|
Konu Kimliği: Konu Sahibi neslihan,Açılış Tarihi: 16Haziran 2007 (21:27), Konuya Son Cevap : 08 Aralık 2015 (14:36). Konuya 7 Mesaj yazıldı |
| LinkBack | Seçenekler | Değerlendirme |
16Haziran 2007, 21:27 | Mesaj No:1 |
Unuttuğumuz bir Gerçek:''Ölüm Tefekkürü'' Unuttuğumuz bir Gerçek:''Ölüm Tefekkürü'' ...Sen o zalimleri can çekişirken bir görsen! Melekler ellerini uzatıp: "Haydi çıkarın canınızı bedenlerinizden!" derler. "Bugün Allah adına haksız yere söyledikleriniz ve O'nun ayetlerine karşı büyüklük tasladığınız için hor ve hakir edici azabla cezalandırılacağınız gündür.[/size]” (En'am; 93) Hz. Osman (R.A.), bir kabir başında durduğu zaman ağlar ve sakalını göz yaşlarıyla ıslatırdı. Bu şekilde ağlamasının sebebi sorulduğunda da şunu söylerdi: “Hz. Peygamber (S.A.V.)'den duydum, buyurdu ki; “Kabir, ahiret duraklarının birincisidir. Kurtulanlar ve helak olanlar bu merhalede ayrılırlar. Burada kurtulanların işi sonraki duraklarda daha kolay, helak olanların işi ise sonraki merhalelerde daha zordur. Kabirden korkunç (daha ibret verici) manzara görmedim.” (Tirmizi) İnsanın ölümünden itibaren başlayıp tekrar dirileceği ana dek kabirde geçen zamana berzah alemi denir. Her insan dünyada ne ekti ise ahirette onu biçecektir. Buna göre dünyada nasıl yaşamış ise kabirde de ona göre karşılanacaktır. Eğer dünyada iyi olarak, yani iman ve iyi amel sahibi olarak yaşamış ise, kabirdeki hali iyi olur. ** Dünya hayatını kötü olarak günahlarla geçirmiş ise, kabirdeki durumu da kötü olacaktır. İnsan dünyada yaptığı tüm işlerinden sorumludur. İyi işlerinden dolayı mükafat kötü işlerinden dolayı da ceza görecektir. Ahiret aleminde mükafat ve ceza görmenin ilk yeri de kabirdir. | |
Konu Sahibi neslihan 'in açmış olduğu son Konular Aşağıda Listelenmiştir | |||||
Konu | Forum | Son Mesaj Yazan | Cevaplar | Okunma | Son Mesaj Tarihi |
HADİSLERLE İSLAMDA HOŞGÖRÜ VE KOLAYLIK | Hadis-i Şerif | Mihrinaz | 17 | 8393 | 04 Ağustos 2007 17:22 |
Konuşma Adabı | Adap-Edep-Ahlak | Mihrinaz | 19 | 9940 | 01 Ağustos 2007 19:05 |
Islâm Dininin Özellikleri Nelerdir? | Soru Cevap Arşivi | Medine-web | 10 | 5811 | 26 Temmuz 2007 21:49 |
...::: İHLAS :::... | Muhtelif Konular | EyMeN&TaLhA | 6 | 3975 | 14 Temmuz 2007 13:08 |
sünnet neden gereklidir(bir bakış açısı) | Hadis-i Şerif | neslihan | 5 | 3498 | 23Haziran 2007 23:10 |
16Haziran 2007, 21:27 | Mesaj No:2 |
re: Unuttuğumuz bir Gerçek:''Ölüm Tefekkürü''
Anlatıldığına göre, yeryüzü her gün beş kere dile gelerek insanlara şöyle seslenir: ** 1-)]Ey Ademoğlu! Şimdi sırtımda yürüyorsun, ama varacağın yer benim karnımdır (kabirdir). ** 2-) Ey Ademoğlu! Şimdi benim sırtımda renk renk yiyecekler yiyorsun, ama sonunda seni böcekler yiyecektir. ** 3-)Ey Ademoğlu! Şimdi sırtımdayken gülüyor-sun, ama sonunda karnımda ağlayacaksın. * * 4-) Ey Ademoğlu! Şimdi sırtımda sevinçlisin, ama yarın karnımda üzüntü çekeceksin. ** 5-) Ey Ademoğlu! Bugün sırtımda günah işli-yorsun, ama yarın karnımda azap çekeceksin. | |
16Haziran 2007, 21:28 | Mesaj No:3 |
re: Unuttuğumuz bir Gerçek:''Ölüm Tefekkürü''
Bildirildiğine göre Useyd b. Abdurrahman şöyle demiştir: Bana anlatıldığına göre mü'min kul ölünce cenazesini taşıyanlara “Çabuk olun, beni biran önce mezarıma ulaştırın.” der. Mezarına konunca da toprak dile gelerek ona şöyle seslenir; Ben seni üzerimde yaşarken seviyordum. Şimdi ise seni daha çok seviyorum.” Buna karşılık kafir bir kul önce cenazesini taşıyanlara “ Aman, beni geri götürün.” diye bağırır. Mezarına konunca da toprak dile gelerek ona şöyle der; “Ben senden üzerimde yaşarken zaten nefret ederdim. Şimdi ise daha çok nefret ediyorum.” Hz. Peygamber (S.A.V.) hadis-i şerifte şöyle buyurmuştur: “Ölü mezara konduğu vakit mezar; “Yazıklar olsun sana ey ademoğlu, benim hakkımda seni kim aldattı? Benim fitne, karanlık, yalnızlık ve kurtlar, böcekler yeri olduğumu bilmiyormuydun? Üzerimde bir ileri bir geri gezinip dururken beni düşünmedin mi?” der. ** Şayet iyi insan ise onun namına bir yetkili mezara cevap verir ve der ki; “Bu adam iyiliği amretti ve kötülükten sakındırdı ise ne dersin?” Mezar; “O zaman ben onun için yeşil bir bahçe olurum. Cesedi de nur olur ve ruhu Allah'a yükselir.” (Taberani, Hakim, İbn Ebi'd-Dünya) | |
16Haziran 2007, 21:28 | Mesaj No:4 |
Medineweb Site Yöneticisi Durumu: Medine No : 1 Üyelik T.:
14Haziran 2007 | re: Unuttuğumuz bir Gerçek:''Ölüm Tefekkürü''
EY ADEMOĞLU! Üzerimde ; gezip dolaşıyorsun! İçimde ; hareket edemeyeceksin! Üzerimde ; günah işlersin! İçimde ; hesap vereceksin! Üzerimde ; gülüyorsun! İçimde ; ağlayacaksın! Üzerimde ; neşelenirsin! İçimde ; mahzun olacaksın! Üzerimde ; mal topluyorsun! İçimde ; pişman olacaksın! Üzerimde ; haram yiyorsun! İçimde ; kurtlar seni yiyecek! Üzerimde ; hile yapıyorsun! İçimde ; zelil olacaksın! Üzerimde ; sevinçlisin! İçimde ; üzüntüye düşersin! Üzerimde ; ışıkta geziyorsun! İçimde ; karanlığa düşersin! Üzerimde ; herkesle berabersin! İçimde ; yalnız kalacaksın! |
16Haziran 2007, 21:29 | Mesaj No:5 |
Medineweb Site Yöneticisi Durumu: Medine No : 1 Üyelik T.:
14Haziran 2007 | re: Unuttuğumuz bir Gerçek:''Ölüm Tefekkürü''
Peygamber efendimiz s.a.v. bir sahabeye Öğüt vermek için şöyle buyurmuştur; Kabir azabından uzak kalmak isteyen kimse şu 4 şeye sarılmalı, şu 4 şeyden de kaçınmalıdır. Aralıksız olarak 5 vakit Namaz kılmak. Devamlı şekilde sadaka vermek. Bol bol Kur'an okumak. Çokça zikretmek. Bu 4 şey insanın kabrini aydınlatır ve geniş olmasını sağlar. Kaçınacağı 4 şeyde şunlardır: Yalancılık. Emanete karşı ihanet. Laf taşıma ve dedikodu. Üzerine idrar bulaştırmak. |
16Haziran 2007, 21:30 | Mesaj No:6 |
Durumu: Medine No : 16627 Üyelik T.:
11 Şubat 2012 | re: Unuttuğumuz bir Gerçek:''Ölüm Tefekkürü''
Allah hepinizden razı olsun.tatları tuzları kaçıran ölüm kaçınılmazdır elbette.her nefis ölümü tadacaktır ama her nefis için ölüm ve akibeti meçhuldur.Allah bizleri sıratı mustakiymden ayırmasın.
|
23Haziran 2007, 00:59 | Mesaj No:7 |
Durumu: Medine No : 16627 Üyelik T.:
11 Şubat 2012 | re: Unuttuğumuz bir Gerçek:''Ölüm Tefekkürü''
بِسْــــــــــــــــــــــمِ اﷲِارَّحْمَنِ ارَّحِيم / Her müslüman, Cennet ve Cehenneme inanır. Cehennemden kurtulmak, Cennete girmek isteyen akıllı kimsenin ölüme hazır beklemesi gerekir. Çünkü Peygamber efendimiz, (Akıllı kimse, kendisini hesaba çekip ölüm için hazırlanan kimsedir) buyuruyor. Bir şey için hazırlanmak, onu sık sık hatırlamakla olur. Hatırlamak ise, hatırlatıcı şeylere bakmakla, onları yapmakla mümkündür. Genel olarak bütün insanlar ölümden gafildir. Bir âyet-i kerimede, (Hesap görme zamanı yaklaşmasına rağmen, insanlar gaflet içinde, bundan yüz çeviriyorlar) buyuruluyor. (Enbiya 1) Dünyanın faydasız zevklerine aldanan, ölümden habersiz yaşar. Yanında ölümden bahsedilince, nefret eder. Peygamber efendimiz, (Kim ölümden nefret ederse, Allah da ondan nefret eder) buyuruyor. Allahü teâlâ da, (Kendisinden kaçtığınız ölüme mutlaka yakalanacaksınız) buyuruyor. (Cuma 8) Günahlardan kaçıp ibadetlerini yapan kimse, ölümü istemese, ölümden nefret etmiş sayılmaz. Çünkü, o kusurlarını telafi peşindedir. Bir kimseye sevgilisi hemen gel dese, o kimse de, yıkansa, tıraş olsa, yeni elbiseler giymekle, sevgilisine hediyeler almakla meşgul olsa, geciktiği için sevgilisine kavuşmaktan nefret etmiş sayılmaz. Yani ölümden hoşlanmamasında mazurdur. Çünkü ölüm için hazırlık yapmaktadır. Ebu Süleyman Darani hazretleri, saliha bir hanıma, (Ölümü sever misin?) dedi. O da (Hayır sevmem) dedi. Sebebini sorunca, (Birisine karşı bir kabahat işlesem, onun yüzüne bakmaya utanırım. Onu görmek istemem. Bu kadar günah içinde iken, günahlardan kurtulmadan, nasıl olur da Allahü teâlânın huzuruna çıkmayı sevebilirim?) dedi. Arifler ise, ölümü devamlı hatırlar. Çünkü onlar ölüme her zaman hazırdır. Ayrıca onlar bilir ki, ölüm sevgili ile buluşma zamanıdır. Ölüm, dostu dosta kavuşturan bir köprüdür. Bu köprüden geçmeyen sevgiliye kavuşamaz. Arifler bunun için ölümü severler. Hz. Mevlana da Azrail aleyhisselama, (Tez gel, haydi canımı çabuk al, beni Rabbime hemen kavuştur) demiştir. Öyle ya, seven sevgilisi ile buluşacağı günü hiç hatırından çıkarır mı, o günün bir an gelmesini şiddetli şekilde arzu etmez mi? Hatta ölümün gecikmesine canı sıkılır. Bir an önce ona kavuşmaya can atar. Hz. Huzeyfe ölüm döşeğinde iken, (Dost ani bir baskınla geldi, pişmanlık fayda vermez. Ya Rabbi, yaşamak hakkımda hayırlı ise yaşamamı nasip eyle, ölüm, hakkımda hayırlı ise, ölüm yolunu bana kolaylaştır) diye dua etmiştir. Müslümanlar da böyle dua etmelidir. Her zaman, iyi ve kötü hallerde de ölümü hatırlamanın fazileti çoktur. Çünkü dünyanın faydasız zevklerine sımsıkı sarılan kimse bile, ölümü ana ana dünyanın kirli işlerinden uzaklaşmaya başlar. Zamanla dünyanın külfeti, ona ağır gelir, zevklerinden hoşlanmaz. Böylece dünyanın faydasız işlerinden soğutan her şey, bir kurtuluş sebebidir. Hadis-i şeriflerde buyuruluyor ki: (Ölümü anmak, günahlardan korur.) [İbni Ebiddünya] (Ölümü anmak sadaka vermek gibi sevaptır.) [Deylemi] (Ölümü çok hatırlayanın kalbi ihya olur, ölümü de kolaylaşır.) [Deylemi] (Ölümü çok anmak, insanı dünyadan çeker, günahlardan sıyırır.) [İbni Lâl] (En akıllınız, ölümü çok hatırlayan, ahiret için azık toplamakta acele edendir. Ölümü çok hatırlayan dünya ve ahiret saadetine kavuşur.) [Taberani] (Lezzetleri yok eden, ağız tadını bozan, ümitleri kıran ölümü çok anın! Ölümü darlıkta düşünen rahatlar. Bollukta düşünen, lüzumsuz işten, israftan kaçar kanaatkâr olur.) [İ. Hibban] (Allah’tan utanan, ölümü düşünmeden yatmaz, haram lokma yemez, zinadan kaçar, dilini, gözünü ve kulağını haramlardan sakınır, öldükten sonra çürüyeceğini düşünür.) [Taberani] (Ölümü anmak, günahlardan korur ve dünyadan [Allahü teâlânın rızasına mani olan her şeyden] alıkoyar.) [İbni Ebiddünya] (Demir paslandığı gibi, kalbler de günahla paslanır. Kalblerin cilası ölümü çok hatırlamak ve Kur'an-ı kerim okumaktır.) [Beyheki] “Ölümü çok anıp günahlardan kaçanın kabri, Cennet bahçesi olur. Ölümü unutup günahlara dalan kimse kabri de Cehennem çukuru olur." (Süfyan-ı Sevri) Bir zatı çok övdüler. Orada bulunan Resulullah efendimiz, (O kimse ölümü hatırlar mı?) buyurdu. (Ölümden söz ettiğini duymadık) dediler. (Ölümü anmayan değerli olmaz) buyurdu. (İ.Ebiddünya) |
08 Aralık 2015, 14:36 | Mesaj No:8 |
Medineweb Baş Editörü Durumu: Medine No : 14593 Üyelik T.:
15 Kasım 2011 | Cevap: Ölüm Tefekkürü
ben Peygambere inanıyorum, ALLAH'a inanıyorum ama gerektiği gibi Ölüme >hazırlanamıyorum. >Lütfen Aldatmayalım kendimizi, mantığımızı çalıştıralım, beyni çalıştıralım >gerçekçi düşünelim. >Peygamber sana diyor ki;"Eğer benim dediklerimi anlayıp idrak edemiyorsan, >bana hiç olmazsa inan, ölüm ötesinde böyle bir yaşam var, o yaşamın >şartlarına göre tedbir alarak kendini kurtar. >Sen diyorsun ki;"Ben sana inanıyorum" >Sonra bildiğin gibi yaşıyorsun. >Peygambere inanmaktan gaye, Peygamberin dediğini anlayıp idrak etmek ve o >bildirdiği tehlikeye karşı gereken tedbirleri almaktır. en ona gerektiği >gibi kulak vermiyor, dediklerini anlamıyor, gereken tedbirleri almıyorsan, >ne kadar" inanıyorum, onu çok seviyorum" dersen de, o gittiğin ortamda >içine düşeceğin azaptan kendini kurtaramazsın. >Ona inanmaktan murat, onun önerdiği bir biçimde gereken tedbirleri >almaktır. >Peygamberin senin inanmana ihtiyacı yok ki...Sen ya geleceği idrak edip, >gereken tedbiri alarak kendini kurtaracaksın veyahut ta es geçeceksin. >Gittiğin ortama gereken bir biçimde hazırlanmadığın içinde mahvolacaksın! >Diri diri kabre gömülüp, orada canlı canlı o azabı çekeceksin seneler ve >seneler boyu. >Bulunduğun yerden bir başka yere 1-2 haftalığına gezmeye gitmeye >kalkıyorsun, 6 ay evvelinden hazırlık yapıyorsun, oranın şartlarını >öğreniyorsun, ne götüreyim, ne getireyim, yanıma ne >alayım, orda nerede kalayım diye onu araştırıyorsun. >Ömür boyu, sonsuz yaşayacağın bir ortama gideceksin bir daha geri dönüş >yok, oranın şartlarını araştırma gereği duymuyorsun. >Ondan sonra akıllıyım diye geçiniyorsun. Bu mu aklın... >Hazırlanma kabul ama evvela oranın ne olduğunu öğren ondansonra hazırlanma, >bilmediğin bir şeye nasıl tedbir alırsın veya nasıl tedbir almama gereğini >duyarsın. >Senin garanti senedin mi var, şu kadar sene yaşayacağına dair? >Bir damarındaki tıkanma, bir kalp krizi, bir beyin kanaması senin bir anda >kaç yaşında olursan ol hayatının sonudur. >O andan itibaren sana ne karın, ne paran, ne kocan, ne anan, ne baban, ne >bir başkası fayda edecek. >Peki, o ölüm denen olayla birlikte başlayacak olan ölüm ötesi yaşama >hazırlanmadıysan seni kim kurtaracak, ne kurtaracak. ALLAH kerim canım, >yukarıda ALLAH var canım nasıl olsa kurtarır deyip >kendimizi aldatmayalım. Lütfen bırakalım bu sonsuz aldatmacayı... >Yoksa vay halimize........ alıntı
__________________ ~~~ Bilmediklerimi Ayaklarımın Altına Alsam Başım Göğe Ererdi ✒~ |
Konuyu Toplam 1 Kişi okuyor. (0 Üye ve 1 Misafir) | |
Benzer Konular | ||||
Konu Başlıkları | Konuyu Başlatan | Medineweb Ana Kategoriler | Cevaplar | Son Mesajlar |
Yüz yılın tefekkürü | Nebevi Sevda | Makale ve Köşe Yazıları | 0 | 14 Mart 2023 16:11 |
Gerçek Bir Masal | enderhafızım | Makale ve Köşe Yazıları | 0 | 27 Aralık 2012 13:19 |
Unuttuğumuz bir "FARZ" EHLİBEYT SEVGİSİ ! | Müb@rek | Muhtelif Konular | 11 | 29 Mart 2012 04:10 |
Gerçek aşk | Esma_Nur | Serbest Kürsü | 0 | 01 Temmuz 2010 17:08 |
acı ama gerçek | Seyyid | Makale ve Köşe Yazıları | 0 | 22 Ekim 2008 15:28 |
.::.Bir Ayet-Kerime .::. | .::.Bir Hadis-i Şerif .::. | .::.Bir Vecize .::. |
|