|
Konu Kimliği: Konu Sahibi neslihan,Açılış Tarihi: 16Haziran 2007 (21:50), Konuya Son Cevap : 02 Eylül 2008 (10:28). Konuya 12 Mesaj yazıldı |
| LinkBack | Seçenekler | Değerlendirme |
16Haziran 2007, 21:50 | Mesaj No:1 |
Veysel Karani Veysel Karani Nebilerin Seyyidi olan Resulallah Efendimiz’e (sav) göre müridlerin en iyi olanı, Veysel Karanî (ra) idi — ki, Muhammed (sav) efendimiz onu Hz. Ömer ve diğerlerine salık vermiştir. Esbah ibn Zeyd’in naklettine göre Veysel Karani eğer dışarıdaysa, “Bu gece namazda rüku içindir” der ve sabaha dek rükuda kalırdı. Ve akşamları evindeki bütün yiyecek ve giyecekleri sadaka olarak dağıtır ve şöyle derdi: “Allahım! eğer biri açlıktan ölecek olursa bundan dolayı beni kınama ve eğer biri çıplak olarak ölecek olursa bundan dolayı beni kınama.” | |
Konu Sahibi neslihan 'in açmış olduğu son Konular Aşağıda Listelenmiştir | |||||
Konu | Forum | Son Mesaj Yazan | Cevaplar | Okunma | Son Mesaj Tarihi |
HADİSLERLE İSLAMDA HOŞGÖRÜ VE KOLAYLIK | Hadis-i Şerif | Mihrinaz | 17 | 8356 | 04 Ağustos 2007 17:22 |
Konuşma Adabı | Adap-Edep-Ahlak | Mihrinaz | 19 | 9914 | 01 Ağustos 2007 19:05 |
Islâm Dininin Özellikleri Nelerdir? | Soru Cevap Arşivi | Medine-web | 10 | 5771 | 26 Temmuz 2007 21:49 |
...::: İHLAS :::... | Muhtelif Konular | EyMeN&TaLhA | 6 | 3966 | 14 Temmuz 2007 13:08 |
sünnet neden gereklidir(bir bakış açısı) | Hadis-i Şerif | neslihan | 5 | 3490 | 23Haziran 2007 23:10 |
16Haziran 2007, 21:50 | Mesaj No:2 |
RE: VEYSEL KARANİ HZ.
Ebu Hureyre’nin naklettiğine göre, Allah’ın Resulü ashabıyla birlikte iken kendisine şöyle dedi: “Yarın cennet ehlinden biri seninle birlikte namaz kılacak.” Ebu Hureyre şöyle anlatıyor: Bu kişiyi görmek için büyük bir istek duydum. Böylece gidip Resulallah’ın (sav) arkasında namaz kıldım ve herkes çıkıncaya kadar mescidde bekledim. O sırada kara bir adam öne doğru geldi. Tek parça bir giysiye sarınmış ve üzerine de yamalı bir cübbe giymişti. Yaklaşıp, Resulallah’ın elini öptü ve şöyle dedi: “Ya Resulallah, benim için dua et” ve Resulallah onun için dua etti. Daha sonra, kendisine şöyle sordum: “Bu, sözünü ettiğiniz kişi miydi?” “Evet,” diye karşılık verdi Resulallah ve şunu ekledi: “o bir köle..” “Niçin onu satın alıp azad etmediniz?” diye sordum. Resulallah şöyle cevap verdi: “Eğer Allah onu cennetin sultanlarından biri yapmak istiyorsa, bunu nasıl yapabilirim! Ya Ebu Hureyre, bilmelisin ki cennet ehlinin önderleri ve sultanları vardır ve bu kara adam da onlardan biri oldu. Ya Ebu Hureyre, Allahu Teala mahlukatından inançlı, kimsenin bilmediği ve masum olanları; saçı dağınık, yüzü tozlu, azıcık kazancıyla midesi boş olanları; sultanlarla konuşmak için izin istediğinde geri çevrilenleri; kendisine rahat ve kolay bir yaşam sunacak bir kız verildiğinde evlenmeyenleri; olmadığında aranıp sorulmayan ve orada bulunduğunda davet olunmayanları; ortaya çıktığında hiç kimsenin bundan memnuniyet duymadığı, hasta olduğunda hiç kimsenin ziyaret etmediği ve öldüğünde hiç kimsenin öldüğünü görmediği kimseleri sever.” Ashab şöyle sordu: “Ya Resulallah, böylesi bir adamı nasıl tanıyabiliriz?” Resulallah şöyle cevap verdi: “Veysel Karanî böyle biridir.” “Veysel Karanî kimdir?” diye sordular. “Kara gözlü, kızıl tenli, geniş omuzlu, orta boylu, sert derili, çenesi göğsünde, gözleri secde yerine dikilmiş, sağ eli sol eli üzerine yerleşmiş, Kur’an okuyan ve zorluklara sabreden bir kişidir. Sadece lime lime olmuş iki giysisi vardır, böylelikle hiç kimse ona aldırış etmez. Yünden giysisine bürünmüş olarak yeryüzünde bilinmez ama cennette bilinir, çünkü eğer Allah adına yemin ederse, Allah onun yeminlerini doğru kılar. Sol omzunun altında beyaz bir parlaklık vardır. Kıyamet günü Allah’ın kullarına “Cennete girin” denecek ve Veysel Karanî’ye “dur ve şefaat et” denilecektir ve Allah onu Rabia ve Mudar kabileleri kadarınca insan için şefaat edici kılacaktır. Ey Ömer ve Ali, eğer onunla karşılaşacak olursanız, sizin için Allah’a dua etmesini isteyin ve Allah sizi bağışlayacaktır.” | |
16Haziran 2007, 21:51 | Mesaj No:3 |
RE: VEYSEL KARANİ HZ.
Böylece Ömer ve Ali on yıl boyunca Veysel Karanî’yi aradılar ve onu Ömer’in (ra) vefat ettiği yılın sonuna kadar bulamadılar. O yıl, Ali ayakta durdu ve yüksek bir sesle, “Ey Yemenli hacılar! Aranızda Murad’dan Veysel adında birisi var mı?” diye seslendi. Sonra uzun sakallı yaşlı bir adam öne doğru çıktı ve şöyle dedi: “Benim bir yeğenimin adı Veysel’dir. Ama o sizin huzurunuza çağırılmaya değmeyecek kadar yoksul ve itibarsız biridir. Develerimizi güdüyor ve o baktığımız kimselerden biridir.” Ömer, ilgisiz görünmeye çalışarak, “Senin bu yeğenin nerededir? Nerede bulunuyor?” diye sordu. “Arafat Dağı’nın eteğinde” diye karşılık verdi yaşlı adam. Böylece Ömer ve Ali hemen bineklerine binip, Arafat’a gittiler. Orada, çevresinde develer otlar halde, bir ağacın yanında namaza durmuş olarak Veysel Karanî’yi buldular. Eşeklerini bağlayıp ona doğru yaklaştılar ve “Allah’ın selamı, rahmeti ve bereketi üzerine olsun” dediler. Ve Veysel Karanî, namazını çabuklaştırarak, “Ve Allah’ın selamı, rahmeti ve bereketi üzerinize olsun” dedi. Veysel Karanî namazını bitirince Ömer, “Sen kimsin?” diye sordu. Veysel Karanî, “bir deve çobanıyım ve bazı kimseler için çalışıyorum,” karşılığını verdi. “Biz senin deve çobanı veya bir işçi olup olmadığını sormuyoruz,” dediler, “biz senin adını bilmek istiyoruz.” Veysel Karanî, “Abdullah” dedi. “Evet, biliyoruz ki, yerdeki ve göklerdeki kişilerin hepsi Allah’ın kullarıdır. Ama, annenin sana verdiği isim ne?” “İkiniz benden ne istiyorsunuz?” diye sordu. Şöyle cevap verdiler: “Muhammed (sav) Veysel Karanî’yi bize tarif etti. Senin koyu tenini farkettik. Aynı zamanda bize sol omzunun altında ışıldayan beyaz bir nokta olduğunu bildirdi. Bize onu göster. Eğer oradaysa, sen o kişisin.” Omzunu açtığında, ışıldayan deri parçasını gördüler. Kendisini öpüp şöyle dediler: “Şahadet ederiz ki, sen Veysel Karanî’sin. Bizim için Allah’a dua et ve O bizi bağışlayacak.” | |
16Haziran 2007, 21:51 | Mesaj No:4 |
RE: VEYSEL KARANİ HZ.
“Dualarımda nefsimi veya mümin olan hiçbir Âdemoğlunu, ister karada ister denizde olsun, ister erkek ister kadın olsun kayırmam. Allah benim işimi size bildirdi. Ama siz kimsiniz?” Ali şöyle cevap verdi: “Bu adam, Müminlerin Emiri Ömer’dir ve ben Ali ibn Ebu Talib’im.” Veysel Karanî ayağa kalktı ve şöyle dedi: “Allah’ın selamı ve rahmeti ve bereketi üzerine olsun, ey Müminlerin Emiri ve aynısı senin için de Ali ibn Ebu Talib. Bu ümmet için Allah size güzel ecirler versin.” Onlar da, “Ve senin nefsin için Allah sana güzel ecirler versin” dediler. Ve Ömer şunları ekledi: “Ben Mekke’ye gidip bir hediye ve birkaç giysi getirinceye kadar burada bekle. Aynı yerde tekrar buluşalım.” “Ey Müminlerin Emiri,” dedi Veysel Karanî, “seninle benim aramda herhangi bir buluşma olamaz. Bugünden sonra beni tanıyabilir misin bilmiyorum. Ben hediyeyi ne yapayım? Ben giysiyi ne yapayım? Görmüyor musun, bir kumaş parçası ve yünden bir hırka giyiyorum. Ne zaman eskiyecek ve yıpranacaklar? Görmüyor musun ki, ayakkabılarımı onarıyorum. O halde ne zaman eskiyecekler? Deve çobanı olarak işimin karşılığında dört dirhem alıyorum, ama onları ne zaman harcayacağım? Ey Müminlerin Emiri, seninle benim aramda tırmanılamayacak kadar sarp bir yol var.” Ömer bu sözleri işittiğinde sarığını yere fırlattı ve yüksek sesle haykırdı: “Allah’tan dilerdim ki Ömer’in anası Ömer’i hiç doğurmamış olaydı. Allah’tan dilerdim ki kısır olaydı ya da hamileyken beni düşüreydi.” “Ey Müminlerin Emiri, sen orada kal ve ben burada kalayım,” dedi Veysel Karanî. Sonra Ömer eve döndü ve Veysel Karanî develeri sahiplerine geri götürdü ve deve çobanlığını bırakarak, Allahu Teala’ya dönünceye kadar Allah’a ibadetle geçen bir hayat sürdü. | |
16Haziran 2007, 21:51 | Mesaj No:5 |
RE: VEYSEL KARANİ HZ.
Mughire’ye göre, Veysel Karanî bazen, çıplak kalıp Cuma namazına gitmek için giyecek bir şeyi kalmayıncaya kadar bütün giysilerini sadaka olarak verirdi. Ve bu, Resulallah Efendimiz’in (sav) İbn Dinar’dan nakledilen şu hadisiyle de teyid edilmiştir: “Benim ümmetim arasında camiye veya namazgaha çıplaklığı yüzünden gelemeyenler vardır. İman onları başkalarından bir şeyler istemekten alıkoyar. Veysel Karanî bunlardan biridir.”
| |
16Haziran 2007, 21:52 | Mesaj No:6 |
RE: VEYSEL KARANİ HZ.
Abdullah ibn Selma şöyle dedi: “Azerbaycan’ı fethettik ve Veysel Karanî bizimleydi ve geri dönerken hastalandı. Onu taşıdık ama dayanamadı ve öldü. Bineklerimizden indiğimizde, kazılmış bir mezar bulduk ve orada akan bir su ve bir kefen ve kâfur vardı. Böylece onu yıkadık, kefenledik ve namazını kılarak gömdük. Sonradan bazılarımız diğerlerine, “Mezarını belirlemek için inelim” dediler. Ama ne mezarı ne de mezara ait herhangi bir izi bulamadık.” Harim ibn Hayyan şöyle dedi: “Kufe’ye gittim. Karşılaştığım tek güçlük Veysel Karanî’yi bulmak ve onu sormaktı. Fırat kıyısında ona rasgelmek için koşturdum. Orada abdest alıyor ve çamaşırlarını yıkıyordu. Tarifinden onu tanıdım. Kızıl tenli, başı açık, sık sakalları olan, muhterem görünümlü biriydi. Onu selamladım ve elimi uzattım ama o bunu reddetti. Bu dersten nefesim tıkandı ….. Sonra ona seslendim: “Ey Veysel Karanî, selam üzerine olsun. Nasılsın kardeşim?” Şöyle karşılık verdi. “Ve Allah seni mübarek kılsın ey Harim ibn Hayyan. Nasılsın? Ve seni bana kim gönderdi?” Cevap verdim: “Allahu Teala.” Şöyle dedi: “…Rabbimiz her şeyden yücedir ve Rabbimizin vaadi gerçekleşti.” Şöyle dedim: “Allah seni mübarek kılsın, ismimi ve babamın ismini nasıl bildin? Andolsun ki, daha önce ne ben seni gördüm ne de sen beni gördün.” Şöyle dedi: “Nefsim senin nefsinle konuştuğunda, ruhum senin ruhunu bildi. Ruhların nefsleri vardır, tıpkı bedenlerin nefsleri olduğu gibi, ve müminler birbirlerini Allahu Teala’nın ruhuyla bilirler, birbirlerinden çok uzakta olsalar bile. Ona şöyle dedim: Bana Allah’ın Resulü’nden sözet ki, senden öğreneyim.” Şöyle dedi: “Resulallah aleyhisselam’ı görmek için yaşamadım, ne de onun sohbetinde bulundum. Ama hadis nakledenlerin bazılarıyla karşılaştım. Bazı hadisler bana erişti, tıpkı diğerlerinin sana eriştiği gibi. Bana gelince, bununla uğraşmak istemiyorum; ne de bir kadı ya da müftü olmak istiyorum.” Şöyle dedim: “Bana Kur’an’ın bazı ayetlerini oku ki senden duyayım ve benim için Allah’a dua et ve bana tavsiyede bulun.” | |
16Haziran 2007, 21:52 | Mesaj No:7 |
RE: VEYSEL KARANİ HZ.
Elimi tuttu ve birlikte Fırat kıyısı boyunca yürümeye başladık. Sonra konuşmaya başladı: “Rabbim şöyle dedi —ve sözlerin en güzeli ve en doğrusu O’nundur— “Şüphesiz hüküm günü, hepsinin bir arada buluşacağı gündür..” Bu ayeti okuyunca hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladı. O kadar ki, şuurunu kaybettiğini sandım. Sonra okumaya devam etti: “..O gün dostun dosta hiçbir faydası olmaz, kendilerine yardım da edilmez. Ancak Allah’ın merhamet ettiği kimseler böyle değildir. Şüphesiz O üstündür, merhamet sahibidir.” Bundan sonra şöyle dedi: “Ey İbn Hayyan, baban öldü ve sen de yakında öleceksin. Ebu Hayyan öldü ve ya cennete ya da cehenneme gönderilecek. Âdem öldü ve Havva öldü, ey İbn Hayyan, ve Allah’ın Resulü Muhammed (sav) öldü, ey İbn Hayyan; Müslümanların Halifesi Ebu Bekir öldü, ve dostum, benim candan dostum Ömer öldü. Ey Ömer!” Ona şöyle dedim: “Allah seni mübarek kılsın! Ömer ölmedi.” Veysel Karanî şöyle dedi: “Rabbim onun ölümünü bana bildirdi. Ben ne söylediğimi biliyorum ve yarın sen de ölüler arasında olacaksın.” Ve sonra Allah’a bazı kısa dualar etti. Sonra şöyle dedi: “Ey ibn Hayyan sana şunu vasiyet ediyorum: Allah’ın Kitabını takip et, çünkü O yüce ve merhametlidir. Müminlerin ölümünü duyur ve müslümanların ölümünü duyur. Senin için nefsim keder duyuyor. Ölümü kafanda tutmalısın; asla bir an için olsun kalbini terketmesin. Bunu yap, eğer onlara dönecek olursan halkını uyar, nefsine faydası olacak şeylere çalış, ve müminlerin topluluğundan ayrılma, çünkü eğer böyle yapacak olursan farkına varmaksızın dininden uzaklaşırsın ve sonra ölür ve Kıyamet Günü cehenneme girersin.” | |
16Haziran 2007, 21:52 | Mesaj No:8 |
RE: VEYSEL KARANİ HZ.
“Nefsim senin nefsinle konuştuğunda, ruhum senin ruhunu bildi. Ruhların nefsleri vardır, tıpkı bedenlerin nefsleri olduğu gibi, ve müminler birbirlerini Allahu Teala’nın ruhuyla bilirler, birbirlerinden çok uzakta olsalar bile.
| |
16Haziran 2007, 21:52 | Mesaj No:9 |
RE: VEYSEL KARANİ HZ.
Ve şöyle dua etti: “Allahım! bu adam beni sevdiğini ve Senin için beni ziyaret ettiğini söylüyor. Ohalde izin ver benim bulunduğum yere girsin ve cenneti, Senin Evini, esenlik evini ziyaret etsin. Ve onu pek az dünyevî şeye kanaatkar kıl. Ve ona bu dünyada kolaylık ve sağlık bağışla ve onu kendisine verdiğin her şey için şükredici kıl.” Sonra şöyle dedi: “Ey Harim ibn Hayyan, hoşçakal ve selam seninle olsun. Bugünden sonra beni arayıp sormanı istemiyorum. Beni an ve ben seni anayım. Ve Allahu Teala dileyecek olursa sana dua edeyim. Yolculuğuna buradan başla ki, ben de buradan başlayabileyim.” Onunla bir müddet daha birlikte yürümek istedim ama o reddetti ve yanımdan uzaklaştı. Ağlıyordu ve ben de ağlıyordum. Ara bir sokağa girdi ve o andan sonra, onu sorup aradığımda ondan haber verebilecek hiç kimseyi bulamadım. Muhyiddin Arabi Hazretleri “Ruhü’l Kuds Risalesi”nden | |
16Haziran 2007, 21:53 | Mesaj No:10 |
RE: VEYSEL KARANİ HZ.
Hakkın habibinin sevgili dostu Yemen illerinde Veysel karani Söylemez yalanı yemez haramı Yemen illerinde Veysel karani Seherden kalku ben yola giderdi Hakkın binbir ismin zikr ederdi Allah Allah deyu deve güderdi Yeman illerinde Veysel karani Elinde asası hurma dalından Eyninde hırkası deve yününden Asla hata gelmez onun dilinden Yemen illerinde Veysel karani Aşık yunus ey der bende varaydım Ol mubarek hub cemalın göreydim Ayağın tozuna yüzler söreydim Yemen illerinde Veysel karani | |
Konuyu Toplam 1 Kişi okuyor. (0 Üye ve 1 Misafir) | |
Benzer Konular | ||||
Konu Başlıkları | Konuyu Başlatan | Medineweb Ana Kategoriler | Cevaplar | Son Mesajlar |
Üveys el-Karani | mehmet akif2 | Soru Cevap Arşivi | 1 | 26 Ekim 2018 10:03 |
Veysel Karâni Hazretleri’nin (ra) annesine olan yüksek hürmeti | mehmet akif2 | İslamda Kadın ve Erkek | 1 | 27 Aralık 2013 21:10 |
Sahabe Dışındaki Bazı Kimselerin Fazileti - Üveys el-Karani | Belgin | Hadis-i Şerif | 0 | 02 Aralık 2008 09:14 |
.::.Bir Ayet-Kerime .::. | .::.Bir Hadis-i Şerif .::. | .::.Bir Vecize .::. |
|