|
Konu Kimliği: Konu Sahibi FECR,Açılış Tarihi: 24 Ekim 2014 (16:17), Konuya Son Cevap : 26 Ekim 2014 (00:43). Konuya 3 Mesaj yazıldı |
| LinkBack | Seçenekler | Değerlendirme |
24 Ekim 2014, 16:17 | Mesaj No:1 |
Durumu: Medine No : 6340 Üyelik T.:
19 Ocak 2009 | Her Güne Yeni Bir Adet: Baş Örtme Törenleri Her Güne Yeni Bir Adet: Baş Örtme Törenleri Her Güne Yeni Bir Adet: Baş Örtme Törenleri Geçen cuma yazdığım yazı dolayımından çok değerli mektuplar aldım. Mektupları cuma günleri fırsat buldukça paylaşmaya çalışacağım. Aşağıda okuyucağınız mektubun sahibinin kırklı yaşlarda, üniversite mezunu, mesleğini icara eden bir hanımefendi olduğu bilgisini vereyim öncelikle. Bu yazı için ismi İ. Hanım olsun. İ. Hanım'ın mektubundan, düğün salonları kiralanarak 'başörtme tören'leri yapıldığını öğrendim. İlk okuduğumda, insanların bu kadar çok parası varsa, neden parasızlıktan dolayı evlenemeyen gençlere yardım etmek üzere vakıf ya da dernek kurmuyorlar diye düşündüm. Sonra tüketim toplumunun vermiş olduğu 'Çocuğun için iyi bir şeyler yapmak' konulu kompozisyon ödevini, 'henüz layıkıyla yapamamış ebeveynler' olarak tahtada tek ayak üzere hep beraber dikildiğimizi hatırladım. Bütün sorunlarımızı zaman ve mekan şuuru üzerinden bir araya getirmemiz gerektiğini düşünüyorum demiştim ya... Aşağıda dikkatinize sunduğum mektup meselenin kalbine tam da bu damardan nüfuz ediyor. Buyurun: 'Sevgili Fatma hanım, 17 ekim 2014 tarihli yazınız vesilesiyle uzun zamandır beni içten içe üzen ve düşündüren bir konuyu sizinle paylaşmak istiyorum. İstanbul'da, genel olarak 'muhafazakar/ dindar' kimlikle bilinen insanların çoğunlukta olduğu bir semtte oturuyorum. Semti tercih sebebim, kayınvalidemlerin burada olması ve onlara yakın olmak gibi ailevi bir nedene dayanıyor. Geçenlerde sevdiğim bir komşum, kızının başörtüsü örtme kararını verdiğini, bunun için bir tören yapacaklarını, benim katılmamdan çok mutlu olacaklarını söyledi. İlk defa böyle bir şey duyduğum için, önce çok şaşırdım, sonra refleks olarak « çok sevindim Allah hayırlı etsin ama törene ne gerek var ki?' dedim. Samimi bir komşuluk ilişkisinde olduğumuz için uygun ve incitici olmayan bir dille böyle bir törenin gereksizliğini ve aslında yapılan masrafın da israf olabileceğini söylemeye çalıştım, ama onun coşkusu öylesine yüksekti ki, cümlemi tamamlamama bile fırsat vermeden anlatmaya başladı: «Biz doğum günü kutlamıyoruz ya! Doğum günü Hristiyan adeti çünkü. Bari çocuklarımıza böyle tören yapalım diyoruz». Söylemeye çalıştığım her cümle herkes yapıyor ben yapmazsam çocuğumun hevesi kalır itirazı ile kesildi. Hangi herkes diyemedim... Törene gitmeyi düşünmüyordum. Ancak komşum tekrar tekrar geldi, kıramadım peki dedim. Eve gideceğimi sanıyordum. Hayır. Bir salon kiralanmış. Adeta bir düğün töreni. Davetlilere yemek, tatlı vs. ikram edildi. Kur'an tilavetinin ardından bir hanımefendi örtünmeyle ilgili ayetlerden, örtünmenin öneminden bahseden bir konuşma yaptı. Başörtünün önemine dair yapılan sohbetin ardından, örtünecek olan kızımız ilahiler eşliğinde sahneye alındı. Ve tören başladı. İlk başörtüsü, sohbeti gerçekleştiren hanım tarafından tekbirlerle örtüldü. Arkasından orada bulunan herkes henüz örtünmüş kıza hediye vermeye başladı. Mektubumun başında düğün gibi demiştim ya... Günün sonunda tıpkı nihah şekeri gibi, katılanlara günün hatırası olarak minik hediyeler takdim edildi. Bu tören neyin nesidir! Bize ait olan bir şey değil. Bir mevlid değil! Hatim töreni değil! Bir düğün değil! Yılbaşı ve doğum günü kutlamak Hristiyan adeti diye karşı duran Müslümanlar her gün yeni tören icad ediyor. Eksik olan ile fazla olan arasında, günlerimiz giderek tatsızlaşıyor. Bunca tören bir işe yarasa bari. Muhabbet yok. Bari adabı muaşeretin mesafeli nezaketi olsa...O da yok! Dindar insanların birbirlerini gördüklerinde selam vermemelerini, bir merhabayı esirgemelerini, asansöre binince şeytan görmüş gibi davranmalarını anlamıyorum. Metrobüste, otobüste dip dibe kadınla gidersin, asansörde denk gelince mi sırtını dönüp şeytan görmüş gibi davranırsın ve böylece günahtan korunursun!!! Aynı kapıdan giriş çıkış yaptığın komşuna bir merhaba, bir selam, hiç olmadı bir tebessüm etmez misin? Yurtdışında; Amerika, Kanada, Avrupa' da sokakta tanımadığım insanlar bana gülümseyince, birbirimizden bir selamı bile esirgiyor olduğumuzu dehşetle fark ediyorum. 'Bizim mahalle'de insanlar sadece almaktan bahsediyor. Son model projelerden ev alanlar hep daha iyi bir proje bulup daha güzel bir evin hayali ile yaşıyor. Fatma Hanım, evler trilyonlar değerinde. Lüksün sonu yok. Ve hiç bir ev insanları tatmin etmiyor. NİYE! Ulaşımı zor bir yer burası. Eşlerin, çocukların arabası zaten var, ama herkesin gözü yeni bir arabada. Arabaların iyisinin de sonu yok. Parası olan alır. O değil benim derdim. İnsanların dindar bir kimlik içinde, sadece bir kaç bir şey daha almak için yaşıyor olmaları acı. Ve burada dindar insanların hepsi birbirine benziyor. Hepsinin fikrinde arabanın daha iyisi, evin daha iyisi var sadece. Sünnet diye yemeğe tuzla başlamaya çok özen gösteriliyor, ama sünnetlerin ruhu hiç kavranmıyor. Bazen duyduklarıma inanamıyorum, yok bu kadar değildir diyorum. O kadar olduğunu gördükçe içim daralıyor. Hoyrat,kaba, nezaketsiz bir hal var ortada. Her geçen gün ümidim azalıyor. Bu gidiş gidiş değil ...' İ.D. Mektup burada bitiyor. Diyeceksin ey okuyucu bunları niye yayınlıyorsun! Niye ortaya getiriyorsun! Peki bunca yıl ortaya getirmedik ne oldu? Mevlid kandiline bid'at diyen radikal islamcıların baby shower yapan kızları ve torunları oldu. Erkekler kısmında 'sorun'yok tabi.Onlar kökten seküler kızlar ile evlenerek kendilerini 'görünmez' kılmayı başardılar. FATMA BARAROSOĞLU-Yeni Şafak
__________________ Selam Hidayete Tabi Olanlara Kur'an Senin Lehinde ve Aleyhinde Hüccettir(Müslim) |
Konu Sahibi FECR 'in açmış olduğu son Konular Aşağıda Listelenmiştir | |||||
Konu | Forum | Son Mesaj Yazan | Cevaplar | Okunma | Son Mesaj Tarihi |
Eskiden Hayat Daha Güzeldi... | Gönülden Dökülen Nağmeler | FECR | 0 | 70 | 12 Ekim 2024 10:01 |
Prof. Dr. Mehmet Görmez'den Önemli Açıklamalar | Muhtelif Konular | FECR | 0 | 101 | 07 Ekim 2024 20:33 |
Müslüman Bir Toplumu Çökertmek İstiyorsanız | Muhtelif Konular | FECR | 0 | 84 | 23 Eylül 2024 11:06 |
Şehit Haniye İçin Ezgi | MultiMedya-İzleme Vb | Esma_Nur | 1 | 100 | 03 Ağustos 2024 22:38 |
NELERİ BİLMELİYİZ? | Kurân-ı Kerîm | FECR | 0 | 117 | 01 Ağustos 2024 17:31 |
24 Ekim 2014, 19:40 | Mesaj No:2 | |
Durumu: Medine No : 38944 Üyelik T.:
09 Şubat 2014 | Cevap: Her Güne Yeni Bir Adet: Baş Örtme Törenleri Alıntı:
Bu yazınızı şaşkınlıkla okudum. İnsanın inanası gelmiyor. Kimlere ispat yolunu seçiyorlar anlayamadım. Ya da günümüze uyarak ne kadar çağdaş olduklarını mı kanıtlamaya çalışıyorlar... Bu biraz da özenti, farklı olma , şaşa peşinde koşmaktan başka bir şey değil, Allah akıl fikir versin.... | |
25 Ekim 2014, 16:54 | Mesaj No:3 |
Cevap: Her Güne Yeni Bir Adet: Baş Örtme Törenleri
sürekli tüketen bir toplumuz maalesef.o yüzden yepyeni şeyler icat etmede üstümüze yok.biz doğum gününün kreşte kutlanmasının anlamsızlığını savunurken,karşıdaki çağdaş,aydın eğitmenlerimiz bu çağdaş zamanda böyle bi şey duyduğu için şok geçiren bi yapıya sahip.doğum günü modern bi hava katıyor tabi.bide çocuğa mum ve benzeri objelerin yanlış olduğunu öğrettiğimiz için tepki alabiliyoruz.. ne yapalım...Rabb imin indirdiği ayetler apaçıkken,biz bi kulun karşısında dik durmayalım mı?duralım elbet ama yanyana yürüdüğünü sandığın insanlara bulaşmışken bu hastalık nasıl yapıcaz bunu... asıl söylenmesi gereken bu.bence sorunu tespit ettikten sonra çözüm için neler yapabileceğimizi konuşmak.... | |
26 Ekim 2014, 00:43 | Mesaj No:4 |
Durumu: Medine No : 36715 Üyelik T.:
22 Aralık 2013 | Cevap: Her Güne Yeni Bir Adet: Baş Örtme Törenleri [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] Bugün insanlar hep pahalı şeylere sahip olmak istiyorlar. Pahalı şeylere sahip olmak istemelerinin arkasında yatan; rahatlık, zevk ve istediğini elde etme duyguları vardır. İnsanlar pahalı şeylere sahip olmayı isteyerek aslında rahatlığı, zevki ve istediğini elde etmeyi istiyorlar. İnsanlar artık apartmanlarda yaşamak istemiyorlar. Komşularıyla iletişim kurmak istemiyorlar. Başkalarının kendilerini rahatsız etmesinden hoşlanmıyorlar. İnsanlar artık apartmanlardan kaçıyorlar. Komşu; sorun, problem demek. Apartman; genel sıkıntılar, sorunlar demek. İnsanlar ne yazık ki böyle düşünüyorlar. Bakıyorsunuz insanlar büyük arabalara binerek çevreye aşılmaz kaleler örüyorlar. İnanılmaz duvarlar, duvarların üstünde tel örgüler, kamera sistemleri var. Güvenlik için gerekli ama aslında kendimize yarı kapalı bir cezaevi oluşturduk.Lüks yaşamaya insanlar özendiriliyor. Bu bize empoze ediliyor. Televizyonda zengin ve ünlü insanların hayat tarzları televizyon programlarıyla sürekli insanlara anlatılıyor. Filanca işadamının, filanca ünlü sanatçının evi, yaşam tarzı, 24 saati, gardırobu televizyonda gösteriliyor. İnsanlar merak ediyorlar. Evi gezdiriliyor. Mutfağı, bahçesi, havuzu, gardırobuna bakılıyor. Kaç tane ayakkabısı, takım elbisesi, kıyafeti var gösteriliyor. Zengin insanların hayatı bize sürekli izlettirilerek bizi de o hayatı yaşamaya doğru farkında olmadan yönlendiriliyor. Bunu izleyen herkes bu hayatı istiyor. Ünlü bir sanatçının evini, kıyafetlerini, bir alışverişte binlerce lirayı çok rahat harcadığını gördüğü zaman o da özeniyor. İstekler güzel de sahip olduklarınızla istekleriniz uyuşuyor mu? Uyuşmuyorsa problem var. Onun için kendimize gelelim. Bize bu diretilen yaşam tarzını benimsemek zorunda değiliz. Bize zorla uygulattırılmak istenen, genlerimize işletilen bu hayat tarzını, yaşam biçimini kabul etmek, yaşatmak zorunda değiliz. Bizim bir kültürümüz, hayat tarzımız, giyim tarzımız var. Evlerimizin içinin nasıl olacağı, insanların nasıl giyinmesi gerektiği, giyinmedeki kurallar, kaideler çok net, zenginsek, çok paramız varsa nasıl bir hayat yaşamamız gerektiği örnekleriyle karşımızda duruyor. Benim zengin iş adamımın örneği; bir Amerikalı, ya da Avrupalı iş adamının hayat tarzı değil, olmamalı. Örnek olarak kendine onu almayacak. Benim gencim bugün bir Amerikalının ya da Avrupalının hayat tarzını, yaşam biçimini örnek almayacak, kılığına, kıyafetine bakmayacak, kullandığı cümleleri almayacak. Onların tek derdi var; bu dünyayı güzel geçirmek. Ama bizim tek derdimiz bu dünya değil ki. Bunu bizim çocuklarımızın da artık içselleştirmeleri, benimsemeleri, kabul etmeleri lazım. Bizim de bu noktada çocuklarımızla ciddi çalışmalar yapmalarımız lazım. Bizim zamanımızda oyuncaklarımız olmazdı. Çelik çomak, misket, yedi taş, saklambaç oynardık. Mücadeleli oyunlarımız vardı. Mahalleler arası maç yapardık. Hayatı öğrendik. İyi ki de öğrenmişiz, öğretmişler. İyi ki de hiç oyuncağım olmamış; doya doya oynadım. Bugün çocuklarımız atarilerle, bilgisayarın başında sanal oyunlarla hayatlarını geçiriyorlar. Ama unutmayın onlara bunu biz veriyoruz. Bu ortamı onlara biz hazırlıyoruz ve bu bizim işimize geliyor. Elinden tutacaksın; parka, bahçeye, ormanlara, gezilere, yüzmeye, spor etkinliklerine götüreceksiniz. Ama kim uğraşacak odasında otursun. Annesi hamburger, cipsler yapsın. Yesin ve bilgisayarın başından kalkmasın, akşama kadar bilgisayarda oynasın. Odadan çıkmasın anne babasına sorun getirmesin. Bu bizim tercihimiz. Yine bugün çocuklar odalarını paylaşmıyorlar. Herkes özel oda istiyor. Ve çocuklarımız o hale geldi ki odasını kardeşiyle paylaşmak istemiyor. Aynı evin içerisinde herkesin ayrı bir dünyası oldu. Herkesin ayrı bir bilgisayarı var. Herkes kendilerine özel bilgisayarlar istiyor. Herkesin ayrı odası olunca herkesin ayrı bilgisayarının da olması lazım. Herkesin ayrı televizyonunun da olması lazım. Çünkü herkesin ayrı bir dünyası var. Bizim bu bireyselliğe ve sanallığa doğru giden dünyada bunlara bir son vermemiz gerekiyor. Çocuklarımızı sanal alemden uzaklaştırmamız lazım. Hayatı öğretelim yavrularımıza en gerçekçiliğiyle. Akşamları hep birlikte oturmalarımız olsun. Gerçek, sanal olmayan, yüz yüze yuvamızda sohbet etmeyi öğretebilelim. Gelin huzuru öğretelim çocuklarımıza. Göreceksiniz her şey daha güzel olacak. Göreceksiniz daha birlik, beraberlik olacak. Eğer gerçek bir yuva, aile ortamı istiyorsanız bunlara dikkat etmelisiniz. Yuva; paylaşıldığı takdirde değer kazanır. ALINTIDIR |
Konuyu Toplam 1 Kişi okuyor. (0 Üye ve 1 Misafir) | |
Benzer Konular | ||||
Konu Başlıkları | Konuyu Başlatan | Medineweb Ana Kategoriler | Cevaplar | Son Mesajlar |
30 güne 30 cüz | Nebevi Sevda | Duyurular/Öneriler/Şikayetler | 5 | 26 Şubat 2024 20:28 |
Yeni yılda yeni zamlar | muuskem | Serbest Kürsü | 0 | 31 Aralık 2012 10:19 |
Ümmet Bu Güne Nasıl Geldi? | enderhafızım | Videolar/Slaytlar | 0 | 11 Aralık 2012 17:14 |
25. Saate ve 8.Güne mi ihtiyacınız var? | Seleme | Serbest Kürsü | 5 | 18 Ocak 2012 13:25 |
yeni oryantalizm'in yeni sürümü / Mustafa İslamoğlu | Akyürek | Alimler(Rh) | 1 | 31 Aralık 2009 13:32 |
.::.Bir Ayet-Kerime .::. | .::.Bir Hadis-i Şerif .::. | .::.Bir Vecize .::. |
|