|
Konu Kimliği: Konu Sahibi YASEMİN ATAMAN,Açılış Tarihi: 21 Mayıs 2011 (11:24), Konuya Son Cevap : 21 Mayıs 2011 (11:24). Konuya 0 Mesaj yazıldı |
| LinkBack | Seçenekler | Değerlendirme |
21 Mayıs 2011, 11:24 | Mesaj No:1 |
Durumu: Medine No : 11916 Üyelik T.:
02 Mart 2010 | İnfâk Heyecanı İnfâk Heyecanı İnfâk Heyecanı Hayâtta insanı bağlayan dünyâlıkların ilki evlâd ü iyâl, ikincisi mülk ü mâldir. İnsanı sürekli dünyâlık aramaya sevk eden evlâd ve mal ilgisi, Allah’a kulluğun da O’nun zikriyle meşgûliyetin de önündeki en büyük engeldir. Nitekim Kur’an-ı Kerîm bu husûsa şöyle işâret buyurur:“Ey îmân edenler! Mallarınız ve evlâdlarınız sizi Allah’ın zikrinden alıkoymasın. Kim böyle yaparsa işte onlar ziyâna uğrayanlardır.” 1 Vaktini, zamânını, enerjisini, dikkat ve himmetini mal ve evlâd kaygısıyla tüketenler Allah’ın zikrinden uzaklaşmanın, gönüllerini dünyâya kaptırmanın cezâsını âhirete kalmadan ölüm ânında hissederler. Nitekim Kur’an bunu şöyle beyân eder: “Herhangi birinize ölüm gelip de: Rabbim! Beni yakın bir süreye kadar geciktirsen de sadaka verip sâlihlerden olsam, demeden önce size rızık olarak verdiğimiz şeylerden infâk edin. Çünkü eceli geldiğinde Allah kimsenin ölümünü ertelemez.”2 İnsana salâh ve takvâ yolunu açan sâlih amelin yeri bu dünyâdır. Bu dünyâda sağlam bir îmâna bağlı olarak gerçekleştirilebilen sâlih ameller insanın insânî yükselişini, rûhî değişimini, mânevî dönüşümünü sağlayan bir özelliğe sâhiptir. Kabir ise ebedî istirâhatgâhtır. Orada amel yoktur. Dolayısıyla amelin yeri kabirden önceki dünyâ hayâtıdır.Ramazan ayı boyunca oruç, namaz, Kur’an tilâveti gibi doğrudan Allah’a kulluğa vesîle olan ameller ile zekât, sadaka ve infâk gibi Allah’ın yarattıklarına merhamet tezâhürü sayılan davranışları meleke hâline getirme çabası içerisindeyiz. Duyguların inceldiği, gönül perdelerinin aralandığı, kalblerin mânevî, rûhânî ve uhrevî olana yöneldiği ramazan iklîminden çıkarken bizleri bekleyen en büyük tehlike yeniden dünyâya dalmak, dünyâ nîmetlerinin peşinde savrularak kulluktan ve Allah’ın zikrinden uzaklaşmaktır. Dünyâ nîmetlerine dalarak Allah’ın zikrinden uzaklaşmak sonuçta Allah’ı unutmak demektir ki Allah böylelerine kendilerini de unutturur. Nitekim Kur’an’da buyrulur: “Allah’ı unutan ve bu yüzden Allah’ın da onlara kendilerini unutturdukları gibi olmayın. Onlar yoldan çıkan kimselerdir.3 Dünyâda elde edilecek âhiret azığının en önemlilerinden birisi Allah’ın rızık olarak verdiklerinden infâk edebilmektir. İnsanın sevdiği, gözü gibi baktığı malını infâk edebilmesi kolay değildir. Ama yarın eyvâh demeden bugün Allah deyip infâk etmek en sağlam yoldur. İnfâk ölümden ve kıyâmetten önce yapılmalıdır ki kıyâmette cehennem ateşine perde olsun. Kıyâmet günü alışverişi olmayan bir gündür. Alışverişi olmayan, dükkânların kapalı olduğu bir günde nasıl alıp satarak eksiklikler tamamlanamazsa kıyâmette infâka âid eksik ve gedik tamamlanamaz. İnsanoğlu bu âlemde sâhip olduğu mal ve mülkü kendisinin sanır. Mal üzerindeki süreli bir tasarruf hakkını mülkiyet ve sâhiplik zanneder. Dünyâ malının devre mülk olduğunu unutur. Gerçek malın bu dünyâda infâk edip kendi adına kaydettirdiği mal olduğunu bilemez. Nitekim Şeyh Sâdî bunu ne güzel ifâde eder: Kârûn’un hazînesi eline geçse İhsân ettiğinden başkası kalmaz geri Cimri zengin, dînâr ve gümüş ile Hazînenin üzerine oturmuş tılsım gibidir Bu yüzden senelerce onun altını kalır Ki tılsım titrer böylece hazînenin başında Ansızın ecel taşı ile kırarlar Rahatlıkla hazîneyi taksîm ederler.4 Mâlikü’l-mülk; yâni mülkün gerçek sâhibi Allah’tır. Nitekim esmâ-i hüsnâdan sayılan / el-Bâsıt ve / el-Kâbıd isimleri Allah’ın kullarına rızkı dilediği gibi açıp çoğaltmasını/bast ya da daraltıp sıkmasını/kabz ifâde eder. Bâsıt olan Allah dilediği kadar kullarına bast eder; rızkında genişlik verir. Kâbıd olan Allah, dilediğinin rızkını daraltır. Malın O’nun olduğunu bilen kul ise elindekinin âriyet ve emânet olduğunu kavrar ve cimri davranmaz. Allah insanoğlunun fakîrlere karşı davrandığı gibi davranacak olsa insan perîşan düşer. İnsanların mal ve mülkü kendilerine izâfe etmeleri bir algı yanılmasıdır. Doğrusu insanın elindekilerin tamamı lutf-i ilâhîdir. Her şey Hakk’ın inâyetine bağlıdır. Hakk’ın inâyet ve yardımı olmadan ölüm bile gelmez. İnfâk denilince sâdece malının bir kısmını infâk eden avâmmın infâkı anlaşılmamalıdır. İnfâk malını Allah yolunda dağıtmak ve mal sevgisinden geçmek kalbi tasfiye etmektir. İnfâk açısından müminler üç derecede değerlendirilir. 1. Akviyâ, infâkta güçlü olanlar: Bunlar Hz. Ebû Bekir misâli bütün mallarını infâk ederek Allah’a verdikleri söze sâdık kalanlardır. 2. İnfâkta mütevassıt, orta hâlli olanlar: Bunlar mallarının yarısını bir defâda infâk edebilen, kalanını ise diğer kardeşleri için ellerinde bulunduran, kendileri sâdece ibâdete kuvvet olacak kadarıyla yetinenlerdir. 3. İnfâkta zayıf sayılanlar: Bunlar sâdece farz olan zekâtı vermekle iktifâ edenlerdir. Bilindiği gibi zekât sâhip olunan malın kırkta birini yılda bir kere ihtiyâç sâhiplerine dağıtma sorumluluğudur ki zenginin malındaki fukarânın hakkıdır.7 İnfâkta en büyük husûsiyetlerden birisi de yapılan hayır ve sadakaların başa kakmak sûretiyle boşa çıkarılmamasıdır. Verenin alandan minnet beklemesi yerine verenin ona karşı minnettâr olması esâstır. Çünkü ihtiyâç sâhipleri olmasa zenginler zekât gibi bir farîzayı nasıl îfâ edecekler? İnfâkta “kendilerine rızık olarak verdiğimiz şeylerden”8 ibâresi bu konuda kayıtları ortadan kaldırmaktadır. Yâni herkes ne ile merzûk ise ondan infâk edecektir. İnfâk ehli olan kişi tarlasına tohum eken çiftçiye benzer. Nasıl çiftçi arâziden en iyi şekilde mahsûl elde etmek için zirâata gereken ehemmiyeti verir ve tohumun en iyisini ekerse infâkta bulunan kişi de malın iyisinden bolca verir. Çünkü Allah Teâlâ onu en güzel şekilde mükâfâtlandıracaktır. İnfâk eden bu gerçeğe inanır. Nitekim Kur’an’da: “İyiliğin mükâfâtı iyilik değil midir?”9 buyrulur. Allah’ın insanların gönüllerine ve vicdânlarına Rahmân isminin tecellîsi olarak lütfettiği rahmet sıfatı, infâkın da vermenin ve paylaşmanın da temel dinamiğidir. Ancak rahmet duygusunun geliştirilmesi gerekir. Bunun yolu vermekten ve paylaşmaktan geçer. Bugün Batı toplumlarında sosyal devlet anlayışının insanların merhamet duygularını dumûra uğrattığı kabûl edilmektedir. Çünkü insanlar şefkat ve merhamete muhtaç yoksul, yetîm, yaşlı ve düşkünlere “nasıl olsa devlet bakar” ya da “baksın” diye el uzatmamakta, bu duygularını geliştirecek ortamlardan uzak durmaktadır. Bu ise duyguları dumûra uğratmaktadır. Bâzı psikiyatristlerin rûhî rahatsızlıkları tedâvi amacıyla hayır terapisi uyguladıkları bilinmektedir. Bu terapide hastalar önce film seyrettirilerek yoksul ve yardıma ihtiyâç insanlarla karşı karşıya getirilmekte, ardından alana indirilerek söz konusu insanların yaşadığı ev ve ortamlarda bu hizmetleri yakından görmeleri sağlanmaktadır. Derdli ve ihtiyâç sâhibi insanları gören ve onlara yararlı olan problemli kişiler hayâta yeniden tutunmaya çalışmaktadır. Yüreklerinde uyanan infâk ve paylaşım heyecânı onların rûhî sıkıntılarını izâle etmektedir. Bilindiği gibi stres ve sıkıntıların temelinde insanın sâhip olduğu nîmetlerin farkında olmaması ve sürekli daha fazlasını umup isteyerek rûhî sıkıntıya girmesi yatmaktadır. Ramazanın oruç ve infâk atmosferi daha azıyla da yetinilebileceğini bize öğretmekte ve infâk heyecânına hazırlamaktadır. Çünkü bu dünyâdaki huzûrun ve içimizdeki stres ateşinin söndürülmesinin de kıyâmetteki cehennem ateşinden kurtulmanın da yolu “yarım hurma dânesiyle de olsa infâk”tan geçmektedir. Dipnotlar: 1) el-Munâfikûn, 63/9. 2) el-Munâfikûn, 63/10. 3) el-Haşr, 59/19. 4) Rûhu’l-beyân, V, 246. 5) Bkz. Mesnevî, VI, b. 3797-3837. 6) Dîvân-ı İlâhîyât, haz: Mustafa Tatcı-Musa Yıldız, s. 337. 7) el-Meâric, 70/24-25. 8) Bkz. el-Bakara, 2/267; el-Münâfikûn, 63/10. 9) er-Rahmân, 55/60. Prof. Dr. Hasan Kâmil Yılmaz |
Konu Sahibi YASEMİN ATAMAN 'in açmış olduğu son Konular Aşağıda Listelenmiştir | |||||
Konu | Forum | Son Mesaj Yazan | Cevaplar | Okunma | Son Mesaj Tarihi |
Evrensel Tesbihat | Makale ve Köşe Yazıları | Yitiksevda | 1 | 2308 | 02 Nisan 2012 15:43 |
Kur'an'ın Tâviz ve Uzlaşmaya Bakışı | Allah(c.c) | YASEMİN ATAMAN | 0 | 2155 | 14 Mart 2012 01:18 |
Tevhid Penceresinden Günümüz ve İnsanımız | Tevhid Ve Şirk Konuları | YASEMİN ATAMAN | 0 | 1882 | 14 Mart 2012 01:09 |
Müslümanın müslümanlaşması | Muhtelif Konular | mahsun | 2 | 2238 | 14 Mart 2012 01:06 |
Dünyevileşmek. | Videolar/Slaytlar | Beytül Ahzan | 4 | 2288 | 10 Mart 2012 01:44 |
Konuyu Toplam 1 Kişi okuyor. (0 Üye ve 1 Misafir) | |
Benzer Konular | ||||
Konu Başlıkları | Konuyu Başlatan | Medineweb Ana Kategoriler | Cevaplar | Son Mesajlar |
Ramazan ve İnfak | enderhafızım | Oruç-Ramazan | 2 | 20 Nisan 2023 12:14 |
HAFTANIN HUTBESİ:24.06.2016-ARINMA VESİLESİ: ZEKÂT VE İNFAK | alperkara | Tebliğ-İrşad-Vaaz-Hutbe-Nasihat | 0 | 23Haziran 2016 19:06 |
Vaaz: Kutsal Yolculuğun Heyecanı Başlarken | iklimya | Tebliğ-İrşad-Vaaz-Hutbe-Nasihat | 1 | 09 Mart 2013 00:00 |
İnfak Ayetleri | YASEMİN ATAMAN | Videolar/Slaytlar | 1 | 30 Kasım 2011 11:40 |
İnfak | Belgin | İslami Kavramlar | 13 | 01 Mayıs 2008 12:28 |
.::.Bir Ayet-Kerime .::. | .::.Bir Hadis-i Şerif .::. | .::.Bir Vecize .::. |
|