kıyamet hacıdan hoca dan mı kopacak

[Muhteşem]

kıyamet hacıdan hoca dan mı kopacak

Bilindiği üzere İslam'ı itibarsızlaştırmak isteyen iç ve dış odaklar dine sataşmanın ve onu yok etmenin ilk adımının imamlarla işe başlamak olduğunu her zaman bilmişlerdir

İmamları itibarsızlaştırmak için ortaya atılan bir takım sözler

Bilindiği üzere İslam’ı itibarsızlaştırmak isteyen iç ve dış odaklar dine sataşmanın ve onu yok etmenin ilk adımının imamlarla işe başlamak olduğunu her zaman bilmişlerdir. Zira din adamı itibarsız hale gelirse, dinin kendisi de zamanla itibarsız hale gelecektir. Bu değişmez bir kuraldır. Bunu sağlamak için imamlar aleyhinde uydurulan bazı atasözleri (!) ve anlatılan bazı asılsız hikâyeleri şimdi burada ele alarak değerlendirmeye çalışalım.
Mesela toplumumuzda, imam ile öküzün bostana girdiği, öküzün orada kalması gerektiği, öncelikle imamın çıkartılmasının daha uygun olacağı masalı neşeyle anlatılmakta ve insanlar bunu dinlerken kendilerince eğlenmektedirler. Bu kıssa halk arasında en çok bilinen ve anlatılanlardandır. Bu hikayeden çıkan sonuç ise, bir imamın öküzden daha çok o bahçeye zarar verebileceği gerçeğidir.
Kanaatimizce bilerek ya da bilmeden bu masalı tekrarlayanlar aslında bilinçaltlarına çok yanlış bir mesaj vermektedirler. Onlar bu asılsız masalı sürekli anlatarak aslında imama şaka yaptıklarını zannederken, İslam dininin kendisine çok büyük zararlar verdiklerinin farkında bile olamamaktadırlar.
Çünkü imam hakkında böyle düşünen birisi, daha sonra o imamdan duyduğu ayetleri, hadisleri, hutbeleri ve güzel sohbetleri bu tür bir zihinle değerlendirecektir. Yanlış algılar ve paradigmalar sonucu beynine yüklediği bu zihinsel tavır, onun vaazı dinlermiş gibi yapmasına neden olacak, imamın söylediklerini yapmayacak, bilerek ya da bilmeden dinden ve dini değerlerden uzaklaşabilecektir.
Çünkü o kimse, masalda verilen yanlış mesaja odaklanmış, onlara inanmış, hoca hakkında kötü düşünmüş ve böylece kendisi bizzat kendi bindiği dalı kesmiş, adeta kendi ayağına kendisi kurşun sıkmıştır.
O şahıs, kimi zaman bu yaptığının farkında bile olamayabilir. Oysa bilmelidir ki dini kendisinden öğrenmek durumunda kaldığı hoca hakkında böyle kanaatleri olan birinin imamın sözlerine de gereken değeri vermesini beklemek zaten saflık olacaktır.
Bu nedenele, dini itibarsız hale getirmek isteyen bazı mihraklar imamlar hakkında bu tür dedikoduları üreterek halk arasında anlatılmasını temin etmişler ve bunda da maalesef başarılı olmuşlardır. Dolayısıyla bu tür uydurma hikayeler anlatılırken çok dikkatli olunmalı ve din adamlarını toplumun gözünden düşürmeyi ve değersizleştirmeyi amaçlayan kimselerin bu iğrenç oyunlarına alet olunmamalı ve bu tuzaklara düşülmemelidir. Zira bu kimselerin birinci amacı imamın şahsı değil, İslam’ın kendisidir ve onların İslam’a olan bu öfkeleridir. Bu tür masalları dinlemekten hoşlananların konuyu bir kez daha değerlendirmeleri uygun olacaktır.
İmamları itibarsızlaştırmak için en çok söylenen sözlerden bir diğeri de “imamın dediğini yap, ama gittiği yoldan gitme” sözüdür. Bu da maalesef imamların saygınlığını azaltan ve insanların dini değerlerden uzaklaşmalarına neden olan bir sözdür. Bu söze inanan birisi zaten zamanla imamın dediğini de yapmamaktadır. Beynine, kahvehane köşelerinde ve cami önlerindeki sohbetlerde bu mesajları sokan birilerinin camiye erken gelip vaazı baştan sona dinlemesini beklemek zaten mümkün olamayacaktır. Onlar ezan okunduktan sonra içeri girmeyi ve bir an önce Cuma namazının iki rekat farzını kılıp kaçmayı arzulayacaklardır. Çünkü böyle bir imamın kendisine vereceği bir şey olmadığını düşünecek ve dini değerlere bu şekilde yavaş yavaş yabancılaşabilecektir.
Yine halk arasında anlatılarak yaygınlaştırılmış bir diğer söz de “kıyamet hacı ile hocadan kopacak” sözüdür. İmamların ve hacıların hatalarına bakarak bunları abartan ve kendilerini sütten çıkmış ak kaşık gibi gören ve gösteren bazı kendini bilmezler, bu lafı tekrarlayarak aslında hacıya ya da hocaya değil, bizzat İslam’ın kendisine zarar vermektedirler. Ama onlar bu yaptıklarının bile farkında olamayacak kadar doğru düşünme melekelerinden uzaklaşabilmektedirler. Oysa bir hacı ya da hocanın hatasını bulmak, bulan kişiyi günahtan kurtarmaya yetmeyecektir. Başkasının yanlışını kendi yanlışına dayanak gösteren kimselerin zaten kafalarının doğru çalışmadığı ortadadır. Zira hacı ve hocanın hatasını bulmak onların işledikleri günahlara haklılık kazandırmayacağı gibi, onların cehennem ateşinden kurtulmasına da imkan sağlamayacaktır.
Bir başka söz ise, “imamın karnı dokuzdur, ama sekizi daima boştur.” sözüdür. Bu söz de halk arasında bir hayli tutulan ve sürekli tekrarlanan sözlerdendir. İmamların doymak bilmedikleri, beleş yemek bulunca yumuldukları anlatılarak adeta imamlar değersizleştirilmektedir. Bu sözü şaka olarak söylediğini düşünen kimse bile aslında kafasına “yanlış bir imam algısı”nı yerleştirmekte ve bunu tekrarladıkça da bu algının kökleşmesine neden olmaktadır. Bu önyargılar ise ilerde onun din ile ilgili hususlarda alacağı kararları büyük ölçüde etkilemektedir.
O belki de bunun farkında olmadan bu tür sözleri tekrarlamakta ve kendince dalga geçmektedir. Oysa ilerleyen yıllarda bu yanlış algılar nedeniyle vereceği yanlış kararlar, ona çok büyük bir maliyet olarak geri dönebilecektir. Dolayısıyla kendi kaderini bu tür sözleri söyleyerek şekillendiren ve büyük konuşarak buna davetiye çıkaran kimseler sadece kendilerine yazık etmekle kalmamaktadır. Onlar bu sözlerin toplumda yayılmasına zemin hazırlayarak oradaki insanların da beyinlerine yanlış mesajlar vermekte ve uzun vadede İslam dininin yıpranmasına dolaylı olarak katkı da sağlamaktadırlar. Bu itibarla herkesin sözlerinin nerelere gideceğini ya da çekileceğini düşünerek konuşmasında büyük yararlar vardır.
Halk arasında yaygınlaştırılmaya çalışılan sözlerden birisi de “para vermezsen bu imamlar camiye bile gelmezler, namaz bile kılmazlar” sözüdür. Bu sözü aklı başında bir mü’minin zaten söylemesi mümkün değildir. Ama ne yazık ki yarım gönüllü inanmış bazıları, bu sözleri zaman zaman tekrarlamakta ve Müslümanların imamlara inanmamasını ve güvenmesini bu şekilde sağlamaya çalışmaktadırlar. Dolayısıyla bu tür sözleri yayarak imamların toplumdaki saygınlıklarını azaltmayı amaçlayan girişimlere karşı uyanık olmak gerekmektedir. Onlar aslında imamın arkasına saklanarak İslam’a olan kinlerini kusabilmektedirler.
Özetle ifade edecek olursak, herkes dini konular ve imamlar hakkında konuşurken son derece dikkatli olmak zorundadır. Çünkü yukarıda örneklerini verdiğimiz sözleri tekrarlamak ve imamlar hakkında uydurulmuş kötü masalları her yerde anlatmak ve dinlemek doğru değildir. Zira imamları itibarsızlaştırmak aslında bir insanın kendi ayağına kurşun sıkması gibidir. Ya da bindiği dalı kesmesi manasına gelmektedir. Çünkü böyle değersizleştirilmiş ve saygınlığı azaltılmış bir imamın sözlerini ve anlatıklarını çocuklar dinlemeyeceklerdir. Bu ise uzun vadede bumerang etkisi yapacak ve bunları yayanların kendilerini ve ailelerini vuracaktır.
Bu sözlerle büyüyen çocuklar eğer dini değerlere farklı gözle bakmaya başlamışlarsa, dinden uzaklaşmayı tercih etmişlerse, anne babaya saygıyı rafa kaldırmışlarsa, yanlış yollara girmişlerse, terör örgütlerinin ellerine düşmüşlerse, şeytana ve nefislerine tapar hale gelmişlerse, devletin malını hortumlamayı marifet zannetmişlerse, bunda sorumluluğu olan ve böyle bir ortamın oluşmasına katkı sağlayan herkesin iki kez düşünmeleri uygun olacaktır.
Dolayısıyla imamlar hakkında çıkartılan her söylenti, her şayia, her dedikodu, her yanlış haber, her fıkra, ya da her masal aslında imama yapılan saygısızlık değil, İslam’ın kendisine yapılan bir saygısızlıktır. Bu oyunlara gelenler ise sadece kendilerine yazık etmeyecekler, böyle bir işe vesile oldukları ve kötülüklerin yayılmasına imkan sağladıkları için, dünyada iken kazandıkları sevapları ahirette kaybetme tehlikesiyle karşı karşıya kalabileceklerdir.
(alıntı)