|
Konu Kimliği: Konu Sahibi medinelii,Açılış Tarihi: 10 Temmuz 2008 (20:41), Konuya Son Cevap : 08 Temmuz 2014 (17:32). Konuya 2 Mesaj yazıldı |
| LinkBack | Seçenekler | Değerlendirme |
10 Temmuz 2008, 20:41 | Mesaj No:1 |
Durumu: Medine No : 1808 Üyelik T.:
11 Mayıs 2008 | mubarek aylar Gelin dostlar oruca... mubarek aylar Gelin dostlar oruca... ÜÇ AYLARDA VE MÜBAREK GÜNLERDE ORUÇ TUTMANIN FAZİLETİ بِسْمِ اللّهِ الرَّحْمنِ الرَّحيمِ وَاَنْ تَصُومُوا خَيْرٌ لَكُمْ اِنْ كُنْتُمْ تَعْلَمُونَ وقال رسول الله صلّى الله عليه و سلّم: مَنْ صَامَ رَمَضَانَ ثُمَّ اَتْبَعَهُ سِتًّا مِنْ شَوَّالٍ كَانَ كَصِيَامِ الدَّهْرِ Değerli mü’minler! Dinimizin emrettiği bedeni ibadetlerden biri bulunan oruç; farz, vacip ve nafile olmak üzere üç kısma ayrılmaktadır. Kişi farz veya vacip olan oruçlarla kulluk borcunu ödemekte ve Allah Teala’nın rızasını aramaktadır. Nafile oruç, hiçbir sorumluluk endişesi olmaksızın, sırf Resulullah (s.a.v) Efendimizin sünnetiyle amil ve imanda kâmil olmak için eda olunan bedeni bir ibadettir. Nafile oruç, kalp kabesinin içine çöreklenen nefs ejderini tenkil ve tedip eden bir seyf-i ilahi, aşırılığa kaçan yeme - içme za’fının frenidir. Nafile oruç, nail-i uruc (yücelme ve terakki etme) olmanın merdiveni ve İslami yolda terakkinin en güzel vasıtasıdır. Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.v.), belirli ayların muayyen günlerinde yahut her ayın veya haftanın bazı günlerinde oruç tutmuş ve biz ümmetlerine de bu yolda hareket etmeyi tavsiye etmiştir. Bu oruçları, Hicri yılın ilk ay’ı bulunan Muharrem’den başlamak suretiyle açıklamak istiyoruz. Ramazan-ı şeriften sonra, ayların en değerlisi Muharrem ay’ıdır. Bu ay pek çok ilahi tecellilere zarf olduğu için, «Şehrullah» unvanını almıştır. Bu ayda tutulacak oruçların makbuliyeti, Allah Resulünün hadis-i şerifleri ile tesbit edilmiş bulunmakta ve «Ramazan orucundan sonra, oruçların en faziletlisi, şehrullah olan Muharrem (orucu) dur» (1) buyrulmaktadır. Muharrem ay’ının bu yüksek değerine ilaveten Aşura gününde oruç tutmanın da ayrı bir kıymeti ve ehemmiyeti vardır. Bu sebeple, «Resulullah (s.a.v.) Ramazan orucu farz kılınmazdan önce, Aşura orucunu tutmayı emrederdi. Ramazan orucu farz kılınınca, dileyen Aşura orucunu tutar, dileyen de o gün iftar ederdi» (2). Peygamber (s. a.v.) e bu orucun faziletinden sorulduğu zaman şöyle buyurdu: «O, geçen yıl (ın günahın) a keffaret olur»(3). Bu mübarek günde oruç tutmak isteyen kimse, kitap ehli diğer gayr-i müslimlerden farklı hareket etmiş olmak için, ya dokuzuncu günden başlayarak Aşura gününü buna eklemeli veya Aşura gününden başlayıp on birinci günü de oruç tutmalıdır. Halk arasında «Üç aylar» diye isimlendirilen zamanın ilk ay’ı bulunan Receb-i şerifte tutulacak orucun ehemmiyetini, Osman bin Hakim, şöyle nakletmektedir: Biz Recep ay’ı içinde bulunurken Said bin Cübeyr’e bu ayda tutulacak oruçtan sormuştum. 0, şöyle cevap verdi: İbn-i Abbas (r.a.) nın şöyle söylediğini işittim: «Resulullah (s.a.v.) (bu ayda) o kadar oruç tutardı ki, (galiba) iftar etmeyecek, derdik. 0 kadar da oruca ara verirdi ki, (ihtimal) oruç tutmayacak» derdik (4). Şaban ay’ının müstesna bir şeref i ve içinde yapılan ibadetlerin büyük bir mükafatı vardır. Resul-i Ekrem bu ayda diğer zamanlardan daha fazla ibadet yapmaya gayret gösterirdi. Mü’minlerin annesi Hz. Aişe, «Ben, Resülüllah (s.a.v.) in Ramazandan başka hiçbir ayın orucunu tam olarak tuttuğunu görmedim. Bir de onu, (diğer aylarda) Şaban ayında olandan daha fazla oruç tuttuğunu görmedim» (5), demiştir. Bu mübarek ay’ın on beşinci gecesi için kainatın biricik Efendisi şu tavsiyede bulunmuştur: “Şa’ban ayının yarı (sı olan berat) akşamı olduğu zaman gecesinde ibadete kalkınız, gündüzünde oruç tutunuz. 0 gece, güneşin batışından itibaren, Allah Teala dünya semasına (rahmeti ile) muhakkak tecelli eder ve BİR MAĞFİRET DİLEYEN YOK MU, ONU YARLIGAYAYIM! RIZIK İSTEYEN YOK MU, ONU RIZIKLANDIRAYIM! BİR DERDE MÜPTELA KILINMIŞ YOK MU, (istesin de) AFİYET VEREYİM, diye tan yeri ağarasıya kadar seslenir”(6). Her ibadetin sevabı en az on kat fazlası ile verilmektedir. Rabbimizin hudutsuz rahmeti böyle tecelli etmektedir. Bu hakikati zihinlere nakşeden bir hadis-i şerifte «Kim Ramazan ayında oruç tutar da sonra onu takiben Şevval (ayın) dan altı (gün orucunu) eklerse, senenin tamamını oruç tutmuş gibi olur» buyrulmaktadır (7). Nafile ibadetlerde kolaylık ve genişlik esastır. Bu itibarla Şevval ayında tutulacak altı günlük orucu, kişi dilediği ve kolayına gelen şekilde tutabilir, İster hiç ara vermeden eda eder, dilerse pazartesi ve perşembe günlerine denk getirerek fasılalı olarak tutar. Böyle yaparsa ikinci bir sünnet daha işlemiş olur. Zilhicce ayının başlangıcından itibaren bayrama kadar olan dokuz gün için Said bin Müseyyab’ın Ebü Hüreyre (r.a.) ten rivayet ettiği bir hadis-i şerifte şöyle buyrulmaktadır: «İçinde Allah’a ibadet olunan dünya günlerinin hiçbiri, noksanlıktan münezzeh bulunan Allah’a göre, (Zilhicce’nin evvelindeki) on günden daha sevimli değildir. (Bayram günü müstesna olmak üzere) o günlerde (tutulacak) bir günün orucu, senenin orucuna; ondaki bir gecenin (ibadeti de) Kadir gecesinde yapılana denk olur» (8). İçerisinde ulvi tecellilerin zuhura geldiği zamanlar, ibadetler için büyük ve müstesna kıymet ifade etmektedir. Bu ince sırdan dolayı kurban bayramı arefesi günü tutulacak oruç, diğer günlerde edilenden kat kat fazladır, Resulullah Efendimize bu günün orucundan sorulduğunda «Onun bir önceki yıla ve daha sonraki seneye kefaret olacağını Alah’tan umuyorum» buyurmuştur (9). Arefe gününde oruç tutmanın mekruh olduğuna dair rivayetler, Arafatta vakfe yapan hacılarla sınırlı bulunmaktadır. Zira onlar vakfe yapıp dua edecekler ve güneşin batışı ile birlikte Müzdelife’ye yolculuk yapacaklardır. Bu vazifeleri ifa edecek kimselerin zayıf düşmesi, Hac mükellefiyetiyle ilgili asil hizmetlerin kemaliy1e ifasına engel olur. Diğer kimselerin arefe günü oruç tutmasını engelliyen bir sarahat yoktur. Din kardeşlerim! Biraz da her ay’ın belirli günlerinde oruç tutmanın mükafatından bahsetmek isteriz. Resulullah (s.a.v.), haftanın pazartesi ve perşembe günlerinde oruç tutar ve ümmetlerine de bu istikamette tavsiyelerde bulunurdu. Resul-i Ekrem’e bu günde ne için oruç tuttuğu sorulduğunda, “Ben, o gün doğdum. Bir de Kur’an Bana o günde indirildi” buyurmuştur (10). Peygamber (s.a.v.) e Kur’an-ı Kerim’in indirilmeye başlaması, Ramazan ayının on yedinci pazartesi gününde olmuştur. Resulullah Efendimizin doğumu da Rabi’ul-evvel ayının on ikinci pazartesi gününe tesadüf etmektedir. Beşeriyetin şirk ve küfürden, dalalet ve cehaletten, tembellik ve sefaletten kurtulmasına sebep olan bu ulvi hadiseleri zaman olarak kuşatan «Pazartesi» gününün değeri çok büyüktür. Diğer bir hadis-i şerif bu mevzua daha fazla açıklık getirmektedir. Peygamber Efendimize bu iki günde oruç tutmasının hikmetinden sual açıldığında, «Kulların amelleri Pazartesi ve Perşembe günleri (Rablerine) arz olunur. Benim işlediklerimin oruçlu bulunduğum halde (Allah’a) arz olunmasını seviyorum» buyurmuşlardır (11). Bundan başka, «Resulullah (s.a.v.) eyyam-ı bid olan (her ayın) onüç, ondört ve onbeşinci günlerinde oruç tutmayı emrederdi» (12). Bu günlerde oruç tutmaya fırsat bulunamazsa, ayın diğer günlerine üç gün oruç tutmanın caiz olduğunu mü’minlerin annesi Hz. Aişe’nin beyanından öğrenmekteyiz. Bu muhterem validemiz, «Resulullah (s.a.v.) her aydan üç gün oruç tutardı» dediğinde, Muazet’ül-Adeviyye, bunların hangi günler olduğunu sormuştu. Hz. Aişe, «Hangi gün olduğuna aldırış etmezdi» demiştir (13). Oruç tutma arzusunda ısrarlı olan ve vücut yapısı kuvvetli bulunan kimselere Resul-i Ekrem (s.a.v.) bir gün tutup bir gün yemek suretiyle oruç tutmayı tavsiye buyurmuştur. Ashabtan Abdullah bin Ömer (r.a.), senenin tamamında oruç tutarmış. Peygamber (s.a.v.) ona, “Davud aleyhisselamın orucunu tut. 0, bir gün oruç tutar bir gün de iftar ederdi» buyurdu (14). İbadetlerden maksat, nefsi terbiye ise de tecziye etmek değildir. Bu sebeple Davud aleyhisselam’n usulü dışına çıkıp daha fazla oruç tutmaya müsaade buyrulmamış ve yılın tamamını kaplayan ve «Savm-ı dehir» adı verilen oruç mekruh görülmüştür. Sünnet olan oruçları ikmal etmeli, fakat vücudun sağlığını ihmal etmemelidir. İbadetlerde itidali muhafaza etmeli ve din ilmi ile beden ilmini birlikte mütalaa etmelidir. Peygamber Efendimizin huzuruna gelen Mücibet’ül-Bahiliyye, tanınmayacak bir halde idi. Efendimiz ona kim olduğunu sorunca «Ben evvelki sene size gelen Bahiliyyim» demişti. Allah Resulü, «Güzel (ve yakışıklı) olduğun halden seni bu kadar değiştiren nedir?» diye sormuş. 0, devamlı oruç tuttuğunu haber verince «Kendine azap etmişsin» diyerek, Ramazan orucundan başka ayda bir gün oruç tutmakla yetinmesini tavsiye etmiş. 0 ısrar edince ayda iki gün nafile oruç tutmasını söylemiş; daha fazla ısrar edince, Peygamber Efendimiz parmaklarının üçünü yumup açarak şu tavsiyede bulunmuştu: «Haram aylarda (yani Zil-ka’de, Zilhicce, Muharrem ve Recep’de) oruç tut. Sonra biraz bırak» diyerek üç def’a tekrar etmiş ve tutulacak orucun miktarını parmakları ile işarette bulunmuştur (15). İşte İslam ve insan, işte ibadet ve ölçü! Bu kıstası elden bırakmayanın ibadetleri makbul ve kendisi mahbup olur. |
Konu Sahibi medinelii 'in açmış olduğu son Konular Aşağıda Listelenmiştir | |||||
Konu | Forum | Son Mesaj Yazan | Cevaplar | Okunma | Son Mesaj Tarihi |
nişan sohbetimde anlatılan örnek hadıse | Serbest Kürsü | sevginin_bedeli | 20 | 10083 | 14 Ekim 2009 15:31 |
huzzam yayında | Serbest Kürsü | medinelii | 6 | 2456 | 12 Ekim 2009 21:59 |
Ve RABBİM.... | Allah(c.c) | su damlası | 9 | 3027 | 10 Şubat 2009 01:47 |
efsunlu.... | Makale ve Köşe Yazıları | medinelii | 0 | 1638 | 08 Şubat 2009 21:51 |
bu hayata çıplak gözle bakılmaz(mış) | Makale ve Köşe Yazıları | KARAKÖSE | 1 | 1925 | 08 Şubat 2009 21:47 |
20 Ağustos 2008, 19:52 | Mesaj No:2 |
Durumu: Medine No : 7 Üyelik T.:
14Haziran 2007 | Cvp: mubarek aylar Gelin dostlar oruca... Ebu Hüreyre Radiyallâhu Anhın rivayetine göre Resul-i Ekrem EfendimizSallallâhu Aleyhi Vesellem şöyle buyurmuştur: "Oruç tutunuz, sağlıklı olursunuz."(et-Tergib ve't-Terhib, 2:83) Oruç beden sağlığı için en güzel bir ilâç, maddî ve manevî birperhizdir. İnsan nefsi yemeiçme hususunda keyfi olarak hareket ettikçevücuduna, sağlığına zarar verir. Helal-haram ayırt etmeyip rast gelenşeyi yemekle de manevî hayatını zehirler; nefis kendi üstünlüğünükurar, baskın gelir, kalp ve ruhun sesine kulak vermez olur. Dizgininieline alır, "daha insan ona binemez, o insana biner." Ramazan'da oruç sayesinde insan perhize alışır, emir dinlemesiniöğrenir. Hazmetmeden, sindirmeden önce mideye yemekleri doldurmaz,hastalıkları çekmez. Emir dinlemeye alıştığı için de, haramdan uzakdurmakla akıl ve dinin emir-lerini yapmaya çalışır. Böylece manevîhayatı bozulmaz. Midenin ve diğer sindirim organlarının dinlenmeye, istirahataihtiyaçları vardır. Bu sayede vücut fazladan biriken yağları eritir,zindeleşir. Bu dinlenme sırasında kalp, zikir ve duadan gelen gıdalarırahatça alır. Bu duygular sırf o mide fabrikası içinyaratılmadıklarını anlayarak, gerçek vazifelerine koşarlar. "Kalp ve ruh, akıl, sır gibi letâifin (lâtifelerin) o mübarek aydaoruç vasıtasıyla çok terakkiyat (yücelişleri) ve tefeyyüzleri (aldığıfeyizler) vardır. Midenin ağlamasına rağmen, onlar masumânegülüyorlar." Bu açıdan oruç insana hem sağlık zenginliği verir, hem de âhiretzenginliği getirir. Hz. Ali Radiyallâhu Anhın rivayetine göre bu konuda Resul-i EkremEfendimiz Sallallâhu Aleyhi Vesellem şöyle buyurmuşlardır: "Allah Tebâreke ve Teâlâ, İsrailoğulları peygamberlerinden birpeygambere şöyle vahyetti:Kavmine bildir, hangi kul, bir gün oruç tutarsa, ben onun cisminesağlık ve âfiyet veririm, mükâfatını da büyütürüm." (Kenzü'l-Ummâl,8:447)
__________________ Her insan hata eder. Hata işleyenlerin en hayırlıları tevbe edenlerdir. Tirmizî, Kıyâme, 49; İbn Mâce, Zühd, 30. |
08 Temmuz 2014, 17:32 | Mesaj No:3 |
Durumu: Medine No : 27691 Üyelik T.:
26 Nisan 2013 | Cevap: mubarek aylar Gelin dostlar oruca... Peygamber Efendimizin huzuruna gelen Mücibet’ül-Bahiliyye, tanınmayacak bir halde idi. Efendimiz ona kim olduğunu sorunca «Ben evvelki sene size gelen Bahiliyyim» demişti. Allah Resulü, «Güzel (ve yakışıklı) olduğun halden seni bu kadar değiştiren nedir?» diye sormuş. 0, devamlı oruç tuttuğunu haber verince «Kendine azap etmişsin» diyerek, Ramazan orucundan başka ayda bir gün oruç tutmakla yetinmesini tavsiye etmiş. 0 ısrar edince ayda iki gün nafile oruç tutmasını söylemiş; daha fazla ısrar edince, Peygamber Efendimiz parmaklarının üçünü yumup açarak şu tavsiyede bulunmuştu: «Haram aylarda (yani Zil-ka’de, Zilhicce, Muharrem ve Recep’de) oruç tut. Sonra biraz bırak» diyerek üç def’a tekrar etmiş ve tutulacak orucun miktarını parmakları ile işarette bulunmuştur (15). İşte İslam ve insan, işte ibadet ve ölçü! |
Konuyu Toplam 1 Kişi okuyor. (0 Üye ve 1 Misafir) | |
Benzer Konular | ||||
Konu Başlıkları | Konuyu Başlatan | Medineweb Ana Kategoriler | Cevaplar | Son Mesajlar |
Hz. Hüseyinden Alınacak Dersler Var Dostlar!.. | Arın | Ashab-Kiram(r.a) | 3 | 11 Temmuz 2020 03:37 |
Bolca dostlar edineceksin | Nebevi Sevda | Serbest Kürsü | 1 | 28 Kasım 2019 09:47 |
mevlit kandilimiz mubarek olsun | EyMeN&TaLhA | Duyurular/Öneriler/Şikayetler | 0 | 23 Ocak 2013 17:25 |
Oruça ile ilgili bazı meseleler | NUR | Oruç-Ramazan | 0 | 14 Temmuz 2009 18:34 |
gerçek ve sahte dostlar | Muhteşem | Makale ve Köşe Yazıları | 1 | 08 Ağustos 2008 09:08 |
.::.Bir Ayet-Kerime .::. | .::.Bir Hadis-i Şerif .::. | .::.Bir Vecize .::. |
|