|
Konu Kimliği: Konu Sahibi Mevlüt HÖNÜL,Açılış Tarihi: 17 Eylül 2014 (13:53), Konuya Son Cevap : 17 Eylül 2014 (20:37). Konuya 1 Mesaj yazıldı |
| LinkBack | Seçenekler | Değerlendirme |
17 Eylül 2014, 13:53 | Mesaj No:1 |
Durumu: Medine No : 18779 Üyelik T.:
20 Mayıs 2012 | Kim Hakkaniyetle Konuşacak /Mevlüt Hönül Kim Hakkaniyetle Konuşacak /Mevlüt Hönül Tarih boyunca iktidarların kendilerini meşru gösterme yolunda kullandıkları araçların başında din gelmiştir. İktidarlar dini meşrutiyet zemini oluşturma esnasında dine uymak yerine dini kendilerine uydurmaya başlarlar ve buna karşı duran kim olursa olsun onu saf dışı etmeyi görev olarak bilirler. Allah Resulünün vahyin nüzûlüyle birlikte başlayan tebliğine ilk olumlu cevabı verenler ve onu destekleyenler mazlumlar iken en sert direnişi gösterenler de yine iktidar sahipleri olmuştu. İktidar sahiplerinin direnişi ‘dine karşı din’ anlayışı esasına dayanmakta idi. Allah Resulü içinde yaşadığı toplumu aydınlatma ve dönüştürme hususunda vahyin rehberliğine tabi olmaktaydı. Onun beşer yönü vurgulanırken, aynı zamanda ona itaat edilmesi emredilmekte, kendi aklı ve iradesiyle hareket ederken yapıp ettiklerinden dolayı hesaba çekileceği açıkça belirtilmekte, böylece vahyin rehberliğinin dışına çıkmaması için uyarılmaktaydı. Kur’an’ın özellikle dikkat çektiği toplumsal ilkeleri şu şekilde sıralayabiliriz: Adalet: Nisa 58, 105-135 Şura: Âl-i İmran 159; Şura 36-38 İşi Ehil Olana Verme: Nisa 58-72 Mülkiyet Hakkı: Bakara 188; Nisa 29-32; Nahl 71 İnanç Özgürlüğü: Bakara 256; Yunus 99; Tekvir 21 Yaşama Hakkının Kutsallığı: Nisa 92; Maide 32; İsra 31-33 Akıl ve İnsan Onurunu Koruma: Maide 90-91; Hucurat 11 Nesil ve İffet Muhafazası: İsra 32; Nur 19-33 Bireysel Toplumsal Davranış Ahlakı: Bakara 143; Âl-i İmran 104-110; Hac 41 Kur’an’da insanın ve tüm canlıların yaşamsal alanda hak ve hürriyetleri en ince detayına kadar belirtilmiş ve bu esaslar çerçevesinde hareket edildiği takdirde insanlığın huzur ve saadet bulacağı belirtilmiştir. Ne yazık ki, gerek yaşadığımız ülkede gerek dünya genelinde evrensel ahlakî ilkeler hiçe sayılıyor, insan hak ve hürriyetleri ayaklar altına alınıyor. Yaşadığımız ülke özelinde konuşmamız gerekirse, iktidarın, muhalefetin ve bu ikisinden birinin taraftarı haline gelen “aydınlar”ın esas dertleri başka. Bugün ahlakî eleştirel yaklaşımı bir kenara bırakan dengesiz muhalefet ile iktidara baştan sona övgü arasında debelenen “aydınlar” siyasî tarafgirlik hastalığına tutuldukları için bocalıyor, Hakk’a hak, bâtıla bâtıl diyemiyorlar. Şüphesiz onları bu konuma getiren, (muhalefet için) kaybettiklerini yeniden kazanma, (iktidar için) ele geçirdiklerini yitirmeme güdüsüyle hareket etmeleri, dolayısıyla temelde ve toplamda makama-mevkie, mülke tapıcılıktır. Ülkemizdeki iktidar sahipleri, kendilerine yönelik eleştiri kapılarını sonuna kadar kapayacak bir zulüm mekanizması oluşturmuş bulunuyorlar. Hâlihazırdaki siyasî model Emevî modelidir; bu, bilinçli bir seçim değildir, iktidar kadroları yetiştikleri sosyo-kültürel yapı itibariyle ve içinden geldikleri dinî-siyasî gelenek açısından bu şekilde kodlanmıştır. Haliyle bu anlayışın eleştiriye müsamahası yoktur, aksine eleştiri sahiplerinin haklarını ihlal etmekten çekinmez, iktidarın devamını sağlayabilmek için hukuksuzluğu kolayca hukuk haline getirebilir. Kuşkusuz bu, iktidarın devlet imkânlarını sonuna kadar tek taraflı (kendi menfaatine) kullanmakta sakınca görmemesinden kaynaklanmaktadır, hâlbuki toplumun işlerini yürütme görevini üzerine almış olan idarecilerin ‘herkes için adalet’ şiarıyla hareket etmesi gerekirdi. Sırtını güce ve şan-şöhrete dayayan “aydınlar” aslında iktidarın hizmet erleri haline gelmiş bulunuyorlar. İktidar sahiplerine yağ çekme, yaptıkları her şeyi onaylama, her işe alkış tutma, iktidarın imkânlarından pay kapma amacıyla inançlarından taviz verme, devleti ve hükümeti kutsama, sürekli olarak birtakım isimleri övme, “aydınlarımızın” rutin hale gelen tutum ve davranışları arasında. İktidarı bu denli kutsayan bir anlayışla muhalefet adına bin bir rezilliğin altına imza atan, yalan, hakaret ve iftirayı “eleştiri” olarak adlandıran anlayış arasında fark yok. Bu açıdan “Al birini vur ötekine” sözü mevcut iktidarı ve muhalefeti ifade ediyor. Övgü ve sövgüden ibaret kısır döngünün dışında kalanların sayısı ise bir hayli az. Bu kısır döngünün dışında kalan Müslümanlara düşen, Hak ile bâtıl arasında ayrım yapmak, itidalli davranmak, sırtlarını ne iktidara ne de muhalefete dayamadan her iki cepheye yönelik eleştirilerini ortaya koymalarıdır. Böylece Müslümanlar toplum içinde dengeli bir yaklaşımı temsil edebilir, her iki tarafın artı ve eksilerini görerek orta ve uzun vadede fikri olarak ayakta kalabilirler. İktidar-muhalefet kavgasının tarafı haline gelerek aslî çizgiden savrulanlara, zaten olmayan adaleti iyice ayaklar altına alanlara, para-pul, makam-mevkii, şan-şöhret ekseninde hareket ederek dünyevileşenlere gerekli hatırlatmaları yapabilecek vasat bir anlayışın mevcudiyeti toplumun tüm kesimleri için faydalı olacak, ayrıca bu iki ucun dışında kalan hatırı sayılır bir kitleyi dengede tutma şansına sahip olacaktır. Bugün iktidarın geldiği çizgi mücadele ettiği kesimlerin gerek yıllar önce gerek bugün sahip oldukları anlayıştan farklı değil. Dün de kutuplaşma, ötekileştirme, adam kayırma, ihale rantı, yolsuzluk, rüşvet vs. vardı bugün de var. Hatta on üç yıl içinde iyice güçlenen iktidarın, statükonun eski sahiplerini geride bıraktığı, onlardan daha ileri gittiği söylenebilir. Peki, herkesin taraf olduğu yerde kim hakkaniyetle konuşacak? Mevlüt Hönül [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] Malazgirt
__________________ “...Kendinizi satmayınız. Hür, özgür insanlar olunuz, kendini satan satıcılardan olmayınız” İmam HÜSEYİN (a.s) |
Konu Sahibi Mevlüt HÖNÜL 'in açmış olduğu son Konular Aşağıda Listelenmiştir | |||||
Konu | Forum | Son Mesaj Yazan | Cevaplar | Okunma | Son Mesaj Tarihi |
Seküler Cemaat-Tarikatlar ve Modern Kölelik | Makale ve Köşe Yazıları | AlimOğlu | 47 | 20618 | 16 Eylül 2016 00:11 |
Akletmez misiniz? Mevlüt HÖNÜL | Makale ve Köşe Yazıları | Mevlüt HÖNÜL | 0 | 2614 | 18Haziran 2016 02:59 |
İRTİCA’YA KARŞI İSLAM / Mevlüt HÖNÜL | Makale ve Köşe Yazıları | Yitiksevda | 4 | 2220 | 22 Şubat 2016 23:34 |
Mü’min Kime Derler? /Mevlüt HÖNÜL | Makale ve Köşe Yazıları | Mevlüt HÖNÜL | 0 | 1855 | 26 Ocak 2016 23:38 |
Allah’ın Hükmüne Meydan Okuyanlar/ Mevlüt Hönül | Makale ve Köşe Yazıları | 3 | 2283 | 10 Mayıs 2015 23:35 |
17 Eylül 2014, 20:37 | Mesaj No:2 |
Durumu: Medine No : 44651 Üyelik T.:
03 Temmuz 2014 | Cevap: Kim Hakkaniyetle Konuşacak /Mevlüt Hönül Evet, hakkı tanıyan, hakkın hatırını hiçbir hatıra feda etmez. Zira, hakkın hatırı âlîdir; hiçbir hatıra fedâ edilmemek gerektir. Saide Kurdi
__________________ Rabbim.. namazımın bozulmasına sebep olan gözyaşlarımı...bağışla... |
Konuyu Toplam 1 Kişi okuyor. (0 Üye ve 1 Misafir) | |
Benzer Konular | ||||
Konu Başlıkları | Konuyu Başlatan | Medineweb Ana Kategoriler | Cevaplar | Son Mesajlar |
Irk Ayrımı /Mevlüt Hönül | Yitiksevda | Makale ve Köşe Yazıları | 4 | 08 Eylül 2021 09:08 |
Dinin Özü: Dua/ Mevlüt HÖNÜL | Mevlüt HÖNÜL | Makale ve Köşe Yazıları | 1 | 02 Mart 2015 18:53 |
Çağda(ı)ş(ı) Ebu Leheb’ler /Mevlüt Hönül | Mevlüt HÖNÜL | Makale ve Köşe Yazıları | 0 | 20 Mayıs 2012 22:51 |
Kur'an'da (Görünmeyen Varlıklar) Cin'ler /Mevlüt Hönül | Mevlüt HÖNÜL | Makale ve Köşe Yazıları | 4 | 20 Mayıs 2012 22:22 |
Sorguluyorum!!/Mevlüt Hönül | Mevlüt HÖNÜL | Makale ve Köşe Yazıları | 2 | 05Haziran 2010 22:40 |
.::.Bir Ayet-Kerime .::. | .::.Bir Hadis-i Şerif .::. | .::.Bir Vecize .::. |
|