Medineweb Forum/Huzur Adresi

Go Back   Medineweb Forum/Huzur Adresi > ..::.İLAHİYAT-ÖNLİSANS -AÇIK ÖĞRETİM FAKÜLTESİ.::. > 1.SINIF*Bahar Dönemi* > Tefsir Tarihi Ve Usulü

Konu Kimliği: Konu Sahibi mehmet akif2,Açılış Tarihi:  02 Şubat 2012 (23:33), Konuya Son Cevap : 27 Mart 2012 (09:27). Konuya 9 Mesaj yazıldı

Beğeni Aldı3Kez Beğenildi
  • 1 Beğenilen mehmet akif2
  • 1 Beğenilen Medine-web
  • 1 Beğenilen FECR
Yeni Konu aç  Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Değerlendirme
Alt 02 Şubat 2012, 23:33   Mesaj No:1
Medineweb Emekdarı
mehmet akif2 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:mehmet akif2 isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 13402
Üyelik T.: 25 Şubat 2011
Arkadaşları:11
Cinsiyet:bayan
Yaş:44
Mesaj: 7.406
Konular: 425
Beğenildi:2308
Beğendi:4896
Takdirleri:3818
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart Medineweb Tefsir tarihi ve usulü ünite özetleri 1-4

Medineweb Tefsir tarihi ve usulü ünite özetleri 1-4

TEFSİR TARİHİ VE USULÜ 1.ÜNİTE KUR”AN “IN NÜZUL SÜRECİ:VAHİY
1- Kuran kaç yılda indirilmiştir?
CEVAP:23 yılda
2-vahyin sözlük anlamları nelerdir?
CEVAP: gizli ve süratli bir şekilde bildirmek seslenmek gizli konuşmak fısıldamak emretmek telkin etmek ilham etmek işaret etmek yazı yazmak bir şeyi başkasına intikal ettirmek elçi göndermek ve içgüdü
3-Vahyin terim anlamı nedir?
CEVAP:Yüce Allahın insanlara ulaştırılmasını istediği mesajlarını peygamberlerine alışılmışın dışında gizli bir yolla süratli bir şekilde bildirmesidir.
4-Vahyin çeşitleri nelerdir?
CEVAP: İslam alimleri vahyi Metlüv(okunan) ve gayr-i metlüv(okunmayan) olarak 2 ye ayırmışlardır.Cüveyni nin taksimi şöyledir:
1-Allah cebraili “Allah şöyle yapmanı emrediyor” diye Resulüne gönderir.Cebrailde Allah”ın dediklerini kavrayarak Hz.peygambere gelir ve rabbinin söylediklerini ona iletir.
2-Yüce Allah Cebrail e ”bu kitabı/metni Peygmbere aynen oku “ diye emreder; Cebrail de en ufak bir değişiklik yapmadan Allah ın kelamını olduğu gibi/harfiyen Resulallaha indirir.
5-Vahyin geliş şekilleri nelerdir?
CEVAP: (Şura(42) 51) Bu ayete göre vahiy 3 şekilde gerçekleşmiştir.
1-Allahın iletmek istediği mesajları peygamberinin kalbine doğrudan bırakması
2-Vahyi Peygamberine bir perde arkasından bildirmesi.
3-Vahiy getirmekle görevlendirdiği bir meleği elçi olarak göndermesi Kuran bu şekilde yani Cebrail vasıtasıyla indirilmiştir.
6-Peygamberimize gelen vahiy şekilleri nelerdir?
CEVAP:1-Hz.Peygamber in uyurken gördüğü sadık rüyalar.(Sadık rüya ile hiçbir ayet ve süre inmemiştir)
2-Cebrailin asli suretiyle görünerek vahiy getirmesi(necm (53) 13-14)
3-Cebrailin görünmeden çıngırak sesine benzer bir sesle vahşy getirmesi
4-Hz Peygamber uyanık iken meleğin görünmeksizin onun kalbine ilahi vahyi ilka etmesi.
5-Cebrailin insan suretine girerek vahiye getirmesi
7-Vahy sırasında Peygamberimizde görünen haller nelerdir?
CEVAP:1-Resulallahın en soğuk günlerde bile alnının terlemesi.
2-Resulallahın üzerine büyük bir ağırlığın çökmesi
3-Resulallahın yanında bazen horultuya bazende arı uğultusuna benzer bir ses işitilmesi
4-resulallahın sırt üstü yatarak üzerinin örtülmesi ve yüzünün kızarması.
5-Bunlardan başka vahiy inerken Resulallahın uykusu gelir vücudu kaskatı kesilir ve ağırlaşır üzerine sekinet iner gözlerini belirli bir noktaya dikerdi.
8-Vahiyle ilham arasındaki farklar nelerdir?
CEVAP:1-Peygamberler kendilerine indirilen vahyin Allah katından olduğunu kesin olarak bilirler.İlhamın kaynağı belli olmadığı için onu alanlar onun nereden geldiğini bilemezler.
2-Vahiy vasıtalı ilham ise vasıtasız olarak tecelli eder.
3-Vahiy olayı son bulmuştur ilham ise devam etmektedir.
4-vahiy bağlayıcıdır ilham ise bağlayıcı değildir.
5-Vahiy umumi ve külli ilham ise hususi ve cuzidir.
6-Vahiy yoluyla elde edilen bilgiler birbirleriyle çelişmez;ilham ile elde edilen bilgiler ise birbirleriyle çelişebilir.
9-Mükaşefe nedir?
CEVAP: Kalp gözünün açılması ve gayb aleminin görülmesini sağlayan hal
10-Vahiy katipleri kimlerdir?
CEVAP:Mekke de ilk vahiy katibi: Abdullah b.Sa”d b. Ebi Sarh”tır.
Medine de ise ilk vahiy katibi Übeyy b.Ka”b “ tır.
Ondan sonrada Zeyd b.Sabit Ali b.Ebİ Talib
11-Vahyin yazıldığı malzemeler nelerdir?
CEVAP: Hurma ağacının yaprakları kabukları ve kabuklarının orta damarları – ince beyaz taşlar – kürek ve kaburga kemikleri – işlenmemiş deri – ince deri (rakk) – Çanak çömlek parçaları – Parşömen parçaları- Tahtadan yapılmış levhalar – bez parçaları
11-Vahye ait bazı terimleri açıklayınız?
CEVAP:EL-HADARİ: Hz. Peygamber seferde ve misafirlikte bulunmadığı zamanlarda inen vahiylerdir.
EL-SEFERİ:Hz. Peygamber yolculukta veya savaşta bulunduğu sırada nazil olan vahiylerdir.
EL-NEHARİ:Gündüz nazil olan vahiylerdir.
EL-LEYLİ: Geceleyin inen vahiylerdir.
EL-SAYFİ:Yaz mevsiminde nazil olan vahiylerdir.
EŞ-ŞITAİ: Kış mevsiminde nazil olan vahiylerdir.
EL-FİRAŞİ:Hz.Peygamber yatağında iken nazil olan vahiylerdir.
EL-ARDİ:Hz.Peygamber yeryüzünde iken nazil olan vahiylerdir.
E-SEMAİ:Hz Peygamber semada iken inen vahiylerdir.
12-Vahyin nuzül aşamaları nelerdir?
CEVAP:Vahyin yüce Allah’tan Hz.Peygamber’e inişine kadar olan nüzul aşamaları şunlardır:
Lev-i Mahfuz’a inmesi -Beytü’l izze’ye inmesi(yakın sema) -Hz.Peygamber’e inmesi
13-“Kur’an dünya semasına kadir gecesinde toptan indirildi.Oradan da yirmi küsur yıl boyunca parça parça nazil oldu.” Sözü kime aittir?
CEVAP: İbn Abbas
14- inzal ve nezzele nedir?
CEVAP: İNZAL: toptan indirme
NEZZELE: parça parça indirme
15-Tencimu’l Kur’an nedir?
CEVAP: Kur’an’ın Hz. Peygambere toplu olarak bir defada değil peyderpey parça parça indirilmesi demektir.
16-peygamberimiz okuma yazma öğretmek amala kimlere görev vermiştir?
CEVAP: erkekler için Abdullah b.Said b.El-As ile Ubade b.samit’i kadınlar için de Hafsa’yı görevlendirmiştir.
17-Kur’an’ın yazdırıldğına dair deliller nelerdir?
CEVAP:1-ger şeyden önce Kur’an’ın bir ismininde “el-Kitap” olması onun yazıldığını göstermektedir.
2-şu ayetler kur’anîn yazıldığını ortaya koymaktadır.(abese(80) 12-16 (beyine(98) 2-3) (Tur(52) 1-3)
3-Resulallah şöyle buyurmuştur:”benden Kur’an’dan başka bir şey yazmayınız.Kim benden Kur’an’ın dışında bir şey yazmışsa onu imha etsin.
4-Hz.Ömer’in Müslüman olmaı hadisesinde kız kardeşi Fatıma’ın elinde bulunan Taha süresinin baş tarafının yazılı bulunduğu sahife de Kur’an’ın yazıldığını gösteren önemli bir delildir.
5-Abdullah b.Ömer şöyle demektedir:”biz Kur’an üzerimizde iken düşman ülkesine gitmekten menedilmiştik.Bunun sebebi o yazılı metinlerin düşman eline geçme korkusu idi.”
6-Bera b.Azib şunu anlatmaktadır Nisa(4) 95) ayeti nazil olunca resulallah bana ”Zeyd’i çağır kalem ve mürekkep getirsin”dedi.Zeyd istenenler
18-Peygamberimiz zamanında kur’an’ın tamamını kimlerin topladığı rivayet edilmiştir?
CEVAP: Ali b.Ebi Talib Sa’d b. Ubeyd b. En Numan b.amr b.Zeyd Ebu’d-Derda’ Uveymir b.Zeyd Muaz b. Cebel Ebu zeyd b. Sabit Zeyd b. Sabit Übey b.Ka’b Ubeyd b.Mu’aviye
19-Peygamberimizin yaşadığı dönemde kur’an ‘ın cilt halinde toplanmayışının nedenleri nelerdir?
CEVAP:1-Hz.Peygamber hayatta olduğu müddetçe vahiy devam ediyordu.Bu nedenle bazı ayetlerin neshedilme ihtimali vardı.
2-Ayet ve sureler nuzül tarihine göre sıralanmıyordu.Bazen daha önce bir sureye sonradan inen bazı ayetler ilave ediliyordu.
3-Vahyin tamamlanmasıyla Hz.Peygamberin vefatı arasındaki süre Kur’an’ın bir cilt halinde toplanmasına yetecek kadar değildi.
20-Kur’an’ın bir cilt halinde toplanmasının en önemli nedeni nedir?
CEVAP: Yemame savaşında 70(bazılarına göre 500 veya 700) kurra sahabinin şehid edilmesi olduğu öne sürülmektedir.
21-Kur’an’ın bir cilt haline getirilmek için kurulan heyetin başkanı kimdi?
CEVAP: Zeyd b. Sabit
22-Zeyd b. Sabit’in Bu işin başına geçirilmesinin nedenleri nelerdir?
CEVAP:1-Zeyd uzun süre vahiy katipliği yapan bir kişi idi.
2-Resulallah hayatta iken Kur’an’ın tamamını toplamıştı.
3-Zeyd Kur’an’ın tamamını ezberleyen ve onu en güzel şekilde okuyan sahabilerden biriydi.
4-Zeyd çok zeki bir kişi idi.
5-Zeyd bütün Müslümanların güvenini kazanmış bir kişiydi.
23-Hz Ebu Bekir Hz.Ömer ve zeyd’e kur’an için ne talimatı vermiştir?
CEVAP: “Biri size Allah’ın kitabından bir ayeti iki şahitle birlikte getirdiği zaman onu kaydedin”
24-Mushaf nedir?
CEVAP: Hz.Peygamber’in vefatından 6 ay sonra başlıyan Kur’an’ı toplama faaliyeti yaklaşık 1 yıl sürmüştür.Toplanan bu nüshaya Abdullah b. Mesud’un teklifiyle MUSHAF adı verilmiştir.
25-Kur’an’ın Mushaf haline getirilmesinden sonra Zeyd. B.Sabit onu baştan sona okumuş ve nerelerde eksiklik olduğunu fark etmiş ve kimin şahitliğinde eklemiştir?
CEVAP: Ahzab suresinin 23. ayeti ve Tevbe suresinin son 2 ayeti… ve bunları Huzeyme b.Sabit’in yanında eklemiştir.
26-Toplanan mushafın özellikleri nelerdir?
CEVAP:1-Bu nüsha en ince ilmi tespit usulleriyle toplanmıştır.
2-Bu nüshaya ancak tilaveti mensuh olmayan ayetler alınmıştır.
3-Bu nüsha yedi harfi ihtiva etmektedir.
4-Bu nüshanın doğruluğu hem ümmetin icma’i ve hem de tevatürle sabitlenmiştir.
27-Kur’an kimin döneminde çoğaltılmıştır?
CEVAP:Mushaf Hz.Ebu Bekir’e teslim edilmiş ve vefatına kadar onun yanında kalmıştır.Onun vefatından sonra Hz.Ömer’e onun da vefatıyla Hz.Ömer’in kızı Hafsa’ya verilmiştir.Hz. Osman Mushaf’ı esas alarak Kur’an’ı çoğaltmıştır.
28-Hz. Osman Kur’an’ı çoğaltacak olan heyete hangi prensiplere göre çalışma talimatı vermiştir?
CEVAP:1-Çoğaltmada Ebu Bekir döneminde toplanan Mushaf esas alınacaktır.
2-Çoğaltılacak nüshalara Hz Peygamber’in son arzda okumuş olduğu bir harf alınacak geriye kalan 6 harf alınmayacaktır.
3-Bu nüshalara tilaveti neshedilmiş ayetler yazılmayacaktır.
4-Heyetteki üyeler arasında lehçe bakımından herhangi bir ihtilaf çıkarsa Kureyş lehçesi tercih edilecektir.
5-Birkaç Kur’an nüshası istinsah edilerek çeşitli beldelere gönderilecektir.Bu beldelere gönderilen Kur’an nüshalarına uyan diğer nüshalar aynen kalacak uymayanlar bunlara göre tashih edilecek tashihi mümkün olmayanların ise ya imhası ya da mürekkeplerinin silinmesi sağlanacaktır.
6-Sureler bugün elimizdeki Kur’an’larda olduğu şekilde tertip edilecektir.
7-Çeşitli maksatlarla kaydedilen birtakım özel not ve kayıtlar bu Mushaflara yazılmayacaktır.
29-Kur’an’ın çoğaltılması(istinsahı) kaç yıl sürmüştür?
CEVAP: hicretin 25.yılında başladığı istinsah işi 5 yılda bitmiştir.
30-Hz.Osman döneminde çoğaltılan nüshaları günümüzde nerelerde bulmak mümkün?
CEVAP: Londra’daki Indİa Office kütüphanesinde Topkapı sarayında ve Taşkent’te
31-Kur’an’ı harekeleme ve noktalama işlemini ilk başlatan kişi kimdir?
CEVAP:Ziyad b. Sümeyye
32-Kur’an’ın harekelenmesi ve noktalanması nasıl olmuştur?
CEVAP: Rivayete göre Basra valisi Ziyad b.Sümeyye Ebu’l-Esved ed –Dü’eli’ye müracaat ederek ondan Kur’an’a yanlış okumaları önlemek için bazı işaretler koymasını istedi.Ziyad ona 30 kadar katip gönderdi.Ebu’l Esved ed-Dü’eli’ Abdu’l-Kays’dan olan birini tercih etti.Katibe 2Bir eline Mushaf’ı diğer eline de mürekkep renginden farklı olan bir boya al bir harfi fetha okuduğunu duyunca onun tam üstüne kesre okuduğumda altına ötre okuduğumda önüne veya ortasına bir nokta Tenvinli okuduğumda ise iki nokta koy2 şeklinde talimat verdikten sonra Kur’an’ı yavaş yavaş okumaya başladı.O okudukça katipta noktakları koyuyordu.Noktalanması tamamlanan sayfayı katip Ebu’l-Esved ed-Düeli’ye veriyor o da bu sayfayı kontrol ettikten sonra devam ediyorlardı.
33-Resmü’l-Mushaf ne demektir?
CEVAP: “Kur’an’ın kelimelerinin ve harflerinin yazılışında Osman b. Affan’ın tasvip ve tercih ettiği imla şekil ve tarzı” buna Resm-i Osmani de denmektedir.
34-Hz.Osman döneminde Mushaf çoğaltılırken bugünkü yazım kurallarından farklı bir yazı stili kullanılmıştır.Bunlardan bazılarını sayınız.
CEVAP:1-Hazif yapılması.Yani kelimeden harf düşürülmesi demektir.
2-Fazladan harf ilave edilmesi.Mesela çoğul ya da çoğul hükmünde olan kelimelerin sonunda bulunan vavdan sonra elif ilave etmek gibi.
3-Bedel.Yani bir harfin yerine başka bir harfin yazılması.
4-Fasl ve vasl.Vasl kelimenin son harfinin onu takip eden kelimenin baş harfiyle kaynaştırılması demektir.Fasl ise kelimenin son harfinin takip eden kelimenin ilk harfiyle kaynaştırılması demektir.
5-İki kırata da elverişli olacak şekilde yazma.

35-“Mushaf-ı Osmani’nin hattına muhalefet etmek haramdır” bu söz kime aittir?
CEVAP: Ahmed b. Hanbel
36-“Kur’an’ın resminde ne sahabenin ve ne de başkalarının hiçbir payı yoktur.O tamamen Peygamber’den olup yevkifidr.” Diyen kimdir?
CEVAP:Abdulaziz ed-Debbağ
37-“Yazıya gelince Allah ümmet üzerine bundan hiçbirşeyi farz kılmamıştır.Çünkü vahiy katiplerine ve Mushafları yazanlara şu yazıyı kullanacaksın bu yazıyı kullanmayacaksın diye bir emir verilmemiştir.” Diyen kimdir?
CEVAP: Bakıllani

ALINTIDIR
Alıntı ile Cevapla

Konu Sahibi mehmet akif2 'in açmış olduğu son Konular Aşağıda Listelenmiştir
Konu Forum Son Mesaj Yazan Cevaplar Okunma Son Mesaj Tarihi
Sevgililer Günü Serbest Kürsü gün ışığı 3 1483 15 Şubat 2019 09:19
Azılı bir müşrik "Nadr bin Hâris" Kur'an Kıssaları mehmet akif2 0 1470 06 Ekim 2018 21:18
EBU FÜKEYHE (R.A.) KİMDİR? Ashab-Kiram(r.a) mehmet akif2 0 1452 05 Ekim 2018 20:42
Sayın Mustafa Cilasun için yapılacak hatim :(((((( Taziye-İlan-Selamlaşma nurşen35 28 9799 05 Ekim 2018 18:00
TEVHİDİN DELİLLERİ Akaid mehmet akif2 5 1756 01 Ekim 2018 12:18

Alt 02 Şubat 2012, 23:36   Mesaj No:2
Medineweb Emekdarı
mehmet akif2 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:mehmet akif2 isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 13402
Üyelik T.: 25 Şubat 2011
Arkadaşları:11
Cinsiyet:bayan
Yaş:44
Mesaj: 7.406
Konular: 425
Beğenildi:2308
Beğendi:4896
Takdirleri:3818
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart tefsir tarihi ve usulü 2. ünite soru cevap


ÜNİTE 2
KUR'AN'IN TANITIMI VE UNSURLARI
1-Kur'an kelimesinin hemzesiz ve türemiş olduğunu savunanlar kimlerdir?
CEVAP:1-Ebu Zekeriyya' Yahya b.Ziyad el-Ferra ""Kur'an lafzı "karinetün" kelimesinin çoğulu ve aynı zamanda hemzesiz olarak "el-karain" lafzından türemiştir"" görüşünü ileri sürmüştür.
2-Eş'ari ve ona tabi olanlar "" Kur'an kelimesi sözlükte bir şeyi diğer bir şeye yaklaştırmak anlamına gelen karene fiilinden türemiştir"" görüşünü ileri sürmüştür.
Bu görüşler doğru değildir.
2-Kur'an kelimesinin hemzesiz türememiş ve alem-i mürtecel olduğunu savunanlar kimlerdir?
CEVAP:Şafii ve taraftarlarına göre "Kur'an lafzı hemzeli değildir;Marife yapılmış ve mürteceldir.(Arap dilinde alem-i mürtecel ilk anda bir şeye isim olarak konmuş bundan sonrada başka hiç birşeyde kullanılmayan özel isimdir.)Eğer Kur'an kelimesi alem-i mürtecel olsaydı onun ya tamamen"el"takısı olmadan ya da "el" takısı ile birlikte zikredilmesi gerekirdi.
3-Kur'an kelimesinin hemzeli ve türemiş olduğunu savunanlar kimlerdir?
CEVAP:1-Ebu Ubeyde Ma'mer b. el-Müsenna ve ez-Zeccac'a göre "Kur'an lafzı sözlükte toplamak anlamına gelen kara'e'den türemiş fu'lan vezninde bir kelimedir.bu görüşünde kabul edilir bir tarafı yoktur.
2-Kutrub "Kur'an lafzı çıkarıp atmak anlamına gelen kara'e'den türemiştir" görüşünü ileri sürmüştür.Bu gerekçede muteber değildir.
3-Ebu'l Hasan Ali b.Hazm el-Lihyani tarafından "Kur'an lafzı "okumak"anlamına gelen kara'e den türemiş fu'lan vezninde bir kelimedir." görüşü ileri sürülmştür.bu görüş İslam alimlerinin ekseriyeti tarafından kabul edilmektedir.
4- Kur'an lafzının kökünün ibranice veya süryanice olduğunu ileri süren oryantalistler kimlerdir?
CEVAP:Schwally Wellhausen ve Horovitz
5-Kur'an lafzının kökünün ibranice beya süryanice olmadığını ispat eden deliller nelerdir?
CEVAP:1-Arapça Süryanice ve ibranice Sami dilleri ailesindendir.Bu dil ailesinin en eskisi üstünü gelişmişi ve zengin kelime hazinesine sahip olanı Arapça'dır.
2-Kur'an'da da belirtildiği gibi İslamiyet öncesi Araplar -bir kaç kişi dışında- ümmi bir toplum idi.Sözlü rivayet esastı;edebi ürünler kıssalar ve haberler hafızaya dayanıp şifahi olarak naklediliyordu.Bunların yazıya geçirilmesine hicretin birinci yüzyılından itibaren başlandı.
3-Arap edebiyatı ile Arapların sosyal hayatında dinin çok az bir yeri vardı.Yani Kur'an yoktu.olmayan bir şeyi isimlendirme onun şu veya bu dilin şu veya bu kelimesinden türedi demek ise mümkün değildir.
6-Kur’an’ın terim anlamı nedir?
CEVAP:Kur’an Hz.Peygambere vahiyle indirilmiş tevatürle nakledilmiş Mushaflarda yazılmış tilavetiyle ibadet edilen bir suresinin –dahi olsa- meydana getirilmesi için meydan okuyan Fatiha suresiyle başlayıp Nas suresiyle sona eren Allah’ın kelamıdır.
7-Mekke döneminde inen ayet ve surelerde yer alan konular nelerdir?
CEVAP:şirk ve putperestliğe karşı mucadele konuları yer alır.
8-Medeni olan ayet ve surelerde yer alan konular nelerdir?
CEVAP: Çoğunda münafıklar hakkında bilgi veren kısımlar vardır.Ehli kitabın batıl inançları ve yanlış davranışlarını anlatan olaylar tarihi konular ve olaylar anlatılır.Müslümanların yaptıkları savaşlara ve savaş hükümlerine geniş yer verilmiştir.
9-Peygamberimizin Kur’an hakkında söylediği sözlerden bazılarını söyleyiniz.
CEVAP: “Ondan sizden öncekilerin ve sizden sonrakilerin haberleri vardır”
“Aranızdaki meselelerin çözümü ondadır”
“O doğru le yanlışı birbirinden ayırandır”
“O incelikleri ve nükteleri bitmek bilmeyen bir hazinedir”
10-Hz. Osman dönemin de yazılan Kur’an’a ne ad verilmiştir?
CEVAP:İmam
11-Fezailu’l-Kur’an nedir?
CEVAP: Kur’an’ın tamamını veya bazı sure ve ayetlerini öğrenip okuyan öğreten dinleyen ezberleyen hükümlerine göre amel edenlerin kazanacakları sevapları bazı sure yahut ayetleri şifalı olduğunu bildiren hadisleri içeren literatür için kullanılan bir tabirdir.
12-Kur’an’ın fazileti hakkında yazılan ilk eser kim tarafından yazıldığı ileri sürülmektedir?
CEVAP: İmam Şafii’nin Menafi’l-Kur’an
13-Ayet kelimesinin sözlük tanımı nedir?
CEVAP:İz açık işaret burhan emare ibret nişane şaşırtıcı iş ve mucize manasına gelmektedir.
14-Ayetlerin tertibi nasıl olmuştur?
CEVAP:Nazil olan bütün ayetler bizzat Hz.Peygamber’in göstermiş olduğu yerlere yazdırılmışlardır.Dolayısı ile ayetlerin tertibi tevkifidir yani vahye dayanmaktadır.
15-Kur’an’ın en uzun ayeti hangisidir?
CEVAP:Müdayene ayeti denilen Bakara suresinin 282.ayetidir
16-En son indiğine dair ittifak sağlanan ayet hangisidir?
CEVAP: Bakara 2/281(bu ayetin inişinden 9gün sonra Hz.Muhammed vefat etmiştir.)
17-Besmele nedir? Ayet olup olmadığındaki görüşleri açıklayınız.
CEVAP: Besmele Yüce yaratıcının en kapsamlı ismi olan ”Allah” adını rahmet ve merhametinin genişliğini ve sonsuzluğunu ifade eden “rahman ve rahim” sıfatlarını bir arada toplayan veciz bir ibaredir.
Neml suresinin 30. ayetinde geçmesi nedeniyle besmelenin Kur’an’ın bir ayeti olduğunda bir ihtilaf yokur.Fatiha ile diğer surelerin başındaki besmelelerin bir ayet olup olmadığı ise ihtilaflıdır.
-Hanefilere göre surelerin başında bulunan besmeleler bulunduğu süreden ayrı olarak başlı başına birer ayettir.
-İmam Şafii ye göre besmele Fatiha’nın başından bir ayettir.Ayrıca diğer surelerin başında bulunan besmelelerin de o süreden bir ayet olduğu şeklinde İmam Şafii’den rivayet vardır.
-İmam Malik’e göre sure başlarındaki besmeleler Kur’an’dan değildir.bunlar sureleri birbirinden ayırmak ve teberrük için yazılmışlardır.
18-Tevbe suresinin başında besmele olmamasının nedeni nedir?
CEVAP:Besmelenin güven ve rahmet içermesi bu sure ise savaşı emretmesi nedeniyledir.
19-Secde nin sözlük anlamı nedir?
CEVAP:aşırı saygı göstermek tevazuyla eğilmek ve alnı yere koymak manalarına gelmektedir.
20-Tilavet secdesi nedir?hükmü nedir?
CEVAP:Okunması veya dinlenmesi halinde secde edilmesi gereken ayetlere secde ayeti bu sebeple yapılan secdeyede tilavet secdesi denir.Hanefilere göre vaciptir.
21-Kur'anda kaç secde ayeti vardır?
CEVAP:14 secde ayeti vardır.
22-Surenin sözlük ve terim anlamı nedir?
CEVAP:Sure sözlükte yüksek rütbe mevki şeref yüksek bina sur gibi manalara gelir. Terim olarak sure "ayetlerden -en az üç ayetten- meydana gelen başı ve sonu bulunan müstakil Kur'an parçası" demektir.
23-Kur'an da kaç sure vardır?En kısa sure ve en uzun sure hangisidir?
CEVAP:114 sure vardır.en uzunu 286 ayeti olan Bakara suresi en kısası ise 3 ayetten oluşan Kevser suresidir.
24-Surelerin tertibi nasıl olmuştur?
CEVAP:Bu konuda 3 görüş vardır?
1-Surelerin tamamının tertibi Hz.Peygamber'e dayanmaktadır.(tevkifi)
2-Sahabenin ictihadi ile olmuştur.
3-Bir kısmının Hz.Peygamber'in bildirmesiyle bir kısmının da sahabinin ictihadi ile olmuştur.
25-Kur'an ' da sureler uzunluk ve kısalıklarına göre nasıl tasnif edilmiştir?Açıklayınız.
CEVAP:1-Es-Sebu't-tuvel:En uzun 7 sure demektir.Bunlar Bakara Al-iİmran Nisa Maide En'am A'raf Enfal-Tevbe
2-El-Mi'un: Birinci gruptan sonra gelen ve ayet adedi yüz civarında olan surelerdir.
3-El-Mesani:Ayet Adedi yüzden az olan surelerdir.
4-El-Mufassal:Mushafın son bölümü olup Kaf suresinin başından Nas suresinin sonuna kadar olan sureleri içine almaktadır.
26-Surelerin isimlendirilmesi nasıl olmuştur?
CEVAP:İlk kelimelerinden(lem yekün gibi) Başlarındaki huruf-ı mukatta'a dan(Yasin gibi) Kıssasını ihtiva ettikleri şahsiyetlerden(Nuh gibi) veya topluluklardan (Münafikun gibi) ya da konularının birinden almışlardır.Bazen bir surenin birden fazla ismide bulunmaktadır.(Fatiha suresinin 20 den fazla ismi vardır).Bazen de birden fazla sureye bir isim verilmiştir.
27-Surelerin Mekki ve Medeni oluşları hakkında hangi görüşler vardır?
CEVAP:Üç görüş vardır.
1-Vahyin indiği mekan dikkate alınarak yapılan taksim.
2-Muhattaplar dikkate alınarak yapılan taksim.
3-Zaman dikkate alınarak yapılan taksim.Buna göre Hicretten önce inen ayet ve surelere Mekki sonra inen ayet ve surelere de Medeni denir.İşte doğru olan görüş budur.
28-Mekki surelerin özellikleri nelerdir?
CEVAP:a)içinde peygamberlerin ve geçmiş milletlerin kıssaları anlatılan şirke ve putperestliğe karşı mücadele vardır.
b)Tek Allah inancı nübüvvet ve ahirete iman esasları veciz ifadelerle anlatılır.
c)İyi ahlaka sarılmaya ve istikamete teşvik ederler.
d)Ayet ve sureler kısa ifadeler hararetli ve vurguludur.
e)Kasemlere fazla yer verilmiştir.
f)Ruhani cezbeler ve tatlı musiki ahenkler vardır.
29-Medeni surelerin özellikleri nelerdir?
CEVAP:a)Ankebut suresi hariç munafıklardan bahsedilen
b)Cihada izin veren vecihad hükümlerini beyan eden
c)Hudud ve miras paylaşımından bahseden
d)İbadat ve muamelat konuları tafsilatlı olarak yer alan
e)Ehl-i kitabın batıl inançları ve yanlış davranışları anlatıp onları İslam'a davet eden surelerin hepsi Medenidir.
30-Yedi Harf le ilgili görüşlerin bazılarını söyleyiniz.
CEVAP: ihtilaflı bir meseledir.Konuya dair kırk civarda görüş vardır.Bunların belli başlıları şunlardır:
1-Yedi harften maksat Arap kabilelerinden meşhur olan yedisinin lehçesidir.
2-Meşhur yedi imamın kıraatıdır.
3-Aynı manaya gelen çeşitli lafızlardır.
4-Yedi vecihtir.Bu görüşü savunanlar çoktur.
31-Kıraat nedir?konusu ve gayesi nedir?
cEVAP:Kur'an'ın kelimelerinin eda keyfiyetlerini ve ihtilaflarını nakledenlerine isnat ederek bilmektir.Konusu:Telaffuzlarındaki ihtilaf ve edalarındaki keyfiyet bakımından Kur'an'ın kelimeleridir.Gayesi:Mütevatir kıraatların zabt melekesini elde etmektir.
32-Kıraatların sahih olması için 3 şart vardır.bunlar nelerdir?
CEVAP:1-Kıraat sahih ve muttasıl bir senedle Hz.Peygambere ulaşmalı.
2-Takdiren ve ihtimalen de olsa Hz.Osman döneminde çoğaltılan nüshalardan birinin hattına uymalı.
3-Bir vecihle de olsa Arap dilinin kaidelerine uygun olmalı.
33-Senetleri bakımından kıraatların çeşitleri nelerdir?
CEVAP:1-Mütevatir kıraatır
2-Meşhur kıraat
3-Ahad kıraat
4-Şaz kıraat
5-Mevzu(uydurma) kıraat
Ahad Şaz ve mevzu kıraatlar ile Kur'an okumak caiz değildir.
34-Mütevatir kıraat nedir?
CEVAP:Yalan üzere ittifak etmeleri aklen mümkün olmayan bir topluluğun diğer bir topluluktan rivayet ettiği kıraata denir.(en önemlisi ve derecesi yüksek olanıdır)
35-Kıraatların bugünkü durumları nasıldır?
CEVAP: Asım kıraatı: Bugün Müslümanların ekseriyeti Kur'an'ı Asım Kıraatının Hafs rivayetine göre okumaktadırlar.
Nafi kıraatı:Mısır hariçiKuzey Afrika'da yaşayan Müslümanlar.Nafi kıraatının Verş rivayetine göre Kur'an'ı okurlar.
Ebu Amr'ın kıraatı:Sadece sudan'ın bir kısmında okunmaktadır.
36-Vakıf ve ibtida nedir?
CEVAP: VAKIF:"Kelime üzerinde kıraata tekrar başlamak niyetiyle adet olduğu şekilde nefes alacak kadar bir zaman sesi kesmekten"ibarettir.
İBTİDA:"ilk defa okumaya başlamaya veya vakıftan sonra kıraata devam etmek için tekrar başlamaya" denir.
Kur'an'ın manasının iyi anlaşılması için bu iki hususa uyulması gerekir.
37-Vakfın kısımları nelerdir?
CEVAP:1-Tam vakıf(vakf-ı tam):KEndisinden sonrası ile lafız ve mana yönünden alakası bulunmayan bir kelime üzerinde yapılan vakfa denir.
2-Kafi vakıf(Vakf-ı kafi):Kelam lafız ve mana yönünden tamamlanmakla beraber yinede kendinden sonrası ile anlam bakımından bir alakası varsa bu tür yerlerde yapılan vakfa denir.
3-Hasen vakıf(vakf-ı hasen):Kelam lafız ve mana bakımından tamamlanmakla beraber Yinede onun kendisinden öncesi veya sonrası ile lafız yönünden bir ilgisi varsa bu vakfa denir.
4-Kabih vakıf(Vakf-ı kabih):Kelamilafız ve mana yönünden tamamlanmadan ve kendisinden sonraki lafız ile her iki cihetten şiddetli alakası bulunan yerde yapılan vakfa denir.
38-İbtidanın kuralları nelerdir?
CEVAP:1-Vakf-ı tam ve vakf-ı kafi olan yerlerde durduktan sonra peşinden gelen kelimeden başlamak uygundur.
2-Vakf-ı hasen ayet sonunda ise takip eden ayetin başından okunarak devam edilir eğer ayet ortasında yapılmışsa mananın bütünlüğünü sağlamak şartıyla o kelimeden veya daha geriden alınarak başlanır.
39-Kur'an'ı Ker'im okuyuş şekilleri nasıldır?
CEVAP:1-Tahkik:Kıraat ilminde tahkik her bir harfin hakkını tam vermek medlerini yeterince uzatmak harekeleri birbirinden ayırmak şeddeleri tam yapmak ve gunnelerin hakkını vermek gibi tecvid kurallarını yerine getirmede okuyuş hassasiyetinin en son imkanını kullanarak Kur'an'ı okuma tarzıdır.Buna yakın bir de "tertil" tarzı vardır ki Kur'an'ı acele etmeden dura dura anlaya anlaya okumaya denir.
2-Hadr:Kur'an'ı tecvid kaidelerine uyarak hızlı bir şekilde okumaya denir.
3-Tedvir:Tahkik ile hadr arasında bir okuyuş tarzıdır.

ALINTIDIR
Yusuf said beğendi.
Alıntı ile Cevapla
Alt 04 Şubat 2012, 12:02   Mesaj No:3
Medineweb Emekdarı
mehmet akif2 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:mehmet akif2 isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 13402
Üyelik T.: 25 Şubat 2011
Arkadaşları:11
Cinsiyet:bayan
Yaş:44
Mesaj: 7.406
Konular: 425
Beğenildi:2308
Beğendi:4896
Takdirleri:3818
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart tefsir tarihi ve usulü ünite özetleri

Ünite:1 Kur-an’ın Nuzulu Ve Metinleşmesi

Giriş

Problemlere kalıcı ve gerçekçi çözümler üretmek için Kur’an-ı sağlıklı bir şekilde anlamak, yorumlamak ve uygulamak hayati bir önem taşımaktadır.

Kur’an – ın Nüzül Süreci
*Vahiy Vahy, v-h-y kelimesinin mastarı olup

*sözlükte, gizli ve süratli bir şekilde bildirmek, seslenmek, gizli konuşmak, fısıldamak, emretmek, telkin etmek, ilham etmek, işaret etmek, yazı yazmak, bir şeyi başkasına intikal ettirmek, elçi göndermek ve içgüdü anlamlarına gelmektedir.

Terim olarak vahiy: Yüce Allah’ın insanlara ulaştırılmasını istediği mesajlarını peygamberlerine, alışılmışın dışında gizli bir yolla süratli bir şekilde bildirmesidir.

*Vahiy hadisesi, gizli bir şekilde süratli olarak gerçekleşmektedir.

İbn Haldun vahyin bu hususiyetini şu sözlerle ortaya koymaktadır. “Peygamberlerin Cebrail’den vahiy almaları, bir kere göz açıp kapayıncaya kadar gecen bir zaman dilimi içinde gercekleşmiştir.”
Vahyin Başlangıçı: İlk vahiy peygamberimize, hira dağında Alak süresinin ilk beş ayetinin inmesiyle başlamıştır.

*İlk vahiy olayını Hz. Hatice’ye anlatan peygamber efendimiz, Hz. Hatice onu tasdik etti.

* Daha sonra Hz. Hatice Hz. Peygamber efendimizi alıp amcasının oğlu Varaka b.Nevfel’e götürdü.

*Peygamber efendimiz ile görüştükten kısa bir süre sonra Varaka b. Nevfel vefat etti.

*O esnada vahiy bir müddet kesintiye uğramıştır.

*Vahyin bir müddet kesilmesinden (Fetret Devri) sonra ilk defa Müddesir süresinin baş tarafının inmesiyle vahyin gelişi devam etmiştir.

Vahyin Keyfiyeti: Peygamber (elçi ) ile biz insanlara tebliğ edilen (muhatap ) arasında iletişimin sağlanabilmesi için iki şartın olması gerekir.

1. Mahiyet / antolojik olarak eşit yani, aynı seviyede olunmalı.

2. Aralarında ortak bir dil / anlaşma vasıtası bulunmalıdır.

Vahyin Çeşitleri: İslam alimleri vahyi, metlüv (okunan) ve gayr-i metlüv (okunmayan )olarak ikiye ayırmışlardır.

*dikkat edilirse cüveyni’nin taksimine göre hadis/sünnet de vahiy kaynaklıdır(Sayfa 5-6 Cüvey’nin taksimini okuyun.)

Vahyin Geliş Şekilleri: “Allah bir insanla ancak vahiy yoluyla veya perde arkasından konuşur, yahut bir elçi gönderip izniyle ona dilediğini vahyeder.” (Suara (42) 51.)

*Ayete Göre Vahiy 3 Şekilde Gerçekleşmiştir.

1-Allah’ın iletmek istediği mesajları peygamberinin kalbineü doğrudan bırakması / yerleştirmesi.

2- Vahyi peygamberine bir perde arkasındanü bildirmesi.

3-Vahyi getirmekte görevlendirdiği bir meleği elci olarakü göndermesi .(Kur-an- Kerim bu şekilde indirilmiştir.)

Peygamber Efendimize Vahyin Geliş Şekilleri

1. Hz. Peygamberin uyurken gördüğü sadık rüyalar. Gördüğü rüyaların gercekleşmesi.(Bu rüyalara , “er – rü ‘ya –s-sadika veya er – rü’ya saliha denmektedir.)

2. Cebrail’in asli süretiyle görünerek vahiy getirmesi.

3. Cebrail’in görünmeden cıngırak sesine benzer bir sesle vahiy getirmesi.(Vahyin en ağır şekli)

4. Hz. Peygamber uyanık iken meleğin görünmeksizin onun kalbine ilahi vahyi ilka etmesi.(Ruhul Kuds)

5. Cebrail’in insan suretine girerek vahiy getirmesi.(Peygamber efendimize en kolay gelen vahiy şekli)

Vahiy Esnasında Görünen Haller:

1. Resulullah’ın en soğuk günlerde bile alnın terlemesi.

2. Resulullah’ın üzerine büyük büyük bir ağırlık çökmesi.

3. Resulullah’ın yanında bazen horultuya, bazen de arı uğultusuna benzer bir ses işitilmesi.

4. Resulullah’ın sırt üstü yatarak üzerinin örtülmesi ve yüzünün kızarması.

5. Bunlardan başka vahiy inerken; Resullah’ın uykusu gelir vücudu kaskatı kesilir ve ağırlaşır, üzerine sekinet iner, gözlerini belli bir noktaya dikerdi.

İlham: “Kalpleri tasfiye edilmiş kişilere ani olarak verilen tefekkür ve istidlal dışı bilgiler” kastedilmektedir.

Vahiy ile ilham arasındaki farklar:

1. Vahiy’in Allah katından kesin olduğu, ilhamın kaynağının belli olmadığı.

2. Vahiy Vasıtalı, ilham ise vasıtasız olarak tecelli eder.
3. Vahiy olayı son bulmuştur, ilham ise devam etmektedir.
4. Vahiy bağlayıcıdır, ilham ise bağlayıcı değildir.

5. Vahiy umumi ve külli, ilham ise hususi ve cüzidir.

6. Vahiy yoluyla elde edilen bilgiler birbiriyle çelişmez; ilhamda ise çelişebilir.

Kesf: ”Duyular ve akıl yoluyla bilinme imkanı olmayan gaybi hakikatlerin gözle görünürcesine apaçık bir şekilde kişiye bildirilmesidir.

Mukaşefe: ”Kalp gözünün acılması ve gayb aleminin görülmesini sağlayan hal.”

Vahiy Katipleri

*sırf medine döneminde peygamber efendimize 65 kişi vahiy katipliği yapmıştır

*Mekkede ilk vahiy katibi Abdullah b. Sa’d Ebi Sarh’tır.

*Medinede ise ilk vahiy katipliği yapan kişi Ubey B.Kab’tır.

Vahyin Yazıldığı Malzemeler:

1. Hurma ağacının yaprakları kabukları ve yapraklarının orta damarları.

2. İnce beyaz taşlar.

3. Kürek ve Kaburga Kemikleri.

4. İşlenmemiş deri.

5. İnce deri(Rakk).

6. Canak çömlek parçaları.

7. Parsömen parcaları.

8. Tahtadan yapılmış levhalar.

9. Bez parcaları.

Vahye Ait Terimler:


El- Hadari: Seferde ve misafirlik halindeüolmadan yani yerleşik haldeyken inen vahiylerdir.(Kur-an’ın ekserisi bu şekilde nazil olmuştur.)


Es-ü Seferi: Yolculuk ve savaşta.(Nisa Süresi 176.ayeti)

En -Nehari: Gündüz nazilü olan vahiyler.

El –leyli: Gece inen vahiyler.(Kasas S. 56.Ayeti Tevbe S.ü 15.ayeti)

Es -Sayfi: Yaz mevsiminde.ü

Eş- şitai: Kış mevsiminde.ü

Elü – firaşi: Hz.peygamber efendimiz yatağında iken inen vahiyler(Nur Suresi 11 nolu ayet.)

El- Ardi: Hz. Peygamber efendimiz yeryüzünde iken inen vahiyler.ü

ü Es – Semai: Hz.Peygamber efendimiz semada iken inen vahiyler.(Bakara 285.ayeti gibi.)

Vahyin Nuzul Aşamaları:

Levh-i Mahfuz’a İnmesiü

Beytü’lü İzzeye inmesi: kuran aynı zamanda yakın sema da denilen beytü’l izze’ye levhi mahfuzdan indirilmiştir

*ibn abbas’ın “kuran, dünya semasına kadir gecesinde toptan indirildi oradan da yirmi küsur yıl boyunca parça parça nazil oldu” şeklindeki sözleri,

*kuranın beytü’l izze’ye toptan, buradan da peygamberimize parça parça indirildiğini haber vermektedir

Hz. Peygamber’e İnmesi: Kur’an-ın parca parca indirilmesi Arapü dilinde “Tencimu’l- Kur’an “ terimiyle ifade edilmektedir.

Vahyin Hz. Peygamber’e parca parca indirilmesinin hikmetleri:

Müslümanlara kolaylıkü sağlamıştır.

Hayata geçirme ve anlama kolaylaşmıştır.ü

İnanmayanlarınü iç yüzleri açığa çıkmıştır.

Müslümanların sorduklarıü sorularla, müşrik, munkire ve munafıkların şüphe ve itirazlarına anında cevap verilmiştir.

Hz.Peygamber ve ashabına (Müslümanlara)moral ve güç kaynağıü olmuştur.

Problemlere cözümler getirmiştir.ü

Hz.Peygamber ve ashabınınü yaptığı hatalar zamanında düzeltilmiştir.

İlahi irade tarafındanü değiştirilmesi gereken bazı hükümlerin zamanı gelince değiştirilmesine imkan sağlamıştır.(nasih-mesuh)

Kur’an-nın bir beşer kelamı değil, ilahi birü kitap olduğunu göstermeye vesile olmuştur.

Meydan okuma.ü

Kur-an-ın Mushaflaşma Süreci :

Kur-an-ın ezberlenmesi

Hz. Peygamberin Ezberlemesi:

Sahabenin ezberlemesi: Sahabeyi Kur’an okumaya sevk eden sebepler.

Güclü bir hafızaya sahip olmaları.ü

Namazda belli bir miktarü Kur’an okumanın farz ve vacip oluşu.

Kur’an-nın emir ve yasaklarına uymanınü gerekli olması.

Resulullah’ın, Kur’an eğitimi ve öğretimi ile bizzatü ilgilenmesi.

Kur’an okuyanlara verilecek sevap ve mükafatın büyükü olması
.
Kur’an’- ın Yazılması: Peygamber efendimiz ve o zaman ki toplum ümmiü bir topluluktu ve okuma yazma bilenler azınlıktaydı.

*Ancak peygamberimiz eğitim ve öğretime büyük önem vererek gerek ashabını gerekse diğer kişileri eğitim ve öğretime teşvik etmiştir.

*Okuma – Yazma öğretmek amacıyla erkekler için: Abdullah b. Said B. El- As ile Ubabe b. Samit’i,

*kadınlar icinde Hafsa’yı görevlendirmiştir.

*İstinsah işi bittikten sonra tahsis görülen asıl nüsha, Resulullah’a teslim edilerek,”Hane – i saadette” muhafaza ediliyordu.

Kur’an-ın Toplanması ( Cem )

Peygamber efendimiz hayatta iken Kur’an-ın bir cilt halinde toplanmayışının bazı sebepleri:

• Hz. Peygamber efendimizin hayatta olduğu müddetçe vahyin devam etmesi.

• Ayet ve sureler nüzul sürecine göre sıralanmaması.

• Vahy’in tamamlanması ile Hz.Peygamberimiz’in vefatı arasındaki sürenin yetmemesi.

Hz.Ömer Kur’an-ın bir cilt halinde toplanmasını düşünerek Hz. Ebu Bekir’e düşüncesini bildirir ve bu şekilde Kur’an-ın bir cilt halinde toplanması konusunda ikna olur.

Kur’an-ı bir araya toplamak icin Zeyd b.Sabit’in başkanlığında bir heyet kurulur.

*Hz. Peygamber efendimizin vefatından 6 ay sonra başlayan Kur’an –ı toplama faaliyeti yaklaşık olarak 1 yıl sürmüştür.

*Toplanan bu nüshaya Abdullah bin Mes’ud’un teklifiyle Mushaf adı verilmiştir.

*Böylelikle Hz. Ebu Bekir zamanında Kur’an-ın en küçük bir parçasının dahi kaybolmaması için cilt halinde toplanmıştır.

Kur’an-ın Coğaltılması (İstinsah): Kırat farklılıklarını önlemek ve Müslümanlar arasındaki birliğin korunmasını sağlamak icin Hz. Osman döneminde Kur’an –ı Kerim coğaltılmaya ve diğer şehirlere gönderilmeye başlanmıştır.

*Hz.Osman Kur’an –ı coğaltacak olan heyete bazı kurallar vermiştir. Bu kurallar ve prensipler kur’an coğaltıldı.(Sayfa 21 Prensiblere göz at.)

Kur’an-ın Harekelenmesi ve Noktalanması:

Yanlış okumaları düzeltmek ve gidermek icin yapılan çalışmalardır. İlk önce hareke görevi yapacak, sonra şekilleri birbirine benzeyen harfleri ayırmak için noktalar konmuştur.

*Ebü’l –Esve ed – Dü –elinin koyduğu bu noktalar hareke yerine konan noktalardır.

*Bu noktalar tarihte ilk defa Ebü’l- Esved tarafından icat edilmiştir.

Resü’l- Mushaf (Mushafın Yazısı ) :

* Resü’l- Mushaf “Kur-an-ın kelimelerinin ve harflerinin yazılışında Osman b. Affan’ın tasvip ve tercih ettiği imla şekil ve tarzı” diye tanımlanır.

*Buna Resm-i Osman’da denir.



Mekkede ilk vahiy katibi: ABDULLAH B. SAD

Medine'de ilk vahiy katibi: UBEYY B. KAB

Vahyin geliş şekilleri: a) Kalbe İlham b)Perde Arkasından c)Elçiyle Bildirme

Peygamberimize en ağır gelen vahiy şekliİ: ÇINGIRAK SES

Peygamberimize en kolay gelen vahiy şekli: CEBRAİLİN İNSAN SURETİNDE GELMESİ

Cebrail kimin kılığında insan şekline bürünürdü: DIHYE EL KELBİ

İlham anlamına gelen diğer kelimeler: KEŞF MÜKEŞŞEF BASİRET FERASET İLMÜ LEDUN MARİFET TECELLİ SEZGİ

Peygamberimize yatarken gelen vahiy adı: EL FİRAŞİ (Maide suresi 67.ayet)

Fetret devrinden sonra (yani ilk vahiyden sonra vahyin bir süre kesilmesi) inen ayet: MÜDDESSİR SURESİNİN BAŞ KISMI

Kuranın en uzun ayeti: BAKARA 282 Bu ayetin diğer adı: MÜDAYENE AYETİ

Kuranın en uzun suresi: BAKARA Kuranın en kısa suresi: KEVSER

Kurandaki en uzun yedi surenin adı: ES SEBUT TUVEL

7 Uzun sure
1-Bakara
2-Ali İmran
3-Nisa
4-Maide
5-En'am
6-Araf
7- Enfal-Tevbe ( Tevbe suresi enfal suresinin devamı olarak kabul edilir)
__________________



ALINTIDIR

Alıntı ile Cevapla
Alt 04 Şubat 2012, 12:15   Mesaj No:4
Medineweb Emekdarı
mehmet akif2 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:mehmet akif2 isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 13402
Üyelik T.: 25 Şubat 2011
Arkadaşları:11
Cinsiyet:bayan
Yaş:44
Mesaj: 7.406
Konular: 425
Beğenildi:2308
Beğendi:4896
Takdirleri:3818
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart tefsir tarihi ve usulü 2. ünite özeti

Ünite 2: Kur’an –ın Tanıtımı ve Unsurları
Giriş:
Kur’an ,İslam dinin en temel kaynağıdır.

Kur’an-ın Tanıtımı

Kur’an Kelimesinin Etimolojisi
İslam alimlerinin görüşleri
“Kur’an kelmesinin hemzesiz ve türemiş olduğunu savunanlar”
1. Kur’an lafzı “karinetün” kelmesinin coğulu ve aynı zamanda hemzesiz olan el kerin lafzından türemiştir.(Görüşü ileri sürenler Ebu Zekeriy’ya Yahya b Ziyad el – ferra )
2. Bir şeyi diğerine yaklaştırmak anlamına gelen “karene “filinden türemiştir.(Eş ‘ari ve ona tabi olanlar)
“Kur’an” kelimesinin hemzesiz,türememiş ve alem –i mürtecel olduğunu savunanlar”
Safi ve taraftarlarının görüşüdür.Kur’an ‘da toplam 70 defa gecen Kur’an lafsı 50 yerde el takısı ile birlikte 20 yerde el takısı olmadan zikredilmiştir.
“Kur’an kelmesinin hemzeli ve türemiş olduğunu savunanlar”
1. Sözlükte toplamak anlamına gelen “kara’e ‘den türemiş fu’lan vezninde bir kelimedir.(Ebu Ubeyde Ma’mer b. El- Müsenna ve ez – Zeccac)
2. Çıkarıp atmak anlamına gelen “kara’e ‘den türemiştir.(Kutrup)
3. “okumak”anlamına gelen “kara’e ‘den türemiş , fu’lan vezninde bir kelimedir.(Ebu’l –Hasan Ali b. Hazm el – Lihyani)Bu görüş islam alimlerinin coğu tarafından kabul edilmektedir.Ayrıca “Kur’an –ın kendiside bu görüşü desteklemektedir.”İkra”lafzı Kur’an –ın ilk inen kelimesidir.
Müşriklerin “Kur’an “köküne dair görüşleri:
Müşrikler “Kur-an lafzını “ Süryanice veya İbranice , keryani kelimelerden almıştır demişler.Müşriklerin calışmaları Kur-an –ın orijinal bir kitap olmadığını ve dolayısıyla kendi kitaplarından devşirildiğini kanıtlamaya çalışan asılsız iddalar ortaya koymaktadırlar.
Sonuç olarak “Kur-an “ lafzı , İslamiyet /Kur’an ile beraber gelmiş “okumak “anlamındaki kara’e den türemiş ,fu’lan vezninde Arapca kökenli bir kelimedir.Bunun dışındaki görüşler yanlıştır.Kur’an – ın çeşitli isimleri olduğu bilinmektededir.(55 tane )

Kur’an - ın Terim Anlamı:”Kur’an ,Hz.Muhammed (s.a.v)’e vahiyle indirilmiş,tevatürle nakledilmiş,Mushaflarda yazılmış ,tilavetiyle ibadet edilen ,bir süresinin – dahi olsa – meydana getirilmesi icin meydan okuyan Fatiha suresi ile başlayıp Nas suresiyle sona eren Allah’ın kelamıdır.
Kur’an – ın Hedefi: Kur’an , tüm insanlığı hidayete getirmek amacıyla nazil olmuş evrensel bir ilahi kitaptır.İnsanlığı huzura , mutluluğa ulaştıracak yoldur.Onun dışındaki yollar insanlığı huzura ve mutluluğa sevk edecek seviyede değildir.
Kur’an – ın Muhtevası: Kur’an ‘ın muhtevasını n tespiti biraz zordur.Mekki ve Medeni ayet ve surelerin özellikleri ile bağlantılıdır.
Mekki ayet ve surelerde , Allah’ın birliği , kudreti ,lutufkarlığı,ahret günü dirilme gibi uhrevi konular yanında müşriklerle girişilen mücadeleler ve onların anlamsızlığı gibi konulara vurgu edilmektedir.
Medeni sure ve ayetlerde ,Mekki sure ve ayetlerde ihtiva edilin konuların yanı sıra ibadet ve muamelat konuları ağırlık kazanmıştır.Medeni surelerin coğunda münafıklar hakkında bilgi veren kısımlar vardır.Ayrıca Müslümanların yaptıkları savaslara ve savaş hükümlerine geniş yer verilmiştir.
Kur’an – ın Kitab-ı Mukaddes’le Mukayesesi:
Kur’an ,Tevrat , Zebur ve İncil’i kuşatıcı bir mahiyet arz etmekte ve önceki peygamberlere inanmayıda şart koşmaktadır.Yahudilik ve İslam dini kutsal kitap’a öncelik tanımıştır.Hristiyanlık ise Hz.İsa üzerine temellendirilmiştir.
Kur’an ile diğer kutsal kitaplar arasında vahyedilme ,kayda geçirme ,günümüze gelme uslup ve muhteva acısından önemli farklılıklar vardır.Kur’an – ın korunması ve diğer kutsal kitapların korunması bakımından da bir takım değişiklikler mevcuttur.Diğer dinlerin kitapları orjinalliğini yitirmiş olmasına rağmen Kur’an – Kerim ‘de olan bazı konularla benzerlik göstermektedir.
Kur’an – ın Faziletleri (Fezailul – Kur’an ):
Kur’an – ın tamamını veya bazı sure yada ayetlerini öğrenip ,okuyan,öğreten,dinleyen,ezberleyen,hükümlerine göre amel edenlerin kazanacakları sevapları , bazı sure yahut ayetlerin şifalı olduğunu bildiren hadisleri iceren literatür için kullanılan bir tabirdir.İmam Şafi’nin “ Menafi’l Kur’an “ adındaki kitabının bu konuda yazılan ilk eser olduğu ileri sürülmektedir.Fezailu ’l Kur’ an ‘ la ilgili hadisler incelendiğinde 3 kısma ayrıldığı görülür.Bunlar:
1. Kur’an – ın bütünün fezaletine dair hadisler.
2. Kur’an – ın surelerinin fezaletine dair hadisler.
3. Kur’an – ın ayetlerinin fezaletine dair hadisler.
Kur’an – ın Unsurları:
Ayet:Sözlükte ; iz , acık işaret,burhan emare ibret , şaşırtıcı iş ve mucize manasına gelmektedir.Terim olarak ise Kur’an – ın herhangi bir suresinde , bir veya birkaç kelime yada cümleden meydana gelen ve başından ve sonundan ayrılmış olan bölümlere denir.Çoğulu ay veya ayat’tır.
Ayetlerin Tertibi : Ayetlerin tertibi tevkidir, yani vahye dayanmaktadır.
Ayetlerin Sayısı: Ayetlerin sayısında farklı rivayetler bulunmaktadır.Ayet sayılarının farklılıkları Kur’an ‘ da eksilik veya fazlalık olduğunu göstermez.
En uzun ayet ,müdaniye ayeti denilen Bakara Suresi’nin 282. Ayettidir.Bu konuda ihtilaf yoktur.Kısa ayeti ise ihtilaflıdır.Bu konudazikredilenler : Müdham****n,Vel – fecr , Yasin ,vel asr , ve’d- duha,müddesir rahman ve Yasin.
İlk ve Son Nazile Olan Ayetler:
İlk inen ayetler Alak suresinin ilk beş ayetidir.Fetret devrinden sonra Müddesir suresinin baş kısmı nazil olmuştur.Son ayet hakkında ise görüş ayrılığı vardır.
Besmele: Tevbe suresinin dışında bütün surelerin başında besmele vardır.Nelm suresinin 30. Ayetinde gecmesi nedeniyle Kur’an – ın bir ayeti olduğunda ihtilaf yoktur.Ama diğerlerinde mezhep imamlarına göre bir takım ihtilaflar vardır.
Secde Ayetleri:Secde ayetleri Kur’an ‘da 14 tanedir.Secde ayeti okunduğunda “tilavet secdesi” yapılmalıdır.Tilavet secdesi hanifilere göre vaciptir.
Sure: Sözlükte yüksek rütbe ,mevki,şeref,yüksek bina,sur gibi manalara gelir.Çoğulu”suver”dir.Terim olarak “ayetlerden en az 3 ayetten meydana gelen başı ve sonu bulunan müstaki Kur’an parcası” demektir.
114 sure vardır.Ubey b.Kab’a göre 87 ‘si Mekki 27’si ise Meddenidir.En uzun süre 286 ayeti olan Bakara süresi en kısası ise “Kevser Suresidir”. Kur’an – ın surelere ayrılması tevkifidir,yani vahye dayanır.
Surelerin Tertibi:Surelerin terkibinde farklı görüşler mevcuttur.
Surelerin Tasnifi:
Es- Sebu’t tuvel: En uzun 7 sure demektir.
El – Mi’un:Birinci gruptan sonra gelen ve ayet adedi yüz civarında olan surelerdir.
El – Mesani: Ayet adedi 100’den az olan surelerdır.(Azhap suresinin basından Kaf suresine kadar)
El – Mufassal: Mushafın son bölümü olup , Kaf suresinin başından Nas suresinin sonu.
Mekki ve Medeni Sureler:
1. Vahyin indiği mekan dikkate alınarak yapılan taksim Mekke’de inenler Mekki , Medine’ de inenler Medeni şeklinde.
2. Muhataplar dikkate alıarak yapılan taksim.Mekke’lilere hitap eden ayetler Mekki , Medine’dekilere hitap eden ayetler Medeni şeklinde.
3. Zaman dikkate alınarak yapılan taksim.Hicretten önce inen ayetler ve sureler Mekki , sonra inen ayet ve surelere ise Medeni denir.Bu görüş genel olarak doğru , bütün ayet ve sureleri içine alacak şekilde olduğundan doğru kabul edilen görüştür.

Mekki Surelerin Özellikleri:
1. İçinde “kella” lafzı olan.
2. Secde ayeti ihtiva eden.
3. Bakara suresi haric , icinde Adem ve İblis kıssası yer alan.
4. Bakara ve Al-i İmran suresi hariç başında “huruf-ı mukkatta” bulunan.
5. Bakara suresi haric geçmiş kıssaları anlatan.
6. Ey insanlar ibaresinin bulunması.
Medeni Surelerin Özellikleri:
1. Ankebut suresi hariç munafıklardan bahsedilen.
2. Cihada izin veren ve hükümlerini beyan eden.
3. Hudud ve miras paylaşımından bahseden.
4. Ey iman edenler ibaresinin fazla bulunmaması.
5. İbadet ve muamelat konuları.
6. Ehl-i kitabın batıl inançlarını ve yanlış davranışların anlatıp islam’a davet edenler.

Kur’an – ın Okunması
Yedi Harf:”el –ehrufu’s- seb’a” , iki kelimeden meydana gelmiştir.”Ehruf” sözlükte , bir şeyin uçu ve kenarı ,sivri ve keskin yeri,vecih,uslup,kırat ve lugat anlamlarına gelen “ harf” kelimesinin coğuludur.Yedi anlamına gelen “Seb’a” kelimesinin manası hakkında görüş ayrılığı vardır.
Yedi harf ile ilgili bir cok hadis bulunmaktadır.(Ubey b. Ka’b rivayeti mesela sayfa 45 bakın.)Bu konu ihtilaflı bir konudur.Konuya dair 40 kadar rivayet vardır.
Kıraat İlmi : Kur’an-ın kelimlerinin eda keyfiyetlerini ve ihtilaflarını nakledenlerine isnat ederek bilmektir.Gayesi: Mütevatir kıratların zabt melekesini elde etmektir.
Sahih Kıraatın Şartları:
1. Kıraat, sahih ve muttasıl bir sendle Hz. Peygamber’e (s.a.v) ulaşmalı.
2. Takdiren ve ilmende olsa Hz. Osman döneminde çoğaltılan nüshalardan birinin hattına uymalı.
3. Bir vecihlede olsa Arap dilinin kaidelerine uygun olmalı.
Senetleri Bakımından Kıraat Çeşitleri:
1. Mütevatir Kıraat
2. Meşhur Kıraat
3. Ahad Kıraat
4. Şaz Kıraat : (Senedi sahih olmayan kıraat )
5. Mevzu (Uydurma ) Kıraat
Kıraatların Bugünkü Durumu
• Asım Kıraatı:Çoğunluk Kur’an – ı , Asım Kıraatının Hafs riayavetine göre okumaktadır.
• Nafi Kıraatı:Mısır hariç kuzey frika’da yaşayan Müslümanlar Kur’an-ı Nafi kıratının Verş riyavetine göre okumaktadırlar.
• Ebu Amr’ın Kıraatı:Sadece Sudan’ın bir kısmı.
Vakıf ve İbtida:”Kelime üzerinde ,kırata tekrar başlamak niyetiyle,adet olduğu şekilde , nefes alacak kadar bir zaman sesi kesmekten “ibarettir.İbtida “ilk defa okumaya başlamaya veya vakiftan sonra kırata devam etmek için tekrar başlamaya” denir.
Vakfın Kısımları:
1. Tam Vakıf (Vakf-ı tam, Vakf-ı lazım, vakf-ı vacip) : Kendisinden sonrası ile mana yönünden alakası bulunmayan bir kelime üzerinde yapılan vakfa tam vakıf denir.
2. Kafi Vakıf(Vakf-ı Kafi):Kelam lafız ve mana yönünden tamamlanmakla beraber yine kendinden sonrası ile anlam bakımından bir alakası varsa bu tür yerlerde yapılan vakfa denir.
3. Hasen Vakıf(Vakf-ı Hasen ):Vakf-ı hasen ayetin başında veya ortasında olabilir.
4. Kabih Vakıf(Vakf-ı Kabih):Vakf-ı kabihde,kelam tamamlanmadığı için okunandan bir mana anlşılmaz.
Kur’an okurken durulması gereken yerlere bir takım harfler konmustur.
1. Mim :Mutlaka durmak gerekir.Geçilirse mana bozulur.
2. TI:( Vakf-ı mutlak),Cim (Vakf-ı caiz),Kıf (dur):Bunlarda durmak evladır,gecmek caizdir.Ceçilirse geriden başlanmaz.
3. Ze(Vakf-ı mücevvez),Sad (Vakf-ı murahhas),Kaf ve sili :Bu işaretlerde geçmek güzel durmak ise caizdir.
4. La:Durma
5. Ayn:Bir konunun veya kıssanın bittiğini ve başka bir konu ve kıssanın başladığını gösterir.
6. İki grup üç nokta (Vakf-ı muaneka / Vakf-ı murakabe)
7. Kef
8. Sin :Sekte:
İbtidanın Kuralları : Sayfa 50 yi gözden geçirin.
Kur’an- Kerim’in Okuyuş Şekilleri:Kıraat alimlerine göre Kur’an 3 şekilde okuna bilmektedir.
1. Tahkik: Kur’an okumada bütün unsurları ile tam hakkını verecek ve okuyuş hassasiyetinde en son imkanı kullanarak Kur’an okuma tarzıdır.
“Tertil”: Kur’an dura dura , acele etmeden anlaya anlaya okumaya denir
2. Hadr:Tecvidli hızlı okuma.
3. Tedvir:Tahkik ile hadr arasındaki okuma tarzı.


ALINTIDIR
Alıntı ile Cevapla
Alt 05 Şubat 2012, 15:30   Mesaj No:5
Medineweb Üyesi
Sevay571 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:Sevay571 isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 14815
Üyelik T.: 29 Kasım 2011
Arkadaşları:3
Cinsiyet:
Mesaj: 55
Konular: 15
Beğenildi:18
Beğendi:0
Takdirleri:10
Takdir Et:
Standart Cevap: tefsir tarihi ve usulü 1. ünite özeti

Mekkede ilk vahiy katibi: ABDULLAH B. SAD

Medine'de ilk vahiy katibi:UBEYY B. KAB

Vahyin geliş şekilleri: a) Kalbe İlham b)Perde Arkasından c)Elçiyle Bildirme

Peygamberimize en ağır gelen vahiy şekliİ: ÇINGIRAK SES

Peygamberimize en kolay gelen vahiy şekli: CEBRAİLİN İNSAN SURETİNDE GELMESİ

Cebrail kimin kılığında insan şekline bürünürdü: DIHYE EL KELBİ

İlham anlamına gelen diğer kelimeler: KEŞF MÜKEŞŞEF BASİRET FERASET İLMÜ LEDUN MARİFET TECELLİ SEZGİ

Peygamberimize yatarken gelen vahiy adı: EL FİRAŞİ (Maide suresi 67.ayet)

Fetret devrinden sonra (yani ilk vahiyden sonra vahyin bir süre kesilmesi) inen ayet: MÜDDESSİR SURESİNİN BAŞ KISMI

Kuranın en uzun ayeti : BAKARA 282 Bu ayetin diğer adı: MÜDAYENE AYETİ

Kuranın en uzun suresi: BAKARA Kuranın en kısa suresi: KEVSER

Kurandaki en uzun yedi surenin adı: ES SEBUT TUVEL
Alıntı ile Cevapla
Alt 14 Şubat 2012, 21:52   Mesaj No:6
Medineweb Emekdarı
mehmet akif2 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:mehmet akif2 isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 13402
Üyelik T.: 25 Şubat 2011
Arkadaşları:11
Cinsiyet:bayan
Yaş:44
Mesaj: 7.406
Konular: 425
Beğenildi:2308
Beğendi:4896
Takdirleri:3818
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart Cevap: tefsir tarihi ve usulü 3. ünite özeti

3. ÜNİTE TEFSİRİN TANIMI VE NİTELİĞİ

KAVRAMSAL ÇEVRE

Tefsir

*tefsir kelimesi,fesera veya sefera kökünden gelen tefilün vezninden mastardır

*her iki kök fiilin sözlük anlamı; keşfetmek, ortaya çıkarmak, üzerindeki örtüyü açmak, beyan etmek, açıklamak, anlaşılır hale getirmek gibi manalara gelir

*emin el huliye göre sefera kelimesi maddi bir keşif ve açıklama

*fesera sözcüğü ise manevi keşif ve beyandır

*buna göre emin el huliye göre tefsir lafzı fesera kökünden türemiştir

*tefsir terim olarak; kuran ayetlerini arap dili ve edebiyatı açısından tahlile tabi tutup kastedilen manayı tespit etmektir

* tefsirin, hz. peygamber ve ashaptan intikal eden sahih rivayetlere dayalı açıklamalardan ibaret olduğu söylenebilir


te'vil

*te'vilin sözlük anlamı; aslına dönmek anlamına gelen evele kökünden tefilün vezninden mastar olup, döndürmek ve herhangi bir şeyi varacağı yere vardırmak demektir

*te'vil kelimesi kur'anda farklı anlamlara gelir bunlar;

1-tefsir (ali imran 7)
2-sebep (kehf 70)
3-sonuç (nisa 59)
4-rüya tabiri (yusuf 100)


*terim olarak te'vil, ayetin lafzi tahlilinden sonra ortaya çıkan manasını, makul ve kuvvetli delillerle desteklenmiş olmak şartıyla muhtemel manalarından bağlamına en uygun olan çevirme faaliyetidir


*te'vil mana çerçevesi içinde yapılan faaliyetten ibarettir

*tefsir, tek anlama gelebilen

*te'vil ise birden fazla manayı da içeren kelime ya da cümleler için söz konusudur

*imam maturidiye göre te'vil bir noktanın varacağı nihai noktayı açıklamak demektir

*tefsir kesinliğe delalet eder

*te'viller kesin değil zanni bir bilgi anlamına gelmektedir


te'vilin şartları

*islam bilginlerine çoğunluğuna göre ayetlerden hüküm çıkarmada esas olan te'vile gitmemektir

*mesela birden fazla anlama gelen müteşabih nassların açıklığa kavuşturulması için te'vil kaçınılmaz olur

*bunun için te'vilde şu şartların olması gerekir

1-te'vile esas olan mananın, mecaz yoluyla da olsa lafzın kendisine delalet ettiği manalardan olması lazımdır

2-te'vilin anlam yönüyle açık bir ayete ters düşmemesi gerekir

3-lafzın zahiri anlamının dışında başka bir mananın verilmesine imkan tanıyan dini bir delile dayanması zorunludur


te'vilin çeşitleri

1-beyani te'vil:
*bu yöntem kelamcıların, fakihlerin, müfessir ve dilcileirn kulandığı bir yorum yöntemidir

*beyan te'vil; arap dilinin kuralları dahilinde hareket ederek kurandan anlamlar üretmektir

*beyani te'vil, bir içtihad veya içtihadi etkinlik demektir

*beyani te'vil kısaca kurani nassların anlamlarını subjektif bir tercihle ortaya çıkarmaktır

*beyani te'vil dogmatik bir içeriğe sahip olmayıp herzaman eleştiriye yani kabu ve redde açıktır

*çünkü sübektif tercihe(içtihad) konu olan bilgiler zan ifade etmektedir

*zanla ifade edilmeyeceğine göre beyani te'vil her zaman ve zeminde sorgulanabilir demektir

*bu te'vil kuran ve sahih sünnetler eaykırı değildir

*ama her zaman tenkit, hatta reddetme imkanı vardır


2-burhani te'vil

*en meşhur kuramcısı ibn rüşd'dür

*bu te'vili ibn rüşdün anlayışı istikametinde tanımlamak gerekir

*ibn rüşdün tanımladığı burhani te'vil yöntemi; nassların aklın ve dilin örfi kullanımı çerçevesinde kalarak yorumlamayı esas almaktır

*bu nedenle beyani te'vile benzemektedir

*burhani te'vil hata ve yanılgıya açık olması sebebiyle zanni bilgi içeren içtihadi bir mahiyet arzetmektedir

*filozof ibn rüşd faslu'l makal adlı eserinde burhani te'vili, nassları bütünsellik içinde ele alarak, zahiri manalarına uygun düşecek şekilde yorumlamaktadır

*çünkü ona göre akli bilgiyle vahiy yoluyla elde edilen bilgi birbirine ters değil uyum içindedir


3-irfani te'vil:

*bu te'vil tarzı tasavvuf erbabının kalbine sezgi, keşf ve ilham yoluyla doğan bir bilgi türüdür

*bu da onların tedebbür, teemmül, tefekkürve tezekkür gibi kavramlarla ifade edilen manevi tecrübedir

*yani mutasavvıflar kuran okuyarak onun derin anlamları üzerinde düşünceye dalmak(tedebbür)

*dış dünyanın angajmanlarından(bağlantılar)olabildiğince sıyrılarak

*ilahi ve ezeli hakikatler üzerine yoğun biçimde kafa yormak(teemmül)

*eşyanın yaratılışı hikmeti üzerine düşünmek (tefekkür) surretiyle irfani te'vile varılır

*irfani te'vilin dayanağı olan sezgi, keşf ve ilham tamamen öznel(subjektif)dir

*bu nedenle başkalarına iletilemez ve aktarılamaz


tefsir ile te'vil arasındaki farklar

1-tefsir tevkifi/ilahi beyanlara, te'vil bireysel ictihadlara dayalıdır

2-tefsir lafzın gerçek anlamını ve konusunu beyan ederken, te'vil lafızlarda kastedilen anlamları ortaya koyar

3-tefsirde tek bir anlam, te'vilde ise birden çok anlam söz konusudur

4-tefisr hakikat yoluyla lafızların zahiri manalarını, te'vil ise onların içsel anlamlarını ortaya çıkarmaktadır

5-te'vil ekseriya semavi kitaplarda kullanılır, tefsir ise bu kitpalarda kullanıldığı gibi bunların dışındaki kitaplarda da kullanılmaktadır

*ne kadar te'vil ile tefsir arasında farklılıklar söylenmişsede günümüzde te'vil yerine de tefsir kavramı kullanılmaktadır


tercüme

*kök itibariyle, dört harfli (rubai) terceme veya üç harfli (sülasi) receme fiilinden türemiştir

*tercüme kelimesi sözlükte; bir kelamı bir dilden başka bir dile çevirmek,

*bir sözü diğer bir dilde tefsir ve beyan etmek,

*bir lafzı kendisinin yerini tutacak başka bir lafızla değiştirmek gibi manalara gelir

*tercüme terim olarak; bir sözün manasını diğer bir lisanda dengi bir tabirle aynen ifade etmek demektir

*tercüman; bir sözü şifahen bir dilden başka bir dile çevirendir


*mütercim; herhangi bir dilde yazılmış bir metni yazılı olarak başka dile çeviren kimsedir

*mütercem ise arapçada ismi meful olduğu için tercüme edilmiş, bir dilden diğer dile çevrilmiş şey anlamına gelmektedir


*tercüme ayrıca bir sözü söylendiği ya da tercüme edildiği dilde tefsir etmek anlamına gelir

*abdullah bi abbas için tercümanu'l kuran tabirinin kullanılamsı bu sebebe dayanır

tercüme çeşitleri

1-lafzı tercüme; ile tercüme edilecek metindeki her kelimenin birer birer ele alınıp onun yerine geçebilecek diğer dildeki lafızların gözden geçirilerek yerine konulması şeklinde yapılan bir tercümedir

*bu tercüme asıl metnin anlamını zor aksettirmektedir

*onun için bu tercüme kuranı kerimde kullanımı son derece güç hatta imkansız görülen tercümedir

2-tefsiri tercüme; asıl dildeki kelimelerin tertibine ve nazmına bağlı kalmaksızın herhangi bir sözün anlamını bazı şerh ve izahlarla başka bir dile nakletmekten ibarettir

*bu tercümede önemli olan metindeki gaye ve maksatların güzel bir şekilde ifade edilebilmesidir

*tefsiri tercümede lafzı tercüme gibi nazmında ve tertibinde asla benzeme şartı yoktur

*bu özelliği sebebiyle günümüzde tercümelerde tefsiri tercüme yapılmaktadır

*kuranın hakkıyla tercümesinin yapılamayışının sebepleri şunlardır;

1-kuranın fesahatı,belagatı, üslubu bakımından olan icazı onun nazmı vasıtasıyla tecelli edilir tercüme ile bu nazım ortadan kalkınca kuranın icazından söz etmek mümkün olmayacaktır

2-kuranın nazmı onun çeşitli kıraatlarla okunmasına imkan sağlar kuranın tercümesi ise kıraat vecihlerine dolasıyla ortaya koyduğu nüktelere imkan vermemektir

3-arapçaya mahsus birtakım edatlar vardır halbuki bu edatlar çoğu dillerde bulunmamaktadır

4-kuranı kerimin mevcut nazmı, onun çeşitli şekillerde irab edilmesine (tahlil yapılmasına) imkan vermektedir tercümeyle bu durum ortadan kalkmaktadır

5-kuranda müteşabih ayetlerde bulunmaktadır bunların arpaça şekliyle anlaşılması zordur bu durumda ayetlerin tercümesini yapmanın daha da zor olduğu çok açıktır


tefsir ile tercüme arasındaki farklar

1-tercüme aslın yerine geçer ve artık asla ihtiyaç duyulmaz
tefsir ise aslın aynısı olmayıp açıklamasıdır

2-tercümede istidrat(daha fazla izah ve açıklama) mümkün değildir
tefsirde ise istidrat yapmak caizdir

3-tercüme örf yönünden aslın bütün mana ve maksatlarına uygunluk manası taşır
tefsir ise aslın bütün mana ve maksatlarına uygn olma manasını ihtiva etmez

4-tercüme söz konusu anlamları kastdettiğine dair güven duygusu vermelidir
tefsir de ise müfessirin yanında birçok delil bulunursa karşı tarafta böyle bir güven duygusu oluşur


meal

*bu kelime te'vil kavramı gibi evele kökünden türemiştir

*kavram olarak meal; bir sözün manasını tam olarak değilde biraz noksanıyla ifade etmek demektir

*kuran çevirilerine tercüme denilmeyip mahiyetine uygun olan meal denilmiştir

*kuranın tamamını içeren ilk meal italyan müsteşrik guidi'ye göre hicri 127 senesinde berberice olarak yazılmıştır

*kuranın tamamını içeren ilk meal buzurg b. şehriyar'a göre hicri 270 yılında hind diline çevrilmiştir

*zamanımıza ulaşan en eski meal farsça olarak samanoğulları emiri mansur b. nuh tarafından yaptırılmıştır bu meal iranda birçok defa bastırılmıştır

*ilk türkçe kuran mealleri 9. asırdna itibaren yapılmaya başlanmıştır

*batıda ise en eski kuran meali, latince olarak 1143 tarihinde hazırlanıp 1543 de isviçrede basılmıştır

*bildiğimiz kadarıyla çeşitli dünya dillerine yapılan kuran çevirelerinin sayısı şimdilik 159'dur



müfessir


*bu kelime fesera sülasi kök fiilinden tefilün vezninden türetilmiş ismi faildir

*müfessir; tefsir eden açıklayan anlamını ifade etmektedir

*müfessir; kuranı başından sonuna kadar ayet ayet ele alıp belli bir yöntemle açıklamaya çalışan kişi demektir


müfessirliğin kriterleri

*müfessir olmanın bir takım kriterleri vardır

*süyuti bu konuda bilgi verirken müfessirde aranan ilk kriterin sağlam ve sahih inanç olduğunu söyler

*bu temel kriter dışında süyuti bir müfessirin kriterlerini şöyle sıralar

1-lügat
2-nahiv
3-sarf
4-iştikak
5-meani
6-beyan
7-bedii
8-kıraat
9-kelam
10-fıkıh usulü
11-esbab-ı nüzul
12-nasih-mensuh
13-fıkıh
14-hadis
15-mevhibe(ilham)


*önemli islam bilgini ömer nasuhi bilmen de bu ilimlere
-ahlak
-psikoloji
-sosyoloji
-biyoloji
-astronomi
-coğrafya
-tarih
-siyer ilimlerini eklemiştir


*tefsirci öncelikle arap dili ile ilgili gerekli bilgiye sahip olmalıdır

*tefsirci aynı zamanda yeterli bir tarih bilgisi edinmelidir

*kuranın anlaşılmasında arapça dil bilgisi yanında tarihsel bilgi birikiminde önemli bir yeri vardır


tefsirin konusu, gayesi ve önemi

*tefsirin konusu; kuran

*tefsirin gayesi; kuranın içerdiği yüce manaları ve hakikatleri araştırıp ortaya çıkarmak ve insanın bu hakikatlere göre bir hayat sürmesini sağlamaktır

*yani, yaratılış gayesine uygun hareket tarzları belirlemesi ve bir yol gösterici, bir mürşid, bir rehber olmadan insanın sırf aklı ve duygularıyla hareket etmesi mümkün değildir

*insanlığın ahlaki zaafiyet ve çöküşten kurtulması ve olgunlaşması kuran ile mümkündür

*tefsir ilmi, bir taraftan külli ilahi irşadları konu edinmesi, diğer taraftan da bu irşadların insanlığa takdimine hizmet etmesi sebebiyle büyük bir öneme sahiptir


tefsirin gerekliliği


1-kuranı kerim bütün ayetleri muhkem yani tefsire ihtiyaç göstermeyecek derecede açık ve anlaşılır nitelikte değildir

*bu özelliği sebebiyle kuranın tefsir edilmesi gereklidir

2-yüce allah peygambere "ey peygamber sana rabbinden gönderileni tebliğ et eğer bunu yapmazsan onun elçilik görevini yerine getirmemiş olursun"(maide 67)

*sana kuranı gönderdik ki insanlara indireli onlara açıklayasın(nahl 44)

*bu ayetlerde ifade edildiği gibi kuran tefsir etmesini emretmiştir

3-kuran ilk muhataplarının terim olarak anlamını bilmedikleri kavramlara yeni mana ve mefhumlar yüklemiştir

*mesela salat kelimesi dua etmek, yalvarmak ve bağışlanma dilemek demekti

*ancak islamiyetten sonra namaz ibadetine isim oldu

*hicri ikinci asırda el vücuh ve'n-nezair adıyla müstakil bir ilmin ortaya çıkmasına zemin hazırlarken

*diğer taraftan söz konusu lafız ve kavramlarla ilgili olarak yapılması gereken semantik tahliller, kuran tefsirine olan ihtiyaç gündeme getirmiştir

4-kuran müminlerin şahsi ve toplumsal hayatlarını düzenlemek gayesiyle ibadat ve muamelat konularında hükümler koymuştur

*bu hükümleri ortaya çıkarmak yalnızca kuran metnini dilsel açıdan çözümlemekle mümkün değildir

*bu nedenle tefsir etmek gereklidir

5-kuranda mecaz, kinaye, istiare ve teşbih gibi edebi sanatların yer aldığı bir vakıadır

*tabii ki bu tarz ayetler söz konusu sanatları iyi bilenler tarafından tespit edilmelidir

*bu nedenle tefsir gereklidir

6-kuranı kerimde ayrıca bilimsel hakikatler içeren kevni(kozmolojik) ayetler bulunmaktadır

*bu nassları bilimsel keşiflerden istifade ederek tefsir etmek gerekmektedir

7-kuran uluhiyyet, nübüvvet, insan, ibadet ve ahiret gibi temel konuları da ihtiva etmektedir

*bununla birlikte, kuranın yer verdiği ikincil konuların hepsi bir tek külli mananın etrafında dönüp dolaşmaktadır

*o da insanları kendi hür iradeleriyle allaha kulluğa çağırma olgusudur

*kuran muhataplarını hep teyakkuz durumunda tutmak için muhtevasındaki konuları iç içe bir tarzda anlatmıştır

*kuranın beşeri telif mantığına uymayan bu farklı beyan tarzının onun aslı gayesine uygun olarak tefsir etmek gerekir

8-herkes kendi anlayışına göre kurana mana verirse bir çok hatalar meydana gelir ve hakikatler kaybolur bu nedenle onun ehlince tefsiri yapılmalıdır



tefsirde öznellik

*öznellik özneye ait olmak, sübjektif hareket etmek demektir

*buna göre kurna tefsirinde öznellik, değişik sebeplerden dolayı nassların farklı biçimlerde algılanması ve yorumlanması anlamına gelir



kurandan kaynaklanan öznellik

1-muhkem ayetlerin anlaşılması ve yorumunda herhangi bir problem söz konusu değildir

*ancak müteşabih ayetlerde antropomorfik(insan biçimci) ve sembolik dil kullanıldığı için onları anlamada bazı sıkıntılar bulunmaktadır

*bu yüzden müteşabihatin yorumlanmasında mutlaka başka nasslara ihtiyaç vardır

2-kuranı kerim gaybi ****fizik konulara da zaman zaman değinmektedir

*mesela ölüm, berzah(kabir alemi)ve ba's(yeniden dirilme) gibi

*kuranda bunlar anlatılırken kendine özgü üslup kullanılır

*anlatılanların muhataplar tarafından tecrübe edilme imkanı da olmadığı için, söz konusu nassların farklı yorumlanmaları mümkün olabilmektedir

3-kuran indirildiği dönemin arap toplumundaki bireysel ve toplumsal hayatla ilgili cevaplar, tespitler, öğütler, tavsiyeler, emir ve yasaklara yer vermiştir

*bu tür nasslarda yorumcunun farklı bir şekilde onların anlamasına ve te'vil etmesine yol açabilmektedir

4-esasen kuran, bütün insanlığa hitap eder

*bir başka ifadeyle kuran her muhatabı farklı bir açıdan kendisine çekmektedir

*kuranın hem lüzumu halinde sözün sahibine soramamaktan hem de üslubundna kaynaklanan sebeplerle öznel yorumlamalara açık bir metin olduğu söylenebilir

5-müfessirlerin farklı anlayışlara gitmesine yol açan önemli öznellik sebebi de kuranın farklı kıraatlerle okunmasıdır
(71. sayfada 5. maddeyi okursanız bu maddede daha iyi bilgi sahibi olursunuz)


müfessirlerden kaynaklanan öznellik

1-kuranı doğru yorumlamak için kendi kabiliyetine güvenen yorumcunun varlık hakkında daha fazla bilgiye ihtiyacı vardır

*bu konuda yetersizlik müfessiri öznel tecrübe bakımından etkilemektedir

*doğal olarak bu da kuran yorumunda farklılığa yol açmaktadır

2-insanların farklı medeniyet, kültür, çevre ve ortamlarda sahip oldukları bilinç farklılığı da kuran yorumcusunun öznel anlayışında etkili bir unsur olarak görünmektedir

3-ilk dönemlerden itibaren kuran tefsirinde başlıca iki eğilim vardı

*bunlar nakli ve akli yaklaşımdır

*bu olgu farklı anlayışların ortaya çıkmasına

*çeşitli itikadi ve fıkhi mezheplerin doğmasına

*diğer taraftan da aynı mezhep içerisinde yer alan alimlerin farklı tercihlere yönelmelerine yol açmıştır


4-bilindiği gibi insan, olgular dünyasında yaşamaktadır

*yani insan bulunduğu dünyaya ve yaşadığı çevreye aittir

*bu sebeple içinde var olduğu anlam dünyasından koparak yorumda bulunamaz

*tarihte ortaya çıkan hemen her düşünce ekol ve grubu, kendi fikrini kurana onaylatmak için öncelikle ona başvurmuştur

*işte bu anlayış ve genel kabul kuranın anlaşılması ve yorumlanmasında öznel düşüncenin doğmasına yol açmıştır

5-islam düşünce tarihi boyunca çeşitli ilim dallarına mensup din bilginlerinin, kuran nasslarını yorumlama konusunda farklı bakış açısı benimsedikleri anlaşılmaktadır

*bu gruplar içerisinde kesinlikle kabul edilmeyecek nitelikte olanı, kuran nasslarının zahiri tarafını hiç dikkate almayarak ualnızca batıni yönüne itibar etmeye aşırı yorum denir

*bazı şii müfessirlerinin kendilerine düşman olan insanlardan kinaye olarak algılamaları

*ihvan-ı safa'nın cehennem azabını bilgisiz insanların bu dünyada çekmiş oldukları cehalet kaynaklı elem ve acılardan ibaret görmesi aşırı yoruma örnektir

*metinlerin gerçek anlamlarının zahirde değil batında saklı olduğunu ileri sürerek, tüm kuran nassları bu mantık doğrultusunda yorumlamaya çalışan batıniyye mezhebidir

*mesela batınniyye'nin özgün mezhep formu olan ismailiyye'ye göre namazın içsel anlamı, gerçekte imamla yani devlet başkanı ile bütünleşmektir

*zamanının imamından yana şüphesi olan kimsenin kesinlikle namazı kabul değildir

*aynı zamanda oruç da zahir ehli arasında susmak, sırları onlardan saklı tutmak gibi anlamlar vermiştir



tefsirin diğer islami ilimlerle ilişkisi



*islami ilimler, müslümanların kuran anlamak üzere geliştirmiş oldukları dini ilimlerdir

*bunlar tefsir, hadis, fıkıh, kelam, siyer, tarih ve ahlak ilminden ibarettir

*bütün bu ilimlerin kaynağı kurandır

*en önemli görevi üstlenen tefsir ilmidir

*tefsir kelam ve fıkıh ilminede malzeme sağlamıştır

*tefsir dilsel ve tarihsel incelemesinden çıkardığı sonuçları ele alıp yorumlar

*kelam müslümanlara allah, ahlak, siyaset vb. alanlarda hükümler üretir

*fıkıh kitap, sünnet ve icma gibi kaynaklardan kıyas yoluyla elde ettiği neticeleri müslümanlara sunmaktadır

*tefsir ne kadar sözü edilen bu iki ilim dalı için malzeme temin etmiş olsa da normatif (kural oluşturan) bir yapıya sahip olmadığı için hiçbir zaman kural koymamıştır

*fakat fıkıh ve kelan normatif birer ilim olmaları sebebiyle kendi alanlarıyla ilgili kural koymuşlardır

mehmet akif2

*Bu hizmet [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] ailesine mahsustur. *
Alıntı ile Cevapla
Alt 22 Şubat 2012, 16:29   Mesaj No:7
Medineweb Usta Üyesi
erol 71 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:erol 71 isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 15208
Üyelik T.: 10 Aralık 2011
Arkadaşları:14
Cinsiyet:Bayan
Yaş:53
Mesaj: 296
Konular: 2
Beğenildi:130
Beğendi:420
Takdirleri:1528
Takdir Et:
Standart Tefsir tarihi ve usulü 4. ünite özeti

4.ÜNİTE: TEFSÎRİN DOĞUŞU VE TEDVîNİ

Kur’ân tefsîri ilk Hz. Peygamber ile başlamıştır. Kur’ân’ın ilk hâfızı,ilk tebliğcisi,ilk müfessiridir.

Yüce Allah namazı,orucu,haccı,zekatı farz kılmış;ancak bunların nasıl yapılacağını, şartlarını,miktarlarını, mânilerini

açıklama işini sünnete bırakmıştır.

Sünnet, Kur’ân’ı açıklamaya yönelik bu görevi belli bir şekil ve usullerle gerçekleştirmiştir.Bunları şöyle sıralayabiliriz:

Mücmelin tebyîni:Peygamberin ,kendisinden ne kastedildiği anlaşılamayacak kadar kapalı olan ayetleri açıklaması.

Bunların bir kısmı Yüce Allah, bir kısmı da Hz. Peygamber tarafından açıklanmıştır.

Allah Resulü’nün açıkladığı nasların başında ahkâm,gayb,yaratılış,kader,kıyamet vb.konuları içeren ayetler gelir.

Mübhemin tafsili:Peygamberin anlam bakımından belirsiz ve anlaşılmaz ayetleri açıklaması.

Bu ayetlerde kelimeler;ismi işaretler,ismi mevsuller,zamirler,cins isimleri,belirsiz zaman zarfları ve

belirsiz mekan isimleriyle zikredilmiştir.

Mutlakın takyidi:mutlak:herhangi bir lafzın anlam yönüyle kayıt altına alınmaması,bir başka kelime ya da

niteleme ile belirginleştirilmemesi demektir.Böylesi ayetler bazen sünnetle takyid(belirginleştirme) edilmiştir.

Müşkilin tavzihi:Peygamberin ayetler arasındaki çelişki zannını ortadan kaldırmak için yaptığı açıklamadır.

Ancak Nîsa Sûresi 82. ayet,Kur’ân’da birbiriyle çelişen ayetlerin bulunmasını imkansız kılmıştır.

Peygamberimizin Kur’ân’a yönelik tefsiri,onon bir kısmını içermektedir tezini ortaya atan ilk İslâm bilgini GAZÂLi’ dir.

Gazâli’den sonra bu görüşü savunan Süyûti’dir.Bu âlimlerin dayandığı deliller şunlardır:

1- Hz. Peygamber Kur’ân’ın tamamını tefsir etseydi,’’onlar Kur’ân’ı düşünmüyorlar mı? Yoksa kalpleri kilitli

mi?’’(Muhammed S. 4. Âyet)gibi,onu anlamaya çalışan ayetlerin bir anlamı kalmazdı.

2- Hz. Âişe naklettiği bir hadiste şöyle demiştir:”Hz. Peygamber,Cebrâil’in kendisine öğrettiği belirli ayetlerden

başka ,Kur’ân’dan bir şey tefsir etmezdi.”

3- Hz. Peygamber’in Kur’ân’a dair beyanları onun ,sadece manası anlaşılmayan ayetleriyle ilgilidir.

4- Bugünkü hadis kitapları incelendiğinde ,Hz. Peygamber’in Kur’ân tefsirine yönelik merfû rivâyetlerin sayıca az olduğu görülür.

5- Resûlullah,Kur’ân’daki her ayetin manasını açıklasaydı, İbn Abbas için şu duayı etmesinin bir anlamı

olmazdı:” Allah’ım,onu dinde fakih kıl ve ona te’vîli öğret.”

6- Hz. Peygamber Kur’ân’ın tamamını tefsir etmiş olsaydı,Ahmed b. Hanbel tefsiri asılsız olarak

nitelendirdiği megâzi(kahramanlık kıssaları) ve melâhimle(harp tarihi) birlikte zikretmezdi.

Peygamberimiz’in Kur’ân’ın tamamını tefsir ettiği görüşünü ilk savunan İbn Teymiyye’dir.Daha sonra bazı âlimler bu kanaati paylaşmışlar.

Bu âlimlerin dayandığı deliller:

1-Nahl Suresi 49. âyeti:”İnsanlara kendilerine indirileni beyan etmen için sana da Kur’ân’ı indirdik.” Hz.

Peygamber’e Kur’ân’ı tefsir etme sorumluluğu yüklemektedir.Beyan lafzı Kur’ân’ın bütününü içine alır.

2-Ashâbın,Resûlullah’tan on ayet öğrendiklerinde manalarını kavrayıp onlarla amel etmedikçe ,başka ayetlere

geçmediklerini ifade eden rivayetler vardır.Bu da Peygamber’in sahabilerine her ayetin manasını açıkladığını gösterir.

3-Herhangi bir ilim dalında yazılmış bir kitabın bile izaha muhtaç olduğu düşünülürse,insana dünya ve âhiret

mutluluğunun yollarını gösteren Kur’ân’ın bir bütün olarak tefsire ihtiyacının olmadığını ileri sürmek aklen de mümkün olmaz.

Sonuç olarak;Hz.Peygamberin bize bıraktığı Kur’ân tefsiri kısmen sözlü ,kısmen de fiili bir tefsirdir.Ancak onun

sözlü tefsiri de esasen fiile döküldüğü için ,baştan sona bütün Kur’ân,Allah Resûlü tarafından yaşanarak tefsir edilmiş demektir.

İslam bilginlerine göre Hz. Peygamber’in tefsiri iki fonksiyon icra eder:

1- Beyân:Allah Resulü’nün Kur’ân’i nasları gerektiği şekilde açıklaması,Kur’ân’daki genel manalı ayetleri

sınırlandırması,mübhem(belirsiz),mücmel(kapalı), müşkil(karışık)ayetleri açıklamasıdır.

2- Teşrî:Allah Resulü’nün durum ve şartlara göre hüküm koymasıdır.Mutlak hüküm koyucu Allah’tır.

Hz.Peygamber de mecazi anlamda şâri(hüküm koyucu)dir.Bu yetkiyi Allah vermiştir.

Sarhoş eden şeyin azınında haram olacağı,beş vakit namazın ne zaman ve nasıl kılınacağı,vitir namazının vacip

oluşu,orucu bozan bozmayan şeyler vb. Peygamberimizin koyduğu hükümlere örnektir.

Hz.Peygamberin tefsirinin değeri:İslam bilginleri kaynak olması bakımından Kur’ân ile sünnet arasında fark

gözetmemiştir.İki metin de vahiy olması sebebiyle aynı kaynaktandır.

Kur’ân’ın boş bıraktığı alanlarda Allah Resulü hüküm koymuştur.

Vahiy iki kısma ayrılır: 1-Nazmı,tertibi itibariyle mûciz olup,ibadetlerde tilavet olunan vahiydir. Yani Kur’ân’dır.

2-Rivayet edilip nakledilen ve nazmı itibariyle mûciz olmayan vahiydir.Yani Hadis’tir.

Allah her iki vahye de uymamızı emretmiştir.

Şâtibi sünnetin değeri konusunda:”Hadis ya Allah tarafından gönderilmiş bir vahiydir ya da Hz. Peygamber’in

yapmış olduğu bir içtihattır”demiştir.

İslam bilginleri kaynak olması bakımından Kur’ân ile sünnet arasında fark olmadığını belirtmişler.Onları bu görüşe

sevkeden;Resulullah’ın ismet sıfatının bir uzantısı olarak sürekli vahyin kontrolünde bulunmasıdır.

Ashâbın rivayetleri tefsir tarihi açısından; Hz.Peygamberin Kur’ân’a dair beyanlarından sonra ikinci sırayı alır.

Çünkü sahâbiler Araptı. Bu yüzden arap dilinin üslûp ve inceliklerini,Arap örf ve adetlerini iyi biliyorlardı.Zihinleri

berraktı.Üstün idrak gücüne ve sarsılmaz bir imana sahiplerdi.Kur’ân’ın inişine bizzat şahit olup ,olayları müşahede etmişlerdi.

Sahabenin tefsir metodu:

Bir grup, özellikle müteşabih nasları tefsir etme konusunda çekingen davranarak re’y(görüş)ile tefsire karşı

çıkmıştır.Hz. Ebu Bekir ve Hz. Ömer gibi.

Bir grup da naklin bulunmadığı yerde kendi içtihatlarıyla tefsir ediyorlardı.Bunlar herhangi bir ayeti tefsir ederken

önce Kur’ân’a sonra da sünnete başvuruyorlar.Eğer aradıklarını bulamazlarsa kendi içtihatları ile tefsir ediyorlardı.

Sahabiler bir taraftan dil tahlilleriyle diğer taraftan da Arap şiiriyle istişhâdda(şahid gösterme)bulunarak Kur’ân’ı

tefsir etmişlerdi.İbn Abbas tefsirde Arap şiirini çok kullanmıştır.

sahabiler ayetleri tefsir ederken nâsih ve mensûha işaret etmiş, nüzul sebeplerini zikrederek tefsir yapmışlardır.

Nâsih:mensûh ayetin hükmünü yürürlükten kaldıran ayettir.

Mensûh:İndirildikten bir müddet sonra,gelen ikinci bir ayetle(nâsih)hükmü kaldırılan ayettir.

Sahabiler ayetleri bazen tahsis yoluyla açıklıyorlardı.”Allah’ın nimetini nankörlüğe çevireni görmedin mi?”(İbrahim

S. 28. ) ayetini İbn Abbas “onlar Mekke kâfirleridir” diyerek tahsis etmiştir.

Sahabe tefsirinin genel özellikleri:

1-Sahâbîler Kur’ân’ı ayet ayet baştan sona tefsir etmemişlerdi.Bu yüzden yaptıkları açıklamalar garip,

muğlak(kapalı),mübhem(belirsiz),müşkil(karışık),mü cmel(kapalı) lafızlarla sınırlı idi.

2- Sahâbîler arasında zaman zaman bir kısım ihtilaflar ortaya çıkmıştı.Ancak bu ihtilaflar tezat değil tenevvü(çeşitlilik) ihtilafı idi.

3-Ahkâm ayetlerinden hüküm istinbâtında(açığa çıkarma) bulunmamışlardı.

4-Tefsir bu dönemde henüz tedvin (yazıya geçirme)edilmemişti.

5-Âyetlerin nüzul sebeplerini açıklamışlardı.En önemli özellikleri ,ayetlerin inmesine sebep olan olaylara vâkıf olmalarıydı.

Sahâbenin tefsirde müracaat ettiği kaynaklar:

1-Kur’ân’ın Kur’ân’la tefsiri

2- Kur’ân’ın Sünnetle tefsiri

3-Şiirle istişhad(şahid gösterme)etmek.

4-Yahudi ve Hristiyan kültürleri

5-Kendi içtihatları(görüşleri)

Sahâbe tefsirinin bağlayıcılığı:

Sahâbe sözleri ya merfû hadis hükmündedir ya da mevkûf haberdir.

Merfû haber:Eğer sahâbilerin yapmış olduğu tefsirler ayetlerin nüzul

sebepleri,Mübhemâtul Kur’ân,(Kur’ân’ın anlam bakımından belirsizliği)nâsih-mensûh veya gaybi konularla ilgili

olup,üzerinde içtihad etme ve fikir yürütmenin mümkün olmadığı alana ait ise,bunlar hükmen merfû haber olarak değerlendirilir.

Bu haberlerin bağlayıcılığı konusunda fazla bir ihtilaf yoktur.

Mevkûf haber:Fikir yürütülmesi içtihad edilmesi mümkün olan alanlara ait olmakla

birlikte,sahâbilerin kendi bilgi birikimlerine dayanıyorsa bu tarz haberlere de mevkûf haber denir.

Bu haberlerin bağlayıcılığı konusunda ihtilaf vardır.

Önde gelen bazı sahâbi müfessirler:

Hz.Ebû Bekir, Hz. Osman, Hz. Ali, Abdullah b.Abbas, Abdullah b. Mes’ûd, Ubey b.Ka’b, Ebû Musâ el Eş’âri

Tefsirde rivayetlerin fazlalığı esas alınarak yapılan sıralama:

Abdullah b.Abbas, Abdullah b. Mes’ûd, Ubey b.Ka’b, Hz. Ali

En az rivayette bulunanlar:

Hz.Ebû Bekir, Hz. Ömer, Hz. Osman (Halifelik görevi üstlenip , fetihlerle uğraştıkları için) Ayrıca erken yaşta vefat etmişler.

Enes b. Mâlik ,Ebû Hureyre, Abdullah b. Ömer, Câbir b. Abdillah, Abdullah b. Amr b.el Âs, Hz. Âişe’nin katkıları da unutulmamalıdır.

Abdullah b.Abbas:Hicretten üç yıl önce Mekke’de doğmuş.Hz. Osman zamanında Hac emirliği, Hz.Ali zamanında Basra valiliği

yapmış.Cemel ve Sıffin savaşlarına Hz. Ali taraftarı olarak katılmış.70 yaşında Tâif’te vefat etmiş.

Çok hadis rivayet eden (müksirûn)bir sahâbi olarak hadis ilmine,fetvalarının çokluğu nedeniyle fıkıh ilmine katkısı olmuştur.

Hemen her ayet hakkında yapmış olduğu farklı rivayetlerle tefsir ilminde bir otorite olmuştur.

Muhammed Hüseyin ez-Zehebi,et Tefsir vel Müfessirûn adlı kitabında İbn Abbas’ı tefsirde üstün mertebeye yükselten sebepleri saymıştır:

1-Hz. Peygamber ona dua etmiştir;”Allah’ım,ona kitabı öğret ve onu dinde fakih(mütehassıs) kıl.”

2-Temyiz yaşından sonra Hâne-i Saadette bulunup pek çok şeyi bizzat Resûlullah’tan işitmiştir.

3-Peygamber’in vefatından sonra dailimde tem’ayüz etmiş pek çok sahabiden,özellikle ayetlerin teşri tarihi ve esbâb-ı nüzul konusunda ilim öğrenmiştir.

4-Arap dili ve edebiyatına mükemmel derecede vâkıftır.

5-Ayetleri kendi re’yi ile tefsirde cesaret sahibidir.

Ashâb devrinden itibaren hibru’l-ümme(ümmetin bilgini),Tercümânu’l Kur’ân(Kur’ân’ın Hz.Peygamber’den

sonra en yetkili müfessiri) ünvanlarıyla anılmıştır.

Abdullah b. Abbas’ın tefsirle ilgili rivayetleri Atâ b.Ebî Rabâh tarafından kaleme alınan Garîbu’l Kur’ân adlı kitapta toplanmıştır.

İbn Abbas’ın tefsire yaptığı önemli katkılardan biri de Mübhemâtu’l Kur’ân’a (nakillerden faydalanarak belirsizlik giderilmiş) dair haberlerdir.

Abdulaziz b. Abdullah, Tefsîru İbn Abbas ve Merviyyâtuhu adıyla iki ciltlik kitapta Abdullah b. Abbas’ın çeşitli tefsir rivayetlerini bir araya getirmiştir.

Abdullah Bin Mes’ud: İslamiyet’ten önceki hayatı pek bilinmemektedir. Hz. Peygamber zamanında bütün savaşlara katılmıştır.

Ebû Cehil’ i Bedir Savaşından bir gün önce öldürmüş. Efendimiz tarafından övülmüştür.

Hz. Ömer zamanında Kûfe kadılığı ve Beytü’l – mal idaresi görevini yürütmüştür.

Hz. Osman zamanında da resmi görevlerine devam etmiştir.

Kûfe tefsir ve fıkıh medresesinin temellerini atmıştır.

İbni Mes’ud, Abdullah b. Abbas gibi hadis, tefsir ve fıkıh ilminde bir otorite kabul edilmiştir.

Hz. Peygambere gelen vahyi günü gününe takip etmiş, kendisi için özel bir Mushaf yazmıştır.

Bazı garip kelimelerin anlamlarının kaydetmiş, tefsire katkıda bulunmuştur.

Bu tür ilaveler Hz. Peygamberden duyulan ifadeler olduğu için tefsirde delil olarak kullanılmıştır.

İbni Mes’ud ayetleri tefsir ederken Kur’ân ve Sünnetten faydalanmış.

Bazen de kendi şahsi görüşlerini ortaya koyarak içtihatta bulunmuştur.

Esbab-ı nuzül, nasih- mensuh, Müşkülul Kur’ân, Mübhematul Kur’ân, garip kelimeler, nahvi tahliller vb. konularda müfessirlerin temel

referansı olmuştur.

Ubey b. Ka’b: Ebul münzir ve Ebu’t Tufeyl künyesinin sahibidir. Hazreç kabilesinden dir. Akabe biatına ve Bedir gazvesine katılmıştır.

Hz. Peygamberin Medine’deki ilk vahiy katibidir.

Kıraatte bir otoriteydi. Kur’an’ın nüzulünü takip ederek gelen vahiyleri hususi bir şekilde cem etmiştir.

Kur’an’ı hem yazıya geçirmiş hem de ezberleyip hayatında uygulamıştır.

Hem Tevrat’ tan yararlanmış hem de bazı müşkil konuların bizzat Hz. Peygamberden sorup öğrenmiş.

Bu şekilde Kur’ân ayetlerini açıklaması onun tefsir ilmindeki üstünlüğünün temelini oluşturmuştur.

Ali b. Ebî Tâlib: hz. Ali beş yaşından itibaren Peygamberimizin yanında büyümüş, dokuz on yaşlarında iman etmiştir.

Hicri beşinci ayda Ensar ile Muhacir arasında kurulan muâhât(kardeş edinme) sırasında, Hz Peygamber Hz. Ali’yi kendisine kardeş seçmiştir.

Hicri ikinci yılda Hz. Fâtıma ile evlenmiştir.

Hz. Peygamberin vahiy katipliğini yapmıştır.

Hemen hemen bütün gazve ve seriyyelere katılmış,Hz. Peygamberin sancaktarlığını yapmıştır.

Beş yıl halifelik yapmıştır. 661 tarihinde Abdurrahman b. Mülcem tarafından şehit edilmiştir.

Tefsir, hadis ve fıkıh alanındaki bilgileriyle ashâb-ı kiram arasında otoritedir.

Hz. Peygamber hayatta iken Hz. Ali Kur’ân ‘ın tamamını ezberlemiştir.

Bir konuşmasında; “bana Allah’ın kitabından sorunuz. Allah’a yemin ederim ki Kur’ân’daki her ayetin nerede nâzil

olduğunu bilirim “ demiştir.

Hz. Ali, ahkâm ayetlerinin tefsirinde özellikle hukuki konularda ashâb tarafından çok itimat edilen bir şahsiyet olmuştur.

Hz. Ömer,onun bu yönünü ,”en isabetli hüküm verenimiz Ali idi “sözüyle ortaya koymuştur.

Üç halife de Hz. Ali’nin fikir beyan ettiği dini bir meseleyi başkalarına sorma ihtiyacı hissetmemiştir.Bu durum onun

tefsir ve hukukta güvenilirliğini gösterir.

Tâbiûn dönemi tefsiri:

Tâbiîler,sahâbeden sonra tefsirde önemli rol üstlenen bir nesildir.Peygambere ulaşmamışlar,sahâbîlerden
faydalanmışlardır.

Tefsirde öncelikle Kur’ân ve Sünnete başvurmuşlar,daha sonra esbâb-ı nüzul,mübhemât(belirsizlik),gaybla ilgili

konularda sahâbîlerin görüş ve tercihlerine müracaat etmişlerdir.

Çünkü bu alanlar aklî muhakeme ve içtihadın dışında kalıyor,fikir yürütmek mümkün olmuyordu.

Tefsirde bazen Ehli kitabın görüşlerine de müracaat ediyorlardı.Bazen de aklî tercihte bulunarak Kur’ân’ı tefsir ediyorlardı.

Mekke Tefsir Mektebi:İlk tefsir mektebi Mekke’de kurulmuştur.

Kurucusu tefsirde en büyük otorite olan Abdullah b.Abbas’tır.

İbn Teymiyye; “Tabiîler içerisinde tefsirde en önde gelenler İbn Abbas’ın öğrencileridir “ diyerek Mekke ekolünde

yetişen öğrencilerin tefsirdeki üstünlüğünü ortaya koymuştur.

Bu ekolün en seçkin öğrencileri;Mücâhid b. Cebr, ikrime b. Abdullah el Berberi, Said b. Cübeyr, Tâvus b.

Keysan,Atâ b. Ebi Rabâh’tır.

Medine Tefsir Mektebi: Tabiîler devrinde kurulan ikinci bir ekoldür.Ubey b. Ka’b’ın faaliyetiyle ortaya çıkmıştır.

Âlim sahâbilerin sayısı diğer ilim merkezlerine göre burada daha fazlaydı.Bu da bu mektebin değerini ortaya koymaktadır.

Bu mektepte yetişenler: Ebu’l Âliye, Muhammed b.Ka’b el Kurazi ve Zeyd b. Eslem gibi ilim otoriteleridir.

Kûfe Re’y Mektebi:

Abdullah b. Mes’ûd tarafından kurulmuştur.

Abdullah b. Mes’ûd Hz. Ömer zamanında Kûfe’ye Kur’ân öğreticisi olarak tayin edilmiş.

Kur’ân’ın anlamını öğrenmek isteyen insanları bilgilendirmek için tefsir faaliyetine başladı.

Bu faaliyet içerik olarak aklî muhakeme ve içtihat temeli üzerine bina edilmişti.Bu sebeple bu ekole re’y ekolü denilmiştir.

Bu ekolün en seçkin isimleri:Alkame b. Kays, Mesrûk b.el-Ecdâ, Esved b. Yezîd, el Hasan el Basrî ve Katâde b. Diâme’dir.

Tâbiûn tefsirinin kaynak değeri: 3 görüş vardır:

1- Tâbiîlerin Kur’ân’a dair yorumları daha çok kendi bilgi birikimlerine dayanmaktadır.

Kur’ân ayetlerini tefsir ederken her zaman hata yapmaları mümkündür.Bu sebeple tefsirleri herhangi bir ayrıcalığa sahip değildir.

Ebû Hanife, “Resûlullah’tan gelen baş göz üstüne,sahabeden gelen hakkında serbestiz, tâbiûndan nakledilene

gelince onlar da insan biz de insanız “ demiştir.

2- Tâbiîler tefsirle ilgili bilgileri genellikle sahabeden almışlardır.Yani kendi tercihlerinden çok sahih sahabe

rivayetlerine dayanır.Bu yüzden tâbiîn tefsiri,sonraki nesiller için güvenilir kaynaktır.

3-Tâbiûn tefsirinden ancak üzerinde ittifak edilen hususlar referans olarak kullanılabilir.Diğerlerini kabul etmek zorunluluğu yoktur.

İbn Teymiyye “Tâbiîlerin üzerinde icma ettikleri görüşlerin hüccet(delil) olduğu hususunda şüphe

edilmemelidir.Fakat ihtilaf halindeki görüşleri ise ne kendileri ne de kendilerinden sonrakiler için delil niteliğindedir “ demiştir.

Tâbiûn tefsirinin genel nitelikleri:

1-Sahabe tefsiri manası kapalı olan ayetlerle sınırlı iken tâbiîler döneminde Kur’ân’ın bütünü tefsire konu olmuştur.

2-Tâbiûn tefsirinde kelime açıklamaları yanında geniş fıkhi izahlar,ayetlerden istinbât (hüküm çıkarma)ve

istidlâl(kıyas) yoluyla çıkarılan hükümler ve tarihi bilgiler de yer almıştır.

3-Şiirle istişhad (şahit gösterme) metoduyla bazı lafızları açıklamak ve bazı garip lügatları şerh (açıklama) ve izah

etmek de bu dönemin bir başka özelliğidir.

4- Tâbiîler Kur’ân’da geçen kıssalarla manası mübhem (belirsiz) olan ayetlerin tafsilatını öğrenebilmek için Ehli

kitap âlimlerine sahabe döneminden daha fazla müracaatta bulunmuşlardır.

5-Bu dönemde de tefsir henüz tedvin (yazıya geçirme) edilmemişti. Tefsire dayalı haberler yine şifâhi(sözlü) aktarılmıştı.

Haberler Mekke,Medine,Kûfe gibi ilim muhitlerindeki ashâbın ileri gelenleri tarafından rivayet edilmişti.

6-Tefsirde bazen kıyas yolunu kullanmışlar.Bu tâbiîler döneminde boşlukların doldurularak tefsire birçok yeni

görüşün ilavesi anlamına gelir.

Tâbiîn müfessirlerinin tefsir kaynakları:

1-Kur’ân’ın Kur’ân’la tefsiri

2- Kur’ân’ın Sünnetle tefsiri

3-Şiirle istişhad(şahid gösterme)etmek.

4-Yahudi ve Hristiyan kültürleri

5-Sahâbi sözleri (görüş ve içtihatları)

6-Kendi içtihatları(görüşleri)

Tefsirin Tedvîni (yazıya geçirilmesi):

Tefsir sahabe ve tâbiûn döneminde sözlü nakil yoluyla aktarılıyordu.

Etbâu’tâbiîn dönemine gelindiğinde tefsir rivayetleri artık yavaş yavaş bir araya toplanarak yazılmaya başlanmış.

Tefsirin korunması açısından,yazıya geçirilmesi çok önemli bir aşamadır.

Tedvîn olayı 150 yıllık bir gecikme ile Hicri 2. Asrın 2.yarısında gerçekleşebilmişti.Gecikmesinin sebepleri:

1-Hz. Peygamber’in vahiy kâtipleri vahiyleri yazıyorlardı. Hz. Peygamber Kur’ân’la karışır endişesiyle hadislerin yazılmasına müsaade etmemiş.

Resûlullah hayatının sonlarına doğru Sahabenin de belli bir olgunluğa erişmesiyle hadislerin yazılmasına izin vermiş.

2-Kur’ân’ın ilk muhatapları ümmi idi.Yani okur yazar değildi.İslâm’ın gelişinden sonra okuma yazmaya önem vermeye başladılar.

3-İlk muhatap kitle yazıdan çok hâfızalarına güveniyordu.

İbnu’l-Cezeri’nin dediği gibi Araplar binlerce beyitlik şiirler ezberliyorlar,hatta nesepleriyle ilgili çok uzun bilgileri hâfızalarında tutuyor ve okuyorlardı.

Tefsîrin Hadisle Birlikte Tedvîni:

Tefsir, ilk defa hadis ilminin bir kolu olarak yazılmaya başlandı.

Yezîd b. Hârun b. es-Sülemi ,Şu’be b.el- Haccâc ve Süfyân es-Sevri gibi bazı muhaddisler,hadisleri toplayıp

yazmak maksadıyla çeşitli İslâm beldelerini dolaşmış, sahih rivayet ve tefsirle ilgili nakilleri elde etmişlerdir.

Bu kişilerin asıl maksadı hadisleri yazmaktı.Hadisleri yazıya geçirirken, Allah Resûlü’nün Kur’ân’a dair açıklamaları

ve esbâb ı nüzul gibi tefsire dair rivayetleri de söz konusu kitaplara kaydettiler.

Tefsîrin Müstakil Olarak Tedvîni:

Tefsir ilk defa hadis ilminin bir kolu olarak yazıya geçirilmiş.Kısa bir süre sonra müstakil bir ilim haline gelmiştir.

Tâbiûn döneminin sonlarına kadar sözlü nakil yoluyla gelen tefsir rivayetleri yanında,insan tefekkürünün gelişmesi

ve bir takım hadiselerin meydana gelmesiyle dirâyet (re’y) tefsiri ortaya çıkmıştır.

Kur’ân’a dair rivayetleri bir araya toplayarak onu baştan sona tefsir eden ilk şahıs Mukâtil b. Süleyman’dır.

Müstakil tefsirler kaleme alan diğer müfessirler:Süfyân es-Sevrî, Yahyâ b. Sellâm,Yahyâ b. Ziyâd el Ferrâ,

Ebû Ubeyde Ma’mer b. el-Müsenna ve Abdürrezzak b. Hemmâm’dır.

Mukâtil b. Süleyman:Merv ve Bağdat’ta ilim tahsil etmiş.Daha sonra Basra’ya gitmiş ve ölünceye kadar orada yaşamıştır.

Selef âlimlerinden Ahmed b. Hanbel ve İmam Şâfii Mukâtil’i tefsir ilminde otorite kabul etmişti.

Mukâtil hicri 2. Asrın ilk yarısında et-Tefsîrü’l-Kebîr adlı kitabı yazmıştır.

Kur’ân’ı başından sonuna kadar mevcut sûre tertibine göre tertibine göre tefsir etmiştir.

Müellif, ayetlerin nüzul sebepleri,nüzul zamanları,kastedilen şahısların kimler olduğu konusunda bilgi vermiş.

Muğlak sözcüklere izahlar getirmiş.

Ehl-i kitabı tavsif eden ayetlerde bol bol şahıs isimlerine yer vermiş.

Süfyânu’s-Sevri:

Tebe-i tâbiînin önemli şahsiyetlerindendir..Hicri 95 veya 97 senesinde dünyaya gelmiş.

Ezber kabiliyeti çok güçlü olduğu için bütün muhaddisler tarafından güvenilir (sîka) bir râvi olduğu ileri sürülmüş.

Eserinin adı Tefsîrüs-Sevrî’dir.

Eserdeki bilgiler Sevri’nin talebesi olan Ebû Huzeyfe Mûsa b. Mes’ûd el Basri tarafından nakledilmiş.

Eserde Kur’ân ayetlerinin bir kısmı tefsir edilmiştir.Sûreler,Hz. Osman’ın Mushafındaki sıraya göredir.İlk eserlerden biri olduğu için kaynak niteliği taşır.

Yahyâ b. Sellâm:

Musannafât (yazılı eser) sahibidir.Tefsîru Yahya adlı eseri vardır.İlk asırlardaki ilim ve kültürü toplayan bir ansiklopedi mahiyetindedir.

Hz. Peygamber,sahabe ve tâbiîlerden gelen nakilleri içerir.

Ayrıca kıraat,lügat,nahiv,tarih ve dini ahkâma ait konularda aklî izahlara da yer verir.

Yahya’nın tefsirinde şiirden nakil gösterme de yoktur.Kelâmi meseleler üzerinde de fazla durmamıştır.

Ferrâ: Asıl adı Yahya b. Ziyad’dır.Kûfe’de doğmuş.Bilgi ve becerisini artırmak için Basra’ya gitmiştir.

Lügat ve tefsir ilmine ilgi göstermiş.Bu konularda büyük lügat âlimi Halil b. Ahmed’den Yûnus b. Habib’ten ders almış.

Tefsir sahasındaki en meşhur eseri, Meâni’l Kur’ân’dır.Bu kitap lügat ve gramer çalışmaları için kaynak olmuştur.

Bu eserdeki dil özelliklerinden hareketle,Arapça’nın sarf ve nahvi tespit edilmiştir.

Ebu Ubeyde Ma’mer b. el-Müsenna:

Basra nahivcilerinin en meşhurlarındandır.

Tenkitçi bir üsluba sahip olduğu için aleyhinde çok şey söylenmiştir. Bazıları Hâricilikle bazılarıda Kaderiyecilikle itham etmiştir.

Tefsir, hadis, fıkıh ve ahbâra dair ilimlerle ilgilenmiş. Yaşadığı dönemin en büyük nahiv bilginiydi.

Mecâzu’l Kur’ân adlı eserini sûre ve ayet tertibine göre kaleme almış. Kur’ân’ın bütününü tefsir etmemiştir.

Abdurrezzâk b. Hemmâm:

Hicaz, Şam ve Irak gibi ilim merkezlerinde Ma’mer b. Raşid, Süfyanus-Sevri, Süfyan b. Uyeyne, Malik b. Enes ve

diğer alimlerden hadis ve fıkıh tahsil etmiştir.

En çok hadis alemi Ma’mer b. Raşid’den yararlanmıştır. 8 sene yanında kalmış, ondan 10 bin hadis yazmıştır.

Ömrünün sonuna doğru gözlerini kaybetmiş, ‘Tefsir’ adıyla bir eser kaleme almıştır.

Eserinde sahâbe, tâbiûn, etbâu’t-tabiinden nakillerde bulunmuştur.

Tercih ve tenkide yer verilmeyen tam bir rivayet tefsiridir. Kur’ân’ın her ayetini içermez.

Not: Tedvîn döneminde yazılan Kur’ân tefsirlerinin ortak özelliği, hepsinin filolojik yani dilbilimsel tefsirler olmalarıdır.
Alıntı ile Cevapla
Alt 16 Mart 2012, 01:07   Mesaj No:8
Medineweb Site Yöneticisi
Medine-web - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:Medine-web isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 1
Üyelik T.: 14Haziran 2007
Arkadaşları:8
Cinsiyet:Erkek
Yaş:50
Mesaj: 3.062
Konular: 340
Beğenildi:1352
Beğendi:451
Takdirleri:9934
Takdir Et:
Standart Cevap: tefsir tarihi ve usulü ünite özetleri

TEFSİRTARİHİ VE USULU
VAHİY VE TANIMI (1. ÜNİTE)

v-h-y kelimesinin mastarı olup sözlükte;

-seslenmek -telkin etmek

-yazı yazmak -elçi göndermek

-gizli konuşmak -ilham etmek

-fısıldamak -içgüdü

-emretmek -işaret etmek

-bir şeyi başkasına intikal ettirmek anlamlarına gelir.

terim anlamı;Yüce Allah'ın insanlara ulaştırılmasını istediği mesajlarını,peygamberlerine,alışılmışın dışında gizli bir yolla,süratli bir şekilde bildirmesidir.

VAHYİN BAŞLANGICI

İlk vahiy başlangıcı uykuda(rüyay-ı sadıka) yani,doğru rüya görmekle olmuştur.ilk vahiy alak suresının ilk beş ayeti,ikinci vahiy ise;müddessir suresının baş tarafıdır.

VAHYİN KEYFİYETİ

Allah ile peygamberi arasında bir sırdır.tebliğ eden(elçi )ile tebliğ edilen(muhatap) arasında bir iletişimin olabilmesi için iki şart gerekir

1-mahiyet olarak eşit yani aynı seviyede olmak

2-aralarında ortak bir dil bulunması

Bu yüzden de peygamber cebrailden vahiy alırken iki şekilde almıştır

1-ya melek beşer suretine girmiştir.

2-ya rasullah,beşer suretten melek suretine geçmiştir

VAHYİN ÇEŞİTLERİ

1- Metlüv(okunan)

2-Gayr-ı metlüv(okunmayan)

VAHYİN GELİŞ ŞEKİLLERİ

1-Peygamberin kalbine doğrudan bırakması

2-Bir perdenin arkasından bildirmesi

3-Meleği elçi olarak göndermesi

Rasullullah'a vahiy geliş şekilleri beş şekilde olmuştur;

1-sadık rüyalar

2-Cebrail'in asıl suretiyle görülmesiyle( 3 defa olmuştur.)

3-çıngırak sesine benzer bi sesle (vahyin en ağır şekli)

4-kalbine ilahi vahyin ilka edilmesi

5-Cebrail'in insan suretine girerek getirmesi (vahyin en kolay şekli)

not: Cebrail insan suretine girerken girdiği suret" dıhye el-kelbi"dır

Peygamberimizin Cebrail'i kendi suretinde gördüğü vakitler;

1-peygamberliğin başlangıcında

2-miraçta sıdretül münteha'da

3-hıra mağarasında müddessir suresini indirdiği esnada

VAHİY ESNASINDA GÖRÜLEN HALLER

1-En soğuk günlerde alnının terlemesi

2-ağırlık çökmesi

3-Rasullullah'ın yanında uğultu ve arı uğultusuna benzer sesler

4-sırt ustu yatarak ustunun ortulmesı ,yüzünün kızarması

5-uykusu gelir,vucudu kaskatı kesılır,belli bir noktaya bakardı.

vahiyle-ilham arasında farklar;

1-vahiy kaynağı kesin,ilham kesin dil.

2-vahiy vasıtalı,ilham vasıtasız

3-vahiy olayı son buldu,ilham devam ediyor

4-vahiy bağlayıcı,ilham bağlayıcı değil

5-vahiy umumi ve külli,ilham hususi ve cüzi'dir.

6-vahiyde bilgiler çelişmez,ilhamda çelişir.

VAHİY KATİPLERİ

Mekke: Abdullah b.Sa'd Ebi Sarh

Medine:Übeyy b. Ka'b / Zeyd. b. Sabit

-Ebu Bekir -Zübeyir b. Avvam

-Ömer b. el Hattab -Halid b. Velid

-Ali b. Ebi Talib -Amr İbnu'l As

-Osman b. Affan -Huzeyfe İbnu'l -Yeman

VAHYİN YAZILDIĞI MALZEMELER

-kürek ve kaburga kemikleri -parşömen kağıdı

-işlenmemiş deri -tahtadan yapılmış levha

-ince deri(rakk) -bez parçaları

-çanak-çömlek parçaları

VAHYE AİT BAZI TERİMLER

El-Hadari:seferde ve misafirlikte olmadığı zamanlar

El-Seferi:yolculukta ve savaşta olduğu zamanlar(nisa 176.)

En-Nehari:gündüz inen vahiy

El-Leyli:gece inen vahiy(kasas 56./tevbe 118.)

Es-Sayfi:yaz mevsimide inen vahiy (nisa 176.)

Eş-Şitai:kış mevsiminde inen vahiy(nur 11.26.)

El-Firaşi:yatağındayken inen vahiy(maide 67.)

El-Ardi:yeryüzündeyken inen vahiy

Es-Semai:semada iken vahiy(bakara 285.)

VAHYİN NUZÜL AŞAMALARI

1-Levh-i mahfuz'a inmesi

2-Beytü'l-izze'ye inmesi

3-Hz. Peygamber'e inmesi



NOT:Peygamberimizin okuma-yazma öğretmek için erkekler için görevlendirdiği kişi: Abdullah b. Said b. el-As /Ubade b. Samit

kadınlar için ise: Hafsa^yı görevlendirmiştir



KUR'AN-IN TOPLANMASI(cem')

En önemli gerekçe; yemame savaşında 70 kurra sahabinin şehit edilmesi etkili olmuştur.

Kur'an-ı toplamak için bir araya gelen heyetin başkanlığına "Zeyd. b. Sabit getirilmiştir.

Kur'an-ı toplama işi yaklaşık 1 yıl sürmüştür.

Kur'an-a "mushaf" ismini verilmesi fikri "Abdullah b. Mes'ud "tan cıkmıstır ve kabul edılmıstır.

KUR'AN-IN ÇOĞALTILMASI(İNTİNSAH)

En önemli nedeni; Hz. Osman döneminde ortaya cıkan kıraat farklılıklarını ortadan kaldırıp müslüman arasında birlik ve butunluk sağlanmak istenmesı...



NOT: Bu farklılığa neden olan kıraat şekilleri:

-Ubey b. Ka'b

-Abdullah b. Mes'ud



HZ.Osman'ın Kur'an-ı çoğaltmak için topladığı heyet üyeleri;

1-Zeyd b. Sabit

2-Abdullah b. ez-Zübeyr

3-Said b.el-As

4-Abdurrahman b. Haris

Kur'an-ı Kerim'i çoğaltma işlemleri 5 yıl sürmüştür.

Hz.Osman döneminde çoğaltılan nushalar bugün

-Londra İndia Office Kütüphanesi

-Topkapı Sarayı

-Taşkent tedir.

KUR'AN-IN HAREKELENMESİ VE NOKTALANMASI

İlk defa "Ebu'l -Esved ed-Düeli"bulmuştur.

MUSHAFIN YAZISI(RESMÜ'L- MUSHAF)

Kur'an kelimeleri ve harflerin yazılımında "Osman b. Affan "tarzı tercih edilmiştir.
stone1 beğendi.
__________________

Büyükler fikirleri,Ortalar olayları,Küçükler kişileri tartışır.
Alıntı ile Cevapla
Alt 26 Mart 2012, 16:03   Mesaj No:9
Kur'ân Kürsüsü

Medineweb Emekdarı
FECR - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:FECR isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 6340
Üyelik T.: 19 Ocak 2009
Arkadaşları:20
Cinsiyet:Erkek
Memleket:ANKARA
Yaş:56
Mesaj: 6.134
Konular: 555
Beğenildi:1084
Beğendi:252
Takdirleri:10770
Takdir Et:
Standart Cevap: tefsir tarihi ve usulü deneme sınavları

Alıntı:
2-kuran lafzı kuranda kaç yerde geçer?


a-50
b-30
c-60
d-70


3-kuran lafzı kaç yerde el takısı ile zikredilmiştir?


a-20
b-50
c-70
d-30


4-kuran lafzı el takısı olmadan kaç yerde zikreidlmiştir?


a-40
b-50
c-20
d-70
Soruların hepsini incelemedim ama 2-3-4 nolu sorular dikkatimi çekti.Mü'cem'den "Kur'an" lafzını araştırdım.
Sonuç olarak;

"El Kur'an" olarak 58 yerde
"Kur'anen" olarak 10 yerde geçiyor.
"Kur'anehu" olarak 2 yerde geçiyor ama " onu okumak" anlamına gelir. Lafız olarak Kur'an anlamında kullanılmıyor.Mastar olarak kullanılmış.
Cevap şıklarında sanırım yanlışlık var.
__________________
Selam Hidayete Tabi Olanlara
Kur'an Senin Lehinde ve Aleyhinde Hüccettir
(Müslim)
Alıntı ile Cevapla
Alt 27 Mart 2012, 09:27   Mesaj No:10
Kur'ân Kürsüsü

Medineweb Emekdarı
FECR - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:FECR isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 6340
Üyelik T.: 19 Ocak 2009
Arkadaşları:20
Cinsiyet:Erkek
Memleket:ANKARA
Yaş:56
Mesaj: 6.134
Konular: 555
Beğenildi:1084
Beğendi:252
Takdirleri:10770
Takdir Et:
Standart Cevap: tefsir tarihi ve usulü deneme sınavları

Alıntı:
44-İfk Hadisesi üzerine inen ayetler hangileridir ?
A-Bakara 16-19
B-Nisa 12-13
C-Nur 11-12
D-Meryem 9-10
Doğru cevap ;NUR suresi 11-12-13-14-15-16-17-18-19-20.ayetler olacak. Yani İfk hadisesi hakkında 10 ayet nazil oluyor.C şıkkı yanlış yazılmış
stone1 beğendi.
__________________
Selam Hidayete Tabi Olanlara
Kur'an Senin Lehinde ve Aleyhinde Hüccettir
(Müslim)
Alıntı ile Cevapla
Cevapla


Konuyu Toplam 1 Kişi okuyor. (0 Üye ve 1 Misafir)
 

Benzer Konular
Konu Başlıkları Konuyu Başlatan

Medineweb Ana Kategoriler

Cevaplar Son Mesajlar
Tefsir Tarihi ve Usulü Vize ve Final Özetleri / Medineweb nurşen35 Tefsir Tarihi Ve Usulü 7 28 Ocak 2018 23:12
Medineweb/ Tefsir tarihi ve usulü özetleri Medine-web Tefsir Tarihi Ve Usulü 14 06 Mayıs 2017 12:46
Medineweb Tefsir Tarihi ve Usulü 1. ünite özeti MERVE DEMİR Tefsir Tarihi Ve Usulü 2 06 Ağustos 2015 21:20
Medineweb Tefsir tarihi ve usulü 10.ünite barışş Tefsir Tarihi Ve Usulü 0 10 Nisan 2012 12:42
Medineweb Tefsir tarihi ve usulü ünite 2- 3 özeti Mikdad Tefsir Tarihi Ve Usulü 0 04 Nisan 2012 01:39

Bir Ayet Bir Hadis Bir Söz | www.kaabalive.net Bir Ayet Bir Hadis Bir Söz | www.medineweb.net Yeni Sayfa 1
.::.Bir Ayet-Kerime .::. .::.Bir Hadis-i Şerif .::. .::.Bir Vecize .::.
     

 

 Medineweb Sosyal Medya Gruplarımız:  Medineweb  Medineweb  Medineweb  Medineweb Medineweb     

  www.alemdarhost.com sunucularını Kullanıyoruz.