|
Konu Kimliği: Konu Sahibi YASEMİN ATAMAN,Açılış Tarihi: 05 Mart 2012 (02:40), Konuya Son Cevap : 08 Ekim 2012 (11:33). Konuya 6 Mesaj yazıldı |
| LinkBack | Seçenekler | Değerlendirme |
05 Mart 2012, 02:40 | Mesaj No:1 |
Durumu: Medine No : 11916 Üyelik T.:
02 Mart 2010 | Kurban Kurban KURBAN İnsanı Allah’a yaklaştıran şey demektir. Bu bir ibadet ve hürmet ifadesidir ki, kurbanla insan Allah’a yaklaşmaya çalışır yahut kurban insanı Allah’a yaklaştırır. Bu yaklaşma elbette maddi anlamda bir yaklaşma değil, O’nun rızasına ve sevgisine yaklaşmaktır. Kurbanla insan, Allah’a karşı duyduğu takva duygusunu zenginleştirir. Kurban olayı, tarihten günümüze kadar insanların baş vurdukları bir ibadet, bir adettir. İslâmın batıl din kabul ettiği bir çok inanışta, hatta hırıstiyan ve yahudilerde bile ‘kurban’ adeti veya ibadeti vardı. İslâm, tarih öncesinden günümüze gelen bu anlayışı kaldırmamış, ama O’nu asıl olması gereken şekle sokmuştur. Öncekiler kurbanı bir korkunun, bir çekinmenin, bir sığınmanın ihtiyacı olarak, tanrıların gazabını (öfkesini) dindirmek üzere verirlerdi. Kimileri de kurbanları tanrılarının yiyeceği sayarlardı. Hayvan kurban edildiği gibi, insan veya eşya da kurban ediliyordu. İslâm bütün bu yanlış anlayışları kökünden kaldırdı. Kurbanı, Allah’a yaklaşmanın, O’nun sevgisini kazanmanın, malı O’nun yolunda harcamanın, O’nun verdiği ni’metlerle sevinmenin ve insan ruhunu dindirmenin bir aracı haline getirdi. İslâma göre Kurban ibadeti, belli hayvanlardan belli günlerde kesilmek suretiyle yerine getirilebilir. O, ne basit bir adettir, ne de bütün malı mülkü belirsiz bir amaç uğruna bir tarafa atmaktır. Kurban olmak Allah’a yakın olmaktır. O’na yaklaşmak fiziği ****fiziğe taşımak, içkin olanı aşkın olana bağlamaktır. Bu anlamda kurban, varlığın sahibine yönelişi sembolize eder. İnsanın emrine verin maddenin, yine O’nun emrine sunulmasıdır. Ya da ‘o benim kurbanımdı, ben ise Senin kurbanınım’ demektir. Allah’a yaklaşmak ancak ihlas (samimiyet) ve aşkla, yani Allah’ı gereği gibi sevmekle olur. Kurban bu aşkın bir aracıdır. Mü’min, kurban keserek bu sevgisini gösterir. En azından bu inancını kendi içerisinde isbat eder, bunun heyecanını yaşar. İslâm’da kurban kesme ibadetinin Hz. İbrahim (as) ile başladığını Kur’an-ı Kerim’den öğreniyoruz: “Böylece (çocuk) onun yanında koşabilecek bir çağa gelince (İbrahim ona): ‘Oğlum, gerçekten ben seni rüyamda boğazlıyorken gördüm. Bir bak, sen ne düşünüyorsun?’ dedi. (Oğlu İsmail) dedi ki: ‘Babacığım, emrolunduğun şeyi yap. İnşaallah beni sabredenlerden bulacaksın. Sonunda ikisi de (Allah’ın emrine ve takdirine) teslim olup (babası, İsmail’i kurban etmek için) onu yanağı üzerine yatırdı. Biz ona ‘Ey İbrahim’ diye seslendik. Gerçekten son rüyayı doğruladın. Hiç şüphesiz biz, ihsanda bulunanları böyle ödüllendiririz. Doğrusu bu, apaçık bir imtihandı. Ve ona büyük bir kurban fidye olarak verdik. Sonra gelenler arasında ona (hayırlı ve şerefli bir isim) bıraktık.” (37 Saffat/102-108) İbrahim (as) oğlunu kurban etme imtihanı ile sınanmıştı. O, dünyada en fazla değer verdiği evladını rüyasında Rabbinden aldığı bir işaret ile O’nun yolunda kurban etmek durumunda idi. Ya da böyle bir kurbanı Rabbinin uğruna feda edebileceğini göstermek zorundaydı. Bu durumu henüz küçük yaşta olan oğlu İsmail’e anlattığı zaman, o hiç bir itirazda bulunmadı. Allah’ın emrine babası gibi teslim oldu. Bu olayda baba ile oğulun teslimiyetini, Allah’ın emri karşısındaki tavırlarını açık bir şekilde görüyoruz. Bu olayda asıl maksat elbette insanın Allah yolunda kurban edilmesi değildi. Bu kötü adet batıl dine inananların işiydi. Buradaki asıl amaç, inanan bir insanın en sevdiği şeyi Allah yolunda feda edebilmesidir. İbrahim (as) bu zorlu imtihan ile başbaşa kalmıştı. İsmail (as) ise kendi canını isteyerek Allah yolunda vermenin sınamısı karşısında idi. O da hiç tereddüt etmeden boynunu Allah’ın emrine teslim etti. Her ikisi de imtihanı kazanınca, Allah da onlara ‘büyük bir kurbanı’ fidye olarak gönderdi. Kevser Suresinde Rabbimiz, Peygamberimize ‘Allah için namaz kılıp kurban kesmesini’ emrediyor. Bu emir hem İbrahim (as)i hatırlamak, hem de aynı teslimiyetin, aynı fedakârlığın devamını sağlamak, ayrıca mükâfata kavuşan İbrahim (as) gibi bayram sevincini yaşamaktır. Peygamberimiz kurban kesmiş ve ümmetinin de kesmesini emretmiştir. Bazı alimler kurban kesmenin vacip olduğunu, bazıları ise, terkedilmeyecek kadar kuvvetli bir sünnet olduğunu söylerler. Peygamberin hayatında bunun uygulamasını görmekteyiz. Kurban, ‘eyyam-ı nahr’ denilen Kurban bayramının birinci, ikinci ve üçüncü günlerinde kesilir. Bu günler Zilhicce ayının onuncu, onbirinci ve onikinci günleridir. Bu günler aynı zamanda hacc günleridir. İki ibadetin aynı zamanda yapılmasının hikmeti iyi düşünülmeli. Müslümanlardan bazıları hacc’da hacc heyecanını yaşarken, diğer müslümanlar kendi evlerinde Kurban bayramını yaşayarak, kurban keserek aynı heyecanı paylaşırlar. Hz. İbrahim’i ve oğlu İsmail’i anarlar, onların davetlerini hatırlarlar. Kurban, her şeyden önce sevilen, elde edilmek için emek ve para verilen, zaman ve ömür harcanan, değerli dünyalıklardan bir kısmını Allah için feda edebilmenin bir göstergesidir. Bu anlayış insanı başka şeyleri de Allah yolunda feda etme fedakârlığına götürür. Kurban, insandaki aşırı isteklerin (hırsın), başkasına merhametsizce davranmanın, başkasına saldırmanın azalmasına yardımcı olur. Üzerine kurban kesmek düşen mü’min, kurbanını kendisi kesmeli, kendisi kesmiyorsa bile kesilirken yanında bulunmalı. Böylece Allah için boğazlanan hayvanı o haliyle görürse merhameti çoğalır, başkasının kanına tecavüzün zorluğunu anlar, Allah için fedakârlıkta bulunmanın lezzetini duyar. Kurban, kesinlikle eti için kesilmez. O bir sosyal dayanışma amacı da değildir. Ancak kurbanı kesen kendisi etinden yiyebilir, fakirlere ve dostlarına verebilir. Bu dostlar ve müslümanlar arasındaki sevgiyi ve muhabbeti artırır. Bu aynı zamanda bayram yapmanın da anlamıdır. Kurban bayramında bütün müslümanlar birlikte kurban keserler, birlikte bayram ederler. Bu durum Tevhid Dininin bir özelliğidir. O bütün müslümanları her zaman birliğe davet etmektedir. Kurbanın davar, sığır ve deve cinsinden olmasının da hikmetleri vardır. Bu hayvanlar eti helâl olan hayvanlardır. Hepsi de evcildir. Yani ya insanlar onları çalışarak yetiştirirler ya da emek vererek kazandıkları paralarıyla alırlar. Onlar, sahipleri için bir değer haline gelirler. Onların kurban olarak kanlarının akıtılması şüphesiz ki İsmail (as)in kurban olarak kanına denk tutulmasından dolayıdır. Mü’minler kurban keserler ve İsmail (as)in ulaştığı manayı yakalamaya çalışırlar. Kurbanların ne etleri ne de kanları Allah’a ulaşmaz, fakat mü’minlerin takvaları Allah’a ulaşır. (22 Hacc/34) Öyleyse önemli olan eti için hayvan kesmek değil, Allah sevgisi için belli bir malı belli bir zamanda Allah için feda edebilmektir. ‘İslâm, Allah yolunda mallarını ve canlarını kurban olarak feda eden veya etmeye hazır olan, ahlâk ve takva bakımından İsmail ve İbrahim (as) gibi olanların eliyle yücelecektir. Kurban ibadeti İbrahim’in ve İsmail’in şehâdetini bu çağa taşımaktır. Bunu kimileri kurban keserek sembolik olarak yaparlar. Kimileri de canlarını Allah yolunda vererek fiilí olarak gerçekleştirirler. Kurban ibadetinin şuuruna varmayanların payına kurbandan belki de ‘et’, İsmail gibi olanların payına da ‘cennet’ düşer. Kendilerini Allah’ın yoluna kurban olarak hazırlayanlar; imanlarını tıpkı kestikleri kurban gibi kusursuz, eksiksiz yapmaları gerekir. Bedeninde noksanlık olan hayvanlardan kurban olmaz. Kurbanın sağlıklı, eksiksiz ve hayvanlar arasından en seçilmişlerden olması gerekir. İmanı eksik, hastalıklı, felçli ve illetli olanlar kendilerini o ulví gayeye adayamazlar. Kendilerini ve mallarını böylesine bir amaç uğruna adayabileyenler mübarek kimselerdir ve onların bayramları da bu anlamda mübarektir. Bayramlar, müslümana Ahirette Rabbiyle buluşmayı katırlatan vuslat zamanıdırlar. Ne adadığının farkında olanlar bu vuslatın değerini de bilirler. İnsanın eşyaya, insana, ideolojilere, dünyaya kul ve kurban edildiği bir dünya, insanın harcandığı ve horlandığı bir yerdir. Böyle bir harcanmadan kurtulmanın yolu, yüce bir gaye için ‘adamak ve adanmak’tır. Bunu da İslâma teslim olarak emin olan ve tam bir hürriyete kavuşan şuurlu mü’minler aşkla yapabilirler. Yeryüzü bugüne kadar insanın hoyratça harcandığı başka bir uygarlık görmüş müdür? İnsanların sahte tanrılara böylesine kitlesel ve sistematik bir şekilde kurban edildiği bir zaman geçmiş midir? İnsanı nesne haline getieren modernizm, onun yüreğini öldürmekle kalmadı; yüreğini bir puthaneye çevirdikten sonra onu modern ilâhların önünde kurban etti. Kısaca onu sefihleştirerek harcadı. Böyle bir dünyada İslâmın getirdiği kurban ibadeti bu çarpık zihniyete bir tavır alıştır, bir meydan okumadır. Bu sefihliğe, bu yanlışlığa, bu bozulmuşluğa teslim olmamaktır. İlâhí olanla sağlam bir bağ kurmaktır. Küresel sapmaya, bozulmaya, çürümüşlüğe rağmen, insan için gerçek güvenliğin ve gerçek emniyetin hâlâ mümkün olduğunu onlara göstermektir. İnsanın, eşyaya, ikonlara, çıkarlara, boş hedeflere ve yalancı ilâhlara kurban edilip harcandığı günümüz dünyasında, İslâmın emrettiği kurban ibadeti daha bir anlamlı hale geliyor.’ (M. İslamoğlu, Şafak Yazıları, s:115-116) Hüseyin Ece
__________________ |
Konu Sahibi YASEMİN ATAMAN 'in açmış olduğu son Konular Aşağıda Listelenmiştir | |||||
Konu | Forum | Son Mesaj Yazan | Cevaplar | Okunma | Son Mesaj Tarihi |
Evrensel Tesbihat | Makale ve Köşe Yazıları | Yitiksevda | 1 | 2349 | 02 Nisan 2012 15:43 |
Kur'an'ın Tâviz ve Uzlaşmaya Bakışı | Allah(c.c) | YASEMİN ATAMAN | 0 | 2200 | 14 Mart 2012 01:18 |
Tevhid Penceresinden Günümüz ve İnsanımız | Tevhid Ve Şirk Konuları | YASEMİN ATAMAN | 0 | 1913 | 14 Mart 2012 01:09 |
Müslümanın müslümanlaşması | Muhtelif Konular | mahsun | 2 | 2283 | 14 Mart 2012 01:06 |
Dünyevileşmek. | Videolar/Slaytlar | Beytül Ahzan | 4 | 2334 | 10 Mart 2012 01:44 |
06 Mart 2012, 01:54 | Mesaj No:2 |
Durumu: Medine No : 13038 Üyelik T.:
14 Aralık 2010 | Cevap: Kurban Bacım kusura bakmayın ama bu adam zaten meşhur olduğu kadar olmuş.. Birde bunun yazılarının hamallığını yapmamak lazım... Eminim siz yazasanız ondan daha güzel yazarsınız... İnsanları peşinden sürükleyerek tağuti düzenlerle entegre etmeye çalışan birinden bizlere faydadan çok zarar gelir. Bunu unutmamak lazım... Selametle kal bacım....
__________________ Kimin Ne Dediği Değil / Allah'ın Ne Dediği Önemli. |
06 Mart 2012, 03:00 | Mesaj No:3 |
Durumu: Medine No : 11916 Üyelik T.:
02 Mart 2010 | Cevap: Kurban kamer kardeşim hepimiz biliyoruz ki islamı çalışmalar üzerinden pekçok insan dünyalık heybesini dolduruyor. Bu insanların içinde ne alimler ne hocalar var. Biz onların arkasından gitmeyelim bu davranışlarını örnek almayalım ama yazılarından yararlanacağımız cümleler varsa alalım.
__________________ |
06 Mart 2012, 03:46 | Mesaj No:4 |
Durumu: Medine No : 13038 Üyelik T.:
14 Aralık 2010 | Cevap: Kurban Bakın bacım inanın amacım sizi eleştirmek yada kırmak değildir.... Bu adama seçim zamanında sordular rey vermenin islamdaki hükmü nedir...? rey atalımmı atmayalımmı...? Verdiği cevap aynen şöyle...Şimdi ben size oy vermeyinde koymu verin diyeyim... Tabiki rey kullanın... Bak bacım ... Sizin tevhidi anlamak konu başlıklı yazınızı ele alalım... Orada aynen şu cümleler geçiyor.. “Tağutu iyi analayabilmek için şöyle örnek verebiliriz... Allah hırsızlık hakkında şöyle buyuruyor... Hırsızlık yapan erkek kadının Allah’tan bir ceza olmak üzere yaptıklarına karşılık onların ellerini kesin/Maide/38 Allah bu ayette hırsızlık yapanın elinin kesilmesi için emir veriyor.... Bir kişi çıkarda hırsızlık yapan kişinin elini kesmek doğru değildir...hapse atılması gerekir derse........ Ben Allah’ın kanunlarını kabul etmiyorum beğenmiyorum demese bile ilahlık taslamış olur.... İlahlık taslamak müşrik olmak demektir değilmi bacım...? Şimdi size soruyorum tağuti düzenler hırsılığın karşılığını hapis cezası olarak veriyorlamı...? Tabiki evet... O halde doğrudan böyle kanunlar tahsis edenler....... destekleyenler........ ve......... desteklenmesi yönünde belamca fetva verenlerin islam dini karşısınıdaki durumu nedir...?......Diye.....Sormuyorum.... Çünkü siz tevhidi anlamak başlıklı vidyoda gerekli cevabı zaten vermişsinizdir.............. Bakın bacım bir müslüman olarak tavsiyem şudur.... Bu kitap yüklenmiş... ler..... bizim Dinde asla kerdeşlerimiz olamazlar...hiçbirşeyimizde olamazlar... ancak ortak savundumuğumuz o büyük kelimede birleşinceye kadar...onlarla bizim aramızda kıyamete kadar sürecek tevhid mücadelesi vardır... kin vardır...nefret vardır...buğz vardır.... Bakın bacım... Bazı insanlar için neden akidemizi tehlikeye koyarız ben bunu birtürlü anlamıyorum.... İlimde kendisini aşmış bazı insanlar,müslüman olmayan Belamların kitaplarını okuyabilirler bunda bir sakınca yoktur... Çünkü kendisi iyiyi doğruyu ayırd edebilecek konumdadır... Fakat bu kaide herkes için geçerli değildir... Şimdi size bir örnek vereceğim inşallah.. Ben Yaşar Nuri Öztürk.....çağımızın samiri......nin kitaplarını okuyor ve her tv kanallarına çıktığında izliyorum..... ben onun kitaplarından alıntı yaparak bu forumda yayınlarsam... henüz yeteri düzeyde islam bilgisine sahip olamayan bazı insanlar onun hakkında olumlu düşünmelzermi...? Yada şöyle demelzermi...? kamer34 Yaşar Nuri Öztürk’ün yazılarını astığına göre demekki bu adam müslümandır demezlermi...? bunu düşünmek lazım...... Kur'an ve Sünnete uymayan şirk, küfür, bidat ve körü körüne taklit içeren düşünce ve görüşlerden uzak kalmak gerekir. İnsanlığı küfre ve şirke davet eden, saptıran kitap dergi yada makale veya yazılara yer vermemek lazım gelir... Çünkü biz biliyoruz ki küfrü yayınlayan, yazan, reklamını yapan bu gibi kitap ve makalelere yer veren her iman sahibini akide olarak bağlar. Küfürse kafir, haramsa günahkar yapar. İslam'da şöyle bir kaide vardır. Küfre rıza küfürdür harama rıza haramdır. Bu genel bir kaidedir. İçinde küfür olan kitapları satmakla ve raklamını yapmakla ilgili İbn Kayyım el-Cevziyye şöyle diyor: "İçinde şirki ihtiva eden, Allah'tan başkasına ibadete çağıran kitapları satmak da put satmak gibidir." (Zadul-Mead) Aliyyül Kari El-Hanefi Fıkhul Ekber'in Şerhinde şöyle der: "Bir yazar,bir vaiz yazılarında ve vaazlarında küfrü gerektiren bir söz veya bir yazı yazarda o kitabı okuyan yada vazı dinleyenler, okudukları ve dinlediklerine inanırlarsa hepsi toptan kafir olurlar." (Fıkhul Ekber Şerhi) Allah (c.c) şöyle buyuruyor: "Allah size Kur'an'da: "Allah'ın ayetlerinin inkar edildiğini ve onlarla alay edildiğini işittiğiniz zaman, başka bir söze geçmedikleri müddetçe o kafirlerle oturmayın. Aksi halde siz de onlar gibi olursunuz" diye hüküm indirdi. Muhakkak ki Allah münafıkların ve kafirlerin hepsini cehennemde toplayacaktır." (Nisa: 140) Başka bir ayette: "Yemin olsun ki eğer sana ilim geldikten sonra onların arzularına uyarsan o zaman şüphesiz zalimlerden olursun." (Bakara: 145) Dileğim sadece ve sadece Allah Rızasını kazanmak. İslamı dert ve dava edinen nemelazımcı olmayan hakka gönül vermiş gerçek tevhid ehli olmak isteyenlere Kur'an ve Sünnetin emirlerini hatırlatmak.... Sadece Allah'a güvenir ve Ona sığınırız.
__________________ Kimin Ne Dediği Değil / Allah'ın Ne Dediği Önemli. |
06 Mart 2012, 04:11 | Mesaj No:5 |
Durumu: Medine No : 11916 Üyelik T.:
02 Mart 2010 | Cevap: Kurban kamer kardeşim, hüseyin beyi öven veya yerden yere vuran bir yazı değil. yazıda şirk yok. insanları bilgilendirecek bir paylaşım. Altına kaynağı yazmamak alıntı yazmak bana yakışmaz. Ayrıca bizler ilimle cehaleti ayıracak safları çizebilecek insanlarız. Müminler uyanık olmalıdır. Mesela kelimei tevhid üzerine.. adlı bir kıtap var ve ben yazarını tanıyorum onun bazı düşünceleri bana ters geliyor ama kitabı tam bir tevhidi kitap. Tevhidi bilmeyen yenı öğrenen herkese veriyorum ve insanlar inanılmaz teslim oluyorlar iman ediyorlar. Ama tavsıye ederken yazarı hakkında gerekli açıklamamı yapıyorum. Biz doğruları kullanmasını bilmeliyiz. Şimdi bu adam mı önemli yoksa yazdıklarından insanı imana çağıran cümleler mi? Tartışmayacam. Yazıda şirk yalnış varsa ikaz edin. Selam ve dua ile kalınız.
__________________ |
06 Mart 2012, 04:14 | Mesaj No:6 |
Durumu: Medine No : 2 Üyelik T.:
10 Nisan 2008 | Cevap: Kurban
Kamer abim kıtlık dönemi maide/38 ayeti kerime hükmü Halife Ömer döneminde nasıl uygulandığını isterseniz bir araştırın Hükümler uygulanmamış?
__________________ Sakın başkasının kölesi olma; çünkü ALLAH seni hür yaratmıştır . -İmam Ali- (a.s) |
08 Ekim 2012, 11:33 | Mesaj No:7 | |
Cevap: Kurban Alıntı:
fakta’û eydiy ehuma –”Ellerini kesin!” (Mâide 38) Allah MALA KAN mı diyor yoksa MALA BENZER BİR CEZA mı? Kesilen el, çalınan mala benzemez. MAL elin kiridir. Oysa EL insanın etidir; kanıdır; canıdır. Nahl 126: Ceza verecekseniz size yapılana benzer bir ceza verin (in âkibtum ve âkibû bi misli mâ ûkibtum bih). | ||
Konuyu Toplam 1 Kişi okuyor. (0 Üye ve 1 Misafir) | |
Benzer Konular | ||||
Konu Başlıkları | Konuyu Başlatan | Medineweb Ana Kategoriler | Cevaplar | Son Mesajlar |
KURBAN BAYRAMINA DAİR[Ortak kurban kesmek]..muvvahidlere dair uyarıdır.. | bilinmez | Tevhid Ve Şirk Konuları | 2 | 15Haziran 2024 19:19 |
Et mi? Kurban mı? | Mihrinaz | Hacc-Umre-Kurban | 2 | 15Haziran 2024 16:03 |
Hac ve Kurban | Esma_Nur | Hacc-Umre-Kurban | 0 | 06 Eylül 2016 19:13 |
Kurban Ve Kurban Bayramı | iklimya | Tebliğ-İrşad-Vaaz-Hutbe-Nasihat | 1 | 20 Eylül 2013 17:50 |
Kurban | yusuf5050 | Soru Cevap Arşivi | 1 | 16 Kasım 2008 22:01 |
.::.Bir Ayet-Kerime .::. | .::.Bir Hadis-i Şerif .::. | .::.Bir Vecize .::. |
|