|
Konu Kimliği: Konu Sahibi Medineweb,Açılış Tarihi: 06 Temmuz 2014 (14:40), Konuya Son Cevap : 22 Eylül 2018 (12:09). Konuya 5 Mesaj yazıldı |
| LinkBack | Seçenekler | Değerlendirme |
06 Temmuz 2014, 14:40 | Mesaj No:1 |
Durumu: Medine No : 13301 Üyelik T.:
04 Şubat 2011 | Mütevâtir haberler Mütevâtir haberler . Mütevâtirin Lügat ve Istılah Manâsı Mütevâtir, lugatta tetâbu etmek, yâni arkası kesilmeksizin birbirini takip etmek ve birbirinin peşisıra gelmek manâsında kullanılan tevâtür'den ism-i faildir. Arap dilinde vâtertu'l-kitâbe denir ki, "birbiri arkasına mektup gönderdim" manâsındadır. Şu var ki, bu manâda, gönderilen iki mektup arasında fetret bulunduğunu hatırdan çıkarmamak gerekir. Nitekim vâtere's-savme denildiği zaman, bir kimsenin devamlı oruç tuttuğu anlaşılırsa da, bu orucun gün aşın veya iki gün ara ile, fakat devamlı olarak tutulduğu kasdedilmiş olur. Allahu Ta'âlâ, Kur'ân-ı Kerîm'de buyurmuştur ki "Sonra birbiri arkasına peygamberlerimizi gönderdik." manâsına gelir. Gönderilen peygamberler arasında bir fetret, yâni bir zaman boşluğu bulunmasına rağmen, peygamberlerin gönderilmesi birbiri arkasına devam etmiştir. İşte bu manâya uygun olarak, tevâtere'l-haberu denildiği zaman, haberin fasılalarla birbiri arkasına geldiği, yahut bir başka deyişle, habercilerin birbiri arkasına gelerek aynı haberi getirdikleri anlaşılır. Bu, bir bakıma, haberin nesiller boyu herkes tarafından getirilmesi ve nesilden ne-sile haber verilmesi demektir. Bu da, en basit ifade ile, haberin her nesilde, sayısı bilinmeyen bir kalabalık tarafından nakledildiği manâsına gelir. O halde mütevâtir haber, nesilden nesile, kalabalık bir cemaat tarafından ri-'ayet edilen haberdir. Ancak bu kalabalığın sayı bakımından tayin ve tesbit hlmesi şart değildir. Gerçi bazı kimseler, bir takım delillere istinaden ka-*ugm sayısı hakkında bazı rakamlar ileri sürmüşler ve meselâ bir kısmı, 'fin menşeinden itibaren her nesilde en az dört kişi aynı haberi rivayet se, o haber mütevâtir olur demiş; diğer bazıları da, en az beş, yedi, on, kırk, ve daha başka rakamlar ileri sürmüşler; bu rakamlardan her-ırını ileri sürenler, o rakamın içinde geçtiği hâdiseyi de delil olaraksûresi, 4göstermişlerdir. Meselâ "Kadınlarınızdan fuhşu irtikâb edenlere karşı, kendi içinizden dört şâhid getirin." mealindeki âyete istinad edenler, haberin her tabakada en az dört kişi tarafından rivayet edilmesini mütevâtirin şartı olarak ileri sürmüşlerdir. Bunun gibi, 12 rakamını ileri sürenler de "Allah, İsrail oğullarından da söz almıştı: İçlerinden oniki kefil göndermiştik." mealindeki âyete istinad etmişlerdir. Ancak bu âyetlerde zikri geçen rakamların, mütevâtirin şartı olarak ileri sürülmesindeki hikmeti ve aralarındaki münâsebeti anlamak güçtür. Zira bu âyetlerde zikri geçen rakamlar, o âyetlerin konuları ile ilgilidir ve bu rakamları, hiç ilgisi olmayan başka bir konu için delil olarak ileri sürmek manâsızdır |
Konu Sahibi Medineweb 'in açmış olduğu son Konular Aşağıda Listelenmiştir | |||||
Konu | Forum | Son Mesaj Yazan | Cevaplar | Okunma | Son Mesaj Tarihi |
Medinewebli önlisans İlahiyat 1.sınıf öğrencileri... | İlahiyat Öğrencileri İçin Genel Paylaşımlar | nurşen35 | 87 | 33271 | 23 Mayıs 2015 21:53 |
Gülmek isteyenler tıklasın :))) | Videolar/Slaytlar | Kara Kartal | 3 | 4068 | 10 Mayıs 2015 16:16 |
Cumartesi Anneleri’nin ahı/Can Dündar | İslami Haberler | Medineweb | 0 | 2728 | 10 Mayıs 2015 16:13 |
Ayın Üyesi ''zeynepnm'' | Ayın Üyesi | 9Esra | 13 | 8928 | 30 Nisan 2015 14:29 |
Müzemmil suresi bize ne anlatıyor | Tefsir Çalışmaları | Medineweb | 0 | 3324 | 19 Nisan 2015 15:45 |
06 Temmuz 2014, 14:42 | Mesaj No:2 |
Durumu: Medine No : 13301 Üyelik T.:
04 Şubat 2011 | Cevap: Mütevâtir haberler 2. Mütevâtir Haberin Şartları ve Tarifi Belirli rakamlarla ilgili görüşler ne olursa olsun, bir haberin mütevâtir olabilmesi için, onu rivayet eden kalabalığın, yalan üzerinde ittifak etmeleri aklen mümkün olmayan bir kalabalık olarak nitelendirilmesi, en doğru görüş olarak tezahür etmektedir. Bu, şu demektir ki, haberi öyle bir kalabalık rivayet ediyor ki, bu kalabalığı teşkil eden ferdlerin biraraya gelerek o haberi uydurup yaymak hususunda söz birliği etmeleri aklen mümkün değildir. Böyle olunca, her ferdin diğerinden habersiz olarak aynı haberi naklettiği ve onun daha önceki nesilden gelen bir esasa istinad ettiği manâsı anlaşılır. Eğer her nesilde, bu kalabalık aynı vasfını muhafaza ederse, bir başka ifade ile, kalabalıkta ferdlerin yalan üzerinde ittifaklarını mümkün kılacak bir azalma olmazsa, böyle bir kalabalığın nesilden nesile rivayet ettiği haber mütevâtir olur. Bu açıklamaya göre mütevâtirin tarifini yapmak gerekirse, denebilir ki: Mütevâtir, yalan üzerinde kasıtlı veya kasıtsız, ittifak etmeleri aklen mümkün olmayan bir kalabalığın, yine kendisi gibi bir kalabalıktan rivayet ettiği haberdir. Burada şuna da işaret etmek gerekir ki, mütevâtir haberden maksat, haber verilen şey hakkında, onu işitenler için reddedilmesi mümkün olmayan ve dolayısıyle kabulü zorunlu olan bir bilgi vermektir. Meselâ fulân tarihte dünyanın bazı yerlerinden görülebilen bir kuyruklu yıldız geçmiş ise ve bu yıldızı gören kalabalık bir cemaatın ferdleri "fulân tarihte gökyüzünde geçen bir kuyruklu yıldız gördüm" diyerek hâdiseyi nakletmişlerse, keza bu olay nesiller boyu aynı kalabalık azalmadan sonraki nesillere nakledilirse, "fulân tarihte bir kuyruklu yıldızın geçmesi" ile ilgili olan bu haber mütevâtir olur ve asırlarca sonra bu haberi işiten kimse için onu yalanlamak ve "fulân tarihte böyle bir yıldız geçmedi" demek mümkün değildir. Haberin yalanlanması imkânının olmayışı, yıldızın geçişini görenlerin çokluğu olduğu kadar, haberin "görme" fiiline dayanmış olmasındandır. Haber, verdiğimiz misalde olduğu gibi, bazen "görme" fiiline, bazen de "işitme" fiiline istinad eder ve herhangi bir kimsenin söylediği bir söz, kalabalık bir cemaat tarafından işitilerek aynı şekilde nakledilir. Bu sözü söyleyenden işiten her ferd, onu "fulân kimsenin şöyle dediğini işittim" diyerek nakleder. İşitilen bu söz, nesiller boyu yine aynı vasıftaki kalabalık tarafından nakledilecek olursa, o da mütevâtir olur ve asırlarca sonra, bu haberi işiten kimse "fulân kimse böyle bir şey söylemedi" diyerek onu red ve inkâr edemez. Bu açıklamaların ışığı altında, mütevâtir haberin şartlarım şöylece sıralamak mümkündür: a) Mütevâtir haber, kalabalık bir cemaat tarafından nakledilmelidir. b) Öyle bir kalabalık ki, ferdlerinin yalan üzerinde kasıtlı veya kasıtsız ittifak etmeleri mümkün değildir. c) Herhangi bir nesilde, veya tabakada, bu kalabalığın sayısında azalma olmamalıdır. Ancak sayıda artış, haberin doğruluğunu teyîd eder. d) Haber, menşeinde onu nakledenlerin "görme" veya "işitme" fiillerine istinad eden cinsten olmalıdır; başka bir ifade ile menşei aklî kazıyyeye müstenid olmamalıdır. Bu şartlar bir araya geldiği zaman, haber ilm-i zarurî, veya ilm-i yakın ifade eder; yâni onu işiten kimse için, red ve inkârı mümkün olmayan, aksine tasdik ve kabulü zorunlu olan bir bilgi hâsıl olur. Bu bilgi, dîne taalluk eden bir bilgi olduğu zaman, ona inanmayı, amele taalluk ediyorsa, kendisiyle amel etmeyi gerektirir. İşte, Hazreti Peygamberin hadîsleri arasında bu şartları cemetmiş olarak nakledilen hadîslere mütevâtir hadîs denilmiştir. Mütevâtir haberle onu işiten kimsede hâsıl olan ilm-i yakîn 'den murad, gerçeğe uygun, kesîn itikaddır ve tarifte kasdedilen de budur. Zira mütevâtir haber, biraz önce de zikrettiğimiz gibi zarurî ilim ifade eder ki, reddi mümkün olmaması dolayısıyle, insan, bunun kabulünde muztar kalır. Bunu bir misalle açıklamak gerekirse, dünyanın herhangi bir ülkesinde bulunan bir şehrin ismini duyan herhangi bir kimse, o şehrin varlığını haber verenlerin çokluğu karşısında, onu reddetmek imkânına sahip değildir. O şehri görmediğini, hattâ o şehrin bulunduğu ülkeye hiç gitmediğini sebep göstererek, kendi gözü ile görmediği bir şeyin varlığına inanmayacağını ileri süremez; veya o şehirden bahsedenleri, yahut onun varlığım haber verenleri yalancılıkla itham edemez; çünkü o şehir hakkında haber verenlerin bir yerde toplanarak, aslında bulunmayan bir şehrin, bulunduğu yolunda yalan bir haber üzerinde ittifak etmelerine ve sonra da bunu halk arasında yaymalarına imkân yoktur. Böyle bir ihtimal söz konusu bile olamaz. Çünkü akıl, o şehri haber verenlerin, ister tesadüfen olsun, ister kasden olsun, yalan haber üzerinde ittifak etmiş olabileceklerini kabul etmez. İşte, o şehrin varlığı ile ilgili haberlerin insanda hâsıl ettiği bilgi, zarurî olan ve define veya reddine imkân bulunmayan bilgidir ve bu bilgi, ister âlim olsun ister câhil olsun, yahut ister araştırma ehliyetine sahip olsun ister olmasın, yalnız mütevâtir olarak nakledilen haberlerle herkeste oluşur. Bazıları da, mütevâtir haberin, ancak ilm-i nazarî ifade ettiğini söylemişlerdir ki, bu görüş gerçeğe uygun değildir. Çünkü tevatürle, avam tabakasına mensup, araştırma ehliyetine sahip olmayan bir kimse için de ilim hâsıl olur. Nazar (tetkik ve araştırma), malûm ve maznun şeylerin tertibi olup, bununla malûm ve maznuna ulaşılır; avama mensup kimsede bu ehliyet yoktur. Eğer tevatürle kazanılan ilim nazarî olsaydı, avam için bu ilim hâsıl olmazdı. Bu açıklama ile, ilm-i zarurî ile ilm-i nazarî arasındaki fark anlaşılmış olmaktadır. Buna göre zarurî, istidlal olmaksızın ilim ifade eder; nazarî de ilim ifade eder; fakat istidlal ile.. Zarurî, haberi işiten herkes için hâsıl olur; nazarî ise, ancak bu sahada ehliyeti olan kimseler için hâsıl olur. Burada şuna da işaret etmek gerekir ki, yukarıda şartlarını açıkladığımız mütevâtir, hadîsçİlerin inceleme konusu dışında tuttukları bir hadîs çeşididir. Çünkü incelemeden maksat, sahîh olan hadîsi sakîm veya zayıf olanından ayırmaktır. Halbuki mütevâtir hadîslerin hepsi, yukarıda açıkladığımız şartlarla sahihtir ve onları incelemeye gerek yoktur. Bununla beraber, bazı hadîsçİlerin sözleri arasında, herhangi bir hadîsin Hazretİ Peygamberden tevatür ettiğini belirten ifadelere rastlanır. Bu ifadelerde kullanılan tevatür kelimesini, yukarıda şartlarını belirttiğimiz mütevâtirin ıstılah manâsı ile karıştırmamak gerekir. Onlar, daha ziyade, hadîsin şöhret kazandığını ifade etmek maksadıyle bu tabiri kullanmışlardır ve tabiatiyle şöhret kazanan, yâni meşhur olan hadîsle, ıstılahtaki mütevâtir ile anılan hadîs arasında fark vardır. Mütevâtir hadîslerin hadîs ilmi içerisinde bahis konusu edilmemesi, sadece isnad yönündendir. Zira hadîs ilmi, bir bakıma isnad ilmidir. Bu ilmin konusu da, bir hadîsin rivayet zincirini sıhhat yönünden incelemek ve bu zinciri teşkil eden râvi halkalarının, adalet ve zabt yönünden olduğu kadar, birbirleriyle bağlantıları yönünden de sağlam ve güvenilir olup olmadıklarını tesbît etmektir. Mütevâtir hadîslerde ise, daha önce de açıkladığımız gibi, belirli bir isnad yoktur; fakat hadîs, Hazreti Peygamberden, rivayetleri ilm-i zarurîyi gerektiren bir kalabalık tarafından nakledilmiş ve bu kalabalık her nesilde artarak çoğalmıştır. Bu derece şöhrete ulaşmış olan bir hadîsin, mütevâtirin şartlarından bahsederken de belirttiğimiz gibi, red ve inkârı mümkün olmaz ve işitenler için ilm-i zarurî ifade eder. Bu sebepledir ki hadîs ilmi, yalnız âhâd adı verilen hadîsleri inceleme konusu yapmıştır; çünkü sahîh veya zayıf olması muhtemel bulunan hadîsler, yalnız âhâd içerisinde yer alırlar.Mütevâtir hadîsin hadîs ilmi içerisinde söz konusu edilmemesi, bazı ulemâ arasında, bu çeşit hadîslerin bulunup bulunmadığı, yahut bulunsa bile sayı itibariyle çok az olduğu yolunda değişik görüşlerin ileri sürülmesine sebep olmuştur. Bazılarına göre Kitap, yâni Kur'ân, tevâtüren sabit olduğu halde, sünnet ve icma, hem tevatür, hem de âhâd yol ile sabit olmuştur. Ancak gerek sünnetten ve gerekse icmadan mütevâtir olanlar çok azdır. Hattâ sünnette, yalnız manâ yönünden mütevâtir olanlar vardır. Meselâ şerîatın asıllarından olan beş vakit namaz, namaz rek'atlarmın sayısı, zekât, hac ve bunun gibi bazı sünnet bu kabîldendir. Hattâ İbnu's-Salâh, mütevâtire misal olarak yalnız hadîsinin gösterilebileceğini ileri sürmüş, bu hadîsin kalabalık bir sahabe gurubu tarafından rivayet edildiğini kaydettikten sonra, el-Bezzâr'm Musned'inden naklen bu sahabîlerin ktffe kişi kadar olduğuna işaret etmiştir Ancak Ibn Hacer, bu görüşte olanlara ve özellikle mütevâtire bir hadîsten başka misal gösteremeyen İbnu's-Salâh'a itiraz ederek şöyle demiştir: "İbnu's-Salâh, daha önce şartları ile birlikte izah edilen mütevâtirin nâdir bulunduğunu, ancak bunun men kezebe aleyye hadîsi için iddia edilebileceğini ileri sürüyor. Onun bu görüşü ve diğerlerinin mütevâtir hadîsin mevcut olmadığı yolundaki iddiaları yanlıştır. Çünkü böyle bir kanaat, mütevâtir hadîslerin turukunun çokluğundan ve râvilerinin yalan üzerinde birleşmelerini âdeten imkânsız kılan hal ve sıfatlarını bilmenin güçlüğünden ileri gelmektedir. Aslında hadîsler arasında mütevâtir olanlar çok denecek kadar mevcuttur. Nitekim Şarkta ve Garpta ilim ehli arasında elden ele dolaşan ve musannıflarma nisbeti kesinlikle sabit ve sahîh olan bir çok meşhur hadîs kitabı, bir hadîsin naklinde birleştikleri ve bu hadîsin turuku da, yalan üzerinde birleşmelerini imkânsız kılacak şekilde çoğaldığı zaman, diğer şartların da tahakkuku ile onu nakledenlerin doğruluğu hakkında kesin bir bilgi hâsıl olur. Meşhur kitaplarda bu çeşit hadîsler pek çoktur Es-Suyûtî bu konuda müstekıl bir kitap telîf ederek mütevâtir hadîsleri bâblara göre tasnif etmiş ve kitabına el-Ahbâru'l-mutenâsire fı'l-ahbârVl-mutevâtire adını vermiştir. Kitapta, mütevâtir olarak gösterdiği her bir hadîsi kitaplarında nakledenlerin isnadlan ile birlikte zikretmiştir. Es-Suyûtî'nin mütevâtir hadîsler arasında gösterdiği hadîslerden bazıları şunlardır: Hadîsu'l-havz (elli küsur sahabî tarafından rivayet edilmiştir); (yetmiş sahabî tarafından rivayet edilmiştir); (elli sahabî tarafından rivayet edilmiştir); tarafından rivayet edilmiştir); trafından rivayet edilmiştirtarafından rivayet edilmiştir); "kilde mütevâtir olarak rivayet edilmiştir. |
06 Temmuz 2014, 14:44 | Mesaj No:3 |
Durumu: Medine No : 13301 Üyelik T.:
04 Şubat 2011 | Cevap: Mütevâtir haberler 3. Mütevâtir Haberin Çeşitleri Mütevâtir haberler, ya lafzı, ya da manevî olurlar. a) Mütevâtir Lafzî İsnadın başında olsun, ortasında veya sonunda olsun, bütün tabaka veya nesillerde, bir hadîsin lafzan, yukarıda tarifi yapılan kalabalık tarafından rivayet edilmesidir. Mütevâtir lafzının en güzel örneği Kur'ân-ı Kerîm'dir. Sahabeden itibaren her tabakada sayılamayacak kadar çok sayıda müslüman tarafından okunup kendilerini takip eden nesillere nakledilmiş ve bu nakil esnasında tek bir harfinde bile değişikliğe uğramadan zamanımıza kadar gelmiştir. Hadîsler arasında da bu şekilde nakledilenler bulunmakla beraber bunların sayısı çok azdır. İbnu's-Salâh, bu çeşit hadîslerin başında hadîsini zikretmiştir. Bu hadîsi Haz-reti Peygamberden 40, bir rivayete göre de 62 sahabî rivayet etmiştir. Bunlar arasında cennetle tebşir edilen 10 sahabî de vardır. Es-Suyûtî, bu guruba giren diğer bazı hadîsleri daha zikretmiştir. 70 sahabî tarafından rivayet edilen sahabî tarafından rivayet edilen hadîsleri bunlardandır. b) Mütevâtir Manevî Kelimenin manâsından da anlaşıldığı gibi, lafzî mutabakatı olmayan,fakat manâ ile rivayet edilen hadîslerdir. Maamafih, lafzî mutabakat olmasa bile, bu hadîslerde de yalan üzerinde birleşmeleri ihtimal dâhilinde olmayan kalabalık bir cemaatin rivayeti şart koşulmuştur. Ancak böyle hadîslerde tevatür derecesine ulaşan husus, hadîsin aslıdır, yahut özüdür. Meselâ, râvilerden birisi, "fulân kimse bir deve hediye etti" şeklinde bir haber rivayet etse, bir başkası bu haberi "fulân kimse bir at hediye etti", bir diğeri "fulân kimse şu kadar lira hediye etti" şeklinde rivayet eder. Bu rivayetlerde tevatür derecesine ulaşan husus, "fulân kimsenin bir şey hediye etmesi" dir. Es-Suyûtî, mütevâtir manevî hadîse misal olarak Hazreti Peygamberin (du'â esnasında ellerin kaldırılması) hadîsini zikretmiştir. Bu hadîsin muhtelif kaziyelerde zikredilmiş 100 kadar rivayeti vardır; bu kaziyeler tevatür derecesinde olmamakla beraber, "du'â esnasında ellerin kaldırılması", bütün rivayetlerde müşterektir ve tevatür derecesine ulaşan husus da budur. |
22 Eylül 2018, 11:57 | Mesaj No:4 |
Durumu: Medine No : 13402 Üyelik T.:
25 Şubat 2011 | Mütevâtir hadis lafzî ve manevî olmak üzere ikiye ayrılır: a) Lafzî mütevâtir: Senedin başından sonuna kadar her tabakada bütün ravilerin aynı lafızlarla rivayet ettikleri hadistir. Peygamber Efendimizin sözlerini her devirde pek çok kimsenin kelimesi kelimesine aynen nakletmesi tabiatıyla mümkün olamamıştır. Eğer böyle bir şart konulsaydı, harfiyyen akılda tutulamayacak bütün hadisler tamamen unutulmaya mahkum olurdu. Manâ ile rivayetin caiz görülmesi sebebiyle lafzî mütevâtir hadisler oldukça azdır. Aşağıdaki hadisler lafzî mütevâtire örnektir. “Kim bilerek bana yalan isnad ederse Cehennem’deki yerine hazırlansın”; “Sarhoşluk veren her içki haramdır”. “Kim Allah rızası için bir cami yaparsa Allah da ona Cennet’te bir ev hazırlar” |
22 Eylül 2018, 12:07 | Mesaj No:5 |
Durumu: Medine No : 13402 Üyelik T.:
25 Şubat 2011 | b) Manevî mütevâtir: Raviler tarafından değişik lafızlarla nakledilen bir mesele veya olay manâca mütevâtir sayılır. Bu tip rivayetlerde müşterek olan taraf mütevâtir demektir. Manevî mütevâtir hadisler hayli çoktur. Beş vakit namaz, oruç, zekât, hac gibi ibadetler hep manevî mütevâtir derecesindedir. Meselâ, Hz. Peygamber’in dua ederken ellerini kaldırdığına dair yüz kadar hadis rivayet edilmiştir. Ancak bunlarda müşterek olan taraf ellerin kaldırılmasıdır ve bu yönü mütevâtirdir. Muhaddislere göre, mütevâtir hadisin ravilerini tek tek incelemeye gerek kalmaz. Ravilerin çokluğuna itibar edilir. Çünkü onların yalan üzerine ittifak edemeyecekleri kabul edilir. Dolayısıyla hem lafzî hem de manevî mütevâtir hadisin kesin bilgi verdiğinde bütün hadisçiler müttefiktirler |
22 Eylül 2018, 12:09 | Mesaj No:6 |
Durumu: Medine No : 13402 Üyelik T.:
25 Şubat 2011 | MÜTEVATİR HADİSİN HÜKMÜ İslam alimlerinin ittifak ile üzerinde durduğu husus şudur ki, Mütevâtir hadisler kesin ve zaruri bilgi ifade eder. Mütevatir hadisler Akâid konularında bile tek başına delil sayılırlar. Bu yüzden mütevâtir olan haber-i Rasûlü inkâr eden küfre girer. Çünkü böyle bir haberi inkâr etmek, Peygamberi inkâr demektir. O da şüphesiz küfürdür. |
Konuyu Toplam 1 Kişi okuyor. (0 Üye ve 1 Misafir) | |
Benzer Konular | ||||
Konu Başlıkları | Konuyu Başlatan | Medineweb Ana Kategoriler | Cevaplar | Son Mesajlar |
Dünya turu, kısa haberler | Kara Kartal | Gündem/ Manşetler | 5 | 11 Nisan 2023 21:38 |
âhâd haberler | Medineweb | Hadis Dersi | 1 | 06 Temmuz 2014 14:48 |
EFENDİMİZİN GELECEGE DAİR VERDIGI HABERLER | Armagan | Hz.Muhammed(s.a.v) | 1 | 14 Ocak 2009 16:24 |
.::.Bir Ayet-Kerime .::. | .::.Bir Hadis-i Şerif .::. | .::.Bir Vecize .::. |
|