TASAVVUF NEDiR,NERDEN NE ZAMAN ÇIKMIŞTIR..

[bilinmez]

TASAVVUF NEDiR,NERDEN NE ZAMAN ÇIKMIŞTIR..

Bir şeyin gerçek tanımı ancak aslına uygun yapılırsa doğru olur.Bu asıl ise katışıksız bir şekilde tarif edilmeliki aslı bozulmasın.Örneğin elmanın tanımını yaparken kişi ,elmanın ilk oluşumundan günümüze kadar yapılan İLK TANIMA BAĞLI KALMAK ZORUNDADIR,yoksa günümüzde biri veya birileri kalkıp,elmayı bu gün itibariyle HİÇTE ASL OLAN İLK TANIMINA UYGUN OLMADAN VE İLK TANIMINDAN KOPARARAK YAPARSA,bu kişinin tanımladığı ELMA DEĞİLDE,BAŞKA BİR ŞEY,yani yeni bi TANIM olurki,buda ancak bu kişinin ELMAYI TANIMADIĞININ DELİLİDİR.İşte TASAVVUFUN gerçek tanımını doğru yapmak içinde TASAVVUFUN İLK TANIMINA UYGUN VE BAĞLI KALINARAK YAPILMALIKİ DOĞRU Bİ TANIM VE ANLATIMDA OLUNABİLİNSİN,yoksa bir kişi çıkıpta günümüzde,yeni bi tanım ortaya atarsa bu tasavvuf değilde yeni bi tanım olurki,buda şunu ortaya koymuş oluki bu kişi TASAVVUFUN NE OLDUĞUNU BİLMİYORDUR....[1]

Evet tamda bu anlamda ,mensubu oldukları dinin bazı unsurlarına daha fazla ağırlık veren kişilere her toplumda rastlanır.Bunlar genellikle tutku ve arzularından sıyrılma eğilimi taşıyan kişilerir.Bu kişiler mensubu oldukları inancın içerisinde ilgilerini belirli bi düşünceler ve hareketler üzerinde yoğunlaştırıp, diğer unsurlarrın da görünüşün arkasındaki anlamını kavramaya ve ona göre inanıp,ona göre yaşamaya çalışırlar.

Bu durum zamanle içe kapanma,toplumla ilşkiyi askariye indirme,dünyayla ilişkiler azaltma vs. gibi durumlara yol açar.Bu durumun ismi batı dillerinde ASETİZM,olarak ifade edilir.Kültürel İslamada zühd olarak tanımlarla tanımlanarak giriş yapar,zamanla başka bi anlamda yüklenerek DUYULAR ÖTESİ MANA ALEMİ İLE İLİŞKİLER,İLİŞKİ KURMAYA DÖNÜŞÜR.....

DEVAM EDECEKTİR..

[bilinmez]

Batı dillerinde Mistizm olarak ifade edilen duyular ötesi alemlede bağlantı kurma, olarak adlandırılan bu iş geleneksel islamcıların hayatlarındada kısa sürede karşılığını bulup ve bu karşılığında TASAVVUF adı altında yeni bi sürece girer.

Her nekadar, daha erken dönemde bazı öncüleri olsa bile, belirli bi disiplin olarak geleneksel islam toplumlarında hicri 2 yy da oluşmaya başlayan tasavvuf[sufilik] hareketi zamanla gelişerek farklı kültürlerden aldığı unsurlarla birleşerek başlı başına inanç ve yaşantı sistemi haline gelmiştir[2].Yalnız onun tarihi gelişimine geçmeden önce,kelimenin etimolojisini incelemek yararlı olacaktır..

KONU DEVAM EDECEK.[TASAVVUF[SUFİLİK]KELİMESİNİN ETİMOLOJİSİ BAŞLIĞINDA DAHA SONRA KAYNAKLARDA BELİRTİLECEKTİR]...

[bilinmez]

TASAVVUF KELİMESİNİN ETİMOLOJİSİ....

sufi,sof,saf tan türetildiği söylenen tasavvuf kelimesi aslında tam bir sonuca ulaşılmamış,dünya ile ilişkileri askariye indirmenin ve sadece en az imkanlarla yaşamak için dünya ile ilişkili olarak giyilen kaba kumaş anlamında olan suf un bu düşünce ve yaşam biçimi benimsiyenlere isim olduğunu söyleyenler olduğu gibi,temiz,saf anlamına gelen saf tanda türetildiğini söyleyenler olmuştur.

Bunların içinde ençok kabul gören birinci iddadır,yani giyilen KABA KUMAŞ nalamındaki SUFİ,

Sufiler,islam inancı içerisinde kendi alanlarını belirlemek için sıklıkla çalışmışlardır.Kendilerine mahsus olduğunu savundukları inançve yaşantı alanını da bazı benzetmelerle anlatmılardır. Onlara göre din bi meyve gibidir,her meyve kabuk ve çekirdekten oluşur.Meyvenin özü içindedir,Kabuk ise sadece bi dış görünüştür.

Bu benzetmeye göre,şeriat kabuk[dış görünüş,zahir],tasavvuf ise çekirdek[batındır].Bundan dolayı sufiler hakka ulaştıran yolların nefeslerin sayısı kadar sonsuz olduğunu belirtirler ve böyle muallak bi din algısıyla konuşurlar,sanki din tamamlanmamış ve sınırları belirlenmemiştir..

devam edecek inşaAllah..

[bilinmez]

AŞIRI TASAVVUFUN OLUŞUMU VE GELİŞİMİ...

Aşırı tasavvufun ne olduğunu anlamak içi dışarıdan ve içeriden kişilerin tanımlarını dikkte almak tabikide yararlı olacaktır.Ancak bu tanımlara bağlanıp kalmaktan ziyade,tanımlarıda aşarak,tarihi gelişim ve çeşitlilik içerisinde aşırı tasavvufun ne olduğunu anlamaya çalışmak dahada yararlı olacaktır..

1.YÜZYILDA,AŞIRI TASAVVUFUN OLUŞUMU VE GELİŞİMİ...

Mensubu olduğu cemaatin,yolun,inancın bazı unsurlarına ağırlırlık verip,bireysel konulara daha fazla yoğunlaşan kişilerin her toplumda ve inançta olduğu görüle gelmiş bi gerçekliktir.Bu tür aşırı yaklaşımların son Rasul Muhammed as mın,yani Rasulullahın dönemi içinde geçerli olduğunu çeşitli kaynaklarda rastlamak mümkün ve Rasulullaha gelen bazı kişiler,gündüzleri hep oruç tutup,çokça namaz kılıp evli olduğu halde bekar hayatı yaşamak için karar verirler.Bazı sahabelerin böyle aşırı durumlara kendilerini sonka talepleri ve yönelişleri Rasulullah tarafından tasvip görmez ve bu durum engellenir.

Kendisini bu tür yükümlülükler altına sokmak isteyen Ebu Derda ya karşı Selamanı Ferisi nin şu sözleri Rsulullah tarafından aynen tasvip görür...Rabbinin senin üzerinde hakkı vardır,nefsinin senin üzerinde hakkı vardır,ailenin senin üzerinde hakkı vardır.O halde sende her hak sahibine hakkını ver.

Rasulullahın tasvip etmediği söz konusu olan AŞIRILIKLAR,Rasulullahın vefatından sonrada tekrar oluşmaya başlar.Bunun başlıca nedeni,müslüman toplumu etekileyen yani şartlardır.Bu şartlar siyasi,ekonomik,ideolojik açıdan başdöndürücü değişiklikler, ZÜHD EĞİLİMLİ KİŞİLERİ ETKİLER.Böylelikle,bu açıdanda özellikle siyasi hayatın açtığı olumsuzluklardan UZAK KALMAK İSTEYENLER,içe kapanmayı tercih ederler.Tabiki bu tür durumlarda kişisel ZÜHD hareketinin oluşması tabiidir.Ancak bunun kişisel bi durumdan çıkıp,ayrı bi inanç ve yaşantı biçimi haline gelmesinde başka nedenlerin olduğuda kaçınılmaz bi gerçekliktir....

Bu yöndeki en önemli gerçeklikte ideolojik etkileşme sonucunda farklı kültürlerden gelen MİSTİK UNSURLAR ve bunların AŞIRI ZÜHD HAYATINA EĞİLİMLİ OLANLAR TARAFINDAN ÇOK KOLAY BENİMSENME OLAYI VE KABULLENME İŞİDİR..

Sosyal hayata karşı bi tavır ve konum belirleme olan AŞIRI ZÜHD ANLAYIŞI,siyasi hayatın getirdiği karışıklıklar ve sorumsuz davranışlar nedeniyle bir otokritik[. Bir kişinin kendi davranışları üzerine yönelttiği yargı, otokritik.],olarak başlar.Anlamsız ve cüretkar davranışlar,olaylar zühd hareketi mensuplarını SADECE AHİRET HESABINDA YOĞUNLAŞMAYA,iter ve cehennem korkusu bunların kafalarını,kalplerini en çok meşgul eden unsur olur.

Bu doğru temeller üzerine oluşan tavrın YANLIŞI,ahiret hesabının konusu olarak sadece kişisel yaşantının getirdiği özelliklerin düşünülmesi,toplumsal konulardan kaçınılmasıdır,buda zühd hareketini AŞIRI ZÜHD,[AŞIRI TASAVVUFA] kaydıydırmıştır.Ancak yinede bu insanların normal eğiliminden farklı isim almayaı gerektirecek kadar farklı özelliklere sahip oldukları tam söylenemez.Kuvvetli günah şuuru,kalplere hakim olan Allah korkusu ve ortama hakim olan haksızlıklar karşısında dünyadan YÜZ ÇEVİRME,zamanla bi disiplin haline dönüşür.

Bu dönemin sonrakilerden ayıran temel özellikleri şunlardır,sufi ismi hala mevcut değildir.Naslarla belirlenen sınırlar aşılmaz veya onu aşmaya farklı yorumlar oluşturulmaz.Yani aşırı tasavvufun ilk döneminde,ZAHİR-BATIN AYIRIMI,fena,beka,şeyh,marifet,keşf,mürid,tarikat, şath,cem-fark ve sonraki AŞIRI TASAVVUFÇULARIN ANLAMIYLA,veli,keramet,şefaat gibi kavram ve fikirlere ilk başta rastlanmaz.Bu Dönemin temel karekteri kişisel ibadetlere ağırlık veren,sosyal hayatla ilişkileri askariye indirmiş tutum ve davranışlardır...

KONU 2.YÜZYILDAKİ AŞIRI TASAVVUF OLUŞUMU VE GELİŞİMİ OLARAK DEVAM EDECEK İNŞAALLAH...