|
Konu Kimliği: Konu Sahibi İqra,Açılış Tarihi: 23 Aralık 2011 (19:50), Konuya Son Cevap : 27 Aralık 2014 (09:20). Konuya 48 Mesaj yazıldı |
| LinkBack | Seçenekler | Değerlendirme |
23 Aralık 2011, 19:50 | Mesaj No:1 |
Mürşid Mürid Ve Edepler Mürşid Mürid Ve Edepler Selamün aleyküm arkadaşlar. Şimdi aşağıdaki konuyu dikkatlice okuyun,Tasavvufi anlayışı,şeyhlerin müritler üzerindeki tasarrufunu islamın bakış açısıyle değerlendirin. Adab-i Fethullah Kitabinda Aciklandigi haldedir. Müridin Mürşidiyle İlgili Dikkat Etmesi Gereken Edepler 1- Herhangi bir konuda şeyhini aldatmamalıdır. O’na son derece saygı göstermelidir. 2- O’nun öğrettiği zikir ile kalbini düzeltmeye çalışarak gafletten kurtulmaya çabalamalıdır. 3- Bir konuda haklı bile olsa şeyhin sözünü ve gayesini anlamaya çalışmalı; ona karşı ölü yıkayıcısının eli altındaki ceset gibi olmalıdır. 4- Şeyhi bir şey sormadan söz söylememelidir. 5- Herhangi bir isteğini şeyhinden başkasına söylememelidir. Eğer mürşidine ulaşamazsa ve çok gerekliyse salih, eli açık ve takva sahibi kişilerden istekte bulunabilir. 6- Ancak mürşidi aracılığıyla istek ve gayesine ulaşabileceğine inanmalıdır. Sevgisi başka bir şeyhe yönelirse kendi mürşidinden yarar göremez ve feyz kapısı kapanır. 7- Mürşidinin kendi üzerindeki tasarrufunu kabullenerek emrine uymalı ve her konuda ona hizmet etmelidir. Çünkü arzu ve sevgi bu yolla oluşur ve ihlasla gönülden bağlılığın ölçüsü bu yolla anlaşılır. 8- İbadetlerinde adetlerinde ve tüm yaptığı işlerinde mürşidinin isteğini kendi isteğinden üstün tutmalıdır. 9- Mürşidin iyi ahlakına ve olgunluğuna güvenerek onun hoşlanmadığı şeyleri yapmaktan kaçınmalıdır. 10- Kendi durumunu mürşidine açıkladıktan sonra bir şey istemeden verilecek karşılığı beklemelidir. Birisi şeyhine bir şey sorarsa kendisi cevap verme küstahlığında bulunmamalıdır. 11- Mürşidinin bulunduğu toplulukta yüksek sesle konuşmamalıdır. Çünkü bu çok kötü edepsizliktir. Bize anlatıldığına göre bir gün İmamı Züfer abdest alıyordu, hocası İmam-ı Azam Ebu Hanife ( r.a) onun yanından geçti. İmam-ı Züfer ayağa kalkmayarak saygıda kusur etti. Bundan dolayı en üstün öğrenci olacakken derecesi en düşük kaldı. 12- Mürşidinin hiçbir haline kalben dahi olsa karşı koymamalı ve içinde şüphe belirirse iyiye yormalı; iyiye yoramazsa kusuru kendinde aramalıdır. Musa ( a.s) ile Hızır ( a.s) arasına geçen olayı düşünmelidir. Çünkü mürşide karşılık vermek çok çirkindir ve bundan ortaya çıkacak perdelenmenin ilacı yoktur. Ayrıca tüm feyiz kapıları kapanır. 13- Mürşidinin çare bulması için iyi veya kötü tüm olayları ona açıklamalıdır. Çünkü mürşit doktor gibidir; müridin halini öğrendiğinde onun sorununu düzeltmeye ve iyileştirmeye çalışır. Bu nedenle nasıl olsa şeyhim benim sorunumu biliyor diye sorunu ona iletmemek doğru değildir. Çünkü bazen mürşit keşfinde yanılabilir. Velilerin keşfinde yanılması alimlerin içtihatda yanılması gibidir, yanılan da sevap kazanır. Şeriatın kurallarına uymadıkça keşiflere uyulmaz. Gerçek bile olsa bunlarla karar verilmez. 14- Müridin şeyhine gönülden bağlılığı eziyetli ve sıkıntılı olduğunda bile bozulmamalıdır. Moral bozacak sözler, dedikodular ümidini kırmamalı; Allah’tan ( c.c) istediği feyzi ancak mürşidinin aracılığıyla elde edebileceğine inanmalıdır. Bunun için şeyhine olan sevgisi be bağlılığı kendi nefsinden, çoluk çocuğundan ve malında daha fazla olmalıdır. 15- Mürşidinin yaptığı ibadet ve hareketlerin hepsini yapmaya kalkışmamalıdır. Çünkü mürşidinin bulunduğu hal ve derecesiyle ilgili bazı yaptıkları müride uygun düşmeyebilir. 16- Şeyhinin emirlerini yorumsuz başkasına devretmeden hemen yerine getirmelidir. Geciktirirse veya yapmasa feyiz kesilir. 17- Mürşidinin verdiği zikir, teveccüh ve murakabe gibi görevleri emrettiği şekilde yerine getirmelidir. 18- Mürşidi ile birlikte bulunurken hareketlerine, sözlerine, sorduğu soru ve verdiği cevaplarına dikkat etmeli; ileri- geri konuşmamalıdır. Zira böyle şeyhin büyüklüğünü ve saygısını müridin kalbinden gider. 19- Mürşidiyle konuşacağı anları iyi ayarlamalı; verdiği cevapları can kulağıyla dinlemeli, konuşurken edepli ve haddini aşmadan kısa ve öz derdini anlatmalıdır. 20- Mürşidinin kendisine açıklanan sırlarını gizlemelidir. 21- Allah Teala’nın (c.c) mürşidi aracılığıyla kendisine bağışladığı keşif, keramet, hal ve düşünceleri şeyhinden saklamamalıdır. 22-Uygunsuz kişilerin yanında mürşidinden söz etmemeli ve onun sohbetlerini anlatmamalıdır. Onlara ancak akılları ve anlayışları derecesinden açıklama yapabilir. 23- Mürşide kapılanmak gerçekleştiğinde size Allah’u Teala’yı (c.c) tanımak ve bilmek için geldim demelidir. Şeyhi kendisini kabul ettikten sonra bir şey istemez, ancak hizmet eder. Böylece mürşidinin kendisini kabulü tam olur. Bu süre boyunca şeyhi bir şey emrederse bildiği şey dahi olsa onunla uğraşmalıdır. 24- Herhangi bir kimse şeyhine selam söylemek isterse, o görevi üzerine almamalıdır. 25- Mürşidi ile beraberken başka şeylerle ilgilenmemeli, tam anlamıyla ona yönelmelidir. 26- Mürşidinin karşısında abdest bozmamalı, tükürmemeli, sümkürmemeli, nafile namaz kılmamalı, tesbih çekmemeli ve bir şeyle oynamamalıdır. 27- Mürşidi emretmedikçe baş köşeye geçmemelidir. 28- Mürşidin seccadesi, yatağı, kap ve kacağı gibi özel eşyaları kullanmamalıdır. 29- Karanlık gibi zorunlu haller olmadıkça mürşidinin önünde yürümemelidir. 30- Mürşidinden uzakta iken ilgiyi kesmemek için mektuplaşmalı, bu mektupları korumaya özen göstermelidir. 31- Abdestsiz olarak şeyhinin yanında oturmamalıdır. 32- Nehir gibi akarsu kıyısında abdest alırken mürşidinden üst tarafta bulunmamalıdır. 33- Uzakta bulunsa dahi şeyhinin bulunduğu yöne ayağını uzatmamalıdır. 34- Mürşidi bir şeyle uğraşırken veya elini tutup yakalayarak, çekerek öpmeye çalışmamalıdır. 35- İzin almadan günlük tutma bile olsa karşısında bir şey yazmamalıdır. 36- Şeyhinden olağanüstü halde ve keramet beklememeli ve istememelidir. 37- Mürşidinin kendisine verdiği armağanlara özen göstererek ömrü boyunca saklamalı; hiç kimseye vermemeli ve satmamalıdır. 38- Mürşidinin ahlakıyla ahlaklanmaya çalışmalıdır. 39- Mürşidinin sevdiklerini sevmeli, hoşlanmadıklarından hoşlanmamalıdır. 40- Mürşidi ayakta dururken kendisi oturmamalıdır. Sırtını şeyhine dönmemeli ve kapıyı vurarak sertçe örtmemelidir. 41- Bir mürşit müridini tarikattan çıkarırsa tamamıyla ondan ayrılmaz. Çünkü böyle bir müridin başkasının aracılığıyla kurtulması imkansızdır. 42- Benim mürşidim Peygamberden, sahabelerden, tabiin hazretlerinden daha büyüktür gibi düşüncelere sapmamalı ve konuşmamalıdır. 43- Mürşidine gözünü dikip bakmamalı; o başka tarafa bakarken rabıta amacıyla göz ucuyla bakmalıdır. 44- Mürşidiyle birlikte otururken manevi yarar sağlamak için kalbini onun kalbine bağlı bulundurmak gerekir. Çünkü, nispet ve feyiz şeyhinin sohbetiyle oluşur ve gafil olanlardan geriye döner, uyanık olanların kalbine girer. Manevi nispet dumanın yayılması veya yağmurun yapması gibi yayılır ve onu ancak ihlas ve ilahi sevgisi tam olanlar hisseder. 45- Mürşidiyle birlikte otururken gönlü engin ve iç huzuruyla olmalıdır. Bunu sağlamak için gözleri kapayıp sanki başının üzerinde duran kuşu ürkütmeyecek şekilde kıpırdamadan durmalıdır. 46- Zamanı öğrenmek için iki de bir saatine bakmamalı; içine sıkıntı gelince şeyhin yanında çıkıp gitmelidir. 47- Mürid, şeyhinin çocukları, akrabalar ve komşuları yanında da edepli, saygılı ve vefalı olmalıdır. 48- Mürşid kendisini yemeğe çağırdığında, mürit güzel yemekler ve içecekler, rahat yataklar isteğinde bulunmamalıdır. Hazırlananı yemeli; bulunduğu yerde yatmalı ve bu durumu nispet alması için büyük bir devlet ve nimet saymalıdır. Bu sırada bir kusur işlerse Cenab-ı Hakk’a (c.c) istiğfar etmelidir. 49- Hizmet ederken gerek mürşit, gerek diğer müritler, gerekse de misafirler için yaptığı hizmetin nispet bakımından eşit olduğuna inanmamalıdır. 50- Mürşidiyle herhangi bir konuda görüşmek isteyen onun boş ve uygun zamanı kollamalı; 51- Mürit mürşidinden herhangi bir şey veya hizmet istememelidir. Sadece hastalık, sıkıntı gibi durumlarda bilgi verilir. Mürşit ister dua eder, isterse etmeyebilir. 52- Mürşidi başkalarıyla konuşurken, yanına sokulmamalıdır. İzin isteyeceği zaman evinden çıkmasını istememeli; çok acil işi varsa uygun bir şekilde haber göndermelidir. 53- Sabah namazından güneş doğuncaya kadar ve akşam yatsı namazları arasında özel görevleri olduğundan mürşidiyle konuşmamalıdır. 54- Mürit herhangi bir yerde sohbet etmesi gerekirse mürşidiyle ilgili konuşma yapmalıdır. 55- Mürşidini ziyaret geldiğinde kendi başına ne kadar kalacağına karar vermemelidir. İstek ve arzusu olduğu sürece orada kalmalı ve gitme kararını mürşidine bırakmalıdır. 56- Mürşidini kabul etmeyen kişilerle bir arada bulunmamalıdır. 57- Mürşit herhangi bir konuda yasaklama getirirse ( bir yere gitmeyi, bir şeyi yemeği, bir şey yapmayı yasaklarsa) üzülmemeli, aksine benim yararım içindi diye sevinmelidir. 58- Gördüğü rüyaları kendi yorumunu önemsemeden mürşidine anlatmalı, onun yorumuna göre davranmalıdır. | |
Konu Sahibi İqra 'in açmış olduğu son Konular Aşağıda Listelenmiştir | |||||
Konu | Forum | Son Mesaj Yazan | Cevaplar | Okunma | Son Mesaj Tarihi |
Din ve devlet ilişkisi | Serbest Kürsü | Nisanur UŞMA | 6 | 2474 | 18 Şubat 2012 22:21 |
Meal okumayı “moda” olarak görenlere | Makale ve Köşe Yazıları | ferhat Tuna | 9 | 2263 | 17 Şubat 2012 23:23 |
Bir ömür böyle geçti | Kıssalar-Hikayeler-Nasihatler | su damlası | 1 | 1929 | 27 Ocak 2012 17:18 |
Kıyametle ilgili Ayet-Hadis meselesi | Soru Cevap Arşivi | bilinmez | 6 | 3652 | 27 Aralık 2011 22:51 |
Alparslan kuytul: Bu pazar bir kere açılır | Muhtelif Konular | İqra | 0 | 2004 | 26 Aralık 2011 20:25 |
23 Aralık 2011, 22:52 | Mesaj No:2 |
Durumu: Medine No : 2 Üyelik T.:
10 Nisan 2008 | Cevap: Mürşid Mürid Ve Edepler
Alla'ın Dininde bu tür uygulamalar Kuran'a göre Şirk üstüne Şirk Kula Kulluktur. Allah resulünü ziyarete gelen bir kısım Müşrik Allah resulünü tanımadıkları için sahabelere sizin efendiniz lideriniz kim nerede sorusunu sorduklarında Allah resulü onlara cevaben Onların efendisi onlara su dağıtandır onlara hizmet edendir karşılığını verir... Allah resulünün hayatında hiçbir zaman bu şekilde insanları kendine kul etme anlayışı olmamıştır bu Mürş it dedikleri kişiler kim neci ne tür tasarrufa sahipler yoksa bunlar Bizim bilemediğimiz gizli rablermi! Çok fazla yazmak ve kimseyi kırmak istemediğimden kısa kesiyorum Allah'ın laneti Allah'ın dinini kendi heva ve hevesleri uğrunda kullanan zalimlerin üzerine olsun... İnsanların dini duygularını istismar eden kim olursa olsun Allah'ın gazabı üzerine olsun...
__________________ Sakın başkasının kölesi olma; çünkü ALLAH seni hür yaratmıştır . -İmam Ali- (a.s) |
24 Aralık 2011, 01:38 | Mesaj No:3 | |
Durumu: Medine No : 15266 Üyelik T.:
14 Aralık 2011 | Cevap: Mürşid Mürid Ve Edepler Alıntı:
| |
24 Aralık 2011, 02:35 | Mesaj No:4 |
Durumu: Medine No : 2 Üyelik T.:
10 Nisan 2008 | Cevap: Mürşid Mürid Ve Edepler
Aslı kardeşim sizinle bu konuda münazara edeceğimiz çok husus var öncelikle size soracağım birkaç soruya cevap vermenizi rica edecem ama bana vereceğiniz cevaplar içerisinde ondan bundan değil Allah'ın kelamından cevaplar istiyorum... İstiane nedir? Rabıta nedir? Tevessül? Tevbe? Şirk? Veli Zikir Evrad Hurafe Bidat Bu kavramları bana bi zahmet açıklarmısınız ona göre bende size cevaplarımı Allahın kelamından verecem sorularıma kısaca cevaplar verebilirsiniz tercih değerli kardeşime kalmış daha sonrasında bende size Allah'ın dini ile Halkın tarikatların cemaatlerin Şeyhlerin Ğavsların Kutupların vb İslam dışı kavramların ne anlama geldiğini tek tek delilleri ile sunacam bu konuda amacımız Hakkı bulmaktır Aramızda Hakem ise Kuran olacaktır buyrun siz değerli kardeşimi dinliyorum ....
__________________ Sakın başkasının kölesi olma; çünkü ALLAH seni hür yaratmıştır . -İmam Ali- (a.s) |
24 Aralık 2011, 03:30 | Mesaj No:5 | |
Durumu: Medine No : 15266 Üyelik T.:
14 Aralık 2011 | Cevap: Mürşid Mürid Ve Edepler Alıntı:
tevessül:Resulullah veya evliya zatlarla, Allahü teâlâya tevessül etmek, yani bunların hürmeti için, dilekte bulunmak caizdir. Tevessül etmek, şefaatini istemek demektir. Ehl-i sünnet âlimleri, bunun caiz olduğunu bildirdi. Tevessül edenin duasının kabul olması, tevessül olunanın kerameti olur. Yani, öldükten sonra keramet göstermesi olur. (Hadika) tövbe hem iyilik hem de kötülük yapmaya uygun yaratılmıştır. Onun için zaman zaman isteyerek veya istemeyerek günahlara girebiliyor. Bu konuda Kur’anı Kerim de, “Allah, kendisine şirk koşulmasının dışındaki istediği kimselerin bütün günahlarını bağışlar.(Nisa Süresi,48;116)” buyurarak hangi günah olursa olsun affedebileceğini bildirmektedir. Kitaplarımız da canı gönülden yapılan tövbenin Allah tarafından kabul edileceği ifade edilir. Nitekim Allah’u Teala, “Ey iman edenler, nasuh tövbe ile tövbe edin ki Allah da sizin kabahatlerinizi affetsin ve altlarından ırmaklar akan cennetlerine koysun.” (Tahrim Suresi, 8) buyurarak yapılan tövbelerin kabul edileceğini beyan eder.ta, . veli:Birine yaklaşmak, birinin işini üzerine almak, idare etmek, birine iyilik etmek, yardım etmek ve bakmak anlamlarındaki "v-l-y" kökünden türeyen veli (çoğulu evliya) dost, seven, yardım eden, koruyup gözeten, bakan, birinin işini üzerine alan, idâre eden demektir.Vâli ve mevlâ kelimeleri de aynı anlamdadır Velî ve mevlâ kelimeleri Kur'ânda hem insanlar (Fussilet, 41/34) hem de Allah için, "vâli" kelimesi ise sadece Allah için kullanılmıştır: "Yoksa Allah'tan başka veliler mi edindiler? Veli yalnız Allah'tır" (Şûrâ, 42/9), "O velîdir, hamîddir" (Şûrâ, 42/28), "Veli olarak Allah yeter, yardımcı olarak Allah yeter" (Nisâ, 4/45):zikir, Allah’ı unutmamak yani hiçbir hal ve şartta O’ndan gafil olmamaktır( alıntı ). hurafe boş ve batıl inanç demektir yanlış hatırlamıyosam da evrad hergün yapılan zikir demek di bu arada biraz geç cevap yadım beklettim hakkınızı helal edin özet çıkarıyodum görmedim yeni gördüm | |
24 Aralık 2011, 03:37 | Mesaj No:6 |
Durumu: Medine No : 15266 Üyelik T.:
14 Aralık 2011 | Cevap: Mürşid Mürid Ve Edepler
bu arada çevrim içi gözüküyorum ama başka bi sayfada özet çıkartıyorum şuan bu yüzden dalarda sorunuza bakamassam hakkını helal et kardeşim
|
24 Aralık 2011, 03:37 | Mesaj No:7 |
Durumu: Medine No : 2 Üyelik T.:
10 Nisan 2008 | Cevap: Mürşid Mürid Ve Edepler
Öncelikle İstiane kavramına bakalım...Fatiha suresinde Yalnız sana ibadet ettiğimiz için yalnız senden yardım dileriz...Diyoruz değerli kardeşim...O zaman Yalnız istenecek Allah iken dara düşüldüğünde veya başka bir hacet için istenilmesi gerektiğinde Şah damarımızdan yakın olan Allah'tan istemek yerine Neden başkaları aracı oluyor o şah damarımızdan bize daha yakın iken o yakınlıkta nasıl bir boşluk varki birileri araya giriyor yada Allah resulünden bana bir tek örnek getirebilirmisiniz Sahabelere şöyle dediği hususunda Allah'tan isterken beni aracı ediniz diye devamı bu sorularımın cevapları neticesinde gelecek Allah'a emanet olunuz ...
__________________ Sakın başkasının kölesi olma; çünkü ALLAH seni hür yaratmıştır . -İmam Ali- (a.s) |
24 Aralık 2011, 03:45 | Mesaj No:8 | |
Durumu: Medine No : 15266 Üyelik T.:
14 Aralık 2011 | Cevap: Mürşid Mürid Ve Edepler Alıntı:
| |
24 Aralık 2011, 03:55 | Mesaj No:9 |
Durumu: Medine No : 2 Üyelik T.:
10 Nisan 2008 | Cevap: Mürşid Mürid Ve Edepler
Değerli kardeşim amacım sizi veya başkalarını yargılamak değil Bizi ancak ve ancak yargılayacak Allah'tır amacım sizin veya başkalarının inanç kriterleri değil Tasavvuf ve Tarikat yapılanmalarındaki ana tema olan ŞİRK hususlarını bir bir izah etmektir ve en güzel şekilde izah edeceğim ...İlim elde etmeniz hususundaki çabanız takdire şayandır buna kimsenin itirazı olmaz...Ya Ğavs yada Ya Hamza denildiğinde bunlar ne tür bir yardım etme fonksiyonuna sahiptirler yada Ya Muhammed dediğimizde Allah resulü kabirden nasıl bir yardım ile bizlere yardım edebilir? Ölü olan dirileri uyarmak için Kur'anda hangi ayette veya hangi surede Allahtan başka birinden yardım etme anlatılmakta yada Vesile olarak Allah ibadetleriniz ile gelin demesine rağmen Ey Üstadım seni kendim ile Allah arasında şefaatçi olarak kılıyorum demek Kuranın hangi ayetine uygun Şefaat nedir? Kimsenin ahiret hayatı belli değil iken bizler birilerine nasıl makam ve mevki verebiliyoruz?
__________________ Sakın başkasının kölesi olma; çünkü ALLAH seni hür yaratmıştır . -İmam Ali- (a.s) |
24 Aralık 2011, 04:01 | Mesaj No:10 | |
Durumu: Medine No : 15266 Üyelik T.:
14 Aralık 2011 | Cevap: Mürşid Mürid Ve Edepler Alıntı:
| |
Konuyu Toplam 3 Kişi okuyor. (0 Üye ve 3 Misafir) | |
Benzer Konular | ||||
Konu Başlıkları | Konuyu Başlatan | Medineweb Ana Kategoriler | Cevaplar | Son Mesajlar |
Mürid ve Mürşid ilişkisinde Rab Tecellisi | Esadullah | Tasavvuf-Tarikat | 7 | 06 Şubat 2016 09:45 |
Kamil Mürşid Kimdir?/Bedia Özdemir Tokel | Bedia Özdemir Tokel | Makale ve Köşe Yazıları | 17 | 18 Şubat 2014 18:21 |
mürşid... mürşidi kamil.... | aslıı | Tasavvuf-Tarikat | 24 | 26 Aralık 2011 23:42 |
mürid ne demektir.. | zinnureyn | Tasavvuf-Tarikat | 0 | 18 Ocak 2009 13:18 |
_Şazeli hazretlerinin dilinden mürid... | _bülbül_ | Tasavvuf-Tarikat | 2 | 29 Ağustos 2008 23:29 |
.::.Bir Ayet-Kerime .::. | .::.Bir Hadis-i Şerif .::. | .::.Bir Vecize .::. |
|