Medineweb Forum/Huzur Adresi

Go Back   Medineweb Forum/Huzur Adresi > ..::.PEYGAMBERLER-ASHAB-I KİRAM-ALİMLER.::. > Peygamberler-Ashab-ı Kiram-Alimler > Ashab-Kiram(r.a)

Konu Kimliği: Konu Sahibi KuM TaNeSi,Açılış Tarihi:  23 Mart 2009 (11:49), Konuya Son Cevap : 23 Mart 2009 (11:49). Konuya 0 Mesaj yazıldı

Yeni Konu aç  Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Değerlendirme
Alt 23 Mart 2009, 11:49   Mesaj No:1
Medineweb Emekdarı
KuM TaNeSi - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:KuM TaNeSi isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 5998
Üyelik T.: 02 Ocak 2009
Arkadaşları:0
Cinsiyet:
Yaş:40
Mesaj: 1.956
Konular: 885
Beğenildi:21
Beğendi:0
Takdirleri:10
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart Ümmü Hânî (r.a) Hayatı

Ümmü Hânî (r.a) Hayatı

Ümmü Hânî radıyallahu anhâ Rasûlullah sallallahu aleyhî vesellem efendimizin amca kızı... Hz. Ali (r.a)’ın kızkardeşi...


İsmi Mevlid-i Nebevî’nin Mirâc bölmününde devamlı yâd olunan bir bahtiyar... Hânesi, mîrac ışığıyla aydınlanma şerefine eren bir hanımefendi...



O Mekke’de doğup büyüdü. Babası Ebû Tâlib, annesi Fâtıma binti Esed’dir. Hz. Ali, Âkil ve Ca’fer (r.anhûm) ile anne baba bir öz kardeşdir. Asıl adı Fâhite olup oğlu Hânî’den dolayı Ümmü Hâni künyesiyle meşhur olmuştur.

Ümmü Hânî, mert, cesûr ve dürüst ahlâklı bir hanımdı. Resûl-i Ekrem (s.a.) efendimiz sekiz yaşından sonra amcası Ebû Tâlib’in evinde kaldığı için onu iyi tanırdı. Özkardeşi gibi severdi. O da İki Cihan Güneşi efendimize çok hürmet ederdi. Onu müşriklere karşı gizli gizli korumağa çalışırdı. Kendisi İslâm’a gelememişti. Zira kocası müşriklerdendi. Buna rağmen sevgili peygamberimize kol-kanat gererdi. Onu arkadan da olsa korumağa çalışırdı. Onun bu samimi gayreti şu hadisede açıkça görülmektedir.

İki Cihan Güneşi Efendimiz Tâif dönüşü Ebû Tâlib mahallesinde oturan Ümmü Hânî’nin evine gelmişti. “Kimdir o?” diye içerden sorulunca Efendimiz: “Amcan oğlu Muhammedim. Kabul edersen, misâfir geldim.” buyurdu.

Ümmü Hâni: “Senin gibi doğru sözlü, emin, şerefli misâfire can fedâ” deyip içeri aldı. Yalnız önceden bildirseydiniz bir şeyler hazırlardım dedi. İki Cihan Güneşi Efendimiz: “Yiyecek içecek hiçbir şey istemem. Yalnız bir yer göster kâfi.” buyurdu.

Araplar için kapısına gelen misafire ikram etmek, onu korumak büyük bir şerefti. Gelen misâfirin de Mekke’de düşmanı çoktu. Bu sebebten Allah Rasûlü Muhammed’e (s.a.) bir zarar gelmemesi için Ümmü Hâni o gece babasının kılıcını alıp dışarı çıktı. Sabaha kadar evin etrafında dolaştı.

O gün Resûl-i Ekrem (s.a.)’ın gönlü çok incinmişti! Yalnız odaya çekildi ve secdelerde gözyaşı dökerek sabaha kadar Rabbisine yalvardı. Halkının imana gelmesi için dua etmeye başladı. Çok yorgun olduğu için hasır üzerine uzanıp kendinden geçmişti. Birazcık uykuya dalmıştı. İşte o anda, gönül kırgın, beden yorgun bir vaziyette iken Rabbisinden davet geldi. Cebrâil aleyhisselâma; “Git Habîbimi getir!” emri verildi. Cenneti, Cehennemi göster. Ona eziyet edenlerin gideceği yeri, onu incitenlerin çekeceği azâbı gözleriyle görsün denildi.

Yüceler yücesi Rabbimiz Fahr-i Kâinat (s.a.) Efendimizi tesellî ve teyid etmek üzere Cânib-i İzzetine ve dergâh-ı ulûhiyyetine urûc eyledi. Mirâc’a çıkarttı. Bütün saltanatını, arşını, ferşini, kürsîsini, levhini, kalemini ve sonsuzluk âleminde Cemâlini ona seyrettirerek kalbine sekînet verdi. Allah Teâlâ’nın sonsuz gücünün kendisiyle beraber olduğunu gösterdi. İki Cihan Güneşi Efendimiz’e (s.a.) yeni bir güç geldi. Tevhid mücâdelesinde azmi bileylendi. Ümmetine beş vakit namaz hediyesiyle Mirac’dan döndü ve Ümmü Hânî’nin evine geldi. Başından geçenleri, gördüklerini amca kızına tek tek anlattı.

Ümmü Hânî bunları dışarda anlatmamasını istedi. Fakat Fahr-i Kâinat (s.a.) Efendimiz halka anlatacağını söyledi ve dışarı çıktı. Peşinden Ümmü Hânî, Habeşistan’lı hizmetçisini gönderdi. Onun halka ne söylediğini, halkın da ona ne dediklerini dinle (de bana haber ver), dedi. Maksadı Resûl-i Ekrem (s.a.)in incinmesini önlemek düşmanlarına karşı tedbir almaktı.

O henüz İslâm’la şereflenememişti. Fakat Allah rasûlûne karşı böylesine büyük saygı beslemekteydi. Onu gıyâbî koruma gayreti içerisindeydi.

O Mekke’nin ileri gelen müşriklerinden Hübeyre İbni Amr ile evlenmişti. Ondan Amr, Hânî, Yusûf ve Ca’de adında dört çocuğu oldu. Kocası Hübeyre azılı bir İslâm düşmanı idi. İslâm’ın nurundan hep kaçtı. Müşriklerin safında savaştı. Mekke Fethi günü çöllere düştü ve Necran taraflarına giderek izini kaybettirdi.

Ümmü Hânî’nin İslâm’la şereflenişi Mekke Fethi günü oldu. O kocasının firârını fırsat bildi ve Rasûlullah (s.a.)’in huzûruna gelerek kelime-i şehâdet getirdi. Gönlünü İslâm’ın nûrû ile doldurdu. Sahâbelik şerefine nâil oldu. Sevgi dolu gönlünü İslâm’ın nurlu ufuklarına açtı. Fahr-i Kâinat (s.a.) Efendimize tam teslim olmuştu. Hayatının geri kalan kısmını itaatkâr, muhabbetli bir İslâm hanımefendisi olarak geçirdi.

Ümmü Hânî (r.anhâ) kendini ibadete vermişti. Çokça namaz kılar ve oruç tutardı. Nâfile oruç tutmayı çok severdi. İki Cihan Güneşi Efendimiz de ona çok iltifatlarda bulunur ve fırsat buldukça ziyaret ederdi. Birgün Ümmü Hânî (r.anhâ) nafile oruca niyet etmişti. Efendimiz ziyaretine geldi. O da bir kâse bal şerbeti ikram etti. Resûl-i Ekrem (s.a.) içtikten sonra artanını ona uzattı. Oruçlu olmasına rağmen Ümmü Hâni (r.anhâ) derhal kâseyi aldı ve içti. Efendimize olan sevgi ve hürmetini bu şekilde gösterdi.

O, Efendimizin kendisine yaptığı iltifatlar konusunda şunları söyler: “Mekke’nin fethi günü, evimi şereflendiren Hz. Peygamber (s.a.) bana: “Yiyecek bir şeyiniz var mı?” diye sordu. Ben de: “Hayır ya Rasûlallah sâdece kuru ekmek ile sirke var.” dedim. “Getir onu!” buyurdu ve: “Ey Ümmü Hâni! Sirke ne iyi katıktır. Sirke bulunan ev, katık sıkıntısı çekmez!” buyurarak iltifatta bulundu.

Ümmü Hânî (r.anhâ) Resûl-i Ekrem (s.a.) Efendimizden az miktarda hadis de rivayet etmiştir. Naklettiği hadislerin bir tanesi şudur:

Ümmü Hâni (Fahite Binti Ebû Talib) radıyallahu anhâ şöyle dedi: (Mekke’nin Fethi günü) Nebi sallahu aleyhi vesellem’e gelmiştim. Resûl-i Ekrem (s.a.) yıkanıyor, Fâtıma da onu insanların gözünden perdeliyordu. (Ben selâmımı verdim.) Peygamberimiz: “Kim o?” dedi. Ben: “Ümmü Hânî’yim”, diye cevap verdim. Müslim’in rivayetinde bu hadisin devamında;

Ümmü Hânî gelip kendisine selam verdiğinde Efendimiz: “Bu kadın kimdir?” diye sormuş, o da: “Ben Ebû Tâlib’in kızı Ümmü Hânî’yim” diye cevap verince sevgili Peygamberimiz “Hoş geldin Ümmü Hânî” dedi ve yıkanmasını tamamladı, rivâyeti geçmektedir. (Riyazüssalihîn Terceme ve şerhi, c.4, s.444, 465)

Ümmü Hânî (r.anhâ) mevlid-i nebî menkıbelerinin Mîrâc bölümünde devamlı ismi anılan bir bahtiyar hanım sahâbidir. Süleyman Çelebi hazretleri Mîrac bölümünde onun ismini şöyle zikreder:

“Tarfütü’l-ayn içre ol Fahr-i Cihan

Ümmü Hânî evine geldi heman

Her ne vâkî oldu ise serteser

Cümlesin ashâbına verdi haber

Dediler ey kıble-i İslâm’ı dîn

Kutlu olsu sana Mîrâc’ı güzîn


Biz kamumuz kullarız sen şâhsın

Gönlümüz içinde rûşen mâhsın

Ümmetin olduğumuz devlet yeter.

Hizmetin kıldığımız izzet yeter.”

Ümmü Hânî (r.anhâ) kardeşi Hz. Ali (r.a.)’dan sonra 40 h. / 661 m. senede vefat etti. Cenâb-ı Hak şefaatlerine mazhar buyursun. Amin. nrasûlûne karşı böylesine büyük saygı beslemekteydi. Onu gıyâbî koruma gayreti içerisindeydi.

O Mekke’nin ileri gelen müşriklerinden Hübeyre İbni Amr ile evlenmişti. Ondan Amr, Hânî, Yusûf ve Ca’de adında dört çocuğu oldu. Kocası Hübeyre azılı bir İslâm düşmanı idi. İslâm’ın nurundan hep kaçtı. Müşriklerin safında savaştı. Mekke Fethi günü çöllere düştü ve Necran taraflarına giderek izini kaybettirdi.

Ümmü Hânî’nin İslâm’la şereflenişi Mekke Fethi günü oldu. O kocasının firârını fırsat bildi ve Rasûlullah (s.a.)’in huzûruna gelerek kelime-i şehâdet getirdi. Gönlünü İslâm’ın nûrû ile doldurdu. Sahâbelik şerefine nâil oldu. Sevgi dolu gönlünü İslâm’ın nurlu ufuklarına açtı. Fahr-i Kâinat (s.a.) Efendimize tam teslim olmuştu. Hayatının geri kalan kısmını itaatkâr, muhabbetli bir İslâm hanımefendisi olarak geçirdi.

Ümmü Hânî (r.anhâ) kendini ibadete vermişti. Çokça namaz kılar ve oruç tutardı. Nâfile oruç tutmayı çok severdi. İki Cihan Güneşi Efendimiz de ona çok iltifatlarda bulunur ve fırsat buldukça ziyaret ederdi. Birgün Ümmü Hânî (r.anhâ) nafile oruca niyet etmişti. Efendimiz ziyaretine geldi. O da bir kâse bal şerbeti ikram etti. Resûl-i Ekrem (s.a.) içtikten sonra artanını ona uzattı. Oruçlu olmasına rağmen Ümmü Hâni (r.anhâ) derhal kâseyi aldı ve içti. Efendimize olan sevgi ve hürmetini bu şekilde gösterdi.

O, Efendimizin kendisine yaptığı iltifatlar konusunda şunları söyler: “Mekke’nin fethi günü, evimi şereflendiren Hz. Peygamber (s.a.) bana: “Yiyecek bir şeyiniz var mı?” diye sordu. Ben de: “Hayır ya Rasûlallah sâdece kuru ekmek ile sirke var.” dedim. “Getir onu!” buyurdu ve: “Ey Ümmü Hâni! Sirke ne iyi katıktır. Sirke bulunan ev, katık sıkıntısı çekmez!” buyurarak iltifatta bulundu.

Ümmü Hânî (r.anhâ) Resûl-i Ekrem (s.a.) Efendimizden az miktarda hadis de rivayet etmiştir. Naklettiği hadislerin bir tanesi şudur:

Ümmü Hâni (Fahite Binti Ebû Talib) radıyallahu anhâ şöyle dedi: (Mekke’nin Fethi günü) Nebi sallahu aleyhi vesellem’e gelmiştim. Resûl-i Ekrem (s.a.) yıkanıyor, Fâtıma da onu insanların gözünden perdeliyordu. (Ben selâmımı verdim.) Peygamberimiz: “Kim o?” dedi. Ben: “Ümmü Hânî’yim”, diye cevap verdim. Müslim’in rivayetinde bu hadisin devamında;

Ümmü Hânî gelip kendisine selam verdiğinde Efendimiz: “Bu kadın kimdir?” diye sormuş, o da: “Ben Ebû Tâlib’in kızı Ümmü Hânî’yim” diye cevap verince sevgili Peygamberimiz “Hoş geldin Ümmü Hânî” dedi ve yıkanmasını tamamladı, rivâyeti geçmektedir. (Riyazüssalihîn Terceme ve şerhi, c.4, s.444, 465)

Ümmü Hânî (r.anhâ) mevlid-i nebî menkıbelerinin Mîrâc bölümünde devamlı ismi anılan bir bahtiyar hanım sahâbidir. Süleyman Çelebi hazretleri Mîrac bölümünde onun ismini şöyle zikreder:

“Tarfütü’l-ayn içre ol Fahr-i Cihan

Ümmü Hânî evine geldi heman

Her ne vâkî oldu ise serteser

Cümlesin ashâbına verdi haber

Dediler ey kıble-i İslâm’ı dîn

Kutlu olsu sana Mîrâc’ı güzîn

Biz kamumuz kullarız sen şâhsın

Gönlümüz içinde rûşen mâhsın

Ümmetin olduğumuz devlet yeter.

Hizmetin kıldığımız izzet yeter.”

Ümmü Hânî (r.anhâ) kardeşi Hz. Ali (r.a.)’dan sonra 40 h. / 661 m. senede vefat etti. Cenâb-ı Hak şefaatlerine mazhar buyursun. Amin.

Mustafa Eriş
Altınoluk Dergisi
__________________
Söz işlemez yüreklere sükûtum dağlar gibi...
Alıntı ile Cevapla

Konu Sahibi KuM TaNeSi 'in açmış olduğu son Konular Aşağıda Listelenmiştir
Konu Forum Son Mesaj Yazan Cevaplar Okunma Son Mesaj Tarihi
41.Haftanın Misafiri Belgin Hafta'nın Misafiri Belgin 37 14995 04 Ekim 2009 16:49
Neden Su içmeliyiz(46 sebep) Tıbb-ı Nebevi ve Alternatif Tıp Bilgileri su damlası 6 3662 04 Ekim 2009 12:50
Yokluğuna Alıştırma... Şiirler ve Şairler KARAKÖSE 1 3006 04 Ekim 2009 12:45
Kırgınım Sana /medineweb Şiirler ve Şairler su damlası 8 3281 02 Ekim 2009 19:49
google amcam düzeltir işi bilir herşeyi =) Resim/Karikatür Esma_Nur 2 2759 02 Ekim 2009 11:25

Cevapla


Konuyu Toplam 1 Kişi okuyor. (0 Üye ve 1 Misafir)
 

Benzer Konular
Konu Başlıkları Konuyu Başlatan

Medineweb Ana Kategoriler

Cevaplar Son Mesajlar
Ümmü Zer Gıfariyye (r.a) Hayatı MERVE DEMİR Ashab-Kiram(r.a) 0 23 Mart 2009 13:43
Ümmü Varaka (r.a) Hayatı MERVE DEMİR Ashab-Kiram(r.a) 0 23 Mart 2009 13:42
Ümmü Mübeşşir (r.a) Hayatı MERVE DEMİR Ashab-Kiram(r.a) 0 23 Mart 2009 13:42
Ümmü Umâre (r.a) Hayatı MERVE DEMİR Ashab-Kiram(r.a) 0 23 Mart 2009 13:41
Ümmü Fadl (r.a) Hayatı KuM TaNeSi Ashab-Kiram(r.a) 0 23 Mart 2009 11:48

Bir Ayet Bir Hadis Bir Söz | www.kaabalive.net Bir Ayet Bir Hadis Bir Söz | www.medineweb.net Yeni Sayfa 1
.::.Bir Ayet-Kerime .::. .::.Bir Hadis-i Şerif .::. .::.Bir Vecize .::.
     

 

 Medineweb Sosyal Medya Gruplarımız:  Medineweb  Medineweb  Medineweb  Medineweb Medineweb     

  www.alemdarhost.com sunucularını Kullanıyoruz.