|
Konu Kimliği: Konu Sahibi NUR,Açılış Tarihi: 07 Aralık 2007 (21:41), Konuya Son Cevap : 23 Ekim 2012 (13:50). Konuya 24 Mesaj yazıldı |
| LinkBack | Seçenekler | Değerlendirme |
23 Ekim 2008, 10:27 | Mesaj No:11 |
Durumu: Medine No : 7 Üyelik T.:
14Haziran 2007 | Cvp: Kurban niçin kesilir? Soru: Ortaklaşa kurban kesmenin şartları nelerdir? Cevab: Bismillâhirrahmanirrahim. Koyun ve keçi bir kişi adına kurban edilebilir. Sığır ve deveye ise birden yediye kadar kişiler ortak olabilir. Yedi kişiyi geçmemek şartıyla ortakların tek veya çift olmalarında bir fark yoktur. Çünkü Cabir (R.A.)’den şöyle dediği rivayet edilmiştir: Hudeybiye’de Resûlullah (S.A.V.) Efendimiz ile birlikte kurban kestik. Deveyi de sığırı da yedi kişi için kestik. (Müslim, Hac:362; Ahmed b. Hanbel, 3/302) Ancak ortaklardan her biri Müslüman olmalı ve kurban niyetiyle ortaklığa girmiş bulunmalıdırlar. Et yeme maksadıyla ortaklık kurulursa veya birisi et yeme maksadıyla ortaklıkta bulunursa hiç birisinin kurbanı yerine gelmiş olmaz. Sığır veya deveyi kurban etmek üzere ortaklık kuranlardan her birinin, vacip olan Kurban bayramı kurbanına niyet etmeleri şart değildir. Ortaklardan bazısı vacip olan Kurban bayramı kurbanına, bazıları nafile, bazıları keffaret kurbanı, ceza kurbanı, Hacc-ı temettü veya Hacc-ı kıran kurbanı, akika kurbanı, adak kurbanı, şükür kurbanı gibi değişik niyetlerle ortaklıkta bulunabilirler. Yeterki ortakların hepsi, kurban niyetiyle katılmış olsunlar. Kurban kesildikten sonra et, tartı ile eşit şekilde paylaşılmalıdır. (Bedayi, 5/71-72; Damad, 2/521) Ancak bir ailenin fertleri için kurban edilecek olursa bunun etini taksim etmeleri gerekmez. Diğer taraftan ortaklaşa kurban kesenler, kurban etini tamamen yoksullara dağıtacak veya bir kuruma verecek olurlarsa bu taktirde de kurban etini taksim etmeleri icap etmez. Bir kimse tek başına kesmek için aldığı bir deve veya sığıra daha sonra altı kişinin daha ortak olmasına razı olarak birlikte kesseler kurban caiz olur. Ancak bunda kerahet vardır. Aldığı parayı tasadduk etmesi daha uygundur. Bu yüzden kurbanlık hayvanı satın almadan ortaklığı kurmak gerekir. Yani ortaklaşa kurban kesecekler hep birlikte hayvanı satın alırlar veya içlerinden birine satın alması için vekalet verirler. Kurbanın daha faziletlisi Soru: Ortaklaşa kurban kesmek mi daha faziletlidir, yoksa tek başına bir koyun kesmek mi daha faziletlidir? Cevab: Bismillâhirrahmanirrahim. Bu hususta asıl kaide şudur: Eğer et ve değer itibariyle eşit olurlarsa, eti daha lezzetli olan efdaldir. Şayet bu konuda aralarında fark olursa, daha fazla olan evlâdır. Buna göre eğer et ve kıymette eşit olurlarsa, bir koyun bir ineğin yedide birinden efdaldir. Şayet ineğin yedide birinin eti fazla olursa, o zaman inek kesmek efdal olur. Eğer etleri ve kıymetleri eşit olacak olursa, koç koyundan efdaldir. Değilse koyun efdaldir. Keçinin dişisi etleri eşit olduğu takdirde, burulmamış ise erkeğinden efdaldir. Devenin ve sığırın dişisi et ve kıymet bakımından eşit oldukları takdirde erkeğinden efdaldir. Çünkü dişilerinin eti daha lezzetlidir. Buna göre burulmuş erkek efdaldir, değilse dişisi efdaldir. Boynuzlu ve beyaz olanı başkasından efdaldir. İmkân dahilinde kurbanın daha faziletli olanını kesmeğe gayret etmek gerekir. Çünkü Ebû Seid (R.A.)’den rivayete göre Resûlullah (S.A.V.) Efendimiz: “Kurbanlarınızı büyük büyük, seçkin yapınız. Çünkü onlar, sırat köprüsü üzerinde sizin binekleriniz, yani kolayca geçmenize vesile olacaktır,” (İbn-i Hacer El-Askalani, Telhisü’l-Habir, Dahaya, No:1953, 4/1484; Acluni, Keşfu’l-Hafa, No: 337, 1/121; Deylemi, Firdevs, No: 268, 1/85; Münavi, Feyzu’l-Kadir, No: 992, 1/634) buyurmuşlardır. Mehmet Talu HocaEfendi
__________________ Her insan hata eder. Hata işleyenlerin en hayırlıları tevbe edenlerdir. Tirmizî, Kıyâme, 49; İbn Mâce, Zühd, 30. |
16 Kasım 2009, 12:06 | Mesaj No:12 |
Kur'an ve Sünnete Göre : Kurban Nasıl Kesilir ? Kurban Kurban, teşrik günleri ve kurban bayramında Allah Teâlâ'ya yaklaşmak için kesilen deve, inek ve koyuna denir. Udhiyye, sözlükte kurban olarak kesilen veya kurban bayramı günlerinde ke*silen hayvanın adıdır. Şer"an hususi bir hayvanı, hususi bir vakitte Allah'a yakınlaş*mak niyetiyle boğazlamaktır (ed-Durru'l-Muhtâr, V, 219; Tebyînu'lHakâik, VI, 2; Tekmiletu Fethi'l-Kadîr, VH1 66) Veya: Kurban bayramı günlerinde yüce Allah'a ya*kınlaşmak maksadıyla kesilen hayvanların adıdır. (Şerhu'r-Risâle, I, 366; Muğni'l-Muhtâc, IV, 282; Ibni Kasım üzerine Bâcûrî Haşiyesi, II, 304;Keşşâfu'l -Kınâ', TL, 615) Meşruluğu : Allah Teâlâ, kurbanı şu ayetler ile meşru kılmıştır: «Öyleyse Rabbin için namaz kıl, kurban kes.» (Kevser: 2) «İşte kurbanlık deve ve sığırları, Allah'ın size olan nişanelerin*den kıldık.» (Hacc: 36) Nebî aleyhisselam'in kurban kestiği sabit olmuş, müslümanlar da kurban kesmişler ve bu hususta icma etmişlerdir. Âişe (r.anha)’dan rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Ademoğlu kurban kesme gününde Allah katında kan akıtmaktan daha sevimli bir amel işlememiştir. O kurban kıyamet günü boynuzları kılları ve tırnaklarıyla gelecektir. Kurbanın kanı yere düşmeden önce Allah katında hemen kabul olunur. Bu sebeple kestiğiniz kurbanlar dan dolayı sıkıntı değil gönlünüz hoş olsun.” (İbn Mâce, Edaha: 3; Hâkim,ve Tirmizî rivayet etmiş olup Tirmizî: 'Bu hasen-garîp bir hadistir." demiştir. Bir rivayette de: "Allah kan akıtmaktan daha sevgili bir amel yoktur ve o kıyamet günü gelecektir." şeklindedir. Neylu'l-Evtâr, V, 108 ) Enes b. Mâlik (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: “Rasûlullah(s.a.v.) boynuzlu alaca renkli iki koçu kendi eliyle keserek kurban etti. Besmele çekti, tekbir aldı ve keserken ayağını koçların sağ yanı üzerine koydu.” (Buhârî, Edâhî: 7; Muslim, Edâhî: 3; İmam Ahmed ) Fazileti : Tirmizî'nin Âişe (r.a.)'dan rivayetine göre. Nebi aleyhisselam şöyle buyurmuştur: «Adem oğlunun, kurban günü amellerinden Allah'a en sevimli geleni, kan akıtması (kurban kesme)dir. Çünkü o, kıyamet günü boynuzları, kılları ve tırnaklarıyla gelir. Kan, yere akmadan önce Allah katında mekanını alır. Kurban kesenler onun kokusu sebebiyle nefis kokarlar.» (Hâkim, ibni Mace ve Tirmizî rivayet etmiş olup Tirmizî: 'Bu hasen-garîp bir hadistir." demiştir. Bir rivayette de: "Allah kan akıtmaktan daha sevgili bir amel yoktur ve o kıyamet günü gelecektir." şeklindedir. Neylu'l-Evtâr V, 108) Hükmü : Ebu Hanife ve talebeleri şehirlerde ikamet eden şehir halkı üzerine her sene bir defa kurban kesmek vacibtir, demişlerdir. Tahâvî ve başkaları Ebu Hanife'nin görüşüne göre vacib, Ebu Yusuf ile Muhammed'in görüşlerine göre sünnet-i muekkede olduğunu zikretmişlerdir. (Tekmiletu Fethi'l-Kadîr, VHI, 67; el-Lubâb, III, 232; Tebyînu'l-Hakâik, VI, 2; el-Bedâyi', V 62) Hanefierin dışında kalanlara göre vacip değil, muekked bir sünnettir. (Bidâyetu'l-Muctehid, 1, 415; el Kavânîniu'l-Fıkhıyye, 186; eş-Şerhu'l-Kebîr, II, 118; Muğni'l Muhtâc, IV, 282 vd.; et-Mühezzeb, L 237; et-Muğrû, Vm, 617; Şerhu'r-Risâle, L 366) Gücü yeten kimsenin onu terketmesi mekruhtur. Buhari ve Muslim'in kaydettiği Enes hadisi gereğince, gücü yettiği halde onu terkeden hoş görül*mez: «Nebi aleyhisselam boynuzlu iki alaca koyunu kurban etti. On*ları kendi eliyle, besmele ve tekbir getirerek kesti.» Muslim'in Ummu Seleme (r.a.)'dan rivayetine göre Nebi aleyhisselam şöyle buyurmuştur: «Zilhicce hilâlini gördüğünüz zaman, biriniz kurban kesmek isterse, onun tüylerine ve tırnaklarına misk sürsün.» «Kurban kesmek isterse» sözü, bunun vacib olmayıp sünnet olduğuna delildir. Ebû Bekr ve Ömer radiyallahu anhumâ'dan rivayete göre, on*lar, bunun vacib sanılmasından korkarak, ehil oldukları halde kur*ban kesmezlerdi. (Beyhakî ve başkaları hasen bir senet ile rivayet etmişlerdir) Bir diğer delil Ibni Abbas'ın rivayet ettiği şu hadistir: "Rasulullah (s.a.v.)'ın şöy*le buyurduğunu duydum: "Üç şey vardır ki bana farzdır, sizin için nafiledir: Vitir, kurban kesmek ve kuşluk namazı." (Ahmed Musned'inde. Hâkim Mustedrek'de ve Darakutnî rivayet etmiştir. Hâkim, hakkında bir şey söylememiştir. Ancak senedinde Neseî ve Darekutnî'nin zayıf olduğunu belirttiği bir ravi vardır. Nasbu'r-Râye, IV, 206) Tirmizî de şunu rivayet etmektedir: "Ben kur*ban kesmekle emrolundum; bu sizin için bir sünnettir." Kurban kesmenin her ev için bir sunnet-i kifâye olduğuna dair Şafıîlerin delili ise Mihnef b. Suleym'in rivayet ettiği şu hadistir: "Peygamber (a.s.) ile birlikte du*ruyorduk. Onun şöyle dediğini işittim: "Ey insanlar! Her aile halfana her sene bir kurban düşer.,." (Ahmed, Ibni Mace ve Tirmizî rivayet etmiş olup Tirmizî bu, hasen-garip bir hadistir, demiştir. Neylu'l-Evtâr, 138) Hz. Peygamber (s.a.v.) semiz, boynuzlu ve siyah-beyaz renkli iki adet koçu, birisini ümmeti adına, diğerini de kendisi ve aile halkı adına kesmiştir. (İbni Mace, Hz. Aişe ve Ebu Hureyre'den rivayet etmiştir. Nasbu'r-Râye,IV, 215) Hz. Cebele b. Suleym'den rivayet edildiğine göre, bir kimse İbn-i Ömer (ra)'e kurban kesmenin vacip olup olmadığını sormuştur. İbn-i Ömer (ra) bu suale şu cevabı verir: "Rasûl-u Ekrem (s.a.v.) ve bütün müslümanlar kurban kesmişlerdir". Aynı kimse suali tekrar edince: "Anlamadın mı? Rasûl-u Ekrem (s.a.v.) ve bütün müslümanlar kurban kestiler" buyurur. (Sunen- i Tirmizi - İst: 1401, Çağrı Yay. C: 4, Sh: 92, Had.No: 1506 K. Edahi | |
16 Kasım 2009, 12:13 | Mesaj No:13 |
RE: Kur'an ve Sünnete Göre : Kurban Nasıl Kesilir ? Nelerden Kurban Olur ? Kurban ancak deve, sığır ve koyundan olur. Bu üç hayvan cinsinden başkasıyla kurban caiz değildir. Allah Subhanehû şöyle bu*yuruyor: «Her ümmet için, Allah'ın kendilerine rızık olarak verdiği kurbanlık hayvanlar (behîmet'ul- en'am)ın üzerine O'nun adını ana*rak kurban kesmeyi meşru kıldık.» (Hacc: 34) Altı aylık koyunu, bir yaşındaki keçiyi, iki yaşındaki sığırı ve beş yaşındaki deveyi kurban etmez caizdir. Erkek veya dişi olma*ları eşittir. Ahmed ve Tirmizî'nin rivayetine göre, Ebû Hureyre (r.a.) şöy*le demiştir: Allah Rasûlu'nü işittim, şöyle buyuruyordu: «Cuz'a koyunu ne güzel kurbanlıktır.» (Cuz'a : Şafi'ilere göre, bir yaşındaki, Hanefilere göre, 6 aylık koyun demektir) Ukbe b. Âmir; «Ey Allah'ın Rasûlü. Ben bir cuz'a elde ettim.» dedi. Nebi aleyhisselam: «Onu kurban et.» buyurdu. (Hadisi Buhari ve Muslim kaydetmiştir.) Muslim'in Câbir'den rivayetine göre, Allah Rasulu sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: «Mesne olmayan kurbanı kes*meyin. Eğer bu size güç gelirse, koyunun cuz'asını kesin.» Büyük mesne, beş yaşındaki deve, iki yaşındaki sığır ve bir ya*şındaki keçidir. Koyunun ise bir yaşında veya altı aylık olanıdır. Bu konudaki imamların ihtilafını anmıştık. «Mesne»ye «seniyye» (eşsiz) de denir. Berâ b. Âzib (r.a.)’den merfu olarak rivâyet ettiği hadisinde şöyle diyor: “Topal hayvan, tek gözlü hayvan, hastalığı belli olan hayvan zayıf, ve cılız hayvanlar kurban edilmez.” (Ebu Dâvud, Dahaya: 5; İbn Mâce, Edahî: 8)[/size] Kurbanlıkların Yaşı : Fakihler seniy'in yani devenin 5, sığırın 3 ve koyunların 2 yaşında ve da*ha yukarısını kurban etmenin caiz olduğu üzerinde ittifak etmişler, ancak koyun cin*sinin ceza' (2 yaşında) olanında farklı görüşlere sahip olmuşlardır. (Ceza: Seniy'den Öncedir. Henüz yeni ve genç olan demektir. Koyun türünden 2 yaşında olana, sığır ve diğer tırnaklılarda 3 yaşında olana, deve türünden 5 yaşında olana verilen addır. Seniy ise, küçük azı dişini düşürmüş olandır. Sığır ve diğer tırnaklılarda 3 yaşında, develerde ise 6 yaşında görülür) Hanefiler ve Hanbelilere Göre (el-Bedâyi, V, 70; Keşşâfu'l-Kınâ', II, 616; et-Muğnî, VIII, 623): Koyun cinsinden cüsseli ve semiz bir ceza' 6 ayını bitirip 7. ayına girmiş ise yeterlidir. Bu aynı zamanda bir kısım Malikîlerin de görüşüdür. (el- Kavânînu'l-Fıkhiyye, 188) Çünkü Hz. Peygamber (a.s.) şöyle buyurmaktadır: "Koyun türünden kurban olarak ceza' (ikiyaşında olanı) yeterlidir." (İbni Mace ve Ahmed, Ummu Bilâl binti Hilâl'den o da babasından rivayet etmekledir. Neylu'l-Evtâr, V, 114 ) Hanefîler semiz ve*ya cüsseli olan hayvanın durumunu şöylece açıklamışlardın Ceza' bir koyun seniylerle karıştığı takdirde, uzaktan bakan birinin bunun küçük olduğunda tereddüt et*tiği ve bir yaşında olanlardan farkedemediği hayvandır. Koyun ile keçinin ceza'ı arasındaki fark şudur: Koyunun ceza'ı dişisine aşar ve gebe bırakır, ancak keçinin ceza'ı böyle değildir. Ceza' çağına geldiği, sırtındaki kolların gelişmesinden de anlaşılır. Hanefîlere göre: Keçinin 1 yaşını bitirip 2. yaşına girmiş olanı, inek ve camızın 2 yaşını bitirip 3. yaşına girmiş olanı, deveden 5 yaşını bitirip 6 *ya girmiş olanı kurban kesilir. Hanbelîlere göre: Keçi tam 1 yaşını doldurmuş olacak, inek tam 2 yaşını doldurmuş olacak, deve ise tam 5 yaşını doldurmuş olacaktır. Şafii ve Malikilere Göre (eş-Şerhu'l-Kebîr, II, 119; Bidâyetu'l Muctehid, 1, 419; Muğni'l-Muhtâc, IV, 284; el-Muhezzeb, 238) : Koyun cinsinin 1 yaşını bitirip 2 yaşına girmiş olan ceza'ı kurban olarak yeterlidir. Çünkü îmam Ahmed ile başkaları şu haberi rivayet etmektedirler: "Koyunun ceza' olanlarını kurban ediniz; caizdir." (Neseînin Ukbe b. Amir'den rivayetine göre o, Rasulullah (a.s.) ile beraber koyun türünden ceza' (2 yaşında) kurban etmiştir. Ahmed ve Buharî ile Muslim'de ise Hz. Peygamber'in Ukbe b. Amire ceza' kurban etmesi için izin verdiği rivayet edilmektedir. Neylu'l-Evtâr, V, 114) Şafiîlere göre: Devenin 6 yaşına basmış olması, inek ve keçinin 3 yaşına, koyunun da 2 yaşına basmış olması şarttır. Malikîlere göre: Keçi 1 kamerî yaş bitirip 2. sine yaklaşık 1 ay alarak belli bir şekilde girmiş olmalıdır. Koyun ise böyle değildir. 2 yaşına basmış olma*sı yeterlidir. Sığır ve camız 3 yaşını bitirip sadece 4 yaşına girmiş olmalı, deve 5 yaşını bitirip 6 ya basmış olmalıdır. Böylece şunu anlamaktayız ki, fakihler devenin yaşının 5 ile sınırlandırıl*ması konusunda ittifak etmişler, sığır konusunda iki görüş belirtmişlerdir. Hanefî, Hanbelî ve Şafıîlere göre 2 yaşını, Malikîlere göre ise 3 yaşını bitirmiş olacaktır. Aynı şekilde keçi türünde de görüşleri farklıdır. Şafıîlerin dışındakilere göre tam 1 seneyi, Şafıîlere göre ise tam 2 seneyi doldurmuş olmalıdır. | |
16 Kasım 2009, 12:23 | Mesaj No:14 |
RE: Kur'an ve Sünnete Göre : Kurban Nasıl Kesilir ? Bir Ev Halkı İçin Tek Bir Kurban Yeterlidir Kişi, bir koyun veya keçi kestiği zaman, bu kendisi ve ev hal*kına yeter. Bir sahabe, kendisi ve ev halkı için bir koyun kurban ederdi. Bu sunnet-i kifayedir. İbn Mâce ve Tirmizî'nin (sahihleyerek) rivayetine göre, Ebû Eyyûb (r.a.) şöyle demiştir: «Allah Rasûlu'nun zamanında kişi ken*di ve ev halkı için bir koyun kurban eder, yerler ve yedirlerdi. Ni*hayet insanlar birbirine gösteriş yapmaya başladılar da, gördüğün gibi oldular.» Küçük Çocuğa Kurban Kesmek : Ebu Hanife ile Ebu Yusuf un görüşünde sahih olana göre, küçüğün malından kurban kesmek vacibtir. Onlara göre onun yerine babası veya vasi*si kurban keser, küçük de mümkün olduğu kadar kurbanından yer, tüketilen şeyle*rin dışında geriye kalan ile aynından yararlanılan elek, kalbur gibi şeyler satın alır. Tüketilen şeyler alamaz. Veli (fıtır sadakasında da olduğu gibi) küçük çocukların*dan her birisi için bir koyun yahut da yedi kişi için bir deve ya da bir sığır keser. İmam Muhammed ve Zufer şöyle demektedir: Veli, kendisinin özel malından kur*ban keser, küçük çocuğun malından kesmez. Hanefilerde Zahirru'r-rivaye'ye göre -ki bu bazılarına göre azhar olup fetvaya esas olan görüştür- (ed-Durru'l-Muhtâr, V, 222; Tebyînu'l-Hakâik, VI, 2, 3; Tekmiletu Fethi'l-Kadîr, VIII, 67-70; el-Lubâb, IH, 232 vd.), küçük çocuk için kurban kesmek müstehaptır, vacip değildir. Babanın küçük çocuğun malından kur*ban kesme hakkı yoktur, çünkü bu hâlis bir yakınlaştırıcı ibadettir. İbadetlerde aslolan ise -fıtır sadakasının hilâfına- başkasının sebebiyle kimseye vacib olmaması*dır. Fıtır sadakasının böyle olmasının sebebi ise onda meûnet manasının bulun*masıdır. Bu sadakanın sebebi ise, kendisine infak ettiği ve velayeti altında bulunan bir kişinin bulunmasıdır. Ercah görüş de budur. (Meûnet'. Yerine ödeme yapılan nefis veya mal türünden olup korunması, muhafaza edilmesi sonucunu veren harcama demektir. Fıtır sadakası meûnet manası da taşıyan bir ibadettir. Onun ibadet olması muhtaç kimselere tasaddukta bulunmak suretiyle Allah'a yaklaştıncı olmasındandır. Meûnet olması ise, Hanefîlere göre geçindirmekle yükümlü olduğu ve üzerinde velayet hakkı bulunan hizmetçisi, küçük oğlu gibi kimseler sebebiyle mükellef üzerine -nafakası gibi- vacip olmasından dolayıdır. el-Vasîtfî Usuli'İ-Fıkh, 151 -birinci baskı) Malikîler de küçük çocuk için kurban kesmek sünnettir, demektedirler. (eş-Şerhu'l-Kebîr, II, 118) Şafiîlerle Hanbelîler ise küçük çocuk için kurban kesmek sünnet değildir, demektedirler. (Muğni'l-Muhtâc, IV, 283; Keşşâfu'l-Kmâ', III, 17; Kalyubî ale'lel-Muhallâ ale'l-Minhâc, H 249) Netice olarak, küçük çocuk adına velisinin malından kurban kesmek, Hanefîlerle Malikîlere göre mustehabtır. Kurbana Ortak Katılmak Deve veya sığır olduğunda kurbana ortak katılmak caizdir. Sı*ğır veya deveye 7 kişiye kadar, kurban kesmeyi ve Allah'a yakın*lığı amaçlayan insan katılabilir. Câbir'den rivayete göre, o şöyle demiştir: «Nebî aleyhisselam ile beraber Hudeybiye'de iken bir deveyi 7 kişi ve bir sığırı 7 kişi kurban ettik.» (Hadisi Muslim; Ebû Dâvûd: Dahaya: 6; İbn Mâce: Dahaya: 5 ve Tirmizi kay*detmiştir.) Kurban kesilecek hayvanın miktarı veya kaç kişi için yeterli olacağı Fakihler (el-Bedâyi, V, 70; Tebyînu'l-Hakâik, VI, 3; Tekmiletu Fethi'l-Kadîr, VIII, 76; ed-Durru'l-Muhtâr V, 222; el'Kavânînu'l-Fıkhıyye, 186; Bidâyetu'l-Muctehid, I, 420; eş-Şerhu'l-Kebîr, II, 119; Muğni'l Muhtâc, IV, 285,292; et-Muhezzeb, 1,238; et-Muğnî, VIII, III, 619 vd.; Keşşâful-Kınâ' II, 617 ) koyun ve keçinin ancak bir kişi için kurban edilebileceği, deve ve*ya sığırın 7 kişi için yeterli olacağı hususunda ittifak etmişlerdir. Çünkü Hz. Cabirin rivayetinde şöyle denilmektedir: "Hudeybiye'de Rasulullah (s.a.v.) ile birlikte kurban kestik. Deveyi de sığırı da 7 kişi için kestik." (imam Ahmed ile Kutub-i Sitte sahipleri rivayet etmişlerdir. Nasbu'r-Râye, IV, 209) Muslim'in lafzında şöyle denilmektedir: "Rasulullah (s.a.v.) ile birlikte hacca niyyet ederek çıktık. Rasulullah (s.a.v.) bizlere deve ve sığırda bizlerden her 7 kişinin için bir bedeneye ortak ol*masını emretti." (Şafıîler bu hadis-i şeriften, daha önce açıklamış olduğumuz gibi, Hanefîlerin hilâfına kurbandan Allah'a yakınlaşmayı kasteden kimseyle böyle bir maksadı olmayanın ortak olmasının caiz olduğu hükmünü çıkartmış ve şöyle demişlerdir: Bu hadisin zahirine göre onlar aynı evin halkı değildiler. Şöyle ki; her hangi birisi kurban kesmek istese, bir başkası hediye göndermek istese, başkası da et maksadı ile iştirak etse, eti paylaştırmak haklan vardır. Çünkü böyle bir kurbanını taksimi, esah olan görüşe göre ifraz türü bir paylaştırmadır) Hanbelîler ise, bir kişinin ev halkı adına bir tek koyun veya bir inek ya da bir deve kesmesinin caiz olduğunu söylemişlerdir. Onlar Muslim'in Hz. Aişe (r.a.)'den yapmış olduğu rivayet ile amel ederler: "Hz. Peygamber (a.s.) bir koçu, kendisiyle ailesi namına kesmiştir, boynuzlu beyaz iki koçun birisini de kendi adına, diğerini de ümmeti adına kesmiştir." (Ebu Dâvud) Ayrıca İbni Mace ve Tirmizî sahih olduğunu belirterek Ebu Eyyub'dan şunu rivayet etmektedirler: "İnsanlar Hz. Peygamber (s.a.v.) dö*neminde bir koyunu hem kendi adına, hem de aile halkı adına kurban eder, ondan hem kendileri yer, hem de başkalarına yedirirlerdi," Aynı şekilde Malikîler de kişinin koçu, inek veya deveyi hem kendi adına, hem de aile halkı adına kurban etmesini caiz kabul etmişlerdir, isterse 7 kişiden fazla olsunlar. Şu kadar var ki, sevapta ortaklık olması için kurbanın kesilmesinden önce şu üç şartın bulunması gerekir: Bu kişinin masrafım karşıladığı bir akrabası olması, ve kendisi ile birlikte aynı yerde oturması. Bunlan, kurban kesmenin sıhha*tinin şartlarında açıklamış bulunuyoruz. Yine Şafıîler şöyle demektedirler: Bir aileden bir kişinin kurban kesmesi ile sunnet-i kifaye hasıl olur. İsterse ötekiler bu konuda ona izin vermiş olmasınlar. | |
16 Kasım 2009, 12:26 | Mesaj No:15 |
RE: Kur'an ve Sünnete Göre : Kurban Nasıl Kesilir ? Kurbana; Adak ve Akika Kurbanlarının Katılması Kurban ortaklarına akika ve adak kurbanı kesecek olanlar da katılabilir. Durr'ul-muhtar'da deniyor ki: Büyük baş hayvana ortak olan 7 kişiden birisi Hıristiyan olsa veya bir müslüman sırf et için ortak olsa, onlardan hiçbirisinin kurbanı olmaz. Çünkü kan akıtmak parçalanmaz. (Hidaye) Bunu şerh eden İbni Âbidin diyor ki: "Kan akıtmak parçalanmaz" sözünün illeti (sebebi, hikmeti) şudur: Kurbanın bazısında kurbet kast edilmemiştir. Yani Allah rızası için, sevap kazanmak için kesilmemiştir. Demek ki bir kimse, sırf eti için kurban kesse, sevap beklemediği için o hayvan kurban olmaz. Ama, akikada, şükür kurbanında, adakta kurbet vardır. Yani Allah rızası için kesilmektedir. Kurbet olan adak hayvanını Hıristiyan ortağın kestiği hayvana veya sırf et için kesilen hayvana, yahut geçen yıl kesilemeyip tasadduk edilmesi gereken hayvana benzetmek çok yanlıştır. Geçen sene kesilmesi gereken kurban kesilmemişse, artık bu sene kesilmez. Bunu sahibi kesip yiyemez. Bedelini bir fakire verir. Bir kimse kurban adasa, kurban bayramı gelince kesmese, artık bunu kesemez, bedelini fakirlere verir. Bir kimse, "Ben ölünce, benim için kurban kesin" dese, bunun da etini sahibi yiyemez, fakirlere vermesi gerekir. Bir de kurbanlığın karnından çıkan yavru yenmez, fakirlere verilir. Bir kavle göre de, fakirin kestiği kurban adak hükmüne gireceği için sahibi bu etten yiyemez. Sahih olan başka bir kavle göre etinden yemesi caizdir. Bu konuda yine İbni Âbidin diyor ki: "Önce nezredilip, bayram günleri geçtikten sonra, tasadduk edilmesi vacib olan kurbanın eti ile, ölen kimsenin vasiyetiyle kesilen kurbanın etini sahibi yiyemez. Biz bunu Bezzaziyye'den naklen zikrettik. Bir de kurban almakla fakirin üzerine vacib olan kurbanın etidir. Ki bu da geçen iki kavilden birisine göredir. Bir de kurbanlığın doğurduğu yavru. Bunu da Haniye'den naklen zikrettik. Bir de ortaklardan bazısının kendi hissesiyle geçmiş yılın kurbanını kaza etmeye niyetlendikleri 7 kişi arasında ortaklı hayvanın eti. Bunu da Haniye'den naklen zikrettik. İşte saydığımız bu kurbanların hepsinin etlerinin sarf yeri fakire tasadduktur. Bu yazıyı ganimet bil." (Redd-ul Muhtar) Ebu Bekir Kaşani diyor ki: "Ortaklar bayram kurbanı veya diğer kurbanlarla kurbeti (Allah'a yaklaşmayı, yani sevabını) murat ederlerse onlara bu kurban sahih olur. Kurbanın vacib, nafile veya bazısına vacib bazılarına vacib olmaması fark etmez. Aynı şekilde ortakların bazıları vacib olan kurbanına, bazıları ceza kurbanına, bazıları kefaret kurbanına, bazıları nafile, bazıları Hacc-ı temettu ve Hacc-ı kıran kurbanına niyet suretiyle kurbet yönlerinin aynı veya farklı olması fark etmez." (Bedayi-us-sanayi fi-tertibiş-şerayı) Kurban Kesmenin Zamanları Fakihler, kurban kesmenin efdal vaktinin kurban bayramının birinci gününün zevalinden (öğle) önce olduğu üzerinde ittifak etmişlerdir. Çünkü bu va*kitte kesmek sünnettir Berâ b. Azib'in rivayet ettiği hadis şu şekildedir: "Rasulullah (s.a.v.) buyurdu ki: "Bizim bu günümüzde ilk yapacağımız iş, önce na*maz kılmak, sonra dönüp kurbanımızı kesmektir. Kim böyle yaparsa bizim sünnetimize uymuş olur. Her kim bundan Önce kurbanını kesecek olursa, o kurban aile hal*kına takdim ettiği bir etten başka bir şey olmaz, bunun kurban olması söz konusu değildir" ( Buhari ve Muslim rivayet etmiştir. Nasbu'r-Râye, IV, 212) Aynı şekilde namazdan önce kurban kesmenin veya kurbanın birinci (arefe gününü birinci güne bağlayan) gecesinde kurban kesmenin caiz olmayacağı üzerinde -az önce geçen hadis ile amel ederek- ittifak etmişlerdir. Hanefilere Göre : Kurban kesme vakti kurbanın birinci günü tan yerinin ağarması ile girer, üçüncü günü güneşin batmasından az öncesine kadar devam eder. Bayram namazı kılmakla mükellef olan şehirlerde yaşayan kimseler, bayramın birinci gününde hutbe okunmadan önce dahi olsa, fakat bayram namazının edasından sonra kurban kesebilirler. Bir özür sebebiyle namazın terkedilmesi hâlinde ise namaz kılacak kadar bir vaktin geçmesinden sonra kesebilirler. Üzerlerine bayram namazı vacip olmayan köy halkı ise, birinci gün tan yerinin ağarmasından sonra kesebilirler. Kurban kesme günleri 1. gün (Nahr günü) ile ondan sonraki iki gün olmak üzere üç gündür. Kurban kesme zamanının 3 gün ile sınırlanmasına dair delillere gelince: Bu da Hz. Ömer, Hz. Ali ve İbni Abbas'tan gelen rivayettir: "Kurban kesme günleri üç gündür; ilkleri en faziletlileridir"' ( Zeylaî bunun hakkında "Oldukça gariptir" demiştir. Nasbu'r-Râye, IV, 213) Ayrıca İbni Ömer şöyle demiştir: "Kurbat günleri birinci kurban gününden sonra iki gündür." (imam Malik, Muvattdda rivayet etmiştir. Aynı şekilde Muvatta'da kendisine Ali b. Ebu Tâlib'in buna benzer haberi ulaştığı da belirtilmektedir) Geceleyin kurban kesmek, tenzîhen mekruhtur. Malikilere Göre : Bayram namazı kıldıran imamın kurban kesme vakti, bay*ram namazından ve hutbeden sonra başlar. Bundan önce kesecek olursa caiz olmaz. İmamın dışındakiler ise, 1. gün ve imamın kesmesinden sonra veya imam kes*miyor ise imamın kurbanını kesebileceği bir süre kadar geçtikten sonra keserler. Her hangi bir kimse kasten imamdan önce kesecek olursa yeterli değildir, bir başka kurbanı tekrar keser. Buna göre namazdan önce de, imamın kesmesinden önce de kurban kesmek yeterli değildir. Ancak kendisine en yakın olan imamı araştırır ve onun kurban kestiği ortaya çıkmadığı halde kesmiş olduğu zannıyla keser, fakat sonradan imamdan önce kestiği ortaya çıkarsa, bu da onun için yeterli olur. Şayet imam şer'î bir mazeret sebebiyle kesmekte gecikecek olursa, efdal olan vakitte kes*me fırsatını kaybetmemek için zevale yakın zamana kadar onu bekler. Onların delilleri Hz. Cabir'in rivayet ettiği hadisten (Ahmed, Buharî ve Muslim tarafından ittifakla rivayet edilmiştir. Neylu'l-Evtâr, V, 123) Peygamber (a.s.)'in ken*disinden önce kurbanını kesmiş olanlara bir başkasını kesmelerini ve Peygamber kesmedikçe kesmemelerini emretmiş olmasıdır ki, bu da imamın kesmesinden ön*ce kurban kesmenin söz konusu olamayacağının delilidir. Diğer taraftan Cundeb b. Sufyan el-Beceli'nin rivayet ettiği hadis kurban kesmenin namazdan sonra olacağına delâlet etmektedir: "Kim namaz kılmadan ön*ce kurban kesecek olursa, onun yerine başkasını kessin, kim de biz namaz kılana kadar henüz kesmemiş ise Allah'ın adıyla kurbanını kessin." (Ahmed, Buharî ve Muslim tarafından ittifakla rivayet edilmiştir. Neytlu'l-Evtâr, V, 123 ) 1. günün dışında*ki -bu da 2. ve 3. günlerdir- günlerde kurban kesme vakti, tan yerinin ağar*ması ile girer; ancak güneşin yükselmesine kadar geciktirilmesi menduptur. Eğer Müslüman kurban bayramının 1. günü güneşin zevalinden önce kurbanını kesmeyecek olursa efdal olan günün geri kalan kısmında kurbanını kesmesidir. Şa*yet 2. günde kesemeyecek olursa, efdal olan kurban kesmeyi üçüncü günün kuşluk vaktine ertelemesidir. 3. gün kurban kesemezse zevalden sonra keser, çünkü artık bekleyebileceği bir vakti kalmamıştır. Kurban kesme vakti kurban günlerinden 3. günün sonu güneşin batışına kadar devam eder. Yani bu konuda onlar da Hanefiler gibi söylemişlerdir. Aynı şe*kilde bu, ileride geleceği gibi, Hanbelilerin de görüşüdür. Çünkü yüce Allah'ın: "Ta ki onlar kendileri için menfaatlere şahit olsunlar, belirli günlerde Allah'ın kendile*rine rızık olarak verdiği hayvanlar üzerine Allah'ın adını zikretsinler." (Hacc, 28) buyruğunda yer alan "belirli günler" ibaresinin tefsirinde meşhur olan görüş, kurban bayramının ilk günü ile ondan sonraki iki gün şeklindeki açıklamadır. Şafiilere Göre : Kurban kesme vakti kurban bayramının 1. gününün güneşin doğuşundan ve -efdal olana göre- kuşluk namazı vaktinin başlangıcı olan ufukta bir mızrak boyu yükselişinden sonra kılınacak iki kısa rekât ile okunacak iki kısa hutbelik bir zamanın geçmesi ile girer. Şayet bundan önce kesecek olursa kur*ban olmaz. Çünkü Buharî ve Muslim'in el-Berâ' b. Azib'den rivayet ettiği az önce gördüğümüz hadiste şöyle denilmektedir: "Bu günümüzde ilk yapacağımız iş, önce namaz kılmamız, sonra da dönüp kurban kesmemizdir..." Bundan istisna şudur: Eğer hacılar arefede vakfeyi yanlışlıkla sekizinci gün yaparlar ve dokuzuncu günde kurbanlarını keser sonra da hata anlaşılacak olursa, hacca bağlı olarak -zayıf bir gö*rüşe göre- bu onlar için sahih olur. (Tercihe değer olmayan Şafiilerdeki bir görüşe göre hac sahihtir. -Aynca kurban kesmeye gerek yoktur- Ancak esah olan görüşe göre hac da, kurban da kâfi değildir) Kurban kesme vakti, gece ve gündüz olmak üzere teşrik günlerinin sonuna ka*dar devam eder ki, bunlar İmam Şafifye göre onuncu gün ile sonraki üç gündür. Çünkü Peygamber (a.s.) şöyle buyurmuştur: "Arefe bütünüyle vakfe yeridir ve bü*tün teşrik günleri de kurban kesme zamanıdır," ( Beyhakî rivayet etmiş olup îbni Hibban da sahih olduğunu kaydetmiştir ) İbni Hibbân'ın bir rivayetinde ise: "Bütün teşrîk günlerinde kurban kesilir." denilmektedir. (imam Ahmed ve Darekutnî "Bütün teşrîk günleri kurban kesme günleridir" şeklinde rivayet etmişlerdir. Bu, aynı zamanda bütün teşrîk günlerinin kurban kesme günleri olduğunu ve bunların da kurbanın birinci günü ile bundan sonraki üç gün olduğunun delilidir. Neylu'l-Evtâr, V, 125. Şafıiler dışında kalan üç mezhep imamı ise, kurban bayramının birinci gününden sonra iki gündür, demişlerdir ) Geceleyin kurban kesmek ve hayvan boğazlamak bu konudaki nehiy dolayısıyla mekruhtur. Hanbelilere Göre : Kurban kesme vakti, kurbanın birinci gününde en hafif şekliyle bayram namazıyla iki hutbe okuyacak zamanın geçmesinden sonra başlar. Yani onlar da Şafi ilerin görüşündedir. Efdal olan ihtilâftan kurtulmak için namaz*dan, hutbeden ve eğer varsa imamın kesmesinden sonra kesmektir. Bu konuda şehir halkı ile başkalan arasında bir fark yoktur. Kurban kesme günleri 3 tür: Bayramın 1. günü ile ondan sonraki iki gün. Bu konuda onlar da Hanefiler ile Malikîlerin görüşündedirler. | |
16 Kasım 2009, 12:29 | Mesaj No:16 |
RE: Kur'an ve Sünnete Göre : Kurban Nasıl Kesilir ? Kurbanlıktan Hariçten Faydalanmak: Kurbanlıktan tüylerinin kırpılması ve sütünün sağılması suretiyle faydalanmak mekruhtur. Eğer kırpılmış ise tüyü ve sütlü ise sütü sağılıp tasadduk edilir. Hatta karışmasın diye alâmet olmak üzere alman tüyleri bile tasadduk etmek gerekir. Eğer kullanılmış ise parası tasadduk edilir (Serahsı, a.g.e., XII, 14, 15; Kâsânî, a.g.e., V, 78; el-Fetâva'l-Hindiyye, V, 301). Kurban kesildikten sonra derisi satılmış ise parası tasadduk edilir. Ancak deriden mest, seccade vb. şekilde istifâde edebileceği gibi eve demirbaş eşya almak üzere satmakta da bir sakınca yoktur (Serahsı, a.g.e., XII, 14). Kurbanda Vekâlet Verme İşi Bir müslüman kurbanını kendisi kesebileceği gibi bir müslümana da kestirebilir. Ancak kendisinin kesmesi daha faziletlidir. Kurbanı kestirme konusundaki izin bizzat ifâde edilebileceği gibi, izne delâlet eden söz, fiil ve davranışlar da izin sayılır. Meselâ bir müslüman kurbanlık satın alsa kurban bayramı günü hayvanı yatırıp ayaklarını bağlasa onun emri olmadan bir başkası gelip hayvanı boğazlasa bu kurban için yeterlidir. Başka bir hayvan kesmek gerekmez. İki müslüman yanılarak birbirlerinin kurbanlarını kendi adlarına kesmiş olsalar vacibi yerine getirmiş olurlar ve kestiklerini değişmek suretiyle kendi hayvanlarını alırlar (Kâsânî, a.g.e, V, 67-68). Eğer böyle bir durumu etler yenildikten sonra farkederlerse helâlleşirler. Aralarında anlaşmazlık çıkarsa birbirlerine kurbanlıkların değerini öderler. Eğer eyyâm-ı nahr geçmiş ise bu paralan tasadduk ederler (el-Fetâva'l Hindiyye, V, 302). | |
16 Kasım 2009, 12:32 | Mesaj No:17 |
RE: Kur'an ve Sünnete Göre : Kurban Nasıl Kesilir ? Kurbanın Boğazlanması : Hayvanın yüzü ve ayakları kıbleye gelecek şekilde sol tarafı üzerine yatırılır. Sağ arka ayağı serbest bırakılarak, diğer üçü bağlanır (isteyen tamamını bağlar) ve kıbleye karşı durularak şu âyetler kurban sahibi veya vekili tarafından okunur: İnnîi veccehtu vechiye lillezii fatara`s-semâvâti ve`l-erda hanîifen ve mâ enâ minel muşrikiin" (En`âm, 79) ( Ben yüzümü tamamen, gökleri ve yeri yoktan var edene çevirdim ve artık ben asla Allah'a ortak koşanlardan değilim ) İnne salâtî ve nusukîi ve mehyâye ve memâtîi lillâhi rabbi`l-âlemiin." (En`âm, 162) ( Benim namazım, kurbanım (ibadetim) , hayatım ve ölümüm hep âlemlerin Rabbi Allah içindir) Bu ayetlerden sonra, "Allahu ekber Allahu ekber. Lâ ilâhe İllâllahu vellahu ekber. Allahu ekber ve lillâhil hamd" şeklinde tekbir getirillir ve "Bismillâhi Allahu ekber" denilerek hazırlanan keskin bıçak hayvanın boynuna vurulur. Damar ve borular tamamen kesilerek kan iyice akıtılır. Hayvan böylece kesildikten sonra tamamen ölünceye kadar beklenir. Sonra kafa koparılır. Ve usûlüne uygun olarak yüzülür. Karnı açılır, iç organlar çıkarılır ve gövde ve etler parçalanır. Kesim esnasında yemek borusu, nefes borusu ve boğazın iki yanlarında bulunan şah damarları birden kesilir. Kan tamamıyla akıtılıp bitinceye kadar beklenir. Hayvan ölmeden (en az 5 dakika gerekirse 10 dakika bekleyin, tamamen hareketsiz ve sessiz kalana kadar) kafası vucuttan ayrılmaz, İLİĞİ KESİNLİKLE KESİLMEZ! Önemli İkaz : Kurban bayramının ilanı da; Ramadan Orucuna başlama ve Bayram yapmada olduğu gibi Hilalin görülmesiyle ilan edilir ve Bayram namazı kılınıp kurbanlar kesilir.Hilali gözetleme sonucu, bayramın demokratik ülkelerin takvimlerinin bayrama denk gelmediği günlerde, bayram namazı için imkan bulamayan müslümanlar vacib-sunnet olan bayram namazlarını takvimdeki günden önce veya sonra kılmaları gerektiğinden kılamazlar. Sabah güneş doğduktan yaklaşık 1 saat kadar sonra kurbanlarını keserler. Muvahhid müslümanlar, sonraki gün şeriatın bayram namazını takvime göre kılacak Laik düzenin toplumlarında bayram namazı kılabilirler. | |
16 Kasım 2009, 12:34 | Mesaj No:18 |
RE: Kur'an ve Sünnete Göre : Kurban Nasıl Kesilir ? HAYVAN KESİMİNDE BESMELE ÇEKİLMESİ VE HELAL ET KAVRAMI Hayvanı keseceğiniz vakit, bıçağı keskinletiniz ki ona rahat ettiresiniz" (İbn Mâce, Zebâih, 3). "Hayvan kan akıtan her şeyle kesilir. Üzerine de Allah'ın ismi anılırsa o kesileni yiyiniz. Yalnız diş ve tırnak müstesnadır. Sebebi şudur diş bir kemiktir, tırnak ise Habeşlilerin kesme âletidir" (Buhârî, Zebâih, 15; Tecrid-i Sarih Tercümesi, VII, 426) İslama uygun şekilde hayvan kesilmesi İçin Şartlar Şunlardır : Kasab (kesen kişi) müslüman veya ehl-i kitaptan olması. Âyette; "... ancak usulune göre kestikleriniz müstesna" buyurularak, mü'minlere hitab edilmiştir (Maide 3 . el-Mevsili, a.g.e, cz. V,10). "Bugün size temiz olanlar helal kılındı. Kitap verilenlerin (Ehl-i Kitap) yemeği size, sizin yemeğiniz de onlara helâldir" (Mâide,5). Bütün alimlere göre ayette geçen “taam-yemek” kelimesinden kastedilen, kestikleri etlerdir. Eğer Müşriklerin, üzerine Allahın adını anarak kestikleri helal olsaydı, Allahu tealanın bu ayeti indirmesi gereksiz olurdu (haşa). Fıkıh usulu gereğince ehli kitabın yiyeceklerinin istisna edilmesi (tahsis edilmesi), herkesin kestiğinin yenemeyeceğinin en büyük delillerindendir. Eğer buradaki illet besmele olsaydı, Allah’u teala bu hükmü indirmezdi. Sadece Enam suresi 121. ayeti belirtir ve Yahudi ile hırıstiyanları istisna etmezdi. Musluman veya ehli kitap (hırıstiyan-yahudi) olmayan kimselerin (ateist, laik, budist, hindu, mecusi, putperest, murted) kestiklerinin yenmesini yasakladığı gibi , evlilikleri ve cizyeyi de helal kılmamıştır. Hayber’in fethinde yahudilerden bir kadın, kesip kızarttığı koyun butunu zehirleyerek Rasulullah’a ikram etti. Rasulullah (s.a.v) ondan bir parça ısırdı. Fakat sonra, yemeyip tükürdü. Sahabelerden bir kimse (Bişr b. Bera b. Marur) ise ondan yedi ve bu sebeple öldü. (Buhari, Muslim) Hırıstiyan ve yahudilerin (ehli kitabın) ise sadece kadınlarını almaya müslüman erkeklere izin vermiştir. Müslüman kadın ehli kitap ile evlenemez. Ehli kitabın kestiği hayvanların etinden yenilebilmesi için keserken Mesîh, Uzeyir, haç ve benzeri, Allah'tan başkasının ismini zikretmemeleri de gereklidir. (el-Kâsânî, Bedâyîu's-Sanayî, V, 45; İbn Ruşd, Bidâyetu'l-Muctehid, cz.1, 365 vd; el-Cezîrî, Kitabu'l-Fıkh alel-Mezâhibi'l-Erbaa, 11, 22 vd.; el-Kardâvî, İslâm'da Helal ve Haram, terc. Ramazan Nazlı, İstanbul 1967, s. 64 vd.). Rasulullah (s.a.v): Mecusilere, ehli kitaba davrandığınız gibi davranın. Fakat kadınlarıyla evlenmeyin, kestiklerini yemeyin!” buyurdu .(Ebu Davud) İmam Serahsi şöyle diyor: “Alimlerin icmaıyla, iki şeyin helal olması dine bağlıdır. Bunlar; kesilen hayvan etleri ve evlenilecek kadınlardır. Murtedin ise dini yoktur.” (El-Mebsut c: 10 s: 104) İbni Kayyım şöyle diyor: “Kitap ehli dışındakilerin kestiği ölü hükmündedir. Kitap ehli dışındaki müşriklerin kestiğinin haram olmasının bizim bildiğimiz ve bilmediğimiz birtakım faydaları vardır.” (İlamu’l-Muvakkiin) İbni Mesud, İbni Abbas, Ali, Cabir ve Ebu Burde radıyallahu anhum’dan nakledilmiştir ki; Müslümanlar Fars ve Rum diyarlarını fethettikleri zaman bu gibi karışık milletlerin bulunduğu diyarlarda, hayvan kesenlerin müşrik mi, yoksa ehli kitap mı olduklarını araştırıyorlardı. (El-Muğni ala muhtar el-harki c:9 s: 393) Diğer bir şart içe keserken Besmele çekmektir. "Kesilirken üzerine Allah'ın adı anılmayan hayvanları yemeyiniz" (En'am, 121) Hz. Peygamber (s.a.v.): "Allah'ın adı anılarak, kanı akıtılan hayvanın etini yeyiniz" (Buhârî, Zebâih, 20) Âyette, üzerine Allah'ın adı anılmayanı yememek emredilirken, bazı hadislerde konuya esneklik getirilmesi, değişik görüşlerin ortaya çıkmasına yol açmıştır. Alimlerimizin ekserisine göre, hayvanı keserken besmele hatırlanırsa, çekmek farzdır. Fakat unutulduğu zaman eti yenilir. Bunlara göre sadece kasden terkedilince, kesilen hayvanın eti yenmez. İbn Abbas'tan rivayet edildiğine göre, bir gün hayvan kesen, fakat besmeleyi unutan birisinin durumu sorulduğunda şöyle demiştir: "Aziz ve Celîl olan Allah'ın adı, her müslümanın kalbinde mevcuttur. Onun kestiğini yeyiniz" (Buhârî, Zebîrih, 9; Ebû Dâvûd, Sayd, 2; el Kasânî, a.g.e., V, 47; Mevsılî, cı. V, 9). Şâfiî alimlere göre, hayvan kesilirken üzerine besmele çekmek sünnettir. Âyette (En'âm, 145), haram kılınan şeyler; leş, akıtılmış kan ve domuz eti olarak sayılmış, kesilirken besmele terkedilen hayvan zikredilmemiştir. Hz. Peygamber bu üç şeyin dışındakilerin haram kılındığını söylemekle yükümlü tutulmuştur. Kesilen bir hayvanın haram olması, üzerine Allah'tan başkasının adını anma yüzündendir (el-Kâsanî, a.g.e., V, 46). Mâlîkî ve Zâhirî alimler ise "Kesilirken üzerine Allah'ın adı zikredilmeyen hayvanların etini yemeyiniz" (En'âm, 121) âyetinde unutma veya terketmeden söz edilmediği için, besmeleyi mutlak olarak farz kabul ederler. Bu prensiple çelişen Hz. Âişe'nin naklettiği yukarıda zikrettiğimiz hadisi de neshedilmiş sayarlar (Muhammed Fevzî, el-Fıkhu'l-İslâmî, Dimaşk 1977-79, s. 663, 664). Ehli sünnetin cumhurunun bunlara cevabı ise şöyledir : En’am: 118 ve 121 ayetlerini açıklayan diğer ayet ve hadisler olmasaydı kim olursa olsun, ister müşrik, ister mecusi olsun besmele çekip kestiklerinde onların kestiği yenir, şeklinde hüküm çıkarmak bir anlamda doğru olabilirdi. Fakat bu ayetlere açıklık getiren ayet ve hadisler olduğu halde ‘kim keserse kessin, besmele çekerse onun kestiği yenir’ diyerek, bir delile bakarak diğer delilleri görmemezlikten gelerek hüküm çıkaranlar; “Allah’ın ayetlerini az bir pahaya satmayın” (Bakara: 41) ayetinden haşa Allah’ın ayetlerinin çok pahaya satılabileceğini, “Faizi kat kat yemeyin.” (Ali İmran: 130)ayetinden faizin az az yenilebileceğini, “Kadınlar sizin tarlanızdır. Onlara istediğiniz yerden yaklaşın.” (Bakara: 223) ayetinden kadınlarla dübüründen cima yapmanın caiz olduğunu, “İçkili iken ne dediğinizi bilene kadar namaza yaklaşmayın.” (Nisa: 43) ayetinden namaz dışında içki içmenin caiz olduğu hükmünü çıkaranlar gibidirler. Çünkü onlar nasların birine bakıp hüküm çıkartmaktadırlar. Bu ise Ehli Sünnetin menhecine kesinlikle muhalefet etmektir. İmam Taberi şöyle diyor: “Kitap ehlinin kestiğinin helal olabilmesi için Allah’ın ismini zikretmeleri şart değildir. Çünkü onlar Allah’ın ismini söyleseler bile, gerçek mabud olan Allah’ı kastetmezler. Mesih’in babası veya Uzeyr’in babası olduğuna inandıkları Allah’ı kastederler. Gerçek mabudun ismini kastederek söyleseler bile, ehli kitab kafirlerin besmele çekip çekmemesi önemli değildir.” (Kurtubi Ahkamu’l-Kur’an c: 6 s: 52) Besmele illet olsaydı, ister bilerek, ister bilmeyerek, ister unutularak terkedilmiş olsun, besmele zikredilmeden kesilen hayvanların etlerinden yemek haram olurdu. Halbuki Cumhur Ulemaya göre, besmele unutularak zikredilmese de, kesilen hayvanın eti helaldir, yenilebilir. “İster Müslüman ister kitap ehli olsun, hayvan keserken besmeleyi zikretmeyenlerin kestikleri yenmez” diyen alimler, hiçbir zaman; “müşrikler besmele çekerek hayvan keserlerse, kestikleri yenir” dememişlerdir. Besmeleyi şart koşan alimlerin bazıları, bunu sadece Müslümanlar için, bazıları da hem Müslümanlar hem de kitap ehli için şart koşmuştur. Besmeleyi hayvan etinin yenmesi için illet kabul edip, zikreden kim olursa olsun, kestiği hayvanın eti yenir demek yanlıştır. Çünkü birşeyin illet olabilmesi için bir takım şartlar vardır. Bunlardan bazıları şunlardır: 1- İllet olacak vasfın herhangi bir nassa zıt olmaması gerekir. Halbuki besmelenin illet olmadığını gösteren naslar mevcuttur. Aişe (r.a) şöyle demiştir: “Rasulullah (s.a.s)’e bir grup müslüman geldi ve dediler ki: “Yeni Müslüman olmuş bir kavim bize et getiriyor. Keserken Alllah’ın ismini zikredip zikretmediklerini bilmiyoruz. Ne yapalım?” Bunun üzerine Rasulullah (s.a.v.): “Siz Allahın adını zikrederek yeyin” buyurdu. (Buhari, Ebu Davud, Nesai, İbn-i Mace, Malik) Şayet besmele illet olsaydı, yeni Müslüman olmuş bu kimselerin kestiklerinin, keserken besmele çekip çekmedikleri bilinmediği için yenilmemesi gerekirdi. Rasulullah (s.a.v.)’in bu etlerin yenilmesine izin vermesi besmelenin illet olmadığını gösterir. 2- İllet olan vasıf ortadan kalktığında, ona bağlı olan hüküm de ortadan kalkar. Şayet besmele illet olarak kabul edilirse, unutularak dahi olsa, besmele zikredilmediği taktirde kesilen hayvan etinin haram olması gerekirdi. Halbuki Cumhur Ulemaya göre, bir Müslüman besmeleyi unutma sebebiyle zikretmezse, kestiği hayvanın eti haram olmaz, helaldir ve yenilebilir. Besmele, kesilen hayvan etinin helal olabilmesi için şarttır, diyen alimler bile besmelenin illet olduğunu söylememişler ve “hayvanı besmele ile kesen kim olursa olsun, isterse bir müşrik olsun, kestiği helaldir yenilebilir” dememişlerdir. Mesela; namazın sahih olabilmesi için abdestli olmak şarttır. Bir kimse abdesti olmadığı halde namaz kılsa, kıldığı namaz batıl olur. Fakat buradan yola çıkarak; “abdesti olan ve bütün şartlarını yerine getirerek namaz kılan bir kafirin kıldığı namaz geçerlidir” şeklinde bir hükme varılamaz. Aynı şekilde; “bir kafirin besmele dahil bütün şartlarını yerine getirerek kestiği hayvanın eti de helaldir, yenilebilir” denilemez. Sahabelerin, Muşriklerin Put adlarına kestiklerinin yenmeyeceğine dair icması açıktır. Muşriklerin put adına kesmediklerine de yenmez demek haddi aşmaktır. Buna muhalefet eden kim varsa delilleri getirip ortaya koyar ve Rasulullah ile Sahabenin, Müşriklerin besmeleyi zikrederek kestiklerinden yediklerini naslarla ispatlar. Ama bununla alakalı hiçbir sahih nakil bulunmamaktadır. Aksine bir çok rivayet onların bunu haram saydığını göstermektedir. | |
16 Kasım 2009, 12:37 | Mesaj No:19 |
RE: Kur'an ve Sünnete Göre : Kurban Nasıl Kesilir ? Teşrik Tekbirleri Arafe gününün sabah namazından itibaren bayramın 4. günü ikindi namazına kadar 23 vakit farz namazını muteâkip birer defa اَللّهُ اَكْبَرُ اَللّهُ اَكْبَرُ لاا اِلهَ اِلاَّ اللّه وَاللّهُ اَكْبَرُ اَللّهُ اَكْبَرُ وَلِلّهِ الْحَمْدُ "Allahu ekber Allahu ekber, Lâ ilâhe illallahu vallahu ekber. Allahu ekber ve lillahi'l-hamd" diye tekbir getirilir ki, buna "teşrîk tekbiri" denir. Anlamı şöyledir: "Allah herşeyden yücedir, Allah herşeyden yücedir. Allah'tan başka ilâh yoktur. O Allah herşeyden yücedir, Allah herşeyden yücedir. Hamd Allah'a mahsustur". Tekbirlerin bu şekli Hz. Ali ve Abdullah b. Mes'ûd (r. anhumâ)'ya dayanır. Tekbirlerin 23 vakit okunması Ebû Yusuf ile İmam Muhammed'e göredir. Fetvâ da buna göre verilmiştir. Ebû Hanîfe'ye göre, teşrîk tekbirleri arafe günü sabah vaktinden, bayramın ilk günü ikindi vaktine kadar olan 8 vakit farz namazlarının arkasından getirilir. Teşrik tekbirleri fakîhlerin çoğuna göre, namaz kılmakla mükellef herkes için vâcibtir. Sünnettir diyenler de vardır. Teşrik tekbirleri günlerinde namazı kazaya kalan bir kimse, bu namazları yine teşrik günlerinde kılarsa tekbirleri de kaza eder. Teşrik günlerinden sonra kıldığında ise, teşrik tekbirlerinin kazâsı gerekmez. Erkek, kadın, misafir, mukîm, her mükellefe vacibtir. Kadınlar teşrik tekbirlerini gizli olarak getirirler. Arafe gününün sabahının farz namazını kılımıyla başlar, Kurban bayramının dördüncü günü ikindi namazı farzının kılımıyla biter Toplam 23 vakit farz namaz arkasından teşrik tedbirleri getirmek herkese vaciptir Tekbirler farz namazın selamdan hemen sonra olarak bir defa söylenerek yerine getirilir | |
16 Kasım 2009, 12:38 | Mesaj No:20 |
RE: Kur'an ve Sünnete Göre : Kurban Nasıl Kesilir ? KURBANLIK ALIRKEN NELERE DİKKAT EDİLMELİ? Ali b. ebî Tâlib (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: “Rasûlullah (s.a.v.), bize kurbanlık hayvan alırken göz ve kulağına dikkat etmemizi, kulağı, burnu kesik, boynuzu kırılmış hayvanlar dan kurban kesmemeyi bize emretti.” (Ebû Dâvûd, Dahaya: 5; İbn Mâce, Dahaya: 8) Kurban; koyun, keçi, sığır, manda ve deveden olur. Kurban olabilmesi için, hayvanın süt dişlerini değiştirmiş olması gerekir. Hayvanın, sağlıklı, azaları tam ve besili olması ibadetin sıhhati için şarttır. - Bir ya da iki gözü kör olan havyanlar kurban edilemez. - Kulağı ve boynuzunun üçte biri gitmemiş olmalı, burnu kesik olmamalı. - Kuyruğunun üçte biri gitmemiş ve ağır hasta olmamalı - Kesim yerine yürüyerek gidemeyecek derecede aksak olmamalı. - Dişlerinin yarıdan fazlası düşmüş olmamalı, dilinin büyük bölümü yerinde olmalı. - Koyun ve keçide bir, sığırda iki memesi kurumuş olan hayvan kurban edilemez. KURBANLIK SIĞIRIN YATIRILMA ÇEŞİTLERİNDEN BİRİ Yaklaşık 8 metre uzunluğunda kalın bir ip önce boynuzlardan sıkıca bağlanarak boyuna geçirilir. Ardından ip hayvanın ön ayakların koltuk altından sırtına doğru dolanarak bağlanır. İp sol tarafından arka kısma devam ettirerek karın ve arka ayak arasından sırta doğru dolandırılır. Sırt kısmından uzanan iple 2 kişi kurbanı geriye çekerken önde 1 kişi kurbanın başını tutar. | |
Konuyu Toplam 1 Kişi okuyor. (0 Üye ve 1 Misafir) | |
Benzer Konular | ||||
Konu Başlıkları | Konuyu Başlatan | Medineweb Ana Kategoriler | Cevaplar | Son Mesajlar |
KURBAN BAYRAMINA DAİR[Ortak kurban kesmek]..muvvahidlere dair uyarıdır.. | bilinmez | Tevhid Ve Şirk Konuları | 2 | 15Haziran 2024 19:19 |
Haftanin konusu:Kurban neden kesilir? | Allahın kulu_ | Hafta'nın Konusu | 5 | 11 Ekim 2014 17:40 |
Kağıt böyle kesilir !!! | su damlası | Resim/Karikatür | 1 | 17 Ağustos 2014 12:45 |
Sünnete göre tırnak nasıl kesilir? | KuM TaNeSi | Soru Cevap Arşivi | 0 | 08 Nisan 2009 10:58 |
Araba İçin Kurban Kesilir mi? | Belgin | Soru Cevap Arşivi | 0 | 12 Ekim 2008 13:03 |
.::.Bir Ayet-Kerime .::. | .::.Bir Hadis-i Şerif .::. | .::.Bir Vecize .::. |
|