|
Konu Kimliği: Konu Sahibi EyMeN&TaLhA,Açılış Tarihi: 09 Ocak 2015 (23:16), Konuya Son Cevap : 09 Ocak 2015 (23:16). Konuya 0 Mesaj yazıldı |
| LinkBack | Seçenekler | Değerlendirme |
09 Ocak 2015, 23:16 | Mesaj No:1 |
Kalıcı öğrenmenin 3 derinlik boyutu Kalıcı öğrenmenin 3 derinlik boyutu Bir öğretmen arkadaş ile ayaküstü sohbet ediyorduk; “Hocam, sizin anlattığınız her şeyi harfi ile yerine getiriyorum. Öğrencilerime ne baskı kuruyorum, ne de ceza vererek aşağılıyorum. Onlarla güzel bir bağ kurduğumu da düşünüyorum. Ama yine de derste anlattığım konular bir süre sonra unutuluyor, kalıcı olmuyor. Bu da beni üzüyor” dedi. Kendisine, “Öğrencilerinize hangi ‘erişim düzeyinde’ ders anlatıyorsunuz?” diye sordum. “Nasıl yani...” diye cevap verdi. Şöyle ki; kişinin bilgiye erişimi, duyu organları vasıtası iledir; göz, kulak, dil, burun ve ten... Bunlar, bilgiye ‘erişim düzeyini’ belirler. Bir eğitici, öğrencisine ‘hangi erişim düzeyinde’ hitap ediyorsa, bilgi o erişim düzeyinin ‘derinlik boyutunda’ içtenleşir. ‘Edinerek öğrenme’nin 3 derinlik boyutu vardır. 1-Yüzeysel Temas 2-İçsel Öğrenme 3-Kalıcı Edinim Yüzeysel temas; ‘İşitme ve görme’ duyusu vasıtası ile çocuğa bilgi aktarmaya çalışmaktır. Örneğin, bir öğretmenin tahtaya çıkıp, öğrencilerine ‘sözel’ olarak ders anlaması, anlattığı dersin içeriğini de ‘görsel’ olarak desteklemesi, öğrencileri ancak ‘yüzeysel temas’ derinliğinde bilgiye eriştirir. Böylesi bir öğrenme geçicidir. Hâlbuki minimum düzeyde bir kalıcı öğrenme için en az üç duygu organı işlevsel olmalıdır. Bir başka deyişle, öğretmen, öğrencisinin hem gözü, hem kulağına hitap ettiği gibi, anlattığı dersin özelliğine göre, dokunma, tatma, koklama gibi, öğrencisinin en az bir duygu organını daha deveye sokacak çözüm üretmesi gerekir. Ayaküstü sohbet ettiğim arkadaş, birden tebessüm ederek; ‘Hocam matematik dersinde üçüncü duyu organını nasıl devreye sokabilirim ki; ne rakamları koklatabilirim ne de tattırabilirim.’ dedi. Kendisine ‘bence yanılıyorsunuz hocam’ dedim. “Eğer biraz farklı düşünürseniz üçüncü bir duyu organını da devreye sokacak çözümler üretebilirsiniz. Örneğin, siz 2’nci sınıf öğretmenisiniz. Bu yaştaki çocuklar ‘kokuya’ karşı duyarlıdır. Her bir rakamı ayrı bir kokulu mumdan yaptırırsanız, çocuklar rakamları tahtada yazdığınız hali ile değil, bir de her bir rakamı kendisine has kokusu ile ‘duyarsa’, öğrenme düzeyini ‘yüzeysel temas’tan, ‘içsel öğrenmeye’ çıkartmış olursunuz.” “Ama bu uzun iş hocam!” dedi. Evet, eğitim uzun ve ciddi bir iş... Pedagojinin temel prensiplerinden yararlanılmazsa, hem çocuğun hem de eğiticinin yıprandığı bir iş. Sanırım bu konuşma, kendisinde yeni yeni düşünme pencereleri açmış olacak ki; “Peki rakamları tahtaya yazmasak da çocuğun eline versek, o zaman yine 3’üncü duyu organını devreye sokmuş olur muyuz?” diye sordu. Evet, çok basit gibi gelse de ahşaptan yapılmış ve artık neredeyse pazarlarda satılır hâle gelen rakamları çocuğun eline vermek, öğrenme seviyesini ‘içsel öğrenme’ye dönüştürür. Hatta ahşap rakamların her birinin üzerine ayrı koku sürseniz ve öğrencilere; ‘Bunun adı 5’ diye gösterseniz... Sonra da çocukların ellerine verip bu rakamla tensel temas etmelerine ve koklamalarına zaman tanısanız, 4 duygu organını işlevsel hâle getirdiğiniz için, öğrenme boyutu, ‘kalıcı edinim’ düzeyine çıkar. Bu, sadece ilkokul seviyesinde matematik dersi için değil, her öğrenme düzeyinde kullanılacak temel pedagojik prensiptir. Örneğin, tarih dersinde hem görsel hem işitsel materyaller kullanıldığı gibi, anlatılan tarihî olayların geçtiği mekânları ziyaret etmek... Coğrafya dersinde Konya Ovası’nı resimlerle anlatmak değil, bizzat yerinde görmek... Fen dersinde laboratuvar etkinliği için her çocuğa ‘yeterince’ izin vermek, öğrenme düzeyinin ‘‘kalıcı edinime’ çıkarılması anlamına gelir. Ayaküstü sohbet ettiğim öğretmen arkadaş; “Peki şuna ne demeli? Ben, öğrencilerime ders anlatırken kendim de öğreniyorum. Bu hangi düzeye girer?” diye espri yaptı. Dil, sadece tat almak değil, aynı zamanda ‘konuşma eyleminin’ yöneticisi olduğu için, konuşan kişi aynı zamanda öğrenen kişidir. Bir başka deyişle her öğretmen aynı zamanda kendisinin öğrencisidir... adem güneş twetter | |
Konu Sahibi EyMeN&TaLhA 'in açmış olduğu son Konular Aşağıda Listelenmiştir | |||||
Konu | Forum | Son Mesaj Yazan | Cevaplar | Okunma | Son Mesaj Tarihi |
ATAUZEM 4.sınıf 2014 bahar dönemi bütünleme... | Erzurum Atatürk İlitam | EyMeN&TaLhA | 0 | 6417 | 14 Temmuz 2015 13:14 |
ATAUZEM 4.sınıf 2014 bahar dönemi bütünleme... | Erzurum Atatürk İlitam | EyMeN&TaLhA | 0 | 4238 | 14 Temmuz 2015 13:06 |
ATAUZEM 4.sınıf 2014 bahar dönemi bütünleme DİN... | Erzurum Atatürk İlitam | EyMeN&TaLhA | 0 | 5125 | 14 Temmuz 2015 13:00 |
Ramazan-oruç ve çocuğa kazandırdıkları | Çocuk ve Aile Sağlığı | Mihrinaz | 2 | 2866 | 14 Temmuz 2015 12:23 |
çocuk eğitiminde ceza hiç mi olmamalı? | Çocuk ve Aile Sağlığı | EyMeN&TaLhA | 0 | 2574 | 14 Temmuz 2015 12:03 |
Konuyu Toplam 1 Kişi okuyor. (0 Üye ve 1 Misafir) | |
Benzer Konular | ||||
Konu Başlıkları | Konuyu Başlatan | Medineweb Ana Kategoriler | Cevaplar | Son Mesajlar |
Her Sıkıntının bir İmtihan Boyutu Vardır | Mihrinaz | Psikoloji | 1 | 11 Nisan 2022 23:29 |
Sanal Tehlikenin Gerçek Boyutu | Esma_Nur | Bilgi Dağarcığı | 1 | 11 Ocak 2021 22:37 |
Edinerek öğrenmenin temel ilkesi: Biyolojik ritme saygı (2) | EyMeN&TaLhA | Çocuk ve Aile Sağlığı | 2 | 03 Aralık 2014 15:08 |
Kul hakkının sosyal boyutu | EyMeN&TaLhA | Makale ve Köşe Yazıları | 0 | 12 Ağustos 2014 15:27 |
Öğrenmenin üç sihirli anahtarı | EyMeN&TaLhA | Çocuk ve Aile Sağlığı | 1 | 24 Nisan 2013 11:31 |
.::.Bir Ayet-Kerime .::. | .::.Bir Hadis-i Şerif .::. | .::.Bir Vecize .::. |
|