları aşmıştır ve o artık Nefsinin kulu ; heva ve heveslerinin kölesi olmuştur !..

Kuran’da geçen kıssaların hemen-hemen hepsi; yeryüzünde kendilerini en büyük güç ve kudret sahibi görmeye başlayanlar, zevk ve sefa içerisinde yaşayıp müsriflerin emrine girdiklerinde İnsanın insanca yaşaması hususunda evrensel, toplumsal ve bireysel hususlarda uyulması gerekenleri unutarak kendi heva ve heveslerini rab edinenleri ve nihayetinde bunları bekleyen elim akıbetlerini konu edinmektedir.

Asrımızın en büyük sorunlarından biri olan eşitlik ilkesini önemsemeyen kendilerini haklı gösterip hayat düzenlerini kendi koydukları hükümlerle kabullendirmeye çalışanlar: Kendilerini kabullendirmek ve insanları köleleştirmek için Mülkü en büyük silah ve amaç olarak kullanırlar. Yeryüzünde fitne fesat çıkararak Mülklerine mülk katarlar.

Zalimlerin otoritelerini yıllarca omuzlarında taşıyan mustazafların uyanması ve yekvücut olması adına kendi öz iradelerini her şart ve ortamda ortaya koymalarının zamanı gelmedi mi!

Mevlüt HÖNÜL

Malazgirt

[Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...]