|
Konu Kimliği: Konu Sahibi antivirüs,Açılış Tarihi: 20 Aralık 2008 (00:45), Konuya Son Cevap : 20 Mart 2014 (10:32). Konuya 5 Mesaj yazıldı |
| LinkBack | Seçenekler | Değerlendirme |
20 Aralık 2008, 00:45 | Mesaj No:1 |
Önemli Göz Hastalıkları Önemli Göz Hastalıkları Katarakt Katarakt gözün içindeki görmeyi sağlayan göz merceğinin (lens) saydamlığını kaybetmesi ve kesifleşmesi demektir. Göz merceği renkli tabakanın arkasında yer alır ve gelen ışığın gözün sinir tabakası üzerindeki alıcı hücreler üzerinde odaklanmasını sağlar. Lensin keşifleşmesi ve ışık geçirgenliğinin azalması sonucunda (katarakt geliştiğinde) alıcı hücrelere ışık ve görüntü yeteri kadar ulaşamaz. Bu kesifleşme zaman içinde giderek artar ve görmeyi azaltır. Yaşlanma, genetik rahatsızlık , göz içi reaksiyonlar , göze gelen darbeler, göz içi mikrobik rahatsızlıklar, şeker hastalığı, uzun süreli kortizon kullanımı vb. katarakta neden olabilir, ancak en sık görülen yaşlanmayla ortaya çıkan katarakttır. Bu nedenle yaşlılık hastalığı olarak bilinir. Katarakt başlangıçta ışıklarda dağılma, yazıları çift görme, görmede ışık şartlarına göre azalma, renklerde matlık ve koyuluk, yakın okuma zorluğu gibi şikayetlere yol açabilir. Kataraktın ilerlemesi birkaç ay içinde olabileceği gibi, senelerce de sürebilir. Genellikle diğer gözde de gelişir. Kataraktın oluşması veya ilerlemesi ilaç veya perhiz ile önlenemez. Kataraktın tek tedavi yöntemi ameliyattır. Dünyada yaygın bir şekilde kullanılan yöntem, dikişsiz katarakt ameliyatı da denen FAKO (Fakoemülsifikasyon) tekniğidir. Bu yöntemde ameliyat için kataraktın olgunlaşmasını beklemeye gerek yoktur. Katarakt yeni başladığında dahi ameliyat yapılabilmektedir. Hasta aynı gün taburcu edilebilmekte ve kısa zamanda normal günlük yaşamına dönmektedir. Ameliyatta kataraktlı mercek temizlenir ve yerine yapay göz içi lensi (merceği) yerleştirilir. %95 oranında başarılı bir ameliyattır. | |
Konu Sahibi antivirüs 'in açmış olduğu son Konular Aşağıda Listelenmiştir | |||||
Konu | Forum | Son Mesaj Yazan | Cevaplar | Okunma | Son Mesaj Tarihi |
Dua... | Dua Bölümü | Kara Kartal | 2 | 1983 | 28 Aralık 2008 21:34 |
Yüreğime Sor Beni | Şiirler ve Şairler | Kara Kartal | 1 | 2257 | 27 Aralık 2008 00:58 |
Kahve Gözlüm!** | Şiirler ve Şairler | Kara Kartal | 1 | 2304 | 27 Aralık 2008 00:46 |
Yokluğun Adı Yok | Şiirler ve Şairler | Kara Kartal | 2 | 2178 | 27 Aralık 2008 00:27 |
Bazı Çocukluk Çağı Hastalıkları | Tıbb-ı Nebevi ve Alternatif Tıp Bilgileri | Tuba_ | 7 | 2698 | 24 Aralık 2008 22:36 |
20 Aralık 2008, 00:47 | Mesaj No:2 |
Cvp: Önemli Göz Hastalıkları Glokom ( Göz Tansiyonu) Göz tansiyonu adıyla da bilinen glokom yaygın bir göz hastalığıdır. Glokom, göz içi sıvısını dışarı boşaltan kanallarda yapısal olarak tıkanıklık oluşması nedeniyle sıvının yeterli boşalamaması ve buna bağlı göz içi basıncının artması sonucu oluşur. Yükselen göz içi basıncı görme sinirlerine zarar verir. Görme siniri, gözden aldığı bilgiyi (görüntü) beyindeki Görme merkezine götüren bağlantıyı sağlar. Görme sinirindeki tahribat, zamanında kontrol altına alınmadığı durumlarda, körlüğe kadar varabilen görme azalmasına ve görme kayıplarına yol açar Genellikle 40 yaş üzerinde oluşan glokom bebeklikte ve çocuklukta da oluşabilir. Yavaş ilerler. Belirgin bir ağrı olmadığı gibi görmedeki azalma çok yavaş olduğu için hasta tarafından, belirgin görme kaybı olana kadar fark edilmeyebilir. Bazı hastalarda; sabahları belirginleşen baş ağrıları, zaman zaman bulanık görme, geceleri ışıkların etrafında ışıklı halkalar görülmesi, televizyon seyrederken göz etrafında ağrı gibi ortak şikayetlere rastlanabilir. Daha nadir görülen akut glokom krizinde göz içi basıncının aniden çok yükselmesi sonucu, mide bulantısı ve baş ağrısı ile birlikte göz ağrısı ve göz kırmızılaşması görülür.
Görme alanı testi görme sinirindeki hasarın derecesini ve ne kadar görme kaybına yol açtığını belirtmekte kullanılan bir testtir. Hastadan gözünü bir noktada tutarak ekranda yanıp sönen ışıkları bir düğmeye basarak haber vermesi istenir. Görülen ve görülmeyen ışıkların sayısı ve dağılımı, görme sinirinin fonksiyonu hakkında bilgi verir. Glokom hastalığında önemli olan erken teşhis ve erken tedaviye başlamaktır, çünkü hastalık seyrinde gelişen görmedeki azalma (görme sinirindeki hasara bağlı) daha sonra tedavi ile düzeltilemez. Tedavinin esas amacı göz içi basıncını normal değerlerde tutarken, görme siniri ve dolayısıyla görme derecesini korumaktır. Glokom, tanı koyulduktan sonra tamamen iyileştirilip ortadan kaldırılamaz fakat birçok hastada kontrol altına alınabilir ve görme kaybının ilerlemesi engellenebilir. Glokomun tedavisi hastalığın tipine ve derecesine göre farklılık göstermektedir. Uygulanan tedavi şekilleri; göz damlası ile tedavi , ağızdan alınan tabletlerle tedavi, laser tedavisi ve cerrahi tedavidir. Glokom kronik bir hastalık olduğundan tedavisi ömür boyu sürer ve kararlılık ister. Kalıtsal olabileceği için ailedeki diğer bireylerin de düzenli göz muayenesi olmaları gerekmektedir. | |
20 Aralık 2008, 00:48 | Mesaj No:3 |
Cvp: Önemli Göz Hastalıkları Şaşılık ve Göz Tembelliği ŞAŞILIK Gözlerimizin görme eksenlerinin paralelliğin bozulmasına şaşılık (STRABİSMUS) denir. Organlarımız içinde bağımsız hareket yönünden en mükemmel özelliklerle donatılmış olanı gözlerimizdir. Her bir gözde bulunan 6 kas (adale) gözü çeşitli yönlere doğru hareket ettirir. Bu kasların birinin veya bir kaçının görev yapamaması durumunda şaşılık meydana gelir. Özellikle bebeklerde daha fazla olmak üzere şaşılıkların bir kısmı yalancı kaymadır. Yalancı kayma, göz kapaklarının ve göz kürelerinin yapısı veya optik eksenlerden birinin düzensizliği nedeniyle ortaya çıkan yanıltıcı bir görünümdür. Bu durumun tam olarak aydınlatılabilmesi için mutlaka bir göz muayenesi yapılmalıdır. Gizli şaşılığı olanlarda özellikle bilgisayar, TV., okuma gibi uğraşlar sırasında göz yorgunluğu, başağrısı, çift görme, görme bulanıklığı ve okuma zorluğu gibi şikayetler vardır. Şaşılığın oluşmasında aileden kalıtsal geçiş, ateşli hastalık, kafa travması, zeka geriliği, göz kaslarının doğumsal anormallikleri, görmeyi bozan göz hastalıkları (katarakt, göz tümörleri gibi), gözlük gerektiren kırma kusurları etkili olabilir. Hamileliğin nasıl geçtiği, doğumun problemli olup olmadığı, çocuğun gelişimi, geçirdiği hastalıklar ve havale gibi durumlar da şaşılık için risk faktörü oluşturabilirler. Doğuştan olan kaymalar genellikle gözlük gerektirmeyen, erken dönemde (6 ay - 2 yaş) ameliyat edilmesi gereken kaymalardır. Kaymaların büyük çoğunluğu ise 2-3 yaş civarında ortaya çıkar ve genellikle gözlükle tam olarak düzelebilir. Gözlük takıldığı halde düzelmeyen kaymalara ise cerrahi tedavi gerekir. Erişkinlerde ortaya çıkan şaşılıklar, göz hareketlerini yöneten sinirlerde çeşitli sebeplerle (travma, diabet, kalp damar hastalıkları, hipertansiyon, çeşitli enfeksiyonlar, tümörler veya zehirlenmeler) meydana gelen felçlerden kaynaklanabilir. Öncelikle nedene yönelik tedavi yapılmalıdır. Genellikle çift görme şikayetinin de olduğu bu kaymalarda belirli bir süreyi takiben cerrahi gerekebilir. GÖZ TEMBELLİĞİ Çocukluk çağı kaymalarındaki en önemli problem, genellikle tek bir gözün kayması nedeniyle ortaya çıkan göz tembelliğidir. Çeşitli kırma kusurları ve görmeyi bozan göz hastalıkları da göz tembelliğine sebep olabilir. Göz tembelliği en basit tanımıyla bir gözün az görmesidir. Görüntünün net oluşmaması sonucu beyindeki görme merkezi fonksiyonunu tam olarak yerine getiremez. Tedaviyle ne kadar erken başlanırsa başarı şansı o kadar yükselir. Çünkü 7 - 8 YAŞLARINDAN SONRA GÖZ TEMBELLİĞİNİN TEDAVİSİ ÇOĞU ZAMAN OLANAKSIZDIR. Erken teşhis edilen göz tembelliğinin tedavisi oldukça basittir. Tedavide iyi gören göz belirli zamanlarda kapatılarak tembel gözün çalıştırılması en sık kullanılan yöntemdir. Göz tembelliğinin tedavisinde cerrahinin yeri yoktur. Şaşılık sadece estetik bir kusur değildir. Tedavide amaç estetik düzeltmeden ziyade, iki gözle fonksiyonel görmeyi sağlamaktır. Tedaviye erken başlanması göz tembelliğinin önlenmesi ve 3 boyutlu görmenin sağlanmasında önemlidir. Bu nedenle şaşılık şüphesi olan her çocuğun belirli bir yaşa gelmesi beklenmeden göz hekimine götürülmesi gerekir. Tedavide gözlük camları, prizmalar, göz damlaları, göz egzersizleri, kontakt lensler, göz kapamaları ve şaşılık ameliyatları uygulanır. Şaşılık ameliyatları çoğunlukla genel anestezi altında gerçekleştirilir. Ameliyatların temel prensibi göz küresine yapışık kasların kuvvetinin azaltılması yada arttırılması veya yerlerinin değiştirilmesi esasına dayanır. | |
20 Aralık 2008, 00:49 | Mesaj No:4 |
Cvp: Önemli Göz Hastalıkları Kornea Nakli (Keratoplasti) Kornea, gözün en ön kısmında bulunan saydam dokudur ve gözün en önemli kırıcı merceğidir. Korneanın saydamlığı birçok hastalık tarafından bozulabilir. Bu hastalıklar doğuştan, genetik kökenli veya mikrobik olabilir. Keratokonus gibi bazı hastalıklar ise korneanın şeklini değiştirirler. Bu hastalıkların tamamında korneanın saydamlığı kalıcı olarak bozulur ve hastanın tekrar görmesini sağlamak amacı ile ölen bir kişinin gözünden alınan kornea dokusu ile değiştirilir. Gözü bir saat gibi düşünürsek, saatin camının (göz korneası) değiştirilmesi işlemi gibidir. Değiştirilen saydam kornea dokusu düğme biçiminde ölü gözü korneasından temin edilir. Bu kısmın büyüklüğü ancak bir mercimek tanesinin çapı kadardır. Son yılların teknolojik gelişmeleri bu ameliyatı en başarılı organ nakli ameliyatı haline getirmiştir. Tarihçesi 19. yüzyılın sonlarına dek giden kornea nakli, A.B.D'de yılda 40.000'in üzerinde gerçekleşmekte iken, ülkemizde bu sayı yılda yaklaşık 1.500 kadardır. Türkiye'de kornea teminindeki güçlükler, binlerce insanın ameliyat için sırada beklemesine neden olmaktadır. Bununla birlikte kornea bankaları ve nakiller hakkında bakanlığın hazırladığı yeni yönetmelik bu sorunu çözecek niteliktedir. Nakil işlemi, göz yapısının sağlam olduğu ancak kornea dokusunda bulanıklık, leke ve düzensizlik olan gözlere uygulanır. Korneadaki leke, estetik veya görmeyi sağlamak üzere optik amaçlı olarak ameliyatla saydam kornea ile değiştirilir. Korneanın inceldiği, düzensizleştiği, bombeliğinin bozulduğu hastalarda da kornea nakli yapılmaktadır. Ameliyatın faydalı olup olmayacağı göz doktorunun muayenesi sonucunda belirlenir. Ameliyat sonrası dikkatli takip ve bakım gereklidir. Aksi taktirde nakledilen kornea dokusu reddedilebilir. Kornea nakil ameliyatı öncesi gözün görme potansiyeli değerlendirilir. Şaşılık, göz tembelliği, göz tansiyonu, retina ve göz sinir hastalıkları, iltihabi hastalıklar,göz yaşı hastalıkları, viral hastalıklar araştırılır. Ölüm nedeni bilinmeyen, santral sinir sistemi hastalıkları, bulaşıcı hastalığı, iltihabi veya tümöral göz hastalığı olan ve daha önce ameliyat geçirmiş olguların korneaları nakil ameliyatı için kullanılmaz. Genç gözler tercih edelir. Kornea temini ve yasal yönü Kornea temini, morglarda ölümü üzerinden uzun süre geçmemiş cesetlerden ve kornea bankalarından sağlanır. Ameliyatta kullanılan, gözün saydam kornea tabakası olduğu için ölünün gözü çıkarılmaz ve alınmaz. Alınan sadece düğme biçiminde korneadır. Gözün çıkarılarak alınması için kişinin sağlığında yazılı olarak göz bağışı yapması veya yakınlarının izni gerekir. Organ nakli ile ilgili T.C yasalarına göre sadece kornea dokusunun alınması için izin gerekli değildir. | |
20 Aralık 2008, 00:51 | Mesaj No:5 |
Cvp: Önemli Göz Hastalıkları Göz Hastalıkları İle İlgili Sorular 1-Görme kusurlarının laser ile tedavisi hakkında ne düşünüyorsunuz? LASİK dediğimiz yöntem, kornea kalınlığı elverdiği ölçüde 12 dioptriye kadar miyoplarda ve astigmatlarda başarıyla uygulanmaktadır. Hipermetroplarda küçük dioptriler için geçerlidir. Herhangi bir sebeple gözlük veya kontakt lens kullanamayan hastalarda başvurulabilecek bir tedavi yöntemidir. Göz numarasının artma süreci tamamlanmış olmalıdır (yaklaşık 20 yaş civarı). 2-Laser ile katarakt ameliyatı yapılabilir mi? FAKO yöntemi ile dikişsiz olarak yapılan katarakt ameliyatları halk arasında yaygın şekilde laserle katarakt ameliyatı olarak yanlış bilinmektedir. Gerçek anlamda laserle katarakt ameliyatı henüz deneme aşamasındadır. 3-Kontakt lenslerin zararı var mıdır? Kontakt lensler, göz muayenesi sonucu, hekimin kontrolünde ve lens kullanma kurallarına uygun şekilde kullanıldığında oldukça güvenlidir. 4-Şeker hastalığı ve yüksek tansiyon gözü etkiler mi? Şeker hastalığı ve hipertansiyon başta olmak üzere kronik bazı hastalıklarda göz bulguları önemlidir. Bu nedenle şeker veya yüksek tansiyonu olan hastaların, şikayetleri olmasa bile 6 ayda bir göz muayenesi yaptırmaları önerilir. 5-Göz tansiyonu belirti verir mi? Göz tansiyonu çoğunlukla belirti vermez. Sinsi seyreder. Bu nedenle 40 yaş üzeri (aile öyküsü varsa daha erken) herkesin belli aralarla göz muayenesi olmasında, erken teşhis açısından fayda vardır. Ancak akut başlangıçlı glokomda (göz tansiyonu); gözlerde ağrı, bulanık görme, ışık etrafında halkalar görme, kızarıklık gibi şikayetler görülebilir. 6-Başağrısı göz hastalığından kaynaklanabilir mi? Gözdeki kırma kusurları (miyop, hipermetrop, astigmat) , bazı şaşılık ve glokom türleri kendisini başağrısı ile gösterebilir. 7-Gözlük takarsam miyopumun ilerlemesi durur mu? Gözlük veya lens takmak net görüş için gereklidir. Numaranın ilerlemesine bir etkileri yoktur. Göz numarası miyopta 20-25 yaşına kadar artabilir. 8-Astigmat nedir? Astigmat gözün saydam tabakası olan korneanın düzensiz oluşudur. Uzak ve yakın görmeyi bozan bir kırma kusurudur. Gözlükle, kontakt lensle veya laser ile düzeltilebilir. 9-Şaşılık muayenesi ne zaman yapılabilir? Şaşılık muayenesi her yaşta yapılabilir. Bebekte kaymadan şüphelenildiği anda hiç vakit kaybetmeden bir göz hekimine başvurulmalıdır. Erken tanı ve tedavi şaşılıkta çok önemlidir. 10-Laserle şaşılık ameliyatı yapılabilir mi? Şaşılık ameliyatlarında laserin yeri yoktur. Klasik dikişli ameliyat yapılmaktadır. 11-Laser tedavisi gözde hangi hastalıklarda kullanılır? Laser ışınları tıpta en çok göz için kullanılmaktadır.Laser; göz kapağı hemanjiomları, göz tansiyonunun kontrolü, retina hastalıkları (diabete bağlı, yaşlılığa bağlı retina hastalıkları), bazı retina tümörlerinde kullanıldığı gibi, halk arasında daha yaygın bilinen miyop, astigmat ve hipermetrop tedavisinde de kullanılır. 12-Göz naklinde yapılan işlem nedir? Halk arasında göz nakli olarak bilinen ameliyat, gerçekte sadece gözün en yüzeydeki saydam tabakası olan korneanın naklidir. Nakledilen bu kornea ancak bir mercimek büyüklüğü kadardır. | |
20 Mart 2014, 10:32 | Mesaj No:6 |
Cevap: Önemli Göz Hastalıkları 35 yaş üstüne uyarı Glokomun her insanda, her yaşta ortaya çıkabilecek bir hastalık olduğunu belirten Prof. Dr. Can Üstündağ, 'Özellikle 35 yaşından sonra herkeste glokom olabilir. Ancak ailede glokomu bulunanlarda, şeker hastalığı olanlarda ve miyoplarda risk daha fazladır' dedi. Halk arasında 'göz tansiyonu' diye de bilinen glokom, artan göz içi basıncının göz siniri hücrelerine zarar vermesiyle oluşur ve göz siniri hücreleri öldüğü zaman da kalıcı görme kaybına sebep olabilir. Hastalığın başlangıcında hastalığa ait herhangi bir belirti görülmediğini belirten Prof. Dr. Can Üstündağ, 'Hastalık ilerledikçe görme sinirini etkiler. Görme siniri çok sayıda lif içeren elektrik kablosu gibidir. Bu lifler farklı alanlardan gelen görüntüleri beyine iletir. Sinir hasar gördükçe görme alanı bozulur. Glokom, birçok hasta tarafından ancak ileri dönemde ve belirgin görme kaybı ortaya çıktığında fark edilebilir. Glokomda görme kaybı oluştuktan sonra geri döndürmek, iyileştirmek mümkün değildir. Bu nedenle erken tanı çok önemlidir' dedi. Göz muayenesini ihmal etmeyin Özellikle 35 yaşından sonra herkeste glokomun olabileceğini belirten Prof. Dr. Can Üstündağ, ancak ailede glokomu bulunanlarda, şeker hastalığı olanlarda ve miyoplarda riskin daha fazla olduğunu söyledi. Prof. Dr. Can Üstündağ, 'Bu nedenle 35 yaşında ve daha sonra 40 yaşında herkesin göz muayenesinin yapılması, risk bulunanlarda ise yılda bir kez kontrol edilmesi gereklidir' dedi. Glokomun tanı koyulduktan sonra tamamen iyileştirilip ortadan kaldırılamayacağını belirten Prof. Dr. Can Üstündağ, fakat birçok olguda uygun tedavi ile başarılı olarak kontrol altında tutulabileceğini ve görme alanı kaybının ilerlemesinin engellenebileceğini dile getirdi. Nasıl tedavi edilir? Tipik olarak glokomun öncelikle göz içi basıncını düşüren çeşitli ilaçlarla tedavi edilebileceğini söyleyen Prof. Dr. Can Üstündağ, 'Bu ilaçlar genellikle göz damlası şeklindedir. Gerekirse cerrahi ve lazer girişimleri de uygulanabilir' diye konuştu. Prof. Dr. Can Üstündağ, göz damlalarının ise her gün kullanılmasının zorunlu olduğunu dile getirerek, 'Önerilen ilaç tedavisinin tipine bağlı olarak göz damlasını ya da damlalarını günde bir veya birkaç kez damlatabilirsiniz' dedi. alıntıdır Yeni Şafak | |
Konuyu Toplam 1 Kişi okuyor. (0 Üye ve 1 Misafir) | |
Benzer Konular | ||||
Konu Başlıkları | Konuyu Başlatan | Medineweb Ana Kategoriler | Cevaplar | Son Mesajlar |
Cilt Hastalıkları | antivirüs | Tıbb-ı Nebevi ve Alternatif Tıp Bilgileri | 5 | 07 Mart 2014 00:28 |
çocuk hastalıkları | sessiz23 | Çocuk ve Aile Sağlığı | 0 | 21 Nisan 2009 17:45 |
Böbrek Hastalıkları | antivirüs | Tıbb-ı Nebevi ve Alternatif Tıp Bilgileri | 6 | 12 Ocak 2009 16:51 |
Üroloji Hastalıkları | antivirüs | Tıbb-ı Nebevi ve Alternatif Tıp Bilgileri | 3 | 24 Aralık 2008 22:34 |
Önemli Enfeksiyon Hastalıkları | antivirüs | Tıbb-ı Nebevi ve Alternatif Tıp Bilgileri | 6 | 20 Aralık 2008 01:17 |
.::.Bir Ayet-Kerime .::. | .::.Bir Hadis-i Şerif .::. | .::.Bir Vecize .::. |
|