|
Konu Kimliği: Konu Sahibi Erkam Taylan,Açılış Tarihi: 29 Mart 2014 (19:39), Konuya Son Cevap : 22Haziran 2015 (01:12). Konuya 2 Mesaj yazıldı |
| LinkBack | Seçenekler | Değerlendirme |
29 Mart 2014, 19:39 | Mesaj No:1 |
Durumu: Medine No : 44761 Üyelik T.:
09 Temmuz 2014 | Haftalık Derslerim Gaye ve Endişe../Erkam Taylan Haftalık Derslerim Gaye ve Endişe../Erkam Taylan İnsaALLAH Rabbimiz izin verirse Hafftalık abilerle yaptıgımız sohbet derslerimizi sitede yayınlayacaz ,faydalanmam ve faydalanmanız ümidiyle.. “And olsun ki nefsini arındırıp temizleyen kurtulmuş; onu günahlarla kirleten hüsrana düşmüştür” (Şems: 9-10) Ötelerin şuuruna doğru tefekkür ufkunda maverai bir yolculuk, maksada giden yolda küçük bir pusula… Gönül kuşu ötelere müştak Nefis kargası çöplere tutsak Ömür boyu angarya çöplüğünde gezinmeye ve eşelemeye mahkûm, çer-çöp eşelemekten burnu tıkanmış, ötelerin kokusunu alamıyor; bu dünya angaryasından ötede çok daha ala güzelliklerin, hayır ve nimetlerin olabileceğine akıl kesmiyor… Amansız bir aldanış ve gayretle sarıldığı çer-çöplerden ayrılmak istemiyor Tutku ve ihtirasla içine daldığı dünya bataklığından çıkamıyor Alıştığı **** ve süfli hazlardan ayrılmak nefis kargasına zor geliyor Tamah; gözünü kör etmiş, ötesini göremiyor, ilerisini düşünemiyor… Anlık hazların sarhoşluğuyla dünya çöplüğünde eşeleyerek vaktini geçirmeye, gününü gün etmeye, ömür sermayesini tüketmeye çalışıyor Nefis kargası çöplüğe tutsak… Gönül kuşuyla nefis kargası aynı kafeste, aynı zincirle ayaklarından bağlanmış vaziyette, aynı kafese konulmuş kargayla bülbül misali… Karganın işi-gücü hep angarya Nerede bir fuzuliyat, karga orada Ne kadar lüzumsuz uğraş varsa, karga onların telaşında… Hep çer-çöp toplamakla meşgul, dünyada… Gönül kuşu mahzun ve kederli, ötelerin hasretiyle daima garip ve elemli… Karga bilmez, o bu âleme ait değil ki Bu gurbet diyarında, muvakkat bir seferde, yan yana gelmişler kargayla aynı kafeste Bir yolculuk müddeti Dünya günleri, menzile varana kadar ömür mühleti… Maksada giden yolda İşte rota, pusula “İrade ve azim, sabır ve sebat Teveccüh, alaka, itina, dikkat!” Ruhumuzu ve şuurumuzu saran, gönül kuşumuzu yere bağlayan ve ötelerin urucuna mani olan tutku ve ihtiraslar zincirini kırmak için, bir kıvılcım, bir adım… Dava: Ruhu yere bağlayan nefsanî hazların esaretinden kurtuluşa doğru esaslı ve kararlı bir adım atabilmek… İrade ve azimle, ötelerin şuuruna doğru yola çıkabilmek… Cisim ve maddenin kesif karanlığından; şuur ve mananın latif aydınlığına doğru bir doğuş ve oluş hamlesinin ilk başlangıcını yapabilmek… Yolun çilesini, mihnet ve meşakkatlerini göğüsleyebilecek, sağlam bir niyet, irade ve azim sahibi olabilmek… Sabır ve sebatla her gün bir adım daha önde olmanın çabasını verebilmek… Dava: Hayata ve kâinata ötelerin merceğiyle bakacak, eşya ve hadisenin merasına, hikmet ve gaye planına uzanacak, her zuhurda imtihanların en nirengi noktalarını arayıp bulacak, sebeplerin perdeleyiciliğine ve hadiselerin gölgeleyiciliğine takılmadan maksad, gaye istikametine doğru adım adım yol alacak ulvi bir bakış, en kuvvetli fırtınalarda bile rotasını şaşırmayacak sağlam bir anlayış sahibi olabilmek… Bu gayeye: ruh, şuur ve mana planında bir doğuş ve oluş keyfiyeti; görünenler ötesine, hakikatin şuur ve idrakine doğru maverai bir sefer, iç âlemin menzillerinde, nice engebelerle dolu enfüsi vadilerinde ruhani bir yolculuk diyebiliriz… Şuuri bir tahkik ve enfüsi bir tahakkuk hadisesi… Çile bu yolun lazımı, olmazsa olmazı… Istırap körük, derd kılavuz, arayış diriliş hamlesinin ilk adımı, sabır yolun değişmez azığı… Rüşd ve kemal kıvamına kadar yoğrulma, olgunlaşma ve maya tutma ameliyesi… Ciddi bir talep, sahih bir niyet, hakiki bir irade ve azim meselesi… Ruhi bir inkılâp, şuuri bir inkişaf hamlesi… Zühul karanlığından, şuur aydınlığına doğru deruni bir intibah… Gaflet uykusundan uyanış, maverai bir şevk ve heyecanla yola çıkış Tezkiye ve terbiye safhalarıyla tutku ve ihtirasların bağımlılığından, ruhu yere bağlayan zincirin halkalarından kurtuluş; kalbi hayatın ihyası ve gönül kuşunun hürriyetine kavuşup asli vatanına doğru yola çıkması… Sebepten müsebbibe ve eserden müessire, tezahürden öteye doğru şuuri bir intikal ve idraki bir ikmal hadisesi… Gaye: ölmeden önce ölmenin intibahıyla uyanıp henüz kazanma ve kurtulma imkânı eldeyken, gayelerin gayesine, hakikat menziline doğru yola çıkabilmek… Hedef ve gaye; edep ve ahlak, şuur ve idrak, rüşd ve kemal sahibi olmak… Akide, duygu ve düşüncede istikrar kazanmak; inancını ve fikriyatını sağlamlaştırmak; şüphe ve tereddütlerden kurtulup doğru bir zemine oturtmak; hidayet ve istikamet üzere yaşamak için daima teyakkuzda olmak, imtihanlardan bir an bile gafil olmamak… Ömür lahazatını, her an, bir imtihan şuuruyla yaşamak; her sebep ve hadisede imtihan noktalarını arayıp bulmaya ve vaktin icabıyla imtihanları kazanmaya çalışmak… Eşya ve hadiseye, zaman ve mekân ötesi ulvi bir şuurla bakıp sebepler perdesinin ardındaki maverai tecellileri görebilmek… “İhtişam, bakıştadır!” demişler… Bakış, anlayış, şuur ve idrak; insan, şuuruyla insan ve insanı hayvandan ve odundan ayıran, üstün ve mümtaz kılan, şuur farkıdır… Odunla adam arasında ne fark kalır şuur ve idrak olmasa… Adam yürüyor, odun yürümüyor… Hayvan da yürüyor; ama idrak edemiyor… Göz, kulak, ayak, bacak hayvanda da var; ama insanın gördüğünü göremiyor İdrak edip anlamıyor… Hayvan, eşya ve hadiseye sadece ihtiyaç noktasından bakıyor, hikmet ve gayeyi göremiyor… Hikmet ve gaye planıyla hiç alakadar olmadan, ömrünü yürüyen bir odun olarak gaflet, şehvet ve cehalet karanlıklarında uyuyarak geçirenlerin hayvandan ne farkı olacak! “…onların kalbleri vardır; ama anlamazlar; gözleri vardır; ama görmezler; kulakları vardır, ama işitmezler İşte bunlar hayvanlar gibi hatta daha sapıktırlar İşte bunlar gafillerdir…” (A’raf: 179) “Göz odur ki, hakkı göre, Yol odur ki, hakka vara…” demiş Yunus Emre Hakkı ve hakikati görmeyen göz, göz müdür? Hakikate varmayan yol, yol mudur!? Hakkı ve hakikati aramayan, şuur ve idraki olmayan, aklını, fikrini ve idrakini kullanmayan insan mıdır!? Şuursuz bir hayvan gibi yaşayan neye layıktır!? “…O, aklını kullanmayanları gaflet ve cehalet karanlıkları içinde bırakır!”(Yunus: 100) Cenab-ı Hak, şuur ve idrakimizi, hidayet ve basiretimizi artırsın; bizi gaflet ve cehalet karanlıklarında bırakmasın (âmin) Tefekkür, teveccüh, arayış ve ıstırap… Aramayan bulabilir mi!? İnsanın kıymet ve itibarı, aradığı şeye bağlı Ne istiyor, ne arıyor ve neye alaka duyuyor… Neyin ıstırap ve elemini çekiyor; hangi gayenin dert ve endişesiyle yatıp kalkıyor… Şuur ve idrakini, kalbini ve zihnini (duygu ve düşüncelerini) neler meşgul ediyor… Evet, insanın kıymet ve itibarı, aradığı şeye bağlı… Tefekkür ve teveccüh, her arayışın mebdei Dert, çile ve ıstırap, yolun olmazsa olmazı… Dert ve ıstırap olacak ki insan yol ve yordam arasın… Rahatlık ve rehavet içindeki adam neyi arayacak ki ne bulacak… Anlık hazların sarhoşluğu içinde mest olup yerinde oturacak Tıpkı şuursuz hayvanlar gibi yiyip içip yatacak, cisim ve madde duvarından iğne ucu kadar bir gedik bile açamadan gaflet ve cehalet karanlıkları içinde ömrünü harcayacak… Sonra ölüm vakti gelince “Rabbim, beni geri çevir!” diye yalvaracak… Evet, gaflet ve cehaletle yaşayan Hasret ve nedametle ölür! “Nasıl yaşarsanız, öyle ölürsünüz: nasıl ölürseniz öyle diriltilir ve o hal üzere mahşere getirilirisiniz!” buyurmuş Hz Peygamber aleyhissalatu vesselam Ömür; arama, bulma, anlama ve kazanma fırsatı… Bir an sonrası gayb, insana kapalı perde… Her nefesin ardında bir ölüm ihtimali var Nerede ve ne halde olursa olsun ölüm hiç kimseye uzak değil, hiç kimsenin bir an sonrası garanti değil… Ömür kısa, yol uzun… Daha fazla geç kalmadan yola çıkmalı… Maksada kadar alınacak daha nice yollar varAnlamak için yarın çok geç olabilir Ömür teknesi her an devrilebilir Kazanma fırsatı her an elden gidebilir… Eğer maksadı gördüysen şu an yola çıkmanın tam vaktidir… Bugün yarın deyip ertelemeden, daha fazla bekleyip gecikmeden… Fırsatlar birer birer elden çıkıp gitmeden… Bir gün hiç ummadığın bir anda ölüm meleği karşına çıkıp da “ver emaneti!” demeden, ömür sandığını kapayıp gitmeden önce, hakkı görmeli, Hakk’a dönmeli, tam bir samimiyet ve halis bir teslimiyetle O’na yönelmeli… “Su akarken, testiyi doldurmalı!” Cenab-ı Hakk, gönlümüzü marifetinin nuruyla diriltsin, cümlemize hidayet nefesiyle hatime bulan hayırlı akıbetler nasip eylesin Âmin… [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...]
__________________ Özgürlük Akılların Kiradan kurtulması ile Başlar.. |
Konu Sahibi Erkam Taylan 'in açmış olduğu son Konular Aşağıda Listelenmiştir | |||||
Konu | Forum | Son Mesaj Yazan | Cevaplar | Okunma | Son Mesaj Tarihi |
Amerikan,İsrail Dostu Suud.../Erkam Taylan | Makale ve Köşe Yazıları | İslaminesil | 2 | 1979 | 26 Eylül 2015 10:27 |
Kerbela Heryerin Dert ve Bela../Erkam Taylan | Makale ve Köşe Yazıları | Erkam Taylan | 0 | 1404 | 17 Temmuz 2015 01:03 |
Lisan-ı Hüzün!!/Erkam Taylan | Makale ve Köşe Yazıları | Mihrinaz | 7 | 2810 | 17 Temmuz 2015 00:51 |
Huseyince Sewda../Erkam Taylan | Makale ve Köşe Yazıları | bilinmez | 6 | 3108 | 25 Ekim 2014 19:37 |
Geceden Düşen Yürek Söylemler.../Erkam Taylan | Makale ve Köşe Yazıları | İslaminesil | 30 | 14205 | 21 Temmuz 2014 01:14 |
29 Mart 2014, 19:41 | Mesaj No:2 |
Durumu: Medine No : 44761 Üyelik T.:
09 Temmuz 2014 | Cevap: Haftalık Derslerim Gaye ve Endişe.. Şahid olmak en güzeline. Ne güzel şahid olmak ve mümin olmak Yaratış gayeni bilerek şahid olmak eşhedü demek,birliğine yüce yaradanın. La diyerek yüce yaradanı birlemekle başlayacağız biz şahidliğimize. Tüm sahte ilahlar,tağutlaşmış beşeri sistem ve ideolojileri,ALLAHın koyduğu ölçülerin dışına taşanları,haddini aşanları,tağutlaşanları red ederek başlıyacağız sözümüze,öyle sözvermişdik çünkü yaradana. ENESTÜ Bİ RABBİKÜM Sualine Bela demiştik . Ve Tüm sahteliklerimizden arınarak şahid tutmuştuk kendimizi ve nefsimizi şahidik çünkü biz bildiğimizi beyan edendik. Bilmediğimizi beyan edemezdik ki bu yüzden şahidik birtek yaratıcının yöneticinin herşeyin Maliki ve rabbi tek ilah ALLAH cc olduğuna. İllALLAH diyerek şahidik. Eşhedü demiştik onun verdiği birkarar da içimizde hiç sıkıntı duymanadan itaat edeceğiz ve kabul edicekdik. Bu yuzden eşhedü demişdik ALLAH Resulune ve kulu olduğuna şahid olmuştuk bildiğimizi beyan edicekdik mahkemeyi kübrada. ALLAH ve Resulüne itaat edin emrine şahid olmuştuk ve itaat etmişdik biz ALLAHın Resulune kalbimizle ve dilimizle şahid olmuşduk MUHAMMEDerresullah diyerek korkmadan Bilerek isteyerek Şahid olmuşduk elhamdülillah
__________________ Özgürlük Akılların Kiradan kurtulması ile Başlar.. |
22Haziran 2015, 01:12 | Mesaj No:3 |
Durumu: Medine No : 33478 Üyelik T.:
09 Kasım 2013 | Cevap: Haftalık Derslerim Gaye ve Endişe../Murat EROĞLU
Eshedu en la ilahe illallah ve Eshedu enne muhammeden Abduhu veresuluhu
__________________ Vakit namazinizi kildiniz mi? Ebu Hüreyre'den (r.a.) rivayetle: Mü'minin durumu yeşil ekin gibidir. Rüzgar ne taraftan gelse onu eğer. Rüzgar durduğunda doğrulur. Mü'min de böyledir. O da bela ve musibetlerle eğrilir. Kafirin durumu ise çam ağacı gibidir. Allah dilediği zaman sert ve dik durur. ][Bela ve musibetlere uğramaz. |
Konuyu Toplam 1 Kişi okuyor. (0 Üye ve 1 Misafir) | |
Benzer Konular | ||||
Konu Başlıkları | Konuyu Başlatan | Medineweb Ana Kategoriler | Cevaplar | Son Mesajlar |
Bir Aşk Destanı/Erkam Taylan | Erkam Taylan | Makale ve Köşe Yazıları | 25 | 07 Mart 2022 12:17 |
Tek Kişilik Ümmet..../Erkam Taylan | Erkam Taylan | Makale ve Köşe Yazıları | 6 | 07 Aralık 2018 21:26 |
Senden Öte / Erkam Taylan | Erkam Taylan | Makale ve Köşe Yazıları | 2 | 06 Aralık 2018 19:57 |
insan Olmak/Erkam Taylan | Erkam Taylan | Makale ve Köşe Yazıları | 16 | 21 Mart 2016 16:59 |
Fidan Anısına.../Erkam Taylan | Erkam Taylan | Makale ve Köşe Yazıları | 26 | 11 Temmuz 2014 10:01 |
.::.Bir Ayet-Kerime .::. | .::.Bir Hadis-i Şerif .::. | .::.Bir Vecize .::. |
|