Medineweb Forum/Huzur Adresi

Go Back   Medineweb Forum/Huzur Adresi > ..::.MEDİNEWEB FORUM DİNİ KONULAR.::. > Muhtelif Dini Konular > Muhtelif Konular

Konu Kimliği: Konu Sahibi Esadullah,Açılış Tarihi:  02 Ocak 2012 (01:22), Konuya Son Cevap : 10 Ocak 2012 (00:52). Konuya 44 Mesaj yazıldı

Yeni Konu aç  Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Değerlendirme
Alt 02 Ocak 2012, 02:04   Mesaj No:21
Medineweb Sadık Üyesi
Esadullah - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:Esadullah isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 15316
Üyelik T.: 18 Aralık 2011
Arkadaşları:3
Cinsiyet:Erkek
Memleket:Kayıp bir Kentten
Yaş:44
Mesaj: 745
Konular: 146
Beğenildi:312
Beğendi:100
Takdirleri:3844
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart Cevap: Prof. Dr. M. Hayri Kırbaşoğlu’nun Hz. İsa’yı (a.s) Gökten İndiren Hadislerin T

Alıntı:
aslıı Üyemizden Alıntı Mesajı göster
esadullah abi mehdi (as) kıyametin büyük alametleri arasın geçiyo degil mi ?bide bi peygamber hz zülkarneyn olması lazım onun kavmine yecüc mecüc adında bi topluluk bulaşmış tarlalarını bütün herşeyi yiyip bitiriyomuş bunu hz zülkarneyn e şikayet edince oda onları bi dagın arasına hapsetmiş onlar şuan o dagın arasında saklımıymış ne kıamete yakın kıyamet alameti olarak ortaya çıkacakmışlar bi sohbette bahsedilmişti bu konu hakkında bilgin varmı abim
Güzel kardeşim inşaallah bu konuda da bilgi paylaşımında bulunuruz, Lakin şunu unutma Ayetlerde nasıl Müteşabih olanlar varsa Hadislerde de bu vardır.Bildirilen kıyamet Alametlerini hadiste geldiği gibi alırsak hataya düşeriz ki hala insanlar Mehdi beklemekte ve alenen çıkıp ben mehdiyim demesini beklemekte ve en acısı ise buna kendilerini bağlamalarıdır.

Mehdi gelse ne gelmese ne kardeşim Kişi kendini o güne hazırlamadıktan sonra kişi Allaha c.c. kulluk ve Resule s.a.v itaatinde eksik olduktan sonra Mehdi değil mehdiler gelse ne olur? Mehdinin bir misyonu var işi odur gelir yapar görevini , kul kendi görevini yapmalıdır.

Biz Mehdinin geleceğine iman ederiz ama Mehdi gelince nasılsa kurtulacaz diyerek yan gelip yatmayız Allahın c.c. emirleri ve Resulün s.a.v emirleri bellidir.Bunları yapmayan bir kişiy Ne Mehdi kurtarır nede başkası...

Dediğim gibi bu saydıklarına biz iman ederiz Ehli Sünnet olarak ama yapmamız gereken neyse onu yaparız inşaallah güzel kalpli kardeşim...

vesselam veddua velmahabbe
Alıntı ile Cevapla
Alt 02 Ocak 2012, 02:11   Mesaj No:22
Medineweb Emekdarı
Yitiksevda - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:Yitiksevda isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 2
Üyelik T.: 10 Nisan 2008
Arkadaşları:3
Cinsiyet:Erkek
Memleket:MALAZGIRT
Yaş:48
Mesaj: 5.077
Konular: 295
Beğenildi:128
Beğendi:24
Takdirleri:153
Takdir Et:
Standart Cevap: Prof. Dr. M. Hayri Kırbaşoğlu’nun Hz. İsa’yı (a.s) Gökten İndiren Hadislerin T

Esadullah kardeşimden ricam hocamız dediğiniz zatın ismini alabilirmiyim Muhammed Bin Abdulvehhab ve Ebu Reyye hakkındaki görüşler mesnetsizdir bunu söyliyim öncelikle Sünnet hususunda sizinle aynı fikirde değilim bu hususta aylarca yapmış olduğum çalışmalarım mevcut sırasıyla işleyeceğiz inşaAllah...
__________________
Sakın başkasının kölesi olma; çünkü ALLAH seni hür yaratmıştır .

-İmam Ali- (a.s)
Alıntı ile Cevapla
Alt 02 Ocak 2012, 02:15   Mesaj No:23
Medineweb Sadık Üyesi
Esadullah - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:Esadullah isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 15316
Üyelik T.: 18 Aralık 2011
Arkadaşları:3
Cinsiyet:Erkek
Memleket:Kayıp bir Kentten
Yaş:44
Mesaj: 745
Konular: 146
Beğenildi:312
Beğendi:100
Takdirleri:3844
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart Cevap: Prof. Dr. M. Hayri Kırbaşoğlu’nun Hz. İsa’yı (a.s) Gökten İndiren Hadislerin T

Alıntı:
Yitiksevda Üyemizden Alıntı Mesajı göster
Deliller elbette sunulmuş buna itirazım yok...Sizin delil olarak sunmuş olduğunuz ayeti kerimeleri Kuran bütünlüğü ile ele alıp konuda sunacam ayrıştığımız nokta Kur'anın ayetlerini açıklayanlar kime neye göre açıklamışlar arapçasından bakarım meallere çok fazla itibar etmem yanlış anlaşılmasın elbette mealler gereklidir faydalıdır lakin kendi namıma arapçasından faydalanır ve manasını İslam tarihinde herkesin otorite kabul ettiği alimlerin yorumundan Kuran ayetlerinin birbirini tefsir eder anlayışı ile alırım ve neticeye varırım kardeş hayırlısı olsun sabredelim reddiyenizde haklı olup olmadığınız çalışma neticesinde belli olacaktır Allah hepimizi halis din anlayışına yöneltsin yaşamamızı nasip etsin....
Amin ecmain inşaallah, Zaten aslolanda bu değilmidir kardeşim Meal , yaklaşık olarak anlamı dmektir.Onun içindirki usulünce ale alınmalıdır.Umarım hayır olur.....

Allah c.c. Nefsini koruyan ve Temizleyen ve Muttakiler arasına giren sonrasında Nefsi Radiye ve Mardiyye safhasını aşıp, Salihlerden olup ta Cennete Gir nidaısna mazhar olanlardan eylesin ...amin amin amin ya Mucib ya Muin

vesselam
Alıntı ile Cevapla
Alt 02 Ocak 2012, 02:18   Mesaj No:24
Medineweb Emekdarı
Yitiksevda - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:Yitiksevda isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 2
Üyelik T.: 10 Nisan 2008
Arkadaşları:3
Cinsiyet:Erkek
Memleket:MALAZGIRT
Yaş:48
Mesaj: 5.077
Konular: 295
Beğenildi:128
Beğendi:24
Takdirleri:153
Takdir Et:
Standart Cevap: Prof. Dr. M. Hayri Kırbaşoğlu’nun Hz. İsa’yı (a.s) Gökten İndiren Hadislerin T

Ve (bilin ki) göklerin ve yerin bilinmeyen gerçekleri (yalnızca) Allah'a aittir. Ve o Son Saat'in gelip çatması ancak bir göz kırpması kadar yahut bundan da kısa (bir an içinde) olup bitecektir. Çünkü şüphe yok, Allah'ın her şeye gücü yeter.

(Nahl-77)

Kur’an Gerçeklerine Sünnetullah’a aykırı düşen Allah’tan başkasının bilemeyeceği Gaybi haberler uydurmadır Aksini iddia eden varsa Kur’an’a Muhalefet etmiş olur.

Aşırı yüceltme ve yerme tahriftir, Hissiyatın aklın önüne geçmesi sayesinde değil Mehdiyet inancı Allah Resulü Muhammed (s.a.a) bile bu aşırı rivayetlerden pay almıştır. Allah Resulü yaşadığı alemden öte göklerden indirmeyen ve hayat ile bağını kesen rivayetler asla Allah Resulünün yaşamına uymayan uydurmalardır. Çünkü onu yaşam biçim Kur’an’ın ta kendisi idi Kur’an ile anladı yaşadı anlattı.

Allah’ın islamına göre Üstünlük ancak ve ancak Takva iledir, Akrabalık soy bu hususta etken değildir. İmam Ali, Hasan, Hüseyin, Zeynep, Fatıma, Aliyyul Ekber, Caferi sadık (a.s) vb Bunlar Bütün Müminlerin baş tacıdır hiçbir Mü’min bunlar hakkında yanlış düşünmemiştir. Bunların üstünlüğü ve sevilmeleri Peygamber soyundan olmak değil bilakis Üstün ahlak iman inanç takva ve Adalet ehli olmalarından ötürüdür.

Emevi ve Abbasilerin zulüm ve baskılarının had safhaya ulaştığı zaman dilimi içerisinde başka din ve kültürlerden Müslüman olmuş/olmamış kimseler kendi inançlarında varolan anlayışlarını Hadis adı altında İslam’ın kaynakları arasına sızdırmışlardır.

Eğer akrabalık bağının Allah katında kurtarıcı bir özelliği olmuş olsa idi Bütün herkesin kurtuluşa ermesi gerekirdi Şöyle ki Hepimiz Âdemoğullarıyız ve bu anlayışa göre herkesin peygamber çocuğu torunu ve soyu olması lazım gelirdi. Lakin bu husus Allah nezdinde ancak Takva ile değerlendirilmektedir.

Kur’an’da İmamet Önderlik/Rehberlik/Yöneticilik soy bağı ile değildir. Bütün Müminlerin ortak görüşü ‘’ŞURA’’ iledir Kur’an soy bağını değil Şurayı emretmektedir. Şura neticesinde Ehil olan İmameti yüklenir Kur’ani prensiplere uygun olanı yapar.

Kıyamete yakın iddia edilen gelecek olan Mehdi gelse ne değişecek?

Bu güne kadar o kadar Mümtaz Alim mücahid ve şahidler geldi geçti ne değişti?

Biz kendimizi değiştirmedikçe kim neyi değiştirebilir...

1400 yıldır İnsanları hidayete Rabbe çağıran İlahi kelam kişinin kendisi yönelmedikçe yöneltme imkanına sahip olmadığı, Biz ona yönelmedikçe Dinimize İmanımıza Hayatımıza aktaracağımız fiilleri ondan öğrenip uygulamadıkça Hurafe İnanç ve Kültürlerin etkisinden kurtulamayız buda bizleri Yahudileşmeye gün geçtikçe götürmekte!

"İbni Mace'de yer alan "siyah bayraklı bir ordunun Horasan'dan zuhur ettiği zaman, kar üzerinde emekleyerek dahi olsa o orduya iltihak edilmesi gerektiği, zira onun içinde Halife Mehdi'nin olduğunu" ifade eden rivayet için Hadis alimi Veki" Hadis olarak bir değeri yoktur" derken Zehebi ise "Bu sahih değildir" demiştir.


Mehdi'nin doğudan ve Horasan'dan zuhur edeceğine dair rivayetler Horasan isyanın lideri Ebu Müslim'in komutasındaki siyah bayraklı ordunun gerçekleştirdiği hareketi teşvik ve tasvir etmek Ona zemin hazırlamak için uydurulduğu görülüyor.



İbni Kesir de " Siyah bayraklı ordu" rivayetlerindeki dikkat çeken bir nokta da "kar üzerinde emekleyerek dahi olsa" ifadesidir. Halbuki sıcak Arap yarımadasında kar üzerinde emeklemek tabiri kolay anlaşılacak bir tabir değildir.


"Mehdinin zuhur ettiği zaman Şam'dan üzerine bir ordu gönderilmesi, bu ordunun Beyda mevkiinde batması ile ilgili rivayetler Abdullah bin Zübeyrin hilafeti sırasında uydurulmuştur. Çünkü zalim Mervan'ın komutanı Haccac bin Yusuf Kabe üzerine yürümüş ve Mekke'yi kuşatmıştı.




"İsmi ismime, babasının ismi babamın ismine uyan biri çıkmadıkça ve Araba hükmetmedikçe " gibi rivayetler de Nefsüz Zekiyye lakabıyla maruf ve Abbasi meliki Ebu Cafer Mansur'a karşı Medine'de kıyam eden Muhammed bin Abdullah için tertip edilmiş ve ona zemin oluşturmak amaçlı uydurmalardır...

Halife Osman’dan sonra ortaya çıkan çeşitli fırkalar, fikirlerin yayabilmek için iki kaynağa başvurdular:

Kur'an’i Kerim ve hadisler...

Kur'an’i Kerim'i kendi fikirleri doğrultusunda tevil etmek; görüşlerini destekleyen hadisleri yaymak; görüşlerine uymayan hadisleri zoraki tevil et­mek Nihayet fikirlerine uygun hadis yoksa uydurmak... Tevbe etmiş bir ihtiyar haricinin şu sözü bunu gösterir:

"Dininizi kim­lerden aldığınıza dikkat edin, çünkü biz bir şey istedik mi onu hadis şekline koyuverirdik
(Mevzuat, 1/38 Beykuniyye, 172)

Yine Ebu Nuaym, Abdullah İbn Abbas'ın şöyle dediğini rivayet etmiştir:

“Başında ben, sonunda Meryem oğlu İsa ve ortasında ise Mehdi olan bir ümmet helak olmaz.”

Bu hadisler, senetleri itibariyle zayıflık ve gariplik­ler içerisinde birbirlerini desteklemek amacı ile uydurulmuşturlar.

Mehdi, Hz. Ali'nin oğlu Hasan'dan değil de, Hüseyin'in neslinden olan Muhammed İbnü'l Hasan el-Askeri el-Muntazar (beklenen)dir.

Her yerde hazır, gözlerden uzak, (Hz. Musa'nın) asa(sın)a sahip olup "ve yehtimu'l fezadır. Beş yüz yıl kadar önce küçük bir çocuk iken Samerra'daki evinin bodrumuna girip bundan sonra hiçbir göz onu görmemiş, onunla ilgili bir habere ve bir ize rastlanılmamıştır.

İşte onu, her gün beklerler, bodrum kapısının önünde atın üzerinde durup kendilerinin yanına çıkması için ona:

Ey Efendimiz! Çık. Ey Efendimiz! Çık' diye seslenirler.

Daha sonra (çıkmayınca,) perişan ve bitkin bir şekilde geri dönerler.

Şöyle diyen ne güzel söylemiş:

Bodrumun, cehaletiniz sebebiyle hakkında konuştuğunuz kimseyi artık doğurma vakti daha gelmedi mi?

Siz aklınızı yitirmişsiniz. Çünkü siz, (böyle bir şeyi bek­lemekle, Zümrüdü) Anka ile Gulyabani (efsanesine bir) üçün­cüsünü eklediniz.

Mağribilerin Mehdisi: Bu, Muhammed. Tumert'tir.

Bu kişi; yalancı, zalim ve batlı hakim kılan birisi olup zul­müyle, haksızlığıyla, hileciliğiyle tanınmıştır. Batıl davasını güç­lendirmek için insanları öldürmüş, Müslümanların kadınlarını cariye gibi kullanmayı mubah görmüş, çocuklarını esir alıp mallarına el koymuştur. Kötülük yönünden İslam milletine/toplu­muna/dinine, Haccac’ı Zalim'den çok daha fazla zararı olmuştur. Yerin altına bir kabir kazdırıp kendi arkadaşlarından bir grubu diri-diri oraya indirip onlara:

"Kendisinin Mehdi olduğunu" insanlara söylemelerini emreder, sonra da kendisini yalanlamasınlar diye onların üzerle­rini örterdi.

İlim ile iman ehlinden kendilerine muhalif olan kimseleri öldürmeyi mubah saymış ve (kendisini) "Masum Mehdi" diye isimlendirmiştir.

Daha sonra Mehdi olan Ubeydullah b. Meymun el-Kaddah ortaya çıktı.

(Bu sahte Mehdi,) Ehl-i Beyte, birçok yalan ve iftira nispet etti. Kendisinin Mehdi olduğu­nu iddia etti.

Allah bu ümmeti onlardan Selahaddin Eyyub'la kurtarıp İslam'ın zafere ulaşmasına kadar açıktan devam etti.

Selahaddin Eyyubi, İslam milletini/toplumunu/di­nini onlardan kurtarıp onların idarelerine son verdi. Mısır, onların zamanında nifak ve ilhad yurdu olmasından sonra yeniden İslam yurduna döndü.

Burada anlatılmak istenilen husus; bunlar, kendilerinin bir Mehdisi olduğunu, Muhammed b.Tumert'in taraftarları da kendilerinin bir Mehdisi olduğunu ve diğerleri de on ikinci imamın kendilerinin Mehdisi olduğunu ortaya koymaktır.

Bu fırkaların hepsi, varlığı imkansız, asılsız Mehdiler hakkında: "Masum İmam, Malum Mehdi, olduğunu iddia edip Yahudilerin ahir zamanda ortaya çıkıp davalarını yüceltecek, dinlerini yerleştirecek ve bütün topluluklara karşı kendilerini üstün getirecek olan bir liderin geleceğini bekle­meleri gibi bu fırkalar da, bu geleceğini iddia ettikleri Mehdi'yi beklemektedirler.

Hıristiyanlar da, kıyamet gününden önce İsa'nın yeniden gelip Hıristiyanlığı yerleştirip diğer dinleri iptal edeceğini bekle­mektedirler.

Hıristiyanların inançlarına göre; "Hak ilah olan Mesih, hak ilah'tan çıkıp babasının cevherinden Tamina'ya iner şek­linde kıyametten önce gelmesi bekle (nil)mektedir.

Üç dininin müntesipleri, ahir zamanda ortaya çıkacak olan bir imamı ve lideri beklemektedirler.

İbn Kayyim Yahudilerde, Hıristiyanlarda ve Müslümanlar arasın­da beklenen Mesih/Mehdi meselesini, el-Hidayetül fi-Yahudi Ven-Nesara’da güzelce bir şekilde açıklamıştır.

İslam inancı ile uzaktan yakından alakası olmayan Mesih/Mehdi inancı Hrıstiyanlık ve Yahudilik İnançlarından İslam kaynaklarına aktarılmış olup gerçekliği yoktur...

Yeryüzü zulüm fesat azgınlığa boğulduğu zaman, İnsanlar hiçbir zahmete girmeden çaba göstermeden güllük gülistanlık olması için Mehdiyi bekleyecek ve onun gelişi ile yeryüzü Adalet ile dolacakmış ‘’İmam Hüseyin’in’’ Heyhat minezzilleh haykırışı (Zillete Boyun Eğmeyiz) ne kadarda basite alınmaya başlanmıştır.

Allah Resulü Muhammed (s.a.a)’in zuhuru ile inkişaf eden Nurun Ala Nur, Kur’an bir tarafa bırakılmış sahte kurtarıcılar peşine düşülmüş, Allah Resulü bizleri şikayet edeceği vakit biz Mehdiyi bekliyorduk mu diyeceğiz.?

Resul «Rabbim gerçekten benim kavmim, bu Kur'an'ı terk edilmiş (bir kitap) olarak bıraktılar.»(Furkan-30)

Bu ve bunun benzeri İslam inancı ile uzak yakın alakası olmayan inançları kutsayan beyefendiler tekkelerde,medreselerde,vakıflarda,derneklerde kurtarıcı bekleye duranlar yerlerinde oturmaya devam etsinler nede olsa onları kurtaracak Mehdi ve Mesihleri gelecek!!!

Hayatlarını Allah’ın dini uğrunda feda etmekten çekinmeyen Peygamberler, Alimler, Mücahidler, Şahidler yerlerinde oturarak Mehdi beklemediler ve İnandıkları gibi Yaşamak adına zulüm, fesat, Yahudileşme ile mücadele ettiler.

Fitnenin kökü kazınıp Allah'ın dini kesinlikle egemen oluncaya kadar onlarla savaşınız. Eğer yaptıklarından vazgeçerlerse, hiç şüphesiz Allah onların ne yaptıklarını görür.

(Enfal-39)
__________________
Sakın başkasının kölesi olma; çünkü ALLAH seni hür yaratmıştır .

-İmam Ali- (a.s)
Alıntı ile Cevapla
Alt 02 Ocak 2012, 02:18   Mesaj No:25
Medineweb Sadık Üyesi
aslıı - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:aslıı isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 15266
Üyelik T.: 14 Aralık 2011
Arkadaşları:17
Cinsiyet:
Yaş:31
Mesaj: 751
Konular: 119
Beğenildi:62
Beğendi:29
Takdirleri:10
Takdir Et:
Standart Cevap: Prof. Dr. M. Hayri Kırbaşoğlu’nun Hz. İsa’yı (a.s) Gökten İndiren Hadislerin T

Alıntı:
Esadullah Üyemizden Alıntı Mesajı göster
Güzel kardeşim inşaallah bu konuda da bilgi paylaşımında bulunuruz, Lakin şunu unutma Ayetlerde nasıl Müteşabih olanlar varsa Hadislerde de bu vardır.Bildirilen kıyamet Alametlerini hadiste geldiği gibi alırsak hataya düşeriz ki hala insanlar Mehdi beklemekte ve alenen çıkıp ben mehdiyim demesini beklemekte ve en acısı ise buna kendilerini bağlamalarıdır.

Mehdi gelse ne gelmese ne kardeşim Kişi kendini o güne hazırlamadıktan sonra kişi Allaha c.c. kulluk ve Resule s.a.v itaatinde eksik olduktan sonra Mehdi değil mehdiler gelse ne olur? Mehdinin bir misyonu var işi odur gelir yapar görevini , kul kendi görevini yapmalıdır.

Biz Mehdinin geleceğine iman ederiz ama Mehdi gelince nasılsa kurtulacaz diyerek yan gelip yatmayız Allahın c.c. emirleri ve Resulün s.a.v emirleri bellidir.Bunları yapmayan bir kişiy Ne Mehdi kurtarır nede başkası...

Dediğim gibi bu saydıklarına biz iman ederiz Ehli Sünnet olarak ama yapmamız gereken neyse onu yaparız inşaallah güzel kalpli kardeşim...

vesselam veddua velmahabbe
abim tabikide mehdi gelecek deyip tembellik yapılmaz zaten mehti ordusuna yan gelip yatanı alır mı hiç tabikide çalışıp görevimizi yapıcaz kıyamet alametlerinde geçiyo mu diye sormamın nedeni başkaydı çalışmalarınızı bekliyorum abim yalnız bi sorum olacak şimdi mehti sizin yazınızda belirttiginiz gibi en çok rivayet eden güvenilir sahabeler tarafından gelecegi rivayet edilmiş buna inanmamanın hükmü nedir ?
__________________
‎''onlar sanıyorlar ki,
biz sussak mesele kalmayacak.
halbuki,biz sussak, tarih susmayacak..
tarih sussa, hakikat susmayacak........''
Alıntı ile Cevapla
Alt 02 Ocak 2012, 02:19   Mesaj No:26
Medineweb Emekdarı
Yitiksevda - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:Yitiksevda isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 2
Üyelik T.: 10 Nisan 2008
Arkadaşları:3
Cinsiyet:Erkek
Memleket:MALAZGIRT
Yaş:48
Mesaj: 5.077
Konular: 295
Beğenildi:128
Beğendi:24
Takdirleri:153
Takdir Et:
Standart Cevap: Prof. Dr. M. Hayri Kırbaşoğlu’nun Hz. İsa’yı (a.s) Gökten İndiren Hadislerin T

Sen onların inanç sistemine uymadıkça ne Yahudiler ne de Hıristiyanlar senden memnun olmayacaklardır. De ki: "Dinleyin! Allah'ın rehberliği tek doğru rehberliktir." Ve doğrusu, sana ilim geldikten sonra onların sapık görüşlerini takip etmeye devam edersen ne seni Allah'ın elinden alacak bir kimse bulursun, ne de yardımcı. (Bakara-120)


Kim peygambere itaat ederse Allah'a itaat etmiş olur. Kim ona sırt çevirirse bilsin ki biz seni onların başına korucu olarak göndermiş değiliz. (Nisa-80)

Bu ve Benzeri bir çok ayeti kerimede Elçiye itaatin Allah’a itaat etmek olduğu açık vurgusu Elçinin kişisel beşeri görüşlerinden öte Ona Elçiliği gereği vahyedilen İlahi mesaja itaat etmek olduğu bu sebeple Allah ve Elçisini iki ayrı kaynak olarak değilde Allah’a ve Elçisine itaatin Allah’ın vahyetmiş olduğu ilahi mesaja (Kur’an’a) itaat ile mümkün olmaktadır. Allah resulüne mal edilen birçok rivayetin onun Kur’an’i yaşamı ile alakası olmadığı ve uydurma oldukları Kur’an ile açıkça gözler önüne serildiği halde halen başkalarını takip etmek İlahi mesajı terk etmektir...

Mehdi inancının çıkmasındaki en büyük etken zulüm ve işkenceleri arttığı her dönemde Hrıstiyanlık, Yahudilik, Zerdüştlük, Mecusilik ve ne Yazık ki Müslümanlar arasında dahi bir kurtarıcı misyonu yüklenmiş karakterler üretilmeye ve çıkacağına inanılmaya başlanmıştır...

Bizler Allah’ın rehberliğinin tek doğru rehberlik olduğu inancı ile bu rivayetleri ele almaya çalışacağız.

Mecusi kaynaklarına göre Zerdüşt'ün soyundan geleceğine inanılan ve 'Saoşyant' diye tabir olunan Mehdi ile ilgili haberler Zerdüşt'ün açıklamalarına dayanır. Kutsal kitapları Avesta'nın çekirdeği sayılan Gaihalar'da ‘’Saoşyant’’ kelimesi genellikle kurtarıcı anlamında kullanılmaktadır.

Saoşyant dünyaya gelmeden önce, dünyaya yalan ve kötülükler hakim olacak, küfür ve ahlaksızlık yayılacaktır. O, şeriatın yasaklarını tutup Avesta'yı rehber edinerek yalan ve kötülüklerle mücadele edecektir. Tabiat değişecek, yıllar, aylar ve günler git gide kısalacak, toprak verimsizleşecek. Ekinler büyümez olacaktır, Güneş kararacak, zelzeleler birbirini takip edecek, ülkeye fakirlik ve felaket yayılacaktır. Saoşyant gerçek bir hükümdar olarak dünyayı hakimiyeti altına alacak, ülkesini ilahi kanunlara göre idare edecek, zamanın bitimine (kıyamete) 57 yıl kala iki ayaklı cinsin bütün şeytanlarını yok edecek ve sonuçta hakimiyeti Tanrı Ahura Mazda'ya devredecektir. Daha sonra bunu umumi haşir ve hesap günü takip edecektir.
(Sarıkçıoğlu a. g. m. s. 2-6 )

Mecusi ve Zerdüşt inançlarındaki Mehdi tasavvuru Hindistan’daki Budizm ve Hinduizm’e dayanmaktadır.
Yahudilere göre gelecek ‘’Mehdi’’ (goyim) inancı Davud (a.s) soyundan gelecek Zerdüştlük ve Mecusilikte var olan aynı görüşleri yansıtmaktadır... Gelecek olan (goyim) roma hegemonyasını kaldıracak ve İsrailoğullarına dünyanın hakimiyetini sunacak olan kişidir.

Yahudilerin beklemiş olduğu Mehdi yerine İsa(a.s) gelişi onları hayal kırıklığına uğratmış ve onu öldürmek için ellerinden geleni yaptıkları halde Allah buna izin vermemiş ve Resulünün vaktini tayin ederek ölümünü gerçekleştirmiştir..

Yahudilerin MESİH/MEŞİAH dediklerine Grekler/yunanlılar ‘’Christ’’ derler ve buna inananlara da hrıstiyanlar derler... Bu Mesih inançlarına ekleme yaparak İsa (a.s) kabzedilmiş olan ruhunun ölmediğine inanarak Kıyamete yakın tekrardan yeryüzüne ineceğine inanırlar.
(A. Houtin, Hıristiyanlığın Kısa Tarihi, A.Ü.I.F.D. 25, s. 439)

Kıyamete yakın geleceği, Peygamber efendimiz tarafından haber verilen ve İslâmiyet'i ve adaleti yeryüzüne hakim kılacak olan mübarek zat. Yeryüzünü küfür kaplamadıkça ve her yerde küfür ve kafirlik yayılmadıkça Mehdi gelmez.
(Hadis-i şerif-El-Kavl-ül-Muhtasar)

Mehdi ile müjdelenmiş olun. Mehdi, Kureyş kabilesinden ve benim Ehli beytimden biridir. O, insanların ihtilaf içinde oldukları ve ictimai sarsıntılar içinde bulundukları bir zamanda çıkar. Mehdi, daha önce zulüm ve eziyet ile dolu olan dünyayı adalet ve insaf ile doldurur.
(Hadis-i şerif-El-Kavl-ül-Muhtasar fi Alamat-il Mehdi)

Mehdi'nin başı hizasında bir bulut olacaktır. Buluttan bir melek; "Bu Mehdi'dir. Sözünü dinleyiniz" diyecektir.
(Hadis-i şerif-El-Kavl-ül-Muhtasar)

Beklenilen Mehdi, hazret-i Fatma’nın soyundan olacaktır. Mekke'de ortaya çıkacaktır. O zaman Müslümanlar halifesiz olacaktır. O istemediği halde, zor ile halife yapılacaktır. Ortaya çıkacağı zaman, yaşı ve ömrü kesin olarak bildirilmiş değildir.
(Ahmed Zeyni Dahlan)

Allahü Teala, İslamiyet'i nasıl Resullullah ile başlatmışsa, Mehdi ile sona erdirecektir. Sayıları Bedir gazasında bulunan Ashabı kiram kadar olan bir grup insan hazret-i Mehdi'ye biat edecek (emrine girecek) ve her zalim onun karşısında mağlup olacaktır. Zamanı son derece imrenilecek bir şekilde adaletle dolacaktır.
(İbn-i Hacer-i Mekki)

Bu ve benzeri rivayetlerin kaynağı incelendiğinde bunların Yahudi ve Hrıstiyanlık inançlarından İslama girmiş kişilerin

Kabul Ahbar, Vehb b Münebbih, Temimüd Dari gibilerin rivayetleri olduğunu bilmekteyiz.
Vehb İran asıllı Yemen Yahudilerinden hrıstiyanlığı bilen İsa (a.s) gökten indirmeye çalışan rivayet zincirinin kaynağıdır.

Temim ise, Yemen Hıristiyanlarındandır. Hıristiyan mitolojisini İslam'a sokma görevini çok iyi yerine getiren kıssa anlatımına başlaması gibi özellikleriyle tanınır. Tebük Gazvesi'nden sonra İslam'a girmiş, Halife Osman'ın ölümünü müteakip Şam'a yerleşmiş Cessas, Şeytan, Deccal vs. hakkındaki kıssalarıyla ortalığı doldurmuştur.

Kabul Ahbar’da Yahudi bilginlerinin büyüklerinden olup, Halife Ömer döneminde Yemen'den gelerek İslam'a girmiş, amacını gerçekleştirmek için giriştiği faaliyetleri Halife Ömer engellemiş, kendisini adeta göz hapsinde tutmuştur. Halife Osman döneminde ilminin çokluğundan (!) dolayı, Muaviye'nin danışmanı olmak üzere Şam'a göçmüştür.

Şam diyarında kendisine kıssalar okumayı emreden bizzat Muaviye'nin kendisidir. Birçok Talmud/Yahudi sözlü geleneğine dair kıssaları İslam sözlü geleneği hadislere doldurmakla ne kadar başarılı olduğu herkesçe bilinmektedir.

Bu sahtekar kılavuzların rehberliği ile Kur’ana yanaşmaya başlayanlar ‘’Ref’ ve ‘’Sema’’ kelimelerini tevil etme sureti ile İsa (a.s) İdris (a.s) ölümünü gerçekleştirmeden bedenen Allah’ın katına yükseltmeye başlamışlardır. Kur’an tefsirlerinde başlayan Bidat ve Hurafelerin temelleri bu üç şahıstan alınma bilgiler ile doludur.

Onların çoğu sadece zayıf bilgiye, zanna dayanıyor. Oysa zan, zayıf bilgi, gerçeğin bir noktasının bile yerini tutamaz. Hiç şüphesiz Allah onların ne yaptıklarını bilir.
(Yunus-36)

Kelamcılar ilmi şu şekillerde tarif etmişlerdir.

İlim bir şeyin gerçekliği ve sıhhati hakkında zıddına ihtimal vermeyecek şekilde kesin delil ile sabit olan bilgidir. Yahut, ilim aklın zorunlu bilgisinden veya kesin delilden dolayı meydana gelen gerçeğe tam uygun olan itikadı cazim (kesin bilgi)'dir. Bir şey hakkındaki bilginin sübutu kesin delillerle kat'i olursa, bu bilgiye o şey hakkında sübutu kat'i bilgi denilir. Gerçeğe uygunluğu kesin delillerle sabit olmayan bir inanç ve bilgi ilim (bilim) sayılmaz. Buna zann denilir.

Allah Resulü Muhammed (s.a.s)' in Allah'tan tebliğ ettiği Kur'an tevatür yoluyla bize kadar gelmiştir. O halde Kur'an ayetlerinin sübutu kat'idir. Kur'an ayetlerinden kesin bilgi edinmek için sübutunun kat'i olması yanında manaya delaletlerinin de kat'i olması lazımdır. Müteşabih ayetleri hariç Kur'an'ın manaya delaleti de kat'idir. İsterse herkes, saadetleri için ilmi seviyesi ve kabına göre Kur’an'dan kesin bilgi elde edebilir.

Peygamberimizin hadislerinin de kesin bilgi ifade edebilmesi için hem sübutu ve hem de mana'ya delaletlerinin kat'i olması gerekir. Mütevatir hadisler için "sübutu kat'i" sözü kullanılır. Mütevatir hadislerin adedi gayet azdır. Sadece "sübut, sabit" sözleri sahih hadisler içinde kullanılır. Akaid sahasında nakli delillerden Kur'an ayetleri ve mütevatir hadislerin dışındakiler kat'i delil sayılmaz.

Son katılım adına diyeceklerim şu sözlerden ibarettir.

Müslüman/Müminim diyenler hakikati iyice idrak ederek Akidevi hususlardan İnaç kriterlerinin oluşumunda Temel kaynak KUR’AN’ dır.

Eğer halen birileri mehdi/Mesih iddiaları ile onların geleceğini iddia ediyor ve gelişleri ile hacı kırıp, domuzu öldürmesi, cizyeyi kabul etmemesi inanç hususunda muhayyer bırakmayacaksa o zaman ‘’La İkrahe Fid’din’’ (Bakara-256) ayeti kerimesi hükmünce dinde zorlama yoktur hükmü kaldırılmış olmayacak mı?
Hani Mehdi/Mesih iddia ettikleri zatlar İslam hükmü ile hükmedeceklerdir İslama göre dinde zorlama yoktur ama onların gelişleri ile yapacakları fiiller Muhammedin şeriatı olacaktı Kur’an kıyametin kopuşuna kadar baki idi onların gelmeleri ile yapacak olacakları fiiller Muhammed şeriatına uygunmu onun hükmetmeleri gerekir iken İnsanları din hususunda zorlamaları hangi kültürün versiyonu...

Her İnanca saygı göstermek ile beraber Hurafe ve Bidatlere saygı duymadığımı belirtmek isterim lakin kimse kimse üzerinde zorlayıcı değildir Asıl Hüküm Sahibi Allah’tır...

Bu tür basit ve İnac ile alakası olmayan Ütopya konular ile uğraşmak istemediğimi izah etmeme rağmen başka sitelerde bazı kardeşlerimiz tatmin etmiş olmayacak ki buyrun İspat edebiliyorsanız demesi üzerine konuyu ele aldım ama lütfen bu tür boş işler ile beni meşgul etmeyin Daha Kur'andan öğreneceğim(iz) çok şey var iken bu tür boş işler ile zaman kaybetmeyelim derim. Hakka Şahid olanlardan olma dileği ile Hepiniz En Emin Olana Allaha emanet olunuz ..

Eleştiri başkadır Saldırı başkadır İlim ehli insanlar asla saldırmaz bilakis hakkı hakk adına ortaya koyma çabası içinde olurlar kardeşlerim...

MEVLÜT HÖNÜL
MALAZGİRT
__________________
Sakın başkasının kölesi olma; çünkü ALLAH seni hür yaratmıştır .

-İmam Ali- (a.s)
Alıntı ile Cevapla
Alt 02 Ocak 2012, 02:23   Mesaj No:27
Medineweb Emekdarı
Yitiksevda - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:Yitiksevda isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 2
Üyelik T.: 10 Nisan 2008
Arkadaşları:3
Cinsiyet:Erkek
Memleket:MALAZGIRT
Yaş:48
Mesaj: 5.077
Konular: 295
Beğenildi:128
Beğendi:24
Takdirleri:153
Takdir Et:
Standart Cevap: Prof. Dr. M. Hayri Kırbaşoğlu’nun Hz. İsa’yı (a.s) Gökten İndiren Hadislerin T

[Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...]

Hayri Kırbaşoğlu Hocamın kaynağından yararlanarak kısaca ele aldığım Sünnet konusu...

Esadullah kardeşim Sünnet hususundaki araştırmalarımı buraya aktarmayacam linkleri verecem bakın devam ederiz...
__________________
Sakın başkasının kölesi olma; çünkü ALLAH seni hür yaratmıştır .

-İmam Ali- (a.s)
Alıntı ile Cevapla
Alt 02 Ocak 2012, 14:19   Mesaj No:28
Meal Gurubu Üyesi
Medineweb Emekdarı
bilinmez - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:bilinmez isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 13966
Üyelik T.: 27Haziran 2011
Arkadaşları:0
Cinsiyet:
Mesaj: 2.154
Konular: 309
Beğenildi:180
Beğendi:15
Takdirleri:560
Takdir Et:
Standart Cevap: Prof. Dr. M. Hayri Kırbaşoğlu’nun Hz. İsa’yı (a.s) Gökten İndiren Hadislerin T

Alıntı:
Esadullah Üyemizden Alıntı Mesajı göster
Prof. Dr. M. Hayri Kırbaşoğlu’nun Hz. İsa’yı (a.s) Gökten İndiren Hadislerin Tenkidi
TARİH BOYUNCA HADİS İNKARCILIĞI
Ve
Prof. Dr. M. Hayri Kırbaşoğlu’nun Hz. İsa’yı (a.s) Gökten İndiren Hadislerin Tenkidi Adlı Çalışmasının Tutarsızlıkları

Başlangıç ve her şeyin evveli nihayetsiz her şeyin sonu, Kadim, Kerim, Fazilet ve Cömertlik sahibi, varlığı kendinden, alemlerin yegane gerçek hükümdarı, Rabbi olan Allah’a Hamd ve Senalar olsun. Kıyamete dek salat ve selam rahmet Nebisi, Ümmetin şefaatçisi, halkın aynasında Hakkın Kainattaki tecellilerinin en mükemmeli olan Peygamberimiz, Seyidimiz, Rehberimiz Hz. Muhammed Mustafa’ya (s.a.v) ve onun pak temiz, şerefli Alinin ve Güzide Ashabının, Salihlerin ve onlara uyanlara olsun. Amin.

Bilindiği üzere Hz. Peygamberin (s.a.v) darı bekaya göç edişin den sonra ümmeti karanlık günler sarmış ve Hz. Osman’ın Şehit edilmesiyle birlikte fitneler baş göstermeye başlamıştır. Bu çıkan fitneler den dolayı ümmet içerisin de parçalanmalar başlamış ve bir çok farklı siyasi ve itikadi (Şia, Harici , Mutezile) gibi mezhepler zuhur etmiş ve her biri kendi mezheplerinin doğru olduğunu göstermek için kurana ve sünnete farklı manalar vermiş hatta kendilerine göre hadis bile uydurmuşlardır. Bu yetmiyormuş gibi bir de Yunan felsefesinden aldıkları bir takım görüşleri de İslam’a katıp ümmete sunmuşlardır. Kuran ve sünnetin böyle aslına aykırı tevilleri, özünü Kuran ve sünnetten alan bir inanç sistemi için çok büyük tehlike arz ediyordu. Bu tehlikeye karşı elbette kayıtsız kalınamazdı. Nitekim İmamı Gazalinin de dediği gibi: “Allah, kullarına Rasulünün dilin de Din ve dünyalarının selameti bakımından hak olan bir akide vermişken şeytan, mübtedianın kalbine, sünnete muhalif şeyler ilka etmiştir. Onlar şeytanın bu telkinleriyle hak olan akideyi bozmak üzere iken Alemlerin Rabbi Allah mutekellimun taifesini halk etmiş, davalarını sünnetin zaferi için ehli Bidat’ın telbisatını çıkarıp atacak müretteb bir kelam ile harekete geçirmiştir.(Gazali El-Munkız Mined-dalal s132)
Allah İslam akaidini mübtedianın elinden korumak için kelam ehlini harekete geçirdiği gibi Peygamberin (s.a.v) sünnetini korumak için de Muhaddisun taifesini harekete geçirmiş ve bize kadar ulaşan bu muazzam külliyatı teşekkül ettirtmiştir.
Evet Tarih boyunca her dönem de hadisleri ve İslam’ı tahrife yönelik çalışmaların bulunduğunu ve günümüzde bile bu tür faaliyetlerin Kuranda ki İslam bu veya dini hurafeler den, Bidatlar dan temizleme bahanesiyle gücünü ve fikirlerini batılı oryantalistlerden alan bir takım dinde reformistler hala var ve ümmetin içine fitne sokmaktalar. Bizde samimi mümin kardeşlerimizin bu tür fikirlere kendilerini kaptırmamaları, onlara inanıp kanmamaları amacı ile emri bil maruf nehyi anil münker noktasında tarih boyunca süregelen bu sünnet inkarcılığını örneklerle göstermek ve Müslüman kardeşlerimize fayda sağlamak amacıyla kısaca bu konuya değinerek bu küçük risaleyi hazırlıyoruz. Yoksa bizim hiç kimsenin şahsiyetiyle işimiz yoktur.Allah’tan istiyorum ki; bizi bu risaleyi hazırlarken nefsani davranış ve yaklaşımlardan korusun ve bu Risaleyi faydalı kılsın. Amin. Hidayet, Güç, Kuvvet ve Tevfik Alemlerin yegane Sahibi Allah’tandır.




KURANDA HZ. PEYGAMBERİN (A.S.V) KONUMU
Bismillahirrahmanirrahim

“Besmelesiz başlanan hiç bir işte hayır yoktur” buyuruyor Aleyhissalatü vesselam biz dahi besmele ile başlarız.

Kuran-ı Kerim Rasulullah’ın durumu açısından incelendiğinde diğer peygamberlere nispeten farklı bir yapının ortaya çıktığı rahatça görülür. Böyle bir gözlem sünnetin, Kuran karşısında konumunu tespit açısından da hem zaruri hem de son derece önemlidir. Öncelikle Kuran Hz. Peygambere (s.a.v) indiği için bütünüyle Hz. Peygamberle ilgilidir. Çünkü o Kuran-ı Kerimi aldığı gibi, hiçbir noktasında değişiklik yapmadan iletmiş ve güvenirliliğine Kuran-ı şahid tutmuştur.
Kuran onun emin olma vasfını ortaya koymak için kendisini bütün yönleriyle tezkiye etmiştir.
Allah o’nun aklının her türlü eksiklikten uzak olduğunu belirtmek için: “Arkadaşınız Muhammed sapmamış ve azmamıştır.(Necm 2) buyurmuş; o’nun dilinin yalan ve yanlışlıktan uzak olduğunu ifade için “o kendiliğinden konuşmaz onun konuştuğu ancak bildirilen bir Vahiy iledir”(Necm 2-3) buyurmuş ve onun temiz nefsinin günah ve zelleden uzak olduğunu haber vermek için “ Allah böylece senin geçmiş ve gelecek bütün günahlarını bağışlar” (Fetih 29) ve nihayet bütün hayatını tezkiye için “ Seni ancak alemlere rahmet olarak gönderdik” buyurmuştur.(Enbiya 107)

Tabii Rasulullah’ın Kuranla tescil edilmiş hususiyetleri bu kadarla sınırlı değildir. Bütün Peygamberlere adlarıyla hitap edilmesine rağmen (Bakara 35-Hud 48,76,13-Araf 144-Maide 29) Rasulullah’a sadece “Ey Rasulüm veya Ey Nebim(Ahzab1-Maide 13-Ali İmran 144-Fetih 29) tarzında yani Nübüvvet Vasfını ön plana çıkarıldığı Hitap şeklinin seçilmesi; diğer Peygamberlere yapılan saldırılara Peygamberlerin kendi lisanlarıyla cevap verirken(Araf 27) Hz. Peygambere olan saldırılara bizzat Allah’ın (c.c.) cevap vermesi (Yasin 69-Hakka 42) Cenabı Hakkın Peygamberimizin hayatına Ant içmesi(Araf 67) gibi bir çok husus Peygamberimize ait özel hususiyetlerdir.

Resulullah’a İtaat Allah’a İtaattir:

Kuranı Kerim Hz. Peygambere itaatin Allah’a itaat ile aynı olduğunu açıkça bildiriyor. Bu da şu demektir. Hz. Peygambere İsyan Allah’a İsyandır.
Tabiî ki bu itaat sadece Kuran vahyinin içerdiği mevzularda değildir. Rasulullah’ın kendisine intikal eden mevzularda vereceği bütün kararlarına yönelik bir itaattir. O halde Kuran Rasulullah’a kayıtsız şartsız itaati farz kılmış oluyor. Nitekim ayette: “ Hayır Rabbine ant olsun ki aralarında çıkan anlaşmazlık hususunda seni hakem kılıp sonra da verdiğin hükümden içlerin de hiçbir sıkıntı duymaksızın onu tam manasıyla kabullenmedikçe iman etmiş olmazlar” buyrulur. (Nisa 65) bu ve bunun gibi ayetler üzerin de iyi düşünmek lazım.


Rasulullah’a Uymayı Emreden Ayetler:
Rasulullah’a uymanın gerektiği ayetlerin bazısı şunlardır.
Ayette: “Allah’a ve Onun kelimelerine gönülden inanan resulüne iman edin ve ona uyun ki doğru yolu bulasınız. Buyrulur.(Araf 158)

Ayette: Rasulullah size neyi getirdiği onu alın sizi neden sakındırdıysa ondan da sakının.( Haşr 7)

Ayette : Peygamber’i kendi aranızda birbirinizi çağırır gibi çağırmayın. İçinizden birini siper ederek sıvışıp gidenleri muhakkak ki Allah bilmektedir. Bu sebeple onun emrine aykırı davranmalar başlarına bir bela gelmesinden ( …) sakınsınlar.( Nur 63)

Ayete: Şüphesiz sizin için Allah Rasulünde güzel bir örnek vardır..( Ahzab 21)

Ayette: Deki Allah’ı seviyorsanız bana tabi olunuz..( Ali İmran 31)


SÜNNET VAHİYDİR

Sünnetin Vahiy olduğuna dair ayetler:

Aslın da Peygambere (s.a.v) ittibayı emreden ayetler aynı zaman da sünnetin vahiy olduğunu da gösterir. Çünkü Rasulullah’a uymaktan murad; ondan sadır olan söz, fiil ve takrirleri Cenabı Hakkın yönlendirmesidir.

Ayette: Rasulün size verdiğini alın sizi sakındırdığından da sakının. (Haşr 7)
Ayette: Kim Peygambere İtaat etmişse Allaha İtaat etmiş olur.( Nisa 80)
Ayette: Peygamberin eşlerine hitap eden ayette: Evleriniz de okunan Allah’ın ayetlerini ve Hikmeti hatırlayın. (Ahzab 34)

Ayette: Allah ve Peygamberi bir şeye hükmettiği zaman inanan erkek ve kadına artık işlerinde başka yolu seçmek yakışmaz.( Ahzab 36) gibi ayetler.

Ayette: Arkadaşınız Muhammed sapmamış ve azmamıştır.
O kendiliğinden konuşmaz onun konuştuğu ancak bildirilen bir Vahiy iledir. (Necm2,3)

Ayette: Ümmilere içlerinden kendilerine ayetlerini okuyan, onları temizleyen, onlara kitabı ve hikmeti öğreten bir peygamber gönderen odur..(Cuma 2)

Sünnetin Vahiy olduğuna Sünnetten deliller:

Hz. Yala b. Ümeyyenin rivayet edip Hz. Ömerin şehadetiyle de pekiştirdiği bir olay sünnetin vahiy olduğuna hiçbir şüphe bırakmayacak kadar açıktır. Rasulullah cirane denilen yerde iken bir adam huzura geliverdi. Üzerinde bir cübbe vardı. Cübbenin üzerinde de zaferandan yapılan güzel bir koku vardı. Adam Rasulullaha Umrede nasıl yapmamı bana emredersin diye sordu. Ravi Yala der ki: o anda Rasulullaha vahiy indi. Rasulullahın üstü bir örtü ile örtüldü. Yala şöyle diyor. Ben Rasulullahı kendisine vahiy inerken görmeyi çok arzu ederdim. Orada bulunan Ömer bana Rasulullaha vahiy inerken ona bakmak seni sevindirir mi diye sordu. Yala diyor ki: Ömer Rasulullaha örtülen örtünün bir ucunu kaldırdı. Rasulullaha baktım. Rasulullah tan uyuyan insandan gelen horultu gibi bir ses çıkıyordu. Rasulullah (s.a.v) vahiy halinden çıkınca şöyle buyurdu: Umre hakkında bana soru soran nerdedir. Adam gelince de; üzerinde ki kokuyu yıkayarak gider. Cübbeni de soy. Sonra Hac yaparken ne yapıyorsan umrede de aynını yap buyurdu. (Müslim Hacc610)
Görüldüğü gibi Rasulullah vahiy haline giriyor ve hiçbir ayet nazil olmadığı halde hüküm bildiriyor. İşte bu Ahkam sünnettir ve vahiy kanalıyla bildirilmiştir.


NOT: Bu risalenin bazı bölümlerini daha önce İslamı nasıl yok edelim ve Tarih boyunca Hadis inkarcılığı gibi müstakil konular halinde sunmuştum risalenin tamamını sunmak bu güne kısmetmiş. Ve okuyucudan özellikle istediğim konunun iyi anlaşılması için sabırla baştan sona okumalarıdır.

Bu kısa bilgilerden sonra konumuza başlaya biliriz.

PROF.DR. M. Hayri Kırbaşoğlunun Hz. İsa’yı (a.s) Gökten indiren Hadislerinin Tenkidi adlı çalışmasının tutarsızlıkları.

Giriş bölümünde de bahsettiğim gibi sünnet inkârcılığı akımları tarih de her zaman vardı ve günümüzde de farklı şekillere bürünerek devam etmekte. Bu Müsteşrik veya oryantalist dediğimiz, İslâm hakkında araştırmalar yaparak yıkıcı fikirler üreten gayri müslim ilim adamlarının etkisinde kalan bu “modernist” akım, bu iddiayı hayata geçirmek için her türlü imkanı kullanarak muhtelif maskeler arkasında faaliyet göstermektedir.
“İslâm modernizmi” ana başlığı altında ifade edebileceğimiz bu bid’at akım, kimi zaman Sünnet’i müslümanların hayatından çıkarmak için “Kur’an’dan başka din kaynağı tanımayız” sloganıyla hareket etmekte, kimi zaman da “hadisleri yeni bir ayıklamaya tabi tutmalı ve Sünnet’i yeniden tanımlamalıyız” diyerek boy göstermektedir.
Müslüman halkımızın belli bir kesimi, Modernistler'in diline ve yöntemlerine yabancı olduğu için bu akımın söylemlerine kolayca çarpılabilmekte ve sonunda itikattan başlayan ve giderek diğer alanlara sirayet eden bir çürüme süreci yaşanmaktadır.
İşte bu Modernist hareketlerden biri de Hz. İsa’nın (a.s) kıyametin arefesinde tekrar geleceğini bildiren hadisleri inkar teşebbüsüdür. Prof. Dr. Hayri Kırbaşoğlu’nun “Hz İsa’yı Gökten İndiren Hadislerin Tenkidi” başlığı altında telif ettiği makale bunun en uç örneklerinden birisidir. Bizde bu makaleden örneklerle modernist fikirde ki bu insanların uyguladıkları yöntemleri ve yaptıkları tahribatları göstermeye çalışacağız inşallah.

Hocamız diyor ki: Hz. İsa’nın inişiyle ilgili hadislerin sistematik analizine geçmeden önce, yönteme dair bazı açıklamaların yapılması son derece yararlı olacaktır. Aslında yönteme dair bu çalışmaların sadece Hz. İsa’nın nüzulüyle ilgili hadislere değil bu ve benzeri her konudaki hadislere uygulanabilecek genel nitelikteki metodolojik esaslar olduğunu da burada belirtmekte yarar var.
Bu rivayetleri yapan sahabelerden Abdullah bin Mesud ve Enes b. Malik gibi birkaç sahabe hariç büyük çoğunluğunun Hz. Peygamberin çevresindeki arkadaşları olmadıkları görülür. Şayet genel olarak iddia edildiği gibi, bu konu kesin ve dinen inanılması zorunlu bir iman esası olup reddi küfrü mucip ise o takdirde bu kadar önemli bir iman esasını Hz. Ebu Bekir, Ömer, Osman, Ali
Hz. Peygamberin eşleri ve diğer pek çok önde gelen sahabe özelliklede dini kavrayış bakımından temayüz eden fakih sahabeler tarafından da sonraki nesillere tebliğ edilmiş olması beklenirdi.
Hz. İsa’nın nüzulüne dair hadislerin kaynak ravilerine göre dağılımı şu şekildedir. (Parantez içi rakamlar rivayet sayısını gösterir)
1.Ebu Hureyre(21)
2.Cabir b. Abdillah(7)
3.Huzeyfe b. El Yaman(6)
4.Abdullah b. Abbas(5)
5.Abdullah b. Mesud(4)
6.Abdullah b. Ömer(3)
7.Abdulah b. Amr(3)
8.Enes b. Malik(3)
9.Aişe(2)
10.Huzeyfe b.Esid(2)
11.Abdullah b. Selam(2)
12.En-Nevvas b. Sem’an(1)
13.Sevban(1)
14.Mücemmi’ b. Cariye(1)
15.Ebu Umame(1)
16.Seleme b. Nufeyl(1)
17.Osman b. Ebi’l As(1)
18.Semura b. Cendub(1)
19.Abdurrahman n.Cübeyr b. Nüfeyr(1)
20.Vasile b.El Eska(1)
21.Amr b.Avf((1)
22.Nafi b. Keysan(1)
23.Evs b. Evs(1)
24.İmran b.Husayn(1)
25.Ebu’d Derda(1)
26.Abdullah b. Muğaffel(1)
27.Abdurrahman b. Semura(1)
28.Ebu Said El Hudri(1)
29.Ammar b. Yasir(1)
30.Keysan b. Abdillah(1)
31.Er-Rabib. Enes(1)
32.Sefine(1)
33.Hasan El Basri(1)
34.Ka’bu’l Ahbar(1)
35.Amr b. Süfyan(1)
36.Zeynül Abidin Ali b. Hüseyin b. Ali(1)
37.Urve b. Ruveym(1)

Sünnet vahiy ise,namazın,orucun, sünnetini yapmayan vahiyi yapmamış mı olur...
__________________
önce yazdığım katılım yaptığım beğeni yaptığım paylaşımların arasında azda olsa kuran ve sünnete uygun olmayan düşünceler olabilir.Bunların bana sorulmadan dikkate alınmasından mesul değilim... ...
Alıntı ile Cevapla
Alt 02 Ocak 2012, 23:52   Mesaj No:29
Medineweb Emekdarı
Yitiksevda - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:Yitiksevda isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 2
Üyelik T.: 10 Nisan 2008
Arkadaşları:3
Cinsiyet:Erkek
Memleket:MALAZGIRT
Yaş:48
Mesaj: 5.077
Konular: 295
Beğenildi:128
Beğendi:24
Takdirleri:153
Takdir Et:
Standart Cevap: Prof. Dr. M. Hayri Kırbaşoğlu’nun Hz. İsa’yı (a.s) Gökten İndiren Hadislerin T

Esadullah kardeşim yazıyı okudum inceledim gereken cevapları daha önceki çalışmalarımdan verdim...Lakin Vahhabi,Şia,Mutezile vb İslam ekollerinin bu denli karalanması ilmi değil bilakis kendini haklı çıkarmak adına yapılmış karalamalardır...

Kardeşime şunu izah edeyim Hiçbir mezhebe bağlı değilim ...Lakin fıkıhta bilmediğim hususlarda Şiayı taklit ederim.İtikadi Hususlarda Başta Mutezile ekolünü benimser Şirk Hususunda ise Vahhabiyi örnek alırım Muhammed Bin Abdulvahhab hakkında yazılanlar iftiradan başka bir şey değil daha öncesinde Kamer34 abim bu konuda tüm iftiralara cevap niteliğinde ele almış olduğu yazıları sitede mevcut Muhammed Ebu Reyye hususunda yazılanlar çok çirkin iftiralar ..Reddiye olarak yazılmış olan bu araştırmanın ilmi hiçbir değeri olmayıp yıllarca taassubi anlayışı savunanların fikirlerinin temcid pilavı gibi yeniden sunulmasıdır...

Sizden ricam hocam dediğiniz zatı bu siteye davet edermisiniz gıyabında değilde açıkça onunla ilmi münazarada bulunalım gerekir ise site yöneticilerimiz kendisini haftanın misafiri olarak belirlerler konuya soru cevap şeklinde ordan devam edelim...

Sahabe hususunda delil olarak sunduğunuz Allah onlardan onlarda Allah'tan razı olmuşturlar ayetleri hayatları boyunca onlara hata yapmama lüksü yada hayatları boyunca yapacakları hatalardan muaf tutarmı?

Dikkatimi çeken hususlardan biride Muaviye'den hadis nakledilmesi ...Değerli kardeşim insan olarak hiçbir kimsenin günahını sevmesini bekleyemeyiz değilmi ama ben açıkça söylüyorum Günahımı dahi Ebu Süfyandan Muaviyeden Çiğer Yiyen Hindudan değerli görürüm ...

İslam dini her zaman dinamik bir yapıya sahiptir. Durağan değildir Vahiy ve akıl insanın din anlayışını ortaya koyar. İslamın temeli ‘’Tevhid merkezli’’ iman ibadet ve diğer evrensel ilkelerdir. İnsanların dini doğru anlayabilmeleri için doğru bir tarih bilincine sahip olmaları gereklidir. Her ne kadar geçmiş olarak kullanılıyorsa da bizlere ulaştırdığı vesikalar yaşamsal olaylar vb bizlere ibret ve ders vermek için önemlidir.

Mezheplerin çıkış süreci din anlayışında farklı anlayışların kurumsallaşması sonucu ortaya çıkan beşeri oluşumlardır. Temel iman esasları olan Allah’a ahiret gününe peygamberlere meleklere kitaplara vb inanıyor ve iman ediyor ise Müslüman’dır İslam dairesi içerisindedir. Hiç bir mezhep imamı ben mezhep kuruyorum iddiası ile çıkmamıştır. Bilakis kendi asırlarında karşılaştıkları sorunlara çözümler bulmak için uğraşmışlardır bunları kurumsallaştıranlar sonraki takipçileridir.

Mezhepli olmayı bir kenara bırakıp günümüzde ‘’Mezhepçilik’’ yapan anlayışlar İslama hiçbir şey kazandırmadıkları gibi İslam dairesi içerisinde yaşamaya çalışan Müslümanları bölmeden başka bir işe yaramamışlardır. A ve B gibi isimlendirmeler etrafında sosyal ve ekonomik alandan uzak insanların sorunları ile ilgilenmeyen kafa yapıları oluşturmuşlardır…

Mal biriktiricilerinin egemen olduğu bir toplumda insanları bölme hareketlerine daha çok imkan sağlayarak. Sosyal adalet sağlanmadan Kur’ani müeyyideleri uygulamaya çalışarak sözde Kur’ani ruhu inşa etmeye çalışmak kadar Kur’an ruhuna aykırı hiçbir şey yoktur.

Bu dönüşüm, Allah resulünün yaşamış olduğu dönemde ruhları harekete geçiren Kur’an örnekliği ile tarihi şartlara uygun sorumluluk bilincini kuşanma anlama ve çözme ile gerçekleştirilebilir. Asırlar boyunca yapıla gelen Bizans veya Pers imparatorluklarına yakın olan Emevi ve Abbasi monarşisini Kuran’dan bazı ayetler ile meşrulaştırmaya çalışanların yapmış oldukları aldatmalardan arınarak.

İnanç sistemi ne olursa olsun, bütün insanların en büyük düşmanı para putperestliği, ekonomik gücü elinde bulundurmadır. Bu düşman güçlere karşı insanları harekete geçirecek gerçek kaynaklara dönmek, sosyal adaletsizliklere karşı bir bütünlük içerisinde birleşmek ile olur.

İslam’ın hayranlık uyandıran en büyük özelliği, her yönü ile evrensel olmasıdır. Allah’ın insanoğlunu yaratmasından bugüne kadar var olan en önemli esas evrensel bir anlayış olan İslam ahkamının hakim olduğu yaşamsal şartların oluşturulmasıdır.

Bu yaşam şartları oluşturulmadan İslam adına ‘’Şeriat’’ı uygulanamaz.Sosyal adalet ve tevhid inancını tesis etmek ile ancak hayata hakim kılınabilir. İslam tarihinde Kur’an’i bir emir olan hırsızlık yapanın elini kesme hakikati Hz Ömer döneminde sosyal adalet sağlanamadığı ve kıtlık olduğu için uygulanmamıştır.

İnsanların emeğini gasp eden hakkını tam olarak vermeyen mülkü kendi tekellerine alarak Mülk yalnızca Allah'ındır ayetini görmezden gelen anlayış sahibi Müslümanlar sayesinde insanlar dinden uzaklaşmış ve sapkın yollara düşmüşlerdir eğer amacımız Hakka şahidlik ise gelin sosyal sorunlar üzerinde konuşup insanlara faydalı olabilmek için yek vücut olmayı deneyelim Allaha emanet olunuz.....

Mevlüt HÖNÜL
__________________
Sakın başkasının kölesi olma; çünkü ALLAH seni hür yaratmıştır .

-İmam Ali- (a.s)
Alıntı ile Cevapla
Alt 03 Ocak 2012, 02:40   Mesaj No:30
Medineweb Emekdarı
Yitiksevda - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:Yitiksevda isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 2
Üyelik T.: 10 Nisan 2008
Arkadaşları:3
Cinsiyet:Erkek
Memleket:MALAZGIRT
Yaş:48
Mesaj: 5.077
Konular: 295
Beğenildi:128
Beğendi:24
Takdirleri:153
Takdir Et:
Standart Cevap: Prof. Dr. M. Hayri Kırbaşoğlu’nun Hz. İsa’yı (a.s) Gökten İndiren Hadislerin T

"(Ben), Tevrat'tan günümüze kalanın doğruluğunu tasdik etmek ve (önceden) size yasak edilen şeylerin bazısını helal kılmak için (geldim). Ve size Rabbinizden bir mesaj getirdim; öyleyse Allah'a karşı sorumluluğunuzun bilincine varın ve bana tabi olun."

"Kuşkusuz Allah, benim de Rabbim, sizin de Rabbinizdir; öyleyse (yalnız) O'na kulluk edin: Bu, dosdoğru bir yoldur."

İsa, onların hakikati reddettiklerinin farkına varınca sordu: "Kim Allah yolunda benim yardımcılarım olacak?" Beyazlara bürünmüş olanlar cevap verdi: "Biz, (Allah yolunda) senin yardımcıların olacağız! Biz Allah'a inanırız: Sen de şahit ol, biz O'na teslim olmuşuz!

Ey Rabbimiz! Bize yücelerden indirdiğine inanıyor ve bu elçi'ye tabi oluyoruz; o halde bizi (hakikate) şahitlik yapanlarla bir tut!"

İnanmayanlar İsa'ya tuzak kurdular; ama Allah onların tuzaklarını boşa çıkardı: çünkü Allah, tuzak kuranların tümünün üstündedir.


Allah: "Ey İsa!" demişti, "Seni ölüme yollayacağım ve Katıma yücelteceğim ve seni hakikati inkara şartlanmış olanlar(ın arasın)dan çekip arındıracağım; sana tabi olanları, Kıyamet Günü, hakikati inkara şartlanmış olanların (kat kat) üstüne çıkaracağım. Sonunda hepiniz Bana döneceksiniz ve aranızda anlaşmazlığa düştüğünüz her konuda Ben hüküm vereceğim."

"Hakikati inkara şartlanmış olanlara gelince, onlara bu dünyada ve ahirette şiddetli bir azap çektireceğim ve onlar kendilerine yardım edecek kimse bulamayacaklar;


ama iman edip doğru ve yararlı işler yapanlara Allah mükafatlarını tam olarak verecektir: Zira O, zalimleri sevmez."
(A'li İmran 50-51-52-53-54-55-56-57-58)

Siyak ve Sibak ile Ayetleri ele aldığımızda İsa (a.s) ile ilgili durum Kıyamet gününde ortaya çıkacak hakikatler ile alakalıdır ve Ölüm ile ilgili ayeti daha öncesinde tüm Kuran ayetlerini baz alarak sunmuştum...

Kuran'ın bu kadar apaçık ifadelerine rağmen Ölmüş Ruhu kabzedilmiş Olan ve Peygamber olarak Allah katına alınmış olan İsa (a.s) Peygamberliği elinden alınmış olarak yeniden yeryüzüne indirmeye çalışanların amacı Acaba İslamın hakikatleri ilemi yoksa Tahrif olmuş inanç sistemlerinemi hizmet ...
__________________
Sakın başkasının kölesi olma; çünkü ALLAH seni hür yaratmıştır .

-İmam Ali- (a.s)
Alıntı ile Cevapla
Cevapla


Konuyu Toplam 1 Kişi okuyor. (0 Üye ve 1 Misafir)
 

Benzer Konular
Konu Başlıkları Konuyu Başlatan

Medineweb Ana Kategoriler

Cevaplar Son Mesajlar
AMERİKA’YI ’’TEKÂSÜR’’ KRİZİ HELAKE SÜRÜKLEYECEK Mustafa İslamoğlu sevginin_bedeli Serbest Kürsü 1 19 Nisan 2014 01:34
Mülâ’ane, mübâhele, la’net ve Bediüzzaman’ın tesbitleri EyMeN&TaLhA Risale_i Nur (Said Nursi) 0 17 Ocak 2014 11:56
‘’ Evladı-Ekrâd’’ Değerlerini Batılılaşma Adına Yitiriyor. Yitiksevda Makale ve Köşe Yazıları 1 18 Şubat 2013 15:37
Kur’an’da Şirke Açılan Kapı: “Allah’ı Hakkıyla Takdir Edememe” bilinmez Tevhid Ve Şirk Konuları 0 20 Ekim 2012 14:54
Hiçbir İnsan Köleleştirilemez ‘’ La Yüsteraqu İnsanun ’’ Yitiksevda Makale ve Köşe Yazıları 2 12 Nisan 2011 14:21

Bir Ayet Bir Hadis Bir Söz | www.kaabalive.net Bir Ayet Bir Hadis Bir Söz | www.medineweb.net Yeni Sayfa 1
.::.Bir Ayet-Kerime .::. .::.Bir Hadis-i Şerif .::. .::.Bir Vecize .::.
     

 

 Medineweb Sosyal Medya Gruplarımız:  Medineweb  Medineweb  Medineweb  Medineweb Medineweb     

  www.alemdarhost.com sunucularını Kullanıyoruz.