|
Konu Kimliği: Konu Sahibi YaŞuHa,Açılış Tarihi: 17 Kasım 2011 (14:43), Konuya Son Cevap : 17 Kasım 2011 (14:43). Konuya 0 Mesaj yazıldı |
| LinkBack | Seçenekler | Değerlendirme |
17 Kasım 2011, 14:43 | Mesaj No:1 |
Durumu: Medine No : 13867 Üyelik T.:
24 Mayıs 2011 | Kurbanlık bilkuran'dır Kurbanlık bilkuran'dır KURBANLIK BİLKURAN'DIR Kurbanlık yani kurbiyet, bilkurandır yani Kuran ile. Öyleyse; bil! -Kurandır. Ve ilk nüzul, ilk varlık sancısına yanıt, cahiliyeye hayır'a ilk evet. Ortada okunacak ama -OKUNACAK- Kuran yokken dahi 'IKRA!' öyle böyle degil anladıgımız,anlamaya calıştıgımız,anlayamadıgımız gibi hic degil.Öyle ki "Bismirabbikellezi halak". Yaratan Rabbin adıyla! Neymişize nasılmışıza dair agrısına resulun analjezik. Yaratılmışız, edilgeniz. Nasıl? Yaratan Rab ile ve akabinde "Halak'al insane min alak". Neyden-alak-tan ki alak "sülük" manasıyla tıp literatüründe penetrasyonu, implantasyonu fevkalade simgelerken "aşılanmış yumurta" (zigot) manasıyla yanıtını henuz -insanda zigot- 1800’lülerde bulmuş sorunun 1400 yıl öncesinde bildirisi. Vahy-i ilahi değil de nedir? Yazık ki "Ikra" nüzulu, nüzule ugramış dumura biçare dimaglarımıza nüzul edememiş ki marazlı kalbe yolu daha çok. M. Islamoglu muvahhid olmadan "Kulu La ilahe illallah, tuflihu" cağrısına resulun vakıf olamayacağımızı ifade ediyor ve diyor ki önce -yürek devleti-ni kuralım. (YUREK DEVLETİ)-’nde.' La ilahe' ile gönlündeki mevcut düzeni yık, ispatı olan 'illallah' ile düzenini kur. Akıl, gönül, uzuv birlikteligi ile kesrette yakala vahdeti. Biz mi napıyoruz? Bize birsey diyemem muhasebesi ferdi. Lakin mevcut iman kırıntılarıyla cüz i hal üzere ama ala külli hal idare ediyoruz hem de yetinmek babından bir idare. Yetinmek yetiyor, belki varsanı. İrademizi hükmullahla idare etmeliyiz ki 5 duyuya ve duyamadıklarımıza da hapsedilmiş zaaflarımızın(nefis) idaresine girmeyelim.Irade idare edilmeli yoksa idare ediliriz de mevcut halimiz bizi idare eder mi vadedilen -ki tek 'sadık ul vaad' O- hak günde, Hakk'ın gününde bilinmez işte öyle. Bu baglamda C. Meric'in günümüz tahsilli cahiliyyesine ait degerlendirmeleri 'La ilahe'ile yıkmamız gereken varolan düzene dair yerinde bir ihtar. Der ki; -Bu Ülke-de aydınların dini: izmler ve tüm izmler icinse 'idrakimize giydirilen deli gömlekleri itibarları menşeinden dolayı: Avrupalı. Öyle de düzeni yıkmaya idraktense başlama,deli gömleklerinden sıyrıl. Sinsice ve fevri.Ve yeni düzen daha kamil,kutsi beşeriyeti maddeye kul etmeyen ki kuralı Allah koymuştur;madde eşref-i mahlukatındır,ilallah. Yeni (her) düzen Allah'ındır yani islamın. İslam; sırat-ı mustakim, teceddüt, Allah'tan gayrısına muhakim ve magrur ama O'na müteslim ve mütevazu. İmanla başlayan ameli salihinle taclanan bir mefhum. Bu nazarla Feyzi Hindi'nin insana atfı; Gökten yücesin, topraktan bayagı Yokluk zulmetiyle baglıysan, toprak Ilahi nurun tecelligahı isen, arş. Ve insan nisyandan gelse de nisyana gitmemeli, ahdi var galu beladan, ruhlar aleminden. "Elestü bi rabbikum"e yanıtı kabullenişti Rabbi. Ya şimdi nisyan ve sümme üzerine isyan sadece -AHDİ BOZMAK MI ADICE!!!-. fiayet insan uluhiyete yolcu ise, kurbiyetini Kuranla kurmak, hayatını Kuran üzere idame ettirmek durumunda çünkü Rab der ki "...vallahu veliyyul muminin",ve o Kuran Kelamullah ki müminlerin dostu'nun dostum dediği müminlere eşsiz rahmeti, en büyük lütfu 'muallakat-ı seba'yı secdeye kapandıran mucizesi... Rabbim!Idrakimizin fevkinde olmandır, idraksizlerin atiligi. Ve sözünü idrakimize nakşettirecek de sensin ve sen nakşeyle herşeyi ile herşeyimize. Öyleyse kurbiyet bilkurandır. IKRA. -Bil! -Kurandır El-Kayyûm: Bizatihi kaim ve başka tüm varlıkları ayakta tutan, onları yönetip gözeten, demektir. Allah'ın bu ismi O'nun hiç kimseye muhtaç olmaması ve en mükemmel kudret sahibi olması anlamlarını da kapsar. O, hiçbir zaman hiçbir şekilde başkasına muhtaç değildir. O'ndan başka tüm varlıklar ise O'na muhtaçtır.* İnsanlar fıtraten muhtaç olarak yaratılır. Her zaman yardıma ihtiyaçları vardır. Bu muhtaçlık; sıkıntıya düştüklerinde, keder, üzüntü ve umutsuzluğa kapıldıklarında, yalnız kaldıklarında, korktuklarında vs. daha da belirleşir. Yardım dilemek, korunmak, korkmamak için birilerine sığınma ihtiyacı duyarlar. İşte bu his, onları, güvenebilecekleri bir dost arayışına sokar. Kendilerini teselli edebilecekleri ilk varlıklar çevresinde ki insanlardır. Bununla ilgili günümüzden bir örnek verelim: "Genç delikanlı veya genç kız bir sıkıntıya düşmüştür.İlk olarak annenin yanına varır ve sıkıntısını anlatır. Çoluk-çocuk, ev işleri, aile arası problemlerden iyice dolmuş annenin cevabı genci sarsar: -- Git yavrum başımdan,kocaman oldun, kendi sorunlarını, kedin hallet. Zaten işim başımdan aşkın. Genç koşar adımlarla babasının yanına gider: -- Baba, seninle birşey konuşabilirmiyiz? -- Tabi yavrum, haberler bitsinde konuşuruz. Genç umutsuzca babanın yanından da ayrılır.Onun sorunlarını dinleyecek, sıkıntılarını giderecek bir dost olmalıdır.Aklına en yakın arkadaşı gelir,doğruca arkadaşının evine gider: --İyiki evdesin,seninle konuşmam gerek! -- .......... 'ın son kasetini aldım. Hadi içeri gel de dinleyelim. Genç kendini iyice yalnız hissetmeye başlamıştır. Kendisinden her zaman yardım isteyebileceği, her zaman onun yanında olabilecek, onu herzaman duyabilecek,güvenip sığınabileceği bir dost olmalıdır. İşte bunlar insan yaşamında oluşan bu fıtri duygulardır. Bu duyguların tatmin edilebilmesi için ilk önce aile, sonra iyi bir arkadaşa ihtiyaç duyulur. Bunların dışında öyle bir DOST,öyle bir DOSTLUK vardır ki, insanın hem dünya,hem de ahiret hayatın-da sıkıntılarını giderir. İhtiyaçlarına cevap verir. İşte burada arayış başlar. İnsanları herzaman ve her yerde,görecek,duyacak,yardımcı olabilecek, güvenilip sığınılan,koruyan ve hiçbir şeye muhtaç olmayan bir tek Zat vardır; O da Allahu Teala'dır. (c.c) Bundan dolayı insanlar sadece Allah u Teala'ya (c.c) sığınmalı, O ndan yardım beklemeli,O nunla konuşmalıdırlar. O halde; aklımıza şöyle bir soru gelebilir.‘Allah u Teala(c.c)'yla nasıl konu- şulabilir?’ “Allah'la konuşmak isteyen Kur'an-ı Kerim okusun.” hadisi cevap veriyor bizim bu sorumuza.Yani insanlar O nunla konuşabilmek için, aralarındaki dostluğu geliştirebilmek için Kur'an okumalıdırlar. O halde; şimdi günümüzde yaşayabilen insanlar Kur'an-ı Kerim'i niçin yalnız senenin bir ayında veya O, ölülere indirilmiş gibi mezarlıklarda okuyorlar? Neden süslü kaplar işleyip, evlerinin en yüksek yerlerine asma ihtiyacı duyuyorlar? Niçin Onu Allahu Teala'yla konuşmak için kullanmıyorlar, niçin arada bir dostluk kurmuyorlar? İşter bu büyük dostluğa atılan ilk adımdır Kur'an. Çok basit bir örnekle; tanışmak dost olmak istediğimiz birine en başta selam veririz, konuşarak onu tanımaya çalışırız. Sonra onun hoşlandığı şekilde konuşmaya başlarız, onun sevdiği yerlere gider, sevdiği kişilerle arkadaş oluruz. Daha sonra yürüyüşümüz,oturuşumuz, kalkışımız, yemek yeyişimiz... kısacası fiillerimiz, hep onun beğendiği şekilde olur. Bütün bu yaptıklarımız, bir gün bizi bırakıp gidecek olan bir fanî ile dost olabilmek içindir. Peki Bakî olan, bizi herzaman gören, duyan ve bizimle olan Allahu Teala ile dost olabilmek için ne yapmalıyız? İlk adım Kur'an dedik, yani selamı Kur'an kabul etmeliyiz,girişi bununla yapmalıyız. Kur'an-ı Kerim sayesinde dostumuzla konuşur, O’nu ancak bu şekilde tanıyabiliriz. Sonra O’nun hoşlandığı şekilde konuşmak, yani duâ gelir. O’nun hoşlandığı yerler;yani mescidler,camiîler,ilim yuvaları gelir. O’nun sevdiği kişilerle;yani alimlerle,sıddıklarla,salih ve salihalarla... arkadaşlık gelir. Daha sonra O’nun hoşlandığı şekilde yürür,yemek yer, kalkar, otururuz. Yani yürüyüşü- müzde, yemek yeyişimizde, oturuşumuzda, kalkışımızda sünnete uymak vardır, her an O’nu anmak, zikrettmek vardır. Kısacası bütün bu fiilerimiz O’nun beğendiği şekilde olur. Birde bu fillerin en büyüğü,en güzeli vardır ki;o da namazdır. DOST'una Dostluğunu ispatlayacak en büyük delildir namaz.Sevgini, aşkını O’na anlatabilmenin anayoludur namaz. Sonuç olarak; Allahın Kur'an-ı Kerim’de bildirdiği emir ve yasaklarına uymak bizi Allah'a dost kılar. O ne güzel Dost, O ne güzel yardımcıdır. *”İmanın fiartları ve Onu Bozan fieyler” fieyh Seyfuddin el-Muvahhid Allah'ın Selamı ve Rahmeti üzerinize olsun, |
Konu Sahibi YaŞuHa 'in açmış olduğu son Konular Aşağıda Listelenmiştir | |||||
Konu | Forum | Son Mesaj Yazan | Cevaplar | Okunma | Son Mesaj Tarihi |
Aile Edep demekti | Şiirler ve Şairler | YaŞuHa | 2 | 2287 | 04 Mayıs 2014 21:47 |
Kardeşimize dua lütfen | Dua Bölümü | MusabBinumeyr | 4 | 2563 | 04 Aralık 2013 19:38 |
Kilonuz mu Var? Sorun Değil Artık/Medineweb | Diyet | gün ışığı | 4 | 2999 | 27 Kasım 2013 21:45 |
Üzüm çekirdeği mucizesi | Tıbb-ı Nebevi ve Alternatif Tıp Bilgileri | YaŞuHa | 2 | 2491 | 27 Kasım 2013 21:34 |
Peki Anne senin yüregini kim sogutacak? | Makale ve Köşe Yazıları | Mihrinaz | 7 | 3352 | 26 Kasım 2013 20:23 |
Konuyu Toplam 1 Kişi okuyor. (0 Üye ve 1 Misafir) | |
Benzer Konular | ||||
Konu Başlıkları | Konuyu Başlatan | Medineweb Ana Kategoriler | Cevaplar | Son Mesajlar |
Helak Olan Kurbanlık Hakkında | Verda_Naz | Hadis-i Şerif | 0 | 26 Kasım 2008 02:44 |
Kurbanlık Deveye Binmek | EcelBekcisi | Hadis-i Şerif | 0 | 24 Kasım 2008 13:57 |
kurbanlık oğul | CaferTayar | Hz.Muhammed(s.a.v) | 1 | 22 Ocak 2008 21:08 |
.::.Bir Ayet-Kerime .::. | .::.Bir Hadis-i Şerif .::. | .::.Bir Vecize .::. |
|