|
Konu Kimliği: Konu Sahibi YaŞuHa,Açılış Tarihi: 06 Ağustos 2011 (21:29), Konuya Son Cevap : 06 Ağustos 2011 (21:29). Konuya 0 Mesaj yazıldı |
| LinkBack | Seçenekler | Değerlendirme |
06 Ağustos 2011, 21:29 | Mesaj No:1 |
Durumu: Medine No : 13867 Üyelik T.:
24 Mayıs 2011 | Kulluk görevimizin vekâletini kimseye veremeyiz Kulluk görevimizin vekâletini kimseye veremeyiz Kulluk görevimizin vekâletini kimseye veremeyiz Türkiye, bir geçiş süreci yaşıyor. Geçiş süreçleri, zorlu ve çelişkilidir. Bu süreçlerde eski ile yeni, doğrularla yanlışlar iç içe yaşanır. Geçiş süreçlerinde kimse görevini başkasına bırakamaz ve değişimi idare edenlerin yüzde yüz kendisini temsil ettiğini söyleyip kendi sorumluluğunu onlara bırakmaz. Geçiş süreçleri ara dönemlerdir, ara dönemler hassastır ve belirleyicidir. Bu dönemlerde değerlerine sahip çıkanlar güçlenir, değerlerinin savunulmasını, sahiplenilmesini başkasına bırakanlar kaybeder. Türkiye, kendisine dünyada yeni bir yer arıyor. Bunun için de dışarıda ve içeride geçmişten kopmaya çalışıyor. Bu kopuş, genel anlamıyla olumludur. Ancak, olumlu olduğu kadar da çelişkilerle yüklüdür. Bu noktada ikisi dışarıdan, biri içeriden üç meseleye bakalım: Birincisi, Türkiye’nin Amerika’yla ilişkisi. Şu an Türkiye, Amerika’dan uzaklaşan bir ülke olarak görünüyor, Türkiye’nin İran ve HAMAS’la ilişkileri ve siyonist şebekeye karşı tutumu Amerika’nın genel tutumuyla çelişiyor. Bu olumlu. Ama aynı zamanda daha dün Amerika’nın en etkili gazetelerinden Newyork Times’e göre Türkiye, hâlâ Ürdün ve Mısır’dan sonra Amerika’nın coğrafyamızdaki en büyük müttefikidir. Bu da olumsuz. Olumlu olanın gündemde olması, olumsuz olanı görmemeyi gerektirmez. İkincisi, Türkiye’nin israil’le ilişkisi. Şu anda bir israilliye “israil’in en büyük düşmanı kim?” diye sorulsa ondan “Türkiye’dir” cevabının alınmaması için hiçbir neden yok. Belki bizim sokaklarımızda da sıradan bir insana “Türkiye’nin en büyük düşmanı kim?” diye sorulsa cevap “israil” olacaktır. Oysa, Türkiye coğrafyamızda hâlâ israil’le en sıkı ilişkileri olan, israil’e askeri antlaşmalarla ve diğer antlaşmalarla en çok para kazandıran ülke durumundadır. Bakın daha dün yine bir yabancı gazetede çıkan bir haberde israil, Türkiye’yi karşısına alarak gözünü kulağını kaybediyor, deniyordu. Meğer, israil, hâlâ Türkiye’nin imkanlarını kullanarak İran ve coğrafyamızdaki diğer ülkeleri izliyormuş. Dün İstanbul’da yapılan Asya'da İşbirliği ve Güven Artırıcı Önlemler toplantısı için televizyonlar, israil elçisi yapayalnız diye görüntüler verdiler. siyonist elçinin dışlanmasını öne çıkardılar. Oysa, orada sorulması gereken “Baksanıza beyler! Çoğu Müslüman ülkelerden oluşan bir toplantıda siyonist elçinin ne işi var? Onu kim buraya aldı?” sorusudur. Geçiş süreçlerini yönetenler, koşullar gereği çelişkilere sürüklenebilirler. Biz, Müslüman toplum olarak çelişkiyi sürüklenemeyiz. Biz, bu çelişkiyi göreceğiz ve elbette seslendireceğiz. israil’e yönelik kınamalar elbette görülür. Ancak nasıl oluyor da 20’si tam, 10’u gözlemci olan otuz ülkenin hem de çoğu Müslüman ülkenin zirvesinde siyonist katil kendisine yer bulabiliyor? siyonist yapı Asya kıtasının bir parçası mı ki oraya alınsın? Onun bundan neredeyse bin yıl önce Kudüs’ü işgal eden Haçlılardan ne farkı var ki? O kan kusucu Haçlıları kim devlet diye muhatap almıştı ki bugün siyonist, devlet diye muhatap alınıyor? Olayın bu tarafını görmek ve tepkimizin siyonizm bu topraklardan silininceye kadar devam edeceğini, devam etmesi gerektiğini ifade etmek durumundayız. Burada bir parantez açıp hepimizin aklından geçen “Bu gazeteci kılıklı adamlar neden israil’in arkasında duruyor?” sorusunu yanıtlamakta yarar var. O gazeteci kılıklı adamlar, bir lobi elemanı. Lobiciler, yabancı bir ülkeyi kendi ülkesinde para karşılığında savunur, onun imajını düzeltir, onun lehinde kamuoyu oluşturur. Yani o ülke adına avukatlık yapar. Türkiye, her yıl bu iş için Amerika’daki Yahudi lobisine milyonlarca dolar para veriyor. Türkiye’nin Amerika’da Yahudi lobisi olurdu, israil’in Türkiye gibi kendisi için çok önemli bir ülkede lobisi olmaz mı? İşte o gazeteci kılıklı adamlar, israil’in lobicisi, yani avukatı. Paralarını almışlar ve konuşuyorlar. Emin olun biri bulup aksi yönde konuşmaları için onlara para verse “Türkiye, hemen israil’e savaş ilan etsin!” demeye başlayacaklar. Özür dilerim, ama anlaşılır bir dille, bunlar zurnacı. Kim parayı verirse onun adına çalarlar. O kanaatler onlara ait değil, bizzat israil’in kanaatidir, onlar sadece bir vekildir. Türkiye’nin geçiş süreciyle ilgili üçüncü noktamız, içeriyle ve bizzat bölgemizle ilgili. Bizim, bölgemiz, daima Türkiye’nin Batılılaşması, modernizm adı altında Batı’nın ahlakî çirkefliklerini alması önünde bir engel olarak görüldü. Bunun için neredeyse iki yüzyıldır bölgemize yönelik çok yoğun tasfiye ve yoldan çıkarma programları yürütülüyor. Allah’a şükürler olsun ki bu programların çoğu iflasla neticelendi. Ama, bizim olumlu gelişmeler var dediğimiz son dönemde tam da geçiş döneminin karakterine uygun olarak bizim değerlerimizin aleyhinde tam anlamıyla bir savaş yürütülüyor. Bu savaşın bir tarafında sosyalist kafalı insanlar var. Ki ahlaksal değerleri aşındırma konusunda hiçbir sınır tanımıyorlar. Diğer tarafında ise devlet kurumları vardır. Sosyalist gruplarınki malum, devletin de malum ama bir ayrıntı söz konusu. Çünkü bölgede idarecilerin önemli bir bölümü “muhafazakâr”… ”Muhafazakâr”, bugün için “manevi değerlere saygılı” anlamında kullanılıyor. Kendisini bu kimlikle tanıtanların en azından değerlerimize karşı bir mücadelesi olmaması gerekiyor. Onlardan İsmet İnönü yıllarının valilerinden farklı bir tutum bekleniyor. Onların bir kısmının namaz kılması, içki içmemesi aynı zamanda bir güven oluşturuyor ve bu idareci buradayken değerlerimizi tasfiye etmeye inancımıza hakaret etmeye yönelik bir gelişme olmaz diyorsunuz. Ne var ki öyle olmuyor. İşte Mardin Kasımiye Medresesi… Adı üzerinde medrese, yaklaşık bin yıl önce inşa edilmeye başlanan ve en az beş yüz yıl önce bitirilip yüzyıllarca ilim adamı yetiştiren bir kurum… Cumhuriyetin kuruluş yıllarında kapısına kilit vuruldu, asker kışlası yapıldı, o dünya harikası eser harap edildi. Sonra asker boşalttı, sarhoş insanların, ahlaken düşük kişilerin mekanı oldu. 80’li yılların sonunda ona bir el uzandı, kısmen onarıldı, imam atandı, mescidinde ezan okunmaya başlandı. Ya bugün, Mescid-i Aksa’nın kurtarılmasından söz ettiğimiz, İsmet İnönü yıllarındaki istibdadın belgesellere konu olduğu bu dönemde, ne oldu diyeceksiniz? Cevap vereyim. Mardin Kasımiye Medresesi, son dönemde kültür- turizm etkinliği adı altında resmen gazinoya çevrildi. İnönü, askeri kışlaya çevirmişti, şimdi içindeki türbenin yanı başında çıplak kadın gösterileri yapılıyor. Bu nasıl hâl? Biz, bunun muhafazakarlığın neresine yerleştireceğiz. Hem değerleri koruyorum diyeceksin hem de medreseyi, camiyi, türbenin yanı başını gösteri merkezi yapacaksın? Dünyanın neresinde bir ibadetgah bizzat onun kutsal olduğuna inananlarca bu hâle getirilmiş? Turizmmiş, ne turizmi barcılık resmen…Resmi barcılık… Vali Bey ordaymış da görmemek için başını eğmiş. Hem organize ediyorsunuz hem başınızı eğiyorsunuz, kendi eserinizden utanıyorsunuz. Mardin valisi, geçen yıl Bilge Köyü katliamından sonra bölge gerçekleriyle ilgili çok olumlu sözler söylemişti ama geçiş dönemi işte… Manzara ortada, biz kulluk görevimizi kimseye yükleyemeyiz, kendi değerlerimize sahip çıkmak, değerlerimizi aşındıranlara tepkimizi duyurmak durumundayız. Biz, bu değerlere sahip çıkmazsak, bizim adımızı şu kişi, bu kişi sahip çıkar, dersek Allah katında mes’ul oluruz. Aksi hâlde bu çelişkili dönemde çok şey kaybedeceğiz. Kulluk vazifesini başkalarına devreden gafillerden olmamak dileğiyle Allah’a emanet olunuz… Abdulkadir TURAN |
Konu Sahibi YaŞuHa 'in açmış olduğu son Konular Aşağıda Listelenmiştir | |||||
Konu | Forum | Son Mesaj Yazan | Cevaplar | Okunma | Son Mesaj Tarihi |
Aile Edep demekti | Şiirler ve Şairler | YaŞuHa | 2 | 2287 | 04 Mayıs 2014 21:47 |
Kardeşimize dua lütfen | Dua Bölümü | MusabBinumeyr | 4 | 2563 | 04 Aralık 2013 19:38 |
Kilonuz mu Var? Sorun Değil Artık/Medineweb | Diyet | gün ışığı | 4 | 2999 | 27 Kasım 2013 21:45 |
Üzüm çekirdeği mucizesi | Tıbb-ı Nebevi ve Alternatif Tıp Bilgileri | YaŞuHa | 2 | 2491 | 27 Kasım 2013 21:34 |
Peki Anne senin yüregini kim sogutacak? | Makale ve Köşe Yazıları | Mihrinaz | 7 | 3352 | 26 Kasım 2013 20:23 |
Konuyu Toplam 1 Kişi okuyor. (0 Üye ve 1 Misafir) | |
Benzer Konular | ||||
Konu Başlıkları | Konuyu Başlatan | Medineweb Ana Kategoriler | Cevaplar | Son Mesajlar |
Yok Kimseye garezim | Mustafa CİLASUN | Makale ve Köşe Yazıları | 1 | 05 Ekim 2018 18:59 |
Derdi Olan Kimseye.. | Mustafa CİLASUN | Makale ve Köşe Yazıları | 0 | 23 Mart 2018 18:32 |
Cennet 4 Kimseye Aşıktır | TufeyL | Muhtelif Konular | 5 | 18Haziran 2014 16:28 |
Hutbe:Ne Mutlu Şu Kimseye | Seleme | Tebliğ-İrşad-Vaaz-Hutbe-Nasihat | 3 | 17Haziran 2014 23:45 |
kimseye anlatma!!! | Huzurİslam | Kıssalar-Hikayeler-Nasihatler | 2 | 17Haziran 2014 23:42 |
.::.Bir Ayet-Kerime .::. | .::.Bir Hadis-i Şerif .::. | .::.Bir Vecize .::. |
|