|
Konu Kimliği: Konu Sahibi EyMeN&TaLhA,Açılış Tarihi: 19 Şubat 2015 (13:17), Konuya Son Cevap : 19 Şubat 2015 (13:17). Konuya 0 Mesaj yazıldı |
| LinkBack | Seçenekler | Değerlendirme |
19 Şubat 2015, 13:17 | Mesaj No:1 |
ATAUZEM =islam ahlak felsefesi= 3.ünite (özet) ATAUZEM =islam ahlak felsefesi= 3.ünite (özet) AHLÂKIN GEREKLİLİĞİ A) Ahlâkın Kısımları Ahlâk genel anlamda niteliği bakımından“iyi”, “güzel” ve “kötü”, “çirkin” ahlâk olmak üzere iki kısma ayrılır. Eğer insan yaşadığı toplumun kültürünün, benimsediği dinin ve genel geçer doğruların oluşturduğu ahlâk sisteminin önerdiği eylemleri, makbul eğilimleri yapar, kaçınılmasını istediği eylemlerden kaçınılırsa iyi ahlâklı olur. Bu önerilene uymazsa kötü ahlâklı olmuş olur. Ahlâk nefiste, ruhta köklü bir şekilde yerleşen, benimsenen hallerden akla, dine, kültüre uygun iyi ve mükemmel nitelikler (hikmet, adalet, cesaret, cömertlik, fedakârlık, hoşgörülü vb.) eyleme dönüşünce, insandaki bu duruma “iyi ahlâk” ve “güzel huy” denir. Eğer bunların zıddı olan (haset, zülüm, iffetsizlik, cehalet, kibir, gurur vb) kötü nitelikler eyleme dönüşürse, insandaki bu duruma “kötü ahlâk” ve “fena huy” denir. İnsanın ahlâkî nitelikleri oluşması dikkate alınarak yapılır. A.1. Fıtrî ahlâk: İnsanın yaradılışında, fıtratında, potansiyel olarak mevcut olan iç kuvvetlerin, ahlâkî eğilimlerin, niteliklerin tamamına fıtrî ya da tabii ahlâk denir. Bu tür niteliklerin hukuki ya da müeyyide boyutu yoktur. Bu nitelikler sorumluluğun dışında değerlendirilirler. Örneğin, hiç kimse yaradılışından itibaren kendinde mevcut olan öfke niteliğinden dolayı sorumlu tutulamaz ve ayıplanamaz. İnsan dünyaya potansiyel olarak da iyi ve kötü nitelikte dünyaya gelir. Bu anlamda fıtrat değiştirilmese de olgunlaştırılmaya ihtiyacı vardır. A.2. Kesbî ahlâk: İnsanlar doğumdan itibaren bulundukları çevrenin etkisiyle ve eğitim ve öğretim faaliyetleriyle, deney ve tecrübeyle kazanılan ahlâkî niteliklere kesbî ahlâk denir. İnsan iradesinin ve tercihinin etkisi vardır. İnsan bu ahlâkî niteliklerinden dolayı sorumluluk taşır. Eğer anne stresli bir hamilelik geçirmişse çocuk bundan etkileniyor. Bilinen rivayetlere göre bu düşünceyle İmam Ebu Hanife'nin annesi çocuğunu abdestsiz hiç emzirmemiş. Bütün bunlar insanın fıtratında olan iyi yönlerinin geliştirilip yeni nitelikler kazandırmak içindir. Kazanılan bu ahlâkî niteliklere de kesbî, kazanılmış, tabii ahlâk denir. B) Ahlâkın (Huyun) Değişip Değişmeyeceği Konusu: B. 1- Ahlâkın Değişmeyeceğini Benimseyen Görüş: Huyun değişmesini kabul etmek, insanın tabii ve biyolojik isteklerinin, fıtratının değişmesi anlamına gelir ki bu da mümkün değildir. İnsan iyiliği ile de, kötülüğü ile de birlikte doğar. Şu hadis delil olarak ileri sürülür. “Dağın yerinden oynadığını işittiğiniz zaman (belki) tasdik edebilirsiniz; fakat bir insanın ahlâkının değiştiğini duyarsanız tasdik etmeyiniz; çünkü o, yine tabiatında olan alıştığı şeye döner”. Dolayısıyla her şeyde yaradılış esastır, bu nitelikler eğitimle değişemez. Ayrıca bunun ruh sağlığı bakımından da sakıncası vardır. Zira huyun değişmesi önemli ruhî sıkıntıları beraberinde getirir. Nasreddin Tûsî, Yusuf Has Hâcib ve Kâtip Çelebi gibi İslam ahlâkçıları bu görüşü benimseyenlerdendir. Schopenhauer, Lamark gibileri de bu görüşü benimsemişlerdir. İnsana eğitimle ancak ahlâk hakkında bazı aydınlatıcı bilgiler verilebilir. Bilgi seviyesinde verilen bilgilerle insan aklın yardımıyla bazı düzenlemeler yapabilir. Fakat bu ahlâkın değişim anlamına gelmez. B. 2- Ahlâkın Değişebileceğini Benimseyen Görüş: Doğuştan insan her yönüyle tam olan hiçbir nitelik, bilgi, huy getirmez. Dolayısıyla hiçbir huy tabii değildir. Çünkü insan her türlü fikir, his ve huydan bağımsızdır, fakat her çeşit huyu edinmeye, değişime, yenilenmeye uygun bir yapıda yaratılmıştır. İnsanın içinde bulunduğu koşullar çerçevesinde duygu ve huyu gelişip oluşur. İbnMiskeveyh, Fârâbî, İbn Sina, Gazalî, Birgivi gibi İslam ahlâkçıları tarafından benimsenen bu görüş, Aristoteles, Kant, J. Locke, J. J. Rousseau gibi ahlâkçılar tarafından da benimsenmiştir. Ahlâkın değişebileceğini ileri süren ahlâkçılar dini, akli ve tecrübî olmak üzere, konu hakkında üç delil ileri sürmüşlerdir. B. 2 a) Dini Delil: Ahlâkın değişebileceğini ifade eden birçok ayetler vardır. “Ey İman edenler! Siz kendinizi düzeltin…” “.Nefsini arındıran kurtuluşa ermiştir...”Hadisler:“Ahlâkınızı güzelleştiriniz”; “Allah’ın ahlâkı ile ahlâklanınız”. B. 2 b) Akli Delil: Ahlâkın değiştirilmesi imkânsız olsaydı, terbiye ve eğitim faaliyetlerimiz, eğitim kurumlarımız, eğitim araç ve gereçlerimiz gereksiz hale gelirdi.Eğitimli insan ile eğitimsiz olanın arasında belirgin farklar olduğunu, herkesin fark edebileceği oranda açıktır. B. 2 c) Tecrübî Delil: Bütün eğitim kurumları, eğitimciler, ceza ve mükâfatlar, hep insanların davranışlarını ve ahlâkını iyiye doğru değiştirmek için vardır. B. 3- Ahlâkın (Huyun) Kısmen Değişebileceğini Benimseyen Görüş: Ahlâkın tabii, fıtrî yönünü oluşturan tabii huyun, fıtratın değişmeyeceğini, sadece sonradan kazanılan huyların, ahlâkın değişebileceğini benimseyen ahlâkçılar da vardır. Her insanın doğuştan sahip olduğu potansiyel huyları geliştirmesi mümkündür. Yani eğitim doğuştan gelen huyların gelişip, olgunlaşmasına yardımcı olur. İstenmeyen bazı nitelikler pasif duruma getirilebilir, ya da özü aynen kalmak kaydıyla şekli, değiştirilip, geliştirilebilir. Sonuç olarak, eğitimle ahlâk değişebilir, fakat herkesten aynı oranda sonuç alınmayabilir. Çünkü ahlâkın değişmesinde mizacın, yaşın ve çevrenin de etkisi vardır. C) Birey ve Toplum İçin Ahlâkın Önemi: Bir ulusun, toplumun, ümmetin birlikte yaşamını düzenleyen en önemli faktör töre, örf, adet ve inançlarıdır. Ahlâk toplumları bir arada tutan manevi unsurların korunmasında önemli rol üstlenir. Kur’an-ı Kerimde de toplumlara yeniden peygamber gönderilmesinin nedenlerinden biri olarak ahlâkın bozulması gösterilmiştir. Birey ve özellikle de toplum için ahlâk önemlidir. Çünkü yasaların, sosyal anlaşmaların ve kuralların fonksiyonel olması, toplumun üyelerinin bu yasalara ve kurallara uygun davranması, iyi olanları eyleme dönüştürmeleri bireylerin kendilerini yükümlü hissetmeleriyle mümkün olur. Belli oranda bu görevi hukuk sistemleri de yaparlar. Fakat bu konuda ahlâk hukuktan daha etkin olduğu söylenebilir. Her ikisi de ilkelerine uyulmasını ister. Ancak bu noktada ikisi önemli ölçüde ayrışırlar. Hukuk kendine uyulmasını emreder ve uyulmaması durumunda ceza-i müeyyide uygulayacağını vaat eder. Ahlâk ise kendi ilkelerine uyulmasını benimseterek yapmaya çalışır ve kendine uyulması durumunda mükâfat, uyulmaması durumunda ise ceza vaat eder. Dolayısıyla bu açıdan konuya baktığımızda toplumun huzurunun sağlanmasında ahlâkın daha etkili olduğunu söyleyebiliriz. İslam mütefekkirleri ahlâkı dinin ve toplumun ayrılmaz bir parçası olarak kabul etmişlerdir. Bu bağlamda ahlâk bireyin ve dinin bir koruyucusu olarak görülmüştür. Hırs, cimrilik, haset, kin, her türlü aşırılık, öfke, vb. nitelikler erdemli yaşamı olumsuz etkileyen birer hastalık olarak değerlendirilmiştir. Bu hastalıkların tedavilerinin ahlâk yoluyla mümkün olabileceğini benimseyen bazı ahlâkçılar, bu anlamda ahlâka “Tıbbu’r-Ruhânî” demişlerdir. İslam ahlâk ilmi, kitap, sünnet, akıl ve örfe dayanarak insanın mümkün olan en iyi olgunluğa, erdeme ulaştırmak için gerekli kuralları ve ilkeleri belirleyerek öğretir. D) Ahlâk Eğitiminin Gerekliliği İnsanın yaşamı içinde diğer insanlarla olan ilişkilerini düzenleyen hukuk ve dini sistemlerin yanında ahlâk sistemlerinin de olmasının gerekliliği kabul edilen bir gerçektir. Ahlâk insanın gerek kendisiyle, gerekse kendisinin dışındakilerle olan ilişkileri, iyi eylemleri yaşatmak, kötü eylemlerden kaçındırarak mutluluğu temin için çaba sarf eder. Ahlâk eğitimi genel anlamda, özellikle eğitim çağında olan insanlara toplumun geleneklerini, göreneklerini değer yargılarını öğretip benimsetmektir. Ahlâk eğitimi, insanın doğaya, kendisine ve diğer insanlara karşı davranışını, sorumluluklarını, ahlâkî davranış biçiminin nasıl belirleneceği konusuyla ilgilenir. Ahlâk öğretici, bilinmesi gerekenleri öğretirken, eğitimci de, öğrenilen ahlâk ilkelerine yatkınlığı ve yaşama yansıtma alışkanlığını kazandırır. İnsanoğlunun eğitimciye, rehbere ve örnek şahsiyetlere ihtiyacı olduğunu İslam dini de kabul eder. Bu ihtiyacı Yüce yaratıcı Allah Tealâ da gerekli görmüş ve kendisinin terbiye ettiği peygamberlerini, insanlara gerçekleri öğretmek ve onların ruhlarını bütün çirkinliklerden arındırıp güzelleştirmek için göndermiştir. Ahlâk eğitimi de güzel ahlâkın, iyi huyların özümsenmesi ve bunun teorik bilgisinin ve yaşamdaki önemini insanlara öğretmeyi amaçlar. İnsan akıl ve irade sahibi bir varlık olarak yaratılmış olduğundan dolayı eylemlerinin sonucunun ne olabileceğini ve sorumlu olduğunu bilme yeteneğine de sahiptir. Bu yeteneklerinin bir kısmını fıtratı gereği, bir kısmını da eğitim ve öğretimle elde edebilir. Ahlâk eğitimi bir bakımına da insanın sosyalleşmesidir. Ahlâk eğitimi, ahlâkî davranış becerisini garanti edecek pedagojik etkileşimin nasıl oluşturulması gerektiği konusunu ele alır. Bu eğitimin sonunda da eleştirel ahlâkî davranış becerisinin kazanılmasını destekleyen ve engelleyen kurumsal ve toplumsal koşullar üzerinde yoğunlaşır. Klasik eğitim anlayışına göre ahlâk eğitimi, geçmişten günümüze taşınan bilgi, beceri, değer, erdem, ilke ve kuralların yeni nesillere aktarılıp benimsetilmesidir. Bu tür ahlâk eğitimine de “karakter eğitimi" de denilir. Bu anlayışa göre insan zihninde hiçbir şey olmadan, tabularasa(boş levha) şeklinde dünyaya gelir ve yaşamı boyunca eğitim ve öğretimle o boş levha doldurulur. ALINTIDIR | |
Konu Sahibi EyMeN&TaLhA 'in açmış olduğu son Konular Aşağıda Listelenmiştir | |||||
Konu | Forum | Son Mesaj Yazan | Cevaplar | Okunma | Son Mesaj Tarihi |
ATAUZEM 4.sınıf 2014 bahar dönemi bütünleme... | Erzurum Atatürk İlitam | EyMeN&TaLhA | 0 | 6300 | 14 Temmuz 2015 13:14 |
ATAUZEM 4.sınıf 2014 bahar dönemi bütünleme... | Erzurum Atatürk İlitam | EyMeN&TaLhA | 0 | 4195 | 14 Temmuz 2015 13:06 |
ATAUZEM 4.sınıf 2014 bahar dönemi bütünleme DİN... | Erzurum Atatürk İlitam | EyMeN&TaLhA | 0 | 5069 | 14 Temmuz 2015 13:00 |
Ramazan-oruç ve çocuğa kazandırdıkları | Çocuk ve Aile Sağlığı | Mihrinaz | 2 | 2822 | 14 Temmuz 2015 12:23 |
çocuk eğitiminde ceza hiç mi olmamalı? | Çocuk ve Aile Sağlığı | EyMeN&TaLhA | 0 | 2503 | 14 Temmuz 2015 12:03 |
Konuyu Toplam 1 Kişi okuyor. (0 Üye ve 1 Misafir) | |
Benzer Konular | ||||
Konu Başlıkları | Konuyu Başlatan | Medineweb Ana Kategoriler | Cevaplar | Son Mesajlar |
ATAUZEM =islam ahlak felsefesi= 7.ünite (özet) | EyMeN&TaLhA | Erzurum Atatürk İlitam | 0 | 19 Şubat 2015 13:36 |
ATAUZEM =islam ahlak felsefesi= 6.ünite (özet) | EyMeN&TaLhA | Erzurum Atatürk İlitam | 0 | 19 Şubat 2015 13:32 |
ATAUZEM =islam ahlak felsefesi= 5.ünite (özet) | EyMeN&TaLhA | Erzurum Atatürk İlitam | 0 | 19 Şubat 2015 13:28 |
ATAUZEM =islam ahlak felsefesi= 4.ünite (özet) | EyMeN&TaLhA | Erzurum Atatürk İlitam | 0 | 19 Şubat 2015 13:23 |
ATAUZEM =islam ahlak felsefesi= 2.ünite (özet) | EyMeN&TaLhA | Erzurum Atatürk İlitam | 0 | 19 Şubat 2015 13:12 |
.::.Bir Ayet-Kerime .::. | .::.Bir Hadis-i Şerif .::. | .::.Bir Vecize .::. |
|