|
Konu Kimliği: Konu Sahibi neslihan,Açılış Tarihi: 16Haziran 2007 (17:44), Konuya Son Cevap : 08 Mayıs 2024 (11:29). Konuya 16 Mesaj yazıldı |
| LinkBack | Seçenekler | Değerlendirme |
16Haziran 2007, 17:44 | Mesaj No:1 |
ümitsizlik hastalığı- ümitsizlik hastalığı- Bazen insan kelimenin tam anlamıyla iflas etmiş; kalbindeki ve elindeki bütün değerlerini kaybetmiş olabilir. Durum öyle bir hal alır ki, ne yapsa önü tıkanır; çare için çaldığı her kapı üzerine kapanır.[/size] Herkes farklı bir hedefle hayata bağlanır. Ümitlerin olduğu gibi, ümitsizliklerin temelinde de çoğunlukla şeçilen bu hedef bulunur Hedef ne kadar aldatıcı ise, hayal kırıklıkları ve ümitsizlik de o kadar yakın demektir. Keza günah bataklığına düşen bir kimse, elindeki bütün taat ve ibadetlerini şeytana çaldırsa bile Rahim olan Yüce Rabbine imanını muhafaza etmelidir O’na olan sevgisini korumalıdır, affedilme ümidini kaybetmemelidir. Aldığı nefes son nefesi değilse, bu halden kurtulacağını, güzel bir tevbe edebileceğini, hayırlı işler yapabileceğini ve Allahu Tealâ’ya sevilebileceğini kesinlikle aklından çıkarmamalıdır. Çünkü zerre kadar iman ve Allah sevgisi bile insanı Cehennemden kurtarmaya yeterlidir. Kalbin gizli bir köşesinde saklanan bu iman ve sevgi o kula Allah’ın yardımını çekecektir. | |
Konu Sahibi neslihan 'in açmış olduğu son Konular Aşağıda Listelenmiştir | |||||
Konu | Forum | Son Mesaj Yazan | Cevaplar | Okunma | Son Mesaj Tarihi |
HADİSLERLE İSLAMDA HOŞGÖRÜ VE KOLAYLIK | Hadis-i Şerif | Mihrinaz | 17 | 8330 | 04 Ağustos 2007 17:22 |
Konuşma Adabı | Adap-Edep-Ahlak | Mihrinaz | 19 | 9853 | 01 Ağustos 2007 19:05 |
Islâm Dininin Özellikleri Nelerdir? | Soru Cevap Arşivi | Medine-web | 10 | 5743 | 26 Temmuz 2007 21:49 |
...::: İHLAS :::... | Muhtelif Konular | EyMeN&TaLhA | 6 | 3963 | 14 Temmuz 2007 13:08 |
sünnet neden gereklidir(bir bakış açısı) | Hadis-i Şerif | neslihan | 5 | 3475 | 23Haziran 2007 23:10 |
16Haziran 2007, 17:44 | Mesaj No:2 |
RE: ümitsizlik hastalığı- MÜMİN VE ÜMİTSİZLİK Dert ve çileler başkalarına hayatı zehir ederken, müminin yüzü bu ümidin tebessümüyle ışıldar. O, korkusunu da nefis ve şeytanın yoldan çıkarıcılığına karşı siper eder; onlardan gelen tehlikeyi sevgiyle savamazsa, korkuyla engeller ve her işinde dua ve zikirle Rabbinden yardım ister. Belini büken bir fakirlik veya hastalığa düşen müminin devası, [size=medium]Alemlerin Rabbi’ne iman ve teslimiyettedir[/size]. Yüce Rabbinin onu terk ettiğini veya azap verdiğini asla düşünmez. Meşru sınırlar içinde elinden geleni yaptıktan sonra, sabır ve rıza ile karşılanan fakirliğin bir şeref, hastalığın da bir terbiye ve yükselme sebebi olduğununun farkındadır. Tevekkülle karşılanan mahrumiyetlerin, Dar-ı Beka’da sınırsız nimetlerle telafi edileceği bilinciyle hayata sarılır, dünyayı kendine zehir etmez. Olgun mümin bilir ki, işlerin başı değil sonu önemlidir. Ve her şey dünyadan ibaret değildir. Kazanan ve kaybeden beka yurdunda bellidir. Ebedi ölçülere göre, kimisi kazandığı zaman kaybetmiş olur; zulüm ve haram işler yapanlar gibi. Kimisi de kaybetti gözükürken kazançlı çıkar. Allah yolunda canını ve malını verenler, yıkımlara, acı musibetlere sabredenler gibi. | |
16Haziran 2007, 17:45 | Mesaj No:3 |
RE: ümitsizlik hastalığı-
Sıkıntıların Hikmeti Cenab-ı Allah, kulunu çok sevdiği halde neden sıkıntıya düşürür? Elbette nefsinin acizliğini ve azamet sahibi Allah’ın yüceliğini anlaması ve böylece olgunluk kazanıp ilahî mükafatlara erişmesi için. İşte mümin bunu anladığı zaman yeni bir imanla tekrar dirilir. Bir tarafta nefsi feryat ederken ruhu ve kalbi sevinir. Çünkü, [size=medium]çekilen acılar kalbe idrak ve marifet kapısını açar[/size]. Böylece [size=medium]kul ölmeden önce uyanmış[/size], Rabbini tanımış ve nefis engelini aşmıştır. İşte dünyada kazanılacak en büyük zafer budur. Ve en büyük ilahî yardım da böylece gerçekleşmiş olur. | |
16Haziran 2007, 17:45 | Mesaj No:4 |
RE: ümitsizlik hastalığı-
Hizmet ve Ümitsizlik Yeryüzünde İslâm emanetini ve güzel ahlâkı muhafaza ile görevli olan müminler, bütün alemin fesada gittiğini, çoğunluğun şeytana arkadaş olduğunu gördüğü zaman, “ahir zamandır, ne yapsak boş”deyip ümitsizliğe düşebilir mi? Asla! Allahu Tealâ, batıl karşısında kendilerini zayıf hisseden müminlere şöyle sesleniyor: “Gevşeklik göstermeyin, üzüntüye kapılmayın. Eğer gerçekten inanmışsanız, üstün gelecek olan sizsiniz.” (Al-i İmran/139) Sevgi ve ümitle davasını gözeten, gücü yettiği kadar kulluk yapıp hizmetini yürüten her mümin muhakkak başarıya ulaşacaktır. Bütün başarılar Allahu Tealâ’dandır. O, sıkıntılarla nefsi terbiye etmek ister; bunu anlayanlar ise her zaman kârlı çıkarlar. Sonuç olarak, müminin ne sıkıntıda, ne rahatlıkta kaybedeceği hiçbir şey yok. Yeter ki içinde bulunduğu durumla ilgili vazifelerini bilsin ve yerine getirsin. Yaşadığı her halin geçici olabileceğini, asıl önemlisinin akibet olduğunu bilsin. Kalbî teslimiyetini kaybedip, isyana yönelmesin. | |
16Haziran 2007, 17:46 | Mesaj No:5 |
Medineweb Site Yöneticisi Durumu: Medine No : 1 Üyelik T.:
14Haziran 2007 | RE: ümitsizlik hastalığı-
eline emeğine sağlık.. çok güzel dile getirmişsin hastalığın teşhisinide tedavisinide...hastalıklar hijyen olmayan ortamların eseridir,yada bakımsızlık ihmakarlık veya cehaletlerin eseri.. müslümanın hayat kataloğu olan KUR'ANI KERİM VE SÜNNETİ RESULULLAH sav dışında kalan her şey gayri hijyendir.tabiat boşluk kabuş etmez illaki dolar.Allaha inanmayan ineğe inanır veya taşa toprağa.. bildiğimiz gibi islam dini vasat dinidir.korku ümit arası dinidir.ne korkudan emin neden ümitsizlik... ikisinin arasındaki denge;islamın ilk emri olan İKRA (oku,cahil olma,önce bilmelisin).. bilmeyenlerin yaşadıkları atmosfer zaten hastalık yuvası değil mi.. allah razı olsun |
16Haziran 2007, 17:47 | Mesaj No:6 |
RE: ümitsizlik hastalığı-
bilmeyenleri de kınamamak gerekir, gün doğmadan neler doğar derler, düşmeden insan kalkmayı bilemez, Allah bu durumda olanların yardımcısı olsun, herkesin mutlak bazen ümitsizliğe kapıldığı olur.
| |
16Haziran 2007, 17:47 | Mesaj No:7 |
Medineweb Site Yöneticisi Durumu: Medine No : 1 Üyelik T.:
14Haziran 2007 | RE: ümitsizlik hastalığı-
haklısınız...Allah ilimden irfandan mahrum etmesin cümlemizi..
|
16Haziran 2007, 17:48 | Mesaj No:8 |
RE: ümitsizlik hastalığı-
Amin ********************************************______ _______________ [size=medium]Cehennem ehli çığlık çığlığa azap çekerken[/size]* "kurtuluşa ve mutluluğa eren"ler* yani müminler de cennetin nimetleri içindedirler. Ve cehennem ehlinin çektiği manevi azapların birini* söz konusu cennet ehli ile olan diyaloğu oluşturur. İnkarcılar* cehennemin korkunç azapları içinde işkence görürken* özel olarak yaratılan bir sistem ile cenneti görür* oradaki büyük nimet ve ihtişamı izlerler. Dünyada iken kendileriyle alay ettikleri müminlerin büyük bir rahatlık içinde* görkemli mekanlarda* muhteşem evlerde* nefis yiyecek ve içecekleri tattıklarını görürler. Kendi yaşadıkları azab ve aşağılanmaya karşılık* müminlerin böylesine büyük bir nimet* övülmüşlük ve huzur içinde olduğunu fark ederler. Bu ise yaşadıkları azabı daha da şiddetlendirir. Duydukları pişmanlık* dayanılmaz boyutlara varır. Dünyada iken iman etmemiş* müminlerin aksine Allah'ın hükümlerine itaat etmemiş olmalarının kahredici pişmanlığı içinde boğulurlar. Bu psikoloji içinde cennet ehliyle diyalog kurmaya* hatta onlardan yardım dilemeye de çalışırlar. Yalvarırlar* ancak yine boşunadır. Kuran'da* cennet ve cehennem ehli arasındaki bu diyalog şöyle haber verilir: Onlar (müminler) cennetlerdedirler; birbirlerine sorarlar. Suçlu-günahkarları; "Sizi şu Cehennem'e sürükleyip-iten nedir[/size]?" Onlar: "[size=medium]Biz namaz kılanlardan değildik[/size]" dediler. "[size=medium]Yoksula yedirmezdik[/size].(Batıla ve tutkulara) Dalıp gidenlerle biz de dalar giderdik. Din (hesap ve ceza) gününü yalan sayıyorduk. Sonunda yakîn (kesin bir gerçek olan ölüm) gelip bize çattı." Artık* şefaat edenlerin şefaati onlara bir yarar sağlamaz. (Müddesir Suresi* 40-48) | |
16Haziran 2007, 17:48 | Mesaj No:9 |
RE: ümitsizlik hastalığı-
Yaşanacak olan diyalogların en ilginçlerinden biri de* müminler ile münafıklar arasında olanıdır. Münafıklar* dünyada iken bir süreliğine de olsa müminlerin yanında bulunmuş kimselerdir. İman etmedikleri halde* çeşitli çıkar hesapları gereği kendilerini mümin gibi göstermeye çalışmış ve böylece "ikiyüzlü" sıfatını kazanmışlardır. Ahirette ise cehennemde yanarken* müminleri görür ve yardım istemeye* yalvarmaya kalkarlar. Kuran'da* arada geçen diyalog şöyle aktarılır: O gün* münafık erkekler ile münafık kadınlar* iman edenlere derler ki: [size=medium]"(Ne olur) Bize bir bakın* sizin nurunuzdan birazcık alıp-yararlanalım."[/size] Onlara: "Arkanıza (dünyaya) dönün de bir nur arayıp-bulmaya çalışın" denilir. Derken aralarında kapısı olan bir sur çekilmiştir; onun iç yanında rahmet* dış yanında o yönden azab vardır. (Münafıklar) Onlara seslenirler: "Biz sizlerle birlikte değil miydik?" Derler ki: "Evet* ancak siz kendinizi fitneye düşürdünüz* (Müslümanları acıların ve yıkımların sarmasını) gözetip-beklediniz* (Allah'a ve İslam'a karşı) kuşkulara kapıldınız. Sizleri kuruntular yanıltıp-aldattı. Sonunda Allah'ın emri (olan ölüm) geliverdi; ve o aldaltıcı da sizi Allah ile (Allah'ın adını kullanarak* hatta masumca sizden görünerek) aldatmış oldu. Artık bugün sizden herhangi bir fidye alınmaz ve inkar edenlerden de.. Barınma yeriniz ateştir* sizin veliniz (size yaraşan dost) odur; o ne kötü bir gidiş yeridir." (Hadid Suresi* 13-15) | |
16Haziran 2007, 17:48 | Mesaj No:10 |
RE: ümitsizlik hastalığı-
Ümitsizliği Doğuran Şeytani Ses: "Vesvese Vesvese şeytanın telkinleri sonucunda kişinin zihninde oluşan boş şüphe ve kuruntulardır. Vesvese kişinin doğru karar almasını engeller. Onu şüpheye düşürüp oyalar, kararsızlığa sürükler, içini sıkar, anlamsız korkulara sebep olur, aklını ve düşünebilme yeteneğini bozar, kendine olan güvenini kaybettirir. Kişi endişeli, kararsız, ürkek, ümitsiz, karamsar bir ruh haline bürünür. Vesvese ve beraberinde gelen psikolojik sorunlar, özellikle kader hakkında bilgisi olmayan, Allah'a tevekkül etmeyi bilmeyen, zayıf imanlı kişilerin yaşadıkları problemlerdir. Vesvese, sebep olduğu kararsızlık ve küçük-büyük çeşitli kuruntularla birçok insanın zamanının çoğunu, dolayısıyla da hayatının büyük kısmını tahrip eden bir beladır. Kararsızlık ve şüphelerin sebep olduğu boş kuruntular sonuçta stresli, gergin bir ruh haline sebebiyet verir. Eğer vesvese duyan kişi, Allah'a iman etmeyen veya Allah'ın varlığına iman etse de O'nun gücünü takdir edemeyen bir kişi ise, bu durumda vesvesesi ve kuruntuları büyüdükçe büyür. Kendisini yaratmış olan Rabbine dayanıp güvenmediği için, şeytanın telkinlerinden kurtulamaz ve sahip olduğu vesveseler içini kaplayıp hiç durmadan onu sıkar. Herkesin yakın çevresinde, zaman zaman da kendisinde fark ettiği bu ruh hali çok yaygın olarak yaşanmaktadır. Vesveseli bir ruh haline sahip olan kişi doğru ile yanlışı, iyi ile kötüyü, yapması ya da yapmaması gerekenleri de birbirine karıştırır. Başına geleceklerle ilgili sürekli bir kuruntu, korku ve şüphe içindedir. Aldığı kararların doğruluğu konusunda da devamlı tereddüt halindedir. Bu durum onun zihninde yoğun bir baskı oluşturur ve mantıklı düşünmesini, sağlıklı kararlar almasını, muhakeme yapmasını engeller. Bu önemli sorunun çözümü, güçlü bir Allah sevgisi ve korkusu, imandan kaynaklanan sağlam bir teslimiyet duygusudur. | |
Konuyu Toplam 1 Kişi okuyor. (0 Üye ve 1 Misafir) | |
Benzer Konular | ||||
Konu Başlıkları | Konuyu Başlatan | Medineweb Ana Kategoriler | Cevaplar | Son Mesajlar |
Ahirzaman Hastalığı | nurşen35 | Serbest Kürsü | 3 | 28 Ekim 2021 12:18 |
Dgs ümitsizlik | Mehtapinan36 | DGS (Dikey Geçiş Sınavı) | 9 | 28 Temmuz 2017 22:15 |
Çağın hastalığı... | EyMeN&TaLhA | Çocuk ve Aile Sağlığı | 0 | 23 Mart 2015 21:41 |
Ülfet hastalığı | EyMeN&TaLhA | Makale ve Köşe Yazıları | 0 | 03 Mart 2014 20:30 |
Vesvesenin hastalığı | MusabBinumeyr | Adap-Edep-Ahlak | 0 | 28 Mayıs 2012 23:31 |
.::.Bir Ayet-Kerime .::. | .::.Bir Hadis-i Şerif .::. | .::.Bir Vecize .::. |
|